'Yunanistan'ın Durumuna mı Düşelim?' - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

'Yunanistan'ın Durumuna mı Düşelim?'

\'Yunanistan\'ın Durumuna mı Düşelim?\'
15.10.2011 17:20

Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen toplantıda ÖTV zammıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen 18'nci İstişare ve Değerlendirme toplantısının açılış konuşmasında, motorlu taşıtlar, içki, alkol ve cep telefonuna konulan ÖTV zammıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi. Erdoğan, zamları üzerinde ekonomi yönetiminin uzun süre çalıştığını, son kararın kendisinin de değerlendirmesiyle verildiğini belirterek, "Kardeşim sigara içmezsin olur biter. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak? Kalkıp da Porshe kullanacağına 2000 motorun üstünde kullanacağına Fiat, Volkswagen kullan yeter. İşi sıkı tutmazsak biz de Yunanistan'ın durumuna mı düşelim? Biz eşeği sağlam kazığa bağlayacağız. Çünkü biz ayağa kalkan bir ülkeyiz" dedi.

Kızılcahamam Asya Termal Otel'de bugün başlayan ve pazartesi günü sona erecek olan AK Parti kampı İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Erdoğan, 1 saat 50 dakika süren konuşmasında, yeni bir dönem, yeni bir maratonun başında olduklarını, alın ve yüzleri ak olarak milletin huzurunda olduklarını anlatırken, "Bugüne kadar Türkiye'nin imar ve inşası yolunda ülkemize büyük eserler kazandırdık. Şimdi daha büyük eserler kazandırmak için gücümüzü enerjimizi topladık, yeniden koşmaya başladık. Bu maratonun sonunda da biletlimize inşallah altın madalyayı getireceğiz. Bayrağımızı onurla göndere çekeceğiz" dedi. Türkiye'nin AK Parti iktidarı öncesindeki tablosunun çok kötü olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye uçurumun keniranı getirilmişti, siyaset kurumunun derman ve takati kalmamış, demokratik mekanizmalar kilitlenmişti, ülkemiz krizden krize sürükleniyordu. Ülkemiz AK Parti ile ayağa kaltı, büyüme ve gelişme AK Parti ile çok farklı bir konuma kavuştu. AK Parti ile kriz kavramı adeta tarih oldu. İktidarımızda geriye doğru tek bir adım atmadık. Sürekli ileri bir demokrasi, ileri bir hukuk düzeni için, sürekli toplumsal refahı ve huzuru artırmak için alın teri döktük ve bugüne geldik. Demokratik istikrar oturdu, ekonomiyle birlikte halkımızın ekmeği aşı büyüdü. AK Parti ile birlikte Türkiye'nin sözü bütün dünyada dinlenir oldu. Saygınlığımız en üst düzeye çıktı. Şimdi bütün enerjimizi toplayarak yeni bir başlangıç yapıyoruz. İktidar yorgunluğuna zerre kadar prim vermiyoruz, zira gücümüzü milletten alıyoruz. 'Yaşasın millet' diye girdiğimiz yolda ülkemizin yeni hedeflerine milletimizle yürüyoruz. Sayısız engeller barikatlar aştık, sayısız tahkir ve tezyife maruz kaldık ama durmadık. 'Bu şarkı burada bitmez' dedik. Ondan önce de sayısız tuzakla karşılaştık ve ondan önce de yolumuza saygısız barikatlar kuruldu ama Allah'ın izniyle o şarkı orada bitmedi. Kimsesizlerin kimsesi olmak böyle ulvi bir idealle milletimizle elele, gönül gönüle olduk. Partimizi kurduğumuz gün, 'Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' dedik ve Allah'a şükür geride bıraktığımız 9 yılda hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Ne siyaset eskisi gibi oldu, ne de devlet mekanizması eskisi gibi işledi. Türkiye'nin bütün göstergeleri pozitif istikamete çevrildi."

Başbakan Erdoğan, ahlaki zemin esas alınmadan, adalet, paylaşma olmadan, evrensel değerler sistemi esas alınmadan adalet sağlanamayacağını, adaletin paylaşmanın esas alınmadığı bir kalkınmanın ise bize göre higçbir anlamı bulunmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan, geride kalan dönemi 'Aksiyon dönemi' olarak nitelendirmeleri halinde önümüzdeki dönemi çok daha farklı bir anlayışla yönetmek durumunda olduklarını anlattı.

ANAYASA YETKİSİ

Geçen 12 Haziran seçimlerinden milletin yeni bir Anayasa için kendilerine hayati bir görev verdiğini belirten Erdoğan, ".Önümüzdeki en öncelikli mesele budur" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Konu TBMM'nin ve siyaset kurumunun en önemli gündem meselesidir. Bütün samimiyetimizle önyargılar, önkabuller olmadan bütün inandıklarımızı açıkça ortaya koyduk ve '326 milletvekilimiz var, en güçlü partiyiz' demedik. Grubu bulunan 4 parti mi var, 'TBMM Başkanı bizden' 3'er üye mi istiyor, 3'er üye. 'Bizim 326 var dolayısıyla adil bir sayı istiyoruz' gibi bir şartta bulunmadık, 2 ise 2, 3 ise 3. 29 üyesi olan parti de 3 üye, 326 üyesi olan AK Parti de 3 üye vermeyi kabul etti. Niye istiyoruz ki milletse gelin bu üzümü yiyelim, bağcıyla uğraşmayalım, bu işi bitirelim. Çünkü biz bu sözü verdik, gereğini de yerine getereceğiz. Milletin eliyle yapılacak yeni Anayasa için siyaset kurumu başta olmak üzere son derece pozitif bir iklimin mevcut olduğunu düşünüyorum. Biz hiçbir zaman ön kesen olmayacağız. Şimdi iyi bir başlangıç yapılmıştır. Arkadaşlarımız grubu olan partileri ziyaret ettiler. İçeriği konuşmadılar, sadece çerçeveyi konutular. Bir irade zafiyetine uğramadan, politikaya kurban etmeden bu işi bitirelim. Yeni Anayasamız bürokraik idelolojilerin değil, inşallah milletimizin eseri olacaktır. Toplum adına önceden karar veren, özgürlük alanlarını önceden sınırlandıran, belirlenmiş sabitelerle topulumu şekillendirmeye çalışan bir anayasa değil, evrensel değerlerle tezat teşkil etmeyen, milletimizin rızasına uygun bir anayasaya ihtiyacımız var."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1982 yılından bu yana istisnasız her toplumsal kesimin, her siyasal kanadın topluma dar geldiğini dile getirdiklerini, 29 yıldan bu yana tartışılan darbe anayasasının artık bu bedene uygmadığı konusunda herkesin mutabık olduğunu anlattı. Başbakan Erdoğan, "Hatırlayın kamusal alan tartışmaları neler çektik değil mi? Hem bir taraftan gülüyorduk bu tartışmalara, hem de bir taraftan uymak durumunda kalıyorduk. Devleti milletten esirgmeyen toplumsal aiditiyeti gerçekleşitericek bir anayasaya, yüzyıllardır ayakta tutan bir değerler sistemine ihtiyacımız var. Türkiye artık kapalı devre bir ülke değil. Eski vehimle yeni vehimler ekleyemeyiz" diye devam etti:

"Bugünkü ihtiyacımıza ister yen bir kontrat, yeni bir mukavele yeni bir toplumsal sözleşme diyelim, özgürlük alanlarını genişleten yeni bir anayasa şart olduğunda herkes hemfikirdir. Biz sözleşme, toplumsal mukavale gibi kavramların hepsinin sınırlayıcı olduğunu düşünüyoruz. Bu anayasa kiracı ile ev sahibi arasında bir mukavele değil, istisnasız her vatandaşımızın hukukunu güvence altına alan toplumsal bir mutabakat metni olmalıdır. Başta Cumhuriyetimizin bekası olmak üzere, bütün kazanımlarınımızın güvencesi de demokrasidir, millet iradesidir. Devletimizin hukuk zeminini sağlam kılmaktır, gerisi teferruattır, detaydır, usule ilişkindir."

"YENİ DÖNEM"

Başbakan Erdoğan, herkese çağrıda bulunduklarını, Türkiye'nin yeni dünyanının kutup yıldızı olmak için sabırsızlandığını, bütün hesaplarını yeni baştan yapmak, eski yanlışların yerine doğruları koymak zorunda olduğunu bildirirken, şunları anlattı:

"Yeni bir dönem başlıyor, yeni bir sayfa açılıyor. Türk siyasetinin diğer aktörleri önümüzdeki imkanların farkında olma salar da AK Parti bunun farkındadır. Türkiye uzun senelerini kafasını kuma gömerek zayi etti.dünyanın lider ülkeleri arasında olması gerekmen bu ülke bu kifayetsiz zihniyetlerin, çapsız siyasetlerin elinde kör kuruşa mahkum hale getirilmliştir. Bu ülkenin en temel en hayati ihtiyaçları için bile dışarıdan borçsuz arar hale geldik. Delikli kuruluş ile. Gittikleri kapılardan eli boş dönmek durumunda kaldılar. Geçmişte esnafımızın dükkanlarında duvara bir tablo asılırdır. İçimizi acıtan bir tablo. Bir tarafta işleri yolunda giden tüccarın rahat huzurlu halini gösteren bir mutluluk resmi vardı, diğer tarafta işinin gereğini yerine getiremediği, işinin hakkını veremediği için esnafın kararmış dünyası resmedilirdi. O ikinci resmin Türkiye olduğunu düşünürdük ve yüreğimiz sızlardı. Hamdolsun o tablo, duvarlardan indi, tedavülden kalktı. Bu ülkenin dertlerine derman bulacak, ihtiyaçlarına çare olacak gücü kaynağı, potansiyeli her zaman vardı ancak bu bu potansiyeli doğru kullancak milletin beklentilireni siyasitçileri yönetilcleri yoktu. Yolsuzluk, yoksulluk, başını almış gidiyordu. Kökü asırlar öncesine uzanan bu millet, bu kahırlı manzaraları, kendine de ülkesine de yakıştıramıyordu. Siyasetçiler bozdu, milletimiz yeniden yaptı, ne yazık ki bu mücadele sürerken, yıllar yılları kovaladı. Kaynaklar, imkanlar nesiller heba oldu. Çok kıymetli nesillerimiz adeta gün görmeden eriyip gitti."

Başbakan Erdoğan, geçmişe takılıp kalmamak gerektiğini, ancak, geçmişi kolayca unutarak, çok ağır bedeller ödeyen milletin o karanlık yılların muhasebesini yapamadıkları takdirde karanlık filmin yeniden başa sarabileceğini anlattı. Üniversite, ortaokul yıllarımı unutayacağını belirten Erdoğan, ibret alınmadığı takdirde tarihin tekerrür edebileceğini belirtirken, şöyle konuştu:

"Geçmişin günahlarında AK Parti'nin bir payı yoktur. Kimsenin kendi günahıyla yüzleşemediği yerde, Türk siyasetinin karanlık yıllarıyla yüzleşmek de bize düşer. İşte şimdi biz onu yapıyoruz. 3 kasım 2002'den bugüne yaptığımız inanın odur. Hep şunu söyledik. 'Dertli olmak gerekir. Dertli olmayan bu işi bitiremez. Aşık olmak gerekir, aşık olmayan bu işi çözemez. Aşk çok önemli.' Bizler milletimizin yıllar boyunca, sabırla metanetle hak ettiği noktaya getirmek için bir araya geldik. AK Parti siyaseti Türkiye'nin büyüklüğüne inananan, milletimizin asırlardan bu yana edindiği büyük birikim ve tecrübelerin farkında, tarihin ülkemize yüklediği misyonun şuurunda bir partidir. Gölge iktidarların hegemonyasına kilitlenmesine asla razı olmayan, razı olmayacak bir partidir. AK Parti siyaseti, demokrasi içinde millet iradesini, ve hukuk ilkelerini devre dışı bırakacak herhangi bir güç ve iradeye asla yer olmadığını bilen, duruşuyla bu gerçeğin hakkını veren bir siyasettir. Sırça köşklerde yaşamaktan bu milletin dertlerini duyamayacak olanların bu sayfalarda yeri yoktur olmayacaktır. Milletin hissini, zikriyatını, duruşunu beğenmeyenlerin bizim aramızda yeri yoktur, olmayacaktır. Bizi milletten ayrı düşürecek şeylerin bizim kitabımızda yeri yoktur olmayacaktır."

Başbakan, "Hepimiz Türkiye'yiz. Onun için hep beraber Türkiye'yiz. Milletimizin o çok sevdiği şarkıda söylediğimiz gibi, aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz" diye konuştu.

Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini, ilerlemesini isteyemenlerin en öncelikli hedefi bu ahengin ortadan kaldırılmasını istediğini anlatan Başbakan Erdoğan, bu ahangi kimseye bozdurmayacaklarını ifade ederken şöyle dedi:

"Gözünü kırpmadan masum insanların canına kastedenler meşru bir davanın savunucusu olduklarına kimseyi inandıramazlır. Genç, çocuk, kadın, hamile işçi demeden ocaklar söndüren caniler sonunda mutlaka ama mutlaka kaybedeceklerdir. Demokrasinin yollarına mayın döşeyenlerin kandan beslenmesine izin vermeyeceğiz. Terörle müadelede artık yeni bir dönem başlamıştır, süreci yeni baştan ele aldık ve yeni açılımlar, tedbirler geliştirdik, şartlar neyi gererkityorsa o yapılıyor, yapılacak. Terörün acısını en çok o belgede yaşayan masum insanlar çekiyor. Terörün maliyetini en çok onlar ödüyor. Terör acıyı büyüterek varlığını sürdürmek istiyor. Terörist acıyı büyütmek için evine ekmek alan polisime, askerime kurşun sıkıyor ve bunu kalleşçe yapılorlar, gelip arkadan bunu yapıyorlar. Acıyı büyütmek için hamile kadınları, bir veda yemeğine giden genç kızların yoluna pusu kuruyorlar, kurşun sıkıyorlar. Zira o cinayet örgütü kaos, akli selimin kaybolmasını, metanetimizin yokolmasını istiyor. Bu millet bu büyük tuzağa evvelallah düşmeyecek. İnsan hayatına kastedeni, hayata masumiyeti pusu kuranı hep birlikte lanetliyoruz. Terör yoluyla bu milleti birbirine düşürmek isteyenler, bu karanlık ideallerine hiçbir zaman kavuşamayacaklardır."

DIŞ POLİTİKA

Erdoğan, AK Parti olarak dış politikada da ezberleri bozan, paradigmaları değiştiren bir anlayışı bu dönemde hakim kıldıklerini, dış politikayı milletten bağımsız gören, milletin tercih ve beklendtilerine aksi istikamette seyreden anlayışları terk ettiklerini bildirirken, "Dış politikayı adeta bir insansız hava aracı gibi algılayanları dış politikadan ayıklamayı tercih ettik ve onlar tam tersini yaparken, bumerang gibi onlara döndürdük. Şimdi artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok, gündem belirleyen bir Türkiye var. Milletimizin belirlediği istikmamette yürüyen bir dış politika. Milletimizin tasvip etmediği bir dış politikanın peşinden gitmiyoruz, gitmeyceğiz. Halka rağmen hiçbir siyaset meşru sayılamaz. Bunu söylediğimiz için ve bu mesajı dünyaya duyurduğumuz için bizi eleştirinler bilmelidir ki Türkiye'nin tarihine, zenginliğine imkan ve kabiliyetlerine büyük haksızlık ediyorlar. Bu haksızlığı yapanlara fildişi kulelere değil, bölgemizdeki milyonların sesine kulak vermelerini tavsiye ediyorum. Yankılanan Türkiye'nin sesine kulak tıkamak onlara hiçbir şey kazandırmaz. Biz asla bir kahramanlık peşinde değiliz. Hiçbir gizli gündemin de takipçisi değiliz. Zira biz aslımız kadar gönlümüzle, hesabımız kadar aklımızla hareket eden bir kadroyuz. Huzur ve sevgi dolu bir dünya idealine hep birlikte kavuşmaktır" dedi.

Türkiye'nin izlediği politika ile Pakistan, Somali, Gazzeliler'in yardımına koştuğunu, BM'de Türkiye'nin konuşulduğunu, Ortadoğu, Asya, Avrupa ve Balkanlar'da tarihten aldığı güçle yeniden ayağa kalktığını, ABD ile stratejik ilişkilerin artık model ortaklık temelinde yürüdüğünü belirten Erdoğan, "Artık Türkiye rol biçilen değil, rol belirleyen bir aktördür. Artık Türkiye alan el değil, veren eldir. Dün 70 cente muhtaç olan bir Türkiye idik, bugün dünyanın dört bir yanına kalkınma yardımlarında bulunan sadece Somali halkı için halkına yardım çağrıları yaptığı zaman kamuoyu sivil toplum kuruluşları kasada 300 milyon dolar bağış toplayabilen bir ülke haline geldik. 30 milyon dolar ayni yardım gönderen bir ülke haline geldik. İnşallah devamı gelecek. İşadamlarımızla, STK'larla, hayır kuruluşlarımızla dünyanın her yerine yardım eli uzatan, nerede yardım çağrısı varsa oraya ilk giden bir ülkeyiz" dedi.

Türkiye'nin AB'ye ilk resmi başvuruyu 1963 yılında yaptığını, 2002'ye kadar Helsinki anlaşması dışında 1 arpa boyu yol alınamadığını, AB standartlarına yakın olduğu halde neden üye olmadığını onlar gibi kendilerinin de çok iyi bildiğini, yine de "Germeye gerek olmadığını " söyledi.

Dünyada en borçlu ülknine, gayri safi yurt hasılasına oranla Japonya'nın yüzde 220, ikinci Yunanistan yüzde 142, 3'üncü sırada İtalya, yüzde 119. Belçika yüzde 96, İrlanda yüzde 96, ABD yüzde 94. Portekiz yüzde 93 olduğunu bildiren Başbakan Erdoğan, "Euro bölgesi yüzde 85 ile hemen arkaya takılıyor. Onun arkasında Kanada geliyor, yüzde 84, Almanya 83, Fransa 82, Macaristan, İngiltere yüzde 80. Türkiye yüzde 42. Dünyada şu anda 22'nci sıradayız. Bütün bunlarla birlikte hangi yüzle kalkıp da 'Türkiye'yi şöyledir böyledir' diye eleştiriyorlar bunu anlamak da mümkün değil" dedi.

Almanya'dan da hemen G 20 zirvesine katılmak üzere Fransa'nın Cannes şehrine geçerek Türkiye'nin dünya ekonomisine yapacağı katkılara değinecek, muhataplarımızla ikili görüşmeler yapacaklarını açıklayan Başbakan Erdoğan, bazı ürünlere yapılan zamlara değinirken şöyle konuştu:

"Bu ara bazı ürünlere zam yaptık. Alkol, tütün, lüks araçlar vesaire. Tabi hemen başlıdılar; 'Milletvekilleri kendi maaşlarına baksın.' Eline diline dursun ya. Şu bizim 9 yılık süreçte milletvekillerine zam yapmadık. Hani o geçmiş dönemlerde olurdu, yapmadık. Sadece en düşük memur ne alıyorsa milletvekili onu aldı. Ekstra böyle oyunlar yapmayın. 'Her milletvekilinin altında bir araba' diyor. Bir televizyon kanalında izledim. 'Benzinlerini, uçak paralarını veriyor' vesaire falan. Yahu bu terbiyesizliktir. Biz iktdidara geldik milletvekillerinin bütün lojmanlarını sattık yahu. Bu milletvekilleri o lojmanlar satıldığı zaman kalkıp da en ufak bir ses çıkarmadılar. Niye bunu konuşmuyorsun, niye bunu dillendirmiyorsun. Şu anda benim milletvekillerimin çoğu kirada oturuyor. Ayıptır yahu. Böyle milleti tahrik etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Zannediyor milletvekilleri el bebek gül bebek çalışıyor zannediyorlar. Anadolu milletvekilleri gelen bütün misafirleri ağırlamak durumunda. Ankara'da ağırlamadığı zaman o spikerin dediği gibi 'milletvikili oldu bizi artık ağırlamıyor, çay içirmiyor, otelde konaklatmıyor.' derler, diyor. Ayıptır yahu ayıp. Milletin temsilcisini milletiyle ayırıyor. Kardeşim sigarayı içmezsin olur biter. Alkolu biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak. Kalkıp da Porche kullanacağını lüks 2000 silindirin üzerinde kullanacağına Fiat kullan, Volkswagen kullan düşür harcamayı. Ülkenin cari açık sorunu var. İşi sıkı tutmazsak biz de Yunanistan'ın durumuna mı düşelim? Eşeği sağlam kazığa bağlayacağız. Bir taraftan okulları yapacağız, sana okullarında kitapları ücretsiz veren bir devlet var mı? Var, her üniversite öğrencisine istisnasız burs veya kredi veren bir iktidar var mı? 160 bin derslik nasıl yapıldı, bu tedbirlerle yapıldı. Hastanelerde bizim yaptığımız sübvanselerden haberin var mı? Onlar çünkü gönül beylikte dolaşıyorlar. Adeta devleti feda edecek anlayışla yatırımlar yapıyoruz sağlıkta. Bunlar nasıl oluyor acaba. İşte bunlar hep böyle oluyor. Şu anda işsizliğe bakğıyorsunuz Avrupa ülkelerenini ndurumu ortada. Koskoca ABD işsizlikte yüzde 10'a dayandı. Biz 9.2'ye düştük. Benim ülkemde 9 yıl öncesine kadar uçağa binmek bir lükstü. Benim artık orta halli vatandaşım bile rahat rahat uçağına binebiliyor. Bunu görmüyor musun? Bu duruma geldik. Bunlar daha da artacak.

Şimdi yepyeni bir anayasa ile ülkemizde istikrar ile demokrasiyi pekiştirmek istiyoruz."

Başbakan Erdoğan, demokrasi ile kalkınmanın birbirinden ayrılamayacağını, hep beraber hazırlayacakları modern ve sivil bir anayasa ile sadece istikrarı değil, her türlü kazanımı pekiştirmiş olacaklarını, krizin Türkiye ekonomisine kalıcı ve olumsuz etkisi olmayacğını ekledi.

KAMPTAN NOTLAR

Erdoğan, konuşmasının ardından AK Parti Kızılcahamam Gençlik Kolları tarafından annesi için okutulan hatim duası ve mevlidini dinlemek için Yabanabat Camisi'ne gitti. Mevlidi dinleyen Başbakan Erdoğan buradan tekrar toplantıya devam etmek için Asya Otele geçti.

Kızılcahamam Kaymakamlığı, Kriz Ekibi oluşturdu. Kaymakam Mustafa Çit başkanlığındaki ekipte, bir sağlıkçı, bir astsubay, bir polis, bir elektrikçi, bir zabıta, Başbakan Erdoğan ve bakanlar ilçeden ayrılana kadar 24 saat nöbet tutacak.

MHP'li Kızılcahamam Belediye Başkanı Coşkun Ünal, Başbakan Erdoğan'ın annesinin ölümünden dolayı başsağlığı mesajını, bastırdığı bilboardlarda "Başbakanım Başınız Sağolsun" cümlesiyle iletti.

Kampta her yıl olduğu gibi yine sabah sporunu AK Parti Milletvekili Necati Çetinkaya yaptı. Çetinkaya saat 07.00 da spor yaparken, bir süre sonra AK Parti Milletvekili Mehmet Sağlam da kaldığı otelden dışarı çıkarak spor yaptı.

Bu arada AK Parti'nin Kızılcahamam kampı her yıl olduğunun dışında bu kez 4 gün sürecek. Kamp Pazartesi günü akşam saatlerinde Erdoğan'ın kapanış konuşmasıyla sona erecek. - Ankara/ Kızılcahamam

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel 'Yunanistan'ın Durumuna mı Düşelim?' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement