Dha yurt bülteni - 10 - Son Dakika
Güncel

Dha yurt bülteni - 10

Dha yurt bülteni - 10

İzmit Körfezi'nin yalıları, boğazdakilere rakip olduİzmit Körfezi'nde Körfez ve Darıca ilçeleri kıyılarında bulunan yalılar, fiyatlarıyla İstanbul boğazındaki yalılara rakip oldu.

02.10.2019 12:51
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İzmit Körfezi'nin yalıları, boğazdakilere rakip oldu

İzmit Körfezi'nde Körfez ve Darıca ilçeleri kıyılarında bulunan yalılar, fiyatlarıyla İstanbul boğazındaki yalılara rakip oldu. Yalıların fiyatları büyüklüklerine göre 1 milyon liradan başlayıp, 25 milyon liraya kadar ulaşıyor.
İzmit Körfezi'nin çevresinde 1800'lü yıllardan bu yana yapılan 100'ün üzerinde yalı bulunuyor. Körfez ilçesi Şirinyalı Mahallesi ve Darıca ilçesi Bayramoğlu Mahallesi'nde yoğunlaşan yalılardan en eskisi ise 1884 yılında Almanya İmparatoru Kaiser 2. Wilhelm'in Osmanlı İmparatorluğu'nu ziyareti dolayısıyla 2'nci Abdülhamit tarafından Hereke'de yaptırılan Kaiser Wilhelm Köşkü olarak biliniyor. Parçaları Yıldız Sarayı'nda üretilen ve gemiler ile bugün Hereke semti Hacı Akif Mahallesi sınırları içerisinde kalan bölgeye getirilerek montajı yapılan köşk, müze olarak hizmet veriyor. Şahıslara ait olan onlarca yalıda ise yaşam devam ediyor.
Körfezdeki yalılardan bazıları yakın tarihlerde satışa çıkarıldı. Yalılar, özelliklerine göre 1 milyon lira ile 25 milyon lira arasında alıcı buluyor. Yalılar arasında en pahalısı ise 25 milyon lira değeriyle Şirinyalı Mahallesi'nde bulunan Modern Yalı olarak biliniyor.
Darıca ilçesi Bayramoğlu Mahallesi'nde emlakçılık yapan Abdurrahman Yaşar, "1980-1985 yıllarında Darıca Bayramoğlu çok popüler bir yerdi. Burada dönemin zengin insanları, diplomatlar konut alırdı. Her birinin burada birer tane yalısı var. Özellikle 1999 depreminden sonra, buradan İstanbul'a doğru kaymalar oldu. Yalı sahipleri burada oturmuyorlar, ama bu yalıları da satmıyorlar. Çünkü benim düşünceme göre ihtiyaçları yok. Şu anda benim bildiğim kadarıyla 6-7 tane satılık yalı var. Bu yalıların fiyatları da 6- 7 milyon liradan başlıyor" dedi.
DİZİLER İÇİN KİRAYA VERİLİYOR
Yalıların genellikle dizi setlerine kiralandığını söyleyen Yaşar, şöyle konuştu:
"Yalılar için kişisel olarak kiralama talebi çok olmuyor. Ama burada dizi sektörü için çok fazla talep var. Çok fazla dizi için kiraya verdiğimiz yalı oldu. Özellikle Süreyya Yalçın'ın yalısında Güllerin Savaşı dizisi çekildi. Birkaç tane daha ünlü dizinin çekimleri burada yapıldı. Bu şekilde dizi sektörüne kiraya veriyoruz yalıları, ama kişisel olarak kiralama talebi çok olmuyor. Satın almak isteyen müşterilerimiz de oluyor, ama çok ciddi bir şekilde gelen olmuyor. Bu fiyatlardan çok fazla satış yapamıyoruz. İnsanlar artık Bayramoğlu'na yatırım yapmak istemiyor."

Görüntü Dökümü
----------
-Satılığa çıkarılan yalılardan drone görüntüleri
-Deniz kenarındaki yalılardan aktüel görüntüler(satılık olmayanlar)
-Bayramoğlu'nda satılık olan yalının aktüel görüntüsü
-Anons
-Emlakçı Abdurrahman Yaşar ile röp.
-Detay

Haber: Dinçer AKBİR-Kamera: Alişan KOYUNCU/DARICA(Kocaeli),

=====================

Güney Kore'de, Türk gaziyi şaşırtan fotoğraf

Denizli'nin Tavas ilçesinde yaşayan Kore Gazisi 89 yaşındaki Kasım İlkimen, Güney Kore Devleti'nin daveti üzerine 70 yıl sonra 7 bin kilometre mesafedeki savaştığı topraklara, bu kez gezmek için gitti. Başkent Seul'deki Barış Müzesi'ni gezen İlkimen, sergilenen savaş anıları fotoğrafları arasında 70 yıl önce başında miğfer, azından pipoyla çekilen kendi fotoğrafını görünce şaşkına döndü.
Nikfer Mahallesi'nde çiftçi olan 4 çocuk ve 19 torun sahibi Kasım İlkimen, Çanakkale Gelibolu Topçu Taburu'nda er olarak askerliğini yaparken, 1950 yılında, Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye saldırması üzerine, Birleşmiş Milletler'in üye ülkelerden oluşturduğu barış gücünde yer aldı. Güney Kore'yi savunan Türk askeri birliğinde topçu olarak görev yapan İlkimen, bir çatışma sırasında sol koluna giren mermiyle gazi oldu. Kore'de 16 ay görev yapan İlkimen, daha sonra Türkiye'ye geri döndü. 'Kore Gazisi' unvanı alan Kasım İlkimen, savaştan 70 yıl sonra Güney Kore Devleti'nin daveti üzerine kendisine refakat eden torunu Emine Dermenci'yle birlikte, 1 hafta önce uçağa binerek 12 saat süren yolculuktan sonra Kore'nin başkenti Seul'e ulaştı. Havaalanında Kore Gaziler Bakanlığı yetkilileri tarafından karşılanan İlkimen, 70 yıl sonra savaştığı topraklara gitmenin hüznünü yaşadı. Türk topçusu olarak görev yaptığı yerleri gezen İlkimen, daha sonra savaş anılarının yer aldığı Barış Müzesi'ne götürüldü.
O YILLARA DÖNDÜ
Barış Müzesi'ni gezen İlkimen'in, sergilenen savaş anıları fotoğrafları arasında gördüğü bir fotoğraf dikkatini çekti. Savaş bölgesinde, 1950 yılında çekilen fotoğrafta başında miğfer, ağzında pipo olan askerin kendi olduğunu gören İlkimen, şaşkınlık yaşadı. Fotoğrafı görünce 70 yıl öncesine giden İlkimen, duygusal anlar yaşadı. Müzedeki görevliler de fotoğraftaki kişiyi karşılarında görünce, saygılarını gösterip, hatıra fotoğrafları çektirdi. İlkimen, 1 haftalık Kore gezisinin ardından memleketi Tavas'a döndü.
'I GÖRÜNCE DONA KALDIM'
Fotoğrafını görünce şaşkına döndüğünü belirten İlkimen, şöyle konuştu:
"Orada Türk şehitliği ve savaştığımız toprakları gezdik. Savaştan sonra çok yer değişmiş. Bizi çok iyi ağırladılar, büyük saygı gösterdiler. Silah arkadaşlarımızla yeniden buluştuk. Barış müzesine gittik. Müzede gezerken, gördüğüm bir fotoğrafta adeta dona kaldım. Çünkü sergilenen savaş anıları fotoğrafları arasında, 70 yıl önce çekilen fotoğrafın bana ait olduğunu gördüm. Topçu olarak görev yaparken, savaş bölgesine fotoğraf çekenler geliyordu. Beni de başımda miğfer ağzımda pipo varken fotoğrafım çekilmiş. Kimin çektiğini ise hatırlamıyorum. Daha çok fotoğraf çekmeye Amerikalılar geliyordu. Müzedekilere fotoğrafın bana ait olduğunu söyleyince, herkes şaşkına döndü. Bana büyük ilgi gösterip, saygı duydular. Fotoğrafımı görünce adeta 70 yıl öncesine gittim."
İlkimen'e refakat eden torunu Emine Dermenci ise, müzede sergilenen dedesinin fotoğrafını gören Koreliler'in onunla fotoğraf çektirmek için sıraya girdiklerini, dedesine büyük saygı gösterdiklerini, müze yetkililerinin duruma çok şaşırdıklarını söyledi.

Görüntü Dökümü
-------------
70 yıl önce savaş bölgesinde çekilen Kasım İlkimen'ın fotoğrafı
İlkimen'den evinde detay görüntüler
İlkimen'in madalyalarından detay
İlkimen'in konuşmasından
İlkimen'in Kore gezisi görüntüleri
İlkimen'in torunu Emine Dermenci'nin konuşması

Haber: Ramazan ÇETİN - Kamera : Deniz TOKAT/DENİZLİ,

=====================

Siyanürlü şerbetle anne ve babasını öldüren sanık hakim karşısında

İzmir'in Bayraklı ilçesinde, annesi Fatma ve babası Mehmet Kalkan'ı, içine siyanür koyduğu şerbeti içirerek öldüren Mahmut Can Kalkan (21), hakim karşısına çıktı.
Psikolokik sorunları olduğunu ileri süren sanık, "Sevgilimden ayrıldıktan sonra kırmızı gözlü biriyle tanıştım. Onu sadece ben görebiliyorum. O bana siyanürle ailemi ortadan kaldırmamı söyledi. O şuan duruşma salonunda değil, cezaevinde beni bekliyor" dedi. Mahkeme heyeti, sanığın cezai ehliyetinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla rapor alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
Geçen 14 Mayıs'ta Soğukkuyu Mahallesi 6062/1 Sokak'ta, 8 katlı apartmanın en üst katındaki dairede meydana gelen olayda Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Mahmut Can Kalkan, potasyum siyanür ile hazırladığı şerbeti, annesi Fatma (39) ile babası Mehmet Kalkan'a (46) ikram edip içirdi. Kalkan çifti sıvıdan içtikten sonra fenalaştı. Mahmut Can Kalkan bu kez de sıvıyı kardeşi Emir Can'a (16) içirmek istedi. Ancak, anne ve babasının rahatsızlandığını gören Emir Can tepki gösterince bardak devrildi ve sıvı üzerlerine döküldü. Bu sıvıdan Mahmut Can Kalkan ve kardeşi Emir Can'ın yanı sıra küçük kardeşleri Mehmet Taha (4) da etkilendi. Hastaneye kaldırılan aile fertlerinden Fatma ve Mehmet Kalkan çifti yaşamını yitirdi, oğulları ise tedavilerinin ardından taburcu edildi. Gözaltına alınan ve sağlık kontrolü için götürüldüğü hastanede şizofreni teşhisi konulan Mahmut Can Kalkan, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'nde verdiği ifadesinde, "Üniversiteye başladığım dönemlerde kız arkadaşımdan ayrılmıştım. Ardından, üniversitenin laboratuvarında, yatay çizgi şeklinde kırmızı gözleri olan ve siyah pelerin takan, süper kahraman gibi birisiyle tanıştım. Ancak bu kişiyi yalnızca ben görebiliyordum, o da yalnız olduğumda. Bana, kalabalık içinde olmayı sevmediğini ve sadece kendisi varken laboratuvara geldiğini söylüyordu. Son olarak, bana siyanürlü bir şerbet hazırlamamı ve aileme içirmemi söyledi" dedi.
Olay günü eve gittiğinde, babasıyla süper kahramanı aynı masada otururken gördüğünü, ancak süper kahramanın kendisini görünce kaybolduğunu dile getiren Mahmut Can Kalkan, "Bir süre babamla evde ders çalıştım. Daha sonra, süper kahramanın bizim eve gelmesinin, bu olayı hemen yapmam için bir mesaj olduğunu düşündüm, ders çalışmayı bıraktım ve marketten aldığım şerbetin içine koydum. Kardeşim Emir Can ile annem ve babama verdim. Üçe kadar sayıp, fondip yapmalarını istedim. Annem ve babam yaptı ama Emir Can içmek istemedi" dedi.
Emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen Kalkan, 'Üst soydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silahla kasten öldürmek' suçundan tutuklandı. Sanık Kalkan, cezaevinde 1 gün kaldıktan sonra Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi. Burada 50 gün kalan Kalkan tekrar cezaevine konuldu.
'DURUŞMA SALONUNDA DEĞİL'
Izmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Mahmut Can Kalkan, kardeşi Emir Can Kalkan, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Emine Şentüfekçi Tezcan ile tarafların avukatları katıldı. Psikolokik sorunların olduğunu iddia eden sanık Kalkan, siyanürü internetten satın aldığını söyleyerek, "Siyanürü internetten deney yapmak için 220 liraya aldım. Olaydan üç ay önce planlamıştım. Eski sevgilim Rümeysa'dan ayrıldım. Sonra ona benzeyen kırmızı gözlü biriyle tanıştım. Bu kişiyi yanlızca ben görebiliyorum. O bana siyanürle ailemi ortadan kaldırmamı söyledi. Bunu yaparsam birlikte kaçabilecegimizi söyledi. Beni o zorladı. Uzun süre direndim ama sonunda yapmak zorunda kaldım. Beni dolandırıcılığa bile zorladı. Babama tedavi olmak istediğimi söyledim. O da bana 'Sen turp gibisin evlensen çocuğun olur' dedi. Kırmızı gözlü kişi beni zorlamaya başladı. Keşke yapmasaydım" dedi. Mahkeme başkanının "O kırmızı gözlü kişi burada mı" diye sorduğu sanık Kalkan, "O şu anda duruşma salonunda değil, cezaevinde beni bekliyor" yanıtını verdi.
'ALIŞTIRMA YAPTIRDIM'
Olaydan iki üç hafta öncesinde ailesine bardaklarda içecek verdiğini ve olay günü için hazırlık yaptığını söyleyen sanık Kalkan, "Olaydan önce içecek verip fondip yaptırdım. Olay günü için alıştırma yaptırdım. Olay günü aldığım siyanürden birer tatlı kaşığı bardaklara, suyun içine koydum. Babama, anneme ve Emir Can'a verdim. Mehmet Taha'ya vermedim. Onu çok seviyorum çünkü. Annemi de seviyorum. Babamı daha az seviyorum. Hepsine aynı anda içmeleri söyledim. Annem babam içti, kardeşim içmedi. Ağzına dayayıp içirmeye çalıştım. Sonra babam 'Bize ne içirdin' dedi. Ben de 'Zehir' dedim. Yoğurt yiyip kusmaya çalıştılar. Kusamayınca komşuları çağırdılar. Ben küçük kardeşimi alıp merdivene saklandım. Olay anında kırmızı gözlü de oradaydı. Ben gözlemci olduğumu söyleyip içmedim. Siyanürü olaydan 1 gün önce almıştım" dedi.
'SON 10 DAKİKANIZ KALDI'
Sanığın ifadesinin ardından mahkeme başkanı, sanığın anlamsız bakışlar sergilemesi, konuşurken gözlerinden yaşların akmasının tutanaklara geçirildiğini söyledi. Sanığın kardeşi Emir Can Kalkan ise şikayetçi olduğunu söyledi. Ağabeyinin daha önce tuz ve su karışımını, deney yaptığını söyleyerek kendilerine içirdiğini ifade ederek, "Olay ramazan ayında oldu. Ilk iftardan olay gününe kadar bize sürekli suları aynı anda fondip yaptırıyordu. Sevgilisinden ayrıldığı için kalbi kırılmasın diye dediğini yapıyorduk. Daha önce de deney yaptığını söyleyerek bize tuz ve suyu karıştırıp içirmişti. Biz de masumane bir deney yapıyor sandık. Iftardan sonra bize üç bardak getirdi. İçmemizi söyledi. 'Sen niye içmiyorsun' deyince, 'Ben zaman tutacağım' dedi. Annem babam bardağı içti. Ben bir yudum alıp tükürdüm. Çünkü tadı çok acıydı. Babam 'Bize ne içirdin' dedi. 'Zehir içirdim. 10 dakikanız kaldı, hazırlanın' dedi. Babam yoğurt yememizi söyledi. Bize anlamsız anlamsız bakıp 'Son 10 dakikanız kaldı' diyordu. Komşulardan yardım istedik. Önce babam sonra annem düştü" dedi.
Sanığın dedesi Mahmut Kalkan, torunundan şikayetçi olduğunu belirterek, "Biri oğlum, biri torunum. Kendisi en çok sevdiğim torunumdu. Benim adımı taşıyordu" diye konuştu.
Mahkeme başkanının 'Başka birşey söylemek ister misin' sorusuna sanık Kalkan, "Bana para lazım" diye cevap verdi.
Mahkeme heyeti, sanığın cezai ehliyetinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nden rapor istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------
Adliyeden görüntü
Aile fertlerinden görüntü

Haber: Mehmet CANDAN- Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

=====================

Alime öğretmen, engelli İsmail'i hayata bağladı
ALİME ÖĞRETMEN: BÜTÜN BAŞARILAR, GÖZLERİNDEKİ SEVİNÇLE MÜMKÜN OLDU

Hakkari'nin Yüksekova İlçesi Dedeler Köyü Şehit Piyade Er Metin Artık İlkokulu mdürlüğünü yapan Alime Taşçı (28), bedensel engelli olduğu için okula gelemeyen İsmail Nişo'ya (13) evde özel eğitim verip okuma ve yazma öğretti. İsmail, öğretmeni sayesinde İstiklal Marşı'nı da kısa sürede ezberledi.
Yüksekova ilçe merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan Dedeler Köyü'nde 5 yıldır görev yapan Alime Taşçı, gösterdiği fedakarlık sayesinde bedensel engelli bir çocuğu hayata bağladı. Bu yıl görev yaptığı Dedeler Şehit Piyade Er Metin Artık İlkokulu'nun müdürlük görevini de üstlenen Taşçı, okuluna yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunan bir evde bedensel engeli bir çocuğun bulunduğunu ve bu yüzden okula gelemediğini öğrenince hemen harekete geçti. Önce aile ile daha sonra da Mill Eğitim Müdürlüğü ile irtibata geçerek 13 yaşındaki İsmail Nişo'ya evinde eğitim vermeye başladı.
İsmail'e 2 aydır eğitim veren Alime Taşçı, kısa sürede okumayı ve yazmayı öğretti. Bu süre içerisinde İstiklal Marşı'nı da İsmail'e ezberletten Alime Öğretmen, bundan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Çabalarının devam edeceğini belirten öğretmen Taşçı, "Dedeler köyünde 5 yıldır sınıf öğretmenliği yapıyorum, İsmail bizim 1'inci sınıf öğrencimiz. Fiziksel engeli nedeniyle okula gelemiyor. Bu konu ile ilgili neler yapabilirim diye düşündüm. Daha sonra İsmail'in ailesiyle, Milli Eğitim Müdürlüğü ile irtibata geçtim. Bakanlığın 'evde eğitim' uygulaması ile biz de İsmail'le birlikte evde derslere başladık" dedi.
İsmil'in çok iyi bir ilerleme kaydettinğini ve İstiklal Marşı'nı da öğrendiğini anlatan öğretmen Taşçı, "Okumayı, yazmayı öğrendi. Şu anda toplama işlemlerini yapabiliyoruz. Çok inanılmaz hızlı ilerledi. İsmail, İstiklal Marşımızı da kısa sürede öğrendi. ve ben bunun gurunu yaşıyorum. Bütün bu başarılar, İsmail'in öğrenme isteği ve gözlerindeki sevinçle mümkün oldu. Ailesinin de beni kendi evlatları gibi sahiplenmeleri bana büyük mutluluk yaşattı. Bu bana ayrıca eğer bir toprağı emekle işlemeye devam ediyorsanız bütün tohumların filizlenebileceğini de gösterdi. Biz bunu gördük"diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Şehit Er Pyade Metin Artık ilkokulundan detay
-Öğrencilerin okul önünde oyun oynaması
-Öğretmen Alime Taşçı'nın okuldan çıkması
-Taşçı'nın İsmail Nişo'nun evine gitmesi
-Evin önünde ailenin karşılanması
-Evden detay
-Evin bir odasından İsmail'e verilen derslerden detay
-İsmail Nişo'nun tahtaya yazılan istiklal marşının okuması
-Duvara asılan alfabetik üzerinde çalışmalar
-Öğretmen Alime Taşçı ile röp
-İsmail Nişo ile röp
-Genel detaylar

HABER: Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA,(Hakkari)-

=======================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha yurt bülteni - 10 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement