Diyarbakır'da kaçak silah operasyonu: 5 gözaltı
Diyarbakır'ın Bismil ve Çınar ilçelerinde 5 adrese düzenlenen operasyonda 5'i kurusıkı 40 tabanca ve 434 fişek ile silah imalatında kullanılan malzeme ele geçirildi. Operasyonda 5 kişi gözaltına alındı.
İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Bismil ve Çınar ilçelerinde belirlenen 5 adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda arama yapılan adreslerde 5'i kurusıkı 40 tabanca, 76 şarjör, 111 kapsül, 6 Kalaşnikof piyade tüfeği el kundağı, 8 Kalaşnikof piyade tüfeği dipçiği, Kalaşnikof piyade tüfeği sıfırlama aparatı, 9 ahşap tüfek dipçiği, 434 fişek, 34 tabanca namlusu, 5 iğne ve tetik tertibatı, 2 tüfek mekanizması, 7 tabanca namlu üst kapağı, 150 santimetre uzunluğunda namlu yapımında kullanılan 28 çelik boru ve çok sayıda silah yapımında kullanılan malzeme ele geçirildi. Silah ve mühimmatlara el konulurken, 5 kişi gözaltına alındı.
Valilikten yapılan açıklamada ise halkın huzur ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik yürütülen adli ve mülki görevlere, artan bir azim ve kararlılıkla aralıksız devam edildiği belirtildi.
Görüntü Dökümü:
Operasyon düzenlenen adresler
Arama yapılması
Kaçak imalathane
Ele geçirilen silah ve malzemeler
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: DİYARBAKIR-DHA
==============================================
Van'ın Edremit ilçesinde, yol kontrolünde, sürücüsü şüphe üzerine durdurulan kamyonetin yakıt deposunda, 32 kilo 130 gram eroin ele geçirildi.
Van Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Edremit'in Kurubaş Mahallesi'ndeki uygulama noktasında yol kontrolleri yaptı. Kontrollerde, sürücüsü şüphe üzerine durdurulan 30 AB 303 plakalı kamyonette arama yapıldı. Narkotik köpek 'Alfa' ile yapılan aramada, aracın yakıt deposunda gizlenen 60 paket halinde 32 kilo 130 gram eroin ele geçirildi. Kamyonet sürücüsü H.G., gözaltına alınırken, soruşturma başlatıldı.
-
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------
(POLİS KAMERASI)
-Durdurulan kamyonette yapılan arama
-Narkotik köpek Alfa ile arama yapılması
-Aracın yakıt deposunun açılması
-Eroin paketlerinin çıkarılması
-Eroinden detaylar
Behçet DALMAZ/VAN,
==============================================
PKK'lı teröristler Karadeniz'de barınamadı
Karadeniz kırsalında, son yıllarda güvenlik güçlerince düzenlenen operasyonlarda büyük darbe alan PKK'lı teröristler, bir darbe de bölgedeki soğuk ve rutubetli hava koşullarından yedi. İstihbarat raporları ve teröristlerin telsiz kestirmesinden de elde edilen verilere göre; Karadeniz'in doğa şartlarına uyum sağlayamayan, özellikle kışın barınamayan ve hareket kabiliyeti daralan teröristlerin ormanlardaki sığınaklarda sürekli rahatsızlanıp, hasta olduğu ve geri dönmek için telsizle Kandil'den izin istediği, örgüt tarafından izin verilmeyince de bölgede güvenlik güçlerine teslim olduğu ortaya çıktı.
Karadeniz Bölgesi'ne, 1998 yılından sonra, sansasyonel eylem yapması için terör örgütü PKK tarafından sözde 'Karadeniz Açılım Grubu' adıyla 12 kişilik terörist grubu gönderildi. Ordu, Giresun, Trabzon ve Gümüşhane kırsalında 3'e ayrılan teröristler, 2015 yılında telsiz kestirmesi ve istihbarat birimlerinin çalışmalarıyla deşifre oldu. Yıllardır bölgede, yayla evlerinden çaldıkları erzak ve yaşam malzemeleriyle kış üslenmesi yaparak, barınmaya çalışan PKK'lı teröristlerin soğuk ve rutubetli hava koşullarında ormanlardaki sığınaklarda barınamaz hale geldiği ve kronik hastalıklara yakalandığı belirlendi.
İLK DARBE MESUDİYE'DE
İstihbarat raporları ve teröristlerin telsiz kestirmesinden de elde edilen verilere göre; Karadeniz'in doğa şartlarına uyum sağlayamayan, özellikle kış mevsiminde barınamayan ve hareket kabiliyeti daralan teröristlerin, ormanlardaki sığınaklarda sürekli rahatsızlanıp, hasta olduğu ve geri dönmek için telsizle Kandil'den izin istediği, örgüt tarafından izin verilmeyince de bölgede güvenlik güçlerine teslim olduğu ortaya çıktı. Aralarında sözde 'bölge sorumluları'nın da olduğu Ordu'nun Mesudiye kırsalında, aynı anda 6 PKK'lı terörist etkisiz hale getirildi. Bağlantıları kolayca tespit edilen ve grupta yer alan Giresun kırsalındaki teröristler de yoğun operasyonlarla bölgede kıstırılınca Tunceli'ye kaçamadı.
KORKUDAN TESLİM OLDULAR
Fotokapanlar ve İHA'ların anlık görüntülü takibiyle güvenlik güçlerinin operasyonları sonucu sıkışan teröristlerin bazıları, kış üslenmesi yapamadığı için teslim oldu. Son 2 yılda düzenlenen operasyonlarda 3 PKK'lı terörist, güvenlik güçlerine teslim olup, ormanlarda nasıl barındıklarını tek tek anlatırken, mühimmat ve yaşam malzemelerinin de olduğu sığınakların yerlerini de gösterdi. Teslim olan teröristlerin, ormanlarda bulunan sığınaklarda sürekli rahatsızlanıp, hasta olduklarını ve yiyecek bulamadıkları için korkudan teslim olduklarını anlattıkları belirtildi.
Gümüşhane Kürtün'de, 15 Temmuz'da, PKK'nın sözde 'Karadeniz Açılım Grubu lideri', 4 milyon lira ödülle İçişleri Bakanlığı'nca 'kırmızı kategori'de aranan 'Zeynel' kod adlı Mehmet Yakışır ve 'Rodi' kod adlı Levent Dayan çatışmada öldürüldü. Aynı bölgede 22 Ağustos'ta ise 'Türk Tarık' kod adlı Barış Öner ile 'Sorej' kod adlı İranlı terörist Barış Coşkun öldürüldü. PKK'nın sözde 'Karadeniz Açılım Grubu'nda yer alan 22 teröristin 15'i, operasyonlarda etkisiz hale getirilirken, 3'ü teslim oldu, 4'ü ise yaralı ve sağ ele geçirildi. Karadeniz'de son 4 yılda gerçekleştirilen operasyonlarda öldürülen 15 teröristin 2'sinin, 4 milyon lira ödülle 'kırmızı kategori'de aranan, 6'sının ise 300 bin lira ödülle 'gri kategori' ile aranan teröristlerden olduğu belirlendi.
KIŞ ÜSLENMESİ YAPAMADAN KAÇTILAR
Sözde 'Karadeniz Açılım Grubu'nun yok edilmesi üzerine PKK tarafından Tunceli- Erzincan kırsalından bölgeye 4 kişilik yeni grup gönderdiği belirlendi. Giresun Yağlıdere kırsalında 12 Eylül'de kıstırılan, bölgeye ilk kez bu yıl gönderilen teröristlerden 1'i, etkisiz hale getirilirken, 3 terörist de ormanlık alanda izini kaybettirdi. Kaçan teröristlerin bölgedeki diğer grupla buluşamadığı, kış üslenmesi hazırlığı yapamadan Giresun ve Gümüşhane üzerinden Tunceli- Erzincan kırsalına geri döndüğü belirlendi.
Teröristlerin bölgedeki kış üslenmesini ve yayla evlerinden erzak çalmasını engellemek için soğuk ve yağışlı havaya rağmen güvenlik güçleri, operasyonlarını aralıksız sürdürüyor.
-Görüntü Dökümü
-Operasyonlardan görüntü (arşiv)
Haber-Kamera: Nedim KOVAN - ORDU/DHA
==============================================
Down sendromlu oğlunun fanatik taraftarı oldu
Antalya'da sosyal hayata uyum sağlaması için spora yönlendirdiği down sendromlu oğlu Taygun Arı'nın (30) 15 yıldır kazandığı şampiyonluklarla gurur duyan Gülizar Küçük (63), "Birlikte antrenmana, şampiyonalara gittik. Ben çok iyi bir seyirci oldum. Oğlumun başarısıyla 'A benim oğlum neymiş' diye şaşkınlık yaşadım" dedi.
Antalya'da oturan Gülizar Küçük, 3 çocuğundan en küçüğü Taygun Arı'nın doğumundan sonra down sendromlu olduğunu öğrendi. Taygun'u bebekken kucağına aldığında ona nasıl bir hayat kuracağını planlayan Gülizar Küçük, oğluna en iyi eğitimi vermeye özen gösterdi. Taygun'un özel bir merkezde eğitim almasını sağlayan Küçük, topluma uyum sağlaması ve sosyalleşmesi için spora yönlendirdi. Yüzme, koşu, bocce, basketbol gibi farklı branşlarda spor eğitimi alan Taygun, müzik dersinde de konuşmasını hızlandırdı. Yüzmede elde ettiği başarıyla madalyalar kazanan Taygun'u 15 yaşında masa tenisine yönlendiren Küçük, oğlunun bu branşta daha mutlu olduğunu fark etti.
HAYATINI OĞLUNA ADADI
Oğlunun sosyalleşmesi için maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan Küçük, Taygun'un masa tenisinde başarılı olması için çaba gösterdi. Oğluyla antrenmanlara gelen ve salonda yanından ayrılmayan Küçük, Taygun'un kazandığı başarılarla gurur duydu. Masa tenisinde 3 yıl önce Türkiye şampiyonu olan Taygun, milli takıma seçilerek katıldığı Trisome Games 2016 Spor Oyunlarında dünya şampiyonluğunu kazandı. Geçen yıl Avrupa ikinciliğini elde eden Taygun, bu sene de Türkiye şampiyonu olarak annesi Gülizar Küçük'e en güzel gururu yaşattı.
OĞLUNUN TARAFTARI OLDU
Oğluna adadığı hayatını anlatan Küçük, doktorların 'Çocuğun down sendromlu' dediğinde çok üzüldüğünü belirtti. Kendisi için kabullenmenin zor olduğunu ve zamanla bu duruma alıştığını aktaran Küçük, araştırarak oğluna en iyi eğitimi vermeye çalıştığını söyledi. Spora yönlendirmesinin ardından Taygun'un gelişiminin, topluma uyumunun hızlandığını vurgulayan Küçük, "Ben çocuğumu hiç eve kapatmadım. Toplumla iç içe olmasının faydalarını gördüm. Taygun'u spora yönlendirdik. Birlikte antrenmanlara şampiyonalara gittik. Ben çok iyi bir seyirci oldum. Oğlumun başarısıyla 'A benim oğlum neymiş' diye şaşkınlık yaşadım" diye konuştu.
TAYGUN'UN BAŞARISI ANNESİNİN GURURU OLDU
Taygun'un masa tenisini severek yaptığını aktaran Küçük, "Taygun'un başarısıyla hep gururlandık. Çocuğumun hedefi büyük. Evimizin en küçüğü, ablaları da destek oluyor. Ben başarmak isteyen çocuğumun başarısı için mücadele ederim. Hayatımızı Taygun'a adadık. Taygun, Türkiye şampiyonluğunu kazanıp ardından Avrupa ve dünya şampiyonasına katılmayı istiyor. Ben her antrenmanında yanında olacağım. Oğlumun en büyük hayali dünya şampiyonluğunu kazanmak. Benim isteğim de oğlumun hep mutlu olması" dedi.
SİHİRİ RAKETİNDE
Masa tenisindeki becerisinden dolayı kendisini sihirbaz, raketiyle hünerlerini de sihir olarak adlandıran milli sporcu Taygun Arı ise şunları söyledi:
"Masa tenisini çok seviyorum. Bu raket bana çok güç verdi. Sihirbaz gibiyim. Sihrimi raketimle yapıyorum. Çok sayıda kupa madalya kazandım. Ben dünya şampiyonu olmak istiyorum. Masa tenisinde dünyanın en iyisi olmak istiyorum."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
Taygun'un antrenmanı
Detay
Anne Gülizar Küçük detay
İkili detay
Röp: Taygun
Röp: Gülizar Küçük
Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA,
==============================================
Kanser eşi öldü, ortaya çıkan mektupları yüreklerini dağladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde kanser hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden 2 çocuk babası Semih Aktolun'un(40), eşi ve çocuklarına yazdığı mektuplar ölümünden sonra ortaya çıktı. Dilek Aktolun, bulup gözyaşları içinde okuduğu mektupta kendisine, "Karıcığım, Allah'a emanet olun. Yas tutup karalar bağlamayın. Hayat devam ediyor ama çok kısa. Kıymetini bilin. Seni, sizi yalnız bırakacağım için özür dilerim" dedi. Aktolun kızına ise, "Siz de iyi insan olun, birlik olun, inançlı ve dürüst olun. Sana doyamıyorum kızım" ifadelerini kullandı.
Çorlu'da özel bir firmada yönetici olarak çalışan Semih Aktolun'a 2.5 yıl önce akciğer kanseri teşhisi kondu. Ev hanımı Dilek Aktolun ile evli, Nilüfer Duru(7) ve Elif Su(5) adında iki kız çocuk sahibi Semih Aktolun, aylarca tedavi gördü ancak geçen cumartesi günü hayatını kaybetti. Dilek Aktolun, 7 yıllık eşini, çocuklarının da katıldığı törenle gözyaşları arasında toprağa verdikten sonra evine döndü. Eşinin hastalığı sırasında kendisini iyi hissettiği dönemlerde aldığı defterde kızlarına notlar yazdığı aklına gelen Aktolun, defteri okuduğunda eşinin kendisi ve kızı Elif Su'ya ayrı ayrı mektup yazdığını gördü. Kendisi ve kızına ölen eşinin yazdığı mektupları ilk kez ölümünden sonra okuyan Aktolun, gözyaşlarına boğuldu.
'SİZİ YANLIZ BIRAKACAĞIM İÇİN ÖZÜR DİLERİM'
Semih Aktolun, eşine yazdığı mektupta, "Karıcığım, Allah'a emanet olun. Yas tutup karalar bağlamayın. Hayat devam ediyor ama çok kısa. Kıymetini bilin. Ahireti unutmayın. Seni çok sevdim. Üzdüğüm zamanlar için hakkını helal et. Hep mutlu olmanızı istedim. Bana çok iyi baktın. Allah, senden bin kere razı olsun. Şu gurbet elde vatanım, arkadaşım, dostum, yoldaşım oldun. Seni, sizi yalnız bırakacağım için özür dilerim. Allah'ım ne derse razıyım. Allah'ım şehitlik mertebesi verir inşallah. Haram yemedim, yedirtmedim. Sizleri çok sevdim. Her ayrılık erkendir. Zor olan gitmek mi, kalmak mı" ifadelerine yer verdi.
'SANA DOYAMIYORUM KIZIM'
Aktolun, küçük kızı Elif Su'ya yazdığı mektupta ise, "Elifim, sen bizim asi ama çok akıllı kızımızsın. Çok sevimlisin. Sana masal anlatmak, senin de masal dinlemen, dinlerken uyumanı çok seviyorum. Ben bu sabah biraz erken kalktım. Namaz kıldım, Kuran okudum. Annenin de yanında oturdum. O uyuyordu. Annenizi çok seviyorum. O, çok merhametli, vefalı ve akıllı bir kadın. Güzel olduğunu söylemiyorum. Çünkü görüyorsunuz. On beş tatilde sizinle İstanbul'da akvaryuma gittik. Çok eğlendiniz. Size verdiğimiz sözleri tutmaya çalışıyoruz. Siz de iyi insan olun, birlik olun, inançlı ve dürüst olun. Sana doyamıyorum kızım" dedi.
'MEKTUBUNDA O GÜCÜ YENİDEN KENDİMDE BULDUM'
Eşinin yazdığı mektupları okuyan Dilek Aktolun, 2.5 yıl süren tedavisi sürecinde çok acılar çektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Eşimi kaybettiğim ilk gün üzerimde bir rahatlama oldu. Çünkü son zamanları çok acıyla geçmişti. O gün onun o acılardan kurtulduğunu bildiğim için rahatlamıştım ve tüm gün cenazede onca insanın bizimle birlikte gördüğümde çok mutlu oldum. Acaba Semih şimdi burada olsa bana ne söylerdi? İnsanlara ne söylerdi diye düşündüm. Gömdükten sonra eve geldik. Hastalığı süresince de kızlarına iki tane küçük defter almış. Kendini iyi hissettiği zamanlarda Nilüfer Duru'ya ve Elif Su'ya ayrı ayrı yazılar yazıyordu. Bu defterleri alıp okumak istedim. Sonra bu defterlerden birinin orta sayfasına bana bir mektup yazmıştı. Diğer mektupların hepsinde tarih ve saat yazılıydı ama bunda tarih ve saat yazılı değildi. Anladım ki, aslında bu mektup bugün için bana özel yazılmıştı ve Allah eve gelince onu bulmamı nasip etti. Okudum. Çok duygulandım, gururlandım. Semih hep kendinden sonra çocukları için dik durmamı isterdi. Bu mektupla o gücü yeniden kendimde buldum."
TOPRAĞA VERDİĞİ EŞİNE CEVAP YAZDI
Kaybettiği eşi ile lise yıllarında tanıştığını anlatan Dilek Aktolun, 10 yıl süren arkadaşlıklarının ardından severek evlendiklerini ifade ederek, "Güzel, herkesin aşık olduğu bir hayatımız vardı. Çok iyi bir babaydı. Çocuklarına bakan, onlarla ilgilenen, bir anne gibi tüm bakımını üstlenen bir babaydı" dedi. Dilek Aktolun, eşinin kendisi ve kızına yazdığı mektuplara, onu toprağa verdikten sonra sosyal medya hesabından yazdığı mektupla cevap verdi. Aktolun, mektubunda şunları yazdı:
"Ah Semihim ahh bugün keşke konuşabilsek dedim konuşamadık. Ben anlattım sana sen dinledin. Çok güzeldin mis gibi kokuyordun. Öptüm doya, doya kokladım, dualar ettim isteklerini yapacağımın sözünü verdim. Kızların Nilüfer Duru ve Elif Su onlara öğrettiğin dualarla seni cennete uğurladı. Nilüfer, ona hep dediğin gibi imanlı, ihlaslı evlat olmanın sözünü de verdi tabutunun başında. Çok insan vardı bugün seni kaybetmemizin acısını bizimle birlikte yaşayan. Benimle ağlayan, sana dualar eden, 'Semih çok iyiydi' diyen senin tanıdığın tanımadığın bir sürü güzel insan. Hep birlikte seni dualarla, anılarımız ve hatıralarımızla ebedi hayata uğurladık. Hastalar risalesinde okuduğumuz gibi inşallah şehitsindir. Yoğun bakıma girmeden önce Yasin'in bir kısmını okudun, beraber defalarca nefes alamamana rağmen Amenna ve Saddakna diyebildik. Dün saat 5'te seni son kez yoğun bakımda ziyaret ettim. Benim konuşmalarıma göz kırparak yanıt vermenle anlaşabiliyorduk sadece. Hareket kabiliyetini ve konuşma yetini kaybetmiştin ama kalpten kalbe giden yolumuz hala sapasağlamdı. Sana sakın üzülme ben seninle evlendiğim için şükrediyorum ve çok mutluyum dedim gözyaşları içinde sen de mutlusun dimi dediğimde hareket edemeyen vücudun tüm gücüyle bana tepki vermişti. Elhamdülillah. Sağ gözünden yaş geldi sildim elimle, gözlerinden öptüm seni, ömrüm dedim son kez ve seni Allah emanet ettim çıktım. Gece huzursuzdum ilk kez, sabah korkarak uyandım ve sonra hastaneden çağırdılar aldım seni yine öptüm kokladım sevdim sarıldım. Mezarının başında sana telkinde bulunmamı nasip eden Rabbime yine hamd ettim. 17 yılım. Çocukluğum, gençliğim, kadınlığım hepsi seninleydi. Ömrümün yarısından 1 fazlasısın o yüzden ömrümsün dedim hep. Bugün konuşabilseydi, görebilseydi düğün gününü acaba ne söylemek isterdi bana diye düşündüm durdum. Şimdi evdeyiz, kızlara ayrı, ayrı yazdığın defteri okudum ve bugün söylemek istediklerini 'tarihsiz' yazdığını gördüm. Bu gece benim evimizde sensiz geçirdiğim ilk zor gece ve ben bunu yazdığın için sana minnettarım. Hiç yorulmadım, usanmadım zorlanmadım sana bakarken. Şimdi ebedi diyarda sana kavuşmak için başlıyor yeniden yaşam mücadelem. Seni çok sevdim, seviyorum, sevmeye devam edeceğim. Rabbim kabir rahatlığı versin. mekanını cennet eylesin. Ben senden razıyım Rabbim de razı olsun. Bugün seni uğurlayan herkese teşekkür ederim Allah sizlerin her birinizden razı olsun. Semih'imin bana özel bugün için yazdığı ve benim bu akşam bulduğum mektubu paylaşıyorum ki, sizlerde eşlerinizin çocuklarınızın ailenizin kıymetini bilin."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Dilet Aktolun ile röp.
-Aktolun'un cenazesınden detaylar
-Ailenin fotoğraflar
-Aktolun'un bıraktığı mektup
-Detaylar
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ),-
==============================================
Doğada yaralı ve bitkin bulunan 3 pelikan Lisinia'da tedaviye alındı
Kütahya'da doğada bitkin ve yaralı halde bulunan 3 pelikan Burdur'daki Lisinia Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi'nde tedaviye alındı. Merkez sorumlusu Öztürk Sarıca, pelikanların tedavisi tamamlandıktan sonra durumlarına bakıp Burdur Gölü'ne bırakabileceklerini söyledi.
Afyonkarahisar Doğa Koruma ve Milli Parklar 5'inci Bölge Müdürlüğü ekipleri doğada yaralı halde bulunan 3 pelikanı geçen hafta Burdur'daki Lisinia Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi'ne getirdi. Birinde enfeksiyon tespit edilen, diğerinin sol kolu kırık olan pelikanlardan üçüncüsünün ise yeterli beslenemediği için bitkin düştüğü tespit edildi. Merkezde tedaviye alınan pelikanlar iyileşmelerinin ardından doğaya bırakılacak.
'BİR İKİ AYA KADAR DOĞAYA BIRAKABİLECEĞİZ'
Merkez sorumlusu veteriner hakim Öztürk Sarıca, pelikanların çok hızlı bir iyileşme sürecinde olduklarını söyledi. Pelikanların Kütahya merkezdeki bir gölette bulunduktan sonra tedavi ve rehabilitasyon için kendilerine getirildiğini anlatan Sarıca, "Doğa Koruma ve Milli Parklar Afyonkarahisar 5'inci Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından geçen hafta getirilen pelikanlardan biri enfeksiyona uğramış, şu an tedavisi devam ediyor. Birisinin uçuş durumu iyi. Beslenmesini yapıyoruz. Bir iki aya kadar doğaya bırakabileceğiz. Üçüncüsünün ise kanadında problem var. Onun tedavisi daha uzun sürecek ama geldikleri günle bugün arasında çok ciddi değişmeler var" dedi.
'DAHA HIZLI TEDAVİ EDİLMELERİNİ SAĞLAYACAĞIZ'
Pelikanların rehabilitasyon ve tedavi şanslarının yüksek olduğunu aktaran Öztürk Sarıca, "Önümüzdeki günlerde tedavi ve rehabilitasyon dönemini değerlendirip, büyük kafese alıp, daha hızlı tedavi edilmelerini sağlayacağız. Büyük kafesteki uçuşlarına baktıktan sonra ya Burdur Gölü'ne bırakacağız ya da Kütahya'ya geri göndereceğiz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Kafes içindeki pelikanlar
Öztürk Sarıca ile röportaj
Kafes içindeki pelikanlar
Detay
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,
==============================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?