"31 MART'TA SEÇİMİN NETİCESİNE EN ÇOK SEVİNENLERİN ARASINDA KİMLER VAR? YUNANLILAR VARDI"
Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar uzun süre ve büyük oranlı büyüme dönemi yaşıyor. Tabii bu durum sadece dışarıdakileri değil, içerideki birilerini de rahatsız etti. Son 6 yıldır maruz kaldığımız her saldırının, CHP ve HDP başta olmak üzere, içerideki belli kesimler tarafından hararetle desteklenmesinin sebebi budur. Demokrasi yoluyla, milli iradenin desteğiyle sandıktan çıkarak iktidar olamayacaklarını vehmine kapılanlar, darbelerden, krizlerden, terör örgütlerinden, siyaset mühendisliklerinden medet umar hale gelmişlerdir. Hatta bu çevreler işi İstanbul'un fethi olan 1453'ün rövanşına kadar götürmüşlerdir. Duvarlara ne yazdılar? 'Zulüm 1453'te başladı.' dediler. Bunu yazanlar CHP zihniyeti. Şimdi bu CHP zihniyeti pazar günü bizden oy isteyecek. CHP zihniyetine sesleniyoruz: Zulüm 1453'te başlamadı, gönüllerin fethi 1453'te başladı. İstanbul, zulmün ezdiği Konstantinapol'den kurtularak kime geldi? Bize geldi. 31 Mart'ta seçimin neticesine en çok sevinenlerin arasında kimler var? Yunanlılar vardı. Yunan gazetelerinde atılan başlıkları hatırlıyorsunuz değil mi? Bu pazar günü bunu tersine çevirmeye var mıyız? Çok gayret edeceğiz, çok çalışacağız. İnşallah bu işi tersine çevireceğiz" şeklinde konuştu.
"ERDOĞAN'IN AKIBETİNİ MURSİ'NİN AKIBETİNE BENZETENLER, SİSİ ZİHNİYETİDİR"
Erdoğan şöyle devam etti:
"Bilhassa muhalefete yakın bazı sosyal medya hesapları üzerinden sergilenen çirkeflikleri gördüğünüzde insanlık adına utanıyorsunuz. Çünkü bu CHP zihniyeti, onun benzerleri benimle ilgili de ne diyorlardı? Mursi içeri atıldığı zaman 'Erdoğan'ın akıbeti de onun gibi olacak.' diyorlardı. Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz? Mesele bu kadar önemli. Erdoğan'ın akıbetini Mursi'nin akıbetine benzetenler, Sisi zihniyetidir. İşte onun için çok çalışmamız lazım. Biz, bunlardan korkmuyoruz. Biz, kefenimizi giyerek zaten bu yola çıktık. Böyle de yürüyeceğiz. Onun için kefenimizi giyerek bu yola çıkanlara korku asla, asla, asla yakışmaz."
"HALK DÜŞMANI BU FAŞİST ZİHNİYETE PAZAR GÜNÜ TESLİM ETMEYECEĞİZ"
Erdoğan, "Uluslararası mahkemelerde Mısır'ın yargılanması için gereken ne varsa bunları yapacağız. Bunun yanında aynı şekilde İslam İşbirliği Teşkilatını göreve davet ediyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatının da gerekeni yapması şarttır. Yok şuymuş yok buymuş. Hayır. Önümüzde G20 var. Osaka'daki G20 toplantısında gündeme getireceğimiz konulardan bir tanesi bu olacak. Zira bizler, hakkın ve haklının yanında olacağız. Zalimlerin yanında olamayız, onların da karşısında olacağız. İnşallah G20 Zirvesi bu noktada önem arz ediyor. Tüm Batıya sesleniyorum, demokratlıkla değil, vicdanla da bir ilgilerinin olmadığını müşahede ediyoruz. İşte bunun için ülkemizi ve İstanbul'u, ağızlarından demokrasiyi düşürmeyen, halk düşmanı bu faşist zihniyete pazar günü teslim etmeyeceğiz. Çok koşacağız, çok gayret edeceğiz. Bu topraklarda Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Boşnak, Arnavut, ister doğulu ister batılı, ister kuzeyli ister güneyli, kimseyi ayırt etmeyen tek zihniyet vardır, o da AK Parti zihniyetidir. Çünkü biz sizleri, 'Yaratılanı severiz yaratandan ötürü' anlayışıyla seviyoruz. Aranızda ayrım yapamayız." dedi.
"YENİDEN SAYIMLA 16 BİN OY GASP EDİLMEKTEN ANCAK KURTARILDI"
Erdoğan, "23 Haziran'da tekrar seçime gidiyoruz. Çünkü büyükşehir belediye başkanlığıyla ilgili birleştirme tutanaklarında AK Parti aleyhine kasıtlı oynamalar, yanlışlar tespit ettik. Üstelik bu kasıtlı yanlışların toplamı 30 bin gibi seçim sonucunu değiştirecek boyutta bir rakama ulaşıyor. Biliyorsunuz iki aday arasındaki fark 29 binden başladı, bizim itirazlarımızla ve oyların ancak yüzde 10'unu yeniden saydırabilmemizle 13 binli rakamlara kadar düştü. İşte bunun adı nedir? Oylar çalındı. Dikkat edin sadece yüzde 10 oranında bir yeniden sayımla 16 bin oy gasp edilmekten ancak kurtarıldı. Bu durum gösteriyor ki; AK Parti'nin oyları çalınmıştır. AK Partiye verilen oylar sandık başında iç edilmiştir. Bu siyasi bir ifadedir. Hukuki olanını zaten söyledim. Birileri ısrarla diyor ki 'Öyleyse hırsız kim'. Onlara şunu söylemek lazım, soruyu soran. Bu siyasi bir ifadedir. Zaten iyi biliyorlar bu işi. Niye? Memur yerine bankalardaki işçileri yerleştirenler bu işin sorumlusu değil de kim? AK Parti'nin oylarını başka partiye yazan veya buharlaştıran, bu tezgahı kuran ve göz yuman kimse, hırsız odur. Hırsız, gece seçim kuruluna baskın yaparak oyların yeniden sayılmasına engel olanlardır. İlla ismiyle mi söylemek lazım? Zaten hırsız kendini bildiği için. Sürekli çırpınıp duruyor.'2 diye konuştu.
"MÜSLÜMAN BİR SOKULDUĞU DELİKTEN BİR DAHA SOKULMAZ"
Erdoğan, "Cumhur İttifakını oluşturan MHP'siyle ve AK Partisiyle, genel başkanından adayına, milletvekillerinden teşkilatlarına kadar tüm varlıklarıyla sahada. Buna karşılık diğer partinin genel başkanı ortada yok, yöneticileri ortada yok, il başkanı ortada yok, medya şovlarını bir kenara bırakırsanız adayı da ortada yok. CHP adayına destek ya Kandil'den geliyor, ya Kandil'in güdümündeki partinin cezaevindeki eski genel başkanından Selo'dan ya da yurt dışından geliyor. Selo 'Oylar CHP'nin adayına' diyor. Kandil 'Oylar CHP'nin adayına' diyor. Şu hale bakın. Ne duruma geldik ya. Terör örgütüyle beraber hareket edenlere CHP'ye oy veren kardeşlerim oylarını verecek mi? İYİ Partiye oy veren kardeşlerim bu terör örgütünün desteklediği partiye, adaya oylarını verecek mi? Saadet Partisi'ni destekleyen kardeşlerin gidip de oylarını bu terör örgütüyle el ele olanlara verecek mi? Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Sokulmamalıdır." şeklinde konuştu.
"KONU VİZYONSA İKİ ADAYI MUKAYESE ETMEK BİNALİ BEY'E ÇOK BÜYÜK HAKSIZLIK OLUR"
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
" Londra'ya, Berlin'e, Paris'e, Viyana'ya, Amsterdam'a, Brüksel'e kimin belediye başkanı seçildiğiyle uğraşıyor muyuz? Demek ki dert başka, CHP Genel Başkanının, İl Başkanının ve diğer yöneticilerinin ortada olmamasının sebebi de gerçek yüzlerini göstererek, zar zor oluşturulan imajı zedeleyecek işler yapmalarını engellemektir. Bunların her şeyleri gibi siyasetleri de sahte. Halbuki biz, şahsımızla, adayımızla, projelerimizle ortadayız. Eğer konu hizmetse Allah'ın izniyle bizim adayımız Binali Yıldırım'ın üzerine biz kimseyi tanımayız. Eğer konu projeyse Türkiye'nin en iyi proje adamını İstanbul'a aday yaptık, eğer konu iş yapmaksa, İBB'yi arkasında Cumhurbaşkanının ve tüm bakanlıkların desteği olan bir isimden daha iyi kim yönetebilir? Eğer konu vizyonsa iki adayı mukayese etmek Binali Bey'e çok büyük haksızlık olur."
"MODERATÖR İLE CHP ADAYI BİR OTEL BİNASINDA 45 DAKİKA BAŞBAŞA GÖRÜŞMÜŞLER"
Erdoğan, "Televizyonda iki adayın katılımıyla yapılan program öncesi ve sonrasında yaşanan hadiseleri takip ettiniz, gazetelerden okudunuz. İstanbul'daki otelde moderatörle CHP'nin adayı bir araya geliyor. Orada soruları konuşuyor, hangi soruları soracak, nasıl cevaplar verecek. ya böyle bir şey olabilir mi? Bu ne densizliktir, bu ne ahlaksızlıktır. Moderatörlük yapacaksın, bir televizyon programına çıkacaksınız, bu televizyon programından önce soruları kalkıyorsun CHP'nin adayına veriyorsun. Eğer adilsen, dürüstsen yapman gereken her iki adayı da davet edersin, her iki adayın da danışmanlarını davet edersin, onlarla konuşacaksın. Geçmişte ben de sayın Baykal'la böyle bir televizyon programına çıkmıştım ama biz böyle bir şeyle karşı karşıya kalmadık. CHP adayı bu program boyunca Sayıştay raporlarından, belediye hizmetlerine kadar ardı ardına o kadar çok yalan söylemiştir ki Binali Bey hangisini düzelteceğini şaşırdı. Sayıştay açıklamasını yaptı. 'Böyle bir şey yok' dedi. CHP adayı televizyon programından önce soruların Binali Bey'e verildiğini de iddia etmişti. Çünkü bu adamda yalan çok kimin yanından geldi o. Bay Kemal'in yanından geldi. Bay Kemal'in yanından. Bay Kemal'de yalan ne kadar çoksa şimdi bu da kendi genel başkanıyla yarışıyor. Binali Bey böyle bir şeyin olmadığını, kesin bir dille yalanlamıştır. Sonra ortaya çıktı ki programdan önce moderatör ile CHP adayı bir otel binasında 45 dakika baş başa görüşmüşler. CHP adayı 2-3 dakika olarak ifade etti ama aynı odada 45 dakika kaldıkları görüntülerle ispatlandı." dedi.
"BÜTÜN GÖRSEL MEDYAYA BU ÇIKTI, HEPSİNDE 'İT' DEDİĞİN VAR"
Erdoğan, şöyle devam etti:
"CHP adayının bu durum karşısında o kadar çok tutarsızlığı var ki artık çetelesini tutamaz olduk. Milletin gözünün içine baka baka yalan söylediği durumla karşı karşıyayız. Daha aday sıfatı taşırken bunca alengirli işe bulaşan, bunca yalan söyleyen, bırakınız bizi, tüm İstanbul'u tüm milleti kandırmaya çalışan, önüne geleni söven, hakaret eden CHP adayı acaba yarın o koltuğa oturduğunda neler yapar. Allah İstanbul'u böyle bir felaketten korusun diyorum. Ordu Valimize bu adam ne dedi? 'it' dedi. Ondan sonra bir yalan. Ne dedi? 'ben it demedim', 'basit' dedim. 'basitleşme' dedim. Bütün görsel medyaya bu çıktı, hepsinde 'it' dediğin var. Yazılı medyaya çıktı, orada da var. Şu anda seçim sebebiyle Vali Bey, henüz davasını açmadı ama seçim sonrası Vali Bey de davasını açacak."
"HÜKÜMET VE CUMHURBAŞKANI OLARAK BİZLER GEREKLİ OLAN DESTEĞİ BİNALİ YILDIRIM KARDEŞİMİZE VERECEĞİZ"
"Hükümet ve Cumhurbaşkanı olarak bizler gerekli olan desteği Binali Yıldırım kardeşimize vereceğiz." diyen Erdoğan, "Tüm ilçe belediyelerimizle el ele vererek çok daha güçlü hale geleceğiz. Büyükşehir Belediye Meclisinde zaten AK Parti var, komisyonların tamamında AK Parti var, başkanvekillikleri AK Partide. Bütün bunlarla beraber atılacak her adımda İstanbul Büyükşehir Belediyesinde inşallah AK Parti'nin imzası var. Bu şehir, Türkiye'nin lokomotifidir. İstanbul yürüyecek, İstanbul hızlanacak, İstanbul kazanacak, İstanbul üretimiyle, istihdamıyla, ticaretiyle, finansıyla, tasarımıyla, teknolojisiyle büyüyecek ki Türkiye de ona göre mesafe kat etsin. İşte bu anlayışla, İstanbul ile birlikte tüm Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyoruz. Sizlerden 23 Haziran'da sandık başına gittiğinizde sadece evinizi, sokağınızı, mahallenizi, ilçenizi, şehrinizi değil ülkenizin tamamını düşünerek, oyunuzu kullanmanızı rica ediyorum. Binali Yıldırım kardeşimle daha ileri diyorum. Bu şehrin 25 ilçesinin yönetimini nasıl Cumhur İttifakı'na vermişseniz, büyükşehir belediye başkanlığını da aynı şekilde Binali Yıldırım kardeşimin tecrübeli ve üretken ellerine teslim etmenizi istiyorum. Bu yalancılara, dolandırıcılara İstanbul'u teslim edemeyiz. Emin olun emanetiniz güvende olacaktır. Bizim meşrebimizde emanete sahip çıkmak, hele hele milletin emanetine sahip çıkmak hem en büyük sorumluluktur hem en büyük şereftir." şeklinde konuştu.
Son Dakika › Güncel › (Geniş haber) Cumhurbaşkanı Erdoğan Sancaktepe'de toplu açılış töreni'nde konuştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?