Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Türkiye'nin OHAL ve diktatörlüğe değil, demokrasiye ihtiyacı olduğunu belirterek, "Türkiye'nin tek ihtiyacı var, o da OHAL değil, normalleşme süreci, o da diktatörlükler değil demokrasiyle yüzde 50+1 ile le değil, yüzde yüzle temsileyet sağlayan hakiki bir demokrasiye ihtiyacı var" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke, Veli Ağbaba ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, referandum çalışması için geldiği Diyarbakır'da partilerinin il başkanlığı binasında basın toplantısı düzenledi.
"MALESEF HUKUK, YARGI ASKIYA ALINMIŞ"
Toplantıda ilk olarak konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 21 gazetecinin tahliye edildikten sonra yargı imamlarının talimatlarıyla yeniden gözaltına alındığını savunan Ağbaba, "Yargı imamlarının talimatıyla tekrar gözaltına alındılar. Maalesef hukuk, yargı askıya alınmış durumda. Yargı bağımsızlığı diye bir şeyden söz etmek mümkün değil. 2010 referandumunda aynı benzer birebir afişler vardı meydanlarda. Hem Diyarbakır'da hem de Türkiye'nin her yerinde. Yargı bağımsızlığı için evet diyorlardı. Yargının tarafsızlığı için evet diyorlardı. Şimdi aynı afiş ve pankartlar sokakları süslüyor. Maalesef o gün evet denilerek yargı bir cemaate teslim edildi. Şimdi de evet oyu verilirse eğer yargı bir başka siyasi grubun eline tamamıyla teslim edilmiş olacak. Bu süreçte tahliye kararı alan hakim ve savcılar açığa alınıyor. Artık bundan sonra mahkemelerde kimse karar verirken özgür olamayacak, vicdanıyla hareket edemeyecek, hukuka göre hareket edemeyecek. Bir tahliye kakarı verildiğinde veya iktidarın hoşuna gitmeyen bir karar verdiğinde açığa alınma riskiyle karşı karşıya kalınacak. Bu bizim Türkiye Cumhuriyetinde şimdiye kadar gördüğümüz bir şey değil" dedi.
"DARBENİN SİYASİ AYAĞI ORTAYA ÇIKARILMALI"
Darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılamadığını belirten Ağbaba, Akıncı iddianamesinin bakanlık koridorlarında üzerinin karalandığını belirterek, "Akıncı iddianamesi yazıldı, iddianamede siyaset ayağı Adalet Bakanlığı koridorlarında üzeri karalandı, silindi. Türkiye 15 Temmuz darbesinin arkasındaki gücü bulmak istiyorsa, açığa çıkarmak istiyorsa, darbeyle hesaplaşmak istiyorsa, mutlaka siyasetteki ayağını ortaya çıkarmak zorundadır. Siyasi ayağına şimdiye kadar dokunulmamıştır. Başbakan siyasi ayağı yoktur diyor. Ama kendisi de biliyor ki mecliste belki dışarıda bulamayacağın sayıda milletvekili var, belediye başkanları var, açık oy kullanan, sesi gür çıkan, sağa sola saldıran, gelin bir geçmişlerine bakın ne olduğu ortaya çıkacaktır. Mutlaka siyasetteki FETÖ ayağının ortaya çıkmasını bekliyoruz, umut ediyoruz ve bunun mutlaka yapılaması gerektiğini düşünüyoruz. Çok orantısız haksız bir kampanyayla karşı, karşıyayız. Devletin bütün imkanları Diyarbakır'da dahil Tüm Türkiye'de evet için kullanılıyor. Hayırın sesi kısılmış durumda" diye konuştu.
"CEZAEVLERİNDEKİ TUTUKLULAR, TUTUKLU DEĞİL ADETA REHİNDİR"
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, gazetecilerin tahliye edilmesinin ardından yeniden tutuklanmasını, "Rezalet" olarak yorumlayarak, "Ben böyle bir rezaleti, 30 yıllık hukukçuyum, yargı tarihinde görmedim gerçekten. Bunun adı rezalettir, yargı adına rezalettir. Bu saatten sonra hiç kimse Türkiye'de yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu ifade edemez. Bu saatten itibaren cezaevlerinde tutuklu bulunan herkes adeta rehindir, tutuklu değildir, rehindir. Çünkü tahliye kararı verebilecek hiç bir hakim, bu saatten sonra o cesareti gösterip tahliye kararı veremez. Biliyorsunuz Anayasa'nın 9'ncu maddesine tarafsızlık kelimesi eklenecek, bağımsızlık zaten var. Şunu gördük; bağımsız yazmakla yargının bağımsız olmadığı gibi, tarafsız yazmakla da tarafsız olunamayacak. Yargı şuanda yürütme organına, hükümete teslim edilmiş durumdadır. Bu saatten sonra içeride bulunan herkes bir vesileyle gazeteci, akademisyenler, hakimler savcılarla ilgili yargılamaların adil bir şekilde yapılacağını kimse ileri süremez. Türkiye geçtiğimiz gün yaşanan bu rezaletle bütün adil yargılama imkanlarını görünüşte kaybetmiştir" şeklinde konuştu.
"KAYMAKAM VE VALİLER HALKA 'EVET' İÇİN BASKI KURUYOR"
Bölgede, güvenlik görevlileri, kaymakamlar ve valilerin vatandaşlara, "evet" demeleri için baskı yaptıklarını ileri süren Tanrıkulu, "Kamu gücünü kullanan, kamu görevlilerine sesleniyorum; Her gün bize onlarca telefon geliyor, 'evet' yönünde baskı yaptığınız şekilinde, onlarca telefon geliyor. Hem güvenlik görevlilerinin, hem de kaymakamların ve valilerin, özel olarak bir kaymakam ve valiyi kastetmiyorum, onlar kendilerini bilirler. Bizim hafızamız var bilsinler, tarafsız ve eşit davranmak zorundalar. Sandık güvenliğini sağlamak zorundalar. Yurttaşlarımıza kırsal bölgede bulunan yurttaşlarımıza, doğrudan veya dolaylı yoldan baskı anlamına gelecek hiç bir söz ve baskıda bulunmasınlar. Bu saatten itibaren, tümünü kaydediyoruz. Hangi kaymakam, hangi vali, hangi köye gitmiş, hangi güvenlik güçlerini çağırmış, korcuları çağırmış, korcular ve muhtarlar üzerinden ne söylemiş, hepsini biliyoruz. Bir vali bir köye gitmiş, 'elektrik ve suyunuzu keseriz' demiş. 'Bakın yolunuz var, eğer buradan evet çıkmazsa iş makinesi gönderir bu yolu da bozarım' demiş. O vali de kendisini biliyor, tümünü kaydediyoruz. Sesleniyorum onlara kamu gücünü tarafsız ve bağımsız kullanmak zorundasınız" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE, 80 MİLYONUN ORTAK OLACAĞI BİR DEMOKRASİYE İHTİYACI VAR"
Son olarak konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Selin Sayek Böke, Türkiye'nin olağanüstü hal uygulamalarına ve diktatörlüklere değil, demokrasiye ihtiyacı olduğunu, bunun da yüzde 50+1 ile değil 80 milyonun ortağı olacağı, ihtiyaç duyacağı bir demokrasi olduğunu söyledi. Halka fiili bir başkanlığın dayatıldığını ifade eden CHP'li Böke, şöyle konuştu:
"Milyonlar eşit yurttaşların yaşadığı bir Türkiye Cumhuriyeti için 17 Nisan'da aydınlığa uyanacağımızı çok iyi biliyor. Halkın tercihini gözetmeyen bir yaklaşım, halka dayatılan bir fiili başkanlığın nasıl karanlıklar yarattığını biz hep beraber, 80 milyon yaşıyoruz. Biz 80 milyonun birlikte yaşadığı, 80 milyonun ortağı olduğu bir demokrasi hayal ediyoruz. Karşımıza getirilmiş olan bu anayasa değişikliği teklifi Türkiye'de teslimiyeti yüzde 50+1 ile sınırlayacak olan ve 80 milyonu dahil etmeyip, sadece toplumun bir kesimini dahil etmeyi vadeden, bunun ötesinde bugün yaşıyor olduğumuz OHAL koşulunu kalıcı kılmayı vadeden bir anayasa değişikliği teklifi. Oysa biz çok iyi biliyoruz ki, Türkiye'nin aydınlık geleceği için, toplumsal barış için, özgürlük ve eşitlik için Türkiye'nin tek ihtiyacı var; O da OHAL değil normalleşme süreci, o da diktatörlükler değil demokrasiyle yüzde 50+1 ile değil, yüzde yüzle temsileyet sağlayan, hakiki bir demokrasi."
"SEÇİM BARAJINI KALDIRACAK YÜZDE 100 KATILIMIN OLACAĞI BİR KANUN TEKLİFİ VERDİK"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil CHP'li tüm milletvekillerinin imzaladığı, yüzde 100 siyasi katılım ve temsilyete imkan verecek, seçim barajını kaldıracak bir kanun teklifi verdiklerini anlatan CHP'li Böke, "Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun için bir kanun teklifi verdik. Defalarca verdiğimiz bir teklifi yine verdik. Sayın Genel Başkanımız ve bütün vekillerimizin imzasıyla güçlendirilmiş bir parlamenter sistem teklifini, bundan bir kaç hafta önce meclise sunduk bu teklifi. Yüzde 100 siyasi katılımı ve temsiliyetine imkan verecek biçimde seçim barajını kaldırmayı, haksız rekabete siyasete engel olacak biçimde, siyasetin finansmanının şeffaflaşmasını ve herkesin millet tarafından seçileceği bir düzenin inşası için siyasi partilerde ön seçim yapılması talebimizi kanun teklifimizle biz o meclise verdik. Bugün bu yasal düzenlemeleri yaparak biz o demokrasiyi hemen yeşertebiliriz. Demokrasi dediğiniz şey, salt siyasi partiler tarafından yapılmaz. Demokrasinin öznesi bireydir, bugün her birimize o sandığa gitmeden önce demokrasiyi yeşertmek için, birbirimizle konuşmak, birbirimizle yeniden barışı sağlamak ve o demokrasi talebine ortak olduğumuzu, meselenin bir memleket meselesi olduğunu anımsamaktan, elimizde olan bu gücü görmekten geçiyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu demokrasi mücadelesinin her zaman paydaşıyız. Herkes mutlaka yanında bizim olduğumuzu bilsin. Biz bu demokrasi, bu topraklarda yeşerene kadar, 80 milyon için bu ortak mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Ama biliyoruz ki eğer biz hep beraber hayırları çoğaltırsak, bu demokrasi bu sandıktan sonra Türkiye'den güçlü bir şekilde çıkacaktır" dedi.
Son Dakika › Güncel › Diyarbakır CHP'li Böke; Türkiye'nin Ohal ve Diktatörlüğe Değil, Demokrasiye Ihtiyacı Var - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?