MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Ahmet
Davutoğlu'nun Kürtçeyle ilgili sözlerini eleştirerek "Bizim kimsenin ana dilinde gözümüz yoktur, buna yönelik söyleyecek bir sözümüz de olmayacaktır. Kim olursa olsun anasının diliyle duyacak, onunla konuşacaktır. Bu herkesin en tabii insan hakkıdır. Buna hürmet ve riayet ederiz" dedi.
Bahçeli, Davutoğlu'nun Diyarbakır ve Batman kongrelerinde yaptığı konuşmaları sert bir dille eleştirerek, "Davutoğlu'nun, Türkçe'yle Kürtçe'yi iki eşit kefeye koyması, bunu da süsleyip püslemesi nadir görülecek bir ruhsuzluk ender rastlanacak yozlaşma halidir. Davutoğlu'nun Kobani'yi selamlaması; PKK-PYD'ye verilmiş bir selam, sıcacık bir merhabadır. Ha Kandil'i selamlamak, ha Kobani'yi selamlamak, aralarında hiçbir fark yoktur. Kaldı ki Kobani'de sadece teröristler vardır" diye konuştu.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin bir çok tarım ürününü ithal ettiğini dile getirdi.
2002 yılına göre bugün ithalat miktarlarına bakıldığında, buğdayın 3.1 kat, arpanın 11.7 kat, kuru fasulyenin 1.5 kat, kırmızı mercimeğin bin 234 kat, nohutun 834 kat, şekerin 13 kat, ayçiçeğin ise 6.7 kat artış gösterdiğini ifade eden Bahçeli, "Öyle ki saman bile ithal edilmiştir. Canlı hayvan ve et ithalatıyla hayvancılık dibe vurmuştur. Şiddetli soğuk ve yağışlardan dolayı Doğu Anadolu bölgemiz başta olmak üzere birçok yöremizde hayvanlar açlıkla yüz yüzedir. Bu itibarla hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız sorun yumağının içindedir. Yem bitkileri parası ya ödenememekte, ya da ödenenler bir işe yaramamaktadır. Aşırı kar yağışı ve don vakası nedeniyle; Aydın, Muğla, Antalya, Sakarya, Manisa, Edirne ve daha birçok ilimizde çiftçilerimiz endişe verici zararlarla karşılaşmışlardır. 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkındaki Kanunun henüz bir faydası dokunmamış, kanayan yaralara deva olamamıştır. Mahsulü tarlada kalmış, umutları afetlerle kaybolmuş çiftçilerimize binbir zorluk çıkarılmakta, zarar ve ziyanları karşılanmamaktadır. Bu adaletli bir durum değildir ve mutlaka düzeltilmelidir" dedi.
"MAĞDUR KÖYLERDE, YAYLALARDA MEZRALARDADIR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika ziyaretine ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Davos temaslarına atıfta bulunan MHP Lideri Bahçeli, şöyle konuştu: "Halep yolunda deve izi arayanlar, denize düşüp de yosundan medet uman safdiller, Afrika'da kahramanlık pozu verip millet kesesinden cömertlik yapan uyanıklar, Avrupalıları Türkiye'ye çalışmak için davet eden aklı evveller, size diyorum, size sesleniyorum; akara kokara değil, çuvala girene bakın. Çiftçimizin perişanlığına cesaretiniz varsa odaklanın. Davos'ta maval okuyan Başbakan, Etiyopya'da, Cibuti'de, Somali'de atıp tutan, okullarla uğraşan Cumhurbaşkanı size söylüyorum, uzaklara gitmeyiniz, başka yerlerde mağdur aramayınız. Mağdur kırlarda, köylerde, yaylalarda, mezralardadır. Mağdur Anadolu'nun kucağında, bozkırların yamacında, ovaların koynunda, dağların eteğindedir. Mağduriyet tarlalarda, tezgahlarda, tüyü bitmemiş yetimlerin, adı bile konulmamış yavruların göz bebeklerindedir. Mağdur çiftçimiz, işçimiz, memurumuz, esnafımız, emeklimiz, sanayicimiz, 77 milyon Türk vatandaşıdır. Saraydaki Recep değil, Ermenek'teki Recep mağdurdur"
"REÇETE MHP'DEDİR"
Bahçeli, buğdayın para etmesi için çözümün MHP olduğunu dile getirdi. Tarımsal alanda 13 yıllık AK Parti iktidarı döneminde düşen üretimin canlanması için reçetenin MHP'de olduğunu belirten Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Daralan ekim alanlarını genişletmek, tarımda verimlilik artışını sağlamak için umut MHP'dir. Mazot fiyatlarının belinin kırılması, gübre ve diğer ağır maliyetlerin düşürülmesi için plan ve program MHP'dedir. Çiftçilerimizi desteklemek için geliyoruz. Köylerimizi güzelleştirmek, bolluk vadisi yapmak için iktidara yürüyoruz. Yırtık ayakkabısı su alan, yamalı önlüğüyle okula koşan, kuru ekmekle öğün geçiren küçücük çocuklarımıza müjde vermek için mücadele veriyoruz."
Türk milletinin tamamının hizmetinde ve emrinde olduklarını anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, çiftçilerimizi kalkındırmak, çile akıntısından, pahalılık girdabından, sorun çığından çekip almak için inançlı ve heyecanlıyız. Biz yaparız, herkesi mutluluğa, huzura, dirliğe kavuştururuz. Biz iddialıyız, biz başarırız, biz Türkiye'yi yönetmeye hazırız. 7 Haziran'da, Türkiye üzerine atılmış ölü toprağından silkinerek doğrulacak, Türk milleti Üç Hilal'le yeni baştan doğacaktır. AK Parti'yle gelecek olmaz, olamaz, olmamalıdır. Herkes şunu açık açık bilmelidir ki çiftçi; AK Parti'nin ayağındaki çarık, MHP'nin başındaki sarıktır. Çiftçi; AK Parti'nin oyuncağı, MHP'nin onur davasıdır. Biz davamıza leke sürdürmeyiz, davamızdan geri adım atmayız, davadan asla dönmeyiz."
"KİMSENİN ANA DİLİNDE GÖZÜMÜZ YOKTUR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hafta sonu partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerinde yaptığı konuşmaları eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Davutoğlu'nun konuşmalarını sert bir dille eleştirdi.
Başbakan Davutoğlu'nun 'skandal sözlere imza' attığını öne süren Bahçeli, şöyle konuştu: "PKK'ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve maşeri vicdanla bir kez daha ters düşmüştür. Davutoğlu ne konuştuğundan, ağzından çıkanın nerelere varacağından ya habersizdir, ya da yıllarca gizli ve potansiyel bir bölücü olduğunu özenle saklamayı başarmıştır. Başbakan Diyarbakır'da 'güzel Türkçemizi güzel Kürtçemizle kardeş kılmaya geldik' diyecek kadar bayağılaşmış ve fikren şarampole uçmuştur. Arkasından gazetecilere verdiği mülakatta, 'güzel Kürtçemizi öğrenmek isterim, eve bir gramer kitabı aldım' diyerek şuursuzluk yolculuğunu sürdürmüştür. Evine ne alacağı, neyi okuyup öğreneceği Başbakan'ın bileceği bir şeydir. Başbakan isterse Polinezyalıların dilini de öğrenebilir, Ant Dağlarında kullanılan şiveyle de konuşabilir, elbette bu kendi meselesidir, bize başarılar dilemek düşecektir."
Bahçeli, şeklen de olsa Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan bir şahsın, Türk milletinin gözünün içine baka baka, övüncümüz, kültürel kıvancımız, asırlar içinde zenginleşerek bugünlere vasıl olmuş Türkçe'ye rakip çıkarma aymazlığı içinde olduğunu belirterek şunları söyledi: "Siyasi ön alma değil, tamı tamamına siyasi cinayettir. Camiye gidince namaz kılan, kiliseyi görünce mum yakan Davutoğlu'nun kırdığı pot bini aşmış, yediği herze kırkı geçmiştir. Mersin'de Yörük sömürüsü yapan, Osmaniye'de Hz. Yesevi'ye ve Yörük duasına tutunan Davutoğlu'nun Diyarbakır ve Batman'da yüz ve karakter nakliyle başka bir kılığa bürünmesi kendisi ve siyasi zihniyeti adına fecaattir. Davutoğlu'nun, Türkçe'yle Kürtçe'yi iki eşit kefeye koyması, bunu da süsleyip püslemesi nadir görülecek bir ruhsuzluk, ender rastlanacak yozlaşma halidir. Bizim kimsenin ana dilinde gözümüz yoktur, buna yönelik söyleyecek bir sözümüz de olmayacaktır. Kim olursa olsun anasının diliyle duyacak, onunla konuşacaktır. Bu herkesin en tabii insan hakkıdır.Buna hürmet ve riayet ederiz."
"DAVUTOĞLU, GERÇEKTE KİMDİR KİMLERDENDİR?"
Bahçeli, Türk milletinin dilinin Türkçe olduğunu, bu gerçeğin değişmeyeceğini ve değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini dile getirdi.
Davutoğlu'nun Kürtçe öğrenme merakının bir ihtiyacın ürünü olmaktan çok milletimizin arasına nifak sokma çabasının eseri olduğunu anlatan Bahçeli, şöyle konuştu: "Bir defa dil varsa ve bu dil devlet ricali tarafından teşvik edilip milli dilin karşısına çıkarılıyorsa bölünme zehri bünyeye yayılmış demektir. Davutoğlu'na sorarım, Türkçe'ye kardeş dil olarak Kürtçe'yi görüyorsan, Türk milletinin muadili olarak hangi milleti kabul ediyorsun? Dil bir millettir, dil bir şuurdur, dil bir kimlik nişanesidir. Türk milletinin dili Türkçe olduğuna göre, Davutoğlu'nun güya kardeş dili kime, hangi millete aittir? Başbakan ve saraydaki hamisi Kandil ve İmralı'yla birlikte amaç ve emel birliği yapmış; yeni bir millet inşa etmek için devreye çoktan girmişlerdir. Bu vahim gelişme Türk milleti için öldürücü nitelikli bölücü provokasyondur. Hükümet bin yıllık hukuku parçalamak için tuzak kurmaktadır. Bu yeni bir şey de değildir."
Kürt kökenli kardeşlerimizin ana diline önem veriyor, kullanmalarının önünde engel görmediklerini anlatan Bahçeli, şunları söyledi:
"Bu tartışmasızdır. Ne var ki, Türkçe'nin karşısına mahalli düzeyde bir dilin çıkarılmasını milli birlik ve bütünlük açısından sakıncalı buluyor, yıkıcı olarak değerlendiriyoruz. Davutoğlu, doğduğu ve büyüdüğü topraklara mühür vuran ve rahmet, minnetle andığımız Karamanoğlu Mehmet Bey'in kemiklerini sızlatmış, Türkçe'nin kanına girmiştir. Osmaniye'de Ahmet Sani olduğunu anımsayan, Diyarbakır'da serok Ahmet olmayı yüzünde gülücükler açarak benimseyen Davutoğlu, gerçekte kimdir, kimlerdendir? Başbakan saraya zimmetlenmiş, mizaç ve meşrebini saraya göre sabitlemişse, kendisine diyeceğim şudur: Sayın Davutoğlu, inanma dostuna, saman doldurur postuna"
"DAVUTOĞLU'NUN KOBANİ'Yİ SELAMLAMASI, PKK-PYD'YE VERİLMİŞ BİR SELAM"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na sert sözlerle yüklenen MHP Lideri Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Başbakan Diyarbakır'dan Ayn el Arab'ı, yani Kobani'yi selamlamış ve alnından öpmüştür. Kobani'yi selamladığına göre, bu selamın muhatapları bellidir. Davutoğlu şu konjonktürde, çok istese de IŞİD'e selam veremeyecektir. Çünkü uluslararası toplumun tepkisini çekeceğini bilecek kadar aklı başındadır. O halde Davutoğlu'nun Kobani'yi selamlaması; PKK-PYD'ye verilmiş bir selam, sıcacık bir merhabadır. IŞİD'i püskürttüğü anlaşılan, AK Parti'nin yardım ve yataklığıyla Kobani'yi ele geçiren PKK-PYD'yi sanıyorum ilk kutlayan Davutoğlu'dur. Ha Kandil'i selamlamak, ha Kobani'yi selamlamak, aralarında hiçbir fark yoktur. Kaldı ki Kobani'de sadece teröristler vardır. Davutoğlu dikişi atmış yara gibi, dikimi sökülmüş yama gibidir. Türk milleti bunu da görmüş, böylesi bir çürümüşlüğe de şahit olmuştur. Osmaniye'de, 'nerede Yörük obası varsa onlara selam olsun' diyen bu zihniyet, Diyarbakır'da maske değiştirmiş, bu kez de PKK'yı selamlayacak kadar alçalmıştır. Başbakan selamladıklarıyla özlem gidermek, helalleşip muhabbet etmek istiyorsa, Kandil'in yolu kendisine açık, Kobani ise çok yakındır. Meraklanmasın, PKK'yla Ankara'da kucaklaşması sorun olmuyorsa Kandil'de buluşmasına kimse ses çıkarmayacak ve sonuçta da layığını bulacaktır. Kaygımız odur ki, Davutoğlu'nun yarın kimi ya da kimleri selamlayacağı meçhuldür. AK Parti'nin tadı tuzu kaçmış, raf ömrü çoktan dolmuştur."
Davutoğlu'nun saraydaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra iyice yoldan çıkıp ayarının bozulduğunu anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"İki cambazın bir ipte oynamayacağını öğreten Erdoğan, Davutoğlu'nu hallaç pamuğu gibi atmış ve ruhunun şifreleriyle oynamıştır. Ayrıca Başbakan Diyarbakır'da çok ciddi bir iddiada bulunmuştur. ve Türk bayrağında bulunan hilal ile ayı kaldırmak için birilerinin teşebbüste bulunduğunu açıklamıştır. Başbakan bu namertliğe kimlerin tevessül ettiğini, kimlerin bu tezgahta yer aldığını netliğe kavuşturmalıdır. Eğer bu iddiası açıkta kalırsa kendisi müfteri olarak anılacak, provokatör olarak adlandırılacaktır. Davutoğlu, bayrağı çiğneyen, bayrağı indiren şerefsizler ortada dururken, bulanık suda balık avlamaya yeltenmişse bu kendisine pahalıya patlayacaktır. Bayrak hasımlarıyla kol kola ve uygun adımla yürümesini mesele yapmayan, buna karşılık sanal düşman imal etmeye kadar işi vardıran Davutoğlu, önce Cizre'de olan bitenleri gündemine almalıdır. Cizre'de ihanet bağışıklık kazanmıştır." - ANKARA
Son Dakika › Politika › Bahçeli: 'Bizim Kimsenin Ana Dilinde Gözümüz Yoktur' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?