Dha Yurt Bülteni-6 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-6

Diyarbakır'da emniyetteki patlamaya kazılan tüneldeki bomba neden oldu (3) VALİLİK: 1 TON PATLAYICI KULLANILMIŞ, BOMBA ZAMAN AYARLIDiyarbakır Valiliği dün merkez Bağlar İlçesi Emniyet Müdürlüğü ek binasında dün 3 emniyet mensubunun şehit olduğu, 1 polis ile 3 sivilin yaralandığı bombalı...

12.04.2017 13:47

Diyarbakır'da emniyetteki patlamaya kazılan tüneldeki bomba neden oldu (3)

VALİLİK: 1 TON PATLAYICI KULLANILMIŞ, BOMBA ZAMAN AYARLI

Diyarbakır Valiliği dün merkez Bağlar İlçesi Emniyet Müdürlüğü ek binasında dün 3 emniyet mensubunun şehit olduğu, 1 polis ile 3 sivilin yaralandığı bombalı saldırının, teröristler tarafından 30 metre tünel kazılarak gerçekleştirildiğini açıkladı. Açıklamada, "Kriminal inceleme sonucu RDX, Amonyum Nitrat, TNT ve mazot ile hazırlanan yaklaşık 1 ton olduğu değerlendirilen patlayıcı yerleştirildiği ve zaman ayarlı düzenek ile patlamanın gerçekleştirildiği tespit edilmiştir" denildi.

Valilikten yapılan yazılı açıklamada, Bağlar İlçesinde bulunan, İl Emniyet Müdürlüğü ek birimlerimizin yer aldığı alan içerisindeki Bakım-Onarım Şube Müdürlüğüne ait tamir atölyesinde dün saat 10.47'de meydana gelen patlama ile ilgili dün yapılan ilk açıklama hatırlatılarak şöyle denildi: "Patlama sonrası yapılan çalışmalar sonucunda enkaz altında 2 polis memuru ile 1 sivil personelin kaldığı anlaşılmış, AFAD ekipleri koordinesinde UMKE, 112, İtfaiye ve Emniyet birimlerimizce gerçekleştirilen arama kurtarma faaliyetleri neticesinde saat 12.20 de enkaz altında kalan 1 polis memuruna ulaşılmış, hemen hastaneye kaldırılarak tedavisine başlanmış ve tedavi sonucu taburcu olmuştur. AFAD koordinesinde gerçekleştirilen uzun süre yapılan arama kurtarma faaliyetleri neticesinde enkaz altında kalan sivil personele saat 17.50 sıralarında, diğer polis memurumuza ise 23.15 sıralarında ulaşılmıştır. Yaşanan olay sonucunda 1'i polis, 2'si sivil personel olmak üzere toplam 3 emniyet personelimiz şehit düşmüştür. Patlama da yaralanan 1'i polis, 3'ü sivil vatandaş olmak üzere toplam 4 yaralımızın tedavileri çeşitli hastanelerde devam etmektedir."

30 METRE TÜNEL KAZILMIŞ

Valilik açıklamasında, konu ile ilgili yapılan araştırmada, Emniyet Müdürlüğü ek birimlerinin bulunduğu alana bitişik apartmanın bodrum katından, Bakım Onarım Şube Müdürlüğüne bağlı tamir atölyesine doğru yaklaşık 30 metre uzunluğunda tünel kazıldığı da belirtilerek, "Yapılan kriminal inceleme sonucu RDX, Amonyum Nitrat, TNT ve mazot ile hazırlanan yaklaşık 1 ton olduğu değerlendirilen patlayıcı yerleştirildiği ve zaman ayarlı düzenek ile patlamanın gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Konu ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında, olay ile doğrudan ilişkisi olduğu değerlendirilen 5 şüpheli yakalanarak gözaltına alınmıştır" denildi.

Diyarbakır Valiliği açıklamasında ayrıca, Terörle mücadele kapsamı çerçevesinde, Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile terör örgütü ile iltisakı olduğu değerlendirilen, 172 şüphelinin de gözaltına alındığı belirtildi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Haber: DİYARBAKIR

======================================

PKK'dan kaçan 4 kişi Şırnak'ta teslim oldu

ŞIRNAK'ta PKK/KCK terör örgütü içerisinde faliyet yürüten biri yaşı küçük olmak üzere toplam 4 kişi, örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu.

Şırnak Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, 11 Nisan tarihinde, PKK/KCK terör örgütü içerisinde faliyet yürüten ve birinin yaşı küçük toplam 4 kişi, terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğu, bu kişilerle ilgili başlatılan resmi işlemlerin adli makamlar tarafından yürütüldüğü belirtildi.

Haber: ŞIRNAK, -

====================================

Başbakan Yıldırım: Evet çıkarsa, onları da çağıracağız yanaklarından öpeceğiz

BAŞBAKAN Binali Yıldırım, referandum çalışmalarını sürdürdüğü İzmir'de, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un 'evet' tercihi yapanları denize dökeceklerine dair sözlerini hatırlatarak, "Evet' çıkarsa onları da çağıracağız yanaklarından öpeceğiz. Bize nefret yakışmaz, inancımıza nefret yakışmaz, Bu millete nefret duyguları yakışmaz. Çünkü biz farklılıklarımızla zenginiz" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Kaya Termal Otel'de, 'Sivil toplum buluşması' organizasyonunda, kentteki sivil toplum kuruluşları ve hemşehri dernek yöneticileri ve üyeleriyle kahvaltı yaptı. AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican'ın açılış konuşması ardından kürsüye çıkan İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli, "Başbakanımız İzmir'i sevdi. İzmirli başbakanımızı sevdi. Bunun sonucunu da sandıkta göstereceğiz. Her zamana sivil toplum kuruluşlarının yanında olduk. Hain darbe teşebbüsüne hep beraber karşı çıktık. Bunda sivil toplum kuruluşları önemli yer tuttu" dedi.

"İZMİR'DE MORAL TOPLUYORUM"

Kürsüye çıkan Başbakan Yıldırım, İzmir'de moral topladığını, bu kentte 7 bine yakın dernek, STK bulunduğunu anlatırken, "Bir olmak için beraberiz. Moral depoluyorum. İki gündür buradayım. Bugün üçüncü gün hiçbir anını boş geçirmedik. Sivil toplum kuruluşları, demokratik hayatımızın vazgeçilmez kurumlarıdır" dedi. Başbakan Binali Yıldırım, seçim olduğunda partilerin katıldığını, hükümetler kurulduğunu, "STK'lara ne lüzum var?" diye düşünenler çıkabileceğini kaydederek şöyle konuştu:

"Gelişmiş demokrasilerde toplumun bütün kesimlerinin, memleketin temel sorunlarına konularına duyarlı olması ve ülkeyi yönetenlere gerekli önerilerde bulunması o ülkenin sağlıklı bir şekilde yol olmasını doğru işlerini doğru zamanda yapılmasına vesile olur. Memleket sevgisini diri tutmak içini çalışıyorsunuz. İzmir, Türkiye'nin batısında, ülkenin Avrupa'ya açılan kapısı ama İzmir aynı zamanda Anadolu'nun bir özeti. Bu salonda Anadolu'nun her köşesinden mübarek vatana toprağının her köşesinden kardeşlerimiz var. Bizi buralara getiren nedir. Daha iyi bir gelecektir. Şartlar bizi batıya doğru göçe zorladı, kimimiz Almanya'ya gitti. Dünyanın her yerinde vatandaşlarımız var. Bayrak sevgisiyle, heyecanlarını diri tutmaya çalıştılar. Bu her millette yok. Türk toplumu Türkiye olarak tarihin hiçbir döneminde başka bir ülkenin esareti altına girmemiştir. O yüzden onurumuza bayrağımıza milletimize ülkemize çok düşkünüz." "FARKLILIKLARIMIZ ASLA BİZİ AYRIŞTIRAN ŞEYLER DEĞİL"

İzmir'in önemli bir özelliği olduğunu vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, İzmir'e Mardin'den Konya, Sivas'tan Türkiye'nin her tarafından gelenler bulunduğunu anlatırken, şöyle devam etti; Ama burada İzmir'in diğer batı illerinden bir farkını gördüm. Ben İzmir milletvekili olduktan sonra İzmir'e Anadolu'dan gelenler 1.5- 2 sene içinde İzmirli oluyor. Kendini İzmirli kimliğiyle özdeşleştiriyor. İzmir aidiyeti gelişiyor. Siz İzmir'in değerine değer katıyorsunuz. Bizleri güçlü kılan kim olduğumuzu nereden geldiğimizi nereye gideceğimizi bilmemizdir. Bütün vatandaşlarımızı birbirine bağlayan ortak değerlerimizdir. Kültürümüzdür. Vatan millet sevgimizdir. Farklılıklarımız asla bizi ayrıştıran şeyler değil. Bizi birbirimize bağlayan zenginliklerimizdir. Zeybek de halay da horun da bizimdir. Önemli olan bu farklılıkları birlikte kabul etmek zenginlik olarak görmek ve buna göre yol almaktır. Ötekileştiren ayrıştıran bölmeye kalkışanlara karşısında uyanık olmalıyız. Bu sınavdan geçtik. 7 Haziran öncesinde geçtik. Bir olacağız başka Türkiye yok. Başka vatanımız yok. Bu vatanda güçlenerek yolumuza devem edeceğiz. Bu topraklar üzerinde hesabı kitabı olanlara asla fırsat vermeyeceğiz."

"COĞRAFİ YAPIMIZ BİZİMİN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ"

Türkiye'nin petrolü olmadığı halde coğrafi konumunun insanı ile en büyük güç olduğunu ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, şunları söyledi:

İnsan olmayan yerde hiçbir şey olmaz. 2008'den beri dünya bir kriz yaşıyor ve hala bu krizi atlamadı dünya. Neden? Çünkü küresel sistem, kapitalist ekonomi bakış açısı insani ihmal ediyor. Üretim aracı olarak gördü. Finansman aracı olarak gördü. Sonunda geldiğimiz nokta göz yaşı daha fazla ekonomik sıkıntı. Bunu iyi görmemiz lazım. O yüzden 15 yıl önce dedik ki; İnsanı yücelt ki devlet yücelsin, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Bu bizim icadımız değil Osmanlı'nın kuruluş prensibidir. Her şey insanla başlar insanla biter. İnsanın olmadığı yerde hayat ticaret siyaset olmaz. Derneklerde olmaz, vakıflarda olmaz. Dedelerimiz nasıl bu vatanını her karışı toprağını savunmuşsa biz de bugün Türkiye'nin her köşesini kalkındırmak için mücadele ediyoruz."

Başbakan Binali Yıldırım, 'Çözüm sürecine' de değinirken, Doğu'daki sorunlar üzerine her kesimin "Barışa, çözüme bir fırsata verelim" dediğini, bunun üzerine harekete geçildiğini ve fırsat verildiğini vurgularken, şöyle devam etti: "Ama bu fırsatı terörü azdırmak için fırsata dönüştürenlerin bölgeyi ne hale getirdiğini gördünüz. Çukurlar kazdılar insanları acımasızca katlettiler. Evlerinden yurtlarından göç ettirmek zorunda bıraktılar. HDP diye bir parti 'ben Türkiye partisiyim, bölgecilik yapmayacağım etnik milliyetçilik yapmayacağım Türkiye'nin birliğini beraberliğini savunacağım' diye güzel bir çıkış yaptı. İnsanlar ona inandı Kürtler de inandı Türkler de inandı. Herkes inandı, destek verdi. Yeni bir ses, herkesi heyecanlandırdı ama ne oldu? 8 Haziran olunca bu partiyi yönetenlerin iradesinin olmadığını gördük. Açıklamalarının hemen arkasından Kandil düzeltme yaptı. ve nihayet çıktılar 'bizim arkamızda Kandil var' dediler. İşte 'sizi tükürükle boğar' dediler. Bu ülkenin onuruna kardeşliğine büyük zarar verdiler. Kürtler, Kürt vatandaşlarımız diye bir sorun yok. Sorun ne biliyor musunuz? Sorun. Kürtlerin de Türklerin de sorunu PKK'dır, bölücü terördür. Bizim görevimiz aradan bu bölücüleri çıkarmaktır. Milleti buluşturmak doğu ile batıyı buluşturmak. Bütün illere gittim. Hakkari'ye, Şırnak'a, Bingöl'e, Diyarbakır'a hepsine gittim. Fakat müthiş bir değişim. Büyük bir değişim, insanların üzerinden tehdit kalmış, korku kalkmış sindirme kalkmış, sokaklarda bölücü terör örgüte elinde ay yıldız bayrakla lanet okuyor. İşte gerçek Türkiye bu. Bu bölge 15 Temmuz'da İzmir nasıl sokağa döküldüyse, meydanları nasıl doldurduysa. Hakkari de aynısını yaptı. Ne dedi ortak ses. Mesele memleket mesesiyle gerisi teferruattır."

"SORUNLARI TORUNLARIMIZA BIRAKMAYACAĞIZ"

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz gecesi ve sonrasındaki günler İzmirli'nin takındığı tavırla gurur duyduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Biz bir defa değerlerimizden ne zaman uzaklaşırsak o zaman içimize tefrika ayrılık, giriyor. Muhabbetimiz kardeşliğimiz zarar görüyor. 15 Temmuz'da İzmir çok büyük bir sağduyu gösterdi. İzmir'in hem o gece, hem de devam eden 27 gün boyunda meydanları boş bırakmaması bir İzmirli olarak beni doğrusu çok mutlu etti. Gurur duydum İzmir'le, sizlerle bir kez daha iftihar ettim. Tabii ki sorunlarınız var. 'Sorunları olmayan ölülerdir' derler. Aslında onların da sorunları var, biz onların dünyasına giremiyoruz. Sorunları torunlarımıza bırakmayacağız. Üzerine gideceğiz. Bu ülkeyi devredeceğimiz gelecek kuşaklarımıza borçlu olmamamız lazım. Daha güzel bir Türkiye bırakmak gibi bir görevimiz var. Önemli olan hedefi ıskalayıp işe yaramayan boş tartışmalarla zamanı tüketmememiz gerekiyor. Bunun için ne yapacağız, daha fazla kenetleneceğiz. Konuşacağız. Ayrılıklarımızı, hoşgörüyle karşılayacağız hepimizin aynı olması şart değil. Olamaz. İnsan fıtratına aykırı. Gün olma bir olma beraber olma günüdür."

"ŞİMDİ YAZILI İZİN ORDA BOL BOL HATIRASINI YAZSIN"

Başbakan Binali Yıldırım, 15 temmuz gecesi yaşananları hatırlatarak, Pazar günü yapılacak referandumda iradenin kimin elinde olacağının oylanacağını söyledi. Yıldırum şöyle konuştu: "İnsanlarını üzerine bombalara yağdıran gözünü kıpmadan özel harekat binasını, meclisi bombalayan her yerde rastgele insanları tarayan bu gözü dönmüş asker kılığına girmiş alçaklar, ne yapmaya çalışıyorlardı? Yapmaya çalıştıkları demokrasiye son vermek, meclisi dağıtmak ve ülkeyi 30 yıl geriye götürmekti. Ne uğruna kafalarını kiraya verdikleri orada oturan, Pensilvanya'da oturan adam FETÖ. Kime hizmet ettiği bilinmeyen bir adam. Bilinen yada bilinmeyen. Bakın o gün diyorum ki, arkadaş insanların üzerine bomba yağdırıyor, uçak kaldırın onları buradan uzaklaştırın. Ne derse beğenirsin. 'Efendim yazılı izin gerekiyor'. Ben sana yarın yazılı izni gösteririm dedim. Şimdi yazılı izin orda bol bol hatırasını yazsın. Bunlar bize bir şey gösteriyor. Bu sistemin arızasını. Bunun arızası var. Ben torunuma cevap veremedim. Dedi ki, 'Dede bunlar bizim askerimiz değil mi? Evet. Niye bizim insanların üzerine bomba atıyorlar' dedi. 11 yaşındaki çocuk söylüyor ne diyeceksiniz söyleyin bana. Bunun cevabı Pazar günü verilecek. Milletin gücünden başka hiçbir güç yoktur. Bunun kararını vereceksiniz. Verilecek karar irade kimdedir. Onun kararı irade millette mi olacak yoksa millet iradesini çalanların elinde mi? Pazar günü buna inşallah bu kararı hep birlikte vereceğiz."

"ONLARIN ADAMLARI KÜRSÜ İŞGALİ TEKME TOKAT BUNLA MEŞGUL OLDU"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu muhtarlıkların kapatılacağı yönündeki açıklamalarını hatırlatan Başbakan Binali Yıldırım, "Diyor ki muhtarlara 'bakın diyor. Tek adam her şeyi eline alıyor. 17'si sabahı muhtarlıkları kapattım diyecek, iki durağı arasında. Allah Allah nerden çıktı bu ya. Anayasa değişikliğinin bütün aşamalarında bunlar konuşuldu, anlatıldı itirazların hepsi cevaplandırıldı. MHP ile beraber çalıştık ama onların adamları bu işlerle kafa yormak yerine kürsü işgali tekme tokat bunla meşgul oldular. Hiç dinlemek istemediler, dinlemediler. Şimdi de gidiyorlar milleti korkutmaya çalışıyorlar. Kardeşim gelen değişiklik diyor ki bir konu özellikle anayasada düzenlenmişse, kanunla düzenlenmişse bu konuda cumhurbaşkanın yapacağı bir şey yok" dedi.

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un 'evet' verenleri denize dökecekleri yönündeki açıklamasını hatırlatan Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Evet' çıkarsa onları da çağıracağız yanaklarından öpeceğiz. Bize nefret yakışmaz, inancımıza nefret yakışmaz, Bu millete nefret duyguları yakışmaz. Çünkü biz farklılıklarımızla zenginiz. Dolayısıyla maalesef bu kampanya döneminde İzmir'in adını da iyi kullanmadılar. Bir İzmir milletvekilinin yaptığı küfürleri gördünüz. Rahatsız edici, İzmir hoşgörü, demokrasi ilklerini şehri. İzmir'e bu yapılmaz. İzmirli bunu kabul etmez."

FIKRAYLA EVET İSTEDİ

Konuşmasınını sonunda fıkra da anlatan Başbakan Binali Yıldırım, "Temel Dursun ortak kamyon almışlar. Kamyonu Temel sürüyor. Dursun yanında muavin. Gidiyorlar, yolun ortasında kamyon duruyor. Dursaun 'ne oldu' diyor. Temel diyor ki; Vites kolu koptu. Dursun da diyor ki ben bindiğimizden beri bakıyorum bunun kırılacağı belliydi durmadan onunla oynuyorsun. Onun için bu anayasa otomatik vitesli. Vites kolunun elde kalması diye bir şey yok" dedi.

Görüntü Dökümü

---------------------

Katılanlardan görüntü

Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmasından görüntü.

Haber: Taylan YILDIRIM - Timur TARLIĞ, Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR

=============================

Kazada yaralanan 22 günlük polis memurundan acı haber (2)

TÖRENLE MEMLEKETİNE UĞURLANDI

Denizli'de kavşakta çevik kuvvet minibüsüne bir otomobilin çarpmasıyla ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan polis memuru Ramazan Akçadağ için Denizli İl Emniyet Müdürlüğü'nde tören düzenlendi. Törene, Denizli Valisi Ahmet Altıparmak, AK Parti Denizli Milletvekili Sema Ramazanoğlu, CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper, 11'inci Komando Tugay Komutanı Kurmay Albay Gültekin Yaralı, Denizli İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir ve şehit polis memuru Akçadağ'ın ailesi ile meslektaşları katıldı.

Törende 22 günlük polisken şehit olan Ramazan Akçadağ'ın annesi Yeter Akçadağ, oğlunun cenazesi getirildiği sırada ayağa kalkarak selam verdi. Baba Ömer Akçadağ, törende güçlükle ayakta durabildi. Baba Akçadağ, tekerlekli sandalyeyle törene katıldı. Şehit Polis Memuru Akçadağ'ın ablası Dilek Akçadağ ile kardeşleri Mert Akçadağ ve Murat Akçadağ gözyaşlarına boğuldu. Törende konuşan Denizli İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, trafik kazası sonucu genç polis memuru Ramazan Akçadağ'ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. Okunan duanın ardından Akçadağ'ın Türk bayrağına sarılı cenazesi, silah arkadaşlarının gözyaşları arasında, toprağa verilmek üzere memleketi Kırıkkale'ye uğurlandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Şehit polisin cenazesinin meslektaşlarınnomzunda tören mangasıyla getirilmesinden görüntü

-Anne Yeter Akçadağ'ın oğlunun cenazesine selam vermesi

-Şehit polisin ablası Dilek Akçadağ ile kardeşleri Mert Akçadağ ve Murat Akçadağ'ın ağlaması

-şehit polisin ağlayan meslektaşlarından görüntü

-Denizli İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir'in konuşması

-Aileye taziyelerin sunulması

-Genel ve detay görüntüler

aber: Ramazan ÇETİN - Kamera: Deniz TOKAT/ DENİZLİ, DHA)

=============================================

AK Partili Miroğlu'ndan Ahmet Türk ve Deniz Baykal görüşmesine tepki

AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu,, CHP eski Genel başkanı ve Antalya milletvekili Deniz Baykal'ın, Mardin eski Büyükşehir Belediye başkanı Ahmet Türk ile görüşmesine tepki göstererek, "Yani Kürt Kemalistler ile Türk Kemalistleri'nin buluştuğu tarihi bir aşamadayız. Bu buluşmaya bir şey demiyoruz, helal hoş olsun, birbirlerine mübarek olsunlar. Ama bizim önümüzü kesmesinler, milletin önünü kesmesinler istiyoruz" dedi.

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Midyat Temsilciliği tarafından düzenlenen, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasa Değişikliği" konulu panele konuşmacı olarak katılan AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile Mardin Büyükşehir Belediyesinin eski Başkanı Ahmet Türk'ün görüşmesini, "Kürt Kamelasitler ile Türk Kemalistler'in buluşması" olarak değerlendirdi. Bağlar Mahallesi'ndeki Fen Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde konuşan AK Partili Miroğlu, Deniz Baykal'ın da içerisinde bulunduğu SHP döneminde, Ahmet Türk ve arkadaşlarının partiden ihraç edildiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Mardin'de, Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın bir konferansı vardı. Şimdi Mardinliler, Doğu, Güneydoğulular, ne işi var Deniz Baykal'ın Mardin'de? Bayram değil, seyran değil, bu enişteler niye Kürtler'i öpmeye devam ediyorlar? Anlamak mümkün değil. Ne alakanız var? Siz değil miydiniz ki 1990'lı yıllarda Ahmet Türk ve arkadaşlarını partiden ihraç eden. Sosyal Demokrat Halkçı Parti ile birlikte seçimlere girildi ve bölgede yüzde 24-25 oy alındı. Ama ne oldu arkasından, bir Kürt konferansına katıldılar diye Ahmet Türk ve arkadaşlarını, yani bugün Deniz beyi Kasrı Kanco'da karşılayan bu politikacı arkadaşımız, hem milletvekilliği yapmış, hem belediye başkanlığı yapmış kayyum dönemine kadar. Bugün Kasrı Kanco'da Deniz Baykal'ı karşılıyor. Deniz Baykal'ı ağırlıyor. Peki hangisi haklı? Acaba inkarı bitiren Recep Tayyip Erdoğan mı haklı, acaba inkarı bitiren Recep Erdoğan mı Kürt halkını seviyor, yoksa Ahmet Türk ve arkadaşlarını 25 yıl önce partiden ihraç eden Deniz Baykal mı seviyor? Hangisi seviyor acaba? Yani bu bizim gözlerimizin önünde yaşananlardan biz hiç ders çıkarmayacak mıyız? Yani Kürtler'i bu kadar hafızadan yoksun, 'balık hafızalı' derler ya, balık hafızalı bir halk mı zannediyorlar? Yani Kürt Kemalistler ile Türk Kemalistleri'nin buluştuğu tarihi bir aşamadayız. Bu buluşmaya bir şey demiyoruz, helal hoş olsun, birbirlerine mübarek olsunlar. Ama bizim önümüzü kesmesinler, milletin önünü kesmesinler istiyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Salondan detay

Orhan Miroğlu ve konuşmacılar

Orhan Miroğlu'nun konuşması

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Halis İŞ/MİDYAT,(MARDİN), -

================================================

Diyarbakır'da 18 yaşındaki gence silahlı saldırı

DİYARBAKIR merkez Kayapınar ilçesinde 18 yaşındaki Yusuf G. uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralandı.

Merkez Kayapınar ilçesi Selahaddini Eyubi Bulvarı 227'nci sokakta yürüyen 18 yaşındaki Yusuf G., kimliği belirsiz bir kişinin silah tabanca ile düzenlenen silahlı saldırısına uğradı. Görgü tanıklarının ifadesine göre, kapşonlu bir kişi Yusuf G'ün yanına yaklaşarak ateş edip kaçtı. Bacağından yaralanan Yusuf G'ye olay yerine çağrılan sağlık ekipleri müdahale etti. Hastaneye kaldırılan Yusuf G'nin tedavisi devam ederken, polisin olayla ilgili çalışmasının sürdüğü öğrenildi.

Görüntü Dökümü:

-Vurulan Yusuf G.'nin yerde görüntüsü

Haber-Kamera: DİYARBAKIR,-

================================

Kilis'te çay bahçesinde dilenci kavgası: 2 yaralı

KİLİS'te, çay bahçesinde dilenmek isteyen kadın nedeniyle çalışanlar arasında çıkan kavgada baba ve oğlu bıçakla yaralandı.

Olay, öğle saatlerinde Cumhuriyet Caddesi üzerindeki bir çay bahçesinde meydana geldi. İddiaya göre, kadın bir dilenci girdiği çay bahçesinde para toplamak istedi. Dilenci kadından peçesini açmasını istediği iddia edilen çay bahçesi çalışanı M.Y. ile buna tepki gösteren iş arkadaşı olan Suriye uyruklu A.E.S. arasında tartışma çıktı. Kadının çay bahçesinden ayrıldığı tartışmaya M.Y.'nin oğlu S.Y.'nin de katılmasıyla taraflar bıçaklarla kavga etmeye başladı. Kavgada S.Y. ile babası M.Y. bıçakla yaralandı. Yaralı baba-oğul, ihbarla gelen sağlık görevlileri tarafından ambulanslarla Kilis Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Acil serviste tedaviye alınan yaralılarda S.Y.'nin hayati tehlikesinin bulunduğu belirtilirken, Suriyeli A.E.S. polis tarafından gözaltına alındı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------------------

Gözaltına Suriyeli

Olay yeri

Polislerin incelemesi

Genel ve detay görüntüler

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Reşit ÇELEBİOĞLU-KİLİS-DHA)

=======================================

Muğla turizmi Hintli turistlerle canlanacak

MUĞLA'ya turizmde alternatif pazar oluşturulması amacıyla davet edilen Hindistan'ın film organizasyon firması Island Group heyeti, Yılmaz Erdoğan'ın Köyceğiz'deki BKM film platosunu gezerek iki ülke arasında kurulacak işbirliği için ilk adımı attı.

Hindistan'ın önde gelen düğün ve film organizasyon firması Island Group'un Başkanı Aman Bhatia ve ekibi ile sanatçı Yılmaz Erdoğan'ın Köyceğiz'deki BKM film platosunda yapılan tanışma toplantısına, Muğla Valisi Amir Çiçek, Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Ali İnan, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülent Karakuş, Ortaca Kaymakamı Fatih Ürkmezer, Dalaman Kaymakamı Ali Güldoğan ve Köyceğiz Kaymakamı Gürkan Demirkale ile bazı protokol üyeleri katıldı. Geçen şubat ayında Hindistan'ın Bombay ve Daho kentlerinde düzenlenen turizm fuarlarına katılıp yaklaşık 500 acente temsilcisi ile görüştüklerini söyleyen Dalaman, Ortaca, Köyceğiz Turistik Otelciler ve Turizm İşletme Birliği (DOKTOB) Başkanı Yücel Okutur, turizm, düğün ve film organizasyon firması İsland Groub'un başkanı Aman Bhatia ve yardımcısı Niyati Nagpal'i Muğla'ya davet ettiklerini söyledi. Davetlerini kabul eden konuklara Ortaca, Dalaman, Köyceğiz ve Dalyan'ın turistik tesislerini gezdirdiklerini belirten Okutur, "Hindistan'da nisan, mayıs ve haziran ayları okullar tatil oluyor. Bu durumu değerlendirmeliyiz. Bu görüşmelerin bölge turizmine önemli katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi.

Yılmaz Erdoğan'ın BKM stüdyolarını tanıtan 3 dakikalık filmi izleyen Niyati Nagpal, İsland Group'u tanıtan bir sunum yaptı. Nagpal, "Muğla'yı Hindistan'a tanıtmak için geldik. 18 yıl geçmişe sahip olan firmamız ile balayı, toplantı, düğün ve yaz tatili gibi farklı segmentlerde hizmet sunuyoruz. 4 kişilik ekibimizle dünyanın çeşitli yerlerini gezip önce kendimiz tanıyoruz, Hindistan'daki acentelere tanıtıp, marketlerde yer almasını sağlıyoruz. Film prodüksiyon merkezi Bollywood için film mekanları danışmanlığı yapıyoruz. Hindistan'da evlilik törenleri çok önemli. Bahreyn ve Umman'da 3 ay içinde 15 tane düğün organizasyonu yaptık. Muğla'nın Hindistan'da tercih edilen bir yer olmasını sağlayacağız" dedi.

Hindistan'da yaşayan insanların Türkiye'de sadece Antalya, İstanbul ve Kapadokya'yı tanıdığını belirten İsland Group Başkanı Aman Bhatia, "Hindistan'da 62 milyon pasaportu olan insan var. Bunların 18 milyonu her yıl yurt dışına çıkıyor. Dalyan deltasına hayran kaldım. BKM stüdyoları ise harika. Bollywood için Malezya, Ürdün ve Umman'daki platolarda film yapılmasını sağladık. Dünyanın birçok yerinde film platosu gezdim ama burası bambaşka. Yılmaz bey çok uğraşmış, harika bir iş başarmış. Emininim Hindistan'daki film prodüksiyon merkezi Bollywood burayı değerlendirecek" dedi.

"BUGÜN BOLLYWOOD'A BİR YOL AÇILDI"

Bollywood'u yakından incelediğini anlatan ünlü sinema sanatçısı Yılmaz Erdoğan, Hindistan'dan gelen konuklarla kurulacak ilişkiler için küçük bir başlangıç yaptıklarını dile getirdi. İki ülke arasında kurulamayan sağlıklı ilişkilerin film stüdyoları ve yapımcılar düzeyinde kurulabileceğini anlatan Erdoğan, "Teknik kapasite olarak Hollwood'da ne varsa eksikleri yok fazlaları var. Kültürel olarak bize daha yakın, bir sürü ortak kelime kullanıyoruz. Dünyaya başkalarının istediği gibi değil de kendi istediğimiz gibi baktığımızda yakını, uzağı daha iyi görüyor insan. Bugün buradaki kıymetli misafirlerimizle beraber Bollywood'a bir yol açıldığını düşünüyorum. Ben de dans dersleri almaya başlasam kötü olmayacak. İyi dans eden sanatçılar var. Çünkü orada dans yapabiliyorsan bir Hintlisin. Biz bunun şakasını yapıyoruz ama gerçekten çok iyi bir endüstrileri var. Film ve dizilerin çekildiği yerler de ziyaretçi akınına uğrar ve turizmin gelişmesine katkı sağlar" diye konuştu.

Muğla Valisi Amir Çiçek ise Bollywood'un Türkiye ile bir film çalışması yapmasının Muğla'nın tanıtımı için inanılmaz bir fırsat olduğunu belirterek, "Hintliler düğün törenlerine çok önem veriyorlar. 3 gün 3 gece süren düğünler yapıyorlar ve çok para harcıyorlar. Muğlamız bu organizasyonlar için çok uygun. Yılda 7-8 milyon turist ağırlıyoruz. Destinasyonlarımızı ön plana çıkartıp iyi tanıtırsak, bu sayıyı 10 milyona çıkartabiliriz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Tanıtım filmi ve yapılan sunumlardan detay görüntü,

-Yücel Okutur'un konuşması,

-Yılmaz Erdoğan'ın konuşması,

-Vali Amir Çiçek'in konuşması.

Haber: Cihan KAYA - Süleyman İLTER - Kamera: Adnan TÜFEKÇİ/ KÖYCEĞİZ (Muğla),

===========================================

Türkiye'nin cüce su aygırı dünyaya geldi

KOCAELİ'nin Darıca İlçesi'nde bulunan Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı'nda cüce su aygırı doğum yaptı. Cüce su aygırına 'Mela' ismi verildi. Hayvanat bahçesi doğum anı görüntülerini paylaştı.

Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı'nda bulunan Malya ve Rübe isimli cüce su aygırı çiftinin yavruları dünyaya geldi. Malya'nın 22 Şubat'ta dünyaya getirdiği 6 kilo ağırlığındaki dişi cüce su aygırına 'Mela' ismi verildi. Mela annesiyle ayrı bir bölümde bulunurken, 24 kiloya ulaştı. Bugün cüce su aygırı annesi ile birlikte gazetecilere gösterildi. Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı Pazarlama Müdürü Gökmen Aydın, "Ülkemizin ilk cüce su aygırı doğum gerçekleştirdi. Şu anda 24 kilo civarında bir yavrumuz var. İsmi Mela. Cüce su aygırları Liberya'da yaşadıkları için oranın yerel dilinde Mela su aygırı demek. O nedenle biz baba Rübe ve anne Malya'nın dünyaya getirdiği bu yavruya Mela adını verdik" dedi.

Su aygırlarının dünyada nesli tükenme tehlikesi altında olan hayvanlardan birisi olduğunu belirten Gökmen Aydın, "Ülkemizde sadece burada var. Böyle bir hayvanı burada çoğaltabilmek bizim için çok büyük bir onur oldu, çok mutluyuz. 22 Şubat'ta dünyaya geldi. İlk doğduğunda 6 kiloydu. Şu anda 24 kilo civarında. Birkaç ay daha anne ile vakit geçirdikten sonra anneden ayrılacak. Normal vücut aktivitelerini yapabilecek. Şu anda kapalı alandalar. Açık alanda da baba ve diğer eş yaşıyor. Yavru yavaş yavaş diğer grupla bir araya gelecek, onlarla kaynaşıp burada devam edecekler. Anne ve yavru havuza girmeyi çok seviyor. Ama biz yine önlem alarak havuzu sadece 40 santimetre derinliğine kadar dolduruyoruz. Onlara özel ayrı bir bölüm var. Şu anda orada yaşıyorlar. Yakın zamanda hem ziyaretçilerimiz bu sevimli yavruyu daha aktif olarak görecekler, hem de yeni yavrular için baba ve anneyi yan yana getireceğiz. Dişi yavrumuz Mela yoğun bir uğraş sonucu dünyaya geldi. Cüce su aygırları dünyada çok az kalmış canlılar. Annenin gebelik süresi 7 ay. ve yılda bir yavru dünyaya getirebiliyor. Biz de Mela'yı ülkeye kazandırdığımız için, daha doğrusu yaban hayatına bir cüce su aygırı daha ekleyebildiğimiz için çok mutluyuz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Cüce su aygırından görüntü

Dünyaya gelen bebek su aygırı ve anneden görüntü

Cüce su aygırının dünyaya gelişi

Gökmen Aydın ile röp

Haber-Kamera: Mesut IŞIK-Büşra KAYA/DARICA(Kocaeli), -

=================================

Cinsel istismar mağduruna 7 yıldır muayene eziyeti

DİYARBAKIR'da, 2009 yılında 13 yaşındayken cinsel istismara uğradığı için 5 kez rapor aldırılan M.T.'nin, yeniden radyoloji ünitesi olan bir devlet hastanesine sevk edilerek yaşının tespiti için rapor aldırılmasına karar verildi. Mağdurun ailesi, psikolojisinin bozulmamamı için kızlarını hastaneye göndermezken, avukat Gevriye Atlı, sanığın tutuksuz olarak normal hayatına devam ettiğini, mağdurun ise 7 yıldır rapor eziyeti çektiğini söyledi.

Diyarbakır'da, 2009 yılında ekmek almak için evden çıkan ve sokakta tanıştığı kişinin cinsel istismarına maruz kaldığını iddia eden M.T., rapor aldırılmak üzere Kadın Doğum Hastanesi'ne gönderildi. Raporda cinsel ilişkinin gerçekleştiği, ancak M.T.'nin bakire olduğu tesbit edildi. Olayın savcılığa bildirilmesi üzerine soruşturma başlatılırken, M.T. ailesine teslim edildi. Bir süre sonra emniyete çağırılan M.T., sabıkalılar albümünden şüpheli 21 yaşındaki S.T.'nin fotoğrafını teşhis etti. Soruşturma sırasında Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'na sevk edilen M.T.'nin, ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. İstismarın yaşandığı yerdeki koltuk örtüleri ve M.T.'nin çamaşırları üzerinde yapılan incelemede de sperm örnekleri tespit edilirken, yakalanan S.T. tutuklandı. İncelemede mağdurenin iç çamaşırından alınan sperm ile S.T.'den alınan örneklerin birbiriyle biyolojik uyum sağladığı tespit edildi.

30 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENDİ

İddianamede, S.T.'nin 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'çocuğu hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 30 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. İddianamenin kabulünün ardından S.T.'nin yargılamasına 2010 yılında Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. İfadesinde mağdurun yaşının küçük olduğunu bilmediğini belirten sanık S.T., zorla ve tehditle istismarda bulunmadığını söyledi.

İfadesi alınan mağdur M.T., "Sanık beni zorlamıştı. Evleneceğimizi ve beni İstanbul'a götüreceğini söyleyerek ikna etti. Bu şekilde 2 saat arayla, iki kez cinsel istismarda bulundu" dedi.

SOL KOLU MÜHÜRLENEREK SEVK

Mahkeme 2010 yılındaki ilk duruşmada, mağdurenin tam teşekküllü devlet hastenesine sol kolu mühürlü olarak sevk edilip, fiili livata ile ilgili bulgu olup olmadığına ilişkin rapor aldırılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca mağdurenin Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilerek, beden ve ruh sağlığı kurul raporu aldırılmasına hükmetti. İstenen raporlar alınırken mahkeme daha sonra mağdurenin yeniden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sevk edilerek, cinsel istismara maruz kalıp, kalmadığı, fiili livata bulgularının bulunup bulunmadığı ve mağdurenin kızlık zarının bozulup, bozulmadığına ilişkin de rapor alınmasına hükmetti. Daha önce Devlet Hastanesi, Çocuk Hastanesi, Kadın Doğum Hastanesi ve Adli Tıp Kurumu'na defalarca giden M.T.'nin ailesi ise kızlarının psikolojisinin daha fazla bozulmaması için başka bir şehire yerleşip, Tıp Fakültesi'nden istenen raporları aldırmadı.

SANIK TAHLİYE EDİLDİ, MUAYENE İŞKENCESİ BİTMEDİ

Mahkemenin ısrarı üzerine savcı polis merkezine talimat yazarak, mağdurun rapor için hastaneye götürülmesini istedi. Sanık S.T., 2 yıllık tutukluluktan sonra tahliye edilirken, Adli Tıp Diyarbakır Şube Müdürlüğü raporunda, mağdurenin 4 ayrı kurumda muayene edildiği belirtildi. Raporda, olaydan hemen sonra yapılan muayenede kızlık zarının sağlam olduğu, ancak bir yıl sonra Devlet Hastanesi'nde yapılan muayenede doğal çentik tespit edildiği belirtildi. Raporda, aradaki çelişkinin giderilmesi için mağdurenin tekrar muayene edilmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Dairesine sevk edilmesi istendi.

ZORLA GÖTÜRÜLME KARARI

Yargılama sırasında mağdur yeniden muayeneye gitmek istemezken, mahkeme M.T.'nin gitmek istememesi durumunda polis zoruyla sevk edilmesine karar verdi. M.T.'nin ikinci kez muayeneye gitmeyi reddetmesi üzerine mahkeme yeniden gerektiğinde zor kullanılarak götürülmesine hükmetti. M.T.'nin Adli Tıp Kurumu'na gitmek istememesi üzerine mahkeme mağdurun Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sevk edilerek 7 kişiden oluşan doktor heyetinden rapor alınmasına karar verdi. Avukatların ikna etmesi üzerine Tıp Fakültesi'ne giden mağdura verilen raporda beden ve ruh sağlığının bozulmadığı belirtildi. Tıp Fakültesi heyet raporu ile Çocuk Hastanesi raporu arasında çelişki olduğunu belirten mahkeme, çelişkinin giderilmesi için mağdurenin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verdi.

AİLE 3 KEZ ADRES DEĞİŞTİRDİ

Çocuklarının psikolojisinin bozulması üzerine bir daha rapor aldırılmasını istemeyen ailesi ise kendilerine ulaşılmaması için 3 kez adres değiştirdi. 2010 yılından bu yana devam eden davanın geçtiğimiz gün görülen 30'uncu celsesinde mahkeme mağdurenin radyoloji ünitesi olan bir devlet hastanesine sevkinin sağlanarak yaş tespiti için grafi, bilgisiyarlı tomografilerinin çekilmesine karar verdi. Mahkeme filmlerin çekilmesinin ardından dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek mağdurun suç tarihi itibariyle yaşının tespit edilmesine ve mağdurun ruh sağlığının bozulup, bozulmadığının belirlenmesine karar verdi.

Mağdur M.T.'nin avukatı Gevriye Atlı, ailenin olayı unutmak için başka bir yere taşındığını belirterek, "Biz mağduru Dicle Üniversitesi'ne götürmek için çok uğraştık. Mağdur Adli Tıp Kurumu'na gelmeyecektir. Bu karardan vazgeçilmeli. Ruh sağlığının bozulduğu Diyarbakır Adli Tıp Kurumu raporuyla tespit edilmişti. 2012'den bu yana mağdurun bulunmasını ve Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesini bekliyoruz. Ailenin nerede oturduğunu bilmiyoruz. Bu dosya nedeniyle 3 kez adres değiştirdiler" dedi.

HABER: Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, -

Kaynak: DHA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement