İşte Medyanın DHKP-C Aşkının Nedeni - Son Dakika
Güncel

İşte Medyanın DHKP-C Aşkının Nedeni

İşte Medyanın DHKP-C Aşkının Nedeni

GENAR Başkanı açıkladı

06.04.2015 09:38  Güncelleme: 09:41

GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş: "DHKP-C, Almanya, Paralel örgüt ve medyanın içinde bulunduğu bir ittifak ülkeyi yönetilemez hale getirmeye çalışıyor. Seçmen ise istikrar istiyor. Ülkede istikrarı AK Parti temsil ediyor. Kaostan faydalanmak isteyenler hiçbir seçimde kazanamadı."

Türkiye'nin tam da barış sürecine kilitlendiği bir dönemde terör yine ülke gündeminin en üst sırasına tırmandı. Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girişinden birkaç gün sonra Özdemir Sabancı'yı katleden DHKP-C, barışa en yakın olduğumuz dönemde gerçekleştirdiği terör eylemleriyle yine toplumun nefretini üzerinde topladı.

Peki ne yapılmak isteniyordu? Ülkede kaos çıkarmak, devleti yönetilemez hale getirmek isteyenler kime hizmet ediyordu?

Son günlerde bu konuda yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çeken GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş ile DHKP-C terörünü ve örgütün yurtiçi-yurtdışı uzantılarını konuştuk

-Tam da barışa bu kadar yaklaşmışken yeniden terörü konuşmaya başladık. Nereden çıktı bu örgüt?

Örgütlerin kuruluş dönemlerinde kendilerine anlamlı gelen bir dönemleri vardır. İdeolojiler çökünce örgütler amaçsız kalır. Ama cinayet işleme potansiyellerini hep diri tutarlar. Gerek kendi hayatiyetini devam ettirmek, gerekse uluslararası istihbarat örgütlerinin işlerini görmek için zaman zaman ortaya çıkarlar. DHKP-C örgütü öldürmeyi bir örgüt politikası olarak cinayeti merkeze almış bir örgüt. Başka bir faaliyeti yok. Cinayeti halkın meşru bir tepkisi olarak görüyorlar ve amaçlarını cinayet işleyerek gerçekleştiriyorlar.

-Peki DHKP-C neden şimdi ortaya çıktı?

Refahyol Hükümeti kurulduğunda ülke ekonomisi iyileşmiş ve ekonomi önemli bir trend yakalamıştı. 28 Şubat darbesi ile birlikte Hükümet devrildi. Ardından kurulan koalisyon hükümetlerinde ülke hiç olmadığı kadar yoksulluğa sürüklendi. Bugün Türk ordusuna darbe yaptırmaya gücü yetmeyen güçler, yanlarına Paralel Suç Örgütü'nü alarak yeni aynı 28 Şubat döneminde olduğu gibi iktidarı yıpratarak düşürmeyi hedefliyor.

-Son terör eylemleri ile Paralel örgüt arasında bir ilişki mi kuruyorsunuz?

Ben güvenlik konusunda uzman değilim fakat şu bir gerçek ki devletin güvenlik kurumlarından güç temerküz ettiren gruplar her zaman yasadışı örgütleri de kullanma kabiliyetine sahiptir. Hele bu işi içinde istihbarat kullanmada devletler kadar deneyimi olan Paralel örgüt varsa durup düşünmek gerekir. Paralel örgüt, bürokrasiden tasfiye edilirken devletin elinde olan örgütlerle ilgili bütün teknik bilgileri ve hafızayı örgüt yanında götürmüştür. Bu devlet için büyük bir zaaftır. Bütün dünyada Türkiye Cumhuriyeti'ni karalamak için yoğun çaba sarfeden bu grubun ülkeyi kaosa sürüklemek için her yola başvuracağından hiç şüphemiz olmasın.

-Küresel güçler de var mı bu oyunun içinde?

Türkiye dünyadaki bütün devletlerin ilgi odağındadır. Acı olan şu ki her güç odağının Türkiye'de uzantıları var. İstenildiğinde bu uzantılar eliyle Türkiye'de kargaşa çıkarabiliyorlar. Öncelikli olarak dışarıdakilere kızmadan Türkiye devletine düşen güçlü devlet olarak kendi tedbirini kendisi almasıdır. Özellikle Almanya'ya dikkat çekmek istiyorum. Devlet olarak dünyadaki hiçbir operasyonun arkasında doğrudan gözükmemelte beraber ülkelerin sinir uçlarında Almanya vardır. Türkiye'nin problemli sayılan bütün alanlarında faaliyet gösteren STK'larla Almanya'nın ilişkilerine dikkat etmek lazım.

-Almanya'nın Türkiye ile ne problemi olabilir?

Gelişen, büyüyen, bölgedeki gücünü pekiştirmiş bir Türkiye birçok ülke için bölgede bir rakip durumundadır. Hiçbir devlet, yakın ya da uzak vadede kendi nüfuz alanını daraltmış başka bir devlet istemez. Almanya, giderek güçlenen Türkiye'nin Balkanlar da ve Rusya'da kendi nüfuzunu daraltmasına izin vermek istemez.

-Logolarında "Türkiye Türklerindir" yazan, Cumhuriyet ile yaşıt yerleşik medyanın taşeron terör örgütlerine sempatisini nasıl değerlendirmek gerekir?

Bu cinayet doğrudan devletin varlığına kasteden bir cinayettir. Maalesef Türkiye'de bazı sol aydınlar bu tür terör örgütlerle ideolojik yakınlık hissetmekte ve yapılan terör saldırılarına mantıklı sebep aramaya çalışmaktadırlar. Cinayete makul sebep aranmaz. Cinayet cinayettir. Acı olan şu ki bu ülkede yaşayan bazı zümrelerin kendi ülkelerinin geleceği ile ilgili bir hayalleri yoktur. Devlete ve Hükümete kin tutmak, kaos oluşturmak ve bu kaostan bir fayda ummaktan başka biri çabaları da yoktur.

-Türkiye'nin en köklü gazetelerinin doğrudan devleti hedef alan terör örgütlerini kendilerine bu kadar yakın hissetmesini hala anlayabilmiş değilim…

Medyanın DHKP-C sempatisini anlamak için biraz geriye gitmek gerekir. 12 Eylül öncesi Türk solunu analiz edecek olursak başlangıçta ideolojik gruplarla, yasadışı örgüt mensupları aynı çatı altında bulunan insanlardı. Süreç içerisinde bunların bir kısmı yöntem olarak şiddeti tercih ederken diğer kesim sosyal alan içerisinde kaldı. Sosyal alanda kalan insanlar şimdi merkez medyanın önemli pozisyonlarında. Şiddeti bir metod olarak kullanan terör örgütleri ile zihinsel anlamda kendisini ayrıştıramama problemi de Türkiye soluna ait bir arızadır. Bu zihinsel yapı zaman zaman Çağlayan'daki saldırıda olduğu gibi şiddeti ve terörü sempatik gösterme aymazlığına düşebiliyor.

-Doğan medyasının örgüt propagandasına alet olmasını böyle mi anlamamız gerekir?

Terörün amaçlarından bir tanesi de topluma korku salmak ve yaptığı işi alabildiğine geniş kitlelere ulaştırmaktır. Bu konuda dikkatli davranmayan Doğan medya gibi kuruluşlar terörün iletişim için güttüğü amacı kolaylaştırmıştır.

-Pensilvanya medyası ile ittifak halinde olan Cumhuriyet'in örgüte mütemadiyen destek vermesine ne diyorsunuz?

Garip bir şekilde Türk devletinin yıpratılması konusunda cemaat medyasıyla Cumhuriyet gazetesi arasında bir amaç birliği oluşmuştur. Çarlie Hedbo'da bütün Müslümanları yaralayacak o saygısız hamleyi yaparken de aralarında gizli bir dayanışma görülmüştür. Birincinin cürmüne ötekiler zımmen destek vermiştir. Ardından Cumhuriyet okuruna rağmen gerçekleştirilen Ergenekon Savcısı ve Ahmet Altan röportajları da hep bu amaç doğrultusunda gerçekleşti.

-Anladığım kadarıyla tehlike DHKP-C'den ibaret değil. Büyük bir ittifak ile karşı karşıyayız

Evet Dünya sistemi başta hükümet olmak üzere yerli olan herşeye savaş açmıştır. Müstemleke zihniyetine sahip olan ve farklı farklı şekillerle uluslararası güçlerle ilişkileri olan gruplar Türkiye Cumhuriyeti'ni yıpratmak için ittifak halindedir. Bunu Cumhuriyet gazetesi ve Cemaat açık olarak yaparken Doğan medyası örtülü olarak yapıyor.

-Peki bu ittifakın kaos senaryoları siyasetin geleceğini nasıl etkiler?

Vatandaş ortalaması huzur ve güvenlikten yanadır. Bu tür kaos ortamlarında insanlar istikrara ve devlete yakın durmayı tercih ederler. Bundan önceki bütün seçimler, kaos planlayanların aleyhine gelişti. Birileri kaosu tırmandırdıkça millet de iktidardan ve güvenden yana tercihini kullanacak. Seçmen devletine ve istikrarın korunmasına daha çok yaklaşacaktır.

-Neden bütün tartışma Aleviler etrafında dönüyor? Alevi vatandaşlarımız bu durumdan rahatsız değil mi?

Kürt meselesi çözüme doğru giderken içerideki ve dışarıdaki kaos planlayıcıları bütün oklarını Alevi vatandaşlarının üzerine odaklandırdılar. Bu tür girişimlerden Alevi vatandaşlarımızın rahatsız oluduğunu düşünüyorum. Berkin Elvan'ın acılı ailesi bile bu konuda rahatsızlığını açıkça deklare etmiştir. Konuyu Berkin Elvan'ın öldürülmesine getirecek olursak aslında bu eylemle birlikte DHKP-C Berkin Elvan'ı bir daha öldürmüştür.

-Çağlayan Adliyesi'ndeki terör saldırısı "Gezi Ruhu" algısını değiştirdi mi?

Gezi hadisesinde sivil gruplar da vardı yasadışı örgütler de. Yasadışı örgütüler ilerleyen günlerde Gezi sürecine el koydular. En etkin gruplardan birisi de DHKP-C idi. Bu grubun bir cinayetle ortaya çıkması geriye dönük Gezi ittifakının da derinden sorgulanmasına yol açtı. Gezi'de çevre duyarlılığıyla sokağa çıkan insanların bu süreçten memnun olma ihtimali yoktur. Gezi'deki şiddet eylemleri ve oradaki DHKP-C etkinliğine bakınca ortalama Türkiye insanı bu cinayetle Gezi'deki fotoğrafı özdeşleştirir.

-Siz aynı zamanda Türkiye'nin en önemli araştırma şirketlerinden birinin başkanısınız. Seçimlere 2 ay kala anketlerde son durum nedir?

Yaptığımız son araştırmalara göre AK Parti'nin oy oranı %47'nin biraz üzerinde görünüyor. CHP %23-24 ve MHP ise %14-15 bandında gidip geliyor. HDP'nin ise hala durumu kritik. %8,5-9 bandında olduğunu söyleyebilirim.

-Şiddet olayları artarsa halkın siyasi tercihleri nasıl değişir?

HDP'nin Anadolu'dan ve büyükşehirlerden oy beklentisi var. Terör korkusu bu beklentiyi boşa çıkarır. Cinayet işleyenlere yönelik sempatik yaklaşım sürdürülürse CHP de bu süreçten zararlı çıkar. Terör karşısında istikrarı temsil eden AK Parti ise her zaman ortalama tercih edeceği birinci parti olacaktır.

Sabah

Kaynak: Ensonhaber.com

Son Dakika Güncel İşte Medyanın DHKP-C Aşkının Nedeni - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement