AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık sürecinin ardından yaşananlara ilişkin, " Hükümet, hükümet politikaları, AK Parti değil topyekun Türkiye, Türkiye ekonomisi hedef alınarak adeta 76 milyonun bir arada yolculuk ettiği geminin tabanına delik açılmak istenmiştir. Son derece basit ama aynı derecede ihanet boyutunda bir planı devreye sokmak istediler ve halen de istiyorlar" dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kayseri Pınarbaşı'nda otobüs kazası sonucu 21 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 29 vatandaşın yaralandığını anımsattı. Ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifalar dileyen Başbakan Erdoğan, cenazeleri nakleden Kayseri Valiliği'ne teşekkür etti.
Geçen haftanın dış politika temasları açısından son derece yoğun bir trafiğe sahne olduğunu belirten Erdoğan, bu haftaya da yine önemli temaslarla başladıklarını, bu temasların devam edeceğini söyledi.
Geçen hafta Salı günü Brüksel'de tam gün boyunca çok önemli görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Brüksel'de gece binlerce kardeşimiz bizleri beklediler ve kalacağımız otelin önündeki meydanda, onlarla adeta bir miting gerçekleştirdik. O muhabbet gerçekten görmeye değerdi. Brüksel'deki tüm kardeşlerime, sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyorum" dedi.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı, AB Komisyonu Başkanı, Avrupa Parlamentosu Başkanı, parlamento grup başkanları, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilci ile görüşmelerinin olduğunu hatırlatan Erdoğan, 5 yıl aradan sonra Brüksel'e yapılan ziyaret ve gerçekleştirilen temasların, hem AB-Türkiye ilişkilerinin ele alınması hem de Türkiye'deki gelişmelerin sağlıklı şekilde aktarılması açısından son derece verimli olduğunu kaydetti.
-"Karalama kampanyalarının yabancısı değiliz"
AB tarafının Türkiye hakkında tek taraflı, belli kaynaklardan ve yanlı olarak bilgilendirildiğini bu ziyarette bir kez daha müşahede ettiklerini ifade eden Erdoğan, "Muhataplarımıza bu konuyu özellikle ilettik. Türkiye ile ilgili haber kaynaklarına, lobi faaliyetlerine ve bilgilendirmelere karşı temkinli olmalarının, Türkiye'deki olayları tarafsız şekilde değerlendirmeleri konusunda çok daha sağlıklı neticeler alabileceklerini ve bunun da birinci derecede kaynağının AB bakanlığımız ve ilgili bakanlıklarımız olduğunu kendilerine tekrar hatırlattık" diye konuştu.
"Türkiye aleyhine bu tür karalama kampanyalarının ve yanlış bilgilendirmelerin yabancısı değiliz" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek 11 yıllık hükümetimiz döneminde, gerek bizden önceki dönemlerde, Türkiye dışarıya karşı maalesef olduğundan farklı şekilde lanse edilmek istendi. Türkiye ile ilgili çok farklı ve haksız resimler çizildi. Kampanyalarla Türkiye demokrasisi karalanmaya çalışılırken, asıl önemlisi Türkiye ekonomisi yıpratılmak, uluslararası yatırımcılar etki altına alınmak istendi. Burada asıl üzücü nokta şudur: Türkiye aleyhine bu kampanyalar maalesef çoğu zaman içeriden bazı çevrelerin, bazı odakların eliyle yürütülmüştür. Türkiye'deki bir kısım medya, bazı iş adamları ve iş dünyası örgütleri, bazı sivil toplum örgütleri, hatta Anamuhalefet Partisi CHP başta olmak üzere bazı siyasi partiler, ne yazık ki yurt dışında kendi ülkelerini, kendi ekonomilerini kötüleme, karalama vazifesi üstlenmişlerdir.
Hükümet değil, hükümet politikaları değil, AK Parti değil topyekun Türkiye, topyekun Türkiye ekonomisi hedef alınarak adeta 76 milyonun bir arada yolculuk ettiği geminin tabanına delik açılmak istenmiştir. Son derece basit ama aynı derecede ihanet boyutunda bir planı devreye sokmak istediler ve halen de istiyorlar. Ekonomi kötü giderse hükümet yıpranacak ama 76 milyona, çalışanlara, üretenlere, çiftçiye, esnafa, sanayiciye ne olacağını zerre kadar umursamadılar ve umursamıyorlar. Gezi olayları sırasında biz bunun ibretlik bir örneğini yaşadık. Sosyal medya üzerinden ya da başka mecralardan ekonomiyi durdurma, tüketmeme çağrısı yapanlar oldu. Uluslararası yatırımcılara Türkiye'deki yatırımlarını durdurma, yatırımlarını geri çekme çağrısında bulunanlar oldu. Uluslararası medyayı da kullanarak Türkiye'deki yatırım ortamını olduğundan farklı gösterme, zihinlerde soru işaretleri oluşturma girişimleri oldu. Elbette güneş balçıkla sıvanmaz ve sıvanamadı. İhanet boyutundaki tüm bu girişimlere ve çabalara rağmen Türkiye ekonomisi istikrarla büyümeye devam etti ve ediyor."
-"ilk 9 ayında büyüme oranımız yüzde 4"
Konuşmasında ekonomide yaşanan bazı rakamlara da değinen Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Onlar tüketmeyin dediği halde, 2002 yılında 91 bin adet otomobil satışı gerçekleşmişti, 2011 yılında tüm zamanların rekoru kırıldı ve bir yılda 594 bin otomobil satışı gerçekleşti. 2012'de çok az miktar düşüşü oldu, 556 bin adet otomobil satıldı. 2013 yılında ise bize ait olan rekoru yeniledik ve tüm zamanların en yüksek rakamına ulaştık. 2013'de 665 bin adet yeni otomobil satışı gerçekleşti. Buzdolabı satışlarına baktığımızda yine rekor görüyoruz. 2002'de 1 milyon 88 bin adet, 2013 yılında tüm zamanların rekoruna ulaştık ve 2 milyon 591 bin adet yeni buzdolabı satıldı. Çamaşır makinesinde durum aynı. 2002'de 824 bin, 2013'de 1 milyon 992 bin adet yeni çamaşır makinesi satıldı. Bütün karalama kampanyalarına, sabotajlara rağmen Türkiye ekonomisi son derece sağlam, dirençli şekilde yoluna devem ediyor. Nitekim yılın ilk 9 ayında büyüme oranımız yüzde 4 olarak gerçekleşti ki bu oranlarla dünyada en çok büyüme kaydeden ülkelerden biri olduk.
Özellikle şunu aziz vatandaşlarımızın ve Türkiye ekonomisine zarar verebileceğini zanneden içerideki ve dışarıdaki hazımsızların bilmesini istiyorum: Türkiye 11 yılda çok sağlam bir zemine kavuştu. Bu sağlam zemin üzerinde kararlılıkla ilerliyor. Ekonomi geçmişte olduğu gibi en küçük rüzgardan etkilenmiyor, en küçük küresel dalgalanmayla dengeleri alt üst olmuyor. Türkiye ekonomisi artık içeriden ya da dışarıdan yapılan sabotajlar karşısında savrulup gitmiyor."
Başbakan Erdoğan, bir takım işveren örgütlerinin, uluslararası sermayeye, uluslararası finans çevrelerine yaptığı yaptıkları çağrıları ve kendi ülkelerine yaptıkları tehditleri artık dünya finans çevrelerinin dikkate almadığının altını çizerek, "Bunlara hiç itibar etmiyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi ülkesini yurt dışına kötüleyen, uluslararası yatırım çevrelerine karalayan bir işveren örgütü bulamazsınız. Dünyanın her yerinde de bu yapılanın adı ihanettir. 79 yıl boyunca Türkiye'nin çekebildiği uluslararası yatırım 15 milyar dolardı. Sadece 11 yıl içinde Türkiye 150 milyar dolar uluslararası yatırım çekti" diye konuştu.
-"Yabancı sermaye bundan sonra da gelecek"-
Yeni bir gelişmeyi de aktarmak istediğini belirten Erdoğan, Dünya Yatırımı Ajansları Birliği'ne 130 ülkeden 175 ulusal ve bölgesel yatırım ajansı üye olduğunu, Dünya Yatırım Ajansları Birliği'nin 24 Ocak'ta Güney Afrika'da yaptığı toplantıda Türkiye'nin yatırım ajansının oy birliği ile başkanlığa seçildiğini söyledi.
Başbakanlığa bağlı Yatırım ve Tanıtım Ajansı'nın bu birlikte 2011'den beri başkan yardımcılığı görevini üstlendiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye başkan olunca başkan yardımcılığına da Azerbaycan yatırım ajansının Türkiye'nin desteğiyle seçildiğini bildirdi.
Erdoğan, "Birileri yabancı sermayeyi korkutmaya, ürkütmeye çalışırken Türkiye bu alanda büyük başarılara imza atmaya devam ediyor. İstikrar, güven ortamı sayesinde özellikle de yargıda yaptığımız reformlar sayesinde Türkiye uluslararası yatırımlar için cazip bir ülke haline geldi. Yabancı sermaye bundan sonra da Türkiye'ye gelmeye devam edecek ama öyle görünüyor ki TÜSİAD gibi kuruluşlar, kendi ülkelerine yabancı kalmaya devam edecekler. Bugüne kadar kendi ülkelerine yabancı kaldılar belli ki bundan sonra da yabancı kalacaklar. Eski Türkiye'nin aktörleri artık şunu bir defa kabul etsinler: Türkiye'de artık kazanan elitler, seçkinler, belli sermaye çevreleri değil, Türkiye'de bundan sonra kazanan her zaman 76 milyon olacak" dedi.
-Yurt dışı ziyaretleri-
Brüksel'de yaptıkları temaslarda, Türkiye'deki hadiselerin gerçek yüzünü fotoğrafını ortaya koyduklarını ve muhataplarına hadiselerin iç yüzünü tüm boyutlarıyla aktardıklarını belirten Erdoğan, aynı gün içinde Brüksel'de Belçika'ya işgücü göçünün 50. yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen sempozyumun kapanış oturuma katıldığını hatırlattı. Burada seçkin dinleyici kitlesine hitap ettiğini, ardından TÜMSİAD'ın Genel İstişare Kurulu'na katıldığını anımsatan Erdoğan, burada da Belçika'daki Türk iş adamlarının, Türkiye'den gelen iş adamlarının, farklı ülkelerin iş çevrelerinin katıldığı toplantıda hem Türkiye ekonomi anlatma hem de Türkiye'deki son hadiseleri değerlendirme fırsatı bulduğunu dile getirdi.
Erdoğan, "Brüksel temaslarımız Türkiye için gerçekten tarihi nitelik taşıyor. 2014 yılının Türkiye-AB ilişkileri noktasında son derece verimli bir yıl olmasını bekliyor ve umuyoruz" ifadesini kullandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'nin 22 yıl aradan sonra Türkiye'ye ziyarette bulunduğunu belirten Erdoğan, kendisiyle önemli ve verimli görüşmeler yaptıklarını kaydetti.
Gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gerekse kendisiyle yaptıkları görüşmelerin, bugüne kadar ve bundan sonraki süreci değerlendirme açısından önemli olduğunu belirten Erdoğan, gelecek hafta Almanya'ya yapacağı ziyaretin de yine Türkiye-AB ilişkileri açısından önemli olduğunu vurguladı. Koalisyonun başı olarak Şansölye ve ortaklarıyla görüşmelerinin olacağını ifade eden Erdoğan, burada da iş adamlarıyla bir araya geleceğini bildirdi.
Bugün resmi ziyaret amacıyla İran'a gideceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, yarın gün boyunca İran'ın dini lideri Hamaney, Cumhurbaşkanı Ruhani ve Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcı Cihangiri ile görüşmelerinin olacağını söyledi.
Erdoğan, İran temaslarının gerek Türkiye-İran ilişkileri gerek bölgesel meseleler noktasında hayırlı sonuçlara vesile olmasını temenni etti.
- TBMM
Son Dakika › Politika › AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?