Otomobilin akaryakıt pompasına çarpma anı kameralara yansıdı
SAKARYA'nın Akyazı ilçesinde aşırı hız nedeniyle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil akaryakıt istasyonuna girerek akaryakıt pompasına çarptı. Otomobilde bulunan bir kişi yaralanırken, kaza anı güvenlik kameralarına yansıdı.
Olay önceki gece saatlerinde, Şehit Furkan Çelik Caddesi'nde meydana geldi. İsa Varol idaresindeki 41 N 0328 plakalı otomobil aşırı hız nedeniyle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu akaryakıt istasyonuna girerek akaryakıt pompasına çarptı. Akaryakıt pompası devrilirken, otomobilde bulunan İlker Şeker yaralandı. 112 Acil ekibinin ilk müdahalesinin ardından Akyazı Devlet Hastanesi'ne kaldırılan İlker Şeker tedavi altına alındı.
Hızla akaryakıt istasyonuna giren otomobilin akaryakıt pompasına çarpma anı güvenlik kameralarına yansıdı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Kaza anı güvenlik kameraları görüntüleri
-Akaryakıt istasyonundan görüntüler
HABER-KAMERA: Alaattin ONUR/ SAKARYA
===================================
Trafiği tehlikeye düşüren sürücüden ilginç savunma: Unutulan değil iz bırakan olacaksın
KAYSERİ'de tehlikeli araç kullanarak trafiği tehlikeye düşüren ve şüphe yaratan 22 yaşındaki Mustafa K. polis ekiplerinin kovalamacası sonucu yakalandı. Gözaltına alınan şüpheli, sağlık kontrolü için getirildiği Adli Tabiplik çıkışı, "Yaptıklarım için pişman değilim. Aklım hala yapmadıklarımda. Bu hayatta unutulan değil, iz bırakan olacaksın" dedi.
Kocasinan Bulvarı'nda kullandığı 46 F 6083 plakalı otomobille hareket halinde olan Mustafa K. trafiği tehlikeye düşürecek tehlikeli hareketlerde bulundu. Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde de Mustafa K. tehlikeli araç kullanımını sürdürdü. Polis ekipleri şüphe üzerine Mustafa K.'yı durdurmak istedi. Polisin 'Dur' ihtarına uymayan Mustafa K. ile ekipler arasında kovalamaca oldu. Ekiplerin titiz çalışması sonucu yaklaşık 1 saatlik kovalamaca ardından otomobilin sürücüsü Melikgazi ilçesi Serkent Mahallesi'nde yakalandı.
Gözaltına alınan şüpheli sağlık kontrolü için Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tabipliği'ne getirildi. Şüpheli sağlık kontrolü çıkışı görüntü alan gazetecilere, "Yaptıklarım için pişman değilim. Aklım hala yapmadıklarımda. Bu hayatta unutulan değil, iz bırakan olacaksın" ifadelerini kullandı. 6 suçtan kaydının olduğu belirtildi. Mustafa K., Emniyet Müdürlüğü'nde ifadesinin alınması ardından serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü:
-Zanlının Adli Tabipliğe girişi
-Adli Tabiplikten çıkarken konuşması
-Genel detay
Haber - Kamera: Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ,DHA)
=======================================
BM Türkiye Temsilcisi: Zorla evlendirilen kız çocuklarının sonu ölüm oluyor
VAN Valisi ve Belediye Başkan Vekili Murat Zorluoğlu'nun eşi Sevcan Zorluoğlu, temel bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddetin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok önemli toplumsal sorunlardan biri haline geldiğini belirtirken, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Meltem Ağduk ise Suriye savaşından sonra şiddetten dolayı 2 milyon kadının öldüğünü söyledi. Ağduk, "Maalesef ülkemizde erken yaşta zorla evlendirilen çocuklar var. Bu çocukların sonu hep ölüm oluyor" dedi.
Van Valiliği ve Kadın Demokrasi Derneği (KADEM) Van Temsilciliği'nin organizasyonuyla 'Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele Günü' nedeniyle Van Devlet Tiyatroları Konferans Salonu'nda program düzenledi. Programa, Van Vali Yardımcısı İbrahim Civelek, Vali ve Belediye Başkan Vekili Murat Zoroğlu'nun eşi Sevcan Zoroğlu, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Meltem Ağduk, Van İl Jandarma Alay Komutanı Tuğgeneral Yavuz Özfidan'ın eşi Dilek Özfidan ile kadınlar katıldı.
KADINLAR AİLE İÇİNDE DAHA FAZLA ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Kadına yönelik şiddetle ilgili sinevizyon gösteriminin ardından konuşan Van Valisi Zorluoğlu'nun eşi Sevcan Zorluoğlu, kadına yönelik her türlü şiddetin hukuksuz bir eylem olduğunu belirterek şöyle konuştu: "İster toplumsal, isterse özel yaşamda meydana gelsin. Kadına yönelik şiddet kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine ve acı çekmesine yol açan, kadının temel hak ve özgürlükleri ile onurunu zedeleyen haksız, hukuksuz bir eylemdir. Kadına yönelik şiddeti mazur gösterebilecek, ne insani ne de İslami manada hiçbir gerekçe bulunmamaktadır. Kadına yönelik şiddet olaylarına, ailede, iş yerinde, sokakta, okulda, genel anlamda sosyal hayatın her aşamasında rastlanmaktadır. Ama ne yazık ki; kadınlarımızın, en iyi korundukları yer olarak düşündüğümüz 'Aile içinde' daha fazla ve yaygın bir şekilde şiddete maruz kaldıkları görülmektedir. Günümüzde toplumların gelişmişlik seviyeleri kadın hakları konusundaki hassasiyetleri ile ölçülmektedir. Bunun bilincinde olarak son yıllarda genel olarak insan hakları ve özel olarak da kadın hakları konularında gerek yasal düzenlemeler ve gerekse uygulamalar anlamında ülke olarak önemli ilerlemeler kaydettiğimizi memnuniyetle ifade ediyorum."
Programda konuşan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Meltem Ağduk ise, Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle ilgili açıklamalarda bulundu. Ağduk, "Kişinin sadece cinsiyetinden dolayı uygulanan şiddet, ne yazik ki kadınların doğumlarından ölümlerine kadar peşini bırakmıyor.Dünyanın birçok ülkesinde neredeyse doğumdan önce başlayan ve doğum öncesi cinsiyet tercihi ile kız bebeklerinin yaşanmasının engellenmesinden cinsel şiddete, okulda ve iş yerinde cinsel tacize, kadın ticaretinden zorla ve çocuk yaşta evlendirilmelere, ev içi şiddetten, evlilik içi tecavüz, namus cinayetlerine uzayan şiddete kadar karşı karşıyalar. Suriye savaşından dolayı 1.6 milyon olan şiddetten kaynaklı kadın ölümleri Suriye savaşından sonra bu rakam 2 milyona çıktı" dedi.
Ağduk, 2014 yılında Sabancı Üniversitesi, TUSİAD ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun yaptığı araştırmayı hatırlattı. Akduğ, 20 büyük şirketin bu araştırmaya katıldığını ve bu araştırmanın özellikle beyaz yakalı, yani yönetici konumundaki kadınlarla yapıldığını belirterek," Yönetici ve üniversite mezunları üzerinde yapılan araştırmada şiddetle ilgili çıkan oran yüzde 75'inci yani bu kadınlar şiddetin herhangi bir türüne maruz kalıyor. Şu ana kadar hep böyle bir algı vardı toplumda. Eğer kadın eğitimliyse şiddete uğramaz. Ama şöyle bir fark var. Destek isteme konusunda yoksul kadın biraz daha avantajlı" diye konuştu.
Türkiye'de 18 yaş altında hala zorla evlendirilen ve evlendirildikten çok kısa süre sonra anne olan çocuklarla karşı karşıya olduklarını da kaydeden Ağduk, "18 yaş altında evlendirildiklerinde daha hazır olmayan bu çocuklar, bir gebeliğe yol açıldığında o çocuklar ölüyorlar ve annesi ölen bebekler de ne yazık ki, 1 yaşını göremiyor. Bu çok acı bir şey ve halen Türkiye'de biz bununla savaşıyoruz. Çocuk yaşta zorla evlendirilen kız çocukları, eğitim olanaklarından yoksun kalıyorlar. Bu çocuklar sosyal ve iş yaşamlarına da giremiyorlar. En önemlisi de bu yaştaki çocuklar daha yoğun eş şiddetine maruz kalıyor. Ailelere buradan sesleniyoruz. Lüffen bırakın o çocuklar kendi tercihlerini kendileri yapsınlar. Bunları erken evlendirmeyin" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------
-Vali Murat Zorluoğlu'nun eşi Sevcan Zorluoğlu'nun programa gelişi
-Kadınlarla tokalaşması
-Programa katılanlardan genel ve detay
-Vali Zorluoğlu'nun eşi Sevcan Zorluoğlu'nun konuşması
-Detaylar
-BM Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Meltem Ağduk 'un konuşması
Haber-Kamera: Behçet DALMAZ/VAN, -
====================================
Antalya'da erkek cesedi bulundu
ANTALYA'da Döşemealtı ilçesindeki Toplu Konut İdaresi (TOKİ) konutlarının yan tarafında, 42 yaşındaki Mehmet Ali Çulcu'nun cesedi bulundu.
Döşemealtı ilçesindeki TOKİ konutlarının yan tarafında bulunan boş ağaçlık alanda bir kişinin cansız bedenini gören vatandaşlar polise haber verdi. Polis ekipleri yaptığı inceleme, ölen kişinin Mehmet Ali Çulcu olduğunu belirledi. Çulcu'nun akli dengesinin yerinde olmadığı ve ailesinin daha önce kayıp başvurusu yaptığı öğrenildi. Olay yeri inceleme ekiplerinin araştırmasının ardından Çulcu'nun cesedi Antalya Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------
Olay yerinde polislerin görüntüsü
Cesedin görüntüsü
Polislerin çalışırken görüntüsü
Olay yeri ekibinin çalışmasından görüntü
Polis araçlarının görüntüsü
Ölü bulunan şahsın vesikalık resmi
Haber: Hasan DEMİRBAŞ-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
====================================
Tunceli'de dağ keçilerinin ölüm sebepleri tespit edildi
TUNCELİ'de, son 10 gün içerisinde 10 dağ keçisinin telef olmasının ardından araştırma yapan Milli Parklar ve Doğa Koruma ekipleri, ölümlerin evcil hayvanlarda görülen koyun, keçi vebası hastalığıyla nedeniyle olduğunu tespit etti. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Murat Arslan, koyun, keçi vebası hastalığının bulaştığı sürülerde, çok hızlı bir şekilde bulaştığını söyledi.
Pülümür Vadisi ile dağlık alanında son 10 gün içerisinde 10 dağ keçisinin telef olması üzerine dikkatler bu ölüm sebeplerine çevrilirken, bölgede araştırma yapan Milli Parklar ve Doğa Koruma ekipleri, bu bölgede varlığı tespit edilen 200 civarındaki dağ keçilerinden şu ana kadar sadece 4 erkek tekenin varlığını tespit etti. Bölgede görev yapan Jandarma karakollarındaki görevli askerler de bölgede sıklıkla görülen keçilere son dönemlerde hiç rastlanmadığını yetkililere bildirirken, telef olan 10 dağ keçisi leşine rastlandığı ve dezenfekte edilerek gömüldüğü öğrenildi. Yüksek kesimlerde ve kayalık alanlarda telef olan dağ keçisi sayısının tespiti için teknik izleme araçları ile çalışmaların devam ederken, Milli Parklar ve Doğa Koruma Malatya Bölge Müdürlüğü'nden bir heyet, keçi ölümlerini incelemek üzere Tunceli'ye geldi. Yapılan çalışmalarda, dağ keçisi ölümlerinin evcil hayvanlarda görülen koyun, keçi vebası diye bilinen hastalık nedeniyle gerçekleştiği belirtildi.
"HASTALIĞIN BULAŞTIĞI BÖLGELER KARANTİNAYA ALINMALI"
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Murat Arslan, koyun, keçi vebası hastalığının bulaştığı sürülerde, çok hızlı bir şekilde bulaştığını söyledi. Bu nedenle hastalığın dağ keçilerine de bulaştığını belirten Arslan, bölgenin karantinaya alınması gerektiğini savunarak, "Keçilerin başka bölgelere geçişleri engellenmelidir. Koyun, keçi vebası küçük ruminantlarda görülmekle birlikte, yabani hayvanlarda da görüldüğüne dair yayınlar vardır. Hastalık girdiği sürülerde oldukça etkili oranda yüzde 80 yayılır. Bulaşma direk temas, içme sularının bulaşması, yada tükürük dışkı gibi vücut atıklarının temasıyla olur. Bulaştığı sürülerde oldukça yüksek bir ölüm oranıyla seyreder. Hastalığı atlatan havanlar ömrü boyunca bağışık olur ve yavruları da korunmuş olur. Ülkemizde etkili bir aşılama yapılmaktadır. Ancak, son zamanlarda özellikle güneyde denetimsiz hayvan girişi bu hastalığı ülkemize oradan da göçerler vasıtasıyla dağlara taşınmış olabilir. Bilindiği gibi Tunceli'nin bu bölgeleri oldukça kapalıdır, hayvan hareketleri sınırlıdır. Bu hastalığın özellikle yaban hayvanları üzerinde tedavisi oldukça zordur. Önlem olarak koyun ve keçiler aşılanır. Ancak, dağ keçilerinde bu durum oldukça zordur. Hastalık görülen bölgede karantina uygulamak, hasta denetim altına alınması, ölmüş hayvanların ise usulüne uygun olarak gömülmesi gerekir"diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-Amatör çekim ile dağ keçisi görüntüleri
-Doğa koruma ekiplerinin pülümür vadisinde dağ keçisi tespit çalışmaları
-Koruma ekiplerinin teleskop ve dürbünler ile dağ keçisi arama çalışmaları
-Muhabir anosu
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ferit DEMİR/TUNCELİ, -
==============================================
Mersin Maratonu gün sayıyor
MERSİN Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3'üncüsü düzenlenecek olan Uluslararası Mersin Maratonu'nun tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.
3 Aralık'ta 6 kategoride, profesyonel sporcular ve vatandaşların katılımıyla koşulacak olan maratonun heyecanı kenti sardı. Hilton Otel'de yapılan toplantıda, maraton hazırlıkları hakkında bilgi veren Gençlik ve Spor Hizmetleri Şube Müdürü Vedat Yüksel, şu an itibariyle 50 bin 500 katılımcı rakamına ulaşıldığını söyledi. Geçen sene yapılan maratonun Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği'nden 5 yıldız aldığını hatırlatan Yüksel, "Bu bizim için önemliydi. Çünkü sporcular yarışın kalitesine ve yıldızlamasına dikkat ediyorlar, ona göre katılacakları yarışları seçiyorlar. Bu sene hedefi bir tık daha yükselttik. Bronz kategori için uluslararası federasyona başvurumuzu yaptık. Bronz kategori için gereken kriterleri yerine getirdik. Bunun en büyük kriteri elit sporcu çağırmanız. 8 tane elit sporcu çağırmanız lazım. Bunlar belli bir derece ve mesafe koşan sporcular. Bu sporcuların hepsi gelecekler" dedi.
Maratonun bu yıl hoşgörü, barış ve kardeşlik temasıyla koşulacağını ifade eden Kocamaz, "1999 yılından bu yana kazı çalışmalarına devam edilen Soli antik kentinin uluslar arası tanıtımı için Mersin Maratonu'nun önemli bir şans ve fırsat olarak görüyoruz. Dünyanın dört bir yanından maratonumuza katılacak yarışmacılar kış mevsiminin ortasında ılıman bir iklim, düz bir zemin, tarih ve doğayı buluşturan muhteşem bir atmosferde yarışma keyfini yaşayacaklardır. Türkiye'nin en iyi parkuruna sahibiz. Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği'nin yol yarışları kategorisinde verdiği bronz kategorinin kriterleri yerine getirilmiştir. Bir sonraki hedefimiz altın kategoriye yükselmektir. Binlerce sporsever hoşgörü, barış ve kardeşlik için Mersin'de buluşacak" diye konuştu.
Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanvekili Ali Aksu ise, organizasyonun son derece profesyonel bir elle hazırlandığını kaydetti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
Atletsizim Federasyonu Başkan Yardımcısının konuşması
Mersin Büyükşehir belediye Başkanın konuşması
Salondan genel görüntü
Sporcular salonda otururken
Toplu hatıra resmi çekilirken
Haber-Kamera: Mustafa İNSAN/ MERSİN
======================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-9 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?