Dha Yurt Bülteni 6 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni 6

(ÖZEL)1)MUSUL, DEAŞ'TAN TEMİZLENDİ AMA 1 MİLYON KİŞİ EVLERİNE DÖNEMEDİIRAK'ın en büyük ikinci kenti Musul'un, 2014 yılında DEAŞ terör örgütü tarafından işgal edilmesinin ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) denetimindeki bölgelere göç eden yaklaşık 1 milyon sivilin, savaş sırasında...

03.08.2018 12:58

(ÖZEL)

1)MUSUL, DEAŞ'TAN TEMİZLENDİ AMA 1 MİLYON KİŞİ EVLERİNE DÖNEMEDİ

IRAK'ın en büyük ikinci kenti Musul'un, 2014 yılında DEAŞ terör örgütü tarafından işgal edilmesinin ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) denetimindeki bölgelere göç eden yaklaşık 1 milyon sivilin, savaş sırasında evleri yıkıldığı için şehre dönmediği belirtildi. IKBY bölgesindeki 35 kampta halen 1 milyon 800 bin mülteci bulunurken, Türk Kızılayı, Irak Kızılayı ve Barzani Yardım Vakfı, mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. DEAŞ terör örgütünün 10 Haziran 2014 tarihinde Musul'u işgal ederek, Irak'ın ortalarına doğru ilerlemesi sonucunda 3 milyon sivil, kendi ülkelerindeki başka bölgelere göç etmek zorunda kaldı. DEAŞ'ın ülkedeki yerleşim yerlerini bir bir ele geçirmesinin ardından evlerini terk eden Iraklılar, daha güvenli gördükleri IKBY kontrolündeki bölgelere geçti. Kendi ülkelerinde mülteci durumuna düşen yaklaşık 3 milyon Iraklıdan 1 milyon 200 bini, DEAŞ terör örgütünden temizlenen bölgelere dönerken, mültecilerin çoğu ise hala evlerinden uzakta yaşıyor. Erbil, Duhok ve Süleymaniye'deki 35 kampta, yaklaşık 1 milyon 800 bin mülteci bulunduğu öğrenildi. Mültecilere Türk ve Irak Kızılayları ile Barzani Yardım Vakfı ve bazı sivil toplum örgütleri yardım ediyor.

1 MİLYON MUSULLU GERİ DÖNEMEDİ

Irak'ta, DEAŞ işgalinin başladığı ilk kentler arasında en fazla göçü, nüfusu 3 milyon 600 bin olan Musul verdi. Musul'da yaşayan yaklaşık 2 milyon kişi, DEAŞ işgalinin ardından Erbil ve Duhok'a göç ederek, buralarda kurulan mülteci kamplarına yerleşti. Kamplarda kalan mültecilerden yarısı, Musul'un DEAŞ'tan kurtarıldığı 9 Temmuz 2017 tarihinden sonra evlerine döndü. Çatışmaların en yoğun yaşandığı ve neredeyse tamamı yıkılan bölgelerde yaşayan 1 milyon Musullu ise şehirlerinin DEAŞ'tan kurtarılmasına rağmen dönemedi. Evlerinin tamamının yıkıldığını, elektrik ve su gibi hizmetlerin bulunmadığını ve ve şehirdeki güvenliğin henüz tam düzelmediğini belirten Musullular, halen mülteci kamplarında yaşamaya devam ediyor. Kışın soğukta, yazın ise 50 dereceyi bulan sıcakta, kamplarındaki çadırlarda kalan mülteciler, Musul'a dönseler bile, evleri yıkıldığı için yaşayabilecek bir yerleri olmadığını söyledi.

EN BÜYÜK YARDIM TÜRK KIZILAYI'NDAN

Mülteci kamplarında zor şartlarda yaşayan Musullulara en büyük yardımi ise Türkiye yapıyor. Türk Kızılayı aracılığıyla kamplarda yaşayan mültecilere battaniye, yatak, gıda, giyim, sağlık malzemesi, çocuk bezi, mama gibi birçok yardım ulaştırıldı. DEAŞ'ın Musul'u işgal ettiği 2014 yılında bölgeye ulaşan ilk yardım ekibi olan Kızılay, bugüne kadar 35 kampta, toplam 570 TIR dolusu yardım dağıttı. 2014 yılından bugüne kadar sadece Irak'taki mültecilere 40 milyon liralık yardım ulaştıran Kızılay, bölgedeki faaliyetlerini devam ettiriyor. Kamplardaki mültecilere düzenli yardım malzemelerini ulaştıran Türk Kızılayı ekipleri, Irak Kızılayı ile koordine içinde insani yardımı sürdürüyor.

IRAK KIZILAYI ŞUBE BAŞKANI: İLK YARDIM, TÜRKİYE'DEN GELDİ

Irak Kızılayı Erbil Şube Başkanı Hawri Sadik, Musul'dan mültecilerin geldiği dönemde kendileriyle ilk iş birliği yapan kuruluşun Türk Kızılayı olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"DEAŞ, Musul ve çevresini işgal ettiğinde ilk olarak Türk Kızılayı, Şengal Dağı, Telafer ve diğer bölgelerde hazır oldu. Bizim de gönüllülerimiz kamplarda görev yapıyor. Mültecilerin sağlık ve diğer sorunlarının tamamıyla ilgileniyoruz. Bizim Türk Kızılayı, TİKA ve AFAD ile ortak yürüttüğümüz projeler oldu. Türk Kızılayı ile iş birliği içinde Erbil'de bir fırın açtık. Mülteciler için günde 6-7 bin ekmek üretiyoruz. Giyim ve gıda yardımlarının çoğunu Türk Kızılayı ile birlikte yaptık. 2003 yılından beri bölgede mülteciler var. Irak içindeki iç savaştan beri geldiler. Bağdat'tan insanlar mülteci oldu ve Erbil'e geldi. Daha sonra Anbar ve Felluce'deki savaşta da çok sayıda mülteci geldi. Özellikle Erbil halkı o mültecileri bağrına bastı. Evlerine aldılar ve sahip çıktılar."

Musul'un işgalinden sonra 3 milyon mültecinin geldiğini kaydeden Sadik, "Musul, Anbar ve Selahaddin'in kurtarılması operasyonundan sonra 1 milyon insan geri döndü. Şu ana kadar Kürt bölgesinde 1 milyon 800 bin mülteci var. Musulluların geri dönmemeleri için bazı sebepler var. Musul'da hiç elektrik, su ve imar gibi hizmetler yok. Ayrıca insanların evleri bombardımanda ve savaşta yıkılmış. Bazı çocuklar annesiz, babasız kalmışlar. Gidebilecekleri yer yok. Bazı insanlar ise emniyet açısından Musul'a dönmeye korkuyor. Biz istiyoruz ki mülteciler hepsi evlerine dönsün. Öte yandan Derbendihan ve Halepçe'deki depremde yardımlarından dolayı Türkiye devletine ve insani yardım kuruluşlarına teşekkür ediyoruz. Buraya ulaşan ilk yardım kuruluşu ve ilk devlet, Türkiye oldu ve deprem mağduru insanlara el uzatttı" diye konuştu.

ÖZGÜVEN: YARDIMLARIMIZ DEVAM EDECEK

Türk Kızılayı Irak İnsani Yardım Operasyonu Delegasyon Başkanı Murat Özgüven ise yardım faaliyetlerine 2014 yılında başladıklarını, öncelikle Türkmen nufüsun yoğun olduğu Sincar bölgesinde hizmet verdiklerini söyledi. Özgüven, "Yardımlarımız 19 farklı bölgede, yaklaşık 275 bin aileye ulaşmıştır. Bugüne kadar Türkiye'den gelen 75 sevkiyatta, 40 milyon lira değerinde, 560 TIR insani yardım malzemesi, Irak'ta ihtiyaç sahiplerine ulaşmıştır. Erbil civarında kurulan 8 kampta düzenli olarak temel ihtiyaçları karşılayacak yardımları yapıyoruz. Günlük 5 bin ekmek çıkartılarak buradaki kamplara dağıtılmaktadır. Erbil merkezinde bulunan ihtiyaç sahibi ailelere yardımlarımız devam etmektedir. Çalışmalarımız devam edecek. Önümüzdeki Kurban Bayramı döneminde 100 büyükbaş hayvanı keserek, buradaki mülteci kardeşlerimizle paylaşacağız. Yardımlarımız devam edcek. Bu mazlum insanlara yardım elini ulaştırmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

----------------------

Hazır Mülteci kampından görüntüler(Arşiv)

Musul'un yıkılan eski şehrinden görüntüler(Arşiv)

Irak Kızılayı Baştanı Hawri Sadık ile röportaj

Türk Kızılayı Delegasyon Başkanı Murat Özgüven ile röportaj

Haber - Kamera: Felat BOZARSLAN/ERBİL,

=======================================================

2)KIRKLARELİ OVASI'NA KURULACAK TERMİK SANTRAL PROTESTOSUNDA ARBEDE

KIRKLARELİ'de, tarımsal sit alanı ilan edilen Kırklareli Ovası'nın sıfır noktasına kömürlü termik santral kurulmasına tepki gösteren kent sakinleri, ÇED toplantısını yaptırmadı. Toplantıya tepki için toplanan Kırklarelililer, jandarmayla kısa süreli arbede yaşarken, gözaltına alınan 2 kişi ise tepkiler üzerine serbest bırakıldı.

Kırklareli'de tarımsal sit alanı ilan edilen, ilin sebze- meyve üretiminin yaklaşık yüzde 30'unun karşılandığı, en verimli ayçiçeği ve buğday tarlalarının bulunduğu Kırklareli Ovası'na sıfır noktada kömürlü termik santral kurulması için bir şirket tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvuruldu. Termik santral için ÇED süreci başlatılırken, 2 bin nüfuslu İnece beldesinde bilgilendirme toplantısı yapılmak istendi. Toplantının yapılacağı salon önünde toplananlar, 'Trakya kömürle kararmasın', 'Trakya'nın toprağı doyurur, termiğin kömürü öldürür', 'Kömürlü termik santrale ayır', 'Kırklareli Ovası ölmesin' yazılı pankartlar açıp, sloganlar atarak, tepki gösterdi.

GÖZALTINA ALINAN 2 KİŞİ SERBEST

Jandarma ekipleri, yoğun güvenlik önlemi alırken, Kırklareli Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Engin Öztürk, şirket yöneticileriyle birlikte ÇED toplantısı için salonun önüne geldi. Kalabalığın toplantı yapılmasına karşı çıkması üzerine jandarma ile kısa süreli arbede çıktı. Tepkiler üzerine Öztürk, halkın, toplantının yapılmasını istemediğini belirterek, alandan ayrıldı. Bu sırada termik santrale karşı çıkanlarla jandarma ekipleri tartıştı. Beldeden çıkan araçlara vurarak, zarar verdiği öne sürülen 2 kişi, jandarma tarafından gözaltına aldı. Yöre sakinlerinin tepkisi ve destek için gelen CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu'nun girişimiyle gözaltına alınan 2 kişi, serbest bırakıldı. Jandarma ekiplerinin alandan ayrılması sonrası gerginlik biterken, CHP'li Gündoğdu, ÇED toplantısına tepki gösterenlerin amacına ulaştığını ve toplantının yapılmadığını söyledi. Bundan sonra atılacak adımları takip edeceklerini kaydeden Gündoğdu, termik santral yapılmasına izin vermeyeceklerini dile getirdi.

Termik santrale karşı çıkanlardan Halime Sevil (55), "Biz burada termik santral istemiyoruz. Küçük bebeklerimize, mahsullerimize yazdık. Bu mahsulleri sonra yiyemeyeceksin. Alacağız 20 liradan sonra. Devlet büyüklerinden rica ediyoruz, buraya termik santral istemiyoruz" dedi.

Ayşen Karayel ise sağlığa zarar vermeyen projelerin yapılması gerektiğini savunarak, "Trakya'ya termik santral yapılmak isteniyor ama biz böyle çevreye zarar veren bir santral istemiyoruz. Her yer yeşillik. Yapılacaksa da elbette karşı değiliz; ancak daha insan sağlığına zarar vermeyen projeler yapılsın. Bugün ÇED toplantısı yapılacaktı, yapılmasını istemiyoruz. 'Oldubitti'ye getirilmesin, kömürle çıkan zehirlenmek istemiyoruz. Fabrikalar yapsınlar, güzel şeyler yapsınlar. İnsanları zehirleyecek projeler yapmasınlar" diye konuştu.

TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal da halkın suyuna, toprağına sahip çıktığını kaydederek, "ÇED toplantısı yoğun katılımın ardından yapılamadı. Halkımız suyuna, toprağına sahip çıkmıştır. Termik santraller, her zaman enerji politikası olarak yanlış anlaşılmasın. İklim adaleti ve çiftçinin hakkı meselesi, toprak hakkı meselesi. Yani biz suyumuza, toprağımıza sahip çıkmak zorundayız. Enerjiyi verimli kullanmadığımız sürece ne yazık ki insanlık ve doğa her zaman kaybedecek" dedi.

Görüntü Dökümü:

---------------------

-Toplanan kalabalık

-Açılan pankartlar

-Köylü kadınlarla röp.

-İl Müdürü Öztürk ve çevresinde toplananlar

-Jandarma tedbirleri

-Öztürk ve vatandaşların tartışması

-Öztürk'ün aracına gidişi

-Vatandaşların tepkisi

-Jandarma ile çıkan arbede ve tartışma

-Jandarmanın gözaltı yapması

-Halkın tepkileri

-Gözaltına alınanların serbest bırakılması

-Kalabalıktan görüntüler

-Milletvekilinin açıklaması

-Şirin Çoğal ile röp.

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Ali Can ZERAY/KIRKLARELİ,-

==================================================

3)KAYIP SURİYELİ AHMET, HAVADAN VE KARADAN ARANIYOR

GAZİANTEP'te, Suriye uyruklu Ahmet Salih'in (9), 2 gündür eve gelmemesi üzerine ailesi, jandarmaya kayıp başvurusunda bulundu. Jandarma ve AFAD ekipleri, Salih'in bulunması için arama- kurtarma köpekleri ile drone da kullanarak, havadan ve karadan çalışma başlattı. Suriyeli 5 kişilik Salih ailesi, 2016 yılında ülkelerindeki iç savaştan kaçarak, Türkiye'ye sığınıp, Gaziantep'e geldi. Aile fertleri, 3 ay önce tarım işçiliği yapmak üzere Nurdağı ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki Sakcagözü Mahallesi Kesikbaş mevkisinde çadır kurarak, tarlada çalışmaya başladı. Ailedeki çocuklardan Ahmet Salih, geçen çarşamba günü çadıra dönmedi. Bunun üzerine aile, Salih için jandarmaya gidip, kayıp başvurusunda bulundu. Bölgeye jandarma ile Gaziantep ve Adana'dan AFAD ekipleri sevk edildi. Ekipler, Ahmet Salih'in bulunması için arama- kurtarma köpekleri ile drone da kullanarak, havadan ve karadan çalışma başlattı. Gölet, dağ etekleri ve mağaralari jandarma ile AFAD ekiplerince aranıyor.

Rabullah Salih, oğlunun hayatından endişe ettiğini belirterek, "Oğlumu kaçırdılar mı, öldürdüler mi; bilmiyorum. Allah için oğlumu bulun" dedi. Salih ailesinin Emine Sara (13) isimli kızlarının da 2 ay önce, çadırların ortak kullanım alanı olan banyoda intihar ettiği öğrenildi.

Görüntü Dökümü:

---------------------

Ahmet Salih'in fotoğrafı

Sakcagözü kırsalında çadırlar

Anne Rabullah Salih'in anlatımı

Suriyelilerin anlatımları

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ramazan TUNCER-GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 266 MB

=====================================================

4)SİMİTÇİNİN AĞACIN DEVRİLECEĞİ UYARISI FACİAYI ÖNLEDİ

ANTALYA'da, cami bahçesindeki kavak ağacı, gövdeden kırılarak, büyük gürültüyle araç ve tramvay yoluna devrildi. Ağacın devrileceğini anlayan simitçi Nazmi Akbaş'ın çevredekileri uyarması, olası facianın önüne geçti.

Olay, saat 09.00 sıralarında, Muratpaşa ilçesine bağlı Kızılsaray Mahallesi'ndeki Muratpaşa Camii'nde meydana geldi. Cami bahçesinde bulunan tonlarca ağırlıktaki kavak ağacı, büyük gürültüyle gövdeden kırıldı. Ağacın devrileceğini anlayan, simitçi Nazmi Akbaş, yoldan geçen motosikletli ile kaldırımdaki yayaları uyardı. Ağaç, araç ve tramvay yoluna devrilirken, simitçi Akbaş'ın uyarısıyla olası facia önlendi. Ağacın çatırdadığını fark ettiği sırada yolda ve kaldırımda gidenleri uyardığını anlatan Nazmi Akbaş, "Ağaç, büyük gürültüyle devrildi. Sonrasında yetkililere haber verdik" dedi. Bu anları cep telefonlarının kameralarıyla görüntüleyenler ise ağacın, cuma namazı sırasında devrilmemesinin büyük şans olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, ağacı keserek, yoldan kaldırdı.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Yıkılan ağacın görüntüsü

Belediye ekiplerinin çalışmasından görüntü

Ağacın kırıldığı gövdesinin  görüntüsü

Büyük dalların motor ile kesilmesi

Tranvayın geçerken görüntüsü

RÖP: Nazmi Akbaş  ( simitçi )

Detaylar

205 MB --- 01.42/// HD

Haber: Süleyman EKİN-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

=======================================================

(ÖZEL)

5) OĞULLARININ YAKIP KAÇTIĞI EVDE YAŞAM SAVAŞI VERİYORLAR

ŞANLIURFA'da Kışkanç ailesi, E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 6 yıl önce yangında ölen 13 kişiden Hüseyin Kışkanç'ın ölüm tazminatıyla satın aldıkları evi, kardeşinin ölümü üzerine psikolojisinin bozulduğu belirtilen Mahmut Kışkanç'ın ateşe verip kaçmasıyla kahroldu. Yanan eşyalarla birlikte evde kaldığını belirten Hatice Kışkanç, "Bir oğlum devlet kapısında öldü, öbürünün ise psikolojisi bozuldu. Eşim hasta, kimse bize bakmıyor" diyerek yardım istedi.

Eyyübiye Mahallesi'ndeki Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 16 Haziran 2012 tarihinde C-15 koğuşunda kavga sırasında çıkarılan yangında 3'ü hükümlü, 10'u tutuklu 13 kişi dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. Olayın ardından Adalet Bakanlığı'na bağlı komisyon, ölen 13 kişiden 6'sının ailesiyle anlaştı, eşlere 60, anne ve babalara 40'ar, kardeşlere de 10'ar bin lira manevi tazminat verdi. Tazminatı kabul etmeyen diğer aileler ise dava açtı.

Cezaevi yangınında ölen Hüseyin Kışkanç'ın ailesi, ölen oğlunun yangın tazminatıyla Karaköprü Şenevler Mahallesinde bulunan bir apartmanın 3'üncü katında ev satın aldı. Hüseyin Kışkanç'ın ölümüyle aile zor günler geçirirken, kardeşini kaybedince psikolojisi bozulan Mahmut Kışkanç, 27 Temmuz günü evde tek başına olduğu sırada evi ateşe verip kaçtı. İtfaiyenin müdahalesiyle söndürülen yangında, evdeki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Evleri yanan 3 kişilik Kışkanç ailesi, gidecek yerleri olmadığı için yangında zarar gören eşyaların arasında yaşıyor.

Eşinin çalışmadığı için olay günü yardım almak için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na gittiğini belirten Hatice Kışkanç, eve geldiğinde dumanların yükseldiğini gördüğünü belirterek şunları söyledi:

"O gün evde oğlum Mahmut Kışkanç tek kalmıştı. Geldiğimde oğlumun evi yaktığını söylediler. Artık kazayla mı oldu, yoksa kasten mi evi yaktı mı, onu bilmiyoruz. Çünkü oğlum kayıplara karıştı. Evimizde hiçbir şeyimiz kalmadı. Tamamen hepsi yandı, kül oldu. Bir tek üzerimizde elbiseler kaldı. Yanık kokulu evde yanan eşyalarımızla birlikte kalıyoruz. Bu evi temizlemeye benim gücüm yetmiyor. Eşim de hasta, belediyenin gelip temizlemesini bekliyoruz. Evi yakan oğlum, kardeşinin yanarak ölmesi üzerine psikolojisi bozuldu, hastalandı. 6 yıldır gittikçe durumu kötüye gidiyor. Maddi durumumuz iyi olmadığı için onu tedavi ettiremedik. Devlet büyüklerimizden biran önce evimizin temizlenip düzene konulmasını istiyoruz."

KOMŞULARININ VERDİĞİ YATAKLARDA YATIP KALKIYORLAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı çok sevdiklerini belirten Kıskanç, "Ama kimse bizim kapımızı çalmıyor. Bir oğlum devlet kapısında öldü, öbürünün ise psikolojisi bozuldu. Eşim hasta kimse bize bakmıyor. Küle dönün evde komşularımın verdiği yataklar üzerinde yatıp kalkıyoruz. Biran önce bize sahip çıkılmasını istiyoruz" dedi.

Oğlunun ölümünün ardından üzüntüden rahatsızlanıp çalışamaz duruma geldiğini, diğer oğlunun ise evi yaktığını ifade eden Mehmet Kışkanç ise, "Oğlum Mahmut Kışkanç, o gün evde olduğu sırada televizyonu devirip, evi yakıp, kaçtı. Maddi durumumuz kötü olmasına rağmen oğluma harçlık veriyoruz. Ama o gün neden böyle yaptığını bilmiyoruz. Şimdi yanan bu evde iz ve kir içerisinde yatıp kalkıyoruz. Bu evi o zaman yanarak ölen oğlumun tazminat parasıyla aldık. Bu oğlumda evi yakıp kaçtı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bizim ciğerimiz yandı şimdi de evimiz yandı. Bize yardım elinin uzatılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Yanan evde kalan üniversite öğrencisi olan Zekiye Kışkanç da bu şartlar altında okula gidemeyeceğini üzüntüsünü yaşadığını söyledi.

Görüntü Dökümü

----------------

Yangında küle dönen evdeki eşyalar

Yanan eşyaları toplamaya çalışan anne Hatice Kışkanç

Yangın olayını gözyaşları arasında anlatan Hatice ve Mehmet Kışkanç

Genel ve detay görüntüler

Haber: Ali LEYLAK-Kamera: Ömer ŞULUL-ŞANLIURFA-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 1.40 MB HD

=======================================================

6)YARALI ADAM HELİKOPTERLE KURTARILDI

ANTALYA'nın Serik ilçesinde kayıp keçilerini ararken arazide ayağından yaralanan Mehmet Kahya (24) olay yerine ulaşan jandarma ve sağlık ekiplerinin müdahalesi sonrası Sahil Güvenlik helikopteriyle alınarak hastaneye götürüldü.

Serik'e bağlı Akbaş Mahallesi'nde oturan Mehmet Kahya, dün Akbaş Göleti güney kısmındaki sarp kayalıklarda kaybolan keçilerini aramaya gitti. Ayağına taş düşmesi sonucu yaralanan Mehmet Kahya, 112 Acil Çağrı Merkezi'ne ulaştı. İhbar üzerine Mehmet Kahya için jandarma ve sağlık ekipleri yönlendirildi.

Bir müddet araçlarla giden ekipler Mehmet Kahya'nın bulunduğu sarp kayalık noktaya yaklaşık 2 kilometrelik yürüyüş sonrası ulaşabildi. Mehmet Kahya'ya ilk müdahaleyi burada yapan ekipler daha sonra Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan yardım istedi. Bölgeye yönlendirilen Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı helikopter Mehmet Kahya'yı alarak Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü.

Görüntü Dökümü

----------------

Helikopterden görüntü

Sedyenin sarkıtılması

Yaralının alınması

Yaralının ambulansa taşınması

Haber: Namık Kemal KILINÇ- Kamera: ANTALYA-DHA)

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni 6 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement