1-SANCAKTEPE'DE HELİKOPTERİN DÜŞME ANI KAMERADA
Haber: Soner HASIRCIOĞLU - İstanbul DHA
Sancaktepe'de 4 askerin şehit olduğu helikopter kazasıyla ilgili güvenlik kamerası görüntüleri çıktı.
Görüntülere göre, Sarıgazi Mahallesi Fırtına Sokak'a helikopter saat 10.55'te düşüyor. Helikopterin düştüğü noktadan bir kaç saniye önce bir kişinin geçtiği görülüyor.
Görüntü Dökümü:
-----------------
-Yoldan geçen kişi
-Kaza anı
27.11.2018 - 12.54 - Haber Kodu : 181127096
DHA FEED
==========================
2- SANCAKTEPE'DE DÜŞEN HELİKOPTERİN ENKAZI KALDIRILIYOR
Haber-Kamera: Yılmlaz BEZGİN - Harun UYANIK - İSTANBUL DHA
Sancaktepe'de 4 askerin şehit olduğu helikopter kazasının ardından enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor.
Sarıgazi Mahallesi Fırtına Sokak'ta sabah saatlerinde başlayan çalışmalar kapsamında olay yerine vinç ve TIR'lar getirildi.
Ankara'dan gelen kaza kırımı ekibi çalışma yaparken olay yerinden geniş güvenlik önlemi alındı.
İncelemelerinin ardından enkazın kaldırılmasına başlandı
Görüntü Dökümü:
-----------------
-Ekiplerin çalışması
-Enkazın kaldırılması
Detaylar
27.11.2018 - 12.07 - Haber Kodu : 181127071
27.11.2018 - 12.10 - Haber Kodu : 181127072
DHA FEED
=======================
3- ENGELLİ DEĞİL EZİYET RAMPALARI
Gökhan ÇELİK - Güven USTA - Alper KORKMAZ/İSTANBUL,
İstanbul'da yeni inşa edilen binaların girişlerine yapılması zorunlu tutulan ancak yönetmeliğe uymayan engelli rampaları, kazalara davetiye çıkarıyor.İnşaat Mühendisleri İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, ""Uygulamaya bakıldığında bu rampaların 'adet yerini bulsun' diye yapıldığı görülüyor" dedi. Bedensel engelli Leyla Gökalp Koca da "Yetkililere çağrımdır. Kendileri bir gün sandalyeye binsinler ve bizim yerlerimize buralardan çıkabiliyorlarsa çıksınlar. Belki ondan sonra rampa düzenlemesini yeniden yapabilirler" diye konuştu. En fazla yüzde 8 olması gereken bazı rampaların eğimi yüzde 20'leri buluyor. Sağlıklı insanların bile çıkamadığı rampalar, özellikle tekerlekli sandalyeye mahkum olanlar için tam bir eziyet. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, yönetmeliğe uymayan engelli rampaların iskan ruhsatı alınabilmesi için göstermelik yapıldığını savunuyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan "Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğiö gereği İstanbul'da son 1 yılda yapılan bina girişlerine engelli rampaları yapılıyor. Ancak, bu rampaların büyük bir çoğunluğunun yönetmelikteki standartlara uymadığı görüldü. Yönetmelikte atıf yapılan ve Türk Standartları Enstitüsü tarafından "TS 9111" adıyla yayımlanan "Engelli İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları"na göre, inşa edilecek rampanın eğiminin en fazla yüzde 8 olması, rampanın iki kenarına korkuluk ve rampanın bitiminde bir tekerlekli sandalyenin kolayca manevra yapabilecek bir alanın olması gibi özelliklere sahip olması gerekiyor. Ancak kimi zaman yüzde 20'lerin üzerinde olan eğimi ve birçok standarda uymayan rampalar nedeniyle bedensel engelli vatandaşlar zor anlar yaşıyor. Bu tür kötü örneklerle karşılaşan birçok engelli, çok mecbur değilse girecekleri binadan geri gidiyor. Mecbur olanlar ise, sağlıklı bir insanın dahi çıkmakta zorlandığı dik ve kaygan olan rampadan ancak birden fazla insanın yardımıyla inip çıkabiliyor.
"ENGELLİ RAMPASINDAN 3 KİŞİ İLE ZOR İNEBİLDİM"
O engellilerden biri olan Leyla Gökalp Koca, İstanbul'un birçok yerinde her gün benzer şekilde engellendiğini söylüyor. 2 yıldır Esenyurt'ta oturan Leyla Gökalp Koca, mecbur kaldığı durumlarda ancak birilerinin yardımıyla engelli rampasını çıkabiliyor. Aynı rampadan geri inmek ise bir o kadar zor. 3 kişinin zor indirebildiği rampa hakkında konuşan Leyla Gökalp Koca, "Bu rampadan kesinlikle çıkamam. Çünkü çıkabileceğim bir rampa değil bu. Ülke şartlarında uygun olduğu da ayrıca tartışılır. Gördüğünüz gibi buradan 3 kişi ile bile ancak inebildim. Bu engellerden günde en az 5 - 10 tanesi ile karşılaşıyorum. Sabah evden işe giderken, otobüs duraklarında otobüs beklerken bu sorunları yaşıyoruz" dedi.
"YETKİLİLERE ÇAĞRIM: TEKERLEKLİ SANDALYEYE BİNİN VE BU RAMPALARDAN ÇIKIN"
Dik engelli rampaları ile baş edemediklerini belirten Leyla Gökalp Koca, "Yetkililere çağrımdır. Kendileri bir gün sandalyeye binsinler ve bizim yerlerimize buralardan çıkabiliyorlarsa çıksınlar. Belki ondan sonra rampa düzenlemesini yeniden yapabilirler. Az önce bana burada yardımcı olanlar olmasaydı ben bu dik rampada çıkamayacaktım ve işlerimi halledemeyecektim. Bu rampalar hep var" ifadelerini kullandı.
"HANIMEFENDİYE YARDIM EDERKEN RAMPADA AYAKLARIM KAYDI"
Engellilerin dik rampalara mahkum bırakılmalarının üzücü olduğunu belirten bir çevre sakini de "Buranın düzeltilmesi lazım. Hanımefendiye ben yardım ederken bile rampada ayaklarım kaydı. Esenyurt Belediyesi'ne sesleniyorum. Belediye bunları görmüyorsa daha da bir şey diyemiyorumö şeklinde konuştu.
Yüzde 70 engeli bulunan Arife Karaboğa da dik engelli rampalarından şikayetçi. 40 yıldır Yenibosna'da ikamet ettiğini belirten Karaboğa, "Bizlerin bu rampalardan çıkmamız mümkün değil. Ben de çıkamam tekerlekli sandalyedeki biri de çıkamaz. Bunların daha düz olması gerekiyor. Biz bu sorunu birçok yerde yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
"ADET YERİNİ BULSUN DİYE YAPILIYOR"
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna'ya göre, bazı bina girişlerinde var olan engelli rampaları, "Adet yerini bulsunö diye yapılıyor. Söz konusu rampalar ile ilgili daha önce de ilgili yönetmeliklerin bulunduğunu belirten Suna, "Planlı alanlarımızın imar yönetmeliği en son 2017'de revize edildi. Buna göre madde 30'da durum çok net bir şekilde anlatılmış durumda. Ancak 2017 derken yanılmayalım, aslında bu yönetmelikler, daha önceki tarihlerde bakanlığın çıkarmış olduğu 2007 - 2009 genelgeleri vardı. En sonda 2013'de bir genelge yayınlandı. En son tüm bunları birleştirerek "Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne ve TSE 9111' e atıfta bulunuldu ve kurulların uygulanması istendi. Tabii ülkemizde yönetmelikler ve standartlar var. Örneğin TSE 9111, özürler ve hareket kısıtlılar için binalarda ulaşılabilirlik gerekliliklerini çok net bir şekilde açıklamış. İmar yönetmeliğimizde de bu TSE 9111'e madde 30'da bina girişleri ve rampaları diye atıfta bulunulmuş. Ancak uygulamaya bakıldığında bu rampaların 'adet yerini bulsun' diye yapıldığı görülüyor. Çok dik bir engelli rampasından engelli biri değil, normal insan bile çıkamaz. Kaldı ki siz o engelli aracını bir de iterek çıkaracaksınız. Bunlar tamamen, iskan alacağız, ruhsat alacağız diye yapılan işler." İfadelerini kullandı.
"RAMPADAKİ EĞİMLER YÜZDE 20 CİVARINDA"
TS 9111 Standartlarına değinen Suna, şöyle devam etti: "Belirlenen standartlara göre, bir engelli aracının bir noktadan bir noktaya çıkacağı yükseklik 15 santim veya daha az ise, engelli rampasının eğimi yüzde 8 olacak. 16 -50 santim arasında yükseklik olursa, rampa eğimi yüzde 7 olacak. Şayet kot farkı 50 ila 100 santim aralığında ise burada yapılacak olan engelli rampasının eğimi yüzde 6,, 100 santimin üzerinde ise de eğim yüzde 5 olması lazım. Maalesef bugün birçok yerde görülen engelli rampası eğimleri yüzde 20 civarlarında. Bu değerde bir engelli aracını itmek veya kendi başına çıkması çok mümkün değil. Bunlar yönetmelikte çok açık bir şekilde yer alıyor. Peki burada noksanlık nerede? Denetim, hasassiyet ve duyarlılık yok. Projeler doğru mu onaylanıyor ona bakmak lazım. Doğru onaylanmış proje yerinde doğru mu yapılıyor onlara bakmak lazım. Burada sorumlu olanlar, bu işin denetimini yapan şirketlerdeki çalışanlar ve ilgili kamu kurumları. Belediyede çalışanların da bunları denetlemesi lazım. Bizim en büyük eksikliğimiz böyle bir konuda, bu işi yapanların duyarsızlığı. Bu bizi çok üzüyor."
Görüntü dökümü:
------------------
-Dik ve kaygan engelli rampası
-Leyla Gökalp Koca'nın tekerlekli sandalye ile rampadan çıkamaması
-Leyla Gökalp Koca'nın birinin yardımıyla rampadan çıkmaksı
-Leyla'nın Gökalp Koca'nın 3 kişinin yardımıyla rampadan inmesi
-Leyla Gökalp Koca ile ile röportaj
-Vatandaş ile röportaj
-Leyla'nın Gökalp koca'nın kendi evine girmesi
-Muhabir anonsları
-Standarda uygun olmayan bir engelli rampaları
-Nusret Suna ile röportaj
27.11.2018 -12.36- Haber Kodu : 181127088
27.11.2018 - 12.47 - Haber Kodu : 181127093
========================
4- BANKA DOLANDIRICILIĞI OPERASYONUNDA 37 TUTUKLAMA
Haber: Yüksel KOÇ/ İstanbul DHA
Kişilerin bankacılık bilgilerini ele geçirerek dolandırıcılık yaptıkları gerekçesi ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul merkezli 8 ilde 42 kişi hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 37 kişi tutuklandı.
Şüphelilerin 30 ayrı dolandırıcılık eylemi ile haksız kazanç sağladıkları belirtildi.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, vatandaşların bankacılık bilgilerini ele geçirerek dolandırıcılık yaptığı gerekçesi ile 20 Kasım tarihinde İstanbul merkezli 8 ilde 42 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. İstanbul, Ankara, Bartın, Gaziantep, Kocaeli, İzmir, Kütahya ve Antalya'da yapılan operasyonlarda 42 şüpheli gözaltına alınarak İstanbul'a getirildi. Yaşı 18'den küçük olan bir şüphelinin dosyası ayrılarak Çocuk Suçları Bürosu'na gönderildi. Diğer 41 şüpheli ise emniyet işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin ifadesini alan savcı 37 şüpheliyi, "Banka veya kredi kurumlarını aracı kullanarak dolandırıcılık", "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve üye olmak" suçlarından tutuklanmaları talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etti. Savcı 1 şüphelinin de, "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmasını talep etti. Mahkeme, 37 şüphelinin tutuklanmasına, 4 şüphelinin de adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmasına karar verdi.
============================
-(ÖZEL)
5- ÖZEL HAREKAT EKİPLERİ GELDİ, MAHALLELİ SOKAĞA DÖKÜLDÜ
Haber-Kamera: Emin YEŞİL/ İSTANBUL,
Sultangazi'de psikolojik tedavi gören Muhammed Y.(37), evde kendisini odaya kilitledi ve intihar girişiminde bulundu. Polis, 4 saatlik ikna çabası sonucu Muhammed Y.'yi kararından vazgeçirdi.
Sultangazi'de yaşayan Muhammed Y., ailevi meseleler ve geçim sıkıntısından dolayı 1 yıl önce bunalıma girdi. Psikolojik destek almaya başladı. Davulculuk yaparak geçimini sağlayan Muhammed Y., Esentepe Mahallesi'nde ailesiyle birlikte yaşadığı evde kendisini odaya kilitleyerek intihar girişiminde bulundu. Boğazına bıçak dayayarak kendisini öldürmek istediğini söyleyen Muhammed Y., anne ve babasını da dışarı çıkardı. Haber verilmesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi.
ÖZEL HAREKATLI ÖNLEM
Polis ekipleri, bir süre Muhammed Y., ile konuşup ikna etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Bunun üzerine olay yerine müzakereci ve çok sayıda özel harekat polisleri sevk edildi. Olay yerine gelen özel harekat polisleri çevrede önlem aldı. Olayın yaşandığı sokakta vatandaşların giriş ve çıkışlarına izin verilmedi.
4 SAATTE İKNA EDİLDİ
Sultangazi Asayiş Büro Amirliği'ne bağlı müzakereci Muhammed Y.'yi ikna etmeye çalıştı. Müzakerecinin yaklaşık 4 saatlik çalışmasının ardından Muhammed Y. ikna edildi. İkna edilen Muhammed Y., elindeki bıçağı bırakıp polis ekiplerine teslim oldu. Muhammed Y., daha sonra ifadesi alınmak üzere emniyete götürüldü.
Görüntü Dökümü:
---------------
-Apartmandan görüntü
-Özel Harekat Polisleri
-Apartmana girmeleri
-Apartmandan çıkmaları
-Muhammet Y'nin apartmandan çıkarılması
-Bir araca bindirilmesi (Ceket ve beyaz tişört)
-Genel ve detaylar
27.11.2018 - 12.02 - Haber Kodu : 181127069
=========================
6- YAPAY ZEKA İLE PARMAK İZİ TAKLİT ETMEK MÜMKÜN
Haber-Kamera: Merve DUNDAR- Özgür KUMANOVALI/ İSTANBUL, - Günümüzde cep telefonlarının, tabletlerin ekran kilidini açmak için de kullanılan parmak izi, kişiye özgü biyometrik özellikler arasında yer alıyor. Her insanda farklı olduğu bilinen parmak iziyle ilgili New York Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma ise yapay zeka ile parmak izinin taklit edilme ihtimalini ortaya çıkardı. İhtimali değerlendiren siber güvenlik uzmanı Ahmet Naci Ünal, "Güçlü bir bilgisayarla yapılacak kuvvetli bir yapay zeka yazılımı ile parmak izi taklit edilebilir" dedi.
New York Üniversitesi geçtiğimiz günlerde yapay zeka ile ilgili bir araştırma yaptı. Araştırmada, üniversite tarafından geliştirilen bir programla gerçek bir insanın parmak izinin taklit edilebileceği ortaya kondu. Bu ihtimali değerlendiren Bahçeşehir Üniversitesi Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Ahmet Naci Ünal, "Biyometrik özellikler her insanda bulunan belli noktalardaki karakteristik özelliklerdir. Parmak izi, göz retinası, göze rengini veren iris tabakası veya ses her insanda farklılık gösterir ve biyometrik sistem olarak adlandırılır. Parmak izi her şahsa münhasır olan özellikler arasında yer alır. Ancak güçlü bir bilgisayar yardımıyla yapılacak kuvvetli bir yapay zeka yazılımı ile bir insanın parmak izi taklit edilebilir. Ancak bu herkesin yapabileceği kolay bir iş değildir" diye konuştu.
"UYGULAMALARI İNDİRİRKEN UYARILARI DETAYLI OKUYUN"
Cep telefonlarının kilidini açmak için kullanılan parmak izi okutma, yüz tarama gibi yöntemlerin güvenilirliğine de değinen Ünal, "Bu programları güvenliğimiz için yapan insanlar olduğu gibi kötü niyetli insanların var olduğunu biliyoruz.Eğer siz belli bir bilgi sistemi kullanarak bunları kaydediyorsanız kötü niyetli insanlar da bu bilgilere ulaşıp sizin adınıza bu bilgileri başka yerlerde kullanabilirler. Örneğin cep telefonunuz bu kişilerin eline geçtiğinde telefonunuzu rahatça açabilirler. Şu anda gidip birine boş kağıt versek ve 'İmza atar mısınız?' diye sorsak hemen hemen herkes 'Atmam' diyecektir. Ama herhangi bir bilgi sistemine biyometrik özelliklerimizi kendi isteğimizle giriyoruz ve o sistemler bunu güvenli bir şekilde kodlayıp, saklıyor. Cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi sosyal medya ile etkileşimde olan teknolojileri düşündüğümüzde ise sadece bu güvenlik sistemleri değil indirdiğimiz uygulamaları da düşünmemiz gerekiyor. Çünkü bu uygulamaları indirirken de belli yerlere erişim konusunda izin veriyoruz ve bu izni verirken çoğu zaman uyarıları detaylı bir şekilde okumuyoruz. Dolayısıyla bu durumda güvenlik anlamında kullanılan verilere erişilmesine de farkında olmadan izin vermiş olabiliriz. ya da kötü niyetli kişilerin bizim izin verdiğimiz erişim noktalarından başka kanallar yoluyla bu bilgilere erişmesine olanak sağlamış olabiliriz. Asıl tehlike de o zaman başlar" diyerek sözlerini sürdürdü.
"PARMAK İZİ YERİNE ŞİFRELEME YOLUNU KULLANIN"
Kişinin bilgilerine ulaşılması, şifresinin kırılması gibi siber uzayda yaşanabilecek sıkıntıları çözmek için profesyonel bir yardımın gerekli olduğunu dile getiren Ünal, "Güvenlik noktasında tavsiyem parmak izi gibi şifre açma yöntemlerini kullanmasınlar. Alfanümerik kodlar dediğimiz yani rakamlar, büyük-küçük harfler, ünlem-soru işareti gibi çeşitli ascii kodları içeren işaretleri kullanarak ve bunları büyüklü küçüklü dizilimlerle yaparak olabildiğince uzun ve her uygulama için farklı bir şifre kullanmamız daha güvenli olacaktır. Bu işlemlerden sonra da şifreleri bir kağıda yazmak veya fotoğraflarını çekip telefonda saklamak da yapılacak bir diğer uyarı olabilir" ifadelerinde bulundu.
Görüntü dökümü:
-Parmak izi ile telefon açma ve parmak izi oluşturma detayları
-Siber güvenlik uzmanı Ahmet Naci Ünal'ın açıklamaları
-Telefonla konuşan insan detayları
-Sokak röportajları
27.11.2018 - 12.52 - Haber Kodu : 181127095
=======================
7- PROF. DR. KÜÇÜKUSTA: HER GÜN BİNLERCE ZARARLI KİMYASALA MARUZ KALIYORUZ
Haber-Kamera: İSTANBUL,
GÖĞÜS Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, bir kişinin, günde yaklaşık 80 bin kimyasalla karşılaştığını söyledi. BPA, fitalat, triklosan gibi insan sağlığına zararlı maddelerin en çok karşılaşılan kimyasallar olduğunu belirten Prof. Dr. Küçükusta, bu kimyasal maddelerin kozmetik sektöründe kullanımı ile ilgili olarak yeterli araştırmalar yapılamadığını, zararlarının ise yıllar sonra ortaya çıktığını ifade etti.
Prof. Dr. Küçükusta, "Her gün 80 bin kadar kimyasal ile karşılaşıyoruz ve bunlar yaşadığımız evin yapı malzemelerinden tutun da kozmetik ve kullandığımız temizlik ürünlerine kadar değişiklik gösteriyor. Bu maddeler piyasaya sürülmeden bazı testlerden geçiyorlar ama maalesef ayrıntılı testler değil. Bu kimyasal maddelerin hepsi yeterli güvenlik testlerinden geçmeden kullanıma giriyor ve ancak zararları dikkat çekmeye başladıktan sonra kullanımdan kalkıyor ya da azalıyor" dedi.
Bu tür kimyasallar içerisinde en yaygın kullanılanlarının Bisfenol A, fitalat ve triklosan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Küçükusta, şunları söyledi:
"Bisfenol A denilen kimyasal madde, plastiği sert ve şeffaf hale getirmek için kullanılıyor. İnsanlara sağladığı kolaylıklar çok fazla. Kullandığınız bir su şişesi plastikten olduğu zaman çok daha hafif ve temizlenmesi kolay oluyor, fiyatı da ucuzluyor. Örneğin Bisfenol A maddesinin bulunduğu yiyecek kaplarından içindeki yiyeceğe ve içeceğe geçtiği de ispatlandı. Bisfenol A'nın hormonları ciddi anlamda bozan bir madde olduğu anlaşıldığı için, biberonlar ve çocuk ürünlerinde kullanımı yasaklandı. Ancak hala yetişkinlerin de kullandığı yüzlerce üründe bulunuyor."
Prof. Dr. Küçükusta fitalat adlı kimyasalın da hormon bozucu etkileri olduğunu belirterek, bu maddenin plastikler başta olmak üzere birçok üründe kullanıldığını ifade etti.
"TRİKLOSAN, DİŞ MACUNLARINDA KULLANILIYOR"
Triklosan isimli ve kozmetik ürünlerde mikrop oluşumunu önleyen maddenin ise kanserojen ve dirençli bakterilere neden olduğunun ortaya çıktığını, bu nedenle sabun ve ıslak mendil gibi ürünlerde kullanımının ABD'de yasaklandığını anlatan Prof. Dr. Küçükusta sözlerine şöyle devam etti:
"Triklosan maddesi hala diş macunları ve ağız çalkalama sularında kullanılmaya devam ediyor. Düşünün ki deriden emildiği için yasaklanan bir maddeyle sizin ağzınızı çalkalamanız akıl ve mantıkla bağdaşmıyor."
'ZARARLARI KANITLANAN MADDELER ÇOK AZ'
Birçok maddenin zararlı olduğu düşünülse de zararları kanıtlanan maddelerin çok az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Küçükusta, "Bisfenol A (BPA) bunlardan biri, fitalat bir diğeri, paraben ve triklosan diğer örnekler. Bunlar gibi birçok kimyasal madde var ama hepsinin emniyetli olduğunu araştırmak için çok büyük bir mali kaynak gerekiyor. Bu araştırmalar geniş kapsamlı ve uzun zaman gerektiriyor. Bunların piyasa çıkmadan bu testlerin hepsinden geçmesi ise mümkün gözükmüyor" dedi. Prof. Dr. Küçükusta bu konuda yapılan bilimsel araştırmalarla ilgili olarak da şunları söyledi:
"Endocrinology isimli dergide yayınlanan bir araştırmada, gebeliğin ilk dönemlerinde yüksek miktarda BPA'ya maruz kalan annelerin ve bebeklerinin kordon kanında nitrozatif stresin göstergesi olan "3-nitrotirozinö miktarlarının yüksek olduğu görüldü. Araştırmaya göre, gebelikte maruz kalınan BPA oksidatif strese yol açarak çocukta erişkin yaşa geldiğinde diyabet, kalp-damar hastalıkları gibi ciddi sağlık problemleri riskini artırıyor. Ayrıca triklosan maddesi de yine Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 2013 yılında yasaklandı. FDA'nin açıklamasına göre triklosan bulunan sıvı el sabunlarının kullanımı, dirençli bakterilerin gelişimine yol açtığı gibi hormonal yan etkilere de neden oluyor. Kozmetik, ilaç ve yiyecek sektöründe koruyucu olarak eklenen paraben isimli kimyasal maddenin ise hem hayvan hem insan deneylerinde hormonları etkilediği, östrojenik ve androjenik reseptörleri bozduğunu gösteren araştırmalar var."
Görüntü dökümü:
--------------------------
Makyaj yapılması ve makyaj malzemesi detayı
Ahmet Rasim Küçükusta ile röp.
27.11.2018 - 12.23 - Haber Kodu : 181127080
=======================
8- ŞARKICI METİN ŞENTÜRK, ESKİ EŞİ FULYA KALKAVAN'A 4 MİLYON 337 BİN TL ÖDEYECEK
Haber: Hayati ARIGAN/İSTANBUL,
Ünlü sanatçı Metin Şentürk'ten 4 yıl önce boşanan Fulya Kalkavan, açtığı mal paylaşımı davasını kazandı. Mahkeme, Şentürk'ün eski eşine 4 milyon 337 bin TL ödemesine karar verdi. Fulya Kalkavan, Metin Şentürk'ten evli oldukları dönemde birlikte yaşadıkları Sarıyer Reşitpaşa'da bulunan 500 metrekare alan üzerine kurulu 4 katlı lüks malikanenin yarısını istemişti.
Metin Şentürk ile armatör Kalkavan Ailesi'nin kızları Fulya Kalkavan, 2006 yılında gizlice evlendi. Çiftin düğününe Fulya Kalkavan'ın ailesi katılmadı. Çift, evliliklerinde sıkıntı yaşarken Fulya Kalkavan, troid kanserine yakalandı. Şentürk'ü terk ederek, babasının evine döndü. Ardından da avukatı Dilek Şahbaz aracılığıyla İstanbul Aile Mahkemesi'nde boşanma davası açtı. Çekişmeli olarak görülen boşanma davası 2014 yılında karara bağlandı. Çiftin boşanmasına karar veren mahkeme, Metin Şentürk'ün, Fulya Kalkavan'a 100 bin TL maddi, 50 bin TL manevi tazminat ile ayda 5 bin TL yoksulluk nafakası ödemesine karar verdi.
MALİKANENİN YARISINI İSTEDİ
Fulya Kalkavan, boşanma davasının ardından evlilik birliği içinde kazanılan malların paylaşımı için ikinci bir dava açtı. Sarıyer Reşitpaşa'da bulunan ve Şentürk ile evli oldukları dönemde yaşadığı 500 metrekare alan üzerine kurulu 4 katlı lüks malikanenin yarısını istedi.
3 YIL SONRA KARAR ÇIKTI
İstanbul Aile Mahkemesi'nde 3 yıldır süren mal paylaşımı davası bugün sonuçlandı. Mahkeme, Metin Şentürk'ün eski eşi Fulya Kalkavan'a 4 milyon 337 bin TL'yi 2015 yılından itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verdi.
Görüntü dökümü:
--------------
-Metin Şentürk'ün arşiv görüntüleri
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?