Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (2)- "Kobani konusunda Allah aşkına Türkiye'den başka yük çeken ülke var mı? 200 bine yakın kişiye kucağını Türkiye açtı, içeride ve dışarıda insani yardımı Türkiye gönderdi"- "Şimdi o vır vır konuşan ülkeler var. Siz ne yaptınız kardeşim? 10 tane mülteci almak için, 40 gün hesap yapıyorsunuz, 3 kişi almıyorsunuz. 1,5 milyon insanı Türkiye'de ağırlıyoruz biz, bunlara bakıyoruz"- "Buradan uluslararası topluma da seslenmek istiyorum. Siz konuşurken taşın altına elini koyan Türkiye'dir. Hariçten gazel okumak yerine gelin taşın altına siz de elinizi koyun. Burada birlikte hareket edelim"- "Birlikte bir şey yapalım ne yapılacaksa ama siz uzaktan seyrediyorsunuz. Bu iş sadece havadan bombalamakla olmuyor, daha kapsamlı bir işbirliği gerekiyor. Bunun için de nasıl bir Suriye öngörülüyor, Suriye'nin geleceğini görmemiz gerekiyor. Kapsamlı bir senaryo, plan görmemiz gerekiyor. Tek bir örgütü orada etkisizleştirmeniz sorunu çözmüyor, Suriye bataklığını kurutmuyor. Bu yüzden Türkiye geçmişte ne dediyse bunların hepsinde haklı çıktı"- "Açık söylüyorum, Türkiye algı operasyonlarına pabuç bırakacak ülke değildir. Medya manipülasyonlarıyla hareket etmeyiz. Türkiye'nin burada çağrısı çok açıktır. Eğer samimiyse o batılı ülkeler gelsinler Türkiye ile daha kapsamlı bir proje üzerinden, bir senaryo üzerinden işbirliği geliştirsinler"ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kobani konusunda Türkiye'den başka yük çeken ülkenin olmadığını belirterek, "Şimdi o vır vır konuşan ülkeler var. Siz ne yaptınız kardeşim? 10 tane mülteci almak için, 40 gün hesap yapıyorsunuz, 3 kişi almıyorsunuz. 1,5 milyon insanı Türkiye'de ağırlıyoruz biz, bunlara bakıyoruz" ifadelerini kullandı.Akdoğan, Neşet Ertaş Kongre Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Keçiören İlçe Başkanlığı Ekim ayı Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, son yaşanan şiddet olaylarında Kobani'nin bahane edildiğini belirtti.Akdoğan, "Kobani konusunda Allah aşkına Türkiye'den başka yük çeken ülke var mı? 200 bine yakın kişiye kucağını Türkiye açtı, içeride ve dışarıda insani yardımı Türkiye gönderdi. 650 tır yardım gönderdik, sadece Kobani'ye değil, Suriye'de kimin bir mağduriyeti varsa, ilaçsa ilaç, gıdaysa gıda bunu Türkiye gönderiyor" diye konuştu.Koalisyon güçlerinin hava operasyonu yapmasına da değinen Akdoğan, şunları kaydetti: "Hatırlarsanız New York'ta cumhurbaşkanımız ilk dedi, 'bu kesintiye uğramasın, göstermelik olmasın, devam etsin'. Koalisyon güçlerinin buradaki askeri operasyonlara devam etmesi konusunda diplomatik çaba gösteren ülke Türkiye. İşbirliği arayışı içerisinde olan, batıya 'gelin birlikte burada hareket edelim, birlikte çalışalım' diyen ülke Türkiye. Bunlar ise hükümete teşekkür etmek yerine. Hükümete saldırdılar, hükümete taş attılar. Bu açık bir nankörlüktür. Burada yapılan ne varsa Türkiye yapmıştır. İşte bütün bu olaylar oldu, ortalığı yakıp yıktılar. Sonra yaptıkları açıklamada hükümetin olumlu çabalarının devamını bekliyoruz. Peki olumlu çabası varsa, bunu niye baştan söylemedin? Niye 37-38 tane insan öldü, niye bu kadar işyeri yakıldı. Bunun bir izahı var mı? Yüzlerce okulu yakıyorsunuz, oradaki Kürt çocuğun gittiği okulu yakmanın nasıl bir maksadı, nasıl bir amacı olabilir? Suriye'den gelen insanlara tedavi hizmeti veren sağlık tesisi yakma nasıl bir insanlıktır? Bu kabul edilebilir bir durum değildir." -Uluslararası topluma çağrıHükümetin elinden gelen her türlü çabayı ortaya koyduğunu, ne yapması gerektiyse Türkiye'nin yaptığını ifade eden Akdoğan, "Şimdi o vır vır konuşan ülkeler var. Siz ne yaptınız kardeşim? 10 tane mülteci almak için, 40 gün hesap yapıyorsunuz, 3 kişi almıyorsunuz. 1,5 milyon insanı Türkiye'de ağırlıyoruz biz, bunlara bakıyoruz" şeklinde konuştu.Akdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Buradan uluslararası topluma da seslenmek istiyorum. Siz konuşurken taşın altına elini koyan Türkiye'dir. Hariçten gazel okumak yerine gelin taşın altına siz de elinizi koyun. Burada birlikte hareket edelim. Biz yıllarca 'terörle ortak mücadele' diyoruz, her toplantıda diyoruz. Ne oldu, biz terör olaylarına maruz kaldığımızda, 'terörle ortak mücadele edelim' dediğimizde niye bizi yalnız bıraktınız? Şimdi de 'birlikte hareket edelim' diyoruz. Birlikte bir şey yapalım ne yapılacaksa ama siz uzaktan seyrediyorsunuz. Bu iş sadece havadan bombalamakla olmuyor, daha kapsamlı bir işbirliği gerekiyor. Bunun için de nasıl bir Suriye öngörülüyor, Suriye'nin geleceğini görmemiz gerekiyor. Kapsamlı bir senaryo, plan görmemiz gerekiyor. Tek bir örgütü orada etkisizleştirmeniz orada sorunu çözmüyor. Suriye bataklığını kurutmuyor. Bu yüzden Türkiye geçmişte ne dediyse bunların hepsinde haklı çıktı." -"Türkiye, yabancı savaşçılar konusunda en yüksek hassasiyeti gösteriyor"Bir yandan "yabancı savaşçıları sınırdan geçirmeyin" diye baskı yapılırken, diğer yandan "bu savaşçılar için niye sınırları açmıyorsunuz" denildiğini belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye, yabancı savaşçılar konusunda en yüksek hassasiyeti gösteren ülkedir ve kesinlikle yabancı savaşçıların Türkiye sınırından geçmesine izin verilmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oralarda savaşmak için sınırdan geçmesine de biz izin veremeyiz. Orada elbette akrabalık ilişkileri var. Araplar bir takım zulümler yaşadı, ses çıkarmadılar. Türkmenler zulüm yaşadı, ses çıkarmadılar. Kürtler geçmişte çok zulümler yaşadı, ona da ses çıkarmadılar. PYD orada zulmetti, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlere, muhalifleri tasfiye etti, ona da ses çıkarmadılar. Bütün bu olaylarda biz Türkiye'de sınırları açıp 'hadi gidin siz akrabalarınızı korumak için savaşın' desek, bu kabul edilebilir bir durum mu? Türkiye'den giden ve farklı kesimler adına orada savaşanlar yarın birbirine girerse bu Türkiye'nin içine sirayet ederse bu kabul edilebilir bir durum mudur? Bu da kabul edilemez." -"Herkes al bayrağın gölgesine sığındı"Türkiye'ye sığınan 300'e yakın PYD militanına "madem çok istiyorsunuz Kobani'ye gidin" denildiğini ancak sadece 60 küsur kişinin gittiğini aktaran Akdoğan, "Bunlar gelen vatandaşlar değil, PYD militanları. O kadar ahkam kesiyorsunuz, uluslararası toplumdan Türkiye'ye bir sürü baskı yaptırıyorsunuz, 'sınırları açın, gitsinler', 'gidin' diyoruz gitmiyorsunuz. Hadi orada savaş var korkuyorsunuz gitmiyorsunuz, öbür tarafa gidin Afrin, Haseke, o tarafa da gitmiyorlar. 'Biz Türkiye'de kalmak istiyoruz'. Niye, Türkeye'de huzur var da onun için. Herkes al bayrağın gölgesine sığındı arkadaşlar" diye konuştu. "Bütün bu çalkantılı coğrafyada tek bir istikrar abidesi var. O da Türkiye" diyen Akdoğan, şunları söyledi: "Herkes Türkiye'den medet umuyor, Türkiye'den yardım istiyor. Kimse bakın aşağı doğru kaçmıyor, herkes yukarı, Türkiye'ye doğru kaçıyor. Arabı da Türkiye'ye kaçıyor, Türkmen'i de, Kürdü de. Çünkü burada güven var, burada huzur var, burada istikrar var. ve onlar buraya kaçıyor, biz onlara yardım ediyoruz, yardım ederken bir de diğerleriyle uğraşıyoruz, bizi taşlayanlarla, sağlık ocaklarını yakanlarla, bunları yapanlarla. Bu tablonun çok iyi görülmesi, çok iyi anlaşılması gerekiyor. Tekrar açık söylüyorum, Türkiye algı operasyonlarına pabuç bırakacak ülke değildir. Medya manipülasyonlarıyla hareket etmeyiz. Türkiye'nin burada çağrısı çok açıktır. Eğer samimiyse o batılı ülkeler gelsinler Türkiye ile daha kapsamlı bir proje üzerinden, bir senaryo üzerinden işbirliği geliştirsinler." -"Eski Türkiye'ye dönme olmayacak" Güvenlik tedbirleri konusunda ne gerekiyorsa yapılacağını vurgulayan Akdoğan, "Ama bu eski Türkiye'ye dönmek olmayacak, otoriterleşmek olmayacak, sivil siyasetten, sivilleşmeden, reformlardan asla geri adım atmayacağız. Ama vatandaşımızı, can ve mal güvenliğini korumak için ne gerekiyorsa bunları da yapmamız gerekiyor" dedi.Akdoğan, felsefelerinin otoriterleşme değil, sivilleşme olduğunu belirtti.Partideki kongre sürecinin ardından seçim kampanyasının başlayacağını anımsatan Akdoğan, parti teşkilatlarının hiç durmadan, tempoyu düşürmeden çalışması gerektiğini söyledi."Bu ikinci yarısı maçın, ikinci yarısını almadan maç kazanılmıyor" diyen Akdoğan, haziran seçimlerinde en yüksek performansı ortaya koymaları gerektiğini ifade etti.Hazirandaki seçimin ardından, cumhurbaşkanlığı, genel seçim, belediye başkanlığı seçiminin 4 yıl sonra olacağını anımsatan Akdoğan, "Bu 4 yıl kesintisiz blok dönemde yeni Türkiye'nin temel taşlarını üst üste koyacağız. Köklü reformları, yeni anayasa da dahil olmak üzere milletimizden alacağımız büyük destekle bunları gerçekleştirmemiz gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.Keçiören ilçe teşkilatının her zaman iyi sonuçlar aldığını, Keçiören'de AK Parti'nin yüksek oylar aldığını belirten Akdoğan, üye çalışmasına da özen gösterilmesini istedi.AK Parti'nin Ankara'daki üyesinin 3'te birinin Keçiören'de olduğunu ancak alınan oy ile üye sayısı arasındaki açıklığın kapatılması gerektiğini ifade eden Akdoğan, "Çünkü üye aidiyet bilincinin gelişmesidir. Daha kalıcı bir seçmen demektir. Bu yüzden üye çalışmasına da bu süreçte ağırlık vermemiz gerekiyor. Kongre süreçlerinde de birlik beraberlik içerisinde, gerçekten kardeşlik hukukunu gözetecek şekilde başarıyla tamamlamamız gerekiyor" diye konuştu. Cahit Koytak'ın "Yumruklayacak bir duvarın yoksa önünde açılacak bir kapı da yoktur" mısrasını paylaşan Akdoğan, "Biz de çok duvarları yumruklaya yumruklaya önümüzde kapılar açtık ama önümüzde çok daha duvarlar var veya duvar gibi dikilenler var. Bunları da yumruklaya yumruklaya kendimize, milletimize önemli kapılar açacağız, yollar açacağız, tüneller açacağız. Milletimizin gönlünü kazanacağız" ifadelerini kullandı.AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan da Türkiye gündemindeki gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kendilerinin yalnızca yerel ve siyasi parti faaliyeti yapmadıklarını belirten Çoktan, bölge, ülke, dünya siyaseti hakkında da bir bilincin ve duruşun içinde olduklarını söyledi.Çoktan, Türkiye'nin yaşadığı gelişmelerin, hükümetin karşılaştığı sorunların sağlam bir iradeyle aşılacağını ifade etti.(Bitti) -Başbakan Yardımcısı Akdoğan
Son Dakika › Politika › Akdoğan: 'Milletimizin Gönlünü Kazanacağız' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?