AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Baralor Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'na yönelik, "Danıştayın Başkanı 25 dakika konuşuyor, ev sahibi. Bu beyefendi, orada bir saat konuşma yapıyor ve Danıştayın kuruluş yıl dönümünde konuyla ilgili değil tamamıyla baştan aşağıya bir siyasi konuşma yapmak suretiyle orada kendine göre bir tatmin. Çıkar cübbeni sen de birilerinin yaptığı gibi. Söylüyoruz, siyaseti çok seviyorsan çık bu siyaset meydanına orada kendini ispat et" dedi.
Afyonkarahisar NG Güral Termal Otel'de gerçekleştirilen, AK Parti 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı, Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan'ın açılış konuşmasıyla başladı.
Toplantının Türkiye ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz eden Erdoğan, geçmişte Antalya ve Ankara- Kızılcahamam'da yapılan geleneksel istişare toplantılarının 22'ncisini, son derece anlamlı bir tercihle Afyonkarahisar'da gerçekleştirdiklerini, Afyonkarahisar'ın tarih boyunca "Anadolu'nun kilidi" olarak tarif edildiğini, Afyonkarahisar'da tutunmayı başarabilenlerin, Anadolu'nun hakimi olduklarını söyledi.
1922'de, işgal kuvvetlerinin Anadolu'ya hakim olabilmek amacıyla yığınaklarını buraya yaptığını, Afyonkarahisar'ın Anadolu'nun kilidi olduğunu bilen Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının da 26 Ağustos sabahı Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı başlatarak, 30 Ağustos'ta Büyük Zaferi elde ettiklerini ve Afyonkarahisar'ın, "kurtuluş"un ve "kuruluş"un şehri konumuna yükseldiğini anlattı.
Erdoğan, Afyonkarahisar'daki şehitliklerdeki metfun kahramanları, Kurtuluş Savaşı'nın tüm şehit ve gazilerini rahmetle, minnetle yad etti.
-"13 yıl sonra, bir kez daha Afyonkarahisar'da buluşmamız, bilinçli bir tercihtir"
Afyonkarahisar'ın, yakın tarihinde, demokrasi mücadelesinde çok ayrı bir yeri bulunduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk çok partili seçimlerde, 1946'da, Afyonkarahisar, merhum Adnan Menderes ve Demokrat Partiyi bağrına bastı, tüm hilelere, tüm engellemelere rağmen 8 milletvekilinin 8'i de Demokrat Partiden seçildi.1950 seçimlerinde 9 milletvekilinden 9'u da Demokrat Partiden seçildi. 1954'te Afyonkarahisar yine 9'da 9; 1957'de 10'da 10 yaparak, Demokrat Parti'ye en güçlü desteği veren şehirlerimizden oldu.
Adalet ve Kalkınma Partisinin, AK Parti'nin tarihinde de Afyonkarahisar çok ayrı bir yerde duruyor. AK Parti'nin kuruluş hazırlıklarını, burada, Afyonkarahisar'da gerçekleştirdik. 2001 yılında, tüzüğümüzü, parti programımızı burada hazırladık. Anadolu'nun kilidi olan, Büyük Zafer'in şehri olan, merhum Menderes ve Demokrat Partiye sahip çıkan Afyonkarahisar, AK Parti'nin de tohumlarının atıldığı, uzun ince yürüyüşünün tasarımlarının yapıldığı şehir oldu. 13 yıl sonra, bir kez daha Afyonkarahisar'da buluşmamız, asla tesadüf değildir; bilinçli bir tercihtir. 2001 yılında, Türkiye'nin sorunlarına çözüm üretmek, Türkiye'nin dertlerine deva olmak gayesiyle, yolculuğumuzun startını işte bu şehirde vermiştik. 13 yıl sonra bir kez daha, önemli bir dönüm noktasının arifesinde, Türkiye için çok önemli bir seçimin öncesinde, yine Afyonkarahisar'dayız, yeni kutlu bir başlangıcın, kutlu bir dönüşümün istişarelerini burada yapıyoruz."
Erdoğan, 2001'de Afyonkarahisar'da AK Parti'nin kuruluş hazırlıklarını yaparken, bir yandan dualar ederken, kutlu başlangıcın hayırlı olmasını temenni ederken, "Niyet hayır, akıbet de inşallah hayır olsun" dediklerini anlatarak, "Allah'a hamdolsun, Rabbime sonsuz şükürler olsun, Afyonkarahisar'da dualarla başlattığımız o süreç, Türkiye için, milletimiz için, demokrasimiz için hatta sınırlarımızı aşarak bölgemiz için, dünya için, özellikle de dünyanın tüm mazlumları için hayırlı bir süreç oldu" diye konuştu.
Bir kez daha, Afyonkarahisar'da "niyet hayır, inşallah akıbet de hayır olsun" dediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, toplantı vesilesiyle partisinin her kademesine 30 Mart seçimlerinde elde edilen büyük başarıdan dolayı şükranlarını iletti. Toplantının bu yıl mekan darlığından dolayı ailelerle yapılamadığını belirten Erdoğan, uygun bir otel bulunması halinde gelecek toplantıların yine ailelerle yapılabileceğini söyledi.
-"Türkiye'nin ne büyük bir badireyi atlattığını göreceğiz"
Türkiye demokrasi tarihinin en zorlu seçimlerinden birini yaşadıklarını ve tüm zorluklara rağmen seçimden zaferle çıktıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada şu noktaya, hem sizlerin hem de ekranları başında bizleri dinleyen aziz vatandaşlarımın özellikle dikkatlerini çekiyorum. 17 ve 25 Aralık tarihlerinde yapılan operasyonlar, Türkiye'ye bugünkünden çok farklı bir istikamet çizmeyi hedefliyordu. Bakın, üzerinden zaman geçtikçe bazı çarpıcı gerçeklerin ortaya çıktığını, Türkiye'nin 17 ve 25 Aralık operasyonlarında ne büyük bir tehdide maruz kaldığını, ne büyük bir badireyi atlattığını inşallah hepimiz göreceğiz ve tarih bunları tek tek kaydedecek. Eğer bu operasyonlar başarıya ulaşsaydı, inanın şu anda, başta şahsım, bakan arkadaşlarım, çalışma arkadaşlarım, partimizin yöneticileri, mensupları; hatta gazeteciler, işadamları, Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktık. Bütün planlar buna göre yapılmıştı. Senaryo, bu doğrultuda yazılmıştı.
Şahsımla ilgili söyleneni biliyor musunuz, ele geçen belgeler de şahsımın 'dönemin başbakanı' olarak anıldığı iddianameler dahi hazırlanmıştı, bunlar elimize geçti. Seçilmiş hükümet, bir yargı darbesiyle görevden uzaklaştırılacak; CHP'nin, MHP'nin, AK Parti'ye sızmış tuzlukların katılımıyla yeni bir koalisyon hükümeti kurulacaktı, bunlar hazırlandı. MHP'nin, merhum Alparslan Türkeş'in kemiklerini sızlatacak biçimde, millet ve milliyet mefkuresini ayaklar altına alarak, hainlere vagon olması, işte böyle bir beklentinin neticesiydi. Aramıza sızmış tuzlukların, en zor zamanda çekip gitmeleri, işte böyle bir ikbal beklentisinin sonucuydu. Hamdolsun, Rabbim, bunlara fırsat tanımadı. Millet, bu apaçık darbe girişimine imkan vermedi."
-"Aziz millet, partisini darbe heveslilerine teslim etmedi"
Başbakan Erdoğan, merhum Başbakan Adnan Menderes'in 27 Mayıs 1960 sabahı, Eskişehir'den otomobille yola çıktığında derdest edildiğini, gece kendisine Afyonkarahisar'a gitmesi önerisinde bulunulduysa da bunu kabul etmediğini anlatarak, "Derler ki eğer merhum Menderes o gün Afyonkarahisar'a gelseydi, Afyonlular Menderes'e sahip çıkar, Menderes'i darbecilere teslim etmezlerdi. Evet… 27 Mayıs'ta, darbecilerin gözlerini ne kadar kan bürüdüğünü göremeyen, tahmin edemeyen aziz millet, bu sefer aynı hataya düşmedi, Hükümetine, partisine sımsıkı sahip çıktı, iradesine sahip çıktı, partisini darbe heveslilerine teslim etmedi" ifadelerini kullandı.
27 Mayıs darbesinde kendisi dahil salondakilerin birçoğunun çocuk yaşlarda olduğunu ama o günleri çok iyi hatırladığını, 12 Eylül ve 28 Şubat'ı tüm sıcaklığıyla yaşadığını dile getiren Erdoğan, "Bizler, darbenin ne olduğunu biliyoruz. Demokrasiye yönelik müdahalelerin, ülkeye ne ağır bedeller ödettiğini, millete ne büyük acılar yaşattığını bizler biliyoruz" dedi.
Türkiye'nin tüm gençlerine, özellikle de 25 - 30 yaş altı gençlere, İstanbul merkezli operasyonların aslında ne olduğunu, eğer başarılı olsaydı nelere yol açacağını anlatmak istediğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, AK Partili olsun ya da olmasın, AK Parti'ye oy vermiş olsun ya da olmasın, Türkiye genelindeki tüm gençlerin 27 Mayıs, 12 Eylül müdahalelerini sağlam kaynaklardan okumalarını, 28 Şubat'ı da anne ve babalarından, yakınlarından dinlemelerini istedi.
-"Gençler, hemen her müdahalede piyon olarak kullanılmıştır"
Gençlerin geçmişte yaşanan darbeleri araştırırlarsa Türkiye'nin 17 ve 25 Aralık'ta nasıl bir uçurumun kenarından döndüğünü de göreceklerine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu darbeci zihniyet o kadar tembel, o kadar uyuşuktur ki darbe planlarken dahi yenilik yapma zahmetine girişmez. 27 Mayıs'ın darbe planları neyse gidin araştırın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın, diğer darbe girişimlerinin, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin planları da bire bir, tıpa tıp aynıdır. Darbeleri sadece askerler yapmaz. İnanın, yaşadığımız her darbe ve darbe girişiminde, silahlı güçlerin rolü, asgari düzeyde kalmıştır. Demokrasimize yönelik müdahaleleri, silahlı güçlerden daha ziyade bazı yargı mensupları yapmışlardır, bazı medya kuruluşları, bazı sermaye çevreleri, bugüne kadarki her müdahalede ve müdahale girişiminde bunlar baş rol oynamışlardır. Sokağa dökülen, tahrik edilen, hatta eline silah verilen gençler, hemen her müdahalede piyon olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi, her darbe girişiminde, perde arkasında darbe mimarlığı görevini üstlenmiştir, hepsinde vardır, istisnasız. Partimizin kapatılma operasyonun arkasında yine CHP vardır, o dönemin genel başkanın 'Ankara'da da demek ki dürüst savcılar varmış' diye açıklaması olmuştur. Uluslararası malum çevreler, ajanları vasıtasıyla, maşalar vasıtasıyla, iplerini ellerinde tuttukları kuklalar vasıtasıyla demokrasiye yönelik müdahaleye destek vermişlerdir."
-"CHP Genel Müdürü'nün bahsettiği isim"
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önceki haftaki grup toplantısında Anayasa Profesörü Hüseyin Nail Kubalı'nın ismini zikrettiğini anımsatarak, "CHP Genel Müdürü'nün, tarihten böyle bir ismi örnek vermesi, bu isme sahip çıkması, aslında çok acı bir itiraftır ve CHP'nin bulunduğu konumunu çok açık, net ortaya koymaktadır. Bu itiraf, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının, 27 Mayıs benzeri bir darbe girişimi olduğunun da itirafıdır. 28 Şubatta rol oynayan zat aynı değil miydi? Şahsımla ilgili operasyonları yapanlar aynı kişilerdir, isimlerini vermeyeceğim çünkü isimlerini vermek taltif olur" diye konuştu.
27 Mayıs 1960 müdahalesi öncesinde, belli medya kuruluşlarının, köşe yazarlarının, gazetecilerin, sermaye çevrelerinin, belli derneklerin ve özellikle de yargı caimasında bir kısmın, darbe ortamının oluşması, darbe gerekçelerinin olgunlaşması için çok çirkin eylemlerin içine girdiklerini ifade eden Erdoğan, "Tıpkı bize yapıldığı gibi 54 yıl önce Demokrat Partiye karşı, şiddet, vandalizm, hukuksuzluk, yalan, iftira başta olmak üzere her türlü eylem devreye alındı" dedi.
"CHP Genel Müdürü'nün bahsettiği isim, Hüseyin Nail Kubalı, İstanbul Üniversitesinde anayasa profesörü olarak, 27 Mayıs darbesinin hukuki zemininin oluşması için gayret sarf edenlerdendir" diyen Erdoğan, Kubalı'nın Menderes'e karşı 8 saat tanıklık yaparak, 1960 Anayasası'nı hazırlayan ekibin içinde yer aldığı bilgisini verdi.
Erdoğan, Hüseyin Nail Kubalı'nın hem 27 Mayıs öncesinde, hem 27 Mayıs sonrasında, bir hukuk adamına yakışmayacak şekilde demokrasinin askıya alınması, siyasetin çiğnenmesi, halkın seçtiği başbakanın idam edilmesi için rolünü iyi oynadığını ve vazifesini gayet iyi yaptığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu zattan, yani Hüseyin Nail Kubalı'dan üniversite yıllarında ders almış olan, ama tabii istisnai ayrılan, onun istikametinden gidenlerden olmadı, Anayasa Komisyonu Başkanımız Sayın Burhan Kuzu da bir hatırasını nakletti. CHP Genel Müdürü'nün öve öve bitiremediği bu zat, Burhan Hocamıza, merhum Menderes ve 2 bakanını kast ederek, 'çocuk, biz onları katlettik' itirafında bulunuyor. Öyle mi hocam? Öyle mi hocam. Kim bu adam? Hüseyin Nail Kubalı ve ne diyor? O zaman öğrencisi olduğu için 'çocuk biz, onları katlettik' diyor. Bu adam aslında kendisi idam zanlısı, bunları yargılamak gerekirken, CHP'nin Genel Müdürü öve öve bitiremiyor. Niye? Aynı izde yürüyorlar da onun için.
CHP Genel Müdürü'nün övgüyle söz ettiği, örnek bir hukuk insanı olarak gösterdiği zat, hem demokrasinin hem de merhum Menderes ve 2 bakanının katillerinden olan, bunu da itiraf etmiş olan bir zattır. Daha Yassıada'da mahkemeler devam ederken, İmralı'da darağaçları kuruluyordu. Karar verilmişti. Yassıada mahkemeleri tiyatrodan başka bir şey değildi. Hüküm verilmişti, karar belliydi, hatta Celal Bayar'ı idam edebilmek için yasa değiştirilmiş, 65 yaş üstünde olanların da idam edilebileceği hükmü getirilmişti. Hukuk, adalet olmaktan çıkarılmış, cinayetin aracı yapılmıştı."
-"Güya bugün bir tane hukukçuyu dinledik"
Başbakan Erdoğan, bugün Danıştayın kuruluş yıldönümü dolayısıyla sabah saatlerinde kutlama törenine katıldığını hatırlatarak, "Güya bugün bir tane hukukçuyu dinledik" dedi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına ilişkin değerlendirmeyi yarınki kapanış konuşmasında yapacağını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunlar, bu tür ne yazık ki hukuk mensubu. Anayasa profesörüymüş, ne olursan ol. Eğer sen bunu sindirememişsen, eğer sen doğru, dürüst konuşmuyorsan, bütün ifadelerini dürüstlük üzerine değil de maalesef dürüst olmayan ifadeler üzerine inşa ediyorsan, senden bir şey olmaz, istediğin kadar profesör ol, kusura bakmayın. Bunlarda saygı denen bir şey yok. Bir yere davetlisiniz, yasal olarak konuşma hakkınız yok ve Danıştay Başkanı 25 dakika konuşuyor, ev sahibi. Bu beyefendi orada 1 saat konuşma yapıyor ve Danıştayın kuruluş yıl dönümünde konuyla ilgili değil tamamıyla baştan aşağıya bir siyasi konuşma yapmak suretiyle orada kendine göre bir tatmin... Çıkar cübbeni sen de birilerinin yaptığı gibi. Siyaseti çok seviyorsan çık siyaset meydanına orada kendini ispat et.
Orada devletin üst ricali, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı herkes orada, yargı orada bir kısım da şakşacılar var malum... Onlar da alkışlıyor bir kısmı, hepsi değil, onlarla da tatmin oluyor. Artık tahammül tahammül tahammül... 25 dakika Başkan konuşacak, sen orada 1 saat konuşacaksın. Bu millet seni dinlemeye mecbur mu?"
-"Depremden bugüne kadar 5 katrilyon Van'a destek verdik"
Başbakan Erdoğan, Metin Feyzioğlu'nun konuşmasında Van ile ilgili tamamen yalan ve yanlış ifadeler kullandığını vurgulayarak, Van'a yapılan yatırımlar, hizmetler ve eserlerle ilgili konuyu bilmediğini söyledi.
Van'da kiracılara ev vermediklerini, orada 18 bin konut yaptıklarını ve bunların öncelikle deprem de evlerine kaybeden evsahiplerine verdiklerini, kalan konutları da kiracılara kura ile sattıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Orada kiracılardan konut sahibi olmak isteyen olursa TOKİ konut yapmaya devam edecektir, TOKİ konutlarından gider alırlar. Bunlar orada konut sahibi değildi ki sen nasıl hukukçusuz. Zaten kirada oturuyordu, şimdi de bir başka yerde kirada oturur, olayın aslı bu. Ama bunun nakledişi farklı. Biz kimseyi açıkda bırakmadık, devamlı aş, sürekli yağdırdık. Orada depremden bugüne kadar 5 katrilyon Van'a destek verdik. Bundan zerre kadar bahsetmiyorsun, orada kalkıp Hükümetimizi, utanmadan, sıkılmadan yargılamaya yöneliyorsun, sen nasıl yargı mensubusun? Çünkü müracaat ettiği kapı belli, kendi zihniyetinde, kendi kafa yapısında kişiler. Bir sor bakalım, oraya neler yapıldı. Gitmiş konteynere gezmiş, o konteynerlerin oraya gelmesi bile önemlidir. Bunlar hiçbir zaman dertli olmamışlar ki duygu sömürüsüyle işi farklı yere çekiyor."
- Ankara
Son Dakika › Politika › AK Parti 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?