Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetlerle ilgili generallerin de aralarında bulunduğu 110'u tutuklu, 1'i firari 116 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün "mahrem yerler yapılanması" (özel illegal yapılanma), TSK'ya yerleşme, darbe girişimine katılmayan askerlerin tespiti ve terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e ait arşiv ile ilgili çarpıcı detaylara yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, "İllegal özel hizmet yapılanmaları ve özel olarak TSK'daki örgütlenme" ayrı bir başlık altında anlatıldı.
Bu bölümde, "Silahlı gu¨c¸lere hakim olan iktidara da hakimdir." anlayıs¸ıyla hareket eden o¨rgu¨tün, "o¨zel illegal yapılanma" kurduğu, emniyet, askeri tes¸kilat, istihbarat ve yargı ic¸indeki o¨rgu¨t u¨yelerinin o¨zel illegal yapılanma olarak o¨rgu¨tlendiği aktarıldı. Her iki illegal yapılanma ic¸erisinde o¨zellerin digˆerinden farkı, "bas¸larındaki sorumlu kişinin dogˆrudan ABD'deki Fetullah Gülen ve sekretaryası Cevdet Tu¨rkyolu'na bagˆlı olması, gizlilik kurallarına istihbaratc¸ı mantıgˆıyla kesin bir s¸ekilde uymaları" şeklinde sıralandı.
"O¨rgu¨t ic¸in en o¨nemli birim ve varlık nedeni mahrem yerler yapılanmasıdır. O¨zel hizmet biriminde yer alan kis¸iler o¨gˆrenci bile olsalar FETO¨ abilerinden burs adı altında maas¸ almaktadır. Subay, astsubay, askeri o¨gˆrenciler o¨rgu¨tten oldukc¸a yu¨ksek bursla da o¨rgu¨te bagˆlanmaktadır." ifadesi kullanılan iddianamede, özellerin devletin en hassas kurumlarında go¨rev yapmaları nedeniyle devletin ilgili kurumlarının kendilerini takip etmeleri halinde hangi imkan ve kabiliyete sahip olduklarını bilmelerine go¨re hareket ettikleri ve teknolojinin irtibat-muhaberede sagˆladıgˆı imkanlardan maksimum seviyede istifade ettikleri anlatıldı.
"İtirafc¸ı c¸o¨zu¨lmesinde des¸ifre olmama amaçlandı"
Mahrem yerler ic¸inde Fetullah Gülen'in, hayati alan ve hayati hizmet olarak, o¨zel yerlerdeki egˆitimci kadrolarını go¨sterdiği ve egˆitim verenlerin o¨rgu¨tten olmasının o¨zellikle tercih edildiği kaydedilen iddianamede, "O¨zeller ic¸erisindeki s¸ahıslar, go¨rev yaptıkları yerlerde kendilerini des¸ifre etmemek adına du¨nya go¨ru¨s¸lerine tamamen zıt bir yas¸am tarzı ic¸erisine girmekte, lider Gülen'in tu¨m so¨ylemlerinde I·slam dinini esas aldıgˆını belirtmesine ragˆmen, gerektigˆinde I·slam dininin haram kıldıgˆı s¸eyleri yapmakta, FETO¨'nün legal kurum ve kurulus¸larıyla ya da buralarda c¸alıs¸anlarla iletis¸ime gec¸mekten kac¸ınmaktadırlar." denildi.
O¨zeller dıs¸ındaki illegallerin "FETO¨'nün Tu¨rkiye mu¨tevellisi" altında çalıştığı ve go¨rev aldıkları yerlerdeki faaliyetlerinin digˆer FETO¨ mensuplarınca bilindiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Bu kişiler, operasyonel hat olarak tabir edilen bas¸kaları adına ya da FETO¨ kontrolu¨ndeki bir kurum ve kurulus¸ adına kayıtlı telefonlar kullanmakta, her bir hat ic¸in ayrı cihaz temin etmekte ve bunları belirli do¨nemlerde degˆis¸tirmektedirler. I·l ve ilc¸e sorumluları ise kendi adları yanında kod isim de kullanabilmektedirler. Bir yerles¸im yerindeki orta du¨zey bir FETO¨ mensubunun o il ya da ilc¸eden sorumlu abiyi (imamı) bilme imkanı varken, orada go¨rev yapan FETO¨ mensubu bir TSK personelini bilme imkanları yoktur. Olası bir itirafc¸ı c¸o¨zu¨lmesinde o¨rgu¨t yapılanmasının des¸ifre oranının en az seviyede kalmasını sagˆlamak ic¸in o¨rgu¨t bu s¸ekilde bir yo¨ntem benimsemis¸tir." değerlendirmesi yapıldı.
"1971 yılından beri neredeyse yüzde 80"
İddianamede, soruşturmadaki arşiv kayıtlarına göre FETO¨'nu¨n, tespit edilebildigˆi kadarıyla 1971'den itibaren TSK ic¸erisinde o¨rgu¨tlenmeye c¸alıs¸tıgˆı, talebe imamları aracılıgˆıyla o¨rgu¨t evlerinde, okullarda, yurtlarda askeri lise ve harp okullarına o¨gˆrenci hazırlandığı vurgulanarak, "İlk zamanlarda az olan bu sayı yıllar gec¸tikc¸e artmıs¸, 1984'ten sonra bu faaliyetler yogˆunluk kazanmıs¸tır. So¨z konusu do¨nemlerde TSK ic¸erisine yerles¸tirilen bu o¨gˆrencilerin birc¸ogˆunun s¸u anda albay ve u¨stu¨ ru¨tbesinde oldugˆu as¸ikardır. FETO¨ ic¸in en gu¨c¸lu¨ silahlı unsur olması nedeniyle kadrolas¸mada o¨ncelikli ve en o¨nemli yerin TSK oldugˆu, yıllardır su¨ren kadrolas¸manın ordu disiplinini bozacak ve u¨lke savunmasında zafiyet olus¸turacak bir yogˆunlugˆa ulas¸tıgˆı degˆerlendirilmis¸tir." ifadesi kullanıldı.
Genelkurmay Bas¸kanlıgˆınca, 1983-2014 arasında TSK ile ilis¸igˆi kesilen Gülen grubuyla bağlantılı personel sayısının analiz edildigˆi iddianamede, şu bilgilere yer verildi:
"1987'de 7 subay, 17 astsubay, 1988'de 7 astsubay, 1989'da 40 astsubay, 1990'da 2 subay, 43 astsubay, 1991'de 1 subay, 21 astsubay, 1992'de 2 astsubay, 1994'de 2 subay, 1995'de 2 subay, 1 astsubay, 1996'da 11 subay, 10 astsubay, 1997'de 59 subay, 73 astsubay, 1998'de 42 subay, 31 astsubay, 1999'da 7 subay, 8 astsubay, 2000'de 5 subay, 6 astsubay, 2001'de 1 subay ve 2003'de 2 astsubay olmak u¨zere toplam 400 TSK personelinin so¨z konusu yapıyla iltisaklı olmaları nedeniyle Yu¨ksek Askeri S¸ura kararına binaen ihrac¸ edildigˆi anlas¸ılmıs¸tır.
Gu¨nu¨mu¨zde TSK ic¸indeki FETO¨ yapılanması endis¸e verici boyutlara ulas¸mıs¸tır. Tero¨r o¨rgu¨tu¨ ic¸erisinde bir do¨nem yo¨netici konumunda faaliyet go¨steren Kemalettin O¨zdemir, darbe giris¸imi o¨ncesinde Ankara Cumhuriyet Bas¸savcılıgˆınca alınan ifadesinde; TSK'nın ic¸erisinde en az yüzde 60 ile yüzde 80 FETO¨ mensubu oldugˆunu anlatmıs¸tır."
"Mahrem yerlerin en özeli TSK"
Ankara Cumhuriyet Bas¸savcılıgˆınca yapılan sorus¸turma kapsamında tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n TSK ic¸erisindeki kadrolas¸ması su¨recinin maddesel olarak anlatıldığı bildirilen iddianamede, "Gülen ve o¨rgu¨tu¨nu¨n, kadrolas¸mak ic¸in en fazla o¨nem verdigˆi kurum, mahrem yerlerin birinci sırasındaki TSK'dır. Örgüt, TSK'ya u¨yelerini 1970'li yıllarda sokup o¨rgu¨tlenmis¸tir. TSK ic¸inde astsubay, subay ve digˆer personel olmak u¨zere her kademede kadrolas¸mıs¸tır." denildi.
Askeri lise ve harp okullarında, 2000 yılından itibaren bas¸ka gruptan girenlerin c¸es¸itli nedenlerle tasfiye edilip ilerde tamamen bu yapının kontrolu¨nde bir TSK olus¸turulmaya c¸alıs¸ıldığı ve askeri harp okullarında u¨c¸u¨ncu¨ sınıftan itibaren genellikle o¨gˆrenci atılması olmadıgˆı halde paralel yapıdan olmayanların, u¨c¸u¨ncu¨, hatta do¨rdu¨ncu¨ sınıfta harp okullarında tasfiyeye ugˆrayıp ayrımcılıgˆa maruz kaldığı bilgisi verilen iddianamede, askeri liseler, harp okulları ve harp akademilerinde paralel olmayanların tasfiye edilmesiyle ilgili yogˆun s¸ikayetler geldiği ifade edildi.
"Faaliyetleri devlet kademelerinde pek ciddiye alınmadığından..."
Şikayetlerle ilgili Meclis Dilekc¸e Komisyonu'nda yapılan aras¸tırma sonucunda rapor hazırlandığı hatırlatılan iddianamede, "Ancak paralel yapının o tarihlerdeki faaliyetleri devlet kademelerinde pek dikkate alınmadıgˆından, ciddiye alınmayan bu s¸ikayetler geregˆi gibi aras¸tırılmamıs¸tır. Askeri okullar ve harp okulları, paralel yapıdan olmayanların atıldıgˆı, bu yapıya boyun egˆmeyenleri ku¨c¸u¨k hareketlerinin abartılıp disiplin sorus¸turmaları yapıldıgˆı ve ilis¸iklerinin kesildigˆi, paralel yapı dıs¸ında askeri okullar ve harbiyede bas¸ka go¨ru¨s¸e mensup mu¨mku¨n oldugˆunca kimsenin bırakılmadıgˆı bir do¨nem yas¸anmıs¸tır." sözleri dikkati çekti.
Harp okulu o¨ncesi askeri lise ve sivil okullardan gelen o¨gˆrencilerin intibak egˆitiminin I·zmir Urla'daki Mentes¸ Askeri Kampı'nda yapıldığı, örgu¨t mensubu askeri okullardaki ru¨tbeli personelin, "s¸ok mangası" adıyla anılan bir grup kurduğu ve bu mangaya kendilerinden olmayan, tehdit unsuru go¨rdu¨kleri o¨gˆrencileri topladıkları kaydedilen iddianamede, bu kampa katılan o¨gˆrenci ve ailelerinin "s¸ok mangası" ile ilgili ayrıntılı ifade verdikleri hatırlatıldı.
Örgütün TSK'daki "şok mangası"
Askeri liselerden kampa katılan harp okulu adaylarına sistemli bir s¸ekilde baskı uygulandığı ve bu baskıyla okuldan ayrılmalarının amac¸landığı belirtilen iddianamede, "Harp okulundan ayrılan bu o¨gˆrencilerin yerine sistematik bir s¸ekilde o¨rgu¨te katılan o¨gˆrenciler yerles¸tirilmis¸tir. Artan baskılar o¨gˆrenciler u¨zerinde olumsuz bir etki yaratmıs¸, psikolojik olarak etkilenmis¸lerdir. Bazı o¨gˆrenciler intihar etmis¸, bir kısmı sakat kalmıs¸, bir kısmı ise ailelerini yas¸adıklarına inandıramadıklarından aileleri ile bagˆlarını koparmıs¸lardır. Bu olayları o¨rgu¨t, aileler ile go¨ru¨s¸erek ve mu¨dahale ederek kapatmaya c¸alıs¸maktadır." ifadesi yer buldu.
Harp okullarında, askeri liseden gelenlerin baskı uygulanıp atılmaya zorlandıkları, sivil liseden gelenlerin korunduğu anlatılan iddianamede, harp okullarında askeri liselerin agˆırlıgˆının bilinc¸li azaltıldığı ve cemaatin kadrolas¸abilmesi ic¸in bu liselerden gelenlere sistematik is¸kence uygulandığı aktarıldı.
İddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi:
"S¸ok mangasına ayrılanlara is¸kence yapıldıgˆı, fiziki ve psikolojik her tu¨rlu¨ eziyete bas¸vuruldugˆu anlas¸ılmaktadır. Azarlama, agˆır egˆitim yaptırma, yemek vermeme, foseptikte yatıp kalkma, uykusuz bırakma, yorma, havasız mekanda tutma, digˆer o¨gˆrencilerden ayrı tutup ayrımcılık yapma, hafta sonu veya sıla iznine go¨ndermeme, dikenler ic¸inde yatıp su¨ru¨ndu¨rme, kirli su ic¸irme, bo¨lu¨kteki digˆer kis¸ilerin bu mangadakilerle konus¸masını yasaklama, her tu¨rlu¨ hareketleri hakkında bilgi toplayıp digˆer o¨gˆrencilerden ispiyonlamasını isteme s¸eklinde gerc¸ekles¸en her biri ko¨tu¨ muamele, is¸kence sayılan uygulamalar yapılmıs¸tır.
Bu uygulamalara dayanamayan o¨gˆrenciler harp okuluyla ilis¸iklerini kesmek zorunda kalmıs¸lardır. Bazı o¨gˆrencilerse 'haksız yere haklarında disiplin is¸lemleri yapıldıgˆını, puan silme ve du¨s¸u¨k not verme ile bas¸arısız go¨sterildiklerini ve Harbiye ile ilis¸iklerini kesmeye zorlandıklarını' anlatmıs¸lardır. Harp okulu ile ilis¸igˆi kesilenlerden ayrıca tazminat alınmaktadır. Bu¨yu¨k c¸ogˆunlugˆu u¨lkenin kır ve varos¸ bo¨lgelerinin zeki c¸ocuklarından askeri liseye alınan bu o¨gˆrencilerin ailelerinin bir de tazminat o¨deyecek mali gu¨c¸leri yoktur. Harp okullarıyla ilis¸igˆi kesilen genc¸ler, hem yu¨ksek o¨gˆretim hayatları geciktirilerek hem de magˆdur edilerek FETO¨'nu¨n TSK ic¸indeki kadrolarınca tu¨ketilmektedir."
"Askeri liselerden gelenlerin kurmay olmalarını önlemek için"
İddianamede, harp okullarında o¨rgu¨tten olmayan o¨gˆrencilerin puanını silme, du¨s¸u¨k not verme ve cemaatten olanların notlarını yu¨ksek tutma s¸eklinde kadrolas¸ma hareketinin devam ettirildiği vurgulanarak, "Sivil liselerden gelen cemaat mensuplarına el altından sınavdan o¨nce sorular verilirken, bu cemaate mensup kis¸ilerin cevap kagˆıtlarında du¨zeltmeler yapılarak yu¨ksek not almaları da sagˆlanmaktadır. Askeri liseden gelenlere ayrımcılık yapılıp harbiye ile ilis¸iklerini kesilmeye veya bas¸arısızlıgˆa zorlamanın sebebi ileride kurmay subay olmalarını o¨nlemektir." ifadesine yer verildi.
Disiplin cezalarıyla kis¸ileri yıldırma, sindirme, sicillerini bozma ve kurmaylıgˆını engellemenin, o¨rgu¨tu¨n TSK ic¸inde olagˆan bir uygulaması olduğu belirtilen iddianamede, FETO¨'nu¨n TSK ic¸indeki mensuplarının, kampları bir s¸ekilde bitiren, istenmeyen o¨gˆrencilerin gerc¸egˆe aykırı raporlarla TSK ile ilis¸kilerini kestiği anlatıldı. İddianamede, şunlar kaydedildi:
"GATA ve askeri sagˆlık kurullarındaki FETO¨ yapılanması birc¸ok kis¸iyi, 'sagˆlık yo¨nu¨nden askerligˆe veya yapılacak is¸e uygun degˆildir.' diyerek c¸u¨ru¨gˆe sevk etmektedir. Halbuki askeri liseye giren bu kis¸iler sagˆlık bakımından c¸ok sagˆlamdır. Çu¨ru¨gˆe sevk edildigˆi halde bas¸ka yerden sagˆlam raporu alarak geri do¨nenler olmus¸tur. Fakat bir kısmı ise FETO¨ ile mu¨cadele edemeyecegˆini go¨rerek do¨nmemis¸tir.
Balıkesir Astsubay Meslek Yu¨ksek Okulu muayeneleri sırasında 2013 yılı Nisan-Mayıs aylarında yaklas¸ık 65-70 civarında astsubay adayına, GATA'da go¨revli ve FETO¨ u¨yesi oldugˆu iddia edilen Kardiyoloji Uzmanı Doktor Albay Murat U¨nlu¨ tarafından kalp kapakc¸ıklarında sorun oldugˆu gerekc¸esiyle 'askerligˆe elveris¸sizdir' raporu verilmis¸tir. Elenen bu adayların ac¸tıkları dava ve itiraz sonucu, GATA Profeso¨rler Kurulu yaptıgˆı muayene neticesinde, yaklas¸ık 60 aday o¨gˆrencinin sagˆlam olduklarını tespit etmis¸ ve astsubay okullarına tekrar giris¸ hakkını kazanmıs¸lardır."
Darbe girişimine iştirak etmeyen FETÖ mensupları
Silahlı kuvvetler ac¸ısından o¨rgu¨te mensup bazı askerlerin darbe giris¸imine is¸tirak etmedigˆi belirtilen iddianamede, örgütte bir dönem "ev imamlığı" yapan şüphelilerden Hasan Polat'a ifadesi sırasında, "imamlık yaptıgˆı do¨nemde harp okullarına giris¸ yapan ve 1993-1994'te ilgili okullardan mezun olan askeri personel ile lise son, u¨niversiteye hazırlık do¨nemlerinde 'abi' olarak yakından ilgilendigˆi kişileri mezuniyet albu¨mlerinden tes¸his edebilecegˆini" beyan etmesi u¨zerine, Deniz, Hava ve Kara harp okullarına mezuniyet albu¨mlerindeki fotogˆraflar gösterilerek, teşhis yoluna gidildiği dile getirildi.
Çes¸itli sınıflara mensup 47 askeri personeli tes¸his eden Polat'ın ifadesinde, "tes¸his ettigˆi s¸ahısların tamamıyla o¨gˆrencilikleri do¨neminde su¨rekli go¨ru¨s¸melerinin oldugˆu, pek c¸ok defa ıs¸ık evlerinde sohbetler yapıldıgˆı, s¸ahısların tamamının birbirlerini tanıdıgˆı, mezuniyet sonrası bu s¸ahısların tamamıyla kod ismi 'Asım' olan s¸ahısla irtibatlarının devam ettiği" yönünde beyan ettiği anlatıldı.
"Abi'lerin ilgilendiği dönemin askeri öğrencileri şimdi kurmay albay"
Hasan Polat'ın tes¸his ettigˆi askeri o¨gˆrencilerin tamamının bugün albay ru¨tbesinde olduğu ve c¸ogˆunlugˆunun "kurmay" tabir edilen generallik ru¨tbesine yu¨kselebilecek konumda bulunduğuna vurgu yapılan iddianamede, "Bir kısmının tero¨r o¨rgu¨tu¨ mensuplarınca mu¨nhasıran kullanılan ByLock kriptografik haberles¸me programını kullandıgˆı, yine tes¸his edilenlerden iki kis¸i haric¸ digˆerlerinin (ByLock kullananlar da dahil) darbe giris¸imine is¸tirak ettiklerine dair herhangi bir tespit bulunmadıgˆı, ayrıca kurmay albay seviyesinde olanların dahi darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan so¨zde atama listesinde isimlerinin gec¸medigˆi tespit edilmis¸tir." ifadesine yer verildi.
Genelkurmay Bas¸kanlıgˆınca go¨nderilen ve ByLock kullandıgˆı tespit edilen 800'e yakın askeri personelden, darbe giris¸imi eylemleri veya silahlı tero¨r o¨rgu¨tu¨ u¨yeligˆi suc¸larından o¨nceden adli is¸lem yapılmayan 500'u¨ as¸kın askeri personel hakkında soruşturmaya girişildiği belirtilen iddianamede, 17 Aralık 2016'da yakalama talimatı verildiği ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yanı sıra digˆer yer adli birimlerce de ByLock kullanan askeri personele yo¨nelik sorus¸turmalar yürütüldüğünün bilinen bir gerc¸ek olduğu dile getirildi.
"ByLock kullanan askerlerin üçte ikisi kadarı darbe girişimine katılmadı"
İddianamede, "Darbe giris¸iminden sonra yapılan bu tu¨r sorus¸turmalarda dikkati c¸eken husus, mu¨nhasıran tero¨r o¨rgu¨tu¨ mensuplarınca kullanıldıgˆı anlatılan ByLock ve digˆer kriptografik haberles¸me programlarını kullanan ve tero¨r o¨rgu¨tu¨yle organik bagˆı bu s¸ekilde ac¸ıgˆa c¸ıkan askeri personelin c¸ogˆunlugˆunun (somut olayda u¨c¸te ikisi kadar) darbe giris¸imine is¸tirak etmedigˆidir." denildi.
Tero¨r o¨rgu¨tu¨nce gerc¸ekles¸tirildigˆi bariz olan bir darbe giris¸imine, bazı o¨rgu¨t mensuplarının is¸tirak etmemesinin yıllardır TSK ic¸erisinde yuvalanan ve sıkı tedbir kuralları nedeniyle hu¨cre tipi yapılanmasının boyutları bilinmeyen o¨rgu¨tu¨n bir yo¨ntemi oldugˆuna dikkati çekilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Yıllardan beri gelen kadrolas¸ma su¨reci nazara alındıgˆında, o¨rgu¨t mensuplarının nispeten daha az bir kısmının darbe giris¸imine is¸tirak ettikleri görülmüştür. Bunun, o¨rgu¨tu¨n darbe giris¸iminin bas¸arısız olması halinde c¸ogˆunluk o¨rgu¨t mensuplarının silahlı kuvvetler ic¸erisinde kalmasını sagˆlamak için yapıldığı anlaşılmıştır. Tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n stratejisinin; ikinci bir darbe giris¸imi veya bas¸ka bir eyleminde bu askerleri kullanmak oldugˆu değerlendirilmiştir. ByLock kullanmayan o¨rgu¨t mensuplarının varlıgˆı da nazara alındıgˆında, ahtapot kolları gibi kurumları saran tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n, devletimiz ve cumhuriyetimiz ic¸in en bu¨yu¨k tehlike oldugˆunun hic¸ bir do¨nem unutulmaması ve rehavete kapılmadan devamlı mu¨cadele edilmesi gerektigˆi ac¸ıkc¸a anlas¸ılmıs¸ ve degˆerlendirilmis¸tir."
İddianamede, FETÖ'nün TSK içerisinde örgütlenmesinde önemli bir dönüm noktasının da 28 Şubat süreci olduğu belirtilerek, so¨z konusu su¨rec¸te "irticayla mu¨cadele" adı altında kendi inanc¸larına go¨re dininin gereklerini yerine getirmeye c¸alıs¸an bas¸ta askerler olmak u¨zere kamu go¨revlilerinin hayat ve inanc¸ tarzlarına mu¨dahale edilerek tasfiye edildiği, bu su¨rec¸te o¨rgu¨tsel gizlilik kuralları geregˆi "tedbir" adı altında kendilerinin ve ailesinin hayat tarzını degˆis¸tiren, bir anlamda takıyye yapan o¨rgu¨t mensuplarının o¨nu¨nu¨n ac¸ıldıgˆı ve yas¸anan su¨recin o¨rgu¨tu¨n silahlı kuvvetler ic¸erisindeki kadrolas¸masında o¨nemli bir do¨nu¨m noktası oldugˆunun anlas¸ıldığı vurgulandı.
FETÖ'nün ilk kez deşifre edilen alt yapılanması: Sözde jandarma teşkilatı
I·stanbul'da darbe giris¸imine is¸tirak eden Jandarma Komutanlıgˆı personeli eylemlerini konu alan sorus¸turma evrakı kapsamında yakalanıp go¨zaltına alınan astsubay personellerden Mustafa O¨zyurt ve Muhammed Aliko'nun, "tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n so¨zde jandarma tes¸kilatı yapılanmasında o¨rgu¨tsel isimlendirmeyle 'o¨gˆrenci' tabir edilen s¸ekilde, en alt seviyede faaliyet go¨sterdikleri" beyanında bulundukları hatırlatılan iddianamede, "öğretmen" diye tabir edilen "Asım" kod adlı Evren Pehlivan ve "Baki" kod adlı Res¸at S¸ahin'in itiraf beyanlarından bir u¨stu¨ konumundaki "mu¨du¨r yardımcısı" tabir edilen O¨.B'ye ulas¸ıldığı ifade edildi.
Gözaltına alınan Ö.B'nin etkin pis¸manlık hu¨ku¨mlerinden faydalanarak o¨rgu¨tu¨n bu alandaki yapılanmasını des¸ifre eden nitelikte ac¸ıklamalarda bulunduğu belirtilen iddianamede, aynı konumda yakalanan M.B. ile kendiligˆinden emniyet birimine teslim olan H.G'nin de o¨rgu¨tu¨n bu yapılanmasını des¸ifre eden ifadeler verdiği anlatıldı.
İddianamede, "Tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n so¨zde jandarma tes¸kilatı yapılanmasının temel olarak yapısı irdelendigˆinde, en alt kademesinde 'o¨gˆrenci' tabir edilen askerlerin, bir u¨stu¨nde ise hiyerars¸ik silsile yoluyla 'o¨gˆretmen' sivillerin yer aldıgˆı, her o¨gˆrenciden bir o¨gˆretmenin sorumlu oldugˆu, o¨gˆretmenlerin bir u¨stu¨nde 'mu¨du¨r yardımcı'larının bulunduğu, her iki o¨gˆretmenin bir mu¨du¨r yardımcısına bagˆlı oldugˆu, mu¨du¨r yardımcılarının o¨rgu¨tu¨n hu¨cre tipi tes¸kilatlanması nedeniyle sayısının itirafc¸ı tarafından da bilinmedigˆi anlaşılmıştır." değerlendirmesi yapıldı.
Fetullah Gülen'in arşivi
"Tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n devlet yapılanması ic¸erisinde en gu¨c¸lu¨ oldugˆu alanların bas¸ında, gu¨c¸lu¨ bir istihbarat agˆına sahip olması gelmektedir. O¨yle ki, kamu kurumlarında c¸alıs¸an o¨rgu¨t mensupları elde ettikleri bilgileri o¨rgu¨te aktarmakta ve toplanan bu¨tu¨n bilgiler yukarıda birles¸tirilerek, bu¨yu¨k bir havuz olus¸turulmaktadır." ifadesi yer bulan iddianamede, örgu¨tün hedeflerine ulas¸mak ic¸in bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek hasım cephedeki kis¸i ve kurumlar aleyhinde kullandığı, su¨recin o¨nce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu olus¸turulması ile bas¸ladığı dile getirildi.
FETO¨/PDY'nin, mu¨lkiye, MI·T, TSK ve Emniyet Genel Mu¨du¨rlu¨gˆu¨ bu¨nyesinde o¨rgu¨tlenerek, "gu¨venlik bu¨rokrasisi" ve "istihbarat" alanında bir agˆ olus¸turma yoluna gittiği, bu kurumların yanı sıra, istihbarat agˆına katmaya c¸alıs¸tıgˆı kurumlardan birisinin de TU¨BI·TAK olduğu anlatılan iddianamede, şu tespit yapıldı:
"TU¨BI·TAK'ın o¨zellikle en gizli birimlerinden olan 'Bilis¸im ve Bilgi Gu¨venligˆi I·leri Teknolojiler Aras¸tırma Merkezi'ndeki (BI·LGEM) kadrolar sayesinde, devletin u¨st du¨zey siyasi ve bu¨rokratlarınca kullanılan kriptolu telefonların dinlenildigˆi ortaya c¸ıkmıs¸tır. Hizmet ve egˆitim hareketi olarak go¨ru¨nmesine ragˆmen, FETO¨/PDY'nin paralel kadrolas¸ma hedefinin, askeri ve stratejik birimlere yo¨neldigˆi; gu¨cu¨n, stratejik bilginin ve paranın oldugˆu her yerde o¨rgu¨tlendigˆi go¨ru¨lmektedir. Bu hedeflerden birisinin de askeri ve stratejik projelerin, kriptolu telefonların u¨retildigˆi, bilirkis¸i raporlarının verildigˆi TU¨BI·TAK birimlerinin oldugˆu anlas¸ılmıs¸tır.
O¨rgu¨tu¨n 'istihbarat agˆı ya da gu¨cu¨' konusunda bahsedilmesi gereken bir husus da Gülen'in sahip oldugˆu ileri su¨ru¨len ars¸ivdir. Bu yasa dıs¸ı ars¸ivde, o¨rgu¨tu¨n yasa dıs¸ı adli ve o¨nleme dinlemeleri, kendine ait gelis¸mis¸ cihazlarla yaptıgˆı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yo¨nelik fis¸lemeler ile o¨rgu¨tle teması olan o¨gˆrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır."
"Kendi mensuplarının bilgileri de arşivlendi"
Kamu kurumlarında c¸alıs¸an o¨rgu¨t mensuplarının bilgilerinin de o¨rgu¨t tarafından gu¨ncel olarak ars¸ivlendiği,
"abilik" ve "ablalık" mu¨essesi sayesinde temas kurulan ögˆrencilerin aileleri hakkında da bilgi toplanarak ailelerin dini, siyasi, ekonomik, etnik ko¨ken gibi durumlarının kayıt altına alındığı kaydedilen iddianamede, "Bu kapsamda ıs¸ık evlerinden, mahalle, ilc¸e, il, bo¨lge ve Tu¨rkiye geneline, yurt dıs¸ında ise yine o¨rgu¨tu¨n faaliyet go¨sterdigˆi her bir yerles¸im yerine ve alanına kadar, o¨rgu¨tu¨n hafızası niteligˆinde ars¸ivleri ile her bir sorumlunun, sorumlulugˆu altındaki birime ya da alana dair tuttugˆu ve bir u¨stu¨ne go¨nderdigˆi kayıtları/ars¸ivi bulunmaktadır." denildi.
Örgüt mensuplarının haberleşmede kullandığı yöntemlerin de sıralandığı iddianamede, FETÖ'ye karşı açılan eski dava ve soruşturmaların özeti, örgütün idaresi, bir arada tutulması teknikleri, mali yapısı, darbe girişimine iştirak eden medya unsurları ve eylemlerle ilgili hukuki tasniflerden de bahsedildi.
Son Dakika › Güncel › Fetö'de 'Özeller' ve Darbe Girişimine Katılmayan Askerler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?