AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tunceli ziyaretinde bir Alevi dedesinin eline kapanarak öpmek istediğini belirterek, "Ne haddimize, bizden yaşlı birine, bir dedeye el öptürmek. Ben de mukabele ederek onun eline sarıldım" dedi.
Davutoğlu, "O resmin simgesi şudur; bundan sonra kimse bizim önümüzde, devletin önünde diz çökmeyecek, kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir. Diz çökecek olan milletle birlikte yürüyecek olan devletin temsilcileridir, liderleridir" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Erbil'den döndükten sonra aynı gün ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile uzun bir görüşme yaptığını söyledi.
Görüşmede Suriye ve Irak başta olmak üzere bir çok konuyu ele aldıklarını belirten Davutoğlu, "Kendisiyle son dönemde, gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın NATO Zirvesi bağlamında Sayın Obama ile gerekse benim G-20 Zirvesi bağlamında yine Sayın Obama ile Avustralya'da yaptığımız ve son aylarda çok yoğun teknik görüşmelerde geldiğimiz noktayı gözden geçirdik" dedi.
Davutoğlu, Türkiye'nin tutumunun çok açık olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"IŞİD benzeri terör örgütlerine karşı her yerde mücadele verdik, vermeye kararlıyız. Ama şunun da farkındayız; IŞİD boşluktan doğmadı, 5 sene önce yoktu, 2 sene önce yoktu. IŞİD'e doğuran şartlar ortadan kalkmadıkça, IŞİD gitse 'İTİT' gelir, başka bir şey gelir. Ama radikalleşme artar. Onun için Suriye'ye kalıcı bir çözüm gerekli. Suriye'de sadece terör örgütünün işlediği suçlar değil, rejimin işlediği insanlık dışı suçlara karşı da aynı tavrın alınması lazım. Kobani'de gösterilen tavır Halep'te, Bayırbucak'ta da gösterilmeli.
Özellikle Kıbrıs bağlamında Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri de ele aldık. Kendisi ile bu konudaki görüşlerimizi de paylaştım. Atlantik Konseyi'nin enerji zirvesinde de bunları zikrettim. Tekrar buradan, bu kürsüden Kıbrıs Rum Yönetimi'ne çağrıda bulunuyorum: KKTC ile yürüttükleri müzakereleri nihai çözüm doğrultusunda hızlandırsınlar. Müzakere masasından çekilmek bir çözüm değil. Ayrıca şunu da zihinlerinden çıkarsınlar. Müzakereyi iyi niyetle yürütürlerse iyi niyetle muhatap bulurlar ama müzakereleri uzatıp, bu arada Kıbrıs'ın güneyinde Kıbrıs'lı Türklerin de hakkının olduğu alanlarda petrol, doğalğaz arayıp, buradaki doğal kaynakları tekellerine almaya kalkarlarsa bilsinler ki buna izin vermeyiz. Eğer onlar sondaj, sismik araştırma yaparlarsa bizim Barbaros Hayrettin gemimiz de orada durur, durur, durur. Çünkü Doğu Akdeniz aynı zamanda bizim denizimizdir, Akdeniz'i bize kimse kapatamaz. Gerekirse sondaj da yaparız. Ama bütün bu doğal kaynakları, yeni bir barışın finansmanı için avantaj olarak görürlerse ki görmeleri gereken bu, arzu ettiğimiz bu, biz gerginlik istemiyoruz. Bir an önce çözüm ve barış istiyoruz, iki toplumlu bir barışı temin edecek yola girerlerse, en kısa zamanda bu barışı sağlarız. 2004'te iyi niyetimizi gösterdik, tekrar gösteririz. Ama kimse bizim emrivakilere gözümüzü kapatacağımız vehmine de kapılmasın."
"Dört gün içinde Bağdat, Erbil, İstanbul, Patnos, Erzincan, Tunceli ya da Dersim"
Başbakan Davutoğlu, dış temaslardan sonra cumartesi günü kendisini çok duygulandıran Patnos, Erzincan ve Dersim gibi üç yurt içi seyahat yaptığını söyledi. Davutoğlu, "Dört gün içinde Bağdat, Erbil, İstanbul, Patnos, Erzincan, Tunceli ya da Dersim. Ne derseniz deyin bizim vatanımız, her bir köşesi bizim mührümüzü taşıyan vatanımız. Bu ziyaretlerin önemi neydi? Tesadüfen yapmamıştık, kongrelerimize gittik. Ama arkadaşlarımızla planlarken bir işareti de vermek istedik. Patnos'da 6-7 Ekim olaylarında AK Parti'ye oy verdiler diye belediye binasını yaktılar, yerle bir ettiler. O zaman Patnos Belediye Başkanı'nı arayıp şunu demiştim: (İstanbul ve Ankara dışındaki ilk ilçe kongremize size ekleyeceğiz. Sizin o dik duruşunuzu tebrik etmek, yalnız olmadığınızı göstermek, demokrasin, al bayrağın ve AK Parti bayrağının Türkiye'nin her yerinde dalgalanacağını göstermek üzere size geleceğiz.)" diye konuştu.
Patnos'da büyük bir muhabbetle karşılandığını ifade eden Davutoğlu, "Patnos'da o kardeşlerimde Süphan Dağı'nın, Ağrı Dağı'nın vakarını gördüm, o dağlara da selam olsun" dedi. Başbakan Davutoğlu, Patnos'dan etrafı dağlı, ortası bağlı güzel, can Erzincan'a geçtiğini, orada büyük bir muhabbetle karşılandığını ifade ederek, Erzincan'a 200 yataklı yeni bir hastane inşa edeceklerini söyledi. Davutoğlu, Erzincan- Sivas hızlı trenini en kısa zamanda hayata geçirmek için çalışmaları hızlandıracaklarını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin kuzeyi ile güneyini, batısı ile doğusunu birleştiren kavşak noktada olan Erzincan'ı geliştirmeye kararlı olduklarını söyledi.
"Hiçbirinin gözünde nefret, kin, husumet görmedim, hepsinin gözü ışıl ışıl"
Erzincan'dan Tunceli'ye ve Dersim'e geçtiğini dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Orada çok anlamlı, beni de yürekten etkileyen güzel bir şekilde karşılandım. Ağrı Dağı'nın, Süphan Dağı'nın, Uludağ'ın, Torosların selamını Munzur Dağı'na götürdük. Türkiye'nin her bir köşesinde, o dağların eteklerinde yaşayan her kökenden vatandaşımızın selamını da Tunceli'li, Dersim'li kardeşlerimize götürdük, o selamı ilettik. Bundan rahatsız olanlar oldu, olacak da. Çünkü onlar siyasetlerini bir bölgeye münhasıran yaparlar. Bakın, buradan çağrıda bulunuyorum, meydan okuyorum; diğer siyasi liderler de bir gün içinde bu üç yere ziyarette bulunsunlar, görelim. Ama üçüne birden. Bu ziyaretin şöyle bir çizgisine bakın. Bağdat'ta Sünni, Şii, Arap, Kürt, Türkmen hepsi ile buluştuk, Erbil'de ve Patnos daha çok Sünni Kürt kardeşlerimle buluştuk. Erzincan'da Türk, Türkmen kökenli Sünni ve Alevi kardeşlerimle buluştum. Tunceli'de Kürt ve Alevi kardeşlerimle buluştuk. Emin olun, hani bunları kışkırtmak isteyenler olduğu için söylüyorum, birine diğerine karşı düşman etmek isteyen olduğu için söylüyorum. Hiçbirinin gözünde nefret, kin, husumet görmedim, hepsinin gözü ışıl ışıl.
Ben bu toprakların çocuğu olarak, inancım, mezhebim, kökenim ne olursa olsun, bu kardeşlerimin hangisine başka bir niyetle, gözle bakabilirim. Hele, tarih ve rabbim bu omuzlara, bu toprakların çocuğuna Başbakanlık görevi gibi bir görevle, bütün onların canını, malını, neslini koruma görevini üzerimize yüklemişse nasıl ayrımcılık yapabiliriz, nasıl birini diğerinin karşısına koyabiliriz, nasıl birinin acısını diğerinin acısı ile yarıştırır, birinin acısını diğerinin acısı ile yarışma içerisine sokabiliriz? Hepsi bizim kardeşimizdir. Cemevi'ne yaptığımız ziyarette, orada beni kucaklayan Alevi kardeşlerime, Horasan erenlerine buradan selam ediyorum, hak Muhammed Ali sofrasına bizi misafir edenlere selam ediyorum. Biz hepimiz, o sofranın, rabbimizin, Peygamberimizin ve HZ. Ali'nin feyzinden feyz aldığımızda aramızda sadece muhabbet ilişkisi olacaktır. Orada yaptığım konuşmada bir çok hususu vurguladım. Dedim ki; kimse artık sütre arkasından konuşma ihtiyacı hissetmesin, herkes neye inanıyorsa neyi düşünüyorsa açıkça konuşsun. Kimse kimseyi bu ülkede artık korkutamaz, yeni Türkiye'nin felsefesi budur. Yeni Türkiye'nin felsefesi eşit vatandaşlık hakkıdır ve insan olmak bakımından herkesin aziz ve eşref-i mahlukat olduğu gerçeğidir. Onun için orada, resimlere de yansıdığını sonradan gördüm. Bir Alevi dedesi... Bütün bunlardan hisli bir şekilde, o sofrada gözü yaşlı olmayan tek kişi görmedim. Çıktığımda bu ziyaret dolayısıyla elime kapandı, öpmek istedi. Ne haddimize, bizden yaşlı birine, bir dedeye el öptürmek. Ben de mukabele ederek onun eline sarıldım. Doğal olarak gelişmiş olan o resmin simgesi şudur; bundan sonra, 62. Hükümet Programında ve olağanüstü kongrede söylediğimiz gibi, kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek, kimse devletin önünde diz çökmeyecek, kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir. Diz çökecek olan milletle birlikte yürüyecek olan devletin temsilcileridir, liderleridir."
"Allah'ına gurban" sloganı
Başbakan Davutoğlu, bu sırada kendisine yönelik, "Gurur duyuyoruz" diye bağıran partililere, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz" cevabını verdi. Davutoğlu, "Allah'ına Kurban" diye bağıran bir partiliye de "Hepimiz Allah'ımıza, milletimize, emanetimize kurban" diye karşılık verdi.
Orada Alevi gençlerle sohbet ettiğini belirten Davutoğlu, "Bunları kamuoyumuzun bilmesini istiyorum. Çünkü sadece resimler yansıyor, ama haller yansımıyor, haller göz göze bakınca ortaya çıkar. Alevi gençler, o nur yüzlü gençler, Cemevinin bir kenarında görüşmek istediler, diz çöktük konuştuk. Dediler ki 'biz Hz. Ali'nin, Ehli Beyt'in mektebindeniz, ne olur bize şu imkanları tanıyın, Aleviliği çizgisinin dışına çıkarmak isteyenlere fırsat vermememiz için bize yardım edin. Bu çağrı, çözüm süreci ile birlikte bütün Doğu Anadolu'da, demokratikleşme ile bütün Türkiye'de olan çağrıdır. Kim bu topraklarda kardeşliği egemen kılmak için çaba sarfederse, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti onun yanında olacak, her türlü desteği verecektir. Dışarıdan ve içeriden bu kardeşlikleri etnik ve mezhep farkını gözeterek tırmandırmak isteyenlere de hiç fırsat vermeyeceğiz" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada bir kaç müjde verdiğini anımsatarak, eski kışla binasının Dersim Müzesi olacağını, Alevi İslam kültürünün tanıtıldığı, her türlü çalışmanın yapıldığı bir alan olacağını kaydetti. Tunceli Üniversitesi'nin adının Tunceli Munzur Üniversitesi olacağını belirten Davutoğlu, "Munzur Dağları bizim için Torosların, Ilgaz'ın kardeşidir. Munzur'u Ilgaz'a ya da Toroslara ya da Uludağ'a, Munzur'un eteklerinde yaşayanları da Torosların eteklerine düşman kılmak isteyenlere karşı da biz inadına 'Munzur da kardeştir, Toroslar da Ilgaz da, onların eteklerinde yaşayanlar da kardeştir, kardeş kalacaktır' diyeceğiz. Orada bütün büyük ocakları zikrettim. Sarısaltuğu, Baba Mansuru, Derviş Cemali zikrettim, Horasan erenlerini anlattım ve şu taahhütte bulundum: 'Horasan erenlerinin her bir dergahına, Munzur Dağı'nda gözelerden çıkan her kutsal mekana saygı gösterilecek, oraya hiç bir tahribat yapılmayacağı gibi, oralara yollar yapılacak, oralar ihya edilecek. Çünkü, o Horasan erenleri Anadolu'yu vatan kılan maneviyatın temsilcileridir. Bürokrasi de ve devletin herhangi bir kademesinde sadece Alevi kardeşlerimize dönük değil, kime dönük olursa olsun, herhangi bir ayrımcılık yapılırsa bunun karşısında önce biz duracağız, böyle bir ayrımcılığa kesinlikle izin vermeyeceğiz. Her yerde sadece ve sadece ehliyet ve liyakat hakim olacak, başka bir kriter kesinlikle olmayacak" sözlerini sarfetti.
Daha sonra AK Parti Kongresine katıldığını ve oradaki coşkunun kendisini mutlu ettiğini belirten Davutoğlu, "Her bir AK Parti mensubuna Tunceli'de, hani sanki belli yerler, belli partilere kapalıdır gibi düşünülen şartlarda, AK Parti kapısını her yerde açık tutan o yürekli kardeşlerime buradan bir kez daha selam ediyorum. Biz herkesten oy ve destek isteriz. Ama görevi aldığımızda bütün vatandaşlarımızı sadece, bir emanet olarak ve hesap verilmesi gereken merci olarak bakarız. Bundan sonra da bu tutumumuz devam edecek" dedi.
- TBMM
Son Dakika › Politika › AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?