Keşmirliler Neden 27 Ekim'i Kara Gün Olarak Anıyor - Son Dakika
Dünya

Keşmirliler Neden 27 Ekim'i Kara Gün Olarak Anıyor

Keşmirliler Neden 27 Ekim\'i Kara Gün Olarak Anıyor

Bugün Hindistan'ın silahlı güçlerini Cammu ve Keşmir'e gönderdiği ve Keşmir'i işgal ettiği gündür.

26.10.2017 17:51
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

27 Ekim Cammu Keşmir'in tarihteki en karanlık günüdür ve Kontrol Hattının her iki tarafındaki ve dünyadaki Keşmirliler bu günü "Kara Gün" olarak anarlar. Bugün 1947'de Hindistan'ın silahlı güçlerini Cammu ve Keşmir'e gönderdiği ve Cammu ve Keşmir'i Hindistan Bağımsızlık Sözleşmesi'ni ve Bölünme Planı'nı tamamen ihlal ederek ve Keşmir halkının isteklerine tamamen aykırı olarak işgal ettiği gündür.

18 Temmuz'da İngiliz parlamentosu tarafından geçirilen 3 Haziran 1947 tarihli Bölünme Planı'na gore, aynı yıl Hindistan'daki İngiliz Kolonisi iki bağımsız ülkeye bölünecekti. Hinduların çoğunlukta olduğu alanlar Hindistan'ı teşkil edecek ve Batı illerinde Müslümanların çoğunlukta olduğu alanlar ve doğu Bengal Pakistan'a dahil edilecekti. 1947 yılında Hindistan alt kıtası üzerindeki İngiliz egemenliğinin sonunda, 550'den fazla prenslik bağımsız olmuştu ama ya Pakistan'a ya da Hindistan'a katılma seçeneğiyle baş başaydılar. Ancak Hindistan yasadışı olarak askeri istilalarla Haydarabad'ı, Junagarh'ı ve Keşmir'i işgal etti. Müslüman çoğunluğun yaşadığı ve nüfusunun %87'si müslüman olan Cammu Keşmir'in Pakistan'a katılmak için doğal bir eğilimi vardı ama bu bölgenin Hindu hükümdarının ve Hindistan Ulusal Kongresi'nin ve İngiltere'nin liderlerinin kötü tasarıları bölgenin insanlarının geleceğini mahvedecek olan yolu döşedi.

HİNDİSTAN BELGELERİ ULUSLARARASI KAMUOYUNA GÖSTERMEDİ

Hindistan önce Delhi'de tasarlanan, daha sonrasında ise 26 Ekim'de Cammu ve Keşmir hükümdarı Mihrace Hari Singh'e sunulan katılım belgesini imzaladığını iddia etmektedir. Ancak, ünlü bir İngiliz tarihçisi olan Alistair Lamb, Keşmir'deki Hint işgalini sorgulayan "Trajedi'nin Doğuşu" adlı kitabında, birleşik Hindistan'ın bölünmesinden sonra gelen olayların güçlü bir şekilde Hindistan askerlerinin Katılım Belgesi'nin imzalanmasından önce Keşmir'i işgal etmiş olduğunu vurguladığını yazmıştır. Kendisi iddia etmiştir ki, bu nedenden dolayı Hindistan hükümeti hiçbir zaman bu belgeyi uluslararası forumlarda kamuoyuna göstermemiştir.

Şu da aynı zamanda tarihi bir gerçektir ki, İngiliz avukat Cyril Radcliff'in başkanlığını yaptığı ve bölünme hattını çizen bahsedilen Sınır Komisyonu Keşmir anlaşmazlığının ortaya çıkmasında temel rolü oynamıştır. Eğer Komisyon bölünme hattının çizilmesini adalet prensiplerine göre ve ortaya konulan prosedürlere göre yapmış olsaydı, Hindistan'ın Cammu Keşmir'e girebileceği hiçbir kara yolu kalmayacaktı. Ama ne yazık ki, Komisyon zan altında kalarak, Müslüman çoğunluğa sahip bir bölge olan Gurdaspur'u bölmüş ve Hindistan'a vermişti, bu da Hindistan'ın bölgeye arazi olarak erişebilmesini mümkün kılmıştı. Bu alan aksi takdirde Pakistan'ın bir parçası olacaktı.

CAMMU'DA MÜSLÜMANLARIN KATLEDİLMESİ

Cammu Keşmir Müslümanları, özellikle de Cammu bölgesinde yaşayanlar, 1947 yılında Pakistan'a katılmaya yönelik istekleri nedeniyle ağır bir bedel ödemek zorunda kaldılar. Hindistan askerleri, Dogra Mihracesinin güçleri ve aşırı uçtaki Hindular Cammu bölgesinde iki aylık bir sure içerisinde 300.000'den fazla Keşmirli müslümanı katlettiler. Bu katliam, gelecekte yapılacak herhangi bir referandumda sonuçları Hindistan lehine çevirmek için bölgenin demografik bileşimini değiştirmeyi amaçlıyordu. Tarihçiler bu katliamı Cammu ve Keşmir'deki soykırımın en kötü örneği olarak değerlendirirler.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEKİ KEŞMİR

Hindistan işgali, bu işgale karşı toplu bir karşı koyuş başlatan Keşmir halkı tarafından sert bir direnişle karşı karşıya kaldı. Keşmirlilerin kararlı hareketi Hindistan'ı anlaşmazlığı çözüme kavuşturması için 1 Ocak 1948'de BM Güvenlik Konseyi'nin kapısını çalması için zorladı. BM Güvenlik Konseyi, ardı sıra gelen kararlarıyla Hindistan işgalini geçersiz kıldı ve anlaşmazlığın Keşmir halkına kendi kaderlerini belirleme hakkının verilerek çözüme kavuşturulması çağrısında bulundu. BM'nin gözetimi altında Cammu ve Keşmir'de tarafsız bir plebisitin yapılmasını onayladı. Hindistan liderleri tarafından dünya topluluğu önünde Keşmirlilere kaderlerini kendileri belirlemeleri amacıyla bir fırsat verilmesi için verilen sözlere rağmen bu plebisit şimdiye kadar yapılamamıştır.

KEŞMİRLİLİLERİN HİNDİSTAN EGEMENLİĞİNE KARŞI DİRENİŞİ

1947'den beri barışçıl yollarla Keşmir anlaşmazlığını çözmeyi amaçlayan tüm çabaların başarısız olmasıyla hayal kırıklığına uğrayan işgal altındaki Keşmir halkı kendi kaderlerini belirleme hakkını güvenceye almak için 1989 yılında özgürlük mücadelelerini yoğunlaştırdılar. Bu hareket Hindistan yetkililerini köşeye sıkıştırdı ve onları Pakistanla birlikte pazarlık masasına oturmaya zorladı. İki ülke arasındaki diyaloglar o zamanki Pakistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee Pakistan'a geldikten ve Pakistan liderleriyle görüştükten sonra başladı. Her iki ülke de Keşmir anlaşmazlığını barışçıl görüşmeler yoluyla çözmek için anlaştı. Bu görüşmeler 26 Kasım 2008'deki Mumbai saldırılarıyla kesintiye uğratılana kadar devam etti, o zaman Hindistan elinde yeterli kanıt olmadan bu saldırıların sorumluluğunu Pakistan ve onun gizli servislerine yıkmıştı. Hindistan İçişleri Bakanlığından bir memur daha sonra açıklamıştı ki, anti-terör kanunlarını daha da güçlendirmek için Mumbai saldırılarını Hindistan'ın kendisi düzenlemişti.

Diyalog sürecine Temmuz 2009'da yeniden başlandı ve süreç geçici kesintilerle devam etti ve Narendra Modi'nin başkanlığındaki Hindistan hükümetinin 25 Ağustos 2014'te İslamabad'da yapılması planlanan Dışişleri Bakanları düzeyindeki pazarlıklara o zamanki Pakistan Yüksek Temsilcisi Abdul Basit ve Yeni Delhi'deki Keşmirli Hurriyet liderleri arasındaki görüşmeler bahane edilerek bir son vermesinin ardından, planlanan görüşmelerden birkaç gün önce bir kez daha askıya alındı. O zamandan beri, iki nükleer güce sahip komşu arasındaki ilişkiler gergin olmuştur ve Hindistan askerleri Kontrol Hattında ve Çalışan Sınır'da devamlı olarak ateşkesi ihlal etmektedir. Hindistan bu yılın Ocak ayından beri böyle 600 ateşkes ihlali gerçekleştirmiştir. Diğer yandan, işgal altındaki Keşmir'de devam eden berbat durum değişmeden kalmıştır çünkü güven inşa edilmesi için alınan önlemler ve diyalog süreci Keşmir halkının Hindistan'ın devlet teröründen kurtulup nefes almasını sağlayamamıştır.

11 Mayıs 1998'de, Hindistan nükleer denemeler yürütmüştür ve Pakistan'ı tehdit etmeye başlamıştır. Bu Pakistan'ın elinde 28 Mayıs'ta bölgede güç dengesini yeniden ayarlamak için nükleer becerilerini göstererek yanıt vermekten başka bir seçenek bırakmamıştır. Bu gelişme Keşmir'i bazı dünya liderlerinin de altını çizdiği gibi bir parlama noktasına çevirmiştir.

TOPLU BAŞKALDIRILAR

Keşmirlilerin Hindistan esaretinden kurtulmak için verdiği mücadele 2008'de yeni bir dönüm noktasına girdi. Çok sayıda insan sokaklara çıkmaya ve kendi Hindistan karşıtı ve özgürlük yanlısı duygularını barışçıl bir şekilde ifade etmeye başladılar. Bu toplu başkaldırı birbirini izleyen üç yıl boyunca devam etti ve bazı zamanlar Srinagar kentinin sokaklarına çıkan barışçıl protestocuların sayısı bir milyon sınırını aştı. Ama çoğu zaman, Hindistan güçleri personeli bu barışçıl göstericilere aşırı ve zalim güç kullanarak yanıt verdi ve bu dönemde 200'den fazla insanı öldürdüler.

Geçen yıl 8 Temmuz'da genç bir özgürlük lideri olan Burhan Muzaffar Wani'nin Hindistan askerleri tarafından yargısız bir şekilde infaz edilmesi Keşmirlilerin özgürlük mücadelesine yeni bir itici güç kazandırdı. Çok sayıda insan her gün işgal altındaki bölgenin her köşesinde ve bucağında sokaklara çıktı ve kendi kaderlerini belirleme haklarını talep etti. Ancak, Hindistan polisi ve askerleri protestoculara karşı her zalim taktiği uygulamaya devam etmektedir. Şimdiye kadar pelletlerin, mermilerin ve gözyaşartıcı gaz kovanlarının göstericilerin üzerine ateşlenmesiyle 168 sivil öldürüldü ve 20.170 sivil yaralandı. Pellet yaralanmalarından dolayı 270'den fazla genç bir ya da iki gözünü kaybetti ve yaklaşık 1000 kişi de gözlerini kaybetmenin eşiğindedir. Hurriyet liderleri de dahil yüzlerce kişi demir parmaklıkların arkasına kondu. Ancak tüm bu zalimlikler süregiden özgürlük hareketlerini ileri götürmeye kendini adamış olan Keşmirlilerin kararlılığını bastırmakta başarısız olmuştur.

DEVLET TERÖRİZMİ VE YENİ HİNDİSTAN TAKTİKLERİ

Yeni Delhi son yetmiş yıldır tüm kaynaklarını tüketmiş ama Cammu ve Keşmir halkını boyun eğmeye razı edememiştir. Devam eden Hindistan devlet terörizmi, özellikle 1989'dan beri Keşmir halkının hayatını perişan bir hale getirmiştir. İşgal edilen bölgede yürürlükte olan Silahlı Kuvvetler Özel Güçler Yasası ve Sorunlu Bölgeler Yasası gibi kara kanunların koruması altında dizginlenemez güçlerinin keyfini çıkaran işgal kuvvetleri tüm insan hakları ihlalleri rekorlarını kırmıştır. Son 28 yıl boyunca, tetiği çekmeye hazır bu güçler doksan dört binden fazla Keşmirliyi şehit etmiş, yaklaşık yirmi üç bin kadını dul bırakmış, yüz binden daha az olmayan sayıda çocuğu yetim bırakmış ve on bir binden fazla kadını taciz etmiş veya toplu halde tecavüz etmiştir. Binlerce masum genç gözaltında kaybolmuş ve nerede oldukları bulunamamıştır. İşgal edilmiş bölge içerisinde şok edici bir şekilde bulunan binlerce toplu mezar ortadan kaybolan insanların güvenlikleri hakkında şüpheye düşmemize neden olmuştur.

Yeni Delhi işgal altındaki Keşmir'in Müslüman çoğunluğunu bir azınlığa dönüştürmek için bütün gücüyle uğraşmaktadır. Bir yandan Hindistan anayasasının 370 ve 35A maddelerini yürürlükten kaldırmak için kendi yargı yollarını kullanarak Cammu ve Keşmir bölgesi vatandaşlık haklarını Hindistan vatandaşlarına tanımak için önlerine rahat bir yol döşüyor. Diğer yandan, Milli Soruşturma Kuruluşu (NIA) ve İnfaz Müdürlüğü gibi soruşturma teşkilatlarını Hurriyat liderlerine, aktivistlere ve özgürlük yanlısı kişilere sahte davalar açıp Keşmir halkını boyun eğmeye zorlamak için kullanıyor. Cammu ve Keşmir'in demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan Hindistan tasarıları, bölgede gelecekte yapılacak bir referandumun sonuçlarını kendi lehine çevirme amacını gütmektedir. Bu haliyle, bu hareket ilgili BM kararlarının esas amaçlarına tamamen karşıdır.

PAKİSTAN'IN KEŞMİR DAVASINA OLAN DESTEĞİ

Şu yadsınamaz bir gerçektir ki, Pakistan'ın liderleri her zaman Keşmirlilerin haklı mücadelesini desteklemiştir ve onlar tarafından bu davaya gösterilen güvene hiçbir zaman ihanet etmemiştir. Ulusun atası Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah Cammu ve Keşmir'i Pakistan'ın şah damarı olarak nitelendirmiştir. Görevli hükümet Keşmir halkının çektiklerini ve İşgal Altındaki Keşmir'de Hindistan askerlerinin yaptığı insan hakları ihlallerini tüm uluslararası forumlarda güçlü bir şekilde sergilemektedir. Başbakan Shahid Khaqan Abbasi,BM Genel Kurulundaki en son konuşmasında ve dünya liderleri ile olan görüşmelerinde, işgal altındaki Keşmir halkı üzerindeki Hint zalimliklerine karşı dünya topluluğunun dikkatini çekmiştir. Kendisi aynı zamanda Keşmirlilerin kendi kaderlerini belirleme hakkını garanti eden ilgili BM kararlarının uygulanarak Keşmir sorununun çözümü için çağrıda da bulunmuştur. Kara Kuvvetleri Komutanı General Qamar Javed Bajwa, 6 Eylül 2017'deki Savunma Günü'ndeki konuşmasında Pakistan'ın Keşmirlilere kendi kaderlerini belirleme hakları için mücadelelerinde verdiği devam eden siyasi, moral ve diplomatik desteği yeniden teyit etmiştir.

SONUÇ

Yukarıdaki gerçeklerin perde arkasında, Keşmir halkı tüm dünyada 27 Ekim'i Kara Gün olarak anmaktadır. Kara Gün'ün anılmasının amacı, Keşmirlilerin Yeni Delhi'ye topraklarını yasadışı olarak işgal etmelerini reddettiklerini açık bir şekilde anlatmak ve vazgeçilmez kendi kaderlerini belirleme hakkı kendilerine tanınana kadar mücadelelerine devam edeceklerini söylemektir. Aynı zamanda, Keşmir anlaşmazlığını Cammu ve Keşmir halkının isteklerine ve ilgili BM kararlarına uygun olarak çözme yükümlülüğüne sahip olduğunu bütün dünyaya anlatmak amacını da taşımaktadır.

Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Dünya Keşmirliler Neden 27 Ekim'i Kara Gün Olarak Anıyor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement