Dha İstanbul Bülteni - 4 - Son Dakika
Güncel

Dha İstanbul Bülteni - 4

1- ADNAN OKTAR'A OPERASYONUN DETAYLAR4 ilde düzenlenen operasyona yaklaşık 2 bin polis katıldı.

11.07.2018 16:06

1- ADNAN OKTAR'A OPERASYONUN DETAYLAR

4 ilde düzenlenen operasyona yaklaşık 2 bin polis katıldı.

Adnan Oktar ve grubunun 2 yıldır takip edildiği öğrenildi.

Yaşları 11 ile 40 arasında değişen yaklaşık 70 kişinin Adnan Oktar ve grubu hakkında şikayetçi olduğu kaydedildi.

Haber-Kamera: Çağatay KENARLI - Alper KORKMAZ - Ramazan EĞRİ - Özden ATİK  İstanbul DHA

Adnan Oktar ve grubuna yönelik 4 ilde 120 adreste yapılan operasyonun detayları belli oldu. 2 yıl süren takip sonucu belirlenen 235 kişiden 166'sı gözaltına alındı. Adnan Oktar, Oktar Babuna ve 'Kedicik' olarak ünlenen kadınların yanısıra avukatlarının da gözaltına alındığı öğrenildi. Yaşları 11 ile 40 arasında değişen yaklaşık 70 kişinin Adnan Oktar ve grubu hakkında şikayetçi olduğu kaydedildi.

2 YIL ÖNCE ÇALIŞMA BAŞLATILDI

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube ekipleri yaklaşık 2 yıl boyunca Adnan Oktar ve grubuna yönelik fiziki ve teknik takibe aldı. Adnan Oktar ve grubunun gelirleri de incelemeye alındı. Toplanan bilgiler de detaylı incelenmesi için Mali Suçları Araştırma Kurulu'na (MASAK) iletildi. MASAK'tan gelen raporda Adnan Oktar ve grubunun paravan şirketler üzerinden yurtdışından hayali ihracat yaptığının belirlendiği öğrenildi.

2 BİN POLİS KATILDI

Bunun üzerine İstanbul'da 22 ilçede 115 adres, Ankara'da 2 ilçede 3 adres ve Muğla ile Antalya'da 1'er adrese bu sabah eş zamanlı operasyon başlatıldı. Operasyon Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yönetiminde Terörle Mücadele Şube, Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele, Organize Suçlarla Mücadele, Özel Harekat Şube, Çevik Kuvvet Şube, Havacılık Şube ve Deniz Liman Şube Müdürlükleriyle ilçe emniyet müdürlüklerinde bulunan yaklaşık 2 bin polis katıldı.

OKTAR ÇENGELKÖY'DE Kİ EVİNDE POLİSİ GÖRÜP, SARIYER'DEKİ EVİNDE KAÇTIĞI SIRADA YAKALANDI

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri sabah saatlerinde Adnan Oktar'ın Çengelköy'deki evine baskın için gittikleri sırada evin dışında olduğu öğrenilen Oktar'ın evin girişinde bulunan polisleri görmesi üzerine lüks aracından inmeyerek Sarıyer'de bulunan başka bir adresine gitti. Takibe geçen Mali polis, Sarıyer'de bulunan eve girmesi üzerine Adnan Oktar'ı yakalayarak gözaltına aldı. Gözaltına alınan Oktar, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

OKTAR'IN MÜLKELİRİNE VE LÜKS ARAÇLARINA EL KONULDU, ŞİRKETLERİNE KAYYUM ATANDI

Oktar'ın ve grubunda bulunan şüphelilerin adreslerinde Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri ve ilçe emniyet müdürlüklerinde bulunun olay yeri inceleme büro ekipleri çalışma yaptı. Ekipler adreslerde çok sayıda bilgisayar, para kasası, değerli eşya, para sayma makinesi, çok sayıda tabanca ve otomatik tüfek ele geçirdi. Ele geçirilen malzemeler incelenmek üzere Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Operasyon kapsamında Adnan Oktar'ın tüm mülklerine ve lüks araçlarına el konulurken şirket, dernek ve vakıflarına kayyum atandığı öğrenildi. Adnan Oktar'ın canlı yayınlarını yaptığı A9 TV'ye de sabah saatlerinde giden polis ekipleri şirkette de aramalar yaptı.

OPERASYON DEVAM EDİYOR

Adnan Oktar ve grubuna yönelik sabah saatlerinde başlayan operasyon bazı adreslerde devam ediyor. Adnan Oktar'ın 'Kedicik' olarak ünlenen bir televizyon kanalında program yaptığı kadınların da arasında bulunduğu 235 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Adnan Oktar, Oktar Babuna ve çok sayıda avukatında arasında bulunduğu toplam 166 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

11-40 YAŞLARINDAKİ 70 KİŞİ ŞİKAYETTE BULUNMUŞ

Bu arada Yaşları 11 ile 40 arasında bulunan yaklaşık 70 kişi, Adnan Oktar ve grubu hakkında cinsel tacize uğradığını iddia ederek farklı tarihlerde şikayetçi olduğu ve ihbarda bulunduğu öne sürüldü.

EMNİYET'TEN OPERASYON AÇIKLAMASI

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Medya Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü ekipleri operasyon kapsamında sabah saatlerinde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, "Emniyet Müdürlüğümüz Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından Adnan Oktar suç örgütüne yönelik olarak; suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması cinsel taciz, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, siyasi ve askeri casusluk, dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, özel hayatın gizliliğini ihlal, resmi belgede sahtecilik, terörle mücadele kanununa muhalefet, tehdit, cebir, iftira, halkı askerlikten soğutma, hakaret, suç uydurma, yalan tanıklık, nitelikli dolandırıcılık, kaçakçılıkla mücadele kanuna muhalefet, vergi usul kanununa muhalefet, rüşvet, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, eziyet, kişisel verilerin kaydedilmesi siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin engellenmesine dair kanuna muhalefet suçlarından 11.07 2018 tarihinde 235 şüpheliye yönelik olarak operasyon başlatılmıştır" denildi.

Görüntü Dökümü:

--------

-Oktar'ın evinde yapılan arama

-Oktar'ın sağlık kontrolünden geçirilmesi

-Şüphelilerin sağlık kontrolünden geçirilmesi

-Detaylar

=========================

2- ADNAN OKTAR'IN ÇENGELKÖY'DEKİ EVİNİN HAVADAN GÖRÜNTÜLERİ

Haber-Kamera: Ali AKSOYER - İstanbul DHA

Adnan Oktar ve grubuna yönelik düzenlenen operasyonda ana adres Oktar'ın Çengelköy'deki eviydi. Çok sayıda silah, tarihi eser ve otomobilin çıktığı ağaçlar arasındaki villa havadan görüntülendi. Adnan Oktar sabah saatlerinde Çengelköy'deki eve geldiğinde polisleri farkedince kaçtığı Sarıyer'deki bir evde gözaltına alınmıştı.

Görüntü Dökümü:

-----------

-Villanın havadan görüntüleri

================================

3- ADNAN OKTAR'IN EVİNDEN ÇOK SAYIDA TARİHİ ESER ÇIKTI

Haber-Kamera: Çağatay KENARLI - İstanbul DHA

Adnan Oktar ve grubuna yönelik düzenlenen operasyonda ele geçirilen tarihi eserler İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Çok sayıdaki tarihi eserin Oktar'ın Çengelköy'deki evi ile Ümraniye'de bulunan bir depoda bulunduğu belirtildi. El konulan tarihi eserler incelenmek üzere emnilet müdürlüğüne getirildi.

Görüntü Dökümü:

-----------

-Ele geçirilen eserlerin görüntüsü

-Emniyet müdürlüğüne sokulması

============================

4- ADNAN OKTAR'A OPERASYONDA ELE GEÇİRİLEN SİLAHLAR

Haber: Çağatay KENARLI - İstanbul DHA

Adnan Oktar ve grubuna yönelik sabaha karşı operasyon başlatıldı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen operasyonda arama yapılan adreslerde çok sayıda silah ele geçirildi. Ele geçirilen silahlar emniyet müdürlüğüne getirildi.

Görüntü Dökümü:

-------

-Silahların getirilmesi

-Silahların Fotoğraflar

======================

5- ADNAN OKTAR'IN EVİNDEKİ 16 ARACA EL KONULDU

Haber-Kamera: Ramazan EĞRİ - İstanbul DHA

Adnan Oktar'ın Çengelköy'deki evinin bahçesinde ve garajında bulunan 16 araca el konuldu.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen operasyonda Oktar'ın Çengelköy'deki villasında arama yapıldı. Villanın bahçesinde ve garajında yer alan bir çoğu lüks 16 araca da el konuldu. Araçlar çekiciler ile buradan götürüldü.

Görüntü Dökümü:

-------

-Araçların çıkarılması

-Çekicilere yüklenmesi

======================

6- ADİL SERDAR SAÇAN: POLİS, ÇOK TEHLİKELİ BİR ÖRGÜTÜN ÜZERİNE GİDİYOR

Haber-Kamera: Enver ALAS - Kaan ULU/ İSTANBUL,DHA

Kamuoyunda 'Adnan Hoca' olarak bilinen Adnan Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında düzenlenen operasyonun başında bulunan dönemin İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü  Adil Serdar Saçan, bugün düzenlenen operasyona ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. "19 yıl sonra bu konuda haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı" diyen Saçan, "Bugün yapılan çok yerinde ve doğru bir operasyon. Böyle bir örgütün gerçekten var olduğuna inanıyorum. Polis iyi bir iş yaptı ve arkadaşları tebrik ediyorum. Toplumda hem dini hem insani açıdan çok tehlikeli bir örgütün üzerine gidiyorlar" ifadelerini kullandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından Adnan Oktar ile beraber 235 kişi hakkında 4 ilde toplam 120 adreste operasyon başlatıldı. Oktar'ın Çengelköy'deki evinde gözaltına alındı.

Adnan Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında düzenlenen operasyonun başında yer alan eski İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, bugün düzenlenen operasyonu DHA'ya değerlendirdi.

"POLİS ÇOK TEHLİKELİ BİR ÖRGÜTÜN ÜZERİNE GİDİYOR"

Bugün İstanbul Emniyet'inden operasyona ilişkin yapılan açıklamaya dikkat çeken Saçan, "1999 yılında İstanbul Organize Suçlar Müdürü iken aynı gruba yönelik bir tek 'askeri casusluk' suçlaması hariç diğer bütün suçlardan dolayı operasyon yapmıştık. O operasyonların ardından 15 yıl kadar yargılandılar. Mahkemeleri uzata uzata zaman aşımından dolayı o dosya düşmüştü. Bugün yapılan operasyonun çok yerinde ve doğru bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Böyle bir örgütün gerçekten var olduğuna inanıyorum. Polis iyi bir iş yaptı ve arkadaşları tebrik ediyorum. Toplumda hem  dini hem insani açıdan çok tehlikeli bir örgütün üzerine gidiyorlar" diye konuştu.

1999'DAKİ 'ADNAN OKTAR OPERASYONU'

1999 yılında yaptıkları operasyona ilişkin bilgiler paylaşan Adil Serdar Saçan şunları söyledi:

"O dönem operasyon 110 kişiye yönelikti. Bugün yapılan operasyona ilişkin İstanbul Emniyeti'nin yaptığı açıklamaya göre 'askeri casusluk' suçlaması hariç yapılan bütün suçlamalar bizim operasyonumuzda da vardı. 'İnsanları zorla alıkoymak', 'küçük yaşta çocuklara istismar ve birlikte olmak' var. Organize bir suç örgütünün yapabileceği her şey var.  Örgüt, zengin ailelerin çocuklarına musallat olduğu için güçlüler. Bu çocukların belinde de silah var. Silahı da legal yollardan kullanan bir örgüt. Yani yasaların vermiş olduğu imkanları kullanan hem de bunları kendi amaçları doğrultusunda kötüye kullanan bir örgüt."

"HAKKIMDA 300'ÜN ÜZERİNDE DAVA AÇTILAR"

Düzenledikleri operasyonun ardından Adnan Oktar'ın başta dönemin Cumhuriyet Savcısı ve kendisi başta olmak üzere operasyonu yapanlara karşı yüzlerce dava açtığını kaydeden Adil Serdar Saçan, bu davalardan bazılarının halen daha devam ettiğini söyledi. Saçan, "Benim hakkımda 300'ün üzerinde suç duyurusunda bulundular ve dava açtılar. Bu suçlamalar nedeniyle halen daha devam eden yargılamalarım var. Kendilerine karşı kim bir operasyon yapsa onun üzerine gidiyorlar. Televizyon kanalları var ve burada durmadan iftira atıyorlar. Benimle ilgili 100'ün üzerinde program yaptılar ve karalama kampanyasında bulundular" dedi.

"BÜYÜK BİR PARA GÜCÜ VAR"

Adnan Oktar ve grubunun büyük bir para gücüne sahip olduğunu aktaran eski Polis Müdürü Saçan, bu güce de özellikle 'jön' denilen müritlerin zengin ailelerin kızlarını ayarladıklarını, onlarla birlikte olurken çekilen gizli kamera görüntüleriyle şantaj karşılığı para elde ettiklerini ileri sürdü.

"DİNLE HİÇ ALAKALARI YOK"

Adil Serdar Saçan, Adnan Oktar ve grubunun faaliyetlerini "dini bir kisve altında yürütüyorlar" şeklinde belirterek, "Bunlar güya İslamı modernize eden bir grup. Kendilerine göre yorumluyorlar. Aslında bunlar için İslam düşmanı en büyük grup diyebiliriz. Bir kere Adnan Oktar'ın dini bir eğitimi yok. Namaz vakitlerini sabah ve yatsı olmak üzere iki vakit kılıyorlar. Yani dinle hiç alakaları yok.  Dinin kurallarının tamamen dışında olan; münafığın da ötesinde bir grup oluyorlar. Bunu da dış mihrakların desteğiyle yaptığını biliyoruz. İnternete baktığınızda da İsrail'in o dinci gruplarıyla irtibatlarını göreceksiniz. Buna 'masonluk' belgesi verdiler. Ne yazık ki böyle bir yapıdan bahsediyoruz" şeklinde konuştu.

OKTAR BABUNA OLAYI:  BAŞLI BAŞINA BİR CASUSLUK OLAYIYDI

Saçan, bugün yapılan operasyonda 'askeri casusluk' suçlamasına yönelik ise "Hiç şaşırmadım. Dışarıyla bağlantıları var. Bir ara Türkiye'de Oktar Babuna ile ilgili 100 bin ünite kan toplandı. Bu kanlar Amerika'ya gönderildi. O dönem Sağlık Bakanı da söyledi, 'bizim gen haritamızı çıkartıyorlar' diye. Bu aslında başlı başına bir casusluk olayıydı. Amerika'da gönderilen bu kanlara ne olduğu  ise belli değil. Biz bunu bu şekilde belirttiğimiz halde o dönem böyle değerlendirilmedi" ifadelerini kullandı.

"OPERASYON BİR GÜNÜN İŞİ DEĞİLDİR"

"Bu operasyon bir günün işi değildir" diyen Saçan, "Mutlaka izleme ve dinleme faaliyetleri vardır. Mutlaka polisin ve savcılığın elinde ciddi deliller var ki böyle büyük bir operasyonun emri verildi. Büyük operasyonlar da bir maliyet işidir. Örgütlü suç operasyonları sebep- sonuç ilişkisi kurulmadan yapılmaz. Çok uzun bir zamanda çok iyi çalışıldığını düşünüyorum. Temennim bu tür örgütlerin Türkiye'de yaşamasına izin verilmemesidir çünkü hem topluma hem insanlığa hem de dine büyük zarar veriyorlar. Televizyonlarda görülen o kedicikler gerçekten zor durumdalar. Zorla ameliyatlar yaptırılıyor, zorla orada tutuluyorlar. Onlar için gerçekten çok üzülüyorum çünkü yapıyı iyi biliyorum. Cesaret edip de kaçabilenler oldu. Bu örgüt öyle dışarıdan görüldüğü gibi değil. Çok derin örgüttür" değerlendirmesinde bulundu.

"19 YIL SONRA HAKLI OLDUĞUMUZ ORTAYA ÇIKTI"

Adil Serdar Saçan, Oktar ve grubuna yönelik suç örgütü suçlamasıyla  ilk operasyonun 1999'da kendilerinin yaptığına dikkat çekerek, "Operasyonun ardından benim için çok büyük sıkıntılar oldu. Beni çok uğraştırdılar. 19 yıl sonra bu konuda haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı" dedi.

Adnan Oktar ile o dönem emniyette görüştüğünü anlatan Adil Serdar Saçan, şöyle konuştu:

"Gözaltına alındığında kendisiyle görüştüm. Kendisine 'din adamı olup olmadığını' sordum. 'Hayır dinle bir ilgim yok' dedi. 'Arapça biliyor musun?' diye sordum, 'bilmiyorum' dedi. 'Dini kitapları ve fetvaları bizim çocuklar yazıyor' dedi. Biz onları aldığımız zaman, 28 Şubat döneminin paşalarına, 'Bize eziyet ediyorlar. Biz Atatürkçüyüz' diye mektuplar yazmışlardı. Sonra birden bire 'Fethullahçı' kesildiler. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi taraftarı oldular. Yani kimi güçlü görüyorlarsa ona biat ettiler"

Öte yandan Adnan Oktar ve grubuna yönelik 1999 yılında yapılan operasyonda 110 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan aralarında Adnan Hoca'nın da olduğu 20 kişi tutuklanmıştı. Adnan Oktar, yaklaşık 8 ay tutukluluğun ardından tahliye edilmişti. Bu sabah İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan operasyonda ise Adnan Oktar ile beraber 235 kişi hakkında 4 ilde toplam 120 adreste operasyon başlatıldı.

Görüntü Dökümü

------------------

-Adil Serdar Saçan ile röp

-Saçan'ın açıklamaları

-Bugünkü operasyonla ilgili haberleri okuması

-Ofisinde çalışırken

-Genel ve detaylar

===========================

(geniş haber)

7- EZHEL HAKKINDA YENİ SUÇLAMA: 10 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR.

Haber: Yüksel KOÇ/ İSTANBUL,

"Uyuşturucu ve uyarıcı maddeye özendirme" suçundan daha önce açılan davadan beraat eden rapçi Ezhel lakaplı Sercan İpekçioğlu hakkında aynı suçlama ile bir dava daha açıldı. Ezhel'in 10 yıla kadar hapsi isteniyor.

"Uyuşturucu ve uyarıcı maddeye özendirme" suçundan hakkında dava açılan ve bu nedenle bir süre tutuklu kaldıktan sonra beraat eden Ezhel lakaplı şarkıcı Sercan İpekçioğlu hakkında aynı suçlama nedeni ile ikinci dava açıldı.  İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ezhel hakkında hazırlanarak İstanbul Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame kabul edildi.

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN RAPORU ÜZERİNE SORUŞTURMA BAŞLATILDI

İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ülke genelinde uyuşturucu madde kullanımını özendirme ile ilgili sosyal paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımlara ilişkin hazırladığı raporda "Ezhel" adını kullanan şüpheli Sercan İpekçioğlu'nun internet üzerinden yayınlanan şarkılarında uyuşturucuya özendirdiği belirtildi.  Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nca hazırlanan bu raporda şüphelinin şarkılarının bütünlüğü içinde uyuşturucuya özendirdiği savunulan iddianamede, bu nedenle mahkemeden alınan izinle şüphelinin evinde arama yapıldığı ancak herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı kaydedildi.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

İddianamede, şüphelinin ifadesinde uyuşturucuya özendirmekle suçlandığı şarkı sözlerini sadece kafiyeye uydurmak amacıyla seçtiğini, uyuşturucuya özendirme gibi bir amacının olmadığını, hatta 'Yarımınız Yok' isimli şarkısında uyuşturucu maddenin zararlarını anlattığını söyleyerek suçlamaları kabul etmediği belirtildi.

KANINDA ESRAR ÇIKTI

Şüphelinin kan örneğinde esrar etkin maddesi olan THC metaboliti bulunduğu bilgisine yer verilen iddianamede, "Her ne kadar şüpheli suçtan kurtulmaya yönelik ifadesinde; kafiye amaçlı olarak sözleri kullandığını ileri sürmüş ise de Siber Suçlar Daire Başkanlığı'nca tespit edilen ve internet üzerinden yayınlanan şüphelinin seslendirdiği şarkılarda, gerek şarkı sözleri gerekse de şarkının bütünündeki anlatımdan uyuşturucu maddenin kullanımını özendirdiğinin açıkça anlaşıldığı" belirtildi.

10 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİYLE YARGILANACAK

Bu soruşturmanın şüpheli hakkında aynı suçlama ile açılan diğer soruşturmadan ve davadan önce başladığı bilgisine yer verilen iddianamede, şüpheli Sercan İpekçioğlu'nun "Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımını özendirme" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanması istendi. İddianamenin gönderildiği İstanbul Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek duruşma günü verdi.

Görüntü Dökümü:

------------

-Ezhel'in arşiv görüntüleri

=========================

8- İSKİ ÇALIŞANI YANGINDAN 10 ÇOCUK KURTARDI

*Beyoğlu'nda bir evde yangın çıktı. Yan ve üst kattaki evde yalnız oldukları belirtilen çocukları saat sayaçlarını okumak için gelen İSKİ çalışanı kurtardı.

Haber-Kamera: Zeki GÜNAL/İSTANBUL,

Olay saat 12.30 sıralarında Piyalepaşa Mahallesi Yarpuz sokakta yaşandı. İki katlı binanın birinci katında çıkan yangını görenler itfaiyeye haber verdi. Alev alev yanın evin yan ve üst dairesinde çocukların olduğunu fark eden İSKİ çalışanı Sedat Özdemir eve girerek çocukları dışarıya çıkardı. Bir süre sonra gelen itfaiye ekipleri yangına müdahalede bulunarak söndürdü. Tamamen yanan evden itfaiye ekipleri tarafından çıkarılan bir piknik tüpünün patlamamış olması faciayı önledi. Su saatlerini okumak için gelen İSKİ çalışanı Sedat Özdemir "Biz bölgede çalışıyorduk yangın tesadüfen tam karşımızda çıktı. Camdan alevleri görünce evdekilere haber verdik bir sürü çoluk çocuk vardı. Hemen dışarıya çıkardık. Sonra polise ve itfaiye ye haber verdik. 3-5-7 ve 10 yaş aralığında 8-10 çocuk vardı. Çocuklar yangının farkında değildi dışarıya zorla çıkardık. Sonra itfaiye geldi "diye konuştu. Bir diğer mahalle sakini de "Cam patladı, alevler yükseldi. Yanda ve üst katta çocuklar vardı. Çocukların anne babaları evde yok evde yalnızlar" dedi. İtfaiye ekipleri yangının çıkış nedenini araştırırken polis olay sonrası soruşturma başlattı.

Görüntü dökümü:

---------------------

CEP TELEFONU GÖRÜNTÜLERİ

-Alevli yangın

-Çocukları kurtaran Sedat Özdemir'in üst katı uyarmak için cama taş atması

-İtfaiye'nin yangına müdahalesi

-Yaşanan panik

AKTÜEL KAMERA GÖRÜNTÜLERİ

-İtfaiye ekiplerinin soğutma çalışmaları

-Olan biteni izleyen mahalle sakinleri

-Çocukları kurtaran Sedat Özdemir ile röportaj

-Mahalle sakinleri ile röportaj

-Evden çıkarılan piknik tüpü

-Yangın sırasında kurtarılan ve sonrasında döndükleri evlerinin camından olan biteni izleyen iki çocuk

-Yanan evin içi

-Genel ve detay görüntüler

================================

9- DR. YILDIRIM KESER: YARGITAY'IN "ALDATILAN EŞ ÜÇÜNCÜ KİŞİDEN TAZMİNAT İSTEYEMEZ" KARARI TÜM MAHKEMELERİ BAĞLAR

Haber-Kamera: Özgür Deniz KAYA/ İSTANBUL İSTANBUL Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yıldırım Keser, Yargıtay'ın "Aldatan eşin sevgilisinden manevi tazminat istenemez" kararını DHA'ya değerlendirdi. Dr. Keser, "Zina bir boşanma sebebidir. Zina ahlaka aykırı bir fiildir. Ama zinanın varlığından dolayı aldatılan eşin zinaya katılan kişiye karşı manevi tazminat davası açmaya hakkı yoktur. Yargıtay'ın verdiği içtihadı birleştirme kararı tıpkı kanun gibi bağlayıcıdır. Bütün mahkemeleri bağlayıcı bir özelliği var" dedi.

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu, evliliği devam eden biri ile, evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiden diğer eşin manevi tazminat isteyip isteyemeyeceğine dair kararını verdi. Karara göre, aldatılan eş, eşinin sevilisine manevi tazminat davası açamayacak.

"YERİNDE BİR KARAR"

Kararı DHA'ya değerlendiren İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yıldırım Keser, Yargıtay'ın aldığı kararla birlikte karmaşanın son bulduğunu belirterek, "Türkiye'de 1994'ten beri zina bir suç değil. Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu iptal kararından sonra kanun koyucu bunu bir suç olarak düzenlemedi. Ama bu bir boşanma sebebi olarak zaten kanunumuzda hala varlığını devam ettiriyor. Yargıtay uygulamalarında 2014 yılı ile 2018 yılları arasında ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıktı. 2014 öncesinde Yargıtay'ın kararları aslında kendi içerisinde tutarlıydı. Burada 'Zina fiiline katılan kişinin aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğu yoktur' deniliyordu. Ama daha sonra Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay kararlarıyla bu, görüş ayrılıklarına, uygulama farklılıklarına neden oldu. İçtihadı birleştirme kararıyla da artık bu uygulamada yaşanan karmaşa son bulmuş oldu" dedi.

Yargıtay'ın kararının belirsiz duruma açıklık getirdiğini kaydeden Dr. Keser, "İçtihadı Birleştirme Kararının, üniversitedeki öğretim üyelerinin makalelerine, kitaplarındaki görüşlere uygun, yerinde bir karar olduğunu şimdiden söylemek mümkün" dedi.

KARAR BÜTÜN MAHKEMELERİ BAĞLIYOR

Dr. Keser, "Zina fiilinden bahsedilebilmesi için evli kişinin üçüncü bir  kişiyle evlilik dışı cinsel ilişki yaşaması gerekir. Ülkemizde çok tartışılan nokta şuydu: Evli olan kişinin yaşamış olduğu zina fiiline katılan üçüncü şahsın aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğu var mıdır? Bu konuda Yargıtay Genel Kurulunun birbirinden farklı iki kararı oldu. Birinci kararında, 'aldatılan eş, zinaya katılan kişiye karşı manevi tazminat davası açabilir' dedi. İkinci kararında ise 'açamaz' dedi. Son dönemde basına yansıyan karar ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıdır. Birleştirme kararı da tıpkı kanun gibi bağlayıcıdır. Bütün mahkemeleri bağlayıcı bir özelliği var" diye konuştu.

ALDATILAN EŞ ZİNAYA KATILAN KİŞİYE KARŞI DAVA AÇAMAZ

Dr. Keser, "Evet, zina bir boşanma sebebidir. Zina ahlaka aykırı bir fiildir. Ama zinanın varlığından dolayı aldatılan eşin zinaya katılan kişiye karşı manevi tazminat davası açmaya hakkı yoktur. Toplum zinanın sayısının artmasıyla olumsuz etkilenir. Ama bunu bir tazminat sebebi yapabilmemiz ancak kanundaki koşulların gerçekleşmesiyle olur" dedi.

"ZİNAYI YASAKLAYAN YASAL BİR DÜZENLEME YOK"

Türk Medeni Kanunu'nda zinayı yasaklayan yasal bir düzenleme olmadığını belirten Dr. Keser, "Aynı şekilde yurt dışında da yok. İsveç'te Medeni Kanunu'nda da Alman Medeni Kanunu'nda da zinayı yasaklayan bir düzenlemenin olmadığını görüyoruz. Orada da yine bir boşanma sebebi. Zinayı yapan eşin manevi tazminat sorumluluğu yine var. Ama zinaya katılan üçüncü kişinin aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğunu düzenleyen bir yasal düzenlemenin varlığından bahsedebilmemiz mümkün değil" diye konuştu.

EŞTEN TAZMİNAT İSTENEBİLMESİ İÇİN BOŞANMA SEBEBİ KRİTERİ OLMALI

Dr. Keser, "Zina Türk hukukunda hala bir boşanma sebebi. Zina yapan eş, aldattığı eşine karşı manevi tazminattan sorumlu. Yalnız adatılan eşin zinadan dolayı eşinden tazminat isteyebilmesi için mutlaka ve mutlaka bunu bir boşanma sebebi yapması gerekiyor. Boşanma sebebi yapmadıkça, aldatılan eşin zinaya dayalı manevi tazminat isteyebilmesi de mümkün değil" ifadelerini kullandı.

KARARDA ÜÇ ÖNEMLİ NOKTA VAR

Yargıtay'ın içtihadı birleştirme kararında üç önemli nokta olduğunu kaydeden Dr. Keser, şöyle devam etti:

"Bir tanesi, 'eşler arasında aile hukukundan doğan  sadakat yükümlülüğü üçüncü kişi tarafından ihlal edilebilir mi?' Bu soruya olumsuz cevap veriyoruz. Çünkü sadakat yükümlülüğü eşler arasında yüküm ifade eder. Nispi bir özelliği vardır. Üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi mümkün değildir. İkincisi, 'Zina acaba haksız bir fiil midir?' Bu soruya da olumsuz cevap veriyoruz. Çünkü zinayı hukuk sistemimizde  yasaklayan bir yasal düzenleme yok. O nedenden dolayı hukuka aykırılık olmadığı için haksız fiilden bahsedemeyiz. Üçüncü nokta, 'Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile ahlaka aykırı bir fiille bir kişiye zarar verilirse bir tazminat sebebi midir?' Evet, Borçlar Kanunu gereğince ahlaka aykırı bir fiille bir başkasına zarar verilmesi tazminat sebebi olabilir; ama bu ahlaka aykırı fiilin kasten işlenmesi gerekir. Yani zinaya katılan kişi 'sırf aldatılan eş manevi açıdan acı duysun' diye zinaya katılmışsa ancak bu bir manevi tazminat sebebi olabilir. Bunun dışında bunu da manevi tazminat sebebi olarak görebilmemiz mümkün değil."

İÇTİHAT NE DEMEK?

Dr. Keser, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçtihat, 'mahkeme kararı' demek. İçtihadı birleştirme kararı alınabilmesi için ise aynı konuya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Daireleri tarafından veya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından birbirinden farklı karar verilmiş olması gerekiyor. Bu durumda içtihatlar arasındaki ayrılığı gidermek amacıyla içtihadı birleştirme kararı çıkar. Zaten içtihadı birleştirme kararından sonra Yargı mercilerinin bir daha farklı bir görüş beyan edebilmeleri hukuken mümkün olmuyor. Çünkü içtihadı birleştirme kararları bağlayıcı bir özelliğe sahip. İçtihadı birleştirme kararlarını, klasik içtihatlarla bir tutabilmemiz mümkün değil" dedi. İçtihadı birleştirme kararını ancak yapılacak yeni yasa ile ortadan kaldırılabilir."

Görüntü Dökümü:

-------------------

-Dr. Yıldırım Keser ile Yargıtay kararına ilişkin röportaj

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha İstanbul Bülteni - 4 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement