Gaziantep'te polis otosu ağaca çarptı: 1 şehit, 1 yaralı (1)
Gaziantep'te, polislerin göreve gittiği araç, yağışlı havada kontrolden çıkarak ağaca çarptı. Kazada ilk belirlemelere göre 1 polis şehit oldu, 1 polis yaralandı.
GÖRÜNTÜ TAKİP EDİLİYOR
GAZİANTEP, -
==================
Üçüzlere bademcik ameliyatı
Erzurum'da yaşayan Sema- Ahmet Karadaş ailesinin 7 yaşındaki üçüz çocukları, Hüseyin, Hamza ve Hasan'a sırasıyla bademcik ameliyatı yapıldı. Sağlık durumları iyi olan üçüzler, hastanenin maskotu oldu.
Yutkunma, boğaz ağrısı ve nefes darlığı şikayetiyle Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz servisine götürülen çocukların yapılan muayene sonucunda bademcik şişmesi ve geniz eti teşhisi konuldu. Servis doktoru Operatör Sadeddin Kalkandelen tarafından sırayla ameliyat edilen üçüzler sağlıklarına kavuştu. Ameliyat sonrası çocukların artık solunum sıkıntısı, boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü gibi şikayetler yaşamayacağını belirten Dr. Kalkandelen, "Üçünün de sağlık durumu çok iyi. Bir gün hastanede kaldıktan sonra taburcu edilecekler. Artık bedemcik şişmesi ve geniz etinden kaynaklanan şikayet yaşamayacaklar. Üçüz olması nedeniyle hastalıkları genetik olabilir. Meslek hayatımda benimde ilk kez karşılaştığım bir durum oldu" diye konuştu.
Aynı gün ameliyat olarak birbirlerine destek çıktıklarını söyleyen Evliye Çelebi İlkokul birinci sınıf öğrencisi Hasan Karadaş, "Birçok şey gibi çekilen acıyı da paylaşıyoruz. Bazen birimizin çok ağrısı olduğunda diğerlerimiz ona moral veriyoruz. Artık bu gibi sorunları yaşamayacağımız için mutluyuz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
-Kulak Burun Boğaz Servisi tabelası
-Üçüzlerden detay
-Doktor Salih Kalkandelenin çocuklar ile konuşması
-Salih Kalkandelen ile röp
-Ameliyat olan çocuklar ile röp
-Kulak Burun Boğaz Servisinden detay
-Arkadaşı ile röp
SÜRE: 03.57 BOYUT: 457 MB
Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,
==================
Atık derilerden dekoratif halılar dokuyor
Manisa'nın Salihli ilçesinde, 46 yaşındaki halı dokuma kursu eğitmeni Sultan Gençtürk, deri atıklarına ilmek imek halı dokuyarak yeniden hayat veriyor.
Gençtürk'ün "Deriler ilmek oldu tezgahlardan deri halı doğdu" sloganıyla dokuyup, marka tescilini de aldığı halılara Türkiye'nin çeşitli yerlerinden talep geliyor.
Salihli Belediyesi Halı Atölyesi'nde 15 yıldır eğitmen olarak görev yapan aynı zamanda desinatör ve tasarımcı olan Sultan Gençtürk, halı sektöründeki firmaların girmediği alanlarda yaptığı çalışmalar kapsamında, 1 yıl süreyle deri halı üzerine yoğunlaştı. Bu kapsamda topladığı deri atıklarını şeritler halinde keserek ipe dönüştüren Gençtürk, ardından dokuma tezgahının başına geçip, bu iplerden çeşitli ebatlarda halılar dokudu. Gençtürk'ün Salihli Belediyesi Halı Atölyesi'nde dokuduğu büyük bölümü dekoratif olan deri halılar Belediye tarafından çeşitli yerlere hediye olarak gönderildi. Dekoratif deri halılara kısa sürede Tükiye'nin birçok yerinden talep gelmeye başladı.
17 yıldır halı sektörünün içerisinde yer aldığını ve farklı arayışlar doğrultusunda halı dokumaya yeni bir soluk getirmeyi amaçladığını belirten Sultan Gençtürk, derinin şıklığını halıyla buluşturarak insanların yaşam alanına sunmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Sektörde eğitmen olarak görev almasıyla birlikte, özellikle tasarım yarışmalarına büyük önem verdiğini belirten Gençtürk, "Bu sektörde yer alan firmaların girmedikleri alanları inceleyerek onlarla ilgili keşifler ve üretimler yaptım. Bu üretimlerden bir tanesi de deri halı. Bu üretimi yaparken de malzeme temininde zorlanmadım. Çünkü Salihli bu konuda çok şanslı. İlçemizde çok sayıda deri atölyesi faaliyet gösteriyor. Bu atölyeleri gezerek onların çöpe attıkları kalıp artığı parçaları topladım. Bu parçaları evde şeritler halinde keserek halı dokumada kullanıma hazır hale getirdim" dedi.
DERİ ATIKLAR GERİ DÖNÜŞÜM YOLU İLE EKONİYE KAZANDIRILIYOR
Gençtürk, deri halı projesinin en güzel yanının deri atıklarının geri dönüşüm yolu ile yeniden ekonomiye kazandırılması olduğunu vurguladı. Geleneksel el sanatı halı dokumacılğıınnı deri ile buluşmasının oldukça büyük ilgi gördüğüne dikkate çeken Gençtürk, "Siparişler de almaya başladım. Üretimlerimde devam ediyor. Yüz yıllardır Anadolu'da ve dünyada oldukça kaliteli halı ve kilimler üretilmiş. 'Deriler ilmek oldu tezgahlardan deri halı doğdu' sloganıyla da çalışmama marka tescili almış bulunuyorum" diye konuştu.
İLK DEFA DERİ İLE DOKUMA YAPIYORUM
Salihli Belediyesi Halı Atölyesi'nde yılladır çalıştığını, ancak ilk defa deri ile dokuma yaptığını belirten Süheyla Orhan da "Bu atölyede 14 yıldan beri dokuma işi yapıyorum. Halıları ile ünlü Demirci ilçesinden olduğum için aslında bu işe 12 yaşımda başladım. Şimdi deri ile dokuma işi yapıyoruz. Ben deriden dokumayı da çok sevdim ve severek yapıyorum" dedi.
Gençtürk'ün dokuduğu deri halılar metrekaresi 1300 TL'den satışa sunuluyor. Dekoratif amaçlı kullanılan deri duvar halıların fiyatları ise ebat ve kalitesine göre 1000 ile 2 bin 500 TL arasında değişiyor.
Görüntü Dökümü
-------------
-Deri atıklarından dokunan kilimlerden görüntü
-Süheyla Orhan ile röp.
Atık derilerden halı üreten Sultan Gençtürk ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kiemra: Emre SAÇLI/ SALİHLİ (Manisa),
====================
Havalandırma boşluğuna düşen yavru kediyi itfaiye kurtardı
Manisa'nın Turgutlu ilçesindeki bir apartmanın 4'ncü katında oturan Nurdane Karacaova'nın 'Tekir' adlı yavru kedisi, havalandırma boşluğuna düşüp mahsur kalınca, itfaiye ekibinin çalışmasıyla kurtarıldı.
Kurtuluş Mahallesi Şehitler Yolu 101 numaradaki 5 katlı apartmanın 4'ncü katında oturan Nurdane Karacaova'ya ait 'Tekir' adlı yavru kedi, yaklaşık 12 metre yükseklikten, havalandırma boşluğuna düştü. Burada mahsur kalan kedinin sesini duyan apartman sakinleri, itfaiyeden yardım istedi. Olay yerine gelen itfaiye ekibi, zemin katta oturan Halil Şen'in evinin tuvalet penceresinden, özel bir aparatla kediyi kurtardı. Sağlık durumu iyi olan kedi, Karacaova'ya teslim edildi. Apartman sakinleri, itfaiye görevlilerine teşekkür etti. Kedinin sahibi Karacaova ise, "Kedimiz bir gündür yoktu. Bir yerlerden ses geliyordu ama aşağı düştüğünü düşünmemiştik" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------
Apartman boşluğundan itfaiyece kurtarılan yavru kedi
İtfaiye görevlisi kediyi Bayan Karacaova'ya teslim ederken
Haber- Kamera: Doğan ÇİZMECİ/ TURGUTLU (Manisa),
========================
İzmirli öğrenciler 'Çocuk Gibi Bakarak' birinci oldu
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İletişim Fakültesi öğrencileri birçok ülkeden 53 projenin katıldığı P2P: Facebook Global Üniversiteler Arası Dijital İletişim Yarışması'na, ülkelerinden göç etmiş çocukların maruz kaldığı nefret söylemine karşı hayata geçirdikleri 'Çocuk Gibi Bak' projesi ile katılarak Amerika'da gerçekleştirilen törenle birincilik ödülünü aldı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 3 ve 4'üncü sınıflarda okuyan 19 öğrenci birçok ülkeden 53 projenin katıldığı P2P: Facebook Global Üniversiteler Arası Dijital İletişim Yarışması'nda, eylül ayından beri yürüttükleri, ülkelerinden göç etmiş çocukların maruz kaldığı nefret söylemini değiştirmeyi amaçlayan 'Çocuk Gibi Bak' projesi ile birincilik kazandı. Sosyal sorumluluk projesini dijital iletişim ile birleştiren öğrenciler, proje kapsamında mülteci çocuklarla vakit geçirip, sosyal aktivitelerle hayatlarına dokunarak pozitif bir algı yaratmak amacıyla, kurdukları site ve sosyal medya üzerinden nefret söylemine karşı fotoğraf ve video paylaşımları yaptı. Hala devam eden projenin kısmen de olsa hedefine ulaştığını söyleyen öğrencilere, danışman öğretmen olarak İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Selin Türkel eşlik etti. Amerika'ya Washington D.C.'ye final sunumu için giden İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ebru Uzunoğlu, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Selin Türkel, Melis Nur Demirkol, Görkem Güllü, Ece Lara Alanyalı, Bülent Kalaycı ve Elif Tanınmış birincilik ödülünü alarak geri döndü. Öğrenciler, Erasmus+ Yapılandırılmış Diyalog kapsamında hibe almaya hak kazanan proje çerçevesinde, Mayıs ayında bir hafta sürecek etkinliklerle yurtdışından gelecek öğrencilerle birlikte mülteci sorunu ile ilgili karar vericilere yönelik bir çalıştay yürütmeyi amaçlıyor.
PROJE, NEFRET SÖYLEMİNİ ORTADAN KALDIRMAYI AMAÇLADI
İEÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ebru Uzunoğlu, fakülte olarak önceliklerinin, öğrencilerin entelektüel bilgi altyapılarının ve mesleki bilgilerinin en üst seviyede olması olduğunu belirtti. Uzunoğlu, "Ancak bir üniversite eğitiminin sadece bununla sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla öğrencilerimizin toplumsal ve sosyal konulara duyarlı olması bizim için çok önemli. Günümüzde sadece Türkiye'de değil aslında bütün dünyada bugün çok önemli bir konu olan mülteci sorununda öğrencilerimizin çocuklara odaklanarak bir hareket başlatmasını istedik. Bu çocuklar oldukça masum, onlara karşı bu yanlış önyargıların, nefret söyleminin ortadan kalkması bu projenin en büyük amacı. Biz burada iletişim dersleri kapsamında bir kampanyanın nasıl yürütüldüğünü gördük ama bu proje bize bir kampanya ile doğru bir iş yaptığınızda, doğru iletişim kurduğunuzda, doğru mesaj verdiğinizde sesinizin ne kadar yüksek çıkabileceğinin somut bir örneği oldu. Dünya çapında bir başarı elde ettik, Washington'a gittiğimizde bu gururu derinden yaşadık. Öğrencilerimizin uluslararası bir platformda kendi inandıkları projeyi sunarken yaşadıkları profesyonel deneyim, bizlere büyük bir mutluluk verdi" diye konuştu.
İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve proje danışmanı Doç. Dr. Selin Türkel ise, projenin Erasmus+ Yapılandırılmış Diyalog kapsamında Türkiye'den onlarca başvuru arasında hibe almaya hak kazanan dört proje içine girdiğini belirterek, "Proje içerisinde farkındalık yaratmak amacıyla çocuklarla beraber fotoğraf, kurabiye yapımı gibi atölyeler düzenlendi. Belli sivil toplum kuruluşları ile farklı üniversitelerde mülteci sorununa ilişkin doğru olduğu sanılan yanlışlara dair sunumlar yapıldı. Gerek sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla, gerek birebir iletişimle bu doğruların yayılması sağlandı. Gençler mülteci çocuklarla kurduğu etkileşimle onların da bir çocuk olduğunu, kardeşinden kuzeninden farklı olmadığını, bu ülke için iyi şeyler yapmaya çalıştığını görüyor. Gençlerimiz mülteci çocuklarla beraber fotoğraf çektiler, resim yaptılar, hayal dünyalarını yansıttılar, spor yarışmalarına gittiler. Sporun ve sanatın gücü ile beraber birlikte iyi zamanlar geçirdiler. Sosyal medya hesaplarından insanları çocukluğuna götürüp, onlara aslında çocukluğun evrensel bir dönem olduğunu göstermiş olduk. Yaptığımız araştırmalar gösterdi ki, yaptığımız etkinliklerle yüzde 35 civarlarında bir bilinirlik sağladık. Projenin devamında Mayıs ayında yurt dışından üniversitelerin de katılımı ile hedef kitlenin karar vericiler olduğu bir çalıştay gerçekleştireceğiz. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetim, milletvekilleri gibi karar vericilerle birlikte, mülteci konusunda dünyada ve Türkiye'de yaşanan sorunlara dikkat çekip, politika yapım sürecine etkide bulunmayı hedefleyeceğiz" diye konuştu.
'ONLARA ÇOCUK GİBİ BAKMAYI ÖĞRENDİK'
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü son sınıf öğrencisi Elif Tanınmış (22) ise şunları söyledi:
"Projeye başlarken mülteci çocuklara karşı tutumum şu anki ile aynı değildi. Ne zamanki çocuklarla bir şeyler paylaşabildik, bakış açım o zaman değişti. Bir tanesi bana 'Neden bizi bu kadar önemsiyorsunuz ki' diye sordu bana ve ben o an onun gerçekten çocuk olduğunun farkına vardım. Bu benim için çok duygusal bir andı. Biz etrafımızdaki bütün çocuklara çocuk gibi bakıyoruz, onlarla çocuk gibi ilgileniyoruz, onların masum olduğuna inanıyoruz. Mülteci çocukların da etrafımızdaki çocuklardan hiçbir farkı yok. Onların da bizim ilgimize ihtiyaçları var. Biz onlara iyi bir şey gösterdiğimiz zaman onlar da büyüdüklerinde iyi birer insan olacaklar."
Görüntü Dökümü
-------------
-Proje kapsamında yapılan çalışmalardan görüntüler
-Projeye katılan öğrenciler ve danışmanlardan genel ve detay görüntüler
-Dekan Ebru Uzunoğlu ile röp
-Proje danışmanı Doç. Dr. Selin Türkel ile röp
-Öğrencilerden Elif Tanınmış ile röp
-Öğrencilerden Melis Nur Demirkol ile röp
Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR,
===================
Aşkın sembolü güller, 14 Şubat'a hazır
İzmir'de 14 Şubat Sevgililer Günü'ne sayılı günler kala çiçekçilerde ve mezatlarda hareketlilik yaşanıyor. Üreticiler, 'çiçekçiler bayramı' diye adlandırdıkları Sevgililer Günü'nü dört gözle bekliyor, sevdiklerine çiçek satın almak isteyenler ise şimdiden siparişlerini veriyor. İzmir'de uzun süredir etkili olan sağanak yağış ve fırtına özellikle Menderes ilçesinde yüzde 25'lik bir kayıp yaratsa da, Sevgililer Günü haftasında İzmir'deki çiçek mezatlarında 3 ila 6 milyon gül satışı hedefleniyor.
Çiçek üretiminde Türkiye'nin önemli merkezlerinden biri olan İzmir'i 14 Şubat Sevgililer Günü heyecanı sardı. Çiçekçiler ve mezatlar hareketlendi, esnafın yüzü güldü. Yıllık ortalama 27 milyon 500 bin adet çiçek üretiminin yapıldığı İzmir'den çiçekler, Türkiye'nin farklı kentlerine ulaştırılmaya başlandı. Rengarenk çiçekleri özenle hazırlayan üreticiler ise, 'çiçekçiler bayramı' olarak adlandırdıkları Sevgililer Günü için mezatlarda satışlarını sürdürüyor.
İzmir ve çevresinde uzun süre etkili olan sağanak yağış ve fırtına, Menderes bölgesinde yüzde 25'lik çiçek kaybı yaşatmış olsa da, Sevgililer Günü için yeterli gül üretildiğini belirten İzmir Çiçekçiler Odası Başkanı Kazım Kış, "Flora Çiçekçilik Üretim ve Pazarlama Kooperatifi İzmir Borsası, Ege Bölgesi'nin en büyük çiçek satış kooperatifidir. Burada haftada üç gün mezat düzenleniyor ve sadece bir günde 800 kova değişik çiçek ve 30 bin tane kırmızı gül satılıyor. Sevgililer Günü için İzmir'de tüm Türkiye'ye yetecek gül var. Sevgililer Günü haftasında, hava şartları normal gittiğinde İzmir'deki mezatlarda 3 milyon ila 6 milyon dal arasında gül satışı yapılıyor" diye konuştu.
'KIRMIZI GÜL, SEVGİLİLER GÜNÜ'NÜN SEMBOLÜDÜR'
Çiçekçilik sektörünün ekonomik koşullardan etkilendiğini dile getiren Kış, "Biz, ayakta durmak için her türlü mücadeleyi veriyoruz. Bu sektörden ailesini geçindiren üreticisinden çiftçisine, çiçekçisine kadar çok fazla insan var. 2018 ekonomik olarak kötü geçti, bizleri de etkiledi, ancak şimdi 2019 yılına güzel dileklerle girdik ve önümüzde çok güzel bir gün var. Bunu sabırsızlıkla bekliyoruz, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Sevgililer Günü'nün sembolü kırmızı güldür, ancak bunun yanında ürün çeşitliliği de arttı. Sevgililer Günü için saksıda orkide, Sevgililer Günü konseptli teraryumlar, şoklanmış güller de artık tercih ediliyor. Sevgililer Günü çiçekçinin bayramıdır. Çiçekçiler, satışlarını arttırdığı zaman vergisini, sigortasını, işçi maaşlarını daha kolay ödeyebilir. Bu özel günde işlerimizin iyi gitmesini, çiçek satışlarımızın artmasını ümit ediyoruz" dedi.
'İTHAL ÜRÜNLER PİYASAYI ETKİLİYOR'
Gül üretiminin en fazla Şubat ayında yapıldığını söyleyen Kış, "Yazın da gül var ancak bu kadar kaliteli gül bulma şansı daha düşük. Çünkü gül kışın çanak yapar ve soğuk iklimi sever. Yazın da gül üretimi oluyor fakat bu kadar kaliteli olmuyor. İthalat var ve bunu inkar etmek yanlış olur. Son zamanlarda vergi indirimine gidildiği için ülkemize geçen senenin iki katı ithal çiçek girdi. Tabii ki ithal ürünler piyasayı etkiliyor. Yerli ürünlerin tercih edilmesi gerekiyor, seralarda çiçekler bu hale çok zor geliyor. Kendi üreticimizi desteklememiz lazım. İthalat muhakkak olacak, ancak bizim yapmamız gereken yerli üreticinin güllerini tüketmek" dedi.
'GÜLLER ÇÜRÜDÜ, ZARARA UĞRADIK'
Menderes'te yaşayan gül üreticisi Şener Piyar, "Menderes'te yaklaşık 7-8 dönüm üzerinde gül üretiyorum. Şu anda 20 adetten oluşan bir demet gül ortalama 20 ile 40 TL arasında satılıyor. İstanbul, Ankara, Samsun, Konya, Trabzon, Eskişehir, Kayseri, Adana gibi birçok yere gül gönderiyoruz. Özellikle mavi, sarı, yeşil gibi renklere boyanan güllerimiz de var. Hava çok soğuk olduğunda güller az açıyor, sıcak olursa çoğalıyor. İzmir ve çevresinde etkili olan kötü hava koşulları bizleri etkiledi. Hava sisli ve yağmurlu olduğu için bazı güller çürüdü, bizler de zarara uğradık. Ancak bizim güllerimiz ithal gülleri aratmıyor ve çok kaliteli. İthal güle hayır diyoruz, ithal güller getirildiğinde yerli güllerimiz satılmıyor" dedi.
HAVA KOŞULLARI ÜRETİCİYİ ETKİLEDİ
Çiçek mezatında çiçek satışı yapan Urlalı çiçek üreticisi Şemsi Baysal, "Yıllık ortalama 100 bin karanfil, 100 bin kasımpatı ve 50 bin şebboy üretimi yapıyoruz. Bu sene hava şartlarından dolayı çiçeklerimiz geç kaldı, açmadı. Yaklaşık 1 aydır hiç güneş görmedik ve o yüzden bu sene biraz sıkıntılı geçiyor. Aynı zamanda maliyetler de çok yüksek; kullandığımız naylon örtülerin, ilaçların fiyatları arttı. Maliyetlerin yükselmesi bizleri zorladı. Kestiğimiz çiçek de geçen senenin üçte biri" diye konuştu.
Eskişehir'de perakende çiçek satışı yapan Recep Karabakan ise, "Yıllardır İzmir'de yapılan açık arttırmaya gelip toplu çiçek satın alıyorum. Eskişehir'de bu denli çiçek bulamıyoruz. İzmir'de kurulan bu mezatın çok faydalı olduğunu düşünüyorum" dedi.
GÖRÜNTÜLÜ HABER:
------------
-Kazım Kış ile röp.
-Üreticiler ile röp.
-Çiçek mezatından görüntüler
-Açık arttırmadan görüntü
Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Davut CAN/ İZMİR,
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni -2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?