1- ATATÜRK KÖPRÜSÜNE GİRİŞTE OTOMOBİL TAKLA ATTI (1)
Haber-Kamera: Zeki GÜNAL - İSTANBUL DHA
Atatürk köprüsü girişi Unkapanı yönünde bir otomobil bariyerlere çarparak takla attı. Takla atan aracın alev alması üzerine diğer sürücüler yangın söndürme tüpüyle müdahale edildi. Kaza nedeniyle trafikte yoğunluk yaşanıyor.
Görüntü Dökümü:
--------------
-Kazadan görüntü
DHA FEED
==========================
2- HASTANEDEKİ 115 HAMİLE ÇOCUK DAVASI...
OLAYI İHBAR EDEN SOSYAL HİZMETLER UZMANI "TANIK" OLARAK DİNLENDİ
Haber: Serpil KIRKESER/ Kamera: İSTANBUL DHA
Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 2017 yılında yaşları 18'in altında 115 çocuğun hamile olduğunun saptanmasına ve durumun polise bildirilmemesine ilişkin Başhekim Yardımcısı A.A. ve Sosyal Hizmet Uzmanı N.D.'nin yargılandığı
davada olayı savcılığa ihbar eden Sosyal Hizmetler Uzmanı İclal Nergiz "tanık" olarak dinlendi. 115 çocuk hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olduğunu tespit ederek durumu Başhekim yardımcısı A.A.' ya bildirdiğini anlatan tanık İclal Nergiz, "Sanık A.A. 'Bu işleri hallediyoruz, siz kendi işlerinize bakın' dedi. 2 aylık yasal süre dolduğu için cevap gelmediğinden dolayı bende dilekçe yazarak düzenlenmiş olduğum tutanağa ilişkin cevap verilmesini talep ettim. Ancak yazılar gelmedi. Eksiklikler giderilmemesi
üzerine ben de Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum" dedi.
"SANIK A.A.'DA 'BU İŞLERİ HALLEDİYORUM, SİZ KENDİ İŞLERİNİZE BAKIN' DEDİ"
Küçükçekmece 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen 2. duruşmaya tutuksuz sanıklar katılmazken, taraf avukatları hazır bulundu. Öte yandan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Avukatı Sultan Koçyiğit de duruşmaya katıldı. Duruşmada 'Tanık' sıfatıyla dinlenen Sosyal Hizmetler Uzmanı İclal Nergiz'in 9 Mayıs 2017 tatihinden Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi'nde Tıbbi Sosyal
Hizmetler Birimi'nde göreve başladığını belirterek, "Hastane içerisinde 'PANATES' isimli sistemden Acil kadın doğum, gebe polikilinikleri, çocuk acil ve diğer çocuk polikiliniklerinden gönderilen konsilikasyon talepleri üzerine gönderilen çocuklarla ilgili ayrıntıya girmeden ön görüşme yapıp bilgi notuyla birlikte dosyaları ilgili savcılığa gönderiyorduk. 9 Mayıs 2017'den sonra göreve başladığımda görev yaptığım birime gönderilen 18 yaş altında çocuklarla ilgili daha önceden birkaç kez konsilikasyon gönderildiğini görünce daha önce bu çocuklar ile ilgili işlem yapılmış olması halinde yeniden işlem yapılmaması gerektiğinden önceki
yapılan işlemlerin kayıtlarına baktığımda herhangi bir işlem yapılmadığını görünce geçmişe yönelik inceleme yapma ihtiyacı duydum. 115 çocuk hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olduğunu tespit ettim. O dönemde Başhekim yardımcısı olan sanık A.A.'ya eksiklikleri tesipt ettiğime dair yazılı ve sözlü bildirimde bulundum. Yasal süre olan 2 ay tutanağa cevap verilmesini bekledim.Sanık A.A. 'Hallediyoruz' dedi. A.A. ile görüşüp 2 aylık süre dolmasına rağmen işlem yapılmadığını benim listeyi tamamlayıp işlemleri yapıp bildirimde bulunmam gerektiğini söyledim. Sanık A.A.'da 'Bu işleri hallediyorum, siz kendi işlerinize bakın' dedi. 2 aylık yasal süre dolduğu için, cevap gelmediğinden dolayı ben de dilekçe yazarak düzenlenmiş olduğum tutanağa ilişkin cevap verilmesini talep ettim. Çünkü bu dosyaları kapatabilmek için, adli mercilere bildirildiğine dair başhekimlikten gelecek üst yazı lazımdı. Ancak yazılar gelmedi. Ben de A.A. ile bizzat görüşüp dilekçeme dair cevap verilmediği için geriye yapabileceğim tek şeyin bu çocuklar ile ilgili
Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmak olduğunu söyledim. Bunun üzerine A.A. beni Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi'nde görevlendirdi. Ben de tüm dosyları düzenleyerek Ç.Ş.'ye devretim. Eksikleri kendisine söyledim" dedi.
"EKSİKLİKLER GİDERİLMEMESİ ÜZERİNE BEN DE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM"
Sanık N.D.'nin birimi kendisine yüzyüze devretmediğini, bu durumu sanık başhekim yardımcısı A.A.'ya sözlü olarak bildirdiğini söyleyen tanık, "Ben Sosyal Hizmetler Birimi'nde görev yaptığım süre içerisinde ÇETUM görevlisi I.Ö. da sözleşmeli olarak görevliydi. I.Ö. ile benim görevim farklıydı. Öz itibariyle aynı görevi yapıyorduk. O nedenle 18 yaş altındaki hamile çocuklarla ilgili işlemleri birlikte yürütüyorduk. Bu nedenle I.Ö. ile birlikte geriye dönük bildirimler ile ilgili araştırmaya beraber yapmıştık. Eksiklikler giderilmemesi
üzerine ben de Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum" diye konuştu. Tanıkların dinlenmesi için duruşma
2019 yılının Şubat ayına ertelendi.
İDDİANAME
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sosyal
Hizmetler Biriminden sorumlu Başhekim Yardımcısı A.A. ile Sosyal Hizmetler Uzmanı N.D. "şüpheli" sıfatıyla yer alıyor. N.D.'nin yerine
Sosyal Hizmetler Uzmanı İclal Nergiz'in görevlendirildiği, İclal Nergiz'in görev yaptığı dönemde kendisine gönderilen çocuk gebelerin önceden de sosyal hizmetler birimine gelmesine rağmen haklarında görüşme raporu düzenlenmediğini fark ettiğini belirtiliyor.
Nergiz'yaptığı incelemede 1 Ocak 2017 ve 24 Mayıs 2017 tarihleri arasında çocuk gebe hakkında görüşme raporu düzenlenmediğini ve yetkili makamlara suç duyurusunda bulunulmadığının tespit ettiği ifade edilen iddianamede İclal Nergiz'in bu durumu tutanak tuttuğu ve hastane yönetimine gönderidiği, bir süretini de Sosyal Hizmetler Birimi'nden sorumlu Başhekim Yardımcısı şüpheli A.A.'ya verdiği
belirtiliyor. İddianamede, kendisine cevap verilmemesi üzerine İclal Negiz'in başhekim yardımcısı A.A.'nın birkaç kez yanına gittiği, kendisine çocuk gebelerle ilgili herhangi bir belge ve bilgi verilmemesi üzerine suç duyurusunda bulunduğu anlatılıyor. İddianamede şüpheli A.A. ile N.D.'nin "Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" suçundan 7 ay 15 günden 3 yıl 6 aya kadar hapisleri talep ediliyor.
Görüntü Dökümü:
---------------------
-Tanık İclal Nergiz'in görüntüsü
-Hastaneden arşiv görüntü
=================================
(aktüel görüntüyle)
3-BAĞCILAR'DA DOĞALGAZ BORUSUNDA PATLAMA (3)
Haber-Kamera: Ersan SAN - İSTANBUL DHA
Bağcılar'da doğalgaz borusunda patlama meydana geldi. Yolda yapılan kazı çalışması sırasında meydana gelen patlama sonucu çıkan gaz alev aldı. Olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevkedildi. Yangın gazın kesilmesiyle kontrol altına alındı. Yangında 3 binada hasar meydara geldi,
Olay saat 11.00 sıralarında Bağcılar Yenigün Mahallesi 620. Sokakta meydana geldi. Altyapı çalışması sırasında doğalgaz hattına zarar verilmesi sonucu çıkan gaz alev aldı. Alevler çevredeki 3 binayda hasara neden oldu. Olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevkedildi. Yangın İGDAŞ ekibinin doğalgaz vanasını kapatması sonrası kontrol altına alındı.
Yangın nedeniyle mahallede panik yaşandı. Korku dolu anlar bazı vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi
Görüntü Dökümü:
--------------
-Alevlerin yükselmesi
-İtfaiyenin müdahalesi
-Çevreden görüntüler
-Güvenlik önlemi
-Mahalle sakinleri
DHA FEED
=========================
4- İLK İNSANSIZ DENİZ ARACI "İDA" FUARDA GÖRÜCÜYE ÇIKTI
Gülseli KENARLI – Güven USTA/ İSTANBUL, MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)'ın düzenlediği "17. MÜSİADEXPO" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın katılımıyla kapılarını açtı.
MÜSİAD EXPO kapsamında bu yıl dördüncüsü düzenlenen "High Tech Portöda Türkiye'nin savunma sanayi ürünleri de sergilenirken, Türkiye'nin ilk yerli ve milli İnsansız Deniz Aracı (İDA) da burada görücüye çıktı. İnsansız olarak çalışabilen, üzerindeki oto pilot, otomatik rota konumlandırma ve dinamik konumlandırma sistemleriyle görev bilgisayarına yüklenilen rota üzerinde gidebilen İDA, Kayacı Savunma Sistemleri tarafından geliştirildi. Hibrit bir araç kurgusuyla geliştirilen İDA'nın, üzerinde bulunan ve hem otomatik hem de karadan kontrol edilerek çalışabilen sensörler sayesinde sınır güvenliği ve düzensiz göç ile mücadele ile deniz sınırlarının güvenliği alanında kullanılması planlanıyor.
Üzerinde herhangi bir mürettebat bulunmadığından ve otonom olarak çalışabilme özelliğinden dolayı, ağır deniz koşullarında ve mürettebatlı gemilerin görev yapamadığı koşullarda İDA görev yapabilecek.
"ÜZERİNE SİLAH ENTEGRE EDİLEBİLİYOR"
Firmanın Genel Müdürü Hakan Kayacı, İDA hakkında bilgi vererek, "Bizim 5 yıldır üzerinde çalıştığımız, yazılımından tutun da, üretimine kadar her şeyi kendimize ait bir ürün. Mersin'de üniversite, teknopark ve sanayi işbirliği ile hazırlandı. Prototipini geliştirdik. Bunun kullanım amacı düzensiz göçlerde, sahil güvenliğimizin sağlanmasında kullanılmak amacıyla üretilmiş durumda. Bunlar denizlerin zor koşullarında bile hizmet verecek şekilde tasarlandı. Örneğin bizim milli sondaj gemimiz Fatih'in güvenliğini sağlamak için bir bekçi görevi görebilir. En büyük özelliği içinde insan olmadığı için üzerine silah entegre edilebiliyor. Radar ve uydu sistemleriyle kumanda edebiliyoruz. Herhangi bir tehlike durumunda bu araçlar hem silahlı olarak güvenlik görevi görebilir hem de Sahil Güvenliğe bilgi vererek anında müdahale için zemin hazırlar" diye konuştu.
BAKAN VARANK İNCELEDİ
Fuarın açılışını yapan Bakan Mustafa Varank'da firmanın standını ziyaret ederek İDA hakkında bilgi aldı. Fuar 24 Kasım'a kadar ziyarete açık olacak.
Görüntü Dökümü:
--------------------
Kayacı'nın açıklamaları
Bakan Varank'ın İDA'yı incelemesi
Fuardan görüntüler
Detaylar
===============================
5- BAKAN VARANK'TAN YABANCI YATIRIMCILARA ÇAĞRI
Gülseli KENARLI - Güven USTA/ İSTANBUL,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)'ın düzenlediği "17. MÜSİADEXPOö açılış töreninde yabancı yatırımcılara çağrıda bulundu. Bakan Varank, "Gelin detaylarını yakında açıklayacağımız Uçtan Uca Yerlileşme Programı'nın siz de bir parçası olun. İş ortaklarınızı bulun, oldukça cazip teşvik sistemimizden faydalanın, ülkemizde üretin ve hep beraber kazanalım"
CNR'da düzenlenen açılış töreninde bir konuşma yapan Bakan Varank, şunları söyledi:
"Aslında bugün burada, Türkiye'den dünyaya çok güzel bir mesaj da veriyoruz. Küresel ticaret savaşlarının gündemi meşgul ettiği bu dönemde, biz yeni işbirliklerini yeşertmenin ve birlikte kazanmanın peşindeyiz. Çünkü şunu biliyoruz, ticaret savaşının kazananı olmaz. Bakın hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin çoğunda büyüme beklentileri, ticaretteki bu gibi belirsizliklerden ötürü aşağı doğru revize edildi. Buna seyirci kalmamalıyız. Yatırımın, üretimin ve ticaretin canlanması için kolektif bir çabaya ihtiyaç var. MÜSİAD EXPO gibi organizasyonlar da bu çabanın somut çıktılara dönüşmesi açısından önemli fırsatlar barındırıyor. Türkiye zor bir Ağustos ayını geride bıraktı.Hiçbir ekonomik dayanağı olmayan dış şoklar sebebiyle, döviz kurlarında dalgalanmalar yaşadık. Bu belirsizliklerin reel ekonomiye etkisini sınırlamak adına, çok hızlı ve sonuç odaklı tedbirler aldık. Attığımız adımların olumlu sonuçlarını da görmeye başladık. Ekim ayıyla birlikte, 12 aylık ihracatımız geçen seneye göre yüzde 8 arttı ve 167 milyar dolara ulaştı. Bu tutarın 145 milyar dolarını sanayi sektörümüz sırtladı" dedi.
YABANCI YATIRIMCILARA ÇAĞRI
"Üretimin ithalata olan bağımlılığını azaltmak için uçtan uca Yerlileşme Programını yakında ilan edeceğiz" diyen Varank, şöyle devam etti: " Bu programla, cari açık verdiğimiz ürünlerle yeni teknolojilerin, arz talep işbirliği modeliyle üretilmesini hedefliyoruz. Stratejik ürünlerde yerli üretimi teşvik ederek, dünya pazarlarına yüksek katma değerli ürünleri ihraç etmenin peşindeyiz. Program kapsamında kapımız tüm uluslararası yatırımcılara da açık. Ülkemizde yatırım yapan ve üreten her firma; bizdendir, Türk firmalarından farksızdır. Dolayısıyla buradaki yatırımcılara bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin detaylarını yakında açıklayacağımız Uçtan Uca Yerlileşme Programı'nın siz de bir parçası olun. İş ortaklarınızı bulun, oldukça cazip teşvik sistemimizden faydalanın, ülkemizde üretin ve hep beraber kazanalım."
17 SIRALIK BİR SIÇRAMA GÖSTEREREK 43'ÜNCÜ SIRAYA YÜKSELDİö
Bakan Varank, "Ekim ayında sevindirici bir gelişmeye şahit olduk. Dünya Bankası'nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde ülkemiz 190 ülke arasında 17 sıralık bir sıçrama göstererek 43'üncü sıraya yükseldi. Bu özetle şu anlama geliyor; idare olarak, yatırım yapmak isteyene ilave iş çıkartmıyor, bürokrasiyi azaltıyor ve hayatlarını kolaylaştırıyoruz. Hiç kuşkusuz bu durum ülkemizin uluslararası yatırımlar için daha da cazip hale gelmesine katkı sağlayacak" şeklinde konuştu.
"İŞ İNSANLARI"
Bakan Varank, konuşmasının sonunda MÜSİAD'ın açılımında yer alan "İşadamlarıö ifadesine dikkat çekerek, "İş adamları ifadesi asla cinsiyetçi bir ifade değil ama bazı hanımefendiler artık bu ifadenin 'iş insanları' olarak değiştirilmesinin daha doğru olduğuna inanıyor. İnşallah MÜSİAD'dan yakında böyle bir adımı bekliyorlar" dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------
Varank'ın konuşması
Fuarın açılış kurdelesinin kesimi
Detaylar
======================
6 - KADIKÖY'DE İDO EYLEMİ
Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN - Ramazan EĞRİ -İSTANBUL DHA
Kadıköy'de İDO İskelesi önünde toplanan bir grup, şirketin 1 Aralık'tan itibaren iç hat seferlerini durdurma kararını protesto etti. Grup İDO'nun kamulaştırılmasını istedi.
Halk Evleri üyesi 30 kişilik grup Kadıköy'de bulunan İDO İskelesi önünde toplandı. Grup, "İDO kamulaştırılsın " yazılı pankart açtı.
Grup yaptığı açıklamada, İDO'nun 1 Aralık'tan itibaren iç hat seferlerini iptal etmesine tepki gösterdi. "Kamu hizmeti özelleştirilemez", "Ulaşım haktır satılamaz" yazılı dövizler de taşıyan grup, İDO'nun kamulaştırılmasını istedi.
Grup yapılan basın açıklamasından sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Görüntü Dökümü
-------------
-Slogan atan grup
-Grup adına basın açıklaması yapılması
-Grubun açtığı pankart ve ellerindeki döviz
-Genel ve detay
======================
7 - KADIKÖY'DE ÖNÜNE ÇIKANI BIÇAKLAYAN SALDIRGANA 165 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ
Haber: Yüksel KOÇ/ İstanbul DHA
Kadıköy'de bıçakla 11 kişiyi yaralayan saldırgan hakkında, "Kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 165 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. İddianamede şüphelinin girdiği kasap dükkanın sahibine amcasının telefonunu sorduğu, telefonu bilmeyen kasabı ve ortağını yaraladığı, ardından çıktığı caddede de önüne geleni rastgele bıçakladığı belirtildi.
Kadıköy Kozyatağı'nda 22 Ekim 2018 tarihinde sokakta rastgele karşılaştığı 11 kişiyi bıçaklayan cezaevi firarisi Ali. K. hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Ali K. hakkında, "11 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 165 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenledi.
ÖNCE KASABI SONRA ORTAĞINI ARDINDAN DA MÜŞTERİYİ BIÇAKLADI
İddianamede, şüphelinin olay günü saat 19.30 sıralarında bir kasap dükkanına gittiği, kasabın sahibi A.Y.'ye amcasının oğlunun telefon numarasını sorduğu, numarayı bilmediğini söyleyen A.Y.'yi karın bölgesinden, ortağı olan M.Y.'yi göğüs bölgesinden, kasaba alışveriş için giren T.A. isimli kadını da boyun bölgesinden bıçakladığı belirtildi.
YOLDA ÖNÜNE GELENE BIÇAĞI SALLAMIŞ
Ardından elinde bıçakla dışarıya çıkan şüpheli Ali K.'nın tesadüfen yanından geçen A.Ö.'yü karnından bıçakladığı kaydedilen iddianamede, aynı anda H.S.'yi bir kez kol iki kez de göğüs bölgesinden, Ş.P.'yi de karnından bıçakladığı anlatıldı.
Ş.P.'nin bıçaklandığını gören A.Ö.'nün şüpheliye tepki gösterdiği belirtilen iddianamede, A.Ö.'nün de şüpheli tarafından göz ve şakak kısmından bıçaklandığı kaydedildi. Müşteki E.M.P.'nin de şüpheli tarafından kolundan bıçaklandığı belirtilen iddianamede, H.E.'nin belinden, M.Y.'nin de iki kez boynundan, İ.Y.'nin de uyluk kısmından bıçaklandığı bilgisine yer verildi.
5 KİŞİ AĞIR YARALI
Müştekiler Ş.P., T.A., M.Y., A.Y. ve H.S.'nin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı savunulan iddianamede, müştekilerin kendilerini yaralayan şüpheliden şikayetçi olduğu ifade edildi.
165 YIL HAPİS CEZASI İSTEMİYLE YARGILANACAK
Şüphelinin elindeki bıçağı bazı müştekilere birden fazla kez salladığı, hayati bölgelere isabet eden yaralanmalara neden olduğu belirtilen iddianamede, şüpheli için 11 kez "Kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 9'ar yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istendi. İddianamenin gönderildiği İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15 gün içinde iddianamenin kabulü veya reddi yönünde karar vermesi bekleniyor. İddianame mahkeme tarafından kabul edilirse A.K. 99 yıldan 165 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.
Görüntü Dökümü;:
----------
-Olayla ilgili arşiv görüntü
=======================
8- ARNAVUTKÖY'DE BONZAİDEN ÖLÜM İDDİASI
Haber-Kamera: Taylan ERGÜN - İSTANBUL DHA
Arnavutköy'de 21 yaşındaki genç ölü bulundu. Gencin bonzai kullandıktan sonra hayatını kaybettiği öne sürüldü
Olay Arnavutköy'e bağlı Anadolu Mahallesi Şule sokaktaki binada meydana geldi. İddiaya göre Muhammet K. (21), arkadaşların kaldığı eve geldi. Arkadaşları akşam eve döndüklerinde Muhammet K.'nin cansız bedeni ile karşılaştı . Gencin bonzai kullandıktan sonra hayatını kaybettiği öne sürüldü. Polis evde kalan İ.A. ve O.A.'yı ifadelerini almak üzere Yavuz Selim Polis Merkezi Amirliği'ne götürdü. Muhammet K.'nin cesedi Adli Tıp kurumu morguna kaldırıldı.
Görüntü Dökümü:
--------------
-Olay yerinden görüntü
-Gencin fotoğrafı
==========================
(ÖZEL)
9- DÜNDEN BUGÜNE BEYAZ CAMIN HİKAYESİ
Bugün 21 Kasım Dünya Televizyon Günü...
Türkiye, televizyon ile 1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nin başlattığı çalışmalarla tanıştı.
O dönem kısıtlı imkanlarla yayınları Türkiye'deki seyircilere ulaştıran ilk televizyon kamerası ve yayın cihazları bugün halen İstanbul Teknik Üniversitesi'nde varlığını sürdürüyor.
Haber - Kamera: Gökhan ÇELİK- İlkay DİKİCİ/İSTANBUL BİRLEŞMİŞ Milletler Genel Kurulu'nun Mart 1999'da aldığı kararla her yılın 21 Kasım "Dünya Televizyon Günü" olarak kutlanıyor.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu'ya göre, tutkuyla bağlandığımız diziler, merakla takip ettiğimiz haberler ve heyecanla beklediğimiz programlarla günlük yaşamın olmazsa olmazlarından olan televizyonlar, artık teknolojinin gelişimi ile bambaşka bir boyut kazandı.
Türkiye, televizyon ile 1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nin başlattığı çalışmalarla tanıştı. Takvim yaprakları 9 Temmuz 1952 tarihini gösterdiğinde İstanbul Beyoğlu ve çevresinde kısa adı, "İTÜ TV" olan, "İstanbul Teknik Üniversitesi Televizyonu" ilk televizyon yayınını yaptı. İlk yayınlarına İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın da katıldığı yayınlar zaman içinde İstanbul'un çeşitli ilçelerine televizyon alıcılarının yerleştirilmesi ile yayılmaya başladı. Bu dönem az da olsa televizyon satışlarında bir artış görüldü. Televizyon alma imkanları olmayanlar ise üniversitenin Maçka'da bulunan stüdyosuna gelerek yayınları takip etmeye başladı. O dönem yapılan yayınlar İstanbullular tarafından ilgiyle takip edilir. Başlangıçta hava durumu, kısa skeçler ile başlayan yayınlar, dönemin ünlü sanatçıları Zeki Müren, Ajda Pekkan gibi isimlerin davet edilmesi ile ilgi git gide artarak devam etti. Zamanla yurtdışından ithal edilen cihazlar ile yayın kalitesini arttıran İTÜ TV, 1966 yılında ilk naklen maç yayını yaptı. O dönem 15 ayrı program türü geliştirilir. 1960'ların sonuna gelindiğinde profesyonel bir televizyon kanalı olan "İTÜ TV", "TRT" nin kurulması ile kapanır ve tüm ekibi ve cihazları ile "TRT" bünyesinde yayıncılığa devam eder. O dönem kısıtlı imkanlarla yayınları Türkiye'deki seyircilere ulaştıran ilk televizyon kamerası ve yayın cihazları bugün halen İstanbul Teknik Üniversitesi'nde varlığını sürdürüyor.
"BİZ 20 YILA DAMGA VURDUK"
Bugün üniversitenin rektörü olan Prof. Dr. Mehmet Karaca, "İTÜ TV" nin Türkiye'de büyük bir değişimi başlattığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
"Televizyon tabi bir kültür, sosyolojik değişimi de beraberinde getirdi. Bu sosyolojik değişimin öncüsü olması tabi teknik üniversite oldukça önemli. Biz 20 yılına damga vurduk. Bu süreçte televizyon kültürün gelişmesi, gençlerin yetişmesi ve özgüven kazanması için de ayrıca bizim için önemliydi. Yeni bir teknoloji ile tanıştı Türkiye ve bunu öğrenciler hocaları ile birlikte yaptı."
"İTÜ TV KISITLI İMKANLARLA BÜTÜN PROGRAMLARIN ÖNCÜSÜ OLDU"
O dönem yaptığı yayınlarla fark yarattıklarını belirten Karaca, "Bütün programların birer öncüsü ve çıkış noktası İTÜ TV oldu. İlk etapta çok kısıtlı imkanlarla başlanmış ilk televizyon yayını. Bu malzemeleri ilk yurtdışından getirmişler. Daha sonra öğrenciler diploma projeleri olarak gerekli aletleri kendileri yapmaya başlamış. Örneğin, bir verici anteni düzenlemişler. 100 KiloWatt olan bu anteni önce TRT'ye vermek istemişler, ancak nedense TRT bunu kabul etmemiş ve yurtdışından aynı nitelikte aynı özellikte bir verici anteni yurtdışından ithal etmişler. Yeter ki bizim üniversitelerimize, kurumlarımıza güvensinler. Bize inanılırsa, kesinlikle onların yüzlerini kara çıkarmayız" İfadelerini kullandı.
"İTÜ TV'Yİ DEVAM ETTİREBİLİRİZ"
Karaca sözlerinin devamında "Şu an en radyolardan biri İTÜ Radyosu'dur. İnternet üzerinden yayınlanıyor ve ciddi bir birikim var orada. Zaman içinde İTÜ TV'yi de devam ettirebiliriz tabii ki. Sonuçta bu kurum Türkiye için çok önemli bir kurum Türkiye'nin modernleşmesinde. Alt yapı, üst yapı ve siyasette mutlaka İTÜ'lülerin bir imzası vardır" dedi.
"GÜNÜMÜZDE TV ÇOK YÖNLÜ BİR AYGIT OLARAK KARŞIMIZDA DURUYOR"
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve Radyo-Sinema-Televizyon Bölüm Başkanı Profesör Doktor Ergün Yolcu ise Türkiye'deki televizyonculuğun dünden bugüne gelişimini DHA'ya anlattı. Büyük değişimlerin yaşandığını kaydeden Yolcu, "Türkiye'de dünden bugüne büyük bir dönüşüm, değişim ve gelişim oldu. Türkiye'de ilk televizyon yayınları 1952 yılında başladı ve zamanla bu serüven devam etti. Zamanla teknolojinin gelişimi ile başka kavramlar ortaya çıktı. Sadece televizyon sizi bilgilendiren bir aygıt olmaktan çıktı. Artık televizyon ile internete erişmek, banka işlemlerinizi ve alışverişlerinizi yapabilmek, kamera bağlantısı ile kapınızın ziline basanın kim olduğunu görebilmek mümkün. Günümüzde televizyon çok yönlü bir aygıt olarak karşımızda duruyor. Böylece televizyonun etkileşimi de çok fazla artmaya başladı. Dolayısı ile günümüzde televizyonun anlamı da farklılaştı. Televizyon geçmişler bugün arasında çok yol kat etti ve gelecekte de yine birçok işlemi televizyon üzerinden yaptığımızı göreceğiz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE, DÜNYA'DA DİZİ İHRAÇ EDEN İKİNCİ ÜLKE"
Ülkemizin yayıncılık anlamında dünyada önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Yolcu, "Türkiye'nin televizyon dizilerinde çok ciddi bir başarısı var. Bugün, Türkiye Dünya'da dizi ihracatı yapan ikinci ülke konumunda. Dizilerimiz 75 ayrı ülkede gösterime giriyor. Yani sizin gelenek, görenek, marka ve kültürünüzü 75 ayrı ülke görüyor ve tanıyor. Bu da televizyonculuk anlamında bizim bir başarımızdır. 2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre, en fazla yatırım yapılan sektör televizyonculuk. Onu ikinci sırada yeni medya ve gazeteler takip ediyor. Araştırmada dikkat çeken bir ayrıntı ise, televizyonculuk sektöründeki yatırımların 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4'lük bir artış görülürken, yeni medyaya yapılan yatırımların yüzde 19 olarak yapıldığını görüyoruz. Bu demektir ki, bir süre sonra bu yatırımlar önümüzdeki senelerde yeni medyaya daha fazla yapılacak. Gelecekte televizyon yine evrilecek ve yeni medya ile birlikte farklı işlevlerle karşımıza çıkacak" ifadelerini kullandı.
"BAŞLANGIÇTA GEÇ KALDIK AMA HIZLI GELİŞTİK"
Profesör Yolcu, "Türkiye'de belki televizyonculuğun başlaması biraz geç kaldı diyebiliriz. Ama gerçek şu ki çok hızlı gelişti. Dünya'da da gelişim hızı diğer ülkelere göre çok daha hızlı olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
Görüntü dökümü
----------------------------.
-İlk TV yayını yapan kamera
-İlk yayın cihazları
-İTÜ TV'nin deneme yayını jeneriği
-Çamlıca Tepesi'ndeki TV antenleri
-Çamlıca Tepesi'ne yapılan yeni TV kulesi
-İTÜ Rektörü Mehmet Karaca ile röportaj
-İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Ergün Yolcu ile
===========================
10- PTT TAŞERON İŞÇİLERİNDEN EYLEM
Murat SOLAK - Melih OKUMUŞ/İSTANBUL, BİRLİK Haber-Sen üyesi PTT taşeron çalışanı bir grup, Zeytinburnu'da bulunan PTT dağıtım merkezi önünde eylem yaptı.
Zeytinburnu'nda bulunan PTT Fatih ve Bayrampaşa Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğü önüne gelen 50 kişilik grup, ellerinde dövizlerle sloganlar attı, temel ücretlendirmelere zam, mesai saatlerinin düşürülmesi, memur olma hakkı gibi şikayetlerini dile getirdiler.
"EŞİT ÜCRETLENDİRME YAPILMAMAKTADIR"
Grup adına basın açıklaması yapan Birlik Haber-Sen Genel Başkanı Ömer Budak, " PTT personeli 399' lu, İHS' li ve taşeron diye ayrılmış iş eşit yapılmasına rağmen yapılan işe eşit ücret verilmemiştir.Toplu sözleşmeden elde edilen hak ve kazanımlar çalışanlara verilmemiş, hatta elde edilen hak ve kazançlarda yayınlanan genelgelerle bir bir çalışanın elinden alınmıştır. Enflasyon nedeniyle çalışanın alım gücü düşmüştür bu nedenle yıl sonunu beklemeden enflasyon farkının ödenmesi gerekmektedir. Özellikle 399' lu personel Gelir Vergisi yükü altında ezilmektedir. Hükümetimizden beklentimiz gelir vergisinde yaşanan bu sıkıntıları ortadan kaldırmasıdır" dedi.
"PTT TAŞERON ÇALIŞANLARI KADROYA ALINMALIDIR"
Budak," Öğretmen, imam, hemşire ve polislere verilmesi planlanan 3600 EK Göstergeye PTT çalışanlarının da kademeli olarak dahil edilmesi gerekmektedir. Kamudaki tüm kurumlarda görev yapan taşeronlar kadroya geçirilmişken PTT taşeronları kadroya alınmayarak büyük bir hak kaybına uğratılmışlardır. PTT' de görev yapan taşeronların da kadroya alınması için çalışma yapılmalıdır" şeklinde konuştu.
Görüntü dökümü:
---------------
-Eyleme katılan gruptan görüntü
-Basın açıklaması
-Dövizlerden görüntü
-Genel ve detaylar
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 4 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?