Çanakkale'de kas hastası oğluna 8 yıldır gözü gibi bakıyor
Çanakkale'de, 2 çocuk annesi 35 yaşındaki ev hanımı Emine Yıldırım, dünyaya geldikten 6 yıl sonra Duchenne Musküler Distrofi (DMD) kas hastalığı tanısı konulan 14 yaşındaki oğlu Emre Üregen'e 8 yıldır gözü gibi bakıyor. Bugün 13 Mayıs Anneler Günü olması sebebiyle engelli Emre Üregen, anneler günü hediyesi olarak aldığı cüzdan ile bir tane gülü annesi Emine Yıldırım'a vererek, anneler gününü kutladı.
Barbaros Mahallesinde yaşayan ve yaklaşık 7 yıl önce eşinden boşanan Emine Yıldırım'ın iki çocuğundan en küçüğü olan Emre Üregen, 2004 yılında dünyaya geldi. Emre Üregen'e doğduktan 6 yıl sonra 2010 yılında ayaklarında oluşan şişlik ve yürümekte zorluk çektiği gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde kas hastalığı tanısı konuldu. 2012 yılında tamamen tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamına devam eden Emre Üregen'e 8 yıldır annesi Emine Yıldırım gözü gibi bakıyor. Emine Yıldırım, oğlu Emre Üregen'i 6 yıldır hafta sonları 2 günü fizik tedaviye, hafta içi ise 6'ncı sınıfı okuduğu Atatürk Ortaokuluna getirip, götürüyor. Emre'nin 7/24 başında olan annesi Emine Yıldırım, oğlunun okulundan, parkta vakit geçirmesine, evde kitap okumasından, evde besledikleri muhabbet kuşlarına çekirdek yedirmesine kadar, herşeyiyle özenli bir şekilde ilgileniyor.
ANNELER GÜNÜNÜ KUTLADI
Bugün 13 Mayıs Anneler Günü olması sebebiyle engelli Emre Üregen, abisi 18 yaşındaki Cem Üregen'in yardımıyla annesi Emine Yıldırım'a cüzdan aldı. Emre Üregen, cüzdan ve bir tane gülü kendisine 365 gün gözü gibi bakan annesi Emine Yıldırım'a vererek, anneler gününü kutladı.
'O BENİM CANIM'
Annesi Emine Yıldırım'ı, 'O benim canım' olarak ifade eden Emre Üregen, "Annemle ders çalışıyoruz. Oyun oynuyoruz. Bugünde anneler günü olduğu için anneme aldığım cüzdanı, kendisine bir tane gülle hediye ettim" dedi.
'EMRE BENİM DÜNYAM'
Emre'yle daha mutlu ve iyi olduğunu belirten annesi Emine Yıldırım ise, "Emre benim dünyam. Dünyaya bir daha gelsem, gene Emre benim çocuğum olsun isterim. Emresiz nefes almak benim için çok zor. Emre'yi rahatsızlığından dolayı sürekli okula ben getirip, götürüyorum. Zaman zaman yanında kalıyorum. Okuldan sonra geldiğinde Emre gün boyu yorulduğu için biraz yatırıyorum. Dinleniyor. Hafta içi de ders çalışıyoruz. Televizyona bakıyoruz. Oyun oynuyoruz. Canımız çok sıkılırsa, parka ve kordona çıkıyoruz. Biraz sabır, biraz gayret, biraz umut olduğu sürece yenilmeyecek, aşılmayacak hiç bir engel yok. Ben ümit ediyorum ki, Emre bir gün benim yanımda tekerlekli sandalyeyle değil, yürüyerek gezecek" diye konuştu.Emine Yıldırım ayrıca, Türkiye Sakatlar Derneği Çanakkale Şubesi Başkanı Ümit Burunlular ve yönetim kurulu üyelerine, engelli oğlu Emre Üregen için verdikleri destekten dolayı teşekkür etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Emine Yıldırım ve engelli oğlu Emre Üregen'den görüntü
-Emine Yıldırım ve Emre Üregen'in oyun oynaması, kitap okuması ve yemek yemesi
-Emre Üregen'in annesine hediye aldığı cüzdan ve gül vermesi
-Emre Üregen ile röp.
-Emine Yıldırım ile röp.
-Emine Yıldırım'ın oğlu Emre Üregen'i dışarı çıkarması ve parka götürmesi
3 dakika 53 saniye. 430 MB.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ ÇANAKKALE,
==========================================
Anne şefkati: 5 yıldır yatalak kızına bakıyor
Elazığ'da, yaşayan 3 çocuk annesi Sevda Çağrıbay, 5 yıl önce evlerinin balkonundan düşmesi sonucu yatalak hale gelen 21 yaşındaki kızı Melisa Çağrıbay'nın tüm bakımını yapıyor. Anneler Günü nedeniyle konuşan Çağrıbay, maddi durumunun el vermediği için fizik tedavisi ve kök hücre nakli yaptıramadığını ifade ederek, "Anneler günündeyiz. Bir anne olarak evladımın sağlığına kavuşmasını istiyorum. Benim en güzel hediyem evladımın yürümesidir. Devlet büyüklerimden bir yardım eli uzatılmasını istiyorum. Melisamın kahramanı olsunlar" dedi.
Anneler günü bugün kutlanırken, 3 çocuk annesi 40 yaşındaki Sevda Çağrıbay'ın en büyük isteği yatalak olan kızının tedavi görüp yeniden yürümesi olduğunu söyledi. 5 yıl önce yüksekten düşme sonucu yatalak hale gelen kızı Melisa'nın bakımı ile ilgilenen anne Sevda Çağırbay, "Allah hiçbir anneye bu acıyı yaşatmasın. Evladım gözlerimin önünde eriyor ama ben bir şey yapamıyorum. Kimseden para istemiyorum. Bir anne olarak sadece kızım iyileşsin, en güzel hediyem budur" dedi.
"MELİSA İÇİN TOPLANAN 140 BİN LİRA YARDIM ANCAK 8 AY TEDAVİSİ İÇİN YETERLİ OLDU"
Melisa'nın balkondan düştükten sonra 6,5 ay yoğun bakımda kaldığını ifade eden Çağrıbay, daha önce tedavisi için yardımseverlerden sağlanan 140 bin lira Melisa'nın tedavisine 8 ay yettiğini söyledi. Çağrıbay, "Kızımın durumu çok kötüydü. Doktorlar bize hiç umutlu bir şeyler konuşmadı. Ama, kızım yoğun bakımda gözlerini açtı. Biz de bu 5 yıl içinde bütün maddi imkanlarımızı kullandık. Geçen yıl bu tarihlerde eski valimiz Murat Zorluoğlu'nun yanına gittim. Melisa için kampanya başlattı.Yardımseverler tarafından 140 bin lira para toplandı. Bu parayla Melisa'nın ancak 8 ay tedavisi yapılabildi. Şimdi ise para olmadığı için kızımın tedavisi yarım kaldı. Para bitince mecburen tedaviyi bitirmek zorunda kaldık. Kızım iyileşmeye başlamıştı.Yetkililerden yardım bekliyorum.Kampanyamız devam ediyor. Melisam için bir umut olsun. Anneler günündeyiz. Bir anne olarak evladımın sağlığına kavuşmasını istiyorum.Benim en güzel hediyem evladımın yürümesidir. Devlet büyüklerimden bir yardım eli uzatılmasını istiyorum.Melisamın kahramanı olsunlar" diye konuştu.
KİRA ÖDEMEYEDİKLERİ İÇİN ANNESİNİN EVİNE TAŞINDI
Maddi zorluklar yaşadığı için annesinde kaldıklarını ifade eden Sevda Çağrıbay,"Kızımın tedavi masraflarını karşılamak için her türlü imkanı kullandık. Kiramızı bile ödeyemediğimiz için annemlere geldik. Eşyamızı annemin evine getirdik ve bir odaya bıraktık. Eşim çalışamıyor. Kızımızın tedavisi için 2 kişinin refakatçi kalması lazım. Oğlum asker.3 ay oldu askerlik görevini yerine getiriyor" dedi.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Anneden Görüntü
-Melisadan Görüntü
-Anne Röportaj
-Genel ve Detay Görüntüler
Haber-Kamera: Erkan BAY/ELAZIĞ,
==========================================
Engelli iki çocuğuna bebek gibi bakıyor
Manisa'da yaşayan 48 yaşındaki Ayşe Yılmaz, biri 8, diğeri 11 yaşındaki bedensel ve zihinsel engelli iki çocuğuna bir bebek gibi bakıp, biberonla besliyor. Engelli çocuklarından, 'anne' kelimesini hiç duymadığını belirten Yılmaz, Anneler Günü geldiğinde çok üzüldüğünü söyledi.
Şehzadeler ilçesinin İshakçelebi Mahallesi'nde yaşayan Ayşe Yılmaz hem bedensel hem de zihinse engelli 2 çocuğuna yaşamını adadı. 14 yaşında evlendirilen, 15 yaşını doldurduğunda da anne olan 7 çocuk annesi Ayşe Yılmaz, 11 yıl önce üç aylık olan oğlu Furkan'ın gözlerinin kaydığını fark etti. Eşi Abdulgani Yılmaz ile birlikte çocuklarını hastaneye götüren çift, genetik rahatsızlıktan dolayı oğulları Furkan'ın hem bedensel hem de zihinsel engelli olduğunu öğrendi. Konuşamayan, oturamayan, yürüyemeyen ve yemek yiyemeyen Furkan'a bebek gibi bakmaya başlayan anne Ayşe Yılmaz, aynı acıyla bir kez daha sarsıldı. Şimdi 8 yaşında olan Harun'un da 3 aylıkken engelli olduğu ortaya çıktı. Anne Yılmaz, zamanın tamamanı engelli olan oğulları Furkan ve Harun Yılmaz'a ayırdı.
BİBERONLA BESLİYOR
Özverili davranışıyla herkesin takdirini toplayan Ayşe Yılmaz, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Çocuklarım Furkan ve Harun'un engelli olduğuklarını, 3 aylıkken gözleri kaymaya başladığında anladık. İkisi de 3 aya kadar sağlıklıydı. Gittikçe durumları daha da kötüye gitti. İzmir'deki Ege Üniversitesi Hastanesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gittik. Genetik olduğunu söylediler. Hem bedensel hem de zihinsel engelliler. Sürekli hastaneye getirip götürüyoruz. Hiçbir yere kımıldayamıyorlar. İlk duyduğumda çok üzüldüm ama yapacak bir şeyim yoktu. İki engelli çocuğa bakmak çok zor. Sabahtan akşama kadar onlarla vakit geçiriyorum. Bana hiç 'anne' diyemediler. Yürümese, otursalar bile yeter. Yemek bile yiyemiyorlar. Sulu yemeklerle besliyorum, mama veriyorum. Biberonla besliyorum. Ne konuşabiliyorlar ne de yürüyebiliyorlar. Gece gündüz evdeyim. Hiçbir yere gitmiyorum."
"YETER Kİ ÖLMESİNLER BEN ONLARA BAKARIM"
Fizik tedaviye götürdüğü engelli iki çocuğunun iyileşeceklerine dair umudunu yitirmediğini belirten Yılmaz, "Diğer çocukları okula giderken gördüğünde çok üzülüyorum, yüreğim parçalanıyor. Anneler günü geldiğinde üzüntüm daha da artıyor. Ama yeter ki ölmesinler, ben onlara ömrüm yettiğince bakarım. Konuşamasalar da onların bakışlarından ne istediklerini anlayabiliyorum. Bir kez, 'anne' diyebilselerdi bana yine yeterdi" diye konuştu.Yılmaz, herhangi bir mesleği bulunmayan eşinin çalışmadığını ve çocuklarının engelli maaşıyla geçindiklerini belirterek, zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiklerini söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Anne Ayşe Yılmaz ve engelli çocukların genel görüntüsü
-Anne Ayşe Yılmaz'ın çocuklarına yemek yedirmesi
-Ayşe Yılmaz'ın çocuklarıyla ilgilenmesi
-Kucağında taşıyıp akülü sandalyeye oturması
-Ayşe Yılmaz'ın ve ailesinin yaşadığı evin dışarıdan görünümü
Haber-Kamera: Nermin UÇTU/ MANİSA,
==========================================
Kadın pazarcı bağımsız milletvekili adayı oldu
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde, pazarcılık yapan 42 yaşındaki Safiye Orhan Baltacıoğlu, 13 bin 916 lira yatırarak Zonguldak'tan bağımsız milletvekili adayı oldu.
Ereğli'de uzun yıllardır pazarcılık yapan Safiye Orhan Baltacıoğlu, milletvekilliği harcı olan 13 bin 916 lirayı yatırarak Zonguldak bağımsız milletvekili adayı oldu. Uzun yıllardır halka hizmet ettiğini ve aldığı bu kararla da her kesimden destek gördüğünü belirten Baltacıoğlu, "Öncelikle esnafım. Zonguldak ve Ereğli'nin büyük sorunları olduğu için ve bu sorunları giderebilmek amacıyla bağımsız aday olmaya karar verdim. Bugün milletvekilleri sokağa inmez, dolmuşa binmez, pazara inmez. Zonguldak'ın, Ereğli'nin mağduriyetini bildiğim için bağımsız aday oldum. Hem gençler hem de kadınlar adına ön ayak olmak istedim. Halkın insanıyız. Mağduriyet var. Bu sebepten yola çıktım. Allah'ın izni ile başarılı olacağız. Türkiye genelinde ve ilimizdeki en büyük sorun işsizlik. İşsizliği gidermek ve yanlış projeleri, yanlış yatırımların düzeltilmesini sağlamak, faydalı olmak için aday oldum" dedi. Evli 2 çocuk annesi Baltacıoğlu, milletvekili adayı olmak için 13 bin 916 lira verdiğini ifade ederek, "Vatanım ve milletim için feda olsun. Allah doğru olanın yanındadır. Bizler dürüst bir şekilde bu işe soyunduk. Hayırlısı olsunö diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Safiye Orhan Baltacıoğlu'nun tezgahta meyveleri düzeltmesi
-Halka seslenmesi
-Kadın müşterinin hayırlı olsun temennisi
-Müşterilerine satış yapması
-Erkek müşterisinin oyunu kendisine vereceğini söylemesi
-Detaylar
872 MB/4 dakika 44 saniye/
Haber: Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak),
==========================================
Kendisini dolandırdığını öne sürdüğü kadını öldürdü
Bursa'da Doğan S.(63), kendisini dolandırdığını öne sürdüğü Hülya B.'yi (28) bıçaklayarak öldürdü. Fuhuş ve fuhuşa aracılık yapmak suçlarından kaydı bulunan Hülya B.'nin arkadaşları tarafından dövülen Doğan S. ise hastanede tedaviye alındı.
Olay, merkez Osmangazi İlçesi Çırpan Mahallesi'nde, İzmir-Bursa karayolu üzerindeki otobüs duraklarında meydana geldi. Doğan S. ile kendisini 50 bin lira dolandırdığını iddia ettiği Hülya B. arasında çıkan tartışma, kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavga sırasında Doğan S., yanındaki bıçağı çekip, Hülya B.'yi çeşitli yerlerinden yaraladı. Bu sırada olay yerine gelen Hülya B.'nin arkadaşları, Doğan S.'yi bir arka sokağa götürüp sopa ile dövdü.Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ambulansla Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılardan Hülya B., doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. Doğan B. ise ilk müdahalesinin ardından Muradiye Devlet Hastanesi'ne sevk edildi.Hülya B.'nin fuhuş ve fuhuşa aracılık yapmak, fuhuşa teşvik ve mühür bozmak gibi çeşitli suçlardan kaydı bulunduğu belirtildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Doğan S.'nin hastaneye sevki
-Olay yerinden ve hastaneden detaylar
Haber: Enver Fatih TIKIR/BURSA,
============================================
Piyasaya süremeden yakalandılar
İzmir'in Menemen ilçesinde, kaçak içki imalatı yapan 2 şüpheli piyasa sürmek istedikleri 1,5 ton sahte rakıyla birlikte yakalandı.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Menemen'in Çatlı kırsalı mevkiinde bulunan bir çiftlik evinde sahte içki üretildiği bilgisi üzerine harekete geçti. Çiftlik evine yapılan baskında 1,5 ton sahte rakı, 16 bin 884 sahte bandrol, doluma hazır 3 bin şişe ve 370 litre etil alkol ele geçirildi. Sahte içkileri piyasaya süremeden yakalanan K.T. ve O.Z.'nin jandarmadaki sorgularının sürdüğü belirtildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
Operasyondan görüntü
Ele geçirilen malzemelerden görüntü
Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: İZMİR,
=============================================
Şehit annesi Hanife Acar: Beresi hala Akın kokuyor
Suriye'de düzenlenen Fırat Kalkanı Harekatı'nda şehit olan Uzman Çavuş Akın Acar'ın memleketi Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşayan annesi Hanife Acar, Anneler Günü'nde oğlunun beresini koklayıp, ağlayarak, "Onu çok özlüyorum. Oğlumun beresi hala Akın kokuyor. Çocuğumu zaman geçtikçe daha çok üzülüyorum" dedi.
Suriye'deki terörist unsurlara yönelik 2016 yılında düzenlenen Fırat Kalkanı Harekatı'nda Aralık ayında teröristlerle çıkan çatışma sonrasında şehit olan Piyade Uzman Çavuş Akın Acar'ın memleketi Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşayan annesi Hanife Acar, Anneler Günü'nde oğlunu hasretle anıyor. Oğlunu çok özlediğini belirten Acar, "Akın çok istekliydi. İlk önce polis olmak istiyordu. Yaşı nedeniyle polis olamadı. Aradan zaman geçtikten sonra astsubaylık için müracaat etti, fakat o da olmadı. Tekrar polis olmak istedi yine olmadı. Oğlum, 'Anne ben en iyisi askere gideyim' dedi. Askere gitti, askerliğini yapıp geldi. Bana hep orada rahat olmadığını söylüyordu. Nedenini sorduğumda, masa başında oturmak istemediğini söylüyordu. 'Anne ben dağda, taşta yatmak istiyorum' diyordu bana. Askerliği çok rahattı ama masa başında olmak ona göre değildi. Oğlum hayat kurtarmak, yardımcı olmak, silah elinde beresi başında olsun istiyordu. Bunun içinde askerlikten sonra Isparta'ya gidip eğitim aldı ve uzman çavuş oldu" dedi.
'MESAJ ATTIM AMA OĞLUM CEVAP VERMEDİ'
Samsun'da 2 ay eğitim aldıktan sonra tayininin Kayseri'ye çıktığını, oradan da harekat için Kilis'e gittiğini ifade eden Hanife Acar, "Daha sonra Suriye olayları başladı. O zamanlar Kilis bombalanıyordu. Oğlum Kilis'e gitti, oradan içeriye girdiler. Oğlumu her aradığımda 'Anneciğim merak etme, ben iyiyim. Bir sıkıntımız derdimiz yok' diyordu. Oğlum Kasım ayında yanımıza geldi. Daha sonra ayın 17'sinde tekrar Suriye'ye çağırdılar. O zaman Fırat Kalkanı Operasyonu başlamıştı. Akın'la yine telefonda konuşuyor, mesajlaşıyorduk. En son 19 Aralık'ta mesajlaştık oğlumla. 21 Aralık'ta 3 şehit haberi duyduk. Ben de hemen oğluma 'Akın'ım, nasılsın?' diye mesaj attım. Ama oğlum cevap vermedi. O saatte şehit olmuş" dedi.
'OĞLUMU DAMATLIKLA GÖRMEK İSTERDİM'
Hanife Acar, hayali olan mesleğini 1 yıl yapabildiğini dile getirerek, "Bu hayalini bir sene yaşayabildi. Oğlumun beresi hala Akın kokuyor. Bazen deriz ya eve geldiğinde 'çorabını çıkar' diye. Ama ben şimdi oğlumun çorabını kokluyorum, atletlerini kokluyorum. Çocuğumu çok özlüyorum, zaman geçtikçe daha çok üzülüyorum. Bazen oğlumun yokluğuna dayanamadığımı hissediyorum. Şehitliğe gidip 2, 3 saat Akın'ımın yanında kalıyorum. Onunla dertleşip, konuşuyorum. Ben çocuğumun yanında yatmak, onunla uyumak istiyorum. Oğlum evlenmek istiyordu. Ben de oğlumu damatlıkla görmek isterdim. Hayalleri vardı, olmadı. Her şehit haberi gördüğümde, oğlumun şehit olduğu günü tekrar yaşıyorum. Akın'ın Fırat Kalkanı Operasyonu'nda yaralanıp gazi olan arkadaşları var. Onlar şuan Afrin'de. Ben onları orada gördüğümde, Akın arkadaşlarının yanında diyorum" diye konuştu.
'ÇAĞIRSALAR BENDE GİDERİM'
Bazı ailelerin çocuklarını askere göndermek istemediğini dile getiren Acar, "Bazıları çocuklarını askere göndermek istemediklerini, korktuklarını söylüyor. Ben de, ecel geldikten sonra her yerde gelir diyorum. Vatanımız bayrağımız için bizi de çağırsalar biz de gideriz. Çağırsalar ben koşa koşa giderim. Evlatlarımız, askerlerimiz korkmuyorsa anne olarak biz neden korkalım? Çocuklarımız orada tek başına değil, biz her zaman onların yanındayız" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Şehit annesinden detaylar
-Oğlunun beresini koklaması
-Oğlunun eşyalarını göstermesi
-Hanife Acar'ın konuşması
-Şehit eşyalarından detaylar
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ),
=============================================
Şehit annesi, oğluyla aynı ismi taşıyan torunuyla hayata bağlandı
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde PKK'lı teröristlerce sınır birliğine yapılan saldırıda şehit düşen Piyade Çavuş Mustafa Kayın'ın memleketi Edirne'nin Keşan İlçesi'nde yaşayan annesi Sevgi Kayın, oğluyla aynı ismi taşıyan torunu Mustafa'yı (6) büyüterek hayata bağlanırken, diğer yandan da 15 gün önce dünyaya gelen 2'nci torunu Mısra'nın sevincini yaşıyor.
Evlatlarını vatan uğruna kaybeden şehit anneleri için Anneler Günü, acı ve buruk geçiyor. Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 2010 yılı Haziran ayında PKK'lı teröristlerin sınır birliğine yaptığı saldırıda şehit düşen Piyade Çavuş Mustafa Kayın'ın memleketi Edirne'nin Keşan İlçesi'nde yaşayan annesi Sevgi Kayın da Anneler Günü'nü büyük oğlu Süney'den olan ve şehit amcasının ismini taşıyan torunu Mustafa ile 15 gün önce dünyaya gelen Mısra'ya sarılarak geçiriyor.
'ONUN YERİ, ACISI ÇOK FARKLI OLUYOR'
İki oğlundan birini şehit veren şehit annesi olarak 8'inci Anneler Günü'nü geçiren ve acısının halen taze olduğunu belirten Kayın, "Hiçbir şey yerini doldurmuyor. Bir Mustafa'mız daha geldi. Biri evlat olarak, diğeri torun olarak. Ama onun yeri, acısı çok farklı oluyor. Anneler Günü olduğunda hüzün, bayram oluyor hüzün. Onun yaşıtlarını, arkadaşlarını görüyorsun. Kimi nişanlanıyor, kimi evleniyor. Anneyle babanın içindeki yara çok başka bir şey. Rabbim şahadet şerbetini içirmeyi nasip etmiş ona ama her anne ve baba için tarif edilemez bir acı" dedi.
'KONDURAMIYORSUN, 'DÖNMEYECEK' DEMİYORSUN'
Sevgi Kayın, askere gitmeden önce oğluyla yaşadığı son günü aktararak, "Kahvaltı hazırlıyordum. Ağabeyiyle içerde oturuyordu. Ağabeyine, 'ister misin şehit olayım' dedi. Bende elimde domates kesiyordum, dedim ki, 'Mustafa her askere giden şehit mi oluyor, neden böyle konuşuyorsun?' İçeri girdim, sadece gülümsedi, hiç cevap vermedi. Son gece, ağabeyiyle aynı odada yatıyorlardı. 'Gelsene evladım bu son gece ikimiz yatalım seninle' dedim. Yine gülümsedi, yattık, öyle onu sevdim. Sonra yine yerine gitti yattı. İkinci oğlum, ilk kez evladımı askere geçirmedim. Ama onunla ayrılışımız bambaşkaydı. Konduramıyorsun, 'dönmeyecek' demiyorsun" diye konuştu.
'DÜKKAN AÇIP, EVLENECEKTİ'
Oğlunun askerlik dönüşü mobilya atölyesi kurmayı ve evlenmeyi planladığını ifade eden Sevgi Kayın, "O zaman evlenecek olan ağabeyinin evini düzüyorduk. Dedi ki, 'Ağabeyimin her şeyini yapın ama sadece kapılarla dolaplarını ben yapacağım' dedi. Mobilya bölümü okumuştu. Evin sadece kapılarıyla dolaplarını ona bırakmıştık. Ama hayalleri dükkan açmaktı. Sevgilisi vardı. Evlenmeyi düşünüyordu" dedi.
'BENİ HAYATA BAĞLAYAN TORUNLARIM OLDU'
Sevgi Kayın, Anneler Günü'nde tüm şehit anneleri gibi içlerinin yandığını belirterek, "Göz pınarlarımız kurudu. Ama beni hayata bağlayan torunlarım oldu. Hayatta mücadele bitmiyor. Allah, evlat acısıyla kimseyi sınamasın. Biz birbirimizi anlıyoruz. Yüzünüz gülüyor, hareket ediyorsunuz ama yüzü, sesi hayalinize hep geliyor. Diğer oğlum Anneler Günü'nü kutluyor. Ama hemen diğer oğlum aklıma geliyor. O da olsa hemen sarılacak boynuma, öpecek" dedi.Sevgi Kayın, evladıyla gurur duyduğunu belirterek, vatan uğruna canını feda eden tüm şehitlerin annelerinin, Anneler Günü'nü kutladı.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Şehit annesi Sebgi Kayın ve torunu Mustafa Kayın
-Ailenin şehidin fotoğraflarına bakmaları
-Anne Sevgi Kayın'ın torununu sevmesi
-Sevgi Kayın röportaj
-Detaylar
Haber-Kamera: Ünsal YÜCEL/KEŞAN(Edirne),
=============================================
Hayal edip dokudular
Manisa'nın Salihli ilçesinde, belediye öncülüğünde açılan kurslara katılan öğrenciler, halı dokuma kursu eğitmeni Sultan Gençtürk tarafından başlatılan 'Çocuklar çizsin biz dokuyalım' projesi kapsamında kendileri için değerli olan şeylerin resimlerini çizip, bu resimlerin aynılarını halı tezgahlarında dokudu.
Salihli Belediyesi'ne ait halı dokuma atölyesinde başlatılan 'Çocuklar çizsin biz dokuyalım' projesi kapsamında kursa katılan 9 yaş grubundaki çocuklar, önce hayallerini ve sevdikleri nesnelerin resimlerini çizdi sonra ise bu resimleri halı tezgahlarında dokudu. Halı dokuma kursu eğitmeni Sultan Gençtürk, öncülük yaptığı kursla ilgili bilgi verdi. Projenin haftada 3 gün olmak üzere yaklaşık 2.5 ay sürdüğünü kaydeden Gençtürk, "Çocuklarımız bu kurs aracılığıyla ilmik atmayı, kilim dokumayı öğrendi. Projenin çocuklarımızın gelişimine de olumlu katkı sağladığını tespit ettik. Kurslarımıza yoğun bir talep oldu ve yeni dönem için 10 çocuğumuz kursa başvurdu. Kursumuzun özelliği çocuklarımıza desenlendirmeyi öğrettik. Çocuklarımız kilim ve halı dokuma tekniğini aynı anda öğrendiler. Çocuklarımız kurslar da kendileri için, dünyaları için önemli olan şeyleri çizdiler. Kuş besleyen çocuklar kuş resimleri çizip dokudu. Balık besleyen, balık resmi çizim onu dokudu. Çocuklarımızın çizip dokudukları resimler arasında sevdikleri çizgi film kahramanları da yer aldı. Bunları, onların dünyasıydı" dedi. Kursun çocuklara birçok şey kazandırdığını ve olumlu etkisi olacağını söyleyen Gençtürk, "Bu olumlu etkileri, yaşamlarının ileri ki dönemlerinde anlayacaklar. Desenlendirmede kare kare takip ederek, dokumayı oluşturdukları için çok iyi bir analizci olabilirler. Düşünme yetenekleri artar, iyi bir matematikçi olabilirler. İnce kasları geliştiği için iyi bir cerrah olabilirler. Bu anlamda çok fazla kazanımları olacaklarına inanıyorum" dedi. Kursa katılan öğrencilerden Baran Özdemir, "En çok sevdiğim çizgi film kahramanı Batman olduğu için onun amblemini çizdim ve tezgahta dokudum. Bu güzel bir duyguydu" dedi. Bir diğer öğrenci İdilsu Berkil ise "Evimde bir köpek besliyorum ve onu çok seviyorum. Resim çizerken aklıma onun patisi geldi. Ben de onun patisini resmettim ve daha sonra dokudum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
Çocukların dokudukları halılardan görüntü
Çocuklar tezgahlarda dokuma yaparken
Çocukların konuşması
Kurs öğretmeni Sultan Gençtürk'ün konuşması
116 MB, 2 dakika 31
Haber- Kamera: Emre SAÇLI/ SALİHLİ (Manisa),
============================================
Aile boyu kick boksçu
İzmir'de vücudun her yanını çalıştıran karma bir dövüş sporu kick boks antrenörlüğü yapan 8 aylık hamile 30 yaşındaki Ayşe Dirican Demirci, 7 yaşındaki kızını müsabakalara hazırlıyor. Eşinin de uzun yıllar aynı sporla ilgilendiğini anlatan Demirci, bir ay sonra dünyaya gelecek oğlunu da iyi bir sporcu yapmak istediğini belirterek "İlk çocuğum 2 aylıktan beri salonlarda büyüdü. Oğlum da öyle olacak, buralarda emekleyecek. Bu sporu asla bırakmam" dedi.
Ayşe Dirican Demirci, 13 yaşından beri oldukça sert bir dövüş sporu olan kick boks ile ilgileniyor. İki yıl öncesine kadar aktif olduğunu ve maçlara çıktığını anlatan Demirci, şimdi antrenörlük yapıyor. 8 aylık hamile olan ve erkek bebeğini kucağına almaya hazırlanan Demirci, tıpkı 7 yaşındakı kızı Eflin Sahra Demirci'yi olduğu gibi Arın Ünal adını vereceklerini oğlunu da spor salonunda büyütecek.
DERECELERLE BAŞARISINI KANITLADI
Dokuz Eylül Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Ayşe Dirican Demirci, kick boksta 8 kez Türkiye şampiyonu oldu, Avrupa'da 3 kez derece aldı. 17 yıl önce kendini savunma amacıyla yapılan karma bir dövüş sporu kick boksa başladığını anlatan Demirci, "Sporun bana getirileri çok fazla. Artık dövüşmüyorum. 2 yıl öncesine kadar aktif bir sporcuydum. Kızımla birlikte maçlara gidiyordum. Eşim Murat Demirci ikinci antrenörümdü. O bıraktı, şimdi başka bir işle ilgileniyor ama ben devam ediyorum. Farklı bir işle uğraşmayı hiç düşünmedim" dedi.
"DÖVÜŞÜN KURALLARI VAR"
Kadınların hayatının ev hanımlığından ibaret olmadığını die getiren Demirci, çocuklarına örnek bir anne olmayı istediğini belirterek şunları söyledi:
"Bebeğime zarar vermeden bu sporu yapıyorum. Kızıma hamileliğimde de sporu hiç bırakmadım ve negatif bir etki görmedim. Kızım Eflin çok güçlüdür, çok iyi maçlar çıkarır. 2 yıl sonra müsabakalara girme hakkı olacak. İnşallah milli formamızı o da giyecek. Kızıma öğrettim, oğluma da öğreteceğim. Umarım o da bu sporu çok sevecek. Kick boks ile ilgili yanlış bir algı var. Bir dövüş sporu ama kuralları var, önyargılı olunmamalı. Kızım 2 aylıktan beri salonlarda büyüdü. Oğlum da öyle olacak, buralarda emekleyecek. Bu sporu asla bırakmam."
DOĞUMA KADAR SPORA DEVAM
Mezun olduktan sonra öğretmenlik yapmak istediğini ama antrenörlüğü hiç bırakmayacağını anlatan Ayşe Dirican Demirci, oğlunun doğum gününe kadar çalışmaya devam edeceğini söyledi. Sporun hem kendisini hem de karnındaki bebeği olumlu etkilediğini dile getiren Demirci, "Doktorlarım da bir sıkıntı olmadığını söylüyor. Dikkat ediyorum ve bu spor hamileliğimi olumsuz etkilemiyor. Zaten beni görenler 6 aya kadar hamile olduğumu anlamıyordu. 6 aydan sonra karnım fark edildi. Öğrencilerim başlangıçta şaşırdılar. Onlardan 'Hocam bizler eşlerimizden hamileler fazla hareket etmez diye biliyorduk' gibi sözler duydum. Adım atınca bebeğini kaybedenler var. Ben tekme atıyorum, yumruk atıyorum ama bilinçliyim. Müsabakalardaki gibi aktif bir performans sergilemiyorum" diye konuştu.
ANNESİNİN İZİNDE
Annesinden kick boks öğrenen Eflin Sahra Demirci ise bu spordan hiç korkmadığını belirterek, "Bu spora başlamayı kendim istedim. Annemden gördüm, çok sevdim ve annemle birlikte yapmaya başladım. Büyüyünce de matematik öğretmeni olacağım. Ama spora da hep devam edeceğim" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Salonda Kick Boks çalışan çocuk ve yetişkin grubundan görüntü,
-Ayşe Dirican Demirci'nin öğrencileriyle antrenman yaparken görüntüsü,
-Ayşe Dirican Demirci ile röp,
-Ayşe Dirican Demirci'nin kızını çalıştırırken görüntüsü,
-Kızı Eflin Sahra Demirci ile röp.
Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Davut CAN/ İZMİR,
=============================================
Bodrum plajları hareketlendi
Muğla'nın Bodrum ilçesinde havaların ısınmasıyla sahillerdeki yoğunluk artarken, plajlar renklendi.
Hava sıcaklığının 30, deniz suyu sıcaklığının ise 20 dereceye kadar ulaştığı Bodrum'a; Azerbeycan, Kırgızistan ve Özbekistan ile kuzey Avrupa ülkelerinden gelen turistler, Kumbahçe, Paşatarlası ve Gümbet plajlarını doldurdu. Gümbet'teki turistik tesislerde doluluk oranının yüzde 60'ların üzerinde olduğu belirtildi. Esnafın yüzü gülerken, Bodrum plajlarında renkli görüntüler ortaya çıktı. Beach clup'larda müzikle dans eden gençler, doyasıya eğlendi. Hatta bazı gençler hızını alamayıp denizin ortasında kadar gidip çılgınca dansını sürdürdü. Bazı turistler ise jet-ski, banana ve paraşüt gibi su sporları yaptı.
DANSÇI KADINLAR NEFES KESTİ
Halka açık bir plajdaki iskelede güneşlenen dansçı kızlar ise dikkat çekti. Bir eğlence mekanında geceleri dans şovlara çıkan Rus ve Ukraynalı 6 kadın dansçı, bikinileriyle güneşlenince ilgi odağı oldu. Düzgün fizikleri ile çevredeki bakışlara aldırmadan güneşlenen dansçı kadınlar, uzun süre çapkın bakışların hedefi oldu. Ayrıca birçok turist günübirlik mavi yolculuğa çıktı. Birçok turist ise su sporu yaparak ve deniz yatağında saatlerce güneşlenerek tatilin tadını çıkarttı.Gümbet'te otel yöneticisi 45 yaşındaki Sadettin Kalem, "Sezon başı hareketliliğimiz başladı. Plajlarımıza renk ve canlılık geldi. Umarım iç turizm de seçim gerginliğini atlatır biraz canlanır" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
Gümbet ve Bitez sahillerinden kalabalık fotoğraflar
Güneşlenenler,denize girenler, su sporu yapanlar, müzikle sahilde ve denizin içinde dans eden gençler
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Yaşar ANTER/BODRUM (Muğla),
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?