(ANTALYA)- Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 61'inci Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, seyircilerle film ekiplerini bir araya getirmeye devam ediyor. Festival, yoğun programıyla sürerken, film ekipleri de gösterim sonrası seyirciyle buluşup soruları yanıtlıyor.
Festivalde 8 Ekim Salı günü Ulusal Uzun Metraj Yarışması'ndan iki film ekibi, gösterim sonrası seyircilerin sorularını cevapladı. "Acı Kahve" ve "Balinanın Bilgisi" filmlerinin ekipleri, AKM Aspendos salonundaki gösterimlerin ardından seyircilerle bir araya geldi.
"Acı Kahve" ekibinden senarist- yönetmen Soner Sert, oyuncular Nazan Kesal, Buse Buçe Kahraman, Reha Özcan, Şerif Erol, Atay Yıldız, sanat yönetmeni Natali Yeres ve film ekibinin katıldığı söyleşide Sert, filmin fikrini geliştirirken hep 'kurmaca bir hikayeyi, belgesel gibi çekme' düşüncesinde olduğunu söyledi. Nişan töreni esnasında damadın, daha önceden cinayet işlediğinin ortaya çıkmasıyla gelişen süreci ele alan film için yönetmen, "Totalde küçük burjuva değerleri ya da değersizlikleri üzerine bir şey yapmaya çalıştım" dedi.
" Türkiye'de aile yapısını sorgulayan bir film"
Oyuncu Nazan Kesal ise canlandırdığı anne karakteri hakkında şunları söyledi:
"Aslında anneyi iyi oynadığımı düşünmüyorum. Çok eleştirdiğim bir anne, onu söyleyeyim. Ama eleştirdiğim birini bazen, oyuncu olarak, haklı bulmak istiyorum. Onun doğruculuğuna dayanmak, yaslanmak istiyorum ama ne yazık ki her zaman onaylayacağımız rolleri oynamıyoruz; buradaki anne gibi. Yani bir katile; burjuva diye, daha zengin bir aileye sahip diye o damadın katilliğini sindirebilen bir anneyi oynadım. Aman hiç kimse sindirmesin! Bu film aslında bana göre Türkiye'de aile yapısını sorgulayan bir film. Benim en çok yaslandığım yer bu oldu. Aile her şey midir? Aile kutsal mıdır? Eğer aile her şeyse, kutsalsa o zaman o ailelerin içinde küçücük kız çocukları nasıl öldürülüyor? Eğer aile kutsalsa, aile her şeyse, filmimizde de olduğu gibi, kızın gönlü olmadan anne baba bu evliliğe nasıl razı geliyor?"
Günün bir diğer Ulusal Yarışma filmi, "Balinanın Bilgisi"ydi. Filmin söyleşisine; senarist- yönetmen Önder Şengül, oyuncular Özge Cevher Yüksel ve Şahan Kafkas, görüntü yönetmeni Murat Fas, ortak yapımcı Enis Özkul ve yapım koordinatörü Ayça Bozkurt Atioğlu katıldı. Yönetmen Önder Şengül, sinema sektörünü bırakarak 7 yıl önce yerleştiği Fethiye'de duyduğu bir hikaye üzerine yapmaya karar verdiği bu film için hiçbir yerden destek almadıklarını, tamamen Fethiye'deki amatör desteklerle filmi tamamladıklarını söyledi. Yönetmen, filmdeki karakterin, doğum yapmış bir anne değil de hamile bir kadın olarak gösterilmesinin özel bir tercih olup olmadığı şeklindeki soruyu ise "Çok yerinde bir soru. Çünkü filmin özü, bu sorunun cevabında yatıyor. Bu; doğa, doğum ve doğurganlık üzerine bir film. Zaten bunu bir metafor olarak işlemeye çalıştık ve bu aslında kocaman bir alegori" diye cevapladı.
"Hepimizin birlik olması, birlikte bir güç olmamız çok önemli"
Ulusal Özel Gösterim programındaki "Kelebeklerin Çığlığı" ekibi de AKM Perge salonundaki gösterimin ardından seyircilerle bir araya geldi. Söyleşiye; yönetmen Cengis T. Asiltürk ile oyuncular Altan Akışık, Pınar Alkan, Alper Kafa, Serli Seta Nişanyan ve Buket Tuba Güzel katıldı. Hayata tutunamayan dört karaktere odaklanan filmin yönetmeni, bir soru üzerine tarzını, "Ben başka bir arayışın, romanesk sinema dediğim bir arayışın, peşindeyim" diye tarif etti.
Oyuncu Buket Tuba Güzel de filmin adını, son günlerin ülke gündemi üzerinden şöyle değerlendirdi: "Hayata tutunamamış insanların kopuk hikayelerini anlatıyor filmimiz. Gerçekten özellikle bu konjektörde kadınların üzerinde, değil mi? Hayata hepimizin tutunması, hepimizin birlik olması, birlikte bir güç olmamız çok önemli."
Sınırlardan Sınırsızlığa bölümünde yer alan "Yakamoz" ekibi, AKM Perge salonundaki gösterimin ardından seyircilerin sorularını cevapladı. Söyleşiye; yönetmen Ali Kerem Gülermen ile oyuncular Yetkin Dikinciler ve Kirkor Dinçkayıkçı katıldı. Lozan Antlaşması'nın ardından 1923'te Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi sonucunda göç etmek zorunda kalan iki ailenin hikayesini anlatan film, göç kavramının insani boyutuna odaklanıyor. Yönetmen, hikayeyi, daha önce o bölgede belgesel çekerken öğrendiğini ve bunun üzerine çalıştığını söyledi.
Uluslararası Özel Gösterim bölümünde yer alan "Kör Noktada" (In The Blind Spot) filminin yönetmeni Ayşe Polat, seyircilerin karşısına çıktı. Filmin, bireysel ve kolektif travmayı işleyen, bir üçlemenin son filmi olduğunu belirten Polat, İstanbul'da yaşadığı dönemde her cumartesi Cumartesi Anneleri'ni görmenin kendisini çok etkilediğini dile getirdi. Şahit olduğu manzarayı, "Kalabalık bir caddede, dükkanların, insanların, kalabalık hayatın ortasında yara gibi duran bir şey" diye tarif eden yönetmen, sözlerini şöyle devam etti: "Bir şey yapmak istiyordum ama şunu fark ettim; bir sosyal dram olarak anlatamam. Çünkü çok bilinçaltı bir konu. Kuşaklar üzere devam eden ama konuşulmayan, hep saklı kalan bir travma. Herkes hissediyor, bir yerde var ama tutamıyorsun. O yüzden bunu bir tür filmi, gerilim filmi yapmak daha mantıklı geldi."
"Oyuncu kimliğimi gizleyerek ıslahevlerine girdim ve oraları biraz gözlemledim"
Uluslararası Yarışma Dışı Gösterim programı kapsamındaki "Porsuk" (Skunk) filminin oyuncusu Thibaud Dooms da bugün festival seyircisinin karşısındaydı. İhmal edilmiş bir genç olan Liam'ın hikayesini anlatan filmin başrol oyuncusu; rol ilanını ilk gördüğünde kabul edilmeyeceğini düşünerek ilana başvurmamış. Oyuncu, "Bunun dışında oyuncu kimliğimi gizleyerek ıslahevlerine girdim ve oraları biraz gözlemledim. Çünkü nasıl olduğunu bilmediğim insanları canlandıramam. Birisinin portresini çizmek istiyorsam onu tanımadan yapamam" diye konuştu.
Ulusal Belgesel Yarışma filmlerinden "Türkan"ın, AKM Perge salonundaki söyleşisine, yönetmen Gülay Ayyıldız Yiğitcan ve yapımcı Özlem Özdemir katıldı. Özdemir konuşmasında, "Ben zaten yazarım, cumhuriyet kadınlarını yazıyorum yıllardan beri, onları unutturmamaya çalışıyorum. Geçen yıl da Kadınlar Cumhuriyeti- Bilimin Öncü Kadınları diye bir kitap yazdım 100'üncü yılımız için. Ben yetişemedim ama sevgili Ayşe Yüksel, karakter olarak Türkan Saylan'a çok benzediğimi söyler. Onu hakkıyla, olduğu gibi, bir de bir kadın olarak anlatmak istedim" dedi.
"Her şey TRT Arşiv'deki bir görüntüyle başladı"
Türkiye'nin ilk kız müzik grubu Eroğlu Kızlar Orkestrası"nın hikayesinin peşine düşen, Ulusal Belgesel Yarışma filmlerinden "Bir Orkestranın İzinde" de AKM Perge salonunda seyirciyle buluştu ve gösterimin ardından yönetmenler Musa Ak ve Hasan Basri Özdemir ile yapımcı Akif Kaya seyircilerin sorularını cevapladı. Yapım sürecinin dört yıl aldığını söyleyen Ak, "Her şey TRT Arşiv'de yayınlanan bir görüntüyle başladı. TRT Arşivin YouTube'da yayınlanan bir görüntüsünden yola çıkarak karakterlere ulaşmaya çalıştık. Daha sonra hepsini ikna etmek, çekim yapmak zaman aldı."
Son Dakika › Güncel › Antalya Altın Portakal Film Ekipleri, Seyirciyle Buluşmaya Devam Ediyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?