DHA YURT BÜLTENİ - 2 - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 2

DHA YURT BÜLTENİ - 2
26.11.2019 09:47

26 ilde 'mahrem imam' operasyonu: 50 gözaltı kararıKONYA merkezli 26 ilde Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki örgüt üyelerine mahrem imamlık yapan 50 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

26 ilde 'mahrem imam' operasyonu: 50 gözaltı kararı

KONYA merkezli 26 ilde Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki örgüt üyelerine mahrem imamlık yapan 50 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Şüphelilerin yakalanması için eş zamanlı başlatılan operasyon devam ediyor.

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından terör örgütü FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yapılanmasına yönelik yürütülen çalışma kapsamında örgüt mensubu askerlere mahremlik yapan 50 kişi tespit edildi. Ardından 50 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri de şüphelilerin yakalanması için Konya merkezli 26 ilde daha önce belirlenen adreslere bugün eş zamanlı operasyon başlattı.

Şüphelilerin gözaltına alındıktan sonra Konya Emniyet Müdürlüğüne getirileceği belirtildi.

Görüntü Dökümü

-------------------

Şüphelilerin sağlık kontrolüne getirilmesi

Haber- Kamera:  Tolga YANIK- Mehmet IŞIK/ KONYA

==========================

'Zebra midye', Çıldır Gölü'nü de tehdit ediyor

Van Gölü Havzası'ndaki Sarımehmet Barajı'nda 2 yıldır görülen ve istilacı tür olarak bilenen zebra midyeler Çıldır Gölü'nde de ortaya çıktı. Gölde balıkçılık yapan Doğruyol Köyü'nden Atanur Dursun, "Zebra midyeler son 2 yıldır Çıldır Gölü'nde de görülüyor. Bu gölün kendisine ait tatlı su midyesi var. Zebra midyeler hem bunları hem de balıkları yiyor. Bir midyenin veya ölü balığın içinde yüzlerce zebra midye çıkıyor. Benim gibi birçok kişi geçimini balıkçılık yaparak sağlıyor. Ama zebra midyeler sayesinde balık sayısında gözle görülür bir düşüş var. Yetkililer bir an evvel önlem almalı" dedi.

Kışın yüzeyi tamamen buzla kaplanan ve üzerinde festivaller düzenlenen, yazında muhteşem doğası ile ilgi odağı olan denizden 1959 metre yükseklikteki Kars ile Ardahan illeri arasındaki Çıldır Gölü, zebra midyelerin tehdidi altında. Çıldır Gölü'nde su seviyesinin yaklaşık 12 metre çekildiğini söyleyen Atanur Dursun, "Nereden ve nasıl geldiği bilinmeyen Zebra midyeler buldukları her şeyi yiyip tüketiyorlar. Çıldır Gölü'nün kendisine ait tatlı su midyesi var. Bu midyelerin içini bile yemiş kurutmuşlar. Bir midyenin üstünde binlercesi var. Çıldır Gölü'nün kıyısındaki köylerde yüzlerce kişi geçimini balıkçılık yaparak sağlıyor. Ama geçmiş sezonlara göre balık miktarında bayağı bir düşüş var. Daha önce yosun yiyen bir tür olduğunu bildiğimiz böcekler ağlara takılan balıkları yemiş. Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştık. Yetkililer bir an evvel buna bir çözüm yolu bulmalı" diye konuştu.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, zebra midyenin diğer akarsulara taşınması Van Gölü'ndeki inci kefallerinin üreme habitatlarını tamamen yok olmasına dikkat çekerek, sadece Amerika'da yıllık 5 milyar dolardan fazla ekonomik zarara yol açtığını söylemişti. Zebra midyelerin üreme potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirten Akkuş, "Bir zebra midye, hayatı boyunca 1 milyon tane yumurta bırakıyor ve bu yumurtalar planktonlar gibi 1 aya yakın su içerisinde yüzme kabiliyetine sahip oluyor. Akıntılarla beraber çok hızlı bir şekilde yayılıyor" dediÇıldır Gölü'deki Zebra midye, başta Sarı balık olmak üzere diğer balıkların üreme habitatlarını tamamen işgal edebileceğini sözlerine ekleyen Akkuş şunları söyledi: "İstilacı ve yağmacı olan Zebra midyenin taşınması çok kolay. Zebra midyeler su dışında nemli ortamda günlerce hayatta kalabiliyor. Zebra midyeler, akarsularda, kumların, taşların üzerinde büyük koloniler oluşturuyor. Ortamdaki planktonları süzüyor. Bir zebra midye günde bir litre suyu süzme kapasitesine sahip. Göldeki besin kaynağının en alt tabakasına yeni bir canlı daha eklendi. Son 2 yıldır Çıldır Gölü'nde görülmeye başlayan Zebra midye, Keban ve Atatürk Barajı'nda olduğu biliniyor. Keban Barajı'nda yetiştirilen sazan yavrular Çıldır gölü ve barajlara atılıyor. Oradan alıp getirdiğimiz balıklarla beraber o midyeler çok rahat taşınabileceğinin üzerinde duruluyor."

Görüntü Dökümü-------------Çıldır Gölü ve kayık-Gölden genel ve detaylar-Gölde yüzen kuşlar-Balıkçının hazırlık yapması-Sahilden görüntü-Balıkçının göle açılması-Balıkçının ağları toplaması-Çıkan balığı göstermesi-Balıkçının zebra midyeyi anlatması-Ağa takılan zebra midyenin yediği ölü balıklar-Balıkçının zebra midyeyi göstermesi-Çıldır gölündeki midyeyi kurutan zebra midyeler-Balıkçının göl içinde ilermemesi-Ağını toplaması ve takılan zebra midyeler-Balıkçının göldeki ağını toplaması ve çıkanları göstermesi

Haber-Kamera: Suat İNCEDERE/ ARDAHAN,

=====================

Otizmli Melih: Bizler farklı değiliz

Erzurum Polis Amca İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencileri otistik öğrencilere destek için balon uçurdu. Arkadaşlarıyla birlikte balon uçuran otizmli Melih Nişancı, "Bizler farklı değiliz. Otizmliyim ama derslerime devam ediyorum, arkadaşlarımla iyi anlaşıyorum" dedi. Merkez Palandöken İlçesi'ndeki Polis Amca İlkokulu'nun 3-A ve 3-C sınıfında okuyan yaklaşık 60 öğrenci öğretmenleri Serap Mutlu Aydın, Hakan Karakılıç'la birlikte otizmli öğrencilere farkındalık oluşturmak için balon uçurdu. Ellerinde mavi-beyaz balonlarla okul bahçesine çıkan öğrenciler, 'Herkes Kadar Aynı, Herkes Kadar Farklıyız' afişi astı. 'Otizm sevgi ister', 'Otizmin farkındayız, onların yanındayız', 'Otizm hastalık değil farklılıktır', 'Beni koşulsuzca sevin' yazılı dövizler taşıyan öğrenciler, otistik çocuklara destek verilmesini istedi. Arkadaşlarıyla birlikte balon uçuran 3-A sınıfının tek otizimli öğrencisi Melih Nişancı, "Bizler farklı değiliz. Ben otizmliyim ama derslerime devam ediyorum. Hikaye okuyorum, okuduğumu anlayabiliyorum. Arkadaşlarımla iyi anlaşıyorum. Oyunlar oynuyoruz" diye konuştu. Otizmin bir hastalık olmadığını söyleyen öğrenciler, "Sınıfımızda otizmli arkadaşımız var. Onun da bizden farkı yok, çok iyi anlaşıyoruz. Onların da bizim gibi sevgiye ihtiyacı var. Dersleri bizimle aynı. Otizm bir hastalık değil, onlar da bizim gibi insan. Onlara sahip çıkılmasını istiyoruz" dediler.Otizm konusunda farkındalık oluşturmak için bu etkinliği yaptıklarını belirten sınıf öğretmenı Serap Mutlu Aydın, "Otistik çocuklar bizim çocuklarımız, onların dışlanmasını istemiyoruz. Otizm bir hastalık değil, gelişimsel bozukluk. Otizm, erken teşhis ve bireysel eğitimle çözülebilir. Biz çocuklarımızın dışlanmasını istemiyoruz" dedi.Sınıf öğretmeni Hakan Karakılıç, otizmli Melih Nişancı'nın kendi sınıfında eğitim gördüğünü belirterek, şunları söyledi: "35 öğrencim var, Melih'in onlardan hiçbirisinden farklı bir yanı yok. Bizim amacımız otizmli öğrencilerin de bu sınıflarda eğitim alabileceği, onlara da diğer öğrencilerimize tanıdığımız hakları tanımamız gerektiği konusunda bir farkındalık oluşturmaktı." Ellerindeki mavi-beyaz balonları havaya fırlatan çocuklar daha sonra aralarında oyuna daldılar.

Görüntü Dökümü-------------Okul önünde balonlarla toplanan öğrenciler-Öğrencilerin ellerindeki dövizler-Öğrencilerden genel detaylar-Otizmli Melih'le röp-İlkokul öğrencilerinin konuşması-Öğretmen Serap Mutlu Aydın ile röp-Öğretmen Hakan Karakılıç ile röp-Balonları atan öğrencilerin bahçede oyun oynamaları

Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,

===========================

Curling Kadın Milli Takımı'nda hedef dünya şampiyonası ve olimpiyatlar

İSVEÇ'in Helsingborg kentinde düzenlenen Avrupa Curling Şampiyonası B klasmanında 2'inci olarak A klasmanına yükselen Kadın Milli Takımı'nda hedef, Dünya Şampiyonası ve Kış Olimpiyatları.Curling sporuyla Erzurum'un 2011 yılında ev sahipliği yaptığı Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'yla tanışan Türkiye, bu spor dalındaki başarısını istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. 2011 oyunlarıyla birlikte oluşturulan kadın ve erkek milli takımları, 2014 yılından sonra düzenlenen şampiyonalarda başarı grafiğini hep yükseltti. Curling Kadın ve Erkek Milli takımları son olarak İsveç'in Helsingborg kentinde 16-24 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Avrupa Curling Şampiyonası B Klasmanı maçlarına katıldı. Antrenörlüğünü Sadık Topaloğlu'nun yaptığı ve Dilşat Yıldız, Öznur Polat kardeşi Özlem Polat, Mihriban Polat, Semiha Konuksever'den oluşan Kadın Milli Takımı, finalde İtalya'ya 5-21 mağlup oldu. B klasmanında gümüş madalya kazanan kadın milliler, bu başarısıyla Avrupa'da A klasmanına yükseldi. Şampiyonaya A klasmanına çıkma hedefiyle katılan Curling Erkek Milli Takımı ise 4'üncü oldu.

ÇİÇEKLERLE KARŞILADILARCurling Şampiyonası'nda 2'nci olarak tarihi bir başarı yakalayan kadın milli takımı ile 4'üncü olan erkek milli takımı antrenör ve sporcuları yurda döndü. Milli takımlar, Erzurum Havalimanı'nda Federasyon Başkan Vekili Ahmet Çelebi, Yönetim Kurulu Üyesi Taner Şancı ve yöneticiler tarafından davul-zurna ve çiçeklerle karşılandı. Kadın milli takımı olarak gümüş madalya alarak Avrupa B klasmanında yerlerini aldıklarını söyleyen antrenör Sadık Topaloğlu, 13 Ocak'ta Finlandiya'da yapılacak dünya şampiyonası elemelerine katılacaklarını bildirdi. Topaloğlu, elemeleri geçerek Dünya Şampiyonası'na gitmeyi istediklerini ifade etti. Curling sporunun 2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'yla başladığını hatırlatan Topaloğlu, "2014 yılından itibaren hemen her yıl katıldığımız şampiyonalarda hep madalya alıyoruz. Dünyada artık Türkiye olarak biz de varız diyebiliyoruz" dedi. Kadın milli takımının kaptanı Dilşat Yıldız ise, "Bu şampiyonaya yaz kampından beri hazırlanıyoruz. Amacımız A klasmanına çıkmaktı. Bizim için iyi bir turnuva oldu. Hedefimiz şimdi dünya şampiyonası eleme maçları. Şimdi buna yönelik hazırlıklarımız devam edecek. Asıl hedefimiz olimpiyatlarda ülkemizi temsil etmek" diye konuştu.Şampiyonada 4'üncü olarak A klasmanı hedefini yakalayamayan Erkek Milli Takımı'nın kaptanı Uğurcan Karagöz, ellerinden geleni yaptıklarını ancak sonucun kendileri için hayal kırıklığı olduğunu söyledi. Antrenör Ahmet Çelik ise aldıkları 4'üncülüğünde bir başarı olduğunu ifade ederek sporcuları kutladı.

Görüntü Dökümü-------------Milli takımın maçlarından görüntü-Kupa töreni-Milli takım oyuncularının havalimanından çıkışı-Oyuncuların çiçekle karşılanması-Antrenör ve oyuncularla röp-Milli takımla hatıra fotoğrafı çekilmesi

Haber-Kamera: Salih TEKİN/ ERZURUM,

==============================

Can dostları için havuzlu villa satın aldı

Muğla'nın Bodrum ilçesinde, yalısını satarak Ortaca'ya yerleşen Aylin Yıldız Schwarz (63), satın aldığı havuzlu villasında 85 köpeğe anne şefkatiyle bakıyor. Can dostlarına gözü gibi bakan Schwarz, "Çocuğum olmadığı için hepsini evladım olarak görüyorum" dedi. Almanya'da anestezi uzmanlığı yapan Aylin Yıldız Schwarz, emekli olduktan sonra, 2000 yılında Bodrum'a yerleşerek bir yalı satın aldı. Sokakta bulduğu yaşlı, engelli ve yavru köpeklerin bakımını üstlenen Schwarz, komşularının şikayetiyle bir süre sonra yalısını sattı. Ortaca'da havuzlu bir villa alan Schwarz, bakımını üstlendiği 60 köpeğini yanına alarak, yeni villasına taşındı. Schwarz'ın, ayrıca Ortaca'da bulduğu 25 köpek ile bakımını üstlendiği hayvan sayısı 85'e yükseldi. Eşini yıllar önce kaybeden ve hayata küsmeyen Aylin Yıldız Schwarz, sabahları tulumunu giyerek, köpeklerin kulübelerini temizledikten sonra mamalarını veriyor. Bölgede herkesin takdirini toplayan Schwarz, "Onlar için 24 saat hizmete hazırım. Sokakta bulduğum köpekleri düzenli olarak veteriner kontrolünden geçiriyorum. Kin ve nefret duyguları yok. Hayvanların savunmasız canlar olduğunu düşünüyorum. Hayvanlar, Tanrı'nın insanlara birer emanetidir. Çocuğum olmadığı için hepsini evladım gibi görüyorum. Çok güzel yalımı sattım. Ancak hiç pişman değilim. Burada benim hayvanlarım huzur içerisinde yaşıyor. Onların huzuru benim için her şeyden önce geliyor. Halkımızdan sokak hayvanlarını dışlamamasını istiyorum. Herkes elinden geldiği kadar bir şeyler yapsın" dedi. Schwarz, köpeklerin hepsinin beslenme ve temizlik ihtiyaçlarını tek başına karşıladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Hamile, yaşlı, sakat ve yavru köpeklerin mağdur olmaması için çaba gösteriyorum. Bunlar sadece sokağa değil, barınaklara da atılan, ev ortamına alışmış canlılar. Sokakta yapamazlar. Güvenebildiğim aileler bulduğum zaman sahiplendiriyorum. Sahiplenen köpeklere bakamadıklarında, geri almak şartıyla sözleşme yaptım. Sokaklarda hediye olarak alındıktan sonra terk edilmiş çok sayıda köpek buldum. Bana 'Yalnız sıkılmıyor musun?' diye soruyorlar. Benim 85 nüfuslu bir ailem var ve onlar için 24 saat hizmete hazırım"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜAylin Yıldız Schwarz'in köpekleriyle bahçede oyun oynaması ve mama vermesiAylin Yıldız Schwarz'in bahçedeki havuzu temizlemesiAylin Yıldız Schwarz'in salonda kucağında köpek ile otururken görüntüsüAylin Yıldız Schwarz ile röportaj

Haber: Cavit AKGÜN- Kamera: Aykut KURT/ ORTACA (Muğla),

===============================

Yılda 2 kez üzüm hasadı hedefi gerçek oldu

Manisa'da, kapalı sistem serada yapılan bağcılık denemeleri olumlu sonuçlandı. Açık bağlarda yılda 1 kez yapılabilen üzüm hasadı, kapalı sistem sayesinde yılda 2 kez ürün almak olanaklı hale gelirken, artık kasım ayında da üzüm hasadı yapılacak.  Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, kentin önemli geçim kaynaklarından üzüm yetiştiriciliğini geliştirmek ve üreticilere katma değer sağlamak amacıyla, 'Topraksız tarımda sofralık üzüm yetiştiriciliğinde farklı üretim modellerinin etkileri' adlı projeye başladı. Deneme çalışmasında, 'Spil Karası' cinsi üzüm kullanıldı. Projeyle, Türkiye'de bir ilk yaşandığı belirtilirken, kış mevsiminde ürün ikinci kez hasat edildi. Sezonun ilk hasadında geçen ağustos ayında dönüm başına yaklaşık 3,5 ton üzüm elde edildiği, bu ay yapılan ikinci hasatta ise, ilk hasadın yarısı kadar verim alındığı belirtildi. Kurumun amacının yılda 2 sefer hasat yapabilme olduğunu, bunu da başardıklarını belirten Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Akay Ünal, "Bu yıl verilerimizi hesaplıyoruz. Önümüzdeki sezon bu bilgileri, çiftçilerimizle paylaşacağız. Onların bu şekilde sistemle üzüm üretmesine yardımcı olacağız. Açıkta üretilen bağlarda 1 dekar başına 3 bin 500 kilo verim alınıyor. Bu verimi kapalı sistemdeki ilk hasatta koruyabildik. Ancak ikinci hasatta ilkinin yarısı kadar verim alındı. Kapalı sistemin artısı şu: 2 kez hasat yapabiliyoruz. Normal sürede aldığımız üzümün yanı sıra aynı yıl ikinci kez ürün elde ediyoruz. Bu da üreticiye kar oluyor. Böylece birim alandan daha fazla ürün almayı başardık" dedi. Sera sayesinde temiz, güvenilir ve hastalıksız bir ürün elde ettiklerini sözlerine ekleyen Ünal, "Çünkü kontrollü koşullarda yetiştiricilik yaptığımız için hastalıklar, zararlı materyaller, kimyasallar izlenebiliyor ve kontrollü bir şekilde takip ediliyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Üzüm serasından görüntüÜzüm hasadından görüntüManisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Akay Ünal röp. Genel ve Detay görüntüHaber- Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,

==========================

Banka kredisiyle dünya şampiyonu oldu

İzmir'in Konak ilçesinde yaşayan 23 yaşındaki Ege Demir, bu ay Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) düzenlenen IFBB (Uluslararası Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu) Klasik Fizik 171 Dünya Şampiyonası'nda altın madalyanın sahibi oldu. Yarışmadan önce annesinin bankadan çektiği krediyle şampiyonaya hazırlanan Demir, "Ailem olmasaydı bu başarıya ulaşamazdım" dedi. Fedakar anne Derya Balcı ise sponsor bulamadıklarını belirterek, "Oğlumun sponsoru benim" diye konuştu.

Demokrasi Üniversitesi Tarih Bölümü 2'nci Sınıf öğrencisi Ege Demir, 15 yaşında başladığı fitness sporunda dünya şampiyonluğuna ulaştı. 2016 yılında maddi yetersizlikler sebebiyle bir spor salonunda çalışmaya başlayan Demir, aynı yıl içerisinde düzenlenen Türkiye Şampiyonası'nda üçüncü oldu. Ancak maddi yetersizliklerden ötürü Romanya'da düzenlenen Dünya Gençler Vücut Geliştirme Şampiyonası'na katılamadı. Bunun üzüntüsünü yaşayan Demir, o süreçte işten de çıkarıldı. Bir sonraki yıl düzenlenen Türkiye şampiyonasına kendi imkanlarıyla hazırlanan Demir, bir kez daha 3'üncü oldu ve bu kez Ekvator'da düzenlenen şampiyonada yine maddi sorunlar nedeniyle boy gösteremedi. İnternetten antrenman programları satarak geçimini sağlamaya çalışan Demir, bu yıl düzenlenen Türkiye şampiyonasında şampiyonluğa ulaştı. Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlenecek olan dünya şampiyonasına katılma hak kazanan Demir'in annesi, oğlunun daha iyi beslenebilmesi ve şampiyonaya hazırlanabilmesi için bankadan kredi çekti. Bu şartlar altında turnuvaya katılan Demir,  IFBB Klasik Fizik 171 Dünya Şampiyonası'nda altın madalyanın sahibi oldu.  'HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM'Fitness sporuyla uğraşmaya başladığı günden beri tek hayalinin madalya kazanmak olduğunu belirten Demir, hedefine ulaştığı için çok mutlu olduğunu söyledi. Demir, "15 yaşında fitness sporuna başladım. Amacım hep İstiklal Marşımızı okutmaktı. Maddi durumum da çok yeterli değildi. Federasyon, yurtdışında düzenlenen turnuvalarda yalnızca Türkiye şampiyonlarının masraflarını karşılıyordu ve Türkiye şampiyonu olmam gerekiyordu. İki kez üçüncülük aldım ancak maddi yetersizliklerden ötürü turnuvalara katılamadım. Çalışmaktan vazgeçmedim ve Türkiye şampiyonu olarak Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlenen IFBB Klasik Fizik 171 Dünya Şampiyonası'na katılmaya hak kazandım. Turnuvada başarılı olmak için çok çalıştım. Bu kadar emek vermişken tek amacım şampiyonluğa ulaşmaktı. 23 yaşında olmama rağmen büyükler kategorisinde yarıştım. Son 3'e kalınca, ülkeme madalyayla döneceğim için çok sevindim. Son 2'ye kalınca dua etmeye başladım ve şampiyonlukta adım okununca çok büyük bir mutluluk yaşadım. Allah da nasip etti ve İstiklal Marşımızı okuttum. Bu şampiyonlukta milli takım hocalarımızın emeği çok büyük" dedi.'İŞSİZ KALINCA BUNALIMA GİRDİM'Maddi ve manevi olarak çok zor süreçler geçirdiğini ancak pes etmediğini söyleyen Demir, "Maddi durumum yetersiz olduğu için 17 yaşında bir spor salonunda yarı zamanlı olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık 1.5 sene çalıştıktan sonra tam zamanlı çalışmaya başladım. Günümün yaklaşık 12 saatini salonda geçiriyordum. Çalışmak mecburiyetindeydim ve çalışırken idman da yapıyordum. İlk Türkiye şampiyonasına da bu salonda hazırlandım. Ailem de bu süreçte bana destek verdi. Yoksa başaramazdım. Yarışmaya hazırlandığım için verimli olamadığım gerekçesiyle işten çıkarıldım. İşsiz kalınca parasızlıktan bunalıma girdim. Ancak ailem hep yanımda durdu. İnternetten antrenman programı satarak gelir sağlamaya çalıştım. Türkiye şampiyonasında, şampiyon olunca annem, masrafları karşılayabilmek için bankadan kredi çekti. O sayede dünya şampiyonu oldum" ifadelerini kullandı. 'BESİNLERİ TARTARAK YİYORUM' Fitness sporunda çok çalışmanın yanı sıra maddiyatın da çok önemli olduğunun altını çizen Demir, "İyi bir formda olmak istiyorsanız kaliteli beslenmeniz gerekiyor. Eğer kasınızı kaliteli beslerseniz daha güzel görünür. Ben önceleri sadece tavuk yiyordum. Hocalarımın tavsiyesi doğrultusunda daha kaliteli protein besinleri almaya başladım. Bunların maddi getirisi de oldukça yüksek. Doğru beslenemezseniz başarıyı yakalamanız imkansız. Vücutta su tuttuğu ve ödem yaptığı için kesinlikle alkol kullanmıyorum. Karbonhidrat döngüme göre besleniyorum. Tuzdan suya kadar miktarlı alıyorum. Her besini saatine göre tartarak alıyorum. İdmana geliş saatlerim bile dakikası dakikasına ayarlıyorum. Bunların yanı sıra çok sıkı bir diyet programı uyguluyorum. Dışarıdan kesinlikle yemek yemiyorum. Yiyeceğim yemekleri her zaman çantamda taşırım. Çok fedakarlık gerektiren bir spor" diye konuştu.Ege Demir, dünya şampiyonasında altın madalya almasının ardından belirlediği hedefleri şöyle sıraladı: Dünya şampiyonu olarak Elit Pro Kart almaya hak kazandım ve bir seviye yükseldim. Hedefim yeni kategorimde toplayacağım yüksek puanlarla IFBB Pro kategorisine yükselmeyi hedefliyorum. En büyük hedefim ise en üst seviye olan Olimpiyat seviyesinde yarışabilmek ve bayrağımızı orada da dalgalandırmak istiyorum."'OĞLUMUN SPONSORU BENİM'Dünya şampiyonu sporcunun turnuvaya daha iyi hazırlanması amacıyla bankadan iki kez kredi alan anne Derya Balcı (61), sponsor bulamadıkları için oğluna sponsor olduğunu söyledi. Balcı, "Ege'nin aldığı dünya şampiyonluğundan dolayı çok mutlu ve gururluyum. Bana şampiyon olduğunu söylediğinde idrak edemedim. Ne zaman bana İstiklal Marşımızı okuturken çekilen videoyu atınca orada tüylerim diken diken oldu. Birkaç gün kendime gelemedim. Bana ve akrabalarımıza büyük bir mutluluk yaşattı. Umarım bu duyguları tüm anneler yaşar. Ege'nin yaptığı spor maddi ve manevi anlamda meşakkatli bir spor. Antrenörleri ne dediyse ben onları yaptım. Türkiye şampiyonasından önce Ege, bana, alması gereken besin listesini verdiğimde fiyat araştırması yaptım ve yetemeyeceğimin farkına vardım. Bankaya giderek kredi aldım ve onun yemesi gereken besinleri bu şekilde aldık. Şampiyon olduktan sonra bu kez dünya şampiyonasına hazırlanması gerekti ve ben bir kez daha bankanın yolunu tuttum. İlk aldığım krediyi kapatıp yenisini aldım. Oğlum da aldığı şampiyonlukla bizi mahcup etti. Ne yazık ki şimdiye kadar bir sponsor bulamadık. O yüzden oğlumun sponsoru benim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜEge Demir röportajEge Demir genel ve detay görüntüEge Demir çalışırken görüntüTurnuvadan görüntüHaber: Tolga TAHÇI -Kamera: Mustafa Köprülü/İZMİR,

==========================

İzmir'deki tek kadın off-road pilotu: Frenim patlıyor, takla atıyorum ama pes etmiyorum

İzmir'de yaşayan 22 yaşındaki Sena Çivi, aktif olarak off- road pilotluğu yapan tek kadın. Ağabeyi ve babası da off-road pilotu olan Çivi, sporun tüm zorluklarına rağmen profesyonel yarışlarda mücadele ediyor. Off-road'un erkek sporu olarak algılandığını söyleyen Çivi, "Zaman zaman frenim patlıyor, takla atıyorum, aracımı yan deviriyorum ama pes etmiyorum. Sürüşünüze güveniyorsanız ve pratik çözümler üretebiliyorsanız direksiyon başına geçince kadınların yapamayacağı hiçbir şey yok" dedi. İzmir Ekonomi Üniversitesi mütercim- tercümanlık bölümü son sınıf öğrencisi 22 yaşındaki Sena Çivi, İzmir'de aktif olarak off- road pilotluğu yapan tek kadın.Derslerinden geriye kalan zamanlarda profesyonel olarak ulusal yarışlara katılan Çivi, ağabeyi ve babasının ardından bir aile geleneği haline gelen sporu sürdürmeye devam ediyor. Off-road yarışlarına 4 yıl önce pilot olarak katılmaya başladığını söyleyen Çivi, "Aracımın bozulduğu, takla attığım ve frenimin patladığı çok oldu. Bir kere uçurumdan aşağı uçmamak için tepeye çıktım ve aracı yan devirdim. Bu spor zor ama adrenalini oldukça yüksek ve keyifli olduğu için her şeye değer. Türkiye'de off-road denince kadın pilot sayısı parmakla sayılacak kadar az. Bu spor bir erkek sporu olarak görülüyor. Bu algının değişmesi gerekiyor. Sürüşünüze güveniyorsanız ve pratik çözümler üretebiliyorsanız direksiyon başına geçince kadınların yapamayacağı hiçbir şey yok" dedi. AİLE GELENEĞİ Spora ağabeyi sayesinde başladığını söyleyen Çivi, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Ağabeyim Denizli'deki ilk off-road kulübünü kurmuştu. Onunla birlikte ulusal yarışlara katılıyordum. Sonrasında off-road aracımızla babamla birlikte yarışlara katılmaya başladık. Daha sonra co-pilotluktan pilotluğa geçmek istediğime karar verdim. 4 yıl önce ilk defa tek başıma pilot olarak yarışlara katılmaya başladım. Yarışa başlandığı zaman araçlar 2 dakika aralıklarla hareket ediyor ve bazı durumlarda diğer araçlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Hem etapları hem de diğer araçları geçmek zor oluyor. Tüm zorluklarına rağmen bu spor bana son derece keyif veriyor. İlk start çizgisindeki adrenalin anlatılamaz bir şey. Yarışlarda kesinlikle iddialıyım. Bundan sonra mesleğimin yanında bu sporu hobi olarak ilerletmeyi düşünüyorum. Şuanda Smyrna Off-Road ve Doğa Sporları Derneği'nin bir üyesiyim ve antrenmanlarımızı aktif olarak sürdürüyoruz. Bu sporu herkese tavsiye ederim çünkü adrenalin ve zevki bambaşka" diye konuştu. 'OTOMOBİL SPORLARI TEHLİKELİDİR'Smyrna Off-Road ve Doğa Sporları Dernek Başkanı Gürkan Yıldırım ise, "Sena'dan önce onun ailesiyle tanışmıştım. Onu kulübümüze aldık ve eğitim vermeye başladık. Bu spor erkek egemen bir spor gibi görünen ama şuanda kadınların pozitif ayrımcılığa sahip olduğu bir spor. Elimizden geldiğince Sena'yı önümüzdeki sezona hazırlıyoruz. Sena bu sporda iyidir ve kendini giderek geliştiriyor. Bu spor, otomobil sporları içinde zor bir spordur. Biraz kaba, sert, insanı yoran ve aracın içindekine zarar veren bir spordur. Bu sporu yapan kişinin fiziksel olarak epey beceriye sahip olması gerekiyor. Bu sporda rekabet var ancak rekabetin dışında çok büyük dostluklar oluşuyor. Otomobil sporlarının bir numaralı yazılmamış kuralı, otomobil sporlarının tehlikeli olduğudur. Araçlarımız her ne kadar güvenlik önlemleri konusunda kasklar, tulumlarla donatılmış olsa da kaza sırasında tehlikesi yüksektir. Gençlerimizi öncelikle bu bilince sahip olmaları konusunda eğitmeye çalışıyoruz. Araçların güvenlik önlemleri alınıyor ancak öncelikle pilotun tedbirli olması gerekiyor. Tedbirli bir pilot için tehlike neredeyse sıfırdır" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜOff- road araçlarından genel detay görüntüler Sena Çivi off- road aracını kullanırken görüntü Araç içinden yol görüntüsüSena Çivi ile röp.Gürkan Yıldırım ile röp.Muhabir anonsu

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Melis KARAKUZULU/ İZMİR,


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement