Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-2

Bedensel engelli oğluna hayatını adadıMuğla'nın Ortaca ilçesinde yaşayan 62 yaşındaki Halime Gün, doğuştan bedensel engelli oğlu Erhan Gün'e gözü gibi bakmasıyla takdir topluyor.

12.05.2018 09:53

Bedensel engelli oğluna hayatını adadı

Muğla'nın Ortaca ilçesinde yaşayan 62 yaşındaki Halime Gün, doğuştan bedensel engelli oğlu Erhan Gün'e gözü gibi bakmasıyla takdir topluyor.

Eşi pazarcılık yapan 5 çocuk annesi Halime Gün, olumsuz hayat şartlarına rağmen yaşam mücadelesinden hiç vazgeçmedi. Doğuştan elleri ve ayaklarını kullanamayan, en küçük çocuğu 31 yaşındaki Erhan Gün'e hayatını adayan Halime Gün, evladına gözü gibi bakmasıyla takdir topladı. Tüm gününü çocuğuna ayıran Halime Gün, akşamları dahi çoğu zaman uykusuz kalmasına rağmen hiç pes etmedi. Çocuğuna kol kanat gelip, yemeğinden temizliğine aksatmadı.Çocuğunu çok sevdiğini söyleyen Halime Gün, "Allah bana ömür verdiği sürece çocuğuma bakmaya, onun tüm ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğim. Engelli diye insan çocuğunu göz ardı edemez. Ben ona kıyabilir miyim? Dünyam sanki onun üzerine kurulmuş gibi. Şimdi bile tuvalete götürürüm, üzerini temizlerim, yemeğini yediririm. Üstü başı kokmasın diye çok dikkat ediyorum" dedi. Halime Gün, 2 damadı ile diğer çocuklarının engelli oğlunun bakımında kendisine çok yardımcı olduğunu belirtti. Annesini çok seven Erhan Gün ise, "Ben, Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan'ı çok seviyorum. Onu görmek çok istiyorum" dedi. Başta kendi annesi olmak üzere tüm annelerin gününü kutladı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Halime Gün ile röp.

Erhan Gün ile röp.

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Cihan KAYA/ ORTACA (Muğla),

=============================================

Engelli oğullarına yıllardır gözü gibi bakıyor

Muğla'da yaşayan 68 yaşındaki Semiha Topbaş, doğuştan görme ve zihinsel engelli iki oğluna bebek gibi bakıyor. İki yıl önce yakalandığı göğüs kanseri hastalığını da yenen Topbaş, fedakarlığıyla takdir topluyor.

Muğla'nın merkez ilçesi Menteşe'de yaşayan Semiha Topbaş, fedakarlığıyla takdir topluyor. 46 yıl önce Nihat ismini verdiği ilk çocuğunu kucağına alan Semiha Topbaş, oğlunun görme ve zihinsel engelli olduğunu öğrenince üzüntü yaşadı. Nihat'ın ardından 2 yıl sonra doğan ve Ali ismini verdiği diğer oğlunun da aynı rahatsızlıkları taşıması, Semiha Topbaş'ın üzüntüsünü arttırdı. Semiha Topbaş'ın son çocuğu Metin Topbaş ise sağlıklı olarak dünyaya geldi. İki engelli oğlunu bağrına basan Semiha Topbaş, 2016 yılında ise göğüs kanseri hastalığına yakalandı. Doktorların ameliyat etmesinin ardından moralini yüksek tutan Topbaş, amansız hastalığı yenmeyi başardı.Semiha Topbaş'ın yaşlılığa bağlı yürümekte güçlük çeken işçi emeklisi eşi 74 yaşındaki Mustafa Topbaş'ın emekli maaşı ve çocuklarının evde bakım ücreti ile aile geçimini sağlıyor. Ailenin tüm yükü ise Semiha Topbaş'ın üzerinde bulunuyor. Sabah erken kalkarak 2 engelli oğlunun kahvaltısını yaptıran, öğlen ve akşam yemeklerini yediren eli öpülesi anne Topbaş, "Çocuklarıma bakmak benim için hiç zor değil. Yemeklerini yediriyorum, banyolarını yaptırıyorum. Her ihtiyaçları ile yakından ilgileniyorum. Oğlum Ali her yere benimle gitmek istiyor. Onların gülüşü dünyalara bedel. Herkes engelli olabilir. Benim durumumda olan ailelerin evlatlarına sahip çıkmasını istiyorum. Sakın yavrularını kırıp incitmesinler. Hayatımız imtihanlar ile geçiyor" dedi. Topbaş ailesini evlerinde ziyaret eden Muğla Engelliler Derneği Başkanı Emine Çakıroğlu ise, "Semiha teyzeyi 10 yıldır tanıyorum. İki delikanlımıza sabır ve özveriyle bakıyor. Haberli ya da habersiz ne zaman evlerine gelsem odaları mis gibi. Bizim için çok önemli annemiz. Göğüs kanseri tedavisi süresince bile çocuklarını hiç ihmal etmedi. Kendisinin Anneler Günü'nü içtenlikle kutluyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Semiha Topbaş, eşi ve engeli oğulları ile görüntüsü

-Semiha Topbaş'ın oğullarına sarılması ve öpmesi

-Semiha Topbaş ve ziyarete gelen Engelliler Derneği Başkanı Emine Çakıroğlu ile sohbet etmesi

-Semiha Topbaş'ın çocuklarına su içirmesi

-Röp. Semiha Topbaş

-Röp. Emine Çakıroğlu

3 dakika 35 saniye

Haber- Kamera: Cavit AKGÜN/ MUĞLA,

=============================================

Eli öpülesi anne

Aydın'ın İncirliova ilçesinde, engelli oğluna, yatalak kayınvalidesine ve eşinin zihinsel engelli ağabeyine bakan 54 yaşındaki Nurcan Kesgin, onlara hayatını adayarak annelik yapıyor.

Kurtuluş Mahallesinde yaşayan Kesgin ailesinin annesi Nurcan Kesgin, el ve ayaklarını kullanamayan bedensel engelli oğlu 25 yaşındaki Zafer Kesgin, belden aşağısı felçli kayınvalidesi 90 yaşındaki Huriye Kesgin ve eşinin zihinsel engelli ağabeyi 56 yaşındaki Necati Kesgin'e yıllardan beri sabır ve özveriyle bakıyor. Yemek ve bakımlarıyla titizlikle ilgilenen Nurcan Kesgin, mücadelesiyle takdir topluyor. Tüm annelere sabır dileyen Nurcan Kesgin, "Zafer karnımdayken doğum öncesi havale geçirmiş. 25 yaşında ama bakımı bir bebek gibidir. Altının değiştirilmesi dahil her şeyini ben yapıyorum. Babası da tabii ki yardımcı oluyor, o dışarıda biz içeride görevliyiz. Her yere götürüyoruz, 24 saat birlikteyiz. Tuvalette, banyoda ve yatarken hep yanındayım, tırnaklarımızı bile birlikte kesiyoruz. Özel eğitim okuluna götürüyorum" dedi. Hepsinin adeta bir çocuktan farkının olmadığını ifade eden Keskin, "Oğlum Zafer ile birlikte eşimin ağabeyi Necati'ye ve yine 4.5 buçuk yıl önce kısmi ferç geçirerek yatalak olan eşimin annesi Huriye Kesgin'e de aynı anda bakıyorum. Üçünün de her şeylerini biz yapıyoruz. Çocuktan hiç farkları yok. Bizler onlar için fedakar olmak zorundayız. Her şeyimizle fedakarlık yapmak zorundayız. Maddi ve manevi destek olmak zorundayız. Annelerin bu tür konularda çok sabırlı olmalıdır. Çünkü böyle bir işin mükafatı çok büyük olabilir" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Anne Nurcan Kesgin ile röp.

Evden ve bakımını üstelendiği Zafer Kesgin görüntü

Necati Kesgin ve Huriye Kesgin'den görüntü

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,

==========================================

Jeoloji mühendisi iki kadın otoyol ve tünel inşaatında görev yapıyor

İzmir'de birisi henüz 8 aylık anne diğeri ise anne adayı olan iki kadın, otoyol tünel inşaatında görev yapıyor. Her gün yüzlerce erkekle birlikte otoyolu ve tüneli tamamlamak için çalışan mühendis Esma Yılmaz Bozkurt, "Şantiyede olmak milletin yapamaz dediğini yapmak kadın olarak gurur verici. Kızıma da iyi örnek olmak için iki kez çalışmak zorundayım" dedi. İşçilerin iş güvenliğinden sorumlu olan Gökdeniz Onan ise "Bir kadın olarak kendi ayaklarım üzerinde durmak adına, bu şartlarda çalışmayı da göze aldım. Burada çalışacağımı bilerek okudum. Severek yaptığım için zor gelmiyor" dedi.

İzmirli jeoloji mühendisleri Esma Yılmaz Bozkurt ile Göknediz Onan, diğer kadınlardan farklı olarak erkek egemen gibi görünen iş kolunda görev almayı tercih etti. Esma Yılmaz Bozkurt, İzmir- Çandarlı otoyolunun belki de en güç çalışmalarının yürütüldüğü tünel kazılmasında görev aldı. Kazısı halen devam eden tünelde işçilerin çalışmalarını denetleyen ve bugünü kadar da 6 projede görev alan Bozkurt, 8 ay önce de anne olmanın mutluluğunu yaşadı. Bir yandan annelik yapan diğer yandan akşama kadar zorlu bir işte çalışan Esma Yılmaz Bozkurt, " Etiyopya, Irak Gürcistan ve Türkiye'nin çeşitli illerinde 12 yıldır bu görevimi yapıyorum. Zorluğu tabii ki var. Ancak ben hayatta ki her şeye zor deyip kaçmak yerine bu zorluktan kazancım ne olacak diyenlerdenim. Mutluyum, şantiyede olmak kadın için gurur verici. Milletini yapamaz dediğini yapmak gururu verici. Kızıma da örnek olmak için iki kez çalışmak zorundayım. Üretime katkısı olan devletine milletine katkısı olan anne olmak en güzel örnek" dedi. Kızının bakımında zorlandığı anların olduğunu da vurgulayan Bozkurt, "Kızımın bana ihtiyacı var evet bunu biliyorum. Zorlandığım anlar oluyor. Ben bir tünel mühendisiyim. Yıllarca bu işe emek verdim. Anne oldum diye köşeme çekilmeyi doğru bulmuyorum. Eşim de bana çok yardımcı oluyor. Kızımızla yakından ilgileniyor. İşime de saygısı çok" dedi.

İŞÇİLERİN GÜVENLİĞİ ONDAN SORULUYOR

Aynı tünelde iş güvenliği uzmanı olarak işçilerin can güvenliğiyle en yakından ilgilenen kişi ise yine bir kadın olan Gökdeniz Onan. İşine kadın titizliğini yansıtan Gökdeniz Onan, "Güç ve zor bir iş kolunu kadın olarak seçtim. Kendi ayaklarımın üzerinde durmak adına şu şartlarda çalışmayı da göze aldım. Burada çalışacağımı bilerek okudum. Zor ama benim için bu önemli değil. Severek yaptığım için zor gelmiyor. Ben burada çalışmaya başladıktan sonra işçi arkadaşlarım bu durumun fark edildiğini söylediler. Erkekten emir almaya alıştılar belki ama şimdi ben kapıdan girdiğim anda baretlerini arıyorlar" dedi. Gökdeniz Onan, anneler günü için de, "Başta annemin, emekçi kadınların, annelerin, anne adaylarının anneler gününü kutluyorum. Umarım kadını haklarına da, kendi haklarına da sahip çıkarak güzel, günlere adım atarız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Kadın mühendislerle röportaj.

-Çalışmalarından görüntü

Haber: Taylan YILDIRIM- Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR

=========================================

Hayırlı evlatlar ve mutlu anneler buluştu

İzmir Kent Hastanesi'nde çocuklarından nakledilen karaciğer ve böbreklerle ikinci hayata başlayan anneler, hayırlı evlatlarıyla Anneler Günü kutlamasında bir araya geldi. Verdikleri hayat hediyesi ile annelerine yeni bir yaşamın kapılarını açan çocukları haklı bir gurur ve sevinç yaşarken, hepsinin ortak söylemi, "Annelerimiz başımızın tacı, onlara canımız feda" oldu. Anneler de dünyaya hayırlı evlatlar getirmiş olmanın gurur ve mutluluğunu bir kez daha yaşadı.

Türkiye'de kadavradan bağışların yetersiz olması yüzünden pek çok böbrek ve karaciğer yetmezliği hastası yaşama canlı donörlerden nakledilen organlarla tutunuyor. Hastalar çocuklar ise, anne babalar hiç tereddütsüz gönüllü donör oluyor. Eğer nakil olması gerekenler anne babalarsa da bu kez çocukları sıraya girip canlı donör oluyorlar. İşte bu durumdaki annelerine organ donörü olmuş, çoğu çoluk çocuğa karışmış kadın ve erkekler, Anneler Günü öncesi, nakillerinin gerçekleştiği İzmir Kent Hastanesi'nde buluştu. Anneler ve evlatları, Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç ve ekibi ile böbrek nakli ekibinden Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok'un da katıldığı kutlamada bir araya geldi. Kendilerini dünyaya getiren annelerine armağanların en büyüğü, en kutsalı olan 'hayat hediyesi' veren çocukları, birer buket çiçekle annelerinin bu özel gününü kutladı.

HAYIRLI EVLATLAR DÜNYAYA GETİRMENİN GURUR VE MUTLULUĞU

Özel Anneler Günü kutlamasına en yeni nakilli hasta da katıldı. Henüz hastanede nekahat dönemini geçiren 14 Nisan 2018'de oğlu Alper Yoldaş'dan (26) alınan karaciğer dokusu nakledilen Sevgi Yoldaş (53) kutlamaya pijamalarıyla geldi. Karaciğer nakli olan anneler; Zinet Demirkıran (59) (nakil tarihi 19 Nisan 2017), Güzin Özeren (55) (nakil tarih: 10 Şubat 2016) Neriman Çakmak (50) (nakil tarihi 1 Mayıs 2013), Safiye Çakır (66), (Nakil tarihi 30 Mart 2017), Şenay Dinçdeveci (62), (nakil tarihi 22 Eylül 2016), Şükriye Çatal (67) (Nakil tarihi 28 Temmuz 2015) ile vericileri evlatları Faruk Demirkıran (30), Gökhan Özeren (28), İbrahim Çakmak (28), Hüseyin Çakır (29), Aydın Dinçdeveci (35), Nuray Akkeçi (44) ve 28 Eylül 2017'de kızı Fatma Günbaş'tan (33) alınan böbrek nakledilen Nuran Bardakcı'nın (58) katıldığı kutlamada duygu dolu anlar yaşandı.

ANNEME VERDİĞİM EN GÜZEL HEDİYE

Evlatlarının ameliyat masasına yatmalarını istemeyen, ancak ısrarlarına yenik düşüp onların organlarıyla yeni bir hayata başlayan anneler ve evlatları duygularını şöyle dile getirdi: Nuran Bardakçı, "10 yıldır diyalize giriyordum. Son günlerim çok kötü geçti. Kızımdan istemezdim böyle bir şey. Bana hayat hediyesi verdi, Rabbim kızıma benim yaşadıklarımı yaşatmasın" derken kızı Fatma Günbaş, nakil gündeme geldiğinde babasıyla birlikte annesini kaybetmekten çok korktuklarını belirtti. Fatma Günbaş, "En doğru kararı verdim ve şimdi çok mutluyuz. Bu yaşıma kadar anneme verdiğim en güzel hediye diye düşünüyorum" dedi.

Sevgi Yoldaş kendisine hayat veren oğlunu bağrına basarken, oğul Alper yoldaş, şunları söyledi: "Çok mutluyum. Annem sayesinde bende can bulan şey şimdi ona can veriyor. Bunun en güzel yanı o. Anneme gönüllü olurken hiç tereddüt etmedim. Korku vardı ama günü gelince o korku da kalmıyor. Vereceğin kişi annem, beni dünyaya getiren annem. Canım feda."Kızının ısrarlarına karşın iki kez karaciğer nakli olmaktan kaçtığını, sonunda ise yakalandığını belirten Şükriye Çatal, "Kızıma ben yaşımı aldım, nakil istemiyorum dedim, dinletemedim. Ben onun annesiydim şimdi o benim annem oldu. Çok mutluyum, doktorlarımıza da çok teşekkür ediyorum" dedi. Kızı Nuray Akkeçi ise, "Annemin hastalığı 15 yıl önce başlamıştı, ilaçlarla dondurulmaya çalışılıyordu. Ancak sarılığı arttı, nakil kararı verildi. Annem istememişti hiç nakil olmayı. Erkek kardeşim yurtdışındaydı, kız kardeşim yeni doğum yapmıştı, eşim gönüllü oldu, ama testler olumsuz çıktı. Ben ilk baştan istiyordum ve nasip banaymış, çok mutluyum" diye konuştu.

"EVLADIM SAYESİNDE İKİNCİ BAHARIMI YAŞIYORUM"

Test sonucunun olumlu çıkması üzerine hemen annesini nakil için Kent Hastanesi'ne getirdiğini, naklin üzerinden 5 yıl geçtiğini belirten İbrahim Çakmak, donör olduğu için çok mutlu olduğunu söyledi. Çocukların annelerini düşündüğünü belirten anne Neriman Çakmak, "Ancak anneler çocuklarını onlardan daha çok düşünüyor, onların hayatını, geleceğini, nasıl etkileneceğini düşünüyor. Ancak iki oğlum da benim için bu kararı hiç tereddütsüz verince çok mutlu oldum. Çocuklarımla gurur duyuyorum ve şu anda ikinci baharımı yaşıyorum" dedi.

ÇOCUKLARI ANNELERİNİ GÖZ GÖRE GÖRE KAYBETMEK İSTEMİYOR

Öte yandan İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç neden canlı vericilere başvurulduğunu şöyle anlattı: "Ülkemizdeki organ nakillerinin çoğu canlı vericilerden yapılıyor. Yüzde 80'i canlıdan, yüzde 20'si kadavradan. Bunun nedeni de beyin ölümü olduktan sonra organ bağışlarının yeterli sayıda olmaması. Ülkemizde aile bağları kuvvetli olduğu için aileden herkes yardıma koşmaya çalışıyor. Bir çocuk hasta olduğunda anne ve babalar hiç düşünmeden çocuklarının hayatını kurtarmak için ameliyat masasına yatıyorlar. Ancak anne-babalar hasta olduğunda durum daha karmaşık bir hal alıyor. Çünkü anne ve babalar çocuklarından organ almak istemiyorlar. Özellikle karaciğer nakli bekleyen hastalarda böbrekteki gibi bir diyaliz şansı olmadığından nakil olmazlarsa kaybedilmeleri söz konusu. Çocuklar da göz göre göre annelerini kaybetmek istemediklerinden anneleri için verici oluyorlar. Bu ameliyatın riskinin yüzde 1 düzeyinde olduğunu düşünürsek, göze alınabilir bir risk olarak aileler tarafından kabul edilmekte. Uzun dönemde karaciğer kendini yenilediği için eski hacmine kavuşuyor ve kalıcı bir sağlık problemi yaratmıyor. Bu durumda çocuklar annelerine yaşam hediyesi sunmuş oluyorlar. Canlı vericili nakillerde Türkiye dünyanın en başarılı ülkelerinden birisi konumunda. Kore ve Hindistan ile birlikte bu konuda dünyanın ilk 3 ülkesi içinde."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------------------------------

Anne ve evlatlarından görüntü

Nuran Bardakcı- Fatma Günbaş, Sevgi Yoldaş- Alper Yoldaş, Şükriye Çatal- Nuray Akkeçi, Neriman Çakmak- İbrahim Çakmak ile röp.

Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. murat Kılıç röp.

Çocuklar annelerine çiçek verirken,

-Anneler pasta keserlerken,

-Çocukları annelerine pasta yedirirken

Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

==========================================

'Fethullah' ismini 'Ömer Halis' olarak değiştirdi

Bolu'da, lise öğrencisi 18 yaşındaki Fethullah Boyukısa mahkemeye başvurarak, ismini 'Ömer Halis' olarak değiştirdi. Yeni ismiyle kendisini daha mutlu hissettiğini anlatan Ömer Halis Boyukısa, "FETÖ elebaşı o tarihlerde hoca efendi olarak karşımıza çıkıyordu. Dedem de o zaman babama, 'İsterseniz onun ismini koyun' demiş. Dedem vesile olmuş yani. Daha darbe olmadan önce de ismimi söylediğimde çevremdekiler gülüyordu ve bundan hoşlanmıyordum. Mahkemeye başvurduk. Mahkeme kararıyla ismim 'Ömer Halis' oldu. Çok güzel tepkiler aldım" dedi.

Bolu Emine Mehmet Baysal Anadolu Lisesi'nde eğitim gören Fethullah Boyukısa, FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ismini değiştirmeye karar verdi. Fethullah Boyukısa, darbe girişimi gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda darbeci general Tuğgeneral Semih Terzi'yi vurduktan sonra şehit olan Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'in ismini almak istediğini ailesine söyledi. Boyukısa, ailesinin de onay vermesi üzerine Sakarya'da mahkemeye başvurarak 'Fethullah' olan ismini 'Ömer Halis' olarak değiştirdi. Yeni ismiyle kendisini daha mutlu hissettiğini söyleyen Ömer Halis Boyukısa, 'Fethullah' ismine dedesinin vesile olduğunu belirterek, "FETÖ elebaşısı o tarihlerde hoca efendi olarak karşımıza çıkıyordu. Dedem de o zaman babama, 'İsterseniz onun ismini koyun' demiş. Dedem vesile olmuş yani. 15 Temmuz darbesinden önce Paralel Devlet Yapılanması diye karşımıza çıkmaya başladı. Daha darbe olmadan önce de ismimi söylediğimde çevremdekiler gülüyordu ve bundan hoşlanmıyordum" dedi. Ömer Halisdemir'in hikayesinden çok etkilendiğini ifade eden Boyukısa, "Aslında 'Fethullah' isminden hoşlanmasam da isim değişikliği düşünmüyordum. Ama Ömer Halisdemir'in kahramanlığından sonra onun ismini alsam mı diye düşünmeye başladım. Sonra bunu ailemle paylaştım. Onlar da 'olur' dedi. Mahkemeye başvurduk. Mahkeme kararıyla ismim 'Ömer Halis' oldu. Çok güzel tepkiler aldım. Şimdi bir kahramanın ismini taşımanın gururunu yaşıyorum. Onun sayesinde ülkemizin kaderi değişti. Ruhu şad olsun" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------------------

-Ömer Halis Boyukısa ile röportaj

-Detaylar

02.30-Boyut: 280.4 MB

Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement