Terör örgütü PKK/YPGnin işgal ettiği dönemde, üst katlarında sözde yargılama yapılan, bodrum katlarının ise cezaevi olarak kullanıldığı bina yeniden düzenlenerek, fiziki şartlarıyla da çağdaş standartlarda bir adliye binasına dönüştürüldü. Yargılamaların hukuk standartlarında gerçekleştirildiği Afrin Adliyesi'nde, DEAŞ'lı ve PKK/YPGli teröristler avukatlarının da katıldığı duruşmalarda yargılanıyor. Yargılanan DEAŞ'lı teröristlerden Abdullah El Fera, "2014 yılında DEAŞ'a katıldım. Halepliyim. Bağdadi'nin ölüm haberini duydum. Bağdadinin ölümü DEAŞ'ı bitirir, zaten çok az kalmıştı" dedi.
Zeytin Dalı Harekatı bölgesinde Afrin dışında Cinderes, Raco, Bülbül, Mabatlı, Şeran ve Şeyh Hadid kasabalarında olmak üzere toplam 7 adliye yer alıyor. Ancak terör suçlularının yargılandığı ağır ceza mahkemeleri yalnızca Afrinde. DEAŞ'lı teröristler işte bu mahkemelerde yargılanıyor. Savcıların hazırladığı soruşturma dosyaları önce tahkikat hakimleri tarafından inceleniyor, daha sonra ihale hakimlerine gönderiliyor. İhale hakimlerince soruşturma dosyası davaya dönüştürülüyor, yargılamalar, ağır ceza mahkemeleri bölgedeki adıyla cinayet mahkemelerinde yapılıyor.
Tel Rıfat bölgesinden Afrin'e geçmeye çalışırken yakalanan Zeyneb Diman ve Rejaa Diab isimli iki DEAŞ'lı kadın terörist, gözaltına alınarak Afrin Adliyesine getirildi. Tahkikat hakimi tarafından sorgulanan DEAŞ'lı kadın teröristlerden Zeyneb Diman, kocasının 9 ay önce Halep'in Buhus bölgesindeki çatışmada öldürüldüğünü, kendisinin de o bölgede bir mülteci kampında gizlendiğini anlattı. Terör örgütünün baskısıyla üzerinde intihar yeleğiyle uzun süre gizlendiğini, eğer yakalanırsa bombayı patlatarak kendisini ve 2 çocuğunu da öldüreceğini itiraf etti. Terörist kadın üzerinde yakalanan tabancayı da kendisini korumak için taşıdığını söyledi.
Rakka'nın terör örgütü PKK/YPG tarafından kuşatılmasından sonra, Halep'in kuzey kırsalına kız kardeşleriyle birlikte geçerek Münbiç'e geçtiklerini söyleyen kadın terörist, ağabeyiyle Afrin kontrol noktasında tutuklandığını anlattı. Eli kanlı terör örgütü DEAŞ üyesi olduğunu da itiraf eden kadın terörist, babası aracılığıyla örgüte girdiğini, örgüt içinden bir teröristle evlendirildiğini anlattı. Suriye'de Mesken, Rakka, Deyr Zor, Haseke bölgelerinde bulunduğunu da söyledi. Sorgusu sırasında soğukkanlı olduğu dikkat çeken kadın terörist, DHA'nın çekim yapmasından bir süre sonra rahatsız oldu ve burkası içinde zar zor görünen gözlerini de örtüsüyle kapattı.
Terör örgütü DEAŞ üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Rejaa Diab adlı diğer kadın terörist ise adliyenin nezarethanesinde bekletilirken DHA'nın sorularını yanıtladı. Gardiyanların çağrısıyla nezarethanenin demir parmaklıklı kapısına yaklaşan Reja Diab, DEAŞ üyesi olduğu iddialarını reddetti. Örgütle herhangi bir bağının bulunmadığını ileri süren kadın terörist, ailesi içinde DEAŞ'lılar olduğunu, babası ve kardeşleriyle birlikte hareket ettiğini, onlar örgüt üyesi olduğu için kendisinin de gözaltına alındığını öne sürdü. DEAŞ'lı terörist Rejaa Diab, pişman olduğunu söyledi.
Tahkikat hakimlerinin açtığı davalarda Cinayet Mahkemelerinde yargılanan terör örgütü DEAŞ üyeleri, avukatlarıyla duruşmalara giriyor. Avukat tutabilecek maddi imkanı olmayanlara, Afrin Barosu avukat görevlendiriyor. Savunma haklarını tam olarak kullanmaları sağlanan terör sanıkları, yargılama sırasında tanık da dinletebiliyor.
DHA ekibi, terör örgütü DEAŞ üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan iki erkek tutuklunun duruşmasını da izledi. Elleri kelepçeli şekilde yerel polis gücünün güvenlik önlemleriyle duruşma salonuna getirilen sanıklar, mahkemede kendileri lehine tanıklık yapacak kişilerin dinlenmesini istedi. Duruşma salonuna getirilen tanıklar, ifade vermeden önce Kurana el basarak yemin etti. DEAŞ üyesi olmadıklarını, terör örgütüne karşı savaştıklarını ileri sürdü. Ancak Cinayet Mahkemesi Başkanı, dosyadaki delilleri tanıklara sorarak, suça konu iddiaların doğruluğunu araştırdı. Dosyadaki delillerle tanık anlatımları arasındaki boşluklar Cinayet Mahkemesi Başkanı tarafından sorgulandı.
Yargılamaları süren tutuklular ile haklarında hüküm verilen DEAŞ ve PKK/YPG'li teröristler ile adli suçlular, Yerel Meclis tarafından kamulaştırılmış boş bir binanın yeniden düzenlenerek cezaevi haline getirildiği Afrin Cezaevinde tutuluyor. Yerel polislerin koruduğu cezaevinde Suriyeli gardiyanlar görev yapıyor. 270 tutuklu ve hükümlünün bulunduğu cezaevinde, 13 tutuklu, 5i hükümlü 18 DEAŞlı, 67 tutuklu ve 24 hükümlü 91 PKKlı, toplam 161 terör suçlusu tutuluyor. Fırat Kalkanı Harekat bölgesinde ise Cerablus, Çobanbey, El Bab, Azez ilçelerindeki cezaevlerinde ise 52 hükümlü, 116 tutuklu toplam 168 DEAŞ'lı, 46 hükümlü, 215 tutuklu toplam 261 PKK/YPG'li tutuklu ve hükümlü var. Cezaevlerindeki DEAŞ'lıların uyrukları ise 147'si Suriyeli, 3'ü Suudi Arabistan, 2'si Tunus, 1'i Mısır, 1'i Ürdün, 1'i Cezayir, 1'i Pakistan, 4'ü Irak, 1'i Azerbaycan, 7'i Rusya vatandaşı. Cezaevinde 3 kadın DEAŞ'lı tutuklunun çocukları da kalıyor.
Cezaevinde güvenlik tedbirleri de üst seviyede. Mahkumlar koğuşlarından gardiyanların gözetiminde çıkıyor, geri döndüklerinde de üst aramasından geçiriliyor. Duruşmalar için adliyeye götürülürken kelepçelenen mahkumlar, cezaevi otobüsüyle taşınıyor. Mahkumlar cezaevine getirildiklerinde de dedektörlü kapıdan geçiriliyor, elle üst araması yapılıyor. Kelepçeleri çıkarılarak koğuşlarına götürülüyor.
DHA ekibi Afrin Cezaevinde vahşi terör örgütü DEAŞ'lı tutuklu ve hükümlülerle özel röportaj yaptı. DEAŞ'lılar, Bağdadinin ölüm haberini duyduklarını anlattı. Bazı DEAŞlı teröristler ise Bağdadinin ölümü DEAŞ'ı bitirir" yorumu yaptı. Bazı DEAŞ'lı teröristlerin ise pişmanlıklarını gizlemedikleri görüldü. Tacikistan uyruklu iki terörist, kanlı örgütün sosyal medya üzerinden örgüte eleman temin ettiğini söyledi.
DEAŞlı terörist Ferdos Şuyifiş, PKK/YPG ile Rakkada karşılaştıklarını, ancak hiç savaşmadıklarını söyledi. Oysa ABDnin PKK/YPG'yi koruma çabasındaki en önemli argümanı DEAŞ'a karşı savaştıkları iddiasıydı. Ancak DEAŞlı teröristin bu itirafı, terör örgütlerinin birbirlerine karşı savaşmadıklarını ortaya koydu. Teröristin terör örgütü PKK/YPG için ısrarla PKK olarak söz etmesi dikkat çekti.
DEAŞ'lı terörist Ferdos Suyifiş, DHA muhabirine şunları anlattı:
"2015 yılında DEAŞ'a katıldım. Tacikistandan telefonla irtibat kurdum. Bağdadinin ölüm haberini aldım. Terör örgütü PKK/YPG ile Rakka'da karşılaştım, ama hiç savaşmadım onlarla. PKK, ABDnin emirlerini uygulayan, onlar adına hareket eden, masum insanları katleden bir örgüt."
DEAŞ'lı teröristlerden İhsan Babayev ise "2015 yılında DEAŞa katıldım. Tacikistandan internet siteleri üzerinden bağlantı kurdum. Bağdadinin ölüm haberini duydum. Bağdadiyle hiç karşılaşmadım. Onu videolarından tanıdım. Bağdadinin ölümünden sonra DEAŞ biter" dedi.
DEAŞ'lı terörist Abdullah El Fera da "2014 yılında DEAŞa katıldım. Halepliyim. Bizim burada olduğu için katıldım. İnternet siteleri üzerinden bağlantı kurdum. Bağdadiyi tanımıyordum, ama ölümü DEAŞ'ı bitirir, zaten çok az kalmıştı" diye konuştu.
Teröristlerden doktor olan Osman Muhammed, 2016 yılında DEAŞ'a katıldığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Benim gibi doktor olan bir arkadaşım Suriyeye gelmemi savaştaki insanlara yardım etmemizi istedi. Burada DEAŞ olduğunu biliyordum, ama savaşta insanlara yardım etmek için İdlibe geldim. Daha sonra Rakkaya gittim, orda çalıştım. Bana 500 dolar para veriyorlardı. Hem sivil insanları hem de yaralı DEAŞlıları da tedavi ettim. Benim silahla hiçbir ilgim olmadı. Yaptıkları katliamları görünce çıkmak istedim ama izin vermediler. DEAŞ'a katılanların hepsi zorla orada kalmadı ama çıkmak isteyenlere ise izin verilmiyordu. DEAŞ'ta Fransız, İngiliz dünyadaki bütün ülkelerden gelen insanlar vardı. Kimi savaş için kimi yardım etmek için gelmişti. Kimi para için kimi ailesiyle gelmişti. Herkesin fikri farklıydı. DEAŞ'a istemeden de olsa katıldığım için pişmanım. Afrin mahkemesinde 7 yıl hapis cezasına mahkum oldum. Bana fırsat verirlerse, burada doktorluk yapmak, insanlara yardım etmek isterim."
Afrin Cezaevindeki kadın koğuşunda ise Rus uyruklu 3 kadın DEAŞ'lı çocuklarıyla birlikte tutuklu bulunuyor. Röportaj yapmak istemeyen kadın DEAŞ'lılar, örgüt üyesi olduklarını inkar etmelerine rağmen, iç giysilerinde drone yapımıyla ilgili videoların ele geçirildiği öğrenildi. Cezaevinde, burada doğan biri bebek, toplam 10 çocuk da kalıyor.
DHA ekibi terör örgütü DEAŞ'lıların yargılamaları yapanlarla da konuştu. Afrin Başsavcısı Muhammed Seir ve Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammed Seif yargılamaların nasıl yapıldığını anlattı.
Afrin Başsavcısı Muhammed Seir, Suriye'deki yargılamalarda hangi kanunların uygulandığı sorusuna, "Zeytindalı ve Fırat Kalkanı bölgesindeki adliyelerde Suriye kanunlarını uyguluyoruz. DEAŞ'lılar ve YPG'liler ile ilgili yargılamaları şu şekilde yapıyoruz. Emniyet birimlerinden savcılığa dosya geliyor. Savcılar onu değerlendirip tahkikat hakimlerine gönderiyor. Tahkikat hakiminin görevi topladığı delileri ihale hakimine (dava açan hakimler) gönderiyor. İhale hakimleri de daha sonra ağır cezaya dosyayı gönderiyor. Ağır ceza mahkemeleri yargılamayı yapıyor. DEAŞ mensupları eğer cinayet işlemişse 15-20 yıl hapis cezası alıyor. Cinayet işlememişse, DEAŞ'a katılmış, yardım etmiş ise 5-7 yıl arası cezalar veriliyor" yanıtını verdi.
Yabancı ülkelerden gelen çok sayıda DEAŞ'lı terör örgütü üyesi olduğunu söyleyen Seir,
"Elimizdeki dosyalardaki sanıkların çoğunun yabancı ülkelerden geldiklerini görüyoruz. Rusya, Ukrayna, Cezayir, Fas'tan gelenler var. Çoğunluğu cinayete karışmadıklarını söylüyorlar ama, ideolojik olarak DEAŞ'a katılmışlar. Ülkelerine dönmek isteyenler var" dedi.
Bazı DEAŞ'lı teröristlerin çok pişman olduğunu, ancak bazılarının aynı görüşte devam ettiğini anlatan Başsavcı Seir, DEAŞ terör örgütünün bittiği değerlendirmesine de bir hukukçu olarak katılmadığını belirtti. Seir, "Fikir bitene kadar DEAŞ tehlikesi bitmez. DEAŞ Suriye'de Fırat'ın doğusunda bitirildi diye düşünülüyor ama, İdlib'de de Afrin'de de sızmalar olduğunu görüyoruz. Demek ki buralara yerleşmeye çalışıyorlar. Ama böyle bir düşünce için erken" dedi.
Terör örgütü PKK/YPG'nin bölgedeki durumuyla ilgili de değerlendirme yapan Seir, "Terör örgütü PKK/YPG'nin durumu, burada 5 yıl hakim olduğu için insanlar üzerinde etki bırakmış. Baskıyla veya gönüllü olarak. Zorla askere alınanlar, zorunlu görevlerde çalıştırılanlar terör örgütü PKK/YPG'den nefret ediyor, düşmanca görüyor. Ama bazıları örgüte sempati duyuyor. Hala terör örgütü YPG'nin geri döneceğini düşünüyor. Ancak Barış Pınarı Harekatından sonra bu insanların da terör örgütü PKK/YPG'yle ilgili umutlarını kaybettiklerini düşünüyorum. Gelecek günlerde daha da etkisini kaybedeceğini düşünüyorum" diye konuştu. Terör örgütü PKK/YPG'nin petrol bölgelerini kontrol altında tutma gayretinin bölge halkı tarafından da fark edildiğini söyleyen Seir, "Fırat'ın doğusunda petrol ve doğalgaz olduğu için yabancı güçlerin o bölgedeki örgütleri yönettiğini düşünüyor insanlar" dedi.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammed Seif ise terör örgütü DEAŞ'lıların avukatlarıyla duruşmalara katıldıklarını belirterek, "Elbette savunma bulundurmak şarttır. Bir sanığın en temel hakkı savunmadır. Eğer avukat tutacak parası yoksa, mahkeme olarak barodan avukat görevlendiriyoruz. Eğer Ağır Ceza Mahkemesi olarak avukat görevlendiremezsek, yaptığımız tüm yargılama boşa gider" dedi.
DEAŞ'lılar arasında özellikle yabancı ülkelerden gelenlerin pişman olduklarını söylediklerini belirten Seif, "Ama özellikle bu sanıkların ifadelerini dikkate almıyoruz. Çünkü bir insan Rusya, Ukrayna veya Avrupa'dan geliyorsa bu ideolojiyi kafasına yerleştirmiştir ki buraya geliyor. Ama yerel halkın bir şekilde kandırıldığını, DEAŞ'ın etkisi altında kaldığını ve zorlandığı görüşüyle, pişmanlıklarının samimi olduğunu değerlendiriyoruz" dedi.
Bazı sanıkların ülkelerine iade edilmek istemediklerini belirten Seif, "Benim baktığım bir dosyada 10 sanık, Rusya, Ukrayna, Kırgızistan'dan gelmişti. Her duruşmada bana yalvarıyorlardı; bizi ülkemize göndermeyin, bizi idam ederler diye. Ancak hepsine hüküm verdik 7'şer yıl hapis cezası. Suriye kanunlarına göre hüküm kesinleştikten sonra hepsi ülkelerine iade edilecek" diye konuştu. Seir, terör örgütü PKK/YPG üyesi sanıkların yargılamalarında da DEAŞ'lı teröristlere uygulanan yasaların geçerli olduğunu belirterek, PKK/YPG de DEAŞ da terör örgütü. Bizim Suriye'de uyguladığımız kanun, her iki örgüte de aynı. PKK/YPG'lilerin dosyalarında bazı sanıklar burada suça katılmış ama kaçmış. YPG bölgesine kaçan sanıkların iadesi olmadığı için zorlanıyoruz. Buraya getirip, yargılayamıyoruz" dedi.
Son Dakika › Güncel › Korkunç itiraf: Çocuklarımla birlikte ölmeye hazırdım - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?