GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Dünya İnsani Zirvesi Akademik Forum konuşması Dünya İnsani Zirvesi Akademik Forum
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu:
"AB, 'Terörle ilgili yasanızı değiştirin' diyor. Neye göre değiştireceksiniz? Uluslararası ya da Avrupa genelinde ya da özelinde kabul edilmiş bir terör tanımı varsa, bunu bizimle paylaşın, biz de istişare edelim"
"Suriye topraklarının yüzde 45, Irak topraklarının yüzde 30'unu işgal eden ve yaklaşık 20-30 bin civarında üyesi bulunan terör örgütü DAEŞ'e karşı, 65 ülke koalisyon oluşturduk ancak bugün hala herhangi etkili bir stratejimiz yok"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "AB, 'Terörle ilgili yasanızı değiştirin' diyor. Neye göre değiştireceksiniz? Uluslararası ya da Avrupa genelinde ya da özelinde kabul edilmiş bir terör tanımı varsa, bunu bizimle paylaşın, biz de istişare edelim." dedi.
Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen "Dünya İnsani Zirvesi Akademik Forum"un açılışında konuşan Çavuşoğlu, dünyada insani konuların olumsuz yönleriyle ön plana çıkmaya başladığını, insanlığın bir çok sınamalarla karşı karşıya olduğunu, en demokratik, en istikrarlı, en güvenli denilen kıtalarda ya da o kıta içinde oluşturulan Avrupa Birliği gibi kuruluşlar içinde bile bu sınamaların görüldüğünü anlattı.
Gerek uluslararası örgütlerin, gerekse en güçlü ülkelerin bile ayrı ayrı ya da birlikte bu sınamalarla da baş edemediğinin görüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, sonuçta insanlığın, karşı karşıya kaldığı bu sınamalardan etkilendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Her şeyden önce bunun sebebi ne? Neden bu insani sorunlar, krizler ortaya çıkıyor? Belki bir çevre felaketidir. Belki bir çevre felaketine, doğaya karşı her zaman bir çare bulamayabiliriz ama nasıl önlem almamız lazım? Hangi önlemleri alabiliriz? Örneğin biz Karayip ülkelerinde her felaketten sonra yıkılan köprü ya da altyapı varsa, bunları tamir ediyoruz veya Meksika ile işbirliği yaparak, o ülkelere yangın söndürme araçları, ambulanslar gönderiyoruz ki afet olduğu zaman en azından hasarı minimize edelim, yaralanan insanlar tedavisini daha iyi görebilsin. Ama bu köklü bir çözüm değil. Bu bazen bir zalim rejimden de kaynaklanıyor. Yaşanan insani dramlara baktığımız zaman, yönetilemeyen bir ülkeden de kaynaklanıyor. Buna karşı hangi tedbirleri alabiliriz? Bunu nasıl çözebiliriz? Ama bakıyorsunuz, ekonomik sebeplerden de insanlar etkileniyor. Demokratik kurumları bile kökten sarsan krizler karşısında bireylerin ne kadar çaresiz kaldığını Avrupa'nın merkezinde de gördük. Yanı başımızda Yunanistan'da bunu halen hissediyoruz."
Bir devletin borcunu ödemesinin kolay olmadığını ama bireylere çare bulmanın belki daha kolay olabileceğini dile getiren Çavuşoğlu, günümüzde karşı karşıya kalınan çok ciddi başka sorunlar olduğunu, bunların başında da terörizmin geldiğini vurguladı.
Terör tanımı
Terörizmin, insanlığa, insan haklarına, demokrasiye ve tüm değerlere nasıl bir tehdit olduğunun görüldüğünü dile getiren Bakan Çavuşoğlu, "Sadece bireyleri değil, yine devletleri, kurumları ve uluslararası örgütleri de derinden sarsan terörist akımların önüne geçme konusunda da ne kadar başarılıyız? Stratejimiz var mı? Mesela bugün uluslararası tanınmış bir terör tanımı yok. Şimdi AB diyor ya 'Terörle ilgili yasanızı değiştirin'. Neye göre değiştireceksiniz? Uluslararası ya da Avrupa genelinde ya da özelinde kabul edilmiş bir terör tanımı varsa, bunu bizimle paylaşın, biz de istişare edelim. Şu andaki tablo başka bir şey. Dolayısıyla uluslararası terörün karşısında, çözüm üretebiliyor muyuz, sonuç odaklı stratejimiz var mı?" diye konuştu.
Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye topraklarının yüzde 45, Irak topraklarının yüzde 30'unu işgal eden ve yaklaşık 20-30 bin civarında üyesi bulunan terör örgütü DAEŞ'e karşı, 65 ülkenin koalisyon oluşturduğunu ancak bugün hala herhangi etkili bir stratejinin olmadığını ifade etti.
"Peki ne olacak? Nasıl çözeceğiz bunu?" diye soran Çavuşoğlu, bu zafiyetten dolayı bazı ülkelerin, arazide ideolojisi kendisine yakın olan başka terör örgütleriyle de işbirliği yapmaya başladığını aktardı.
"Terörle mücadelenin yöntemi bu mu? Başka terör örgütleriyle işbirliği yapmak mı?" diyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Diğer taraftan bu tüm olumsuz gelişmelerin başka yansımaları oluyor. Nedir? Yerinden edilmiş insanlar, insani dramlar, göçe zorlanan insanlar, başka ülkelerde, başka şehirlerde kendisine gelecek aramak için yollara dökülen insanlar. Bu insanlar, kendi evini neden terk etmek zorunda kaldı? Evlerini o sebeple ya da bu sebeple terk etmek zorunda kalan insanların önünde çok daha zorlu bir yol var. Türkiye'de 2,7 milyon göçmen var Suriyeli. 200 bin civarında Iraklı var. Bu insanlara nasıl iyi hizmet verebiliriz? Kampların içinde ve dışında neleri sağlayabiliriz? Bugün dünyanın her yerinde, yerinden edilmiş insanlar var."
Ankara'da terör saldırısı olduğunda biraz yankısı olduğunu ama Brüksel ve Paris'te bir terör saldırısı olduğunda dünyanın ayağa kalktığını anlatan Çavuşoğlu, buna karşın Nijerya'da ne olup bittiğinin bilinmediğini söyledi.
"Sessizliğin sebebi ne?"
Boko Haram'ın belki günde bine yakın Afrikalı'yı öldürdüğünü, çocukları kaçırdığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Buna karşı sessizliğin sebebi ne? Bu insanlar evlerini o sebepten bu sebepten dolayı terk ettikten sonra karşı karşıya kaldığı başka sınamalar var. 'Daha iyi gelecek bulacağım' diyerek gittikleri yerlerde her şey öyle gül bahçesi değil. Orada da zorluklar var, ekonomik zorluklar var, işsizlik var ama daha da ötesi bunu bir şekilde aşabilirsiniz ama yabancı düşmanlığı, antisemitizm, ırkçılık, İslamofobi, Hristiyan karşıtlığı var. Her türlü ayrıştırıcı, öteleyici akımlar bugün tavan yapıyor. Irkçı partiler giderek güçleniyor. Bazı ülkelerdeki seçimlerin ilk raundunda, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ırkçı partilerin kazandığını görüyorsunuz. Avrupa Parlamentosu'nda bugün ırkçı partilerin toplam üye sayısı yüzde 10'u geçti. Ulusal parlamentolarda da böyle. Merkez partilerde de zemin kayması var. Bunları bir kenara bırakalım, geçici trend diye düşünüyoruz, umut ediyoruz. Bunların yanında başka sorunlar da yaşanıyor. Bu insanlara, entegrasyonuyla ilgili ne kadar kafa yoruyoruz? Kendi kültürünü, kendi dilini öğrenmesine, kendi dinini yaşamasına ne kadar saygı duyuyoruz? Bu imkanların verilmesi için ne kadar imkanlarımızı seferber ediyoruz? Nasıl stratejilerimiz var? Tüm bunları derleyip topladığınız zaman, bugün maalesef, olumlu bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Bizlere düşen böylesine sınamalar karşısında kafa yormak, fikirler üretmek çözümler bulmak ve uygulamak."
Türkiye olarak dış politikanın en önemli unsurlarından birinin insani diplomasi olduğunu, Türkiye'nin kalkınmaya yönelik diplomasisinin de doğrudan insani konularla bağlantılı olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, bu yöndeki projelere verilen her desteğin birçok insanın yaşam kalitesini artırdığını ya da bir yerlere göç etmesini engellediğini, eğitime verilen desteğin de bir ülkenin, neslin geleceğini yok edilmesinin, kaybolmasının önüne koyulmuş bir set olduğunun altını çizdi.
Yine sağlık, altyapı, su gibi diğer alanlardaki desteklerin geleceğe yönelik umutların kararmasının en azından önüne geçtiğini dile getiren Çavuşoğlu, bu nedenle insani ve kalkınma yardımlarına çok önem verildiğini anlattı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, "15 yıl önce IMF'den borç almak için kapısında bekleyen bir ülke olunduğunu" ama bugün yılda 1,7 milyar dolarlık sadece insani yardım yapan, yaklaşık 3,5 milyar dolarlık da kalkınma yardımları yapan bir ülke olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin toplamda 5,2 milyar dolarlık insani ve kalkınma yardımı yapan bir ülke olduğunu bildiren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, milli gelire göre insani yardım yapan ülkeler arasında Türkiye'nin ilk sırada yer aldığını, bunun artırılarak devam edeceğini, bu konulara duyarsız kalınmayacağını, dünyanın neresinde yardım ve mazlum varsa destek verilmeye devam edileceğini anlattı.
Çavuşoğlu, Somali'deki insani dramı görünce insanlık için ne kadar geç kalındığını ama ne kadar çok şey yapılması gerektiğini bir kez daha gördüklerini dile getirerek, Mogadişu'da inşaatı tamamlanan büyükelçiliğe değinerek, "80 dönümlük bir arazide şu anda dünyadaki en büyük misyonumuzu gerçekleştiriyoruz. En büyük diplomatik misyonun gelişmiş bir ülkeye değil de Somali'ye yapılmasının nedeni büyükelçiliğimizi, hizmet binalarını açmazsak, biz oraya gitmezsek hiç kimse gelmez." dedi.
Çavuşoğlu, birçok gelişmiş ülkenin bile büyükelçilik hizmetlerini havaalanındaki konteynerden verirken Türkiye'nin Mogadişu'nun merkezindeki büyükelçilikte zorluklara rağmen hizmet verdiğini, bu anlayışın yayılmaması durumunda zor durumda kalan ülkeler ve insanların her zaman yalnızlığa terk edileceğini söyledi.
"İnsani diplomasimizin bir yansıması"
Forumda yer alan akademisyenlerin bu konuların araştırmalarını yaptığını, her zaman bu fikirlere açık olduklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Umarım bu forumda ortaya koyduğunuz fikirler zirveye de yansır. Bu zirvede insani konularda arayışlarımızı devam ettireceğiz. İlk defa düzenlenecek insani zirvenin bizler için büyük bir anlamı var. Yıllardır yürütülen insani diplomasimizin de bir yansıması olarak görüyoruz." dedi.
Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya'da da en az gelişmiş ülkeler toplantısının yapılacağını anımsatarak, en gelişmiş ülkelerin G20 zirvesinin de bu ilde yapıldığını belirtti.
Az gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının da zirvenin gündemine getirilmesi gibi bir çok ilklerin yaşandığını belirten Çavuşoğlu, 4 yıl önce de İstanbul'da en az gelişmiş ülkeler zirvesinin yapıldığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Antalya'da yapılacak olan zirvede en az gelişmiş ülkelerin sorunlarının ele alınacağını, 4 yıldır neler yapıldığını değerlendirileceğini sözlerine ekledi.
Son Dakika › Güncel › Dünya İnsani Zirvesi Akademik Forum - Bakan Çavuşoğlu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?