Ddk'nın Sekizinci Cumhurbaşkanı Özal'ın Vefatına İlişkin Raporu - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

Ddk'nın Sekizinci Cumhurbaşkanı Özal'ın Vefatına İlişkin Raporu

Ddk\'nın Sekizinci Cumhurbaşkanı Özal\'ın Vefatına İlişkin Raporu
13.06.2012 16:18

Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatına ilişkin raporunda, Tıbbi Uzmanlar Heyeti'nin, Özal'ın ölüm nedeninin belirlenebilmesi ve vefatıyla ilgili şüphe ve iddiaların izah edilebilmesi için takdiri adli...

Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatına ilişkin raporunda, Tıbbi Uzmanlar Heyeti'nin, Özal'ın ölüm nedeninin belirlenebilmesi ve vefatıyla ilgili şüphe ve iddiaların izah edilebilmesi için takdiri adli makamlara ait olmak üzere feth-i kabir yapılmasının uygun olacağı sonucuna vardığı bildirildi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatı üzerine Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatını inceleyen DDK, raporunu kamuoyuna açıkladı.

Raporda, Özal'ın Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Büyük Acil Polikliniği'ndeki muayenesine ilişkin dosyada belgeler ve yapılan işlemlerle ilgili bilgi verildiği ancak ölüm sebebine ilişkin herhangi bir görüş belirtilmediği, tespitte bulunulmadığı ifade edildi.

Kalp Damar Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesi'nde düzenlenen doktor gözlem formunda da ölüm sebebine ilişkin herhangi bir belirlemede bulunulmadığı vurgulanan raporda, ölüm sebebinin ölüm raporunda, "koroner arter hastalığı ve kardiak arrest" olarak tespit edildiği vurgulandı.

Gömme izin kağıdında ise ölüm sebebinin "kalp yetmezliği" olarak gösterildiğine işaret edilen raporda, "Yürütülen inceleme sırasında, ölüm sebebinin belirlenmesinde hangi tıbbi verilerin esas alındığına yönelik düzenlenmiş herhangi bir belge ve/veya tutanağa ulaşılamamıştır" ifadeleri kullanıldı.

-"Kesin ölüm nedeni için otopsi yapılması gerekir"-

Raporda, ölüm raporunda imzası olan doktorların, zehirlenme dahil ölümünde şüpheyi çağrıştıracak herhangi bir bilginin kendilerine verilmediğini ifade ettikleri belirtildi.

Prof. Dr. İlhan Paşaoğlu, Prof. Dr. Kubilay Varlı ve Doç. Dr. Metin Demircin'in "kesin ölüm nedeni için otopsi yapılması gerektiği, otopsi yapılmadan kesin ölüm sebebinin belirlenemeyeceği" yönündeki açıklamalarına da yer verilen raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Merhum Cumhurbaşkanı'nın hasta dosyasının tetkikinde, Dr. M. Kadri Altundağ ile Dr. Erhan Atahan (Çekiç) tarafından düzenlenen doktor gözlem formunun, 'hikaye, muayene ve hastalığın gidişi' bölümünde, muayene ve hastalığın gidişiyle ilgili bilgi ve bulgulara yer verilmekle birlikte hastanın öyküsüne dair herhangi bir kaydın bulunmadığı görülmüştür.

Merhum Cumhurbaşkanı'na Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde müdahalede bulunan doktorlar, merhum Cumhurbaşkanı'nın 17 Nisan 1993 tarihinde nasıl rahatsızlandığı hususunda yakınlarından doğrudan bilgi almadıklarını, sabah spor yaparken rahatsızlandığı bilgisinin kendilerine kimin tarafından verildiğini bilmediklerini ifade etmektedirler."

-"Hasta öyküsü alınmış olsaydı..."

Özal'ın vefat ettiği gün rahatsızlandığı saatin, rahatsızlanması sonrası ilk kimin tarafından görüldüğünün, sabah birden fazla rahatsızlık geçirip geçirmediğinin, Köşk'te kendisine müdahale edilip edilmediğinin, rahatsızlanma sebebi ve şeklinin, rahatsızlandığı yer ve bulunduğu konumun, ambulansa ne şekilde götürüldüğünün, hastaneye götürülmesi esnasında tıbbi yardım alıp almadığının kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olamadığı belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Eğer Merhum Cumhurbaşkanı'nın Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde 'hasta öyküsü' alınmış olsaydı, yukarıda belirtilen hususların tespitiyle yaşanan sürece ilişkin tartışmaların önüne geçilebilmesi ve merhum Cumhurbaşkanı'nın ölüm sebebinin belirlenmesinde hayati önemi haiz yeterli veriye dayanılarak sağlıklı değerlendirme yapılması, yapılan bu değerlendirmeye göre de merhum Cumhurbaşkanı'nın ölümünde şüphe olup olmadığı ve buna bağlı olarak da ölü muayenesi ve otopsiye gereksinim duyulup duyulmayacağı (görevi başında ölen bir Cumhurbaşkanı gerçeği dikkate alınmasa bile) hususunda tespit yapılabileceği düşünülmektedir."

-"Neden otopsi yapılmadığına ilişkin belge yok"-

Özal'ın ölüm sebebinin, ölüm raporunda ve gömme izin kağıdında iki farklı terimle ifade edilmiş olmasına ve ölüm sebebine ilişkin Tıbbi Uzmanlar Heyeti'nce varılan sonuca da yer verilen raporda, şu ifadeler kullanıldı:

"Tıbbi Uzmanlar Heyeti raporunda; Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde belirlenen ölüm nedeni, tahmini ölüm nedeni olarak nitelendirilmekte ve gerçek ölüm nedenine ilişkin herhangi bir çalışma yapılmadığı ortaya konulmaktadır. Ayrıca aynı raporda Merhum Turgut Özal'ın gerek Türkiye'deki gerekse Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hastane ve laboratuvarlardan toplanan tüm sağlık verilerinin değerlendirilmesi sonucunda, Merhum'un ölüm nedeni olarak 'ani kalp ölümü olasılığının' tamamen dışlanamamakla birlikte 'uzak bir ihtimal olarak' görüldüğü, 'kalp dışı ve özellikle de doğal ölüm nedenleri dışındaki ihtimallerin' de düşünülmesi gerektiği ve bazı bulguların ise ölüm nedeni olarak

'organofosfat zehirlenmesini' de akla getirebileceği ifade edilmektedir."

Özal'ın vefatından sonra ölümünün şüpheli olduğuna ilişkin iddiaların çeşitli zamanlarda ve farklı mecralarda dile getirildiği anımsatılan raporda, bu iddialara kaynak olabilecek olaylara da yer verildi. Bu kapsamda, Özal'ın silahlı suikast girişimine maruz kalmasının, cumhurbaşkanı ve devletin başı olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya olduğu tehlikelerin doğrudan muhatabı olmasının, sağlık sorunları olmakla birlikte yoğun yurt içi ve yurt dışı programlarını aksatmadan yürütürken ölümünün aniden gerçekleşmesinin sıralandığı raporda, Özal'ın vefatında şüpheli durumun varlığını çağrıştıran yeterli emarelerin olduğu ifade edildi.

Ölümünün resmen açıklamasından çok kısa süre önce kan örneğinin alınmış olmasının ve saç tellerinden bir miktar kesilmesinin o dönem itibariyle bazı kişilerde şüphe oluştuğuna işaret ettiği belirtilen raporda, "Yapılan inceleme sürecinde otopsi yapılmamasına neden ihtiyaç duyulmadığı hususunda bilimsel gerekçeleri ihtiva eden herhangi bir belgeye de rastlanılmamıştır" görüşüne yer verildi.

-"Feth-i kabir uygulaması uygun olabilir"-

Hastalığının başından beri doktor gözetiminde olmasına rağmen Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümün ardından doktorlar heyetinin "devlet ciddiyetinin gereği" olarak "otopsi yapılmasına neden ihtiyaç duyulmadığına" yönelik tutanak hazırladıklarına işaret edilen raporda, Özal'ın vefatında böyle bir uygulamanın yapılmadığı vurgulandı.

Raporda, "Ne şekilde rahatsızlandığı, rahatsızlığının seyri, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne getirildiğindeki durumunun ne olduğu (ölü mü/sağ mı) yönünde sağlıklı bir bilgiye erişildiğine ve değerlendirildiğine dair kayıt altına alınmış bir veri olmaksızın otopsi yapma ihtiyacı duyulmadan ölüm sebebi belirlenmiştir" ifadesine yer verildi.

Raporda, Tıbbi Uzmanlar Heyeti'nin şu değerlendirmelerine yer verildi:

"Özal'ın ölümüne yönelik şüphelerin ve zehirlenme iddialarının açıklığa kavuşturulabilmesi için öncelikle ailede var olduğu beyan edilen saç telleri üzerinde yapılacak bazı tetkiklerin ölüm nedenine yönelik -özellikle zehirlenme iddialarına- cevap oluşturabileceği,

Kişilerin kesin ölüm nedenlerinin belirlenmesinde otopsi işleminin 'altın standart' olarak kabul edildiği, merhum Cumhurbaşkanı'nın naaşı üzerinde otopsi yapılmadığı için kesin ölüm nedeninin tespit edilemediği, çürüme olayının istisnalarının olduğu, kimyasallarla etkileşim durumunda (tahnit) uygun şartlarda çürümenin kısmen ya da tamamen engellendiği, dolayısıyla birçok adli tıbbi delilin korunduğu, çürümenin gerçekleştiği cesetlerde dahi uzun yıllar çürümeden kalan kemik, tırnak, saç artıkları, sarıldığı pamuk, kefen gibi eşyalarından toksikolojik incelemelerde faydalanıldığı, feth-i kabir suretiyle yapılacak otopside faydalı bilgilere ulaşılabileceği dikkate alındığında, merhum Cumhurbaşkanı'nın ölüm nedeninin belirlenebilmesi ve vefatıyla ilgili şüphe ve iddiaların izah edilebilmesi için -sonuç alınıp alınamayacağı kesin olarak bilinememekle birlikte- takdiri adli makamlara ait olmak üzere feth-i kabir yapılmasının uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır."

-Re'sen otopsi için düzenleme önerisi-

Türk hukuk sisteminde görevi başında vefat eden devlet adamlarına re'sen otopsi işlemi yapılmasına dair bir düzenleme bulunmadığı hatırlatılan raporda,

"Sekizinci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın vefatında yaşanan süreç de göz önünde bulundurulduğunda, görevi başında vefat eden devlet ricaline

(cumhurbaşkanı, TBMM başkanı, başbakan, bakanlar, yüksek yargı organlarının başkanları/başsavcıları, genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları gibi) mutlak surette otopsi yapılmasını, vücuttan kan, doku, tırnak gibi örnekler alınmak suretiyle tetkik yaptırılmasını ve alınan bu örneklerin belli bir süre muhafaza edilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir" ifadeleri kullanıldı.

Özal'ın vefatına ve bu süreçte yaşananlara ilişkin şüphe ve tereddütlere dair araştırma, inceleme ve soruşturma yapılmasının gerekliliğini gündeme getiren taleplerle yetkili makamlara yapılan müracaatlara da yer verilen raporda, adli ve idari makamlarca konuyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapılmadığının görüldüğü kaydedildi.

(Bitti)

Muhabir: Eda Ünlü Özen

Yayıncı: Eda Ay - ANKARA

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Ddk'nın Sekizinci Cumhurbaşkanı Özal'ın Vefatına İlişkin Raporu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement