Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri: "Cumhurbaşkanı İstifa Etmelidir" - Son Dakika
Yerel

Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri: "Cumhurbaşkanı İstifa Etmelidir"

Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri’nin “Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız” çağrısıyla Sınırsızlık Meydanı’nda bir araya gelen bazı STK ve siyasi parti temsilcileri, “Hükümet İstifa” pankartı açarak basın açıklaması yaptı. Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan Haluk Özsoy, "Bütün yetkileri kendisine bağlayan, kurumların özerkliğini ortadan kaldıran bu saray rejimi, bu katliamın altına imza attı. Derhal bu hükümet, Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. AFAD, Kızılay başkanları başta olmak üzere bütün yöneticileri istifa etmelidir. Bu depremde sadece sınıfta kalmadılar, bu cinayetin aynı zamanda ortağı konumundalar" dedi.

06.03.2023 20:51  Güncelleme: 21:04

ESMA TURAN

Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri'nin "Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız" çağrısıyla Sınırsızlık Meydanı'nda bir araya gelen bazı STK ve siyasi parti temsilcileri, "Hükümet İstifa" pankartı açarak basın açıklaması yaptı. Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan Haluk Özsoy, "Bütün yetkileri kendisine bağlayan, kurumların özerkliğini ortadan kaldıran bu saray rejimi, bu katliamın altına imza attı. Derhal bu hükümet, Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. AFAD, Kızılay başkanları başta olmak üzere bütün yöneticileri istifa etmelidir. Bu depremde sadece sınıfta kalmadılar, bu cinayetin aynı zamanda ortağı konumundalar" dedi.

Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından "Hükümet İstifa" pankartıyla bugün yapılan basın açıklamasında, "Ülkenin başına gelen en büyük felaket, gerçekten saray, tek adam rejiminin kendisidir. Derhal bu hükümet, Cumhurbaşkanı istifa etmelidir" denildi.

"RANT ODAKLI BİR ANLAYIŞLA HAREKET EDİLDİ"

Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan Haluk Özsoy, şunları söyledi:

"Maraş Pazarcık'ta sabah saat 4: 17'de meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem birçok kentte çok şiddetli hissedildi. İlk depremden yaklaşık 9 saat sonra Maraş Elbistan'da 7.6'lık bir deprem daha meydana geldi. Maraş, Antep, Urfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Malatya'da binlerce bina yıkıldı ve ihmaller, tedbirsizlikler, yandaş müteahhitlere kolaylık sağlamak için yapılan düzenlemeler, bütçenin kendi iktidarının devamını sağlamak amacıyla yanlış kullanımı neticesinde binlerce canımızı kaybettik. Depremin aslında bir doğa olayı olduğunu biliyor olsak da böylesi bir felaketin yıkıma dönüşüyor olmasının en temel sebepleri daha fazla kar edebilmek için kullanılan ucuz yapı malzemelerinden, imara açılan yerleşim alanlarının seçiminden ve yapılaşmada rant odaklı bir anlayışla hareket edilerek, imara açılmaması gereken alanların açılmasından, imar affı ve kentsel dönüşüm gibi yasaların siyasal ve ekonomik çıkarlar sonucu belirlenmesiyle kar için insan hayatını hiçe saymasından kaynaklanmaktadır.

"BUGÜNÜN İKTİDARI ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMADI"

Meydana gelen depremlerde binaların çökmesinden müteahhitler ne kadar sorumlu ise bir o kadar da bu dayanıksız binaların yapılmasına izin veren yerel yönetimler ve siyasi partiler sorumludur. Özellikle bugünün iktidarı üzerine düşen görevi yapmadı. Önlem alınabilecek doğa olaylarına hep kader olarak baktı. Oysaki felaketlere yol açan doğa olaylarına karşı gerekli önlemleri alabilmiş olsaydı şimdi binlerce insanı kaybetmezdik. Deprem bölgesinde olmamız ve bundan önce meydana gelen depremlerde çok acı çekmemize rağmen halen daha maalesef gerekli dersi çıkaramamış bir ülkeyiz. Bir taraftan depreme dayanıklı binalar yapılması konusunda gerekli denetimler yapılmadı, diğer taraftan da arama ve kurtarma çalışmaları konusunda ne kadar yetersiz kalındığı gün gibi ortaya çıktı. Bu konuda koordinasyon eksikliği ve hazırlıksız yakalanma konusu bariz bir şekilde görünüyor.

"KIZILAY VE AFAD, DEPREMDE KAYIPLARIMIZIN BU KADAR BÜYÜK OLMASININ TEMEL NEDENİ"

Deprem değil, binaların dayanıksızlığı, denetimsizliği öldürdü bizi. Deprem değil, devletin kurumlarının beceriksizliği, ilgisizliği, ihmali, alakasızlığı öldürdü ve bugüne kadar AFAD diye ortalığı velveleye verdikleri kurumların içinin ne kadar boş olduğu bir kez daha bizim karşımıza çıktı. Kızılay, AFAD gibi liyakatsiz, beceriksiz, teçhizatsız, yakınları ve yandaşlarını atayarak bu kurumların içini boşaltmış olan bu saray iktidarı, bu depremde kayıplarımızın bu kadar büyük olmasının temel nedeni. Arama ve kurtarma ekiplerinin temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekmeleri de ayrı bir zafiyet konusudur. AFAD deyim yerindeyse tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. İlk elden ve hızlı bir şekilde depremzede yurttaşlarımıza ulaştırılması gereken çadırlar, bu görev ve sorumluluk sahibi Kızılay tarafından depremin 3. gününde para karşılığı satılmış, depolar boşaltılmıştır. Ranta dayanan çevre ve imar politikalarıyla, imar barışı adı altında topladığı paralarla, yaşamı değil ölümü kucaklayan siyasal iktidarın daha fazla kazanç hırsı, AFAD'ın acizliği ve Kızılay'ın şirketleşmesiyle daha da görünür hale gelmiştir.

"BU İKTİDARDAN HESABINI SORACAĞIZ"

OHAL ilan ederken, sosyal medyayı en hayati zaman aralığında yasaklarken, 'Devlet nerede' diye tweet atanları tek tek gözaltın alırken, halkı ve medyayı sürekli tehdit edip susturmaya çalışırken, 72 saat boyunca vinçleri, kepçeleri, yardım tırlarını yollarda bekleyen bu iktidardan hesabını soracağız. Depremle ilgili bilimsel çalışmaları, rant politikalarının önünde engel olarak gördükleri için dikkate almıyorlar. Bilime düşmanlıklarının bir somut örneği de depremzedelerin barınma sorununu çözmek için üniversitelerde eğitime ara verme kararıdır. Depremin faturasını üniversitelere öğrencilere çıkarıyorlar, öğrencilere, hocalara, çalışanlara çıkarıyorlar Eğitim süreci devam etmesin, öğrenciler bir araya gelmesin, sorgulamasın, dayanışma oluşmasın istiyorlar.

"BARIŞI DEĞİL, SAVAŞI TERCİH ETTİLER"

Acının ortasında ailesini kaybetmiş, yalnız kalmış çocukları kaçırarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bilgisi ile istismarcı, sicili bozuk tarikatlara, cemaatlere yerleştiren gerici siyasal İslamcı bu iktidara hesap soracak ve bu işin peşini bırakmayacağız. Halk düşmanlığı söz konusu olduğunda, bu iktidarın hızını hiçbir şey kesmiyor. Depremin büyük bir felakete dönüşmemesi için koordine olmayan bu iktidar, savaş faaliyetleri söz konusu olduğunda anında koordine olmayı nasıl başarıyor? Bakın, kamu yararını değil rantı, halkın yaşamını değil kendi bekasını, barışı değil savaşı tercih eden bu siyaset ve zihniyet ölümlerin ve yıkımın sorumlusudur.

"CUMHURBAŞKANI İSTİFA ETMELİDİR"

Yapılan yardımların önünü kesmeye çalışanlara, sivil toplumun gönderdiği araçların üzerine AFAD pankartı asanlara, yardımlaşma ve dayanışma merkezlerine kayyum atayanlara da buradan sözümüz var; hafızalarımıza kayyum atayamazsınız, bunları unutmayacağız, unutturmayacağız. Sormaktan, sorgulamaktan, hesabın peşine düşmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bu iktidar bilerek ve isteyerek cinayete göz yumdu. Bilerek ve isteyerek bir seferberlik ilan edilmedi. Bilerek ve isteyerek gelen yardımlar engellendi. Sınırda askerler tarafından bekletildi. Ülkenin başına gelen en büyük felaket, gerçekten saray, tek adam rejiminin ta kendisidir. Bütün yetkileri kendisine bağlayan, kurumların özerkliğini ortadan kaldıran bu saray rejimi, bu katliamın altında imza attı. Derhal bu hükümet, Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. AFAD, Kızılay başkanları başta olmak üzere bütün yöneticileri istifa etmelidir. Bu depremde sadece sınıfta kalmadılar, bu cinayetin aynı zamanda ortağı konumundalar.

"DAYANIŞMAYI BİR AN BİLE AKSATMAYALIM"

İlk günden itibaren sol, sosyalist partilerin, STK'ların, siyasi partilerin, muhalefet belediyelerinin, yurttaşların birlik beraberlik içerisinde yardımlaşması ve organize olması sayesinde birçok zorluğu aşabildik. Depremle ve depremzedelerle ilgili atılması gereken çok acil adımlar var. Bölgede çadır battaniye, soba, yiyecek, giyecek ilaç ve hijyen malzemesi ihtiyacı devam ediyor. Bu ihtiyaçların acilen karşılanması için seferber olalım, dayanışmayı bir an bile aksatmayalım, devleti ve iktidarı, kamu kaynaklarını bunlar için kullanmaya zorlayalım, o paralar onların malı değil, o paralar halkın ürettiği değerlerdir, o değerlerin bir ürünüdür başka ilçelere göç eden depremzedeler barınma sorunuyla karşı karşıya. Barınma sorununu çözmenin asıl yükümlüsü bu iktidardır, devlettir. Topluma da çağrı yapmak istiyoruz, bu iktidarın yozlaştırdığı bu düzenin bir parçası olmayın, kira artırımına gidenler, fahiş bir şekilde kira arttıranlar, sizler bu vicdansızlığa ortak olmayın, eğer tarihe ve çocuklarınızın kalbine bir parça temiz girmek istiyorsanız fırsatçılığa ortak olmayın. Dayanışmaya ortak olun."

Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri: "Cumhurbaşkanı İstifa Etmelidir"
Kaynak: ANKA

Son Dakika Yerel Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri: 'Cumhurbaşkanı İstifa Etmelidir' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement