Seçim sürecini ve tartışmaları değerlendiren Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Parlamenter sistem mi, başkanlık mı olsun diye tartışıyorsak, seçim sistemini ve barajı da konuşuruz. Bunlar tabu değil ki. Ama meşru zemin molotof, yakma yıkma değildir" dedi
Başbakan Davutoğlu; Muğla, Aydın ve Nazilli mitinglerini izleyen gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, gündemdeki tartışmalara dair önemli mesajlar verdi:
-Seçim sürecinde en güncel konulardan biri HDP'nin barajı geçip geçemeyeceği meselesi. Siz bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz?
Onlar daha seçime parti olarak girme kararlarını açıklamadan önce, ben bir TV programında "Herkesin iradesine saygı duyarız. Ama herkes de halkın iradesine ve sistemin işleyişine saygı duyacak" dedim. Başarı birine yazılacaksa, başarısızlık da ona yazılır. (Demirtaş'ın) "Bırakırım" demesi kaçamak bir cevap. Başarısızlıkta sorumluluğu hangi kritere göre ölçecek bilemeyiz. Barajı geçemeyince çıkıp "Halkın hatası" da diyebilir mesela.
-HDP barajı geçemezse toplumda bir kesimin sokaklara dökülebileceğine dair bir algı oluşuyor.
Bu şantajdır, tehdittir, demokrasi ile uzlaşmaz. Açıkça çıkıp tavrını ortaya koymalılar. Ya barışçıl bir siyasetçi olursun ya da terör ve şiddet yanlısı olursun. Ama "Başarılı olursam parlamentoya gider barış oyunu oynarım, başarısızlık halinde dağa çıkar savaş oyunu oynarım ya da şehirleri yakar yıkarım" dersen, aslında tam da niyetini ortaya koyan bir tutum sergilemiş olursun. "Özgürlükçüdürler, barış kelimeleri ağızlarından dökülüyor" diye bunlara oy verecek vatandaşlarımız kararlarını gözden geçirmeli. Kamu düzenini koruma konusunda hiçbir taviz vermeyiz. Şimdiden herkesi uyarıyorum, Türkiye'yi Suriye ya da Irak'a döndürmeyiz. 3 sene önce barajla ilgili teklifimize "Evet" demediler, şimdi milletin vereceği oya razı olmaları lazım. Biz razıyız.
-Seçimden sonra, barajın düşürülmesi gündeme gelebilir mi?
Çok daha geniş bir ifade kullanacağım, tekrar seçim sistemini düşünürüz. Baraj da dahil olmak üzere her şeyi konuşabiliriz. Türkiye'deki siyasal sistemi konuşuyorsak, "Parlamenter sistem mi, başkanlık mı olsun?" diye tartışıyorsak, seçim sistemi tabu değil ki, onu da konuşuruz tekrar. Siyasal Partiler Yasası'nı da konuşuruz. Bunlarda hiçbir tabu kabul etmiyorum. Ama bunun tartışılacağı yer, meşru zemindir. Parlamentodur, sivil toplumdur, üniversitelerdir... Bunun yolu şiddet, molotof, yakma yıkma değildir.
'NECDET PAŞA DÖNER GÖREVİNE BAŞLAR'
-Ağustosta Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) var. "Orada tasfiyeler gündeme gelebilir" deniliyor.
Öte yandan Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in görev süresinin uzatılması ihtimalinden bahsediliyor... Ne diyorsunuz?
Usuller neyse, o usuller içinde hareket edilir. Necdet Özel Paşa, görevini hakkıyla ve onurla yapmış bir Genelkurmay Başkanı'mızdır. Son derece iyi bir atmosferde mesaimiz oldu. Ameliyatından sonra gelir, görevine başlar. İlk soruya gelirsek... YAŞ için yine TSK'nın geleneği var. Yanlış davranışlar içine girmiş olanlar varsa, değerlendirilir. Onların bu gelenek içinde barındırılması mümkün olmaz. Ama hiçbir subayımız da haksız muameleye maruz kalmaz.
"YAFTALAMAYA İZİN VERMEYİZ AMA PARALELCİLERİ DE BÜROKRASİDE BARINDIRMAYIZ"
- Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne (MGSB) de giren "paralel yapıyla mücadele"de süreç nasıl işleyecek?
MGSB, mahrem bir belgedir. Bu belge, MGK üyelerinin katıldığı toplantıda kabul edilir, sonra bütün kurumlar gereğini yapar. Bunlar devlet mahremiyeti içinde yürüyen işlerdir. Bürokraside veya yargıda, görevini bürokratik hiyerarşi ve etik içinde yapan kimsenin herhangi bir sıkıntıyla karşılaşması söz konusu olmaz. Ama amirinden talimat almak yerine dışarıdaki bir başka otoriteden talimat almaya başlayanı, kim olursa olsun ve sayıları ne kadar olursa olsun, bürokraside barındırmayız. O zaman devlet idare edilmez. Hâkimlerin, savcıların vicdanlarıyla davranmaları lazım. Yoksa adaletin tuzu dahi kokar. Ne yapılması gerekiyorsa yapılır ama kurunun yanında yaşın da yanmasına kesinlikle izin vermeyiz. Birtakım insanları devre dışı bırakmak için yapılan "paralelci" yaftalamalarına izin vermeyiz, ama gerçekten böyle bir yapının parçası ise onu bürokraside barındırmak bürokrasinin zehirlenmesine, felç olmasına yol açar.
"AKŞENER'İN ONURU BİZİM ONURUMUZ"
- Bir tür kaset iftirasına hedef olan Meral Akşener'e sahip çıktınız. Cumhurbaşkanı da aradı kendisini...
Meral Hanım, Türk siyasetinde son derece güzel, olumlu etkiler bırakmış, mert bir siyasetçidir. Saygı duyduğum da bir isimdir. İffetine ve dürüstlüğüne güvendiğim bir siyasetçi hanımefendi. Ne suretle olursa olsun, kasetler, şantajlar üzerinden biri yıpratılmaya kalkılırsa, yıpratılanın yanında oluruz. Demirtaş, Kılıçdaroğlu, Bahçeli; AK Parti Genel Başkanı olduğum için siyasi rakibimdir. Ama Başbakan olarak, onların şerefi bizim şerefimizdir, onurlarını korumak da vazifemizdir. Akşener'in onuru, bizim onurumuzdur. Sare Hanım ile aralarında bir hukuk vardı, onun için de Sare Hanım aradı konuştu, dayanışmasını ifade etti.
"17 MAYIS'TA MALTEPE'YE BEKLERİM"
-Meydanlar ne söylüyor?
Mitinglerimizde başka partilerle kıyas edilmeyecek bir coşku, hareketlilik ve katılım var. Üç ölçütüm var. Biri, katılım. Beni sükûtu hayale uğratan mitingimiz olmadı. Diğer liderler bekliyor ki kalabalık toplansın. İkincisi, coşku. Bazen beni konuşturmayacak kadar coşkulu bir kalabalık oluyor. Üçüncüsü, sokak. Mitinge sizi sevenler geliyor. Oradaki yanıltıcı olabilir. Ben mitinge gidene kadar yoldaki heyecana da bakarım. 17 Mayıs'ta Maltepe'deki İstanbul mitingine herkesi beklerim.
-Ya muhalefetin vaatleri?
Bu tür şeyler ilk anda, hesap kitap yapılmadan söylendiğinde, alıcı bulabilir. Ama nihayetinde insanlar bu tür vaatleri geçmişte çok duydukları için karşılığının olmadığını görüyorlar. Biz söyleyince biliyorlar ki yapılacak...
BALLI IHLAMUR HEP YANINDA
Mitingden mitinge koşan Davutoğlu'nun dinçlik sırrı ballı ıhlamur. Davutoğlu, miting aralarında, sesi için eşi Sare Davutoğlu'nun hazırlattığı ballı ıhlamuru içiyor.
Son Dakika › Güncel › Başbakan'dan HDP'ye: 3 Sene Önce Evet Demediniz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?