1)BOĞULAN POLİS MEMURU TÖRENLE MEMLEKETİNE UĞURLANDI
ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde dün balıktan dönerken teknelerinin alabora olması sonucu boğularak yaşamını yitiren polis memuru Nurettin Özaydın (45) için tören düzenlendi. İlçe Emniyet Müdürlüğü Ek Hizmet Binası'nda düzenlenen törene polis memurunun eşi Nurten Özaydın, oğlu Umut Özaydın, Manavgat Kaymakamı Mustafa Yiğit, İl Emniyet Müdürü Mehmet Murat Ulucan, Antalya İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Tekin Aktemur, Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Manavgat Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Erdem Ersoy, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Kürşat Kutalmış Şenol, Müftü Mustafa Atilla, Ak Parti Manavgat İlçe Başkanı Yusuf Halimoğlu, CHP İlçe Başkanı Aliye Coşar, sivil toplum kuruluşlarının başkanları, ilçede görev yapan polislerle jandarmalar ve vatandaşlar katıldı.
Antalya İl Emniyet Müdürü Mehmet Murat Ulucan, polis memuru Nurettin Özaydın'ın eşi ve oğluna taziyelerini ilettikten sonra cenazenin başında dua etti. Nurettin Özaydın'ın özgeçmişinin okunmasıyla başlayan tören, Kuran'ı Kerim okunması ve Manavgat müftüsünün konuşması ve dua etmesiyle sona erdi. Müftü Atilla, İslam ilmihal kitaplarında şehitliğin 3 çeşit olduğunu belirterek, "Bunlardan biri vatan uğruna şehit olmaktır. Diğeri çoluğunun çocuğunun rızkını kazanırken şehit olmaktır. Yine ilmihal kitaplarında boğularak hayatını kaybetmenin de şehitlik sayıldığını ve ahret şehitliği olduğu belirtilmiştir" dedi.
Yapılan duanın ardından polis memuru Nurettin Özaydın'ın cenazesi toprağa verilmek üzere memleketi Kütahya'ya uğurlandı. Cenazenin yarın öğle namazının ardından Kütahya'da toprağa verileceği belirtildi.
Görüntü Dökümü
---------------------
Cenazenin tören alanına gelmesi
Protokol mensuplarının aileye taziyesi
İl Emniyet Müdürünün dua etmesi
Özgeçmişin okunması
Kuran tilaveti
Müftünün konuşması
Cenazenin uğurlanması
Törenden detay
Haber- Kamera: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),
=====================================================
2)YÜKSEKOVA'DA AĞILA GİREN KURTLAR, 30 KÜÇÜKBAŞI TELEF ETTİ
HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinde ağıla giren kurtlar, 30 küçükbaşı telef etti.
İlçe merkezine 50 kilometre uzaklıktaki Yeşiltaş köyünde, dün gece Nevzat Bafra'ya ait ağıla giren kurtlar 30 küçükbaşı boğdu. Sabah ağıla giren Bafra, gördüğü manzara karşısında şok yaşadı. Bafra, yaralı 5 koyunun tedavisi için veteriner çağırdı. Büyük kaybının olduğunu belirten Nevzat Bafra, "Sabah ağıla girdiğimde yerde yatan koyunları gördüm. Kurtların koyunları boğarak telef ettiklerini anladım. Büyük kaybım var. 5 koyun yaralı olarak kurtulmuş. Onları tedavi altına aldık. Zararım büyük. Kurtlar 30 koyun ve kuzularını telef etmiş. Çok üzgünüm. Yetkililerden yardım bekliyorum" dedi.
Görüntü Dökümü
CEP TELEFON KAMERASI
---------------------------------
-Telef olan koyunlardan genel ve detaylar
Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), -
=================================================
3)BESNİ VE GÖLBAŞI'NA MEVSİMİN İLK KARI DÜŞTÜ
Adıyaman'ın Besni ve Gölbaşı ilçelerine mevsimin ilk karı yağdı.
İlçelerde dün gece başlayan kar yağışı etkini arttırarak devam etti. Besni ve Çelikhan beyaz örtüye bürüye bürünürken ilçelerde kar kalınlığı yer yer 10 santime kadar ulaştı. Hava sıcaklığının 1 dereceye kadar düştüğü ilçelerde cadde ve sokaklarda ilerleyen araçlar kar nedeniyle zorlandı. Polisler sürücüleri zincirsiz yola çıkmamaları konusunda uyardı.
Görüntü Dökümü
------------------------------
-Caddelerden görüntü
Sokaklardan görüntü
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ahmet KORKMAZ-ADIYAMAN-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 120 MB
==============================================
4)VAN'DA TARİHİ ESER KAÇAKÇILARI YAKALANDI
VAN'da, jandarma ekiplerinin durdurduğu araçta yapılan aramada, Urartu ve Yakın Çağ dönemine ait olduğu değerlendirilen 334 parça tarihi eser ele geçirilirken, 2 şüpheli gözaltına alındı. Van İl Jandarma Komutanlığına bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, şüpheli kişilerin ellerinde bulundukları tarihi eserleri satmak için müşteri aldıkları bilgisine ulaştı. Yapılan teknik ve fiziki takip sırasında şüphelilerin bulunduğu araç, Tuşba ilçesine bağlı Küçük Sanayi Sitesi mevkiinde durduruldu. Araçta yapılan aramada, Urartu ve Yakın Çağ dönemine ait olduğu değerlendirilen; 25 çanak çömlek, 1 bilezik, 28 bronz halka, 271 takı ve boncuk, 9 obje olmak üzere toplam 334 parça tarihi eser ele geçirdi. Olayla ilgili 2 şüpheli gözaltına alınırken, soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü
------------------------------
JANDARMA KAMERASI
--------------------------
-Ele geçirilen tarihi eser parçalarından genel ve detaylar
Behçet DALMAZ/VAN, -
==============================================
5)KIRMIZI İÇ ÇAMAŞIRI BU YIL ŞANS GETİRMEDİ
YILBAŞI gecesi giyildiğinde şans getirdiğine inanılan kırmızı iç çamaşırları, geçen yıla oranla yüzde 30 zamlandığı için bu yıl Adana'da rağbet görmedi. Seyhan ilçesinde 40 yıldır iç giyim mağazası işleten İrfan Tiğrek, sütyen, külot, babydoll, jartiyer, çorap gibi ürünlere son 1 yılda yüzde 30 zam geldiğini söyledi.
"SATIŞLAR OLDUKÇA DÜŞÜK"
Zamlar nedeniyle satışların geçen yıla oranla düşük olduğunu kaydeden Tiğrek, "Parça başı ürün fiyatları 15-125 TL arasında değişiyor. Bir takım iç çamaşırı almaya kalksanız 200 TL'yi bulur. Kırmızı iç çamaşırının uğur, şans getirdiğini söylüyorlar ama görmedim uğur getirdiğini. Alıp denemek lazım. Örneğin geçen yıl 89 TL olan bir sabahlık bu yıl 119 TL. 18 TL'ye sattığımız tüylü tanga, bu yıl 25 TL. Geçen yıl 99 TL'ye satılan ünlü bir markanın babydollu bu sene 130 TL. Zamlar nedeniyle satışlar oldukça düşük" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
----------------------------------
Mağaza vitrininden genel detaylar
İç çamaşırlarından genel detaylar
İrfan Tiğrek ile röportaj
Haber-Kamera: Nuri PİR-Malik GÖDELİNER/ADANA,
SÜRE: 02'52" BOYUT: 318 MB
==============================================
6)DOWN SENDROMLU MUSTAFA, ENGELLİLER İÇİN SİYASETE ATILDI
ANTALYA'da down sendromlu Mustafa Gizli (32), Muratpaşa Belediyesi Meclisi'ne Ak Parti'den aday adayı oldu. İki dönem CHP'den belediye başkanlığı yapan babasından etkilenerek siyasete merak saran Mustafa Gizli, bütün engellileri sahiplenmek istediğini belirterek, "Onlar için projeler üretmeye çalışacağım" dedi. Yusuf ve Gönül Gizli çiftinin ikinci çocukları Mustafa, 1986 yılında down sendromlu dünyaya geldi. Aile, oğullarına 3 yaşından itibaren özel eğitim aldırmaya başladı. 9 yıl özel eğitim alan Mustafa Gizli, birçok kursa da katıldı. Yüzme dalında Türkiye dereceleri bulunan, otomobil kullanmayı ve saz çalmayı seven Gizli, 10 yıldır da Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde çalışıyor.
SİYASETE ATILDI
Babası Yusuf Gizli'nin iki dönem CHP'den, Serik ilçesinde kapanan Abdurrahmanlar Belde Belediye Başkanlığı yapması, kendisinin de belediyede çalışması nedeniyle siyasete merak saran Mustafa Gizli, 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde siyasete adım atmak istedi. Gizli, Türkiye'nin en büyük ilçeleri arasında yer alan Muratpaşa'da belediye meclis üyesi olabilmek için Ak Parti'den aday adayı oldu.
'HERKESİ MUHABBETLE SELAMLIYORUM'
Mustafa Gizli, ailesinin her zaman elinden tuttuğu için onlara teşekkür etti. Ailesine, özellikle ağabeyi Serkan'a yönelik sevgisini anlatırken gözyaşlarını tutamayan Gizli, "Belediyedeki amirlerime çok teşekkür ediyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'e bana verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Siyasete Antalyamız ve Muratpaşamız için atıldım. Güzel kentimizde güzel işlere imza atmak istiyorum. Gece gündüz demeden birlik ve beraberlik içinde olacağım. Herkesi muhabbetle selamlıyorum. Antalya'ya güzel hizmetler vermek için yola çıktım. Bütün engellileri sahiplenmek, onlar için projeler üretmeye çalışacağım" dedi.
'ENGELLİLER İÇİN PROJELER ÜRETMEYE ÇALIŞACAĞIM'
Yaşamının siyasetle geçtiğini, bu nedenle işin içine girmek istediğini anlatan Gizli, kararını önce ailesiyle paylaştığını, daha sonra Ak Partili yöneticiler ve Menderes Türel'e danıştığını söyledi. Herkesin onayını aldığını dile getiren Gizli, meclis üyesi seçildiği takdirde yapmayacağı işler için söz vermeyeceğini vurguladı. Kendisinin de bir engelli olduğunu belirten Mustafa Gizli, engelli arkadaşlarının yanında olmak istediğini söyledi. Bütün engellileri sahiplenmek istediğini dile getiren Gizli, "Onlar için projeler üretmeye çalışacağım" dedi.
'SİYASİ HEDEFLERİ VAR, ARKASINDAYIZ'
Mustafa'nın annesi Gönül Gizli ise oğlunun down sendromunu öğrendikten sonra 1989 yılında birkaç anneyle Antalya'da Zihinsel Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı'nı kurdu. Mustafa'yı eve kapatmadıklarını belirten Gönül Gizli, "Nereye gittiysek onu da götürdük. Sosyalleşmesi için her şeyi yaptık. Ağabeyi sırtında taşıdı desek yeridir. Eve kapatsaydık bu sonuçları alamazdık. Özgüven bu çocuklar için çok önemli. Dışarıdan takip etmek çok önemli. Bir gün gittiği yerden dolmuşla eve gelmesini istedim. Eve geldiğinde gözyaşlarımı tutamadım. Ağabeyi Isparta'da okurken yalnız başına yanına gidip gelmeye başladı. Mustafa bir yere gittiğinde artık kaybolur mu endişesi taşımıyorum. Siyaseti çok sevdiğini söylüyor. Siyasi hedefleri var, onun arkasındayız. Oğlum için her yönde çalışacağız. Nerede olmak istiyorsa onun arkasındayız. Eğitim ve sevgi bu çocuklarımız için çok önemli. Mustafa tek başına hayatını idame edebilir hale geldi" diye konuştu.
BABA 2 DÖNEM CHP'DEN BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPTI
Kapanan Abdurrahmanlar beldesinin 2 dönem CHP'den seçilerek belediye başkanlığını yapan baba Yusuf Gizli, farklı bir partiden siyasete atılmasına rağmen oğluyla gurur duyuyor. Baba Gizli, "Nerede mutlu olacaksa onun arkasındayız. Ona güvendiğimiz için arkasındayız. Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes beye teşekkür ederim. Arkadaşları onunla çok yakından ilgileniyor" dedi.
Görüntü Dökümü
---------------------------
Mustafa'nın annesinden ve babasından detay görüntü
Mustafa'nın röp esnasındaki yakın plan görüntüleri
Anne Gönül Gizli röportaj
Baba Yusuf Gizli röportaj
Mustafa Gizli röportaj
Detaylar
546 MB/// 04.55
HABER: Hasan DEMİRBAŞ- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,
==============================================
7)60 YILDA 6 BİNE YAKIN KİTAP BİRİKTİRDİ
AFYONKARAHİSAR'da emekli inşaat mühendisi Ülkü Akcüre (75), ofisini kütüphaneye dönüştürdü. 60 yıldır biriktirdiği 6 bine yakın kitabı bir araya getiren Akcüre, "Her bir kitap ayrı ayrı elimden geçmiştir. Bunlardan 4 bine yakınını okumuşumdur" dedi.
Afyonkarahisar'da inşaat mühendisi Ülkü Akcüre'nin lise döneminden sonra kitap okumaya ilgisi giderek arttı. Tarih, sosyoloji ve felsefe başta olmak üzere çeşitli kitapları okuyan Ülkü Akcüre, emekli olduktan sonra 2004 yılında ofisini kütüphaneye çevirdi. Akcüre'nin kütüphanesinde 6 bine yakın kitabın yanı sıra İstiklal Savaşı, Osmanlı dönemi, arkeoloji, sanat eserlerine ve mimarlara ait makale ve fotoğrafların yer aldığı 12 dosya da bulunuyor.
'LİSEDEYKEN BİLE KÜÇÜK BİR KÜTÜPHANEM VARDI'
Evli, 2 çocuk ve 3 torunu bulunan Ülkü Akcüre, 60 yıldır kitap okuduğunu söyledi. Kütüphanesindeki tüm kitapların kendisine ait olduğunu aktaran Ülkü Akcüre, ortaokul yıllarında futbola ilgisinin lise yıllarında kitap okumaya dönüştüğünü söyledi. Kitap okumayı çok sevdiğini anlatan Ülkü Akcüre, "Ortaokul sonuna kadar futbolu iyi biliyordum. Boyum uzun olduğu için hep kalecilik yapıyordum. Liseye başlayınca kitap merakı uyandı. Lisedeyken bile küçük bir kütüphanem vardı. Üniversiteye gidince ve İstanbul'da okuduğum için Sahaflar Çarşısı'nın müdavini oldum. Sahaflardaki esnaf beni tanıyordu ve çok kitap aldım. Daha çok tarih kitapları aldım. İstiklal Savaşı kitaplarını temin ettim. Bir de gazete koleksiyonum var. Gazetelerde İstiklal Savaşı'na, Osmanlı dönemine, arkeolojiye, sanat eserlerine ve mimarlara ait ne kadar yazı ve fotoğraf varsa bunları temin ettim. 12 dosyada onları toparladım. Hala toparlamaya çalışıyorum" dedi.
'5 BİN İLE 6 BİN CİVARINDA KİTAP VAR'
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) yönetiminde bir defa kütüphanesinin tez konusu yapılması noktasında ricada bulunduğunu belirten Ülkü Akcüre, "'Bir tarih meraklısının kitapları' diyerek tez yapılmasını istedim. Fakat olmadı. Burada 5 bin ile 6 bin civarında kitap var. Bu sayıya makaleler dahil değil. 5 bin ile 6 bin kadar da makale var. Makaleler de İstiklal Savaşı ve Osmanlı tarihine ait. Ayrıca Selçuklular ve Orta Asya Türklerine ait makaleler de kütüphanemde bulunuyor" diye konuştu.
'4 BİNE YAKININI TAMAMEN OKUMUŞUMDUR'
Kitapların hepsinin elinden geçtiğini, ayrıca hiç rastgele kitap almadığını vurgulayan Akcüre, şöyle dedi:
"Meraklısı olduğum kitabı aldım. Aldığım kitaba mutlaka bakmışımdır. Her bir kitap ayrı ayrı elimden geçmiştir. Bunlardan 4 bine yakınını okumuşumdur. Geriye kalan 2 bin kadarını da lüzum oldukça okuyorum. İlim tarihine meraklı olduğum için özellikle bu kitapları da temin ettim."
'MUTLAKA KİTAP OKUYUN'
Gençleri kitap okumaya davet eden Ülkü Akcüre, okumayı sevenlere de tavsiyelerde bulundu. Akcüre, şöyle dedi:
"Okuyan insan başarıyı daha iyi kavrar. Zaten kültür demek doğruyu eğriden ayırmak demek. Okuduğunu ve duyduğunu anlamak demek. Cahil birisine tarih kitabını verseniz onu anlamaz ve bir sayfa okumadan atar. Ama tarih ve kültür bilgisi varsa onu rahatlıkla okur. Bana felsefe ve sosyoloji kitabı verseniz rahatlıkla okurum ve zevk alırım. Neden, temeli var çünkü. Temeli olması lazım. Temel yoksa ondan zevk almaz."
Görüntü Dökümü
---------------------------
Ülkü Akcüre yürürken detay
Bürosunun kapısını açarken detay
Kütüphaneden detay
Genel detaylar
Akcüre gazete okurken detay
Akcüre kitap okurken detay
Makalelerin yer aldığı dosyalardan detay
RÖP: Ülkü Akcüre
HABER- KAMERA: Satılmış AKKAŞ/AFYONKARAHİSAR, (DHA
==============================================
8)FİRMA İSİM DEĞİŞTİRDİ, ÇALIŞANLAR TAZMİNATLARINI ALAMADI
İZMİT'te bir pastane zincirinde çalışan işçiler firmanın sık sık isim değiştirmesi üzerine tazminatlarını alamadı. İş mahkemesine başvuran işçiler davayı kazanmalarına rağmen alacakları ödenmedi. İş yerinin iflas göstererek kendisini işten çıkardığını söyleyen Bülent Taşkın, "16 yıldır bir pastanede tezgahtarlık yapıyorum. İş yeri iflas göstererek beni işten çıkardı. Mahkemeye başvurdum ama patronun üzerine herhangi bir şey olmadığı için tazminatımı alamıyorum. Fakat bu şahıs, iş yerlerini başkalarının üzerine çevirerek aynı işi yine yürütüyor. Dava açtım 110 bin lira tazminat kazandım ama paramı alamıyorum" dedi.
İzmit'te bir pastane zincirinde çalışan işçiler, firmanın sık sık isim ve sahibinin değiştiğini iddia ederek, işten çıkarılmalarının ardından iş mahkemesinde açtıkları davayı kazanmalarına rağmen tazminatlarının ödenmediğini söyledi. İş yerinin iflas göstererek kendisini işten çıkardığını söyleyen Bülent Taşkın, "Ben 16 yıldır pastanede tezgahtarlık yapıyorum. İş yeri iflas göstererek beni işten çıkardı. Mahkemeye başvurdum ama patronun üzerine herhangi bir şey olmadığı için tazminatımı alamıyorum. Fakat bu şahıs, iş yerlerini başkalarının üzerine çevirerek aynı işi yine yürütüyor. Avukatımla görüştüğümde, 'Üzerine bir şey yok, alamıyoruz' diyor. Bu adam aynı işi yapıyor. Biz devletimize güveniyoruz. Yetkililerin bunun üzerine gitmesi lazım. Firmaların ismini 2 kez değiştirdi. Bu isim değişikliği yapılınca hiç kimse, 'Bu şirketin çalışana borcu yok mu?' diye sormuyor mu? Bizim sesimizi duysunlar. Bu firma sahibi bizim tazminatımızı ödemiyor. Ama işi yürüten yine aynı patron." dedi.
110 bin TL tazminat hakkı kazandığını belirten Bülent Taşkın, "Dava açtım ve mahkeme beni haklı buldu. İş mahkemesinden 110 bin TL tazminat hakkı kazandım. Fakat kazandığım halde bir şey alamıyorum. Benim gibi nereden baksanız 10 kişi daha mağdur. Dükkana gittiğiniz zaman işi yürüten aynı patron. Akşamları dükkana gidiyor. Dükkanın başında çocukları duruyor. Denetime gelindiği zaman üst kata oturup, 'Ben burada müşteriyim' diyor. Ben o dükkanda 10 yıl izin yapmadan çalıştım. 10 seneden sonra bana haftada 1 gün izin verdiler. Ondan sonra 6 yıl haftada 1 gün iznimi kullandım. Toplam 16 yıl çalıştım ama hiçbir şey alamadım. Bu şahıs aynı işi yapıyor. En az 3-4 tane de şubeleri var. Çalışanları mağdur oluyor." diye konuştu.
İş yerine açtığı dava nedeniyle 40 bin lira almaya hak kazandığını fakat parasını alamadığını ifade eden Mahmut Akbay, şöyle konuştu:
"Yaklaşık 8 yıl 2 ay boyunca ben de aynı pastane zincirinde tezgahtar olarak çalıştım. Tazminatımızı alamadık. Kendileri iş yeri adı değiştirip iflas gösterdikleri için hiçbir şekilde tazminatımızı alamıyoruz. Mahkemeden 40 bin TL'ye yakın tazminat kazandım. Şu anda şirket üzerine şirket değiştiriyor. Başkalarının adına şirket kuruyorlar. Kayınçosunun adına, teyzesinin oğlunun adına şirket açıyor. Bu şekilde hiç kimsenin tazminatını ödemiyor. Herkese borç takıp oradan oraya taşınıp duruyorlar. Şu anda hacizli malları bile kaçırıyorlar. Devletimizin bunların üzerine gitmesi gerekiyor. Şu an 3 tane şirket değiştirdi. Bu şirketleri hep iflas göstererek değiştiriyor. Devletin, 'Sen bu iş yerini değiştiriyorsun ama bu işçilerin tazminatını niye vermiyorsun?' diye sorması gerekiyor. Firma sahibi, 'Benim üzerime hiçbir şey yok. Sadece ceketim var. Benim kimseye borcum yok' diyor. Telefonla da görüştüm, yanına da gittim. Bana çocuk azarlar gibi davrandı. Şu anda kardeşi başka bir firma işletiyor, kendisi başka bir firma işletiyor. İkisinin de durumları iyi. Biz alacağı olan personele para ödemesini istiyoruz. Benim gibi aynı şekilde birkaç arkadaşım daha var. Davayı kazandıkları halde ödemelerini alamıyorlar. Avukatlar da üzerlerinde herhangi bir mal varlığı olmadığı için bu işin üstüne gidemiyor. Şu ana kadar kardeşi 3 firma, kendisi de 3 firma ismi değiştirdi. Hep böyle yapıyorlar. Milletin maaşlarını, toptancılara olan borçlarını ödememek için gayret gösteriyorlar."
Görüntü Dökümü
----------------------
-Bülent Taşkın ve Mahmut Akbay ile röp
-İşçilerden detaylar
Haber-Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU-Kamera: Alişan KOYUNCU/KOCAELİ,
==============================================
9)BAYBURT KETESİ İÇİN TESCİL BAŞVURUSU
BAYBURT'un kendine has lezzetlerinden Bayburt Ketesi için coğrafi tescil başvurusu yapıldı. Bayburt'un köylerinde sıkça yapılan ve kendine has lezzetiyle vatandaşların beğenisini kazanan Bayburt Ketesi, artık kentte de pişirilecek. Bayburt Ketesi'ni tanıtmak ve şehirde de yapılabilir olduğunu göstermek isteyen genç girişimci Tolgahan Yıldırım, şehir merkezinde kiraladığı dükkanda, tandır ocağı kurdu, üretime başladı.
Bayburt'un yöresel lezzetlerinden biri olan Bayburt Ketesi için coğrafi işaret tescil başvurusu yapıldı. Kentte üretilen, tadı ve pişirilme şekliyle ün kazanan Bayburt Ketesi için Türk Patent Enstitüsü'ne başvuru yapıldı. Bayburtlu genç girişimci Tolgahan Yıldırım ise, köylerde dahi yapımı zor olduğu için, unutulmaya yüz tutmuş Bayburt Ketesi geleneğini tekrar canlandırmak için kollarını sıvadı. Geleneği şehir merkezine taşıyıp, Bayburt Ketesi'ni tanıtmak ve şehirde de yapılabilir olduğunu göstermek isteyen Yıldırım, kentte bir dükkan kiralayarak tandır ocağı kurdu, işe başladı.
'KÖYLERDE KETEMİZ ARTIK ÜRETİLMİYOR'
Köylerde eskisi kadar Bayburt Ketesi yapılmadığını anlatan Tolgahan Yıldırım, bu geleneği unutturmamak için, şehirde bir dükkan açarak Bayburt Ketesi geleneğini devam ettirmek istediğini belirterek şöyle konuştu:
"Sabah 6'da dükkanı açıyorum. Tandırımızı hazır hale getirmek için önce ocağımızı yakıyoruz. Ocağımız yandıktan sonra, közleri topluyoruz. Hamurumuzu da yoğurduktan sonra, belli bir gramajda parçalara ayırıp işlemlerimize başlıyoruz. Ketenin malzemeleri doğal olduğu için, tereyağı ve köy sütü kullanıyoruz, un, tuz ve maya ile karıştırıp hazır hale getiriyoruz. Özellikle köy tereyağı kullanıyoruz, farklı ürünler sağlık açısından biraz risk taşıyor. Mide yanması gibi şikayetler insanı rahatsız ediyor. İnsanlar genellikle tereyağlı köy ketesini tercih ediyor. Ketenin içerisinde, kavrulmuş un, içerisinde tereyağı biraz da sıvı yağ var. Kavurdukça kendi katı kıvamını alıyor. Daha sonra ketenin içerisine koyup tandırın içerisinde bırakıyoruz. Köylerde genellikle ketemiz artık üretilmediği için, biz bu lezzeti şehre taşımaya karar verdik. Halka sunmaya devam ediyoruz"
TANDIR ATEŞİ OLMASSA OLMAZ
Bayburt Ketesi'nin lezzetinin tandır ateşinde pişmesinde kaynakladığını da ifade eden Yıldırım, "Ketemizin özellikle tandır ateşinde pişiyor olması, büyük bir önem kazandırıyor. İl dışına gönderdiğimiz zaman tadı ve kokusu hemen fark ediliyor. Pişirme şekli kendini fark ettiriyor. Zaten fırın ketesi ile bizim pişirdiğimiz tandır ketesi arasında fark var. Bizim ketemiz kurudur, çünkü odun közünde pişiyor. Fırın ketesi gibi yağı içerisine hapsetmiyor" dedi.
'MÜTHİŞ BİR LEZZET'
Oğuzhan Koçanoğlu ise, Bayburt Ketesi'nin ayrı bir lezzete sahip olduğunu dile getirirerek, "Bayburt ketesi müthiş bir lezzete sahip özellikle dışardan gelen vatandaşlar bu keteye müptela oluyor tandırda odun ateşinde pişmesi buna ayrı bir lezzet katıyor. Üzerine sinen is kokusu da bence müthiş bir lezzet katıyorö diye konuştu.
Görüntü Dökümü
---------------------------
-Bayburt Ketesi yapılışı
-Tandırda pişirilmesi
-Girişimci röp
-Detaylar
HABER KAMERA: Murat SÖYLEMEZ/BAYBURT,
=====================================================
10)YILBAŞINDA HİNDİ YERİNE KELLE SERVİS EDİYOR
ADANA'da, yılbaşı gecelerinde kızarmış hindi yemenin Türkiye'ye ait bir gelenek olmadığını savunan paça salonu işletmesi, müşterilerinin evine yılbaşı gecesi kızarmış kelle servisi yapıyor.
Camlarında 'Yılbaşına özel kızarmış kelle siparişi alınır' yazılı afiş bulunan Seyhan ilçesindeki bir paça salonunun mutfak şefi Yılmaz Keklikçi, yılbaşı gecesi hindi yemenin Türk geleneğinde bulunmadığı için kelle kampanyasını ön plana çıkarttıklarını söyledi. Tüm kelleyi 45 TL'den, kelle söğüşü ise 48 TL'den sattıklarını dile getiren Yılmaz Keklikçi, yılbaşı gecesi evlere servis yaptıklarını anlattı. Keklikçi, son 5 yıldır yılbaşı gecesi kızarmış kelle servisi yaptıklarını belirterek, "İlk başladığımızda yılbaşı gecesinde 18 taneyle başladık. Her yıl 10'ar tane arttı. Bu sene 60-70 tane satacağımızı düşünüyoruz. Kelleyi sote, söğüş, buğulama şeklinde hazırlıyoruz. Tek bir koç kellesi 4 kişilik bir aileye yetiyor. Geleneklerimizden, anamızdan-babamızdan gördüğümüz adetleri terk etmeyelim. Bugünlere geldiysek onlardan öğrendiklerimizle geldik. Çok şükür de sağlığımız yerinde. Kelle bizim geleneksel yemeğimiz. Başarılı da olduk. Gelen müşterilerden çok güzel tepkiler alıyoruz. Yiyenler on parmağını yiyorö dedi.
Görüntü Dökümü
---------------------------
Kızarmış kelle yazısından detay
Kellenin hazırlanışından genel detaylar
Tüm kelleler ve kelle soteden detay
Yılmaz Keklikçi ile röportaj
Haber-Kamera: Nuri PİR-Akif ÖZDEMİR/ADANA,
SÜRE: 04'33" BOYUT: 504MB
========================================================
11)KARABÜK ÜNİVERSİTESİ'NDE KEDİ SEVGİSİ
KARABÜK Üniversitesi'nde sokak kedileri için kurulan kedi bakım evindeki kediler, fakülte koridorlarında özgürce dolaşıp girdikleri derste masaya kuruluyor. Masasına kurulan kedi ile öğrencilere ders veren Prof.Dr. Nurhayat Çelebi(70), "Kediler sevgi istiyor. İnşallah o sevgiyi verebiliyoruzdur" dedi.
Karabük Üniversitesi Hayvan Hakları Kulübü üyeleri tarafından sokak kedilerinin bakım ve tedavilerin yapılabilmesi için 2 yıl önce üniversitenin Demir Çelik Kampüsü'nde kurulan kedi bakım evindeki kediler, fakültelerin koridorlarında özgürce dolaşıp, istedikleri derse girip, masaya kuruluyor. Edebiyat Fakültesi'nde formasyon eğitimi alan öğrencilerin ölçme, değerlendirme dersi sırasında Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nurhayat Çelebi'nin masasına kurulan kedi, öğrencilerin cep telefonu kameralarına yansıdı. Prof.Dr. Nurhayat Çelebi, "Bizim kedi bakım evimiz var. Orada sürekli bakılıyor, tedavileri, aşıları yapılıyor. İstedikleri gibi fakültelere girip dolaşıyorlar. Seviyoruz. Aralarda dolaşıyor, biraz sonra gidiyor, Sonra tekrar geliyor. Kediler artık bizim dostumuz. Devamlı sınıflara istediği zaman girer, istediği zaman çıkar. Onlara biz karışmıyoruz. İstedikleri gibi hareket ediyorlar. Bazı öğrenciler korkuyorlar. Böyle olunca öğrencilerden biri kediyi dışarıya çıkarıyor. Bu şekilde devam ediyoruz. Kediler sevgi istiyor. İnşallah o sevgiyi verebiliyoruzdur." dedi.
'ELİNDE İMKAN OLAN HAYVANLARI SAHİPLENSİN, ONLARA BAKSIN'
Prof.Dr. Nurhayat Çelebi, son günlerde hayvanlara şiddetin son derece arttığına dikkat çekerek, "Televizyonlarda veya sosyal medyada gördükçe içim sızlıyor. Onlar birer canlı. Biz kendimize nasıl özen gösteriyorsak onlara da aynı özeni, aynı sevgiyi göstermek durumundayız. Çünkü onların her biri sevilmek istiyor. Bakmayın kedi ya da köpek olduğuna veya bir başka hayvan olduğuna hepsinin sevgiye, bakıma ihtiyaçları var. Elinde imkan olan hayvanları sahiplensin, onlara baksın." diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-------------------------
-Karabük Üniversitesi'nden detay
-Kedi Bakım Merkezindeki kediler
-Edebiyat Fakültesi'nden detay
-Nurhayat Çelebi röp
Süre: (02.50) Boyutu: (314 MB.)
Görüntü Dökümü
------------------------
-Derste kedinin masada oturması,(Cep telefonu görüntüsü)
-Nurhayat Çelebi'nin öğrencilerle konuşması(Cep telefonu görüntüsü)
-Kedinin masadan atlaması(Cep telefonu görüntüsü)
Süre: (01.07) Boyutu: (10 MB.)
Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/KARABÜK,
================================================
12)EKMEĞİN İÇİNDEKİ VİDAYI YUTTU
AKSARAY'da Hüseyin Şanlıtürk (32), yemek sırasında yediği ekmeğin içindeki vidayı yuttu. Şanlıtürk'ün yuttuğu vida doğal yöntemle çıkarılmazsa, ameliyatla çıkartılacak. Şanlıtürk, yemek şirketi hakkında da jandarmaya şikayette bulundu.
Bir marketin depo kısmında çalışan Hüseyin Şanlıtürk, 28 Aralık Cuma günü öğle saatlerinde çorba ve köftenin bulunduğu yemeği yedi. Yemekle birlikte ekmek yerken boğazına sert cisim takılan Şanlıtürk, cismin ekmeğin gevrek bölümü olduğunu sanıp aldırış etmedi. Yemeğine devam eden Şanlıtürk, ekmeğin içinden vida çıktığını görünce, durumu kendi iş yerindeki yetkililere bildirdi.
Akşam saatlerinde işten çıkıp evine giden Şanlıktürk'ün boğazında yanma başladı. Rahatsızlığı geçmeyince de Aksaray Devlet Hastanesine giden Şanlıtürk'ün midesinde 'vida benzeri yabancı cisim olduğunun gözlendiği' belirlendi. Şanlıtürk'ün, midesindeki vidayı patates püresi ve sıvı yiyeceklerle çıkartılmasına karar verildi. Doğal yöntemle çıkmadığı takdirde ise ameliyatla çıkartılacak.
Midesindeki vidanın şu ana kadar çıkmadığını belirten Şanlıtürk, "Pazartesi gününe kadar çıkmaz ise ameliyatla vidayı çıkartacaklar." dedi. Yemek şirketi hakkında jandarmaya şikayette bulunduğunu belirten Şanlıtürk, şunları söyledi:
"Öğle yemeğinde köfte ile çorba vardı. Ekmeğin ikinci kısmını yerken baktım içinden vida çıktı. Birinci parçayı yemiştim. Yerken boğazımda bir yırtılma oldu. Bende ekmeğin kurusu zannetmiştim. Diğer parçada vidayı görünce durumu iş yeri yetkilisine bildirdim. Daha sonra eve gelince boğazım yandığı için doktora gittim. Vida yuttuğum ortaya çıktı. Doktorlar iki gün içinde çıkmasını bekleyeceğiz. Eğer çıkmaz ise cerrahi müdahaleyle alacaklarını söylediler. Bende yemek fabrikasından şikayetçi oldum."
Görüntü Dökümü
-----------------
Şanlıtürk röp.
Şanlıtürk'ün raporu göstermesi
Ekmek ve raporun fotoğrafı
(Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA)
===========================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-5 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?