Uludağ Ekonomi Zirvesinde Sürdürülebilirlik Tartışıldı - Son Dakika
Ekonomi

Uludağ Ekonomi Zirvesinde Sürdürülebilirlik Tartışıldı

Uludağ Ekonomi Zirvesinin ikinci gününde en önemli oturum başlığı olarak sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği tartışıldı.

14.03.2015 13:25

Uludağ Ekonomi Zirvesinin ikinci gününde en önemli oturum başlığı olarak sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği tartışıldı.

İlk konuşmayı yapan Eczacıbaşı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürebilirlik konusunun çevre ile sosyal boyutları olduğuna dikkat çekerek, "Çevre boyutunda iklim değişikliği ile mücadele ön plana çıktı. Giderek artan bir şekilde bu tehdidin büyüklüğünü anlamaya başladık. Birleşmiş Milletler'deki dostlarım bu panelde konuşacağımı haber almışlar. Davetiye gönderdiler. Bu davetiyeyi alan dostlarımız bu paneli izlemek mecburiyetinde değiller. Paris 2015 iklim zirvesi için sizin endişelenmenize gerek yok başlığını taşıyor. Karbon fiyatlaması, düşük karbon ekonomisi sizi bağlamıyor, yatırımlarınızı yüksek karbon politikası ile devam edebilirsiniz diyor. Sizin Nuh'un ikinci gemisine davetiniz var diyor. İklim değişikliği bir gerçektir. İkincisi iklim değişikliği insanların neden olduğu bir olaydır. Antropojenik bir olaydır. Üçüncüsü insanlığın sonunu getirebilecek, çok büyük felaketlere yol açabilecek çok önemli bir tehdittir. Bu konuda hepimiz hem fikir değiliz. Hem fikir olmayanların arasında çok önemli insanlar var. Örneğin Amerikan politikasına yön verenler ve yakın dostlarımız var. Türkiye'nin başarılı ve saygın bir işadamı, benim de bir dostum var. Çok inandırıcı bir takım makaleler gönderdim, bana anladım, bir tarihte ayaklarımız biraz ıslanacak diye cevap yazdı. Ancak bu konuda anlaşma oranı, iklim değişikliğinde anlaşma oranı yüzde 98'dir. Yer çekimindeki oran gibi. Bu salonda da 11 kişi ile hem fikir değiliz. Bu gidişatın sonunda, büyüklerimizin öğütüne uymak zorlaşacak. Ayaklarımız biraz ıslanacak. Ayaklarımızı sıcak tepemizi serin durumuna uyamayacağız. Güneş de biraz yakıcı hale gelecek. Liderler bu konunun farkındalar, sözlerinde bazı örnekleri hatırlatmak istiyorum. Davos zirvesinde iklim zirvesi konuşmaları yapıldı. BM Genel Sekreteri Moon konuştu, bunu geri çevirmek konusundaki son kuşak olduğumuzu bildirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Holande, tarihi sorumluluklarımızı hatırlattı. Obama ulusa sesleniş konuşmasında iklim değişikliklerinden doğacak felaketi hatırlattı ve milli güvenlik meselesi olduğunu belirtti. Başbakanımız Davutoğlu, bu konunun büyük tehdit olduğuna işaret ederek, enerji, üretim ve kalkınma bakımından yeni ekonomik bir paradigmaya ihtiyaç olduğunu belirtti. İnsanların geleceği yok ise var olamayacaksak, siyasetin bir anlamı yoktur dedi. İnsanlığın geleceği yok ise ekonominin de anlamı yok, konuşacağımız konuların geçerliliği yoktur. 2015 i nasıl tarihi bir yıl yaparız diye BM Genel Sekreteri, bu tehdidi geri çeviremez isek neler başımıza geleceğini bildirdi.

Bu senenin sonunda Paris'te toplanacak iklim zirvesi insanlık için belki de son fırsat olacak. Zirvede, ülkelerin karbon salınımlarını nasıl kısıtlayacaklarını ve taahhüt altına alacaklarını belirleyecek. Siyasetçileri cesaretlendirecek kişiler ise iş insanları, sanayiciler ve kanaat önderleri ile medyaya aktif rol alma görevi düşüyor. Enerji verimliliği, temiz enerji, atıkların verimliliği gibi konularda çalışmalar yapılıyor. Gelişme doğru yönde de olsa, yapılan yatırımların iklim değişikliğini önleme konusunda yetersiz olduğunu gösteriyor. Acaba piyasa ekonomisinin gücünden yeterince yararlanıyor muyuz. Hayır yararlanmıyoruz. Negatif dışsallık sözkonusudur. Ortada kocaman bir maliyet var, bu maliyet hesaplara yansımıyor. Bu yansıtma olmayınca hesap dağılımı bozuluyor. 90 milyon ton günlük gaz salınıyor. Bunu görmüyoruz. Bu kirlenmeyi oluşturanlara yüklemeyi yapabilmeliyiz. Karbon fiyatlaması yoluyla, bu maliyetlerin bu kirliliği oluşturanlara yüklenmesi ile kaynak dağılımının sağlanması gerekiyor.

Fransa zirvesi başarıya ulaşırsa bunun sonucunda iş dünyasını farklı durumlar bekliyor. Yeşil etiket, eko etiket kavramı gelişecektir. Dünyaya açık çalışan firmalarımızın bunların farkında olmaları, hazırlıklı olmaları gerekiyor. Sürdürülebilirlik konusunda uzun vadeli tedbir gerektiriyor. Doğası gereği yönetim kurulunun ilgi alanına giriyor. Her hangi bir yönetim ekibinin çalışma süresini aşacak bir karar alınması gerekecektir. Organizasyonel bazı değişiklikleri gerektiriyor. Sürdürülebilirlikten sorumlu bir üst düzey yöneticinin görevlendirilmesi gerekiyor. İnavasyon konuları ile sürdürülebilirlik konularının çok yakın ilişkileri olması sebebiyle bu iki alanın sorumlulukları tek bir yönetici de toplanabiliyor. Ülkedeki sürdürülebilirliğe bakış açısı önemlidir. Düşük karbon ekonomisine odaklı bir bakış açısı var ise kuruluşlarda buna göre odaklanıyorlar. Güzel işler çıkıyor. Almanya'nın başarıları ortadadır. Gelişmekte olanlarda Şili ve Fas gibi ülkeler var. Şili güneş enerjisi kullanımını bir yılda 26 kat arttırdı. Fas güneş enerjisi yatırımlarını 6 kat arttırdı. Türkiye'de bu örnekler arasına katılabilir. Düşük karbon ekonomisi odaklı gelişme yaklaşımı ile gelişmesini hızlandırabilir. Hem öncü ülke olursunuz, hem de büyümeyi sağlarsınız" dedi.

AGAH UĞUR

Borusan Holding Yönetim Kurulu murahhas üyesi ve CEO'su Agah Uğur da, "Sürdürülebiirlik, ekolojik ve ekonomik unsurları olan bir kavramdır. Şirketlerin bunu uygulaması mümkün olmuyor. Bütünsel bir yaklaşımın nasıl olması gerektiğinde biz zorlanmaştık. Bize katkısı olan bir danışmanlık hizmeti alarak bunu sağladık. Ekolojik sürdürülebilirlikte kaynakların doğru kullanılması bölümü var. Su, elektrik gibi kullanımları azaltarak, süreçleri iyileştirerek yapabilirsiniz. Atık yönetimi etkinleştirilmeli ve çevreye saygılı hale getirilmesidir. Sosyal sorumlulukta çalışanlar üzerinden başlamalıdır. En kıymetli varlık çalışanlardır. Çalışan sağlığı, ikincisi adil bir kurum kültürüdür. Fırsat eşitliği üzerine bina edilmeli. Çalışanların profosyonel olarak değiştirilmesi, kişisel gelişimlerine katkı sağlanmasıdır. Kurumsal sponsorluk, Türk işadamlarının iyi yaptığı konudur. Kalıcı olmasını sağlamak, içten yapmak, PR kısmını aşağı doğru çekebilmektir. Kurumsal sponsorlukla karışan bir konuda topluma katkı meselesidir. Toplumun sıkıntılarında gönüllü olarak pay alabilmek ve çalışanlarımızı aktive edebilmektir. Okyanus gönüllülerimiz var. Bin tane orusanlı STK'ların projelerinde uzun saatler gönüllülük yapıyorlar. Niyet olarak iyi niyetli olabilirsiniz. Dökümanlarınıza yazabilirsiniz. Ama toplantıdan gönüllü dernek için 15 dakika erken çıkmak için izin istediğinde burada bu kadar iş var diye bir his oluşturursanız yaptığınız bütün işler çöpe gidiyor. Geleceği parlak olan Türk firmalarının kendi çalışanlarını gönüllük konusunda mobilize edebilmesidir. Değer oluşturmayı kalıcı kılabilmek. Doğru starteji müşteri odaklılıkdır. Müşteri yönetimi var. Rusya'dan Kazakistan'a kadar çok geniş alanda işlerimiz var. Buralarda siyasi ve ülke risklerini iyi yönetebilmek zordur. Etik davranış ve yasalara uymak meselesi var. Örnek olabilmek için yasaklara uymaktır. Polis var iken, kırmızı ışıkta herkes duruyor. Gece 2 de kırmızı yandığınızda duruyor musunuz. Örnek olmak budur. Bu da zaman alıyor. İnanmak lazım ama en tepeden başlayan bir unsurdur. 3 ana başlık altındaki 9 konuya insanları inandırarak ve iyileşmeyi ölçerek, emisyonları takip ediyoruz ama bu şekilde bir yaklaşım sürdürülebilirlik kavramının en temel taşı olarak düşünüyorum.

Bir konuyu içselleştirince odaklanıyorsunuz. Odaklanınca da heyecan oluşuyor ve enerji çıkıyor. İçselleştirmek iki kaynaktan oluyor. ya mecbur kalıyorsunuz, ya da istiyorsunuz. Eski kurumlarda büyük işletmelerde, otomatik istemeyi beklemek çok kolay olmuyor. Bazen mecbur bırakmak gerekiyor. Mecbur bırakmanın da bir sebebi olması gerekiyor. Biz mecburiyeti çok inandığımız bir tanıma bağladık. Borusan Grubu 10-20 yıl sonra da iki kelime ile anılmak isteniyor. Toplum, müşterilerimiz, tedarikçilerimiz bizi iki kelime ile ansın istiyoruz. Faydalı ve başarılı bir şirket olarak anılmak istiyoruz. Başarılı her iş adamının hayalidir. Fayda ise herkes için gerekiyor. Çalışanı için, müşteriler için, toplum için faydalı olmak, sürdürülebilirliği getiriyor. İnsanlar topluma faydalı şirketlere ve markalara çok fazla değer veriyorlar. Sadece ürünü ucuza veya hızlı almak değil, kimden aldığına da bakıyorlar. Ne kadar erken faydalı şirket tanımına kavuşursanız, o kadar sağlamlaşıyorsunuz. Faydalı şirket kavramına çalışanlarımızı ve müşterilerimizi inandırdım. Şimdi bunun altını doldurmaya uğraşıyoruz. Bu arada bu niyet kurumumuza maliyet bakımından güzellikler de sağlıyor. Mecburiyetle başlayıp doğal hale gelen bu faydalı olma isteği şirketi de dinamik kılıyor" dedi.

TAV Havalimanları Holding CEO'su Sani Şener, "Şirketleri finansal karlarla ölçmek mümkün değildir. Siz bu ticari karları, sosyal faydalar ile taçlandıramadıysanız size iyi bakılmıyor. Çalışanların hakkını yiyeyerek, çevreye zarar vererek elde ettiğiniz karlar, sizi çok uzun süre başarılı götüremez.

Dünyadaki karbon monoksit salınımının yüzde 2'si havalimanı işletmecileri ve hava yolu şirketleri tarafından çıkartılıyor. Bu bizi sahnenin önüne koyuyor. Onun için daha duyarlı olmamız gerektiğine inanıyoruz. Uzak Doğu'da bir kongrede tartışılırken, telekominikasyondan bir arkadaş kendi sektörlerinin yüzde 3 olduğunu belirtti. Uçak üreticileri çok ciddi tasarım yapıyorlar. Bio yakıt kullanılmaya başlıyor. Uçaklar taksi olarak pistte giderken tek motor gitmelerini sağlıyoruz. Terminalde yağmur suyunu yeşil su olarak ayrı topluyoruz. Lavoba suyunu gri su deyip rezervuara tekrar yolluyoruz. İnanılmaz su tasarrufu yapıyoruz. İzmir terminalinde güneşten elektrik üretiyoruz. 10 bin fidanın temizleyeceği kadar iş yapıyor. Ankara'da elektrikle ısıtma, İstanbulda elektrikle ısıtma soğutma yapıyoruz. Önde olduğumuz için havacılık sektörü olarak bunlara önem verdik. Ikincisi halka açık olduğumuz için bu işe odaklandık. Sonra inanarak yapmaya başladık. Bu işe liderin nasıl katıldığı önemlidir. Bir hedef koyup starteji tayin ediyorsunuz. Sonra uygulamaya geçiyorsunuz. Uygulayamazsanız kütüphaneler doğrusu döküman, strateji bir işe yaramıyor. Biz enerji verimliliği ve az karbon monoksit salınımına kadar giden yolda biz 7 milyon TL kazandık. Bütün ışıklarımızı led sisteme geçirdik. Maliyet olarak da çok ciddi faydası oluyor. Çevre ile ekonomik sürdürülebilirliği bir arada tutmak gerektiğine inananlardanım. İstanbul'da 1933 de olan hiçbir sanayi odasına kayıtlı şirket yok. Amerika'da var. Türkiye'de 100 yıllık şirketler yakında olacak. Ancak bu şirketlerin artması gerekiyor. Büyümeyi sürdürürken, karlılığı da arttırmak gerekiyor. Ben otoriter bir CEO'yum ancak önünden geçemediğim risk komitesidir. Biz risk komitesine önem veririz. Bir ihaleye hazırlanırız, risk komitesi bu ihaleye giremezsin der, giremeyiz. Çok rahatlıkla veto hakları var. Binlerce aklı bir arada çalıştırmanın bir metodudur. Çevreyi düşünürken ekonomik sürdürülebilirlik olmazsa olmuyor. Kompleks yönetim değidiğimiz bir durum var. Bizim yabancı hissedarlarımız var. Bunların yarısı temettü dağıt, yarısı bu para ile şirketi büyüt diyorlar. Bu arada müşterilerde bu karla tesisleri yenilemesin diyor. İşte bu optimasyonu iyi yapan şirketler sürdürülebilir olacaklardır. Bu arada iklim değişiyor. İstanbul'da geçen yıl 3 tane hortum oldu. Tarihinde böyle bir hortum yok. İklim değişikliği bu şekilde devam ederse 15 yıl sonra türbilanstan uçakları uçuramama riski var. Geleceği yönetebilmek çok önemlidir. Gelecekteki olumsuzlukları bugünden çözebilirsek, hem şirketlerimizi hem de evreni koruyabiliriz" dedi.

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran da, "Bir kurumların sürdürülebilrliği adına yapmak zorunda kaldıkları, diğer toplum adına olması gerekenler olarak bakmak gerekiyor. TUSİAD olarak 44 yıldır ne yapıyoruz da ayaktayız diye sorarsanız onları anlatabilirim. İş dünyasının sesini bağımsız olarak duyaran bir örgüttür. 600 üyesi var. Sahnede 4 üyemizi görüyorsunuz belki ama, bunların arkasında çok ciddi ekipleri var. Böyle bir sorumluluğu olan örgütün, üyelerine bir hizmet verebilmesi için bu ajandada çok daha geniş kapsamdan bakması lazım. TUSİAD bunu nasıl yapıyor derseniz, uluslararası ağları da kullanıyor. 5 tane önemli dünya şehrinde büroları var. Global ajandaya bakıyoruz. Başarılı liderlerin, yol gösterici, ilham verici, sorgulayan, başkalarının da katılımını, harekete geçmesini sağlayan ve bunu her seviyede yapmayı başaran kişiler olması gerekiyor. Bugün liderlerin ajansanı en fazla meşgul eden ise 4 konu var. Gelir dağılımı eşitsizliği ve kapsayıcı büyüme. Dünya ekonomik formununun küresel risklerde bunlar birinci sıralarda yer alıyor. İkincisi dijital ekonomi ve bunun getirdiği değişimdir. Üçüncüsü iklim değişikliğidir. Dördüncüsü ise küresel bilitişimdir. Dünyada rolleri değişen çok kurum var. Bunlar sorgulanıyorlar.

İş dünyası motivasyon ile çalışır. Yüksekte büyeseniz, kesintisiz büyüseniz, dışarıda bıraktığınız kesimler var ise bu büyüme refahı getirmiyor. Kadın ile alakalı konuları senelerce TÜSİAD olarak gündemimize almışız. Hatta güzel bir sloganda bulmuşuz. Tek kanatla uçulamaz diyerek. Lider olarak ajandamıza alıyoruz ama olana kadar daha çok tekrarlamamız gerekiyor. Gelir dağılımına farklı açılardan bakmışız. Kobiler niye büyüyemiyor diye yapılan çalışmalara başka bir perspektiften yorum getireceğiz. Sürdürülebilirlik ajandasında gençliğin rolu çok önemli oluyor. Biz bu eforları, bizden sonra gelenler için sarfediyoruz. Gençler kulubunu TÜSİAD'a entegre edeceğiz. Gençler için çalıştığımız, sürdürülebilir bir ülke ve sivil toplumlar için çalıştığımızı onlarla beslenerek göstereceğiz. Girişimciliği kaynakları israf etmeden doğru alanlara yönlendirmek liderin görevidir diye düşünüyoruz. Kurumlarımızda inanılmaz hazineler var. Büyük verinin akıllı kullanımında çevre sorunlarıyla baş etmekten, akıllı ulaştırmadan, güvenli gıdaya kadar pek çok öncelikler belirlemek gerekiyor. 2015 yılı küresel ölçekte ekonomimizi şekillendirecek kritik sürdürülebilirlik kararların alacağı bir yıl olacaktır. Bizde birçok platformda iklim değişikliği ile alakalı kararlarımızı bıkmadan usanmadan anlatacağız. CEO'ların yüzde 84'ü iş dünyasının katkıları olmadan bir şey olmadığını kaydediyor. Ancak yüzde 33'ü bir şeyler yapıyor. TUSİAD olarak yapacağımız çok iş olduğu buradan anlaşılıyor" dişe konuştu. - BURSA

Kaynak: İHA

Son Dakika Ekonomi Uludağ Ekonomi Zirvesinde Sürdürülebilirlik Tartışıldı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement