Dha İstanbul Bülteni - 3 - Son Dakika
Güncel

Dha İstanbul Bülteni - 3

SALDIRGANIN DİLİNİN KOPTUĞU "NİTELİKLİ CİNSEL SALDIRI" DAVASI... Haber: Serpil KIRKESER - Kamera: Erhan TEKTEN, İstanbul DHA Esenyurt'ta 2016 yılının Mart ayında zorla öpmek istediği E.O. (28) tarafından dili koparılan tutuksuz sanık M.O.

07.09.2017 16:21

SALDIRGANIN DİLİNİN KOPTUĞU "NİTELİKLİ CİNSEL SALDIRI" DAVASI…

Haber: Serpil KIRKESER - Kamera: Erhan TEKTEN, İstanbul DHA

Esenyurt'ta 2016 yılının Mart ayında zorla öpmek istediği E.O. (28) tarafından dili koparılan tutuksuz sanık M.O.'nun (19) "Nitelikli cinsel saldırı" suçundan 12 yıla kadar hapis istemiyle Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlandı.  Avukatı sanığın kanser tedavisi gördüğünü,  duruşmaya bu nedenle katılamadığını söyledi. Şikayetçi E.O. da "Tedavi gördüğü evden çıkamadığını söyledi avukatı. Şimdiye kadar sanığı iki kere ben gördüm. Tedavi görüyorsa nasıl sokakta geziyor. Hem otobüste hem metrobüste. Aynı mahallede oturuyoruz. Kemoterapi gördüğü söyleniyor. Saçı başı dökülmemişti. Maske de takmıyordu" dedi.

SANIK DURUŞMAYA KATILMADI

Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık M.O. katılmazken, şikayetçi E.O. hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Nedim Akalın, Büyükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği görevsizlik kararını okundu. Sanık M.O.'nun avukatı müvekkilinin  kanser olduğunu, tedavi gördüğünü, bağışıklık sistemi kötü olduğunu, evden dışarı pek  çıkamadığını, bu nedenle duruşmalara gelemediğini söyledi.

"ŞİKAYETÇİYİM"

Şikayetçi E.O., sanık M.O. hakkındaki şikayetinin devam ettiğini söyledi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nı temsilen duruşmaya katılan Büşra Öztürk de "Sanıktan şikayetçiyiz, duruşmaya katılmak istiyoruz" diye konuştu.

MAHKEME İHTARDA BULUNDU

Sanık M.O.'nun avukatının mazeret olarak doktor raporları ibraz ettiğini belirten mahkeme heyeti, son kez gelecek duruşmada sanığın hazır edilmesini, aksi takdirde bir dahaki duruşmaya gelmezse sanık hakkında zorla getirme kararı çıkarılacağı ihtarında bulundu. Şikayetçi  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın  davaya taraf olarak katılmasına hükmeden mahkeme heyeti, diğer talepleri de reddederek duruşmayı Aralık ayına erteledi.

"ŞİMDİYE KADAR İKİ KERE BEN GÖRDÜM"

Şikayetçi E.O. duruşma çıkışı şunları söyledi: "Tedavi gördüğü evden çıkamadığını söyledi avukatı. Şimdiye kadar iki kere ben gördüm. Tedavi görüyorsa nasıl sokakta geziyor. Hem otobüste hem metrobüste. Aynı mahallede oturuyoruz. Kemoterapi gördüğü söyleniyor. Saçı başı dökülmemişti. Maske de takmıyordu."

OLAYIN GEÇMİŞİ

İddianameye göre Esenyurt'ta 14 Mart 2016 tarihinde şikayetçi E.O. Cumhuriyet Meydanı alt geçiciden bulunan otobüs durağında indi ve  meydana çıkmak için merdivenlere yöneldi. Bu sırada M.O., arkadan yaklaşarak E.O.'nun gözlerini elleriyle kapattı ardından öpmek istediği E.O.'nun ağzına dilini soktu. Bu sırada E.O. da M.O.'nun dilini ısırarak kopardı. Bir süre daha da tacizine devam eden M.O. ardından koşarak olay yerinden uzaklaştı.  Şüpheli M.O. emniyetteki ifadesinde şikayetçi E.O.'yu kız arkadaşına benzettiğini, sürpriz yapmak amacı ile arkasından yaklaşarak gözlerini kapattığını belirterek, atılı suçlamayı kabul etmediğini belirtti. Şüpheli M.O.'nun şüphelinin cinsel davranışlarla müşteki E.O.'nun vücut dokunulmazlığını ihlal ettiği belirten Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, M.O. hakkında "Cinsel saldırı" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapsi istedi.

GÖREVSİZLİK KARARIYLA BAKIRKÖY AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE GÖNDERİLDİ

Büyükçekmece 16'ncı Asliye Ceza Mahkemesi de iki duruşma yapıldı, sanık duruşmalara katılmadı. Şikayetçi avukatın da talebini karara bağlayan mahkeme, görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkeme gerekçeli kararında,M.O. hakkında her ne kadar cinsel saldırı suçundan dava açılmışsa da eylemin nitelikli cinsel saldırı suç tipine uyma ihtimalinin bulunduğu, eylemin nitelikli cinsel saldırı suçunu oluşturup oluşturmadığı yolunda delilleri takdir ve tartışmanın ağır ceza mahkemesine ait olduğunu belirtti. M.O. "Nitelikli cinsel saldırı" suçundan 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası isteniyor.

"ANİ BİR REFLEKS İLE DİLİNİ ISIRDIM"

Şikayetçi E.O. Büyükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadesinde şunları söylemişti: "Olay günü geç bir saatte diş tedavimi yaptırdıktan sonra evime gitmek için otobüse bindim. Otobüsten Esenyurt Cumhuriyet Meydanı alt geçidinde bulunan otobüs durağında indim, evime doğru giderken arkamdan biri yaklaşarak gözlerimi kapattı. Ne olduğunu anlamadım. Daha sonra beni duvara yaslayarak öpmeye başladı. Bir ara dilini ağzımda hissettiğimde ani bir refleks ile ısırdım ve aşağıya çöktüm. O sırada dili kopmuş. Sonrasında sanık eylemlerine devam etti. Dilinin koptuğunu fark edince başımda bir müddet bekledikten sonra bırakıp gitti. Çevrede kimse yoktu, eve doğru yöneldim, polisi aradım."

ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA

Duruşmanın ardından E.O.'nun avukatı Zehra Şahin Bakırköy Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı. 2016 yılında yaşanan olayın geçmişiyle ilgili bilgi verdi ve duruşmada yaşananları anlattı. Avukat Şahin, "Sanığın duruşmalara katılmaması bizim için çok büyük bir dezavantaj. Çünkü kendisine sormak istediğimiz sorular var. Savunmasında müvekkilimi 'Kız arkadaşına benzettiğini ve bu nedenle sarıldığını iddia ediyor. Ama olayın akışından da sadece sarılma olmadığı zaten farkındayız. Bir taciz var. Kaldı ki öyle bile olsaydı kız arkadaşı olmadığını fark ettiği anda eylemini kesmiyor. Devam ediyor. Taciz olduğu konusunda şüphe götürmeyen bir durum var. Duruşmalara katılmıyor. 3. celseye de katılmadı. Savcılığa da yakalama kararıyla ifade vermişti zaten. Dolayısıyla kanser tedavisini gerekçe gösterdi. Tabii ki uzmanlık alanımız değil. Gerçekten duruşmalara gelmesine engel bir durum mu bilmiyoruz" dedi.

"MÜVEKKİLİM SANIĞI OTOBÜSLERDE GÖRÜYOR"

Sanık ile müvekkilinin aynı mahallede yaşadığını söyleyen Avukat Şahin, " Kendisini otobüslerde görüyor. Okuluna devam ettiğini biliyoruz. Yani günlük hayatını sürdürüyor aslında. Sadece duruşmaya gelmesine engel bir durum mudur? Bununla ilgili uzman bir doktorda, hastane raporu alınmasını istedik. En azından tedavi gördüğünü söylediği hastaneden dosyasını getirmesini  talep ettik mahkemeden. Talebimiz reddedildi. Benim kanaatim duruşmalara katılmayarak yakalama kararı çıkması bekleniyor. Çünkü bizim bulunmadığımız bir ara duruşmayla ifadesi alınacak, savunmasını yapacak. ve biz ona sorularımızı soramayacağız. Buna engel olması için yakalama kararı çıkmasındansa, dosyasının getirilerek, gerçekten duruşmalara katılmasına engel durum var mı bunun tespitini istedik. Ama reddedildi talebimiz" ifadelerini kullandı.

"KADINLAR DESTEK OLUYOR"

Olayın ardından müvekkilinin bir süre kimseyle görüşmediğini, ilk zamanlar zor günler yaşadığını belirten Şahin "Kadın dayanışmasıyla bu zorluğu bira olsun aşmayı başardı. Çünkü davasına sahip çıkıyor ailesi de aynı şekilde. Kadınlar destek oluyor, onu yalnız bırakmıyorlar. Bu saklanacak gizlenecek bir şey değil. Tam tersi üzerine gidilmesi gereken bir şey olduğunun bilincinde bir müvekkil" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

Avukat Zehra Şahin'in konuşması

Şikayetçinin görüntüsü (Kıvırcık saçlı çantalı) Adliyeden görüntü Genel ve detaylar

=================

(aktüel görüntülerle - geniş haber) ŞERİF MARDİN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

İdris TİFTİKCİ/ İstsanbul DHA

Tedavi gördüğü hastanede 90 yaşında vefat eden sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin, son yolculuğuna uğurlandı.

Mardin için Yeniköy Çarşı Merkez Camisi'nde öğle namazına müteakiben cenaze töreni düzenlendi. Camide Mardin'in oğlu Osman Mardin taziyeleri kabul etti.

Cenaze törenine eski Başbakan ve AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Mardin'in amcasının kızı Betül Mardin, kuzeni Ömer Dormen'in yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Tören öncesi gazetecilere açıklamada bulunan Ahmet Davutoğlu, Şerif Mardin'in vefatının Türkiye ve ilmi camia açısından çok büyük kayıp olduğunu, bir neslin, herkes için örnek teşkil eden mümtaz bir şahsiyeti olduğunu belirterek, "Bir nesil onunla sosyal bilim metodolojisini, yöntemini, yeni kavramları tanıdı. Arkasında çok köklü bir miras bıraktı. Şahsi olarak da Şerif Mardin hocayla, üniversitenin ilk yıllarından itibaren yakın hukukumuz oldu. Doktora çalışmam esnasında çok yoğun teşrik-i mesai içinde olduk. Kendisi o dönemlerde, 12 Eylül sonrasındaki özellikle sıkıntılı dönemlerde hep düşünce özgürlüğünü savundu. Hiç bir zaman akademik camia üzerindeki baskılara taviz vermedi. Her zaman Türkiye'deki her türlü vesayet anlayışına karşı, ilmi ve akademik özerkliğin savunucusu oldu. Bu açıdan birlikte yürüttüğümüz çalışmalarda sadece ilmi birikimiyle değil, sergilediği ilmi ahlakla da gerçek bir örnek teşkil etti hepimiz açısından diye konuştu. Şerif Mardin ile Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık dönemlerinde de yakın teşrik-i mesailerinin olduğunu anlatarak, Her seferinde kendisinin yakın dönem Türk siyasetini ve Türk düşünce hayatını bilen bir çınar kimliği ile hep doğru tahlilleri oldu. Kritik dönemlerde yaptığı kavramsallaştırmalarla, sosyal gelişmeleri tanımlamak, anlamak bakımından da çığır açtı" şeklinde konuştu.

"GERİDE BIRAKTIĞI MİRAS, HEPİMİZİN GURUR DUYMASI GEREKEN BİR MİRAS"

Davutoğlu, "Konuşamıyordu ama haliyle, tebessümüyle ve birlikte olmanın getirdiği heyecanla, dudaklarıyla hala ders verme aşkını barındırıyordu. Benim de öğrencim olan bir çok arkadaşımız daha sonra Şerif Mardin hocanın da öğrencisi oldu. Dolayısıyla hocaların hocası lakabını da bu anlamda hakkıyla hep yerine getirdi. Hayatının son demlerinde dahi ders vermekten ve ders vermeyi bir hayatı anlamlandıran bir faaliyet olarak görmekten vazgeçmedi. Ziyaret ettiğimde masasında hala kitaplar ve öğrenciler vardı. Dolayısıyla bir kaç nesli eğitti. Çok önemli bir kayıp. Geride bıraktığı miras, hepimizin gurur duyması gereken bir miras, hem Türkiye'de sosyal bilim geleneği açısından hem de Türk düşünce hayatının uluslararası alana tanıtımı açısından. Evrensel nitelikli ürünleriyle de bu alanı, uluslararası bilinirliğe açtı. Düşünce hayatımızın hemen hemen her çizgisini eserlerine yansıtarak, milli ve uluslararası nitelikteki çalışmalara öncülük etti" dedi.

"BENİMLE AYNI YAŞTAYDI. BEN YAŞIYORUM, O GİTTİ"

Betül Mardin de kısa bir açıklama yaparak, "Çok büyük bir kafaydı. İftihar ederdik, gurur duyardık. Gitti. Benimle aynı yaştaydı. Ben yaşıyorum, o gitti" dedi.

Çok anıları olduğunu anlatan Mardin, "Biz aynı zamanda Akrabayız. Mısır'a giderdik beraber. Kahire'de amcalarda kalırdık. Çok severdim. Büyük bir zekaydı. İnsanların kafalarında, zekalarında yeni bir merkez açtı" şeklinde konuştu.

Mardin, cenaze namazının ardından Kilyos Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

Tabuttan detay

Davutoğlu röp

Betül Mardin Röp

Cenaze namazı

Genel ve Detaylar

==============

BAŞBAKAN YILDIRIM'DAN KAHVEHANE ZİYARETİ

İstanbul DHA

Başbakan Binali Yıldırım, Maltepe Başıbüyük mahallesinde bir kahvehaneyi ziyaret etti. Yıldırım kahvehanede vatandaşlarla sohbet etti, dışarıda kendisini bekleyenlerle fotoğraf çektirdi.

Görüntü Dökümü:

-------------------

Ziyaretten fotoğraflar

==============

ESENYURT'TA 150 BİN LİRALIK BANKA SOYGUNU. GÜRCÜ SOYGUNCU YAKALANDI. 2 SOYGUNCU KAÇTI

Çağatay KENARLI, İstanbulDHA

Esenyurt'ta bir banka şubesine gelen yüzleri maskeli ve silahlı 3 kişi, bankanın güvenlik görevlisini setkisiz hale getirerek veznedeki yaklaşık 150 bin TL ve güvenlik görevlisinin tabancasını alarak kaçtı. Polis kaçan Gürcistan uyrukla 1 soyguncuyu yakaladı.

Sanayi Mahallesi'ndeki  banka şubesine saat 14.00 sıralarında gelen yüzleri maskeli ve silahlı 3 soyguncu içeri girdi.  Soyguncular bankanın güvenlik görevlisini, silahını alarak etkisiz hale getirdi. Veznedeki görevlileri de silahla tehdit eden soyguncular, yaklaşık 150 bin TL ve güvenlik görevlisinin tabancasını alarak şubeden çıktı ve gözden kayboldu. Olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi.

1' İ YAKALANDI, 2'Sİ ARANIYOR

Polis ekipleri banka ve çevredeki güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. Bu sırada polis ekipleri soyguncuların kaçtığı güzergahtaki kavşak ve yolları kesti.

GÜRCİSTAN UYRUKLU SOYGUNCU YAKALANDI

Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri Gürcistan uyruklu bir soyguncuyu yanında silahla birlikte aynı semtte yakaladı. Gözaltına alınan Gürcistan uyruklu soyguncu Kıraç Polis Merkezi Amirliği'ne götürüldü. Kaçan 2 soyguncunun yakalanması için bölgede çalışmalar devam ediyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Bankanın genel görüntüsü

-Polis ekiplerinin görüntüsü

-Banka personelinin görüntüsü

-Banka içerisindeki olay yeri ve inceleme ekipleri

-İçeriye giren olay yeri ve inceleme ekibi

-Genel ve detay görüntüler

==============

ERGENEKON DAVASI ERTELENDİ

Ümit TÜRK, İstanbulDHA

Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan Ergenekon davasının 2'inci duruşması yapıldı.

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya 18 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada sanık ve avukatları taleplere ilişkin beyanlarda bulundu.

SAVUNMASI TAMAMLANANLARIN YURTDIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KALDIRILDI

Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme, sorgu ve savunması alınmayanların dışında   tüm sanıklar hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi. Mahkeme Eski CHP Milletvekili Sinan Aygün'ün dava aşamasında malları üzerine konulan tedbir kararının kaldırılması talebinin ise esas hükümle birlikte karara bağlanmasına hükmetti.

ERGENEKONUN ESKİ HAKİM VE SAVCILARININ DOSYASI İSTENDİ

Mahkeme, Ergenekon davasına bakan kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan hakim ve savcılar ile Ergenekon davasına ilişkin iddianameleri düzenleyen savcılar hakkında hazırlanan iddianamelerin birer örneğinin istenmesine karar verdi. Duruşma 21 Aralık'a ertelendi.

BAŞBUĞ'UN DA BULUNDUĞU 63 SANIĞIN DOSYASI AYRILMIŞTI

Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 274 sanıklı Ergenekon davasında, önceki celse verilen ara kararlar doğrultusunda 63 sanığın dosyası ayrılmıştı. Bu davadaki sanık sayısı 211'e düşmüş oldu.

==============

(aktüel görüntülerle - geniş haber) THY GENEL MÜDÜRÜ EKŞİ'NİN BABASI SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

İhsan YALÇIN/ İstanbul DHA

Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi'nin babası İslam Ekşi son yolculuğuna uğurlandı. Maltepe Merkez Camii'nde düzenlenen cenaze törenine Başbakan Binali Yıldırım da katıldı.

THY Genel Müdürü Bilal Ekşi'nin 70 yaşında hayatını kaybeden babası İslam Ekşi için Maltepe Merkez Camii'nde bugün öğle vakti cenaze töreni düzenlendi. Törene Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanvekili ve CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, İstanbul Valisi Vasip Şahin, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, Ekşi'nin ailesi ile yakınları katıldı. Bilal Ekşi cami bahçesinde taziyeleri kabul etti. Cenaze namazının ardından Ekşi'nin tabutu omuzlara alınarak cenaze aracına konuldu. İslam Ekşi, Çekmeköy Ekşioğlu Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Taziyelerin kabulü

-Cenaze törenine katılanlar

-Cenaze namazının kılınması

-Tabutun omuzlarda taşınması

-Genel ve detaylar

===============

FETÖ'NÜN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ YAPILANMASI DAVASINDA TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ...

Haber: Özden ATİK/ İstanbul, DHA

Fetullahçı Terör Örgütü'nün İstanbul Üniversitesi'ndeki akademik yapılanmasına ilişkin, aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski başdanışmanlarından Doç. Dr. Fatih Gürsul'un da bulunduğu 7'si tutuklu 40 sanığın "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılandıkları davaya devam edildi. 1,5 yaşındaki oğlu Deniz Nazım'ın kendisini tanımadığını belirten sanık Fatih Gürsul, "Ben tutuklandığımda sürükleniyordu daha. Eşim çok sıkıntı yaşıyor" diyerek tahliyesini talep etti. Ancak Gürsul'un tahliye talebi reddedildi.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, aralarında Doç. Dr. Fatih Gürsul'un da bulunduğu tutuklu sanıklar ile 10 tutuksuz sanık ve avukatları hazır bulundu. Duruşmada söz alan sanık Fatih Gürul, "Bu davada tutuklanan ilk kişiyim. 10 aydır tutukluyum, ciddi mağduriyetler yaşıyorum. 11 Ağustos 2014'te Bylock kullandığım iddia ediliyor. Ama ben telefonu 2015 yılında aldığımın faturasını sundum. Bylock iddiasını maddi delillerle çürüttüğümü düşünüyorum. Ben herkesin Bank Asya'ya koşup para yatırdığı bir dönemde F tipiyle mücadele etmiş biriyim. Bu yüzden doçentliğimi 2 yıl sonra geç aldım. 10 aydır üç kişilik odadayım. Bir saatlik görüş için annem, 18 saat yol yapıyor. Biri 1,5 yaşında, diğeri 3 yaşında iki bebeğim var. Eşim de mağduriyet yaşıyor. Kendim için değil, ailemin mağduriyetten kurtulması için her türlü adli kontrole razı olduğumu belirtirim. Tutukluluk yönündeki kararınızı bir kez daha gözden geçirmenizi talep ediyorum. Oğlum Deniz Nazım, beni tanımıyor. Ben tutuklandığımda sürükleniyordu daha. Eşim çok sıkıntı yaşıyor" dedi.

AVUKATI DA TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ

Sanık Gürsul'un avukatı da müvekkili hakkındaki tek iddianın Bylock olduğunu belirterek "Müvekkilim Iphone 6 kullanıyordu ve telefon Bylock kullandığı iddia edilen tarihten sonra sıfır olarak alınmıştır. Sıfır olarak alınan telefonda Bylock kullanma imkanı yoktur. Müvekkilim bu yapıyla temas halinde olan kişilerle hiçbir ilişkisi söz konusu değildir. Yaklaşık 10 aydır tutukludur. Mağduriyetinin giderilmesi için tahliyesini talep ederiz" diye konuştu. Diğer tutuklu sanıklar da tahliyelerini talep etti.

TAHLİYE TALEBİ REDDEDİLDİ

Mahkeme heyeti, hakkında yurtdışı yasağı bulunan sanıklar hakkındaki imza verme yönündeki adli kontrol kararının kaldırılmasına ve savunması tamamlanan tutuksuz sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddeden heyet, duruşmayı erteledi.

=============

İETT ŞOFÖRÜNÜN, LİSELİ SUDE METE'YE ÇARPARAK ÖLÜMÜNE NEDEN OLMAKTAN YARGILANMASINA BAŞLANDI

Yüksel KOÇ - Cengiz ÇOBAN/ İstanbul, DHA

Pendik'te  okula giden 14 yaşındaki Sude Mete'ye çarparak ölümüne neden olmaktan, İETT otobüsü şoförü Tarık Ulka'nın yargılanmasına başlandı.Kazadan sonra işten çıkarıldığını söyleyen sanık Tarık Ulka, "Sol gözümde hafif bir görememezlik var" dedi.

İstanbul Anadolu Adalet Sarayı 50 Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk  duruşmasına, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan tutuksuz sanık Tarık Ulka ile avukatı hazır bulundu. Kazada hayatını kaybeden Sude Mete'nin babası Ekrem Mete ve avukatı da duruşmaya katıldı.

Savunması alınan sanık Tarık Ulka, olay tarihi olan 30 Aralık 2016'da hafif kar yağışı olduğunu belirterek, "Yolcuları indirip yeni yolcular alarak seyrimi tamamlayıp Pendik Yüksek Hızlı tren istasyonundaki son durağa geldim. Arka taraftan yanıma gelen bir yolcu bana, 'sen geride bir yayaya çarptın' dedi. Ben bunun şakası olmayacağını söyledim. Şahıs 'çarptın' diye ısrar edince komuta merkezini aradım. Böyle bir olay olup olmadığını sordum. 10-15 dakika sonra şeflerim geldiler, olay doğruymuş. Kazanın olduğu yer ile Pendik istasyonunun arası 2-3 duraktan fazla, yarım saatlik yoldur. Bu süre içerisinde yolcu herhangi bir şey söylememişti. Ben yayaya çarptığımı görmedim ve fark etmedim. Ben kamera kayıtlarını seyretmedim ancak söylenenlere göre kaza yerinde bir set var, setin orada olmuş" dedi.

Sude Mete'nin babası Ekrem Mete, müşteki sıfatıyla katıldığı duruşmada olayı görmediğini belirterek, kazada kızının vefat ettiğini, sanığın herhangi bir tazminat ödemediğini, ondan şikayetçi olduğunu ve cezalandırılmasını istediğini söyledi.

SANIK: SOL GÖZÜMDE BİR GÖREMEMEZLİK VAR

Müşteki Ekrem Mete'nin Avukatı İlker Başer sanığa, "İETT'de hala çalışıyor musun? Gözlerinde görme kaybı var mı?" sorusunu sordu. Sanık bu soruya, "Şu anda İETT'de görev yapmıyorum, işten çıkarıldım. Sol gözümde bir görememezlik var" dedi.

'SOL GÖZÜNDE KAYMA VAR'

Sude Mete'nin babası Ekrem Mete, duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yaptı. Sanık olan İETT şoförünün kaza sonrası işten çıkarıldığını söyleyen Ekrem Mete, "Kazadan sonra işten çıkarmışlar. Eğer kusurlu olmasaydı işten çıkarmazlardı. Kesinlikle bir kusuru vardı ki çıkarmışlar işten. Mahkemeden yeni çıktık, sol gözünde bir kayma olduğunu kendisi ifade etti. Büyük ihtimalle İETT bu yüzden işten çıkarmış. Bu ilk duruşma. Kazadan 9 ay geçmiş. Şunu söylemek istiyorum; İETT böyle arkadaşlarla çalışıyorsa daha büyük denetim istiyorum. Bu tür insanlar direksiyona çıkarılarak insanların canına mal olmasın. Benim kızım öldü ama başkaları ölmesin" dedi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli Tarık Ulka'nın kullandığı İETT otobüsünün 30 Aralık 2016 tarihinde saat 08.40'ta Pendik'te yolun solundan sağına geçmek isteyen Sude Mete'ye (14) tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu çarparak ölümüne neden olduğu belirtiliyor. İddianamede sanık Ulka'nın, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep ediliyor.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Erkan Mete ile adliye önünde röportaj

-Genel ve detay görüntü

===============

- HEMŞİRE AYŞEGÜL TERZİ DAVASINDA KARAR ÇIKTI; TEKMECİYE 3 YIL 10 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ

Yüksel KOÇ-Cengiz ÇOBAN/ İstanbul, DHA

Çekmeköy'de  belediye otobüsünde şort giydiği iddiası ile hemşire Ayşegül Terzi'yi tekme atan Abdullah Çakıroğlu, "İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, "Kasten basit yaralama" ve "Hakaret" suçlarından 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılırken, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan cezalandırılmasına yer olmadığına karar verildi.

Mahkeme, sanığın yargılama aşamasındaki tutum ve davranışlarını gerekçe göstererek, sanık lehine olan cezayı erteleme, cezada 'İyi hal' indirimine gitme, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ve cezanın para cezasına çevrilmesi uygulamalarına gitmedi.

İstanbul Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 6. duruşmasında karar çıktı. 4 suçtan 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Çakıroğlu, üç suçtan 3 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karar duruşmasına Abdullah Çakıroğlu ve Avukatı Şemsi Dak hazır bulundu. Ayşegül Terzi, katılmadığı duruşmada avukatları tarafından temsil edildi. Duruşmada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, İzmir Barosu Başkanlığı ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun avukatları da katılan sıfatı ile duruşmaya katıldılar.

Ayşegül Terzi'nin Avukatı Hale Akgül, geçen yıl İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Kurumu'ndan müvekkillerinin olay nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek akut stres bozukluğu yaşadığına dair rapor aldıklarını belirterek, Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporu kabul etmediklerini söyledi.

'KENDİMİ TUTAMADIM, İSTEM DIŞI BİR DAVRANIŞTA BULUNDUM'

Söz alan sanık Abdullah Çakıroğlu, 2 gün 3 gece 60 saat kadar nöbette kaldığını belirterek, "Bu nedenle hastalığım nüksetti. Karşı taraftaki kadın müstehcendi. İki-üç kişilik yer kaplıyordu. Kendisini uyardım, 'aile var' dedim. Bana göz işareti yaptı, hangi anlamda yaptığını bilmiyorum. Ben kendimi tutamadım, istem dışı bir davranışta bulundum. Yaptığımı doğru bulmuyorum, pişmanım. Kendi kendime konuşma hallerim artmıştı, hastalığın etkisi büyük oldu" dedi.

Sanık Çakıroğlu'nun Avukatı Şemsi Dak, Ayşegül Terzi'ye yapılan saldırının çirkin olduğunu belirterek, "Çirkin ve kabul edilemez bir saldırıdır. Biz bunu başından beri ifade ediyoruz. Bu yargılamanın başından beri kamuoyu baskısı ile ciddi bir hata yapıldı. Müvekkilim tutuklanabilsin diye CMK değişti. Haksız tutuklama yapılmış bir medya baskısından bahsediyorum" dedi.

Ayşegül Terzi'nin avukatlarından Birsen Baştopaloğlu, sanığın bir kadını otobüste otururken modern kıyafeti nedeni ile olayı gerçekleştirdiğini belirterek, "Sırf kıyafeti nedeniyle kafasından tekmelemiştir. Sanığın bunu yapmaya iten saik ve nedenlere baktığımızda sadece kadının modern giyimli olması dışında herhangi bir nedenin olmadığını görüyoruz. Meslek olarak silahlı güvenlik görevlisidir. Mesleği dolayısıyla aldığı savunma ve saldırı eğitimleri mevcuttur. Ustaca başı hedef gözeterek Terzi'ye tekmeyi vurmuştur. Olay nedeniyle kafada kırık oluşmaması, beyinde kanama olmaması olayın vehametini ortadan kaldırmaz. Tüm kadınlarda bir korku oluşmuştur, suçu soğukkanlılıkla işlemiştir. Pişmanlık söylemini samimi bulmuyoruz. Ceza ehliyeti tamdır, mahkemeyi 1 yıldır akıl sağlığı yerinde değildir şeklinde oyalamıştır, şeriat düzeni istemektedir" diyerek sanığın üst sınırdan cezalandırılmasını istedi.

'UYARIYI DİKKATE ALMAYINCA MÜVEKKİLİM TARAFINDAN TEKME ATILMIŞTIR'

Esas hakkındaki savunmasını yapan sanık Abdullah Çakıroğlu'nun Avkatı Şemsi Dak, "Ayşegül Terzi hastanede giydiği şort değil, mini etek ile otobüse binmiştir. Otobüste iki koltuğu kaplayacak şekilde oturmuş, otururken yayılınca bir müstehcen görüntü oluşmuştur, bunu kasten mi yorgunluktan mı yaptı? Bilmiyoruz. Mağdur müvekkilim tarafından uyarıldı, ancak uyarıyı dikkate almayınca müvekkilim tarafından tekme atılmıştır. Bayram günü otobüste müstehcen bir görüntü verilmesi genel ahlaka aykırıdır" diyerek müvekkilinin beraatine karar verilmesini, aksi takdirde sadece kasten yaralama suçundan ceza verilmesini istedi.

SANIĞIN SON SÖZÜ: ZATEN GAYRİMÜSLİM OLDUKLARI ANLAŞILMIŞTIR

Son sözü sorulan sanık, "Ayıptır diye söylemeyecektim ama otururken iç çamaşırı görünüyordu. Devletimizin kırmızı çizgisini bilmek istiyorum. Burası Türkiye ve burası bir İslam ülkesi. Zaten gayrimüslim oldukları anlaşılmıştır. Beni tahrik ettiler. İlaçları alamamanın etkisi de vardır" dedi.

3 YIL 10 AY CEZA ALDI

Karar için kısa bir ara veren mahkeme, Abdullah Çakıroğlu'na üç suçtan 3 yıl 10 ay hapis cezası verdi. Mahkeme Çakıroğlu'nu, "Basit yaralama" suçundan 8 ay, cebir ve tehdit kullanarak "inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale" suçundan 2 yıl, "Hakaret" suçundan da 1 yıl 2 ay olmak üzere toplam 3 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırdı.

MAHKEME SANIK LEHİNE OLAN HÜKÜMLERİN HİÇBİRİNİ UYGULAMADI

Mahkeme, yargılama aşamasındaki davranışları, yargılamaya sağladığı olumlu katkının bulunmaması, pişmanlık gösterecek eylem ve söylemde bulunmamasını gerekçe göstererek sanık lehine olan yasal hükümleri uygulamadı. Bu gerekçelerle Çakıroğlu'na verdiği cezaları ertelemeyen mahkeme, yine sanık lehine olan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması uygulamasına da gitmedi. Sanığın cezasını aynı gerekçelerle para cezasına da çevirmeyen mahkeme, sanığın cezasında da altıda bir indirim sağlayan "İyi hal" indirimine de uygulamadı.

Mahkeme, sanığın, "İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme" suçundan cezalandırıldığını, bu nedenle "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan cezalandırılmasına yer olmadığına hükmetti.

Mahkeme sanık hakkında adli kontrol hükümleri uyarınca uygulanan yurt dışına çıkış yasağına ilişkin kararı da kaldırdı.

BASIN AÇIKMALASI YAPTILAR

Ayşegül Terzi'nin avukatları karar sonrası adliyenin önünde basın açıklaması yaptı. Davada Ayşegül Terzi'nin de avukatlığını yapan İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi  Başkanı Hale Akgül "Bu davayı  İstanbul Barosu Kadın  Hakları Merkezi  olarak takip ettik.Henüz gerekçeli kararı almamakla birlikte bugün itibariyle karar çıktı ama kesinleşmiş bir karar değil.Kararda takdiri indirim sebeblerinin kullanılmaması olumlu yönleri olarak görüyüoruz.Bunun dışında ceza toplamı 3 yıl 10 ay şeklindedir.Yalnız gerekçeli karar yazılmadığı için tam olarak yorum yapamıyoruz.Gerekçeli karar yazılınca tam olarak yorum yapabileceğiz.Suçların 1 i dışında  hepsinden cezaverilmiştir.Ceza verilmeyen halkı kin ve düşmanlığa maddesidir.Bunu da gerekçeli karar açıklandıktan sonrane şeklide tavır alacağımız yolunu çizeceğiz. Dediğim gibi asgari ceza verilmemesine ve takdiri indirim sebeplerinin uygulanmaması açısından olumludur.

Dava sonrası adliye bahçesinde toplana 20 kişilik grup ellerindekii kıyafetine dokunma dövizleri taşıyarak slogan attı.Yapılan açıklamadan sonra grup olaysız bir şeklide dağıldı.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, hemşire Ayşegül Terzi'nin 12 Eylül 2016 tarihinde bindiği belediye otobüsünde Abdullah Çakıroğlu'nun fiili saldırısına maruz kaldığı belirtiliyor.

İddianamede, şüpheli Abdullah Çakıroğlu'nun, "İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama", "Kasten yaralama" ve "Hakaret" suçlarından 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyor.

Görüntü Dökümü:

----------------

-Hale Akgül açıklama

-Grubun görüntü

-Avukat açıklama

-Açılan dövizler

-Slogan atmaları

-Genel ve detay görünütler

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha İstanbul Bülteni - 3 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement