Kanyondaki çöpleri görünce eğitimi kesip temizlik yaptılar
ANTALYA'nın gözde turizm noktalarından Köprülü Kanyon'da doğada arama kurtarma eğitim çalışmalarını sürdüren 2 eğitmen ve 14 kişilik İHH İnsani Yardım Vakfı Acil Yardım & Arama Kurtarma ekibi, çevredeki kirliğiği görünce eğitim çalışmalarını yarıda kesip, kanyonun en tehlikeli noktalarına inerek çöpleri topladı.
Ekip eğitmeni Feyzi Öztürk, Denizli İHH ekibiyle birlikte 16 kişilik grup olarak 2 günlük eğitim için Manavgat'taki Köprülü Kanyon'da bir araya geldiklerini belirterek, "Antalya ekibi olarak Denizli ekibiyle birlikte 'uçurumdan sedyeyle yaralı çıkarma', 'hava hattı kurularak akarsudan yaralı geçirme', 'hava hattından bireysel akarsudan karşıya geçme' gibi çalışmalar yapmayı planladık. Ancak kanyondaki kirliliği görünce dayanamadık ve eğitimi yarıda keserek temizlik yapmaya karar verdik" dedi.
'ÇÖPLER ARASINDA ÇOCUK BEZİ BİLE VARDI'
Bellerine bağladıkları iplerle kanyona inerek, kanyonu gezenler tarafından atılan pet şişe, teneke kutu, poşet, boş sigara paketleri gibi çöpleri topladıklarını söyleyen Öztürk, "Çöpler arasında çocuk bezi bile vardı" dedi. Yaklaşık 4 saat boyunca kanyonun ulaşabildikleri noktalarını temizlemeye çalıştıklarını anlatan Öztürk, "Ekip olarak yaptığımız temizlikte 4 büyük çöp torbasıyla topladığımız çöpleri konteynerlere götürüp bıraktık" diye konuştu.
'LÜTFEN DOĞAYA DAHA DUYARLI OLALIM'
Köprülü Kanyon'un Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden biri olduğunu ve her yıl yüzlerce turist tarafından ziyaret edildiğini vurgulayan Öztürk, "Bizim ricamız bu güzelliği gezen ziyaretçiler, lütfen doğaya karşı daha duyarlı olsun. Çünkü birçok çöpün doğada yok olması yıllar sürüyor. Güzellikleri birlikte korumamız gerekiyor" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
-İHH eğitmeni Feyzi Öztürk belinde iple kanyondayken röportaj
-İHH ekibi bellerinden iplerle kanyondan çöp toplarken detay görüntüler
-İHH ekibi akarsu üzerine kurulan hava hattından sedyeyle yaralı geçirirken görüntü
-İHH ekibi hava hattından bireysel olarak geçerken
-İHH ekibi eğitim çalışmalarından detay görüntüler
Haber: Selma KUNAR- Kamera: ANTALYA-DHA)
=================
'Kırmızı elmas'ta yılın son hasadı başladı
Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa), - BURSA'nın İnegöl ilçesinde üretilen 'Kırmızı Elmas' olarak nitelendirilen Kurşunlu çileğinde yılın son hasadı başladı. Yılda 7 kez toplanan yediveren cinsi çileğin Aralık ayına kadar hasadı sürecek. 8 bin dönüm alanda 150 bin ton rekolteye ulaşılması beklenen çileğin tarlada kilosu 7 ila 9 lira arasında satılıyor.
Kırsal Kurşunlu Mahallesi'nde yaklaşık 8 bin dönüm alanda üretimi yapılan çileğin son hasadı başladı. Mahallenin tek geçim kaynağı olan çilek, Türkiye'nin dört bir yanına gönderiliyor. Günlüğü 60 liraya çalışan kadın işçiler tarafından toplanan çilek, tarlada 7 ila 9 liraya alıcı buluyor. İlk hasadına nisan sonunda başlanan, 7 kez yapılan çileğin son hasadı Aralık ayında sona erecek.
Çilek üreticisi İlyas Karaboğa, "2009 yılından bu yana çilek üretimi yapıyoruz. Yılın son hasadına başladık. Aralık ayına kadar hasadımız sürecek. Kurşunlu Mahallemizden hasadı yapılan çileğin lezzeti eşsizdir. Bir marka olmuştur. Kurşunlu çileği, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere tüm illerimize gönderilmektedir. Yurt dışı ihracatımız, toptancılar tarafından yapılmaktadır" dedi.
ÇİLEK ZENGİN ETTİ
Çileğin Kurşunlu Mahallesi halkını zengin ettiğini söyleyen Karaboğa, "Çalışana, üretene çilek, her zaman güzel gelir kaynağı oldu. Çok güzel para kazandık. Çileğin kilosunun 7 ila 9 lira arasında fiyatla satıyoruz. Bu yıl rekolte tahmini 150 bin ton civarındadır. Yediveren cinsi denilen çilek bu yıl da çiftçimizin yüzünü güldürmüştür. Mayıs ayı başıyla başlayan hasadımız Aralık ayına kadar devam ediyor. Tamamen bakanlık izinli ilaçlar kullanıyoruz. Yanlış ilaç kullananlara da cezai işlem uygulanıyor. Kurşunlu'da çilek sayesinde ekonomik kriz hiç yok. Çileğimizi bir alan, bir daha bırakmıyor. Rengi, aroması ve tadı diğer çileklere göre çok farklı" ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Görüntüler "3110inegolcilek" koduylaİnegöl klasörüne gönderildi.
-Genel görüntü
-İşçilerin çilek toplama görüntüleri
-Çileklerin görüntüsü
-Çiftçiden açıklama
-Detaylar
=================
Ünlülerin aranjmanıydı, şimdi un fabrikasında çalışıyor
İSTANBUL'da yıllarca stüdyo müzisyenliği, mimari akustik ve aranjörlük işleriyle uğraşan, ünlülerle çalışan Memet Duru (65) eşiyle birlikte daha sakin bir yaşam sürmek amacıyla Tokat'ın Erbaa ilçesine yerleşip kayınpederine ait un fabrikasında çalışmaya başladı.
3 çocuk 2 torun sahibi Memet Duru, 1970'te lisede gitar çalarak müzik hayatına başladı. Daha sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) Siyasal Bilimler eğitimi alan Duru, müzikten kopamadı. Üniversitenin ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentinde bulunan Mannes Collage'de müzik teknolojisi eğitimi alan Duru, 48 yıl müzik sektöründe stüdyo müzisyenliği, akustik ve aranjörlük çalışmaları yaptı. Timur Selçuk, Melih Kibar gibi sanatçılarla çalışan ve Nükhet Duru, Sezen Aksu, Nil Burak, İlhan İrem gibi ünlünün albümlerinde aranjörlük yapan Duru, 3 yıl önce iç mimar olan eşi Tuğba Duru (47) ile tanışarak ikinci evliliğini yaptı. Memet ve Tuğba çiftinin Deniz(2) isimli bir erkek çocukları oldu. İstanbul yaşamından bıkan Memet-Tuğba Duru çifti, daha sakin bir yaşam sürdürmek için Tokat'ın Erbaa ilçesine yerleşti. Memet Duru, 6 ay önce kayınpederi Necdet İzgin'e ait un fabrikasına çalışmaya başladı. Memet Duru, fabrikadaki işçilerle birlikte un üretimi ve nakliye, eşi Tuğba Duru ise fabrikanın yönetim işlerini üstlendi. Duru, fabrikanın yönetim bölümünün yanındaki odaya ise ses kayıt ekipmanları ve gitarını koyarak kendine özel bir bölüm oluşturdu.
YILLARCA ÜNLÜ SANATÇILARLA ÇALIŞTI
Müziğe lisede okurken, Timur Selçuk'un okulları için verdiği yardım konserinde gitar çalarak başladığını anlatan Memet Duru "Biz eli yüzü düzgün 3 kişi Timur'a çaldık. Timur kendi klavyesiyle çaldı. Ertesi sene ben bir gruba girdim. Yine amatörüm, lise daha bitmemiş. O grupta Yaz Baltacıgil var, Melih Kibar var, Ercan Turgut var. Ben de onlara takıldım. Bir lokalde çalıyoruz. İstanbul yelken kulübünde yaz boyunca çaldık. Hepimiz lisedeyiz. Yaz bitti herkes okuluna gitti. Ertesi yıl bir arkadaşımız çıktı dedi ki 'Timur bu sene gazinoda çalışmaya başlayacak, grup olarak sizi istiyor' dedi. Bu grup Timur ile çalmaya başladı. İşte orada herkesin hayatı değişti. Ben o sene üniversiteye girdim. Melih üniversitedeydi zaten. Bir kişi İstanbul Devlet Senfoniden geldi aramıza katıldı. ve biz o sene ilk defa plak kaydına girdik. Ama orkestranın plağı. Yani enstrümantal plak. Kim enstrümantal plak yapar da kim satar? Ama Timur Selçuk orkestrası. Bir parça çıktı içinden 4 hafta liste başı oldu. Biz şaşırdık. Nasıl oluyor böyle bir şey diye. O parça sömürüldü. Bir tane kanal var televizyonda zaten. Ona sinyal müziği olmuş. Öbür filmin backgroundu olmuş. Sinemaya gidiyorsunuz bu çalıyor, kafeye gidiyorsunuz o çalıyor. Öyle bir şey haline geldi iş. Sonra herkes dedi ki 'Biz bu işi yapalım'. ve bu işe geçtik. Okullara da devam ettik ama sonra bu işe geçtik. Sonra stüdyo müzisyeni olarak çalışmaya başladım. Sahneden çok stüdyoda çalıyordum ben. 1975 yazından sonra aşağı yukarı 1980'e kadar bu şekilde devam etti. 80'de artık sahnede bir şeyler çalmayı tamamen bıraktım. Sadece stüdyoda çalıyordum. Bir de çok yazıyorduk. Sürekli orkestrasyon işleri. Müzikaller. Rahmetli Egemen Bostancı vardı. Ben oradaki müzikallerin bir kısmında müzik direktörlüğü yapıyordum. Muazzam bir stüdyo işidir o bitmek bilmez. Dolayısıyla çok da sahne falan uğraşamadık. Çok da tercihim değildi. Sonuna kadar hep stüdyoda çalıştım. Bir defa Zülfü Livaneli'yle konsere çıktım sadece" dedi.
'BEN DE ANLARIM BU İŞTEN DİYENLER ÇIKTI'
Profesyonel anlamda sektörlerin çok bozulduğunu, bu nedenle mesleği bırakmaya karar verdiğini anlatan Mehmet Duru, "Aslında müzikten emekli olunmaz. Ama akustikten olunur. Akustik bilimsel mühendislik gibi bir şeydir çünkü. Bizim Tuğba ile tanışmamız da akustikle ilgili bir iş neticesindedir. Beraber onunla mimari akustik işleri yaptık. Çok da keyifli işler yaptık. Fakat sektörler çok bozuldu. Ahlak da bozuldu profesyonel anlamda. 'Abi ben kaç senelik nalburum ya ben de anlarım bu işten' diyen insanlar çıktı ortaya. Biz de yavaş yavaş güneye bir yere yerleşelim, bırakalım bu işi dedik. Onun üzerine emekli ettik kendimizi. Sonra bu oldu. Tuğba'nın babasının sahip olduğu bir yer burası. Buranın kuruluşu çok eski. 1864'de burası hayata geçmiş. Su değirmeniymiş eskiden. Zamanla köhnemiş. Babası Tuğba'ya teklif etmiş. Fakat Tuğba benim buraya gelmeyi kabul edeceğim konusunda tereddüt yaşıyormuş meğerse. Sordu bana, hiç düşünmeden kabul ettim. Şimdi hiçbir şikayetim yok. Şu ara un yapmak, un tevzi ve satışı dışında neredeyse hiçbir şey yapamıyoruz. Zamanımız olmuyor. Ben şu anda burada bir plak kaydı yapabilirim. Öyle bir sistemim var içeride. Yaparım yani. Ama öyle bir şeye zamanım yok. Belki bir iki ay sonra. Biraz daha normalleşip gene işin içine biraz müziği katarım diye ümit ediyorum" diye konuştu.
'DAHA SADE BİR YAŞAM İÇİN'
Hep bir arayış içinde olduklarını daha çok, güneye geçip sade bir hayat yaşamak istediklerini söyleyen Tuğba Duru ise "Aslında un fabrikası yoktu aklımızda. Artık İstanbul bizi boğmaya başladı.Orada çok verimli çalıştığımıza inanmıyorduk. Şehrin kendi gürültüsü, kendi koşulları çok ağırlaşmaya başladı bizim için. Hep bir arayışımız vardı, projelerimiz vardı zaten. Daha çok güneye geçmeyi, daha sade bir hayat yaşamayı istiyorduk. Yine tarımla uğraşmak istiyorduk. Doğa ile iç içe olmak istiyorduk. Ben hayvanlara çok düşkünüm. Eşimde o konuda sağ olsun destekler. Bir süre sonra babamın içinde olduğu koşullar bizi yönlendirdi. Yaşı 80'i geçti. Buradaki bir ticari bir takım dinamiklere uyum sağlayamıyordu. Önce satmasını istedik. Bizim buraya gelmek gibi bir planımız yoktu. Ama babam aileden kalma değirmenin maddi ve manevi bağlarını anlattı. Ben önce eşime açtım konuyu. O da 'Olabilir' dedi. Baktım niyeti var, babamı çağırdım. Babamla oturduk, yazdık, çizdik. Onun tecrübelerini dinledik. Sonra ağabeyimi çağırdık. Çünkü 30 yıldan fazla buraya emek vermiş biriydi ama o bizden daha önce ayrıldı. Mart ayında buraya geldik" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
-Un fabrikasından görnütüler
-Durunun eşi ve çocuğuyla görnütüleri
-Fabrikada çalışırkan görüntüleri
-Fabrika içinrde omluşturduğu mazik odası
-Eske küpür ve fotoğrafları
-Röportaj
-Eşinin konuşmaları
Haber-Kamera: İbrahim UĞUR/ERBAA(Tokat),
(845 mb)
=================
Hitler'in savaş otomobilini 33 bin TL'ye yeniden topladı
HİTLER'in 2'nci Dünya Savaşı'nda komutanları için özel tasarlattığı ve dünyada 66 tane kalan 'Volkswagen Kommandeurwagen E87' otomobillerinden biri de Antalya'da. Heykeltıraş Sedat Sıvış, hurda olarak aldığı otomobili 33 bin TL harcayarak 5 yılda yeniden çalıştırdı.
İkinci Dünya Savaşı'nda Alman Nazi lideri Adolf Hitler tarafından sadece komutanlarının hizmeti için özel olarak tasarlattığı arazi aracı Volkswagen Kommandeurwagen E87'nin Türkiye'de bir örneği olmadığını öğrenen Antalya Vosvos Sevenler Kulübü Başkanı Sedat Sıvış, kolları sıvadı. 2013 yılında Türkiye ve Almanya'daki Vosvos sevenlerle iletişime geçti. Sıvış, Almanya'da çekme belgeli hurda 1942 model Kommandeurwagen E87 bularak Türkiye'ye getirtti.
5 YILDA 33 BİN TL HARCADI
Otomobili yeniden çalışır hale getirmek için 5 yıl emek harcayan Sıvış, bu sürede aracın Wolfsburg'daki fabrikasıyla defalarca iletişime geçti. Otomobilin o dönemlerde kullandığı haki rengin kodunu da alan Sıvış, aracı orijinal rengine boyattı. Savaşta komutanların askerleriyle iletişimini sağlayan telsiz sistemini de Almanya'dan getirten Sıvış, otomobile monte ettirdi. 5 yılda otomobili çalışır hale getiren Sıvış, toplam 33 bin TL harcadı.
OTOMOBİLİ ASKERİ KAMUFLAJLA SÜRÜYOR
Otomobilinin trafiğe kayıtlı olduğunu ve hiçbir sakıncası olmadığını anlatan Sedat Sıvış, üzerine savaş gereçleri ve mühimmat çantası de yerleştirdi. Koltuklara askeri kamuflaj yeleklerden giydiren Sıvış, otomobili de kamuflaj şapka takarak sürüyor. Otomobilin çok geniş hayran kitlesine ulaştığını aktaran Sedat Sıvış, "Dünyanın her yerinden katkılar oldu. Parçalar geldi. Ciddi bir ekip oluşturduk. Bazı konularda otomobilin imalat merkezi Wolfsburg'u aradık. Bilgiler aldık. Hitler'in emriyle komutanları için üretilmişti. Parça parça yurda sokulmuş bir savaş aracıdır" dedi.
Sedat Sıvış, otomobile iyi bakabilecek bir alıcı çıkması halinde satmayı düşündüğünü de söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------
- Otomobilden genel görüntü
- Motorun çalışması
- Sedat Sıvış'ın şoför koltuğuna oturup otomobille ilgilenmesi
- Otomobilin üstündeki savaş gereçlerinden detay
- Mühimmat çantasından detay
- Sedat Sıvış röp
- Sedat Sıvış'ın otomobile binip gitmesi
Haber-Kamera: Alparslan ÇINAR/ ANTALYA,
=================
Üreticilerin fındıkta alım heyecanı
TOPRAK Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), 1 Kasım itibariyle alımlara başlayacak olması fındığını henüz satmayan üreticileri umutlandırdı. Üreticilerin yarıdan fazlası fındığını erkenden satarken, bazı üreticiler de depolarında bekletiyor.
TMO 1 Kasım itibariyle levant kalite fındığı 14 lira, Giresun kalite fındığı ise 14.50 liradan satın alacak. Fındık üreticileri, TMO'dan internet üzerinden randevu almaya başlarken, serbest piyasada da fiyatların artmasını bekliyor. Serbest piyasada sezon başında 13 lira olan fındık, TMO'nun müdahale alımıyla ilgili belirsizliği nedeniyle 12 lira seviyesine kadar inmişti. TMO'nun 1 Kasım itibariyle devreye gireceğinin açıklanması üzerine, serbest piyasadaki fiyatlarda da artış yaşanmaya başladığı belirtildi. 12-13 lira arasında serbest piyasa fiyatı işlerken, TMO'nun alıma başlamasıyla fiyatların 14 liranın üzerine çıkacağı ifade edildi.
'ARACILAR KAR EDECEK'
TMO'nun randevu almaya başlaması fındığını henüz satmayan ve elinde tutan üreticileri de heyecanlandırdı. Ordu'nun Altınordu ilçesinde fındık üreticisi Yusuf Sarı, TMO'nun alımdaki belirsizliği nedeniyle bu yıl 3,5 ton fındığını erkenden ucuza sattığını belirterek, "Ağustosta bu fiyat açıklansa iyi olurdu. Burada aracılar kar edecek. Fındığını halen satmayıp elinde tutanlar için iyi. Hiç değilse TMO gelecek sezonda bu fiyattan fındığı alsın. Bundan sonra fiyat olsa ne olacak. Burada kim kazandı onu sormak lazım, fındıktan başka geçimimiz yok. Hayvancılık var ama yem fiyatları arttı oda yok. Elimizde bir tek fındık var. Bin 200 rakımda başka bir şeyde olmuyor" dedi.
'ÜRETİCİNİN ÇOĞU 12 LİRADAN FINDIK SATTI'
Numan Hekim ise serbest piyasada fındık fiyatlarının sezon başında 14 lira seviyesine kadar yükseldiğini, TMO'nun alım yapmayacağını açıklamasıyla fiyatların 12 liraya kadar gerilediğini, bu nedenle bir çok üretici gibi kendisinin de fındığını ucuzdan sattığını vurgulayarak, "Bende 12 liradan sattım, bundan sonra fındık dursa ne olacak. 14 liraya sezon başında satılıyordu. TMO fındığı o zaman 15 lira deseydi de almasaydı, bu millet 13 liradan satsaydı keşke" şeklinde konuştu.
'ERKEN SATTIĞIMDAN MEMNUNUM'
Orhan Kara ise, geçen yıldan tecrübe edindiğini ve hasadın hemen arkasında fındığı sattığını anlatarak, "Ben kendime kızdığım için erkenden sattım, hesabımı yapamadım. Beklesem yine iyi değildi. TMO'yu şuana kadar verdim ama çokta uğraştım. Erken sattığımdan memnunum. Satmayanlar içinde TMO iyi olur inşallah" diye konuştu.
TMO 1 KASIM'DA ALIMA BAŞLIYOR
TMO 1 Kasım itibariyle fındık alımına başlayacağını açıklarken, üreticilerde fındığını halen evlerinde ve serenderlerde bekletiyor. Serbest piyasada fiyatların 14 lira seviyesinin üzerine çıkması halinde fındığını manavlara satmaya hazırlanan bazı üreticilerde, rekolte durumuna göre fiyatların 15 lira seviyesine çıkabileceğinden de umutlu.
Görüntü Dökümü
------------
-Fındık üreticileri ile röportaj
-Fındık hasadı ve harmandan detay fındık görüntüsü
(SÜRE: 4.30 Dk ) (BOYUT: 669 MB)
Haber-Kamera: Nedim KOVAN/ORDU,
==========================
Ödüllü 'Tina', 18 kilo eroinin bulunmasını salladı
MERSİN'de, polis ekiplerinin durdurduğu TIR'da narkotik köpeği 'Tina' ile yapılan aramada, dingilllerinin içine gizlenmiş 69 parça halinde 18 kilo eroin ele geçirildi. Mersin Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Sube Müdürlüğü dedektifleri, doğu illerinden kente yüklü miktarda uyuşturucunun getirileceği bilgisini aldı. Bunun üzerine harekete geçen ekipler, gelen bir TIR'ı, Mersin girişinde durdurdu. TIR, kent girişinde elle ve gözle yapılan ilk aramasının ardından Emniyet Müdürlüğü bahçesine getirildi. Burada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 2017'de ödüllendirdiği 6 yaşındaki narkotik köpeği 'Tina', TIR'ın dingillerine tepki verdi. Ekipler bunun üzerine iş makineleri ile dingilleri parçalayarak içine gizlenen 69 paket halindeki 18 kilo eroini ele geçirdi. Gözaltına alınan sürücü, Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine konulurken olayla ilgili olarak soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü
------------------------
Dingillerin görüntüsü
Polisler TIR'ın altında çalışırken
Kaynak makinesi ile dingil kesilirken
İş aletleri ile dingil açılırken
Dingil içinden çıkan eroin paketlerinin görüntüsü
Polisler paketleri çıkartırken
Emniyete paketlerin görüntüsü
Zanlı Emniyetten çıkartılması
Zanlı araca bindirilmesi
Zanlı adliyeye götürülmesi
Genel ve detay görüntüler
SÜRE: 2'35" BOYUT: 312,46 Mb
Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN,
====================
Oltaya takılan martının imdadına dalış eğitmeni yetişti
ANTALYA'nın Sıçan Adası mevkiinde gagası ve perdeli ayağı oltaya takılıp yaralanan martının yardımına, bölgede turistlere dalış yaptıran Sunay Yıldız yetişti. Yüzerek martının yanına giden Yıldız, martıyı oltadan kurtardı.
Dalış eğitmeni ve yat kaptanı Sunay Yıldız, ekim ayı olmasına rağmen güneşli ve sıcak hava nedeniyle Antalya'da tatil yapan yerli ve yabancı turistlere Sıçan Adası mevkiinde dalış yaptırdıklarını belirtti. Dün bir grup turistle birlikte yine dalış için açıldıklarını söyleyen Yıldız, havanın rüzgarlı olması nedeniyle Sıçan Adası'nda yoğun olarak martılarla karşılaştıklarını, denizin üzerinde çırpınan can çekişen bir martının dikkatini çektiğini söyledi.
Yüzerek martının yanına gittiğini kaydeden Yıldız, "Martı, sarma olarak tabir edilen oltaya yakalanmıştı. Hem gaga hem de ayaklarının perdesinden yaralıydı. Martıyı alıp tekneye getirdim. Oltanın ucunu gagasından ve ayak perdesinden dikkatlice çıkarıp doğaya saldım" dedi. Yaşadığı olayın kendisini çok etkilediğini aktaran Yıldız, "Yaralı bir martıya yardım edebilmiş olmak benim için güzel bir duyguydu. Mutluyum" dedi.
Bölgede balık tutanlara da seslenen Sunay Yıldız, "O arkadaşlardan ricam daha dikkat etmeleri. Çünkü dikkatsizlik, istemeden olsa da bu martı gibi farklı canlı türlerine, deniz canlılarına zarar verebiliyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
-Sunay Yıldız teknelerin ve yatların önünde röportaj
-Sunay Yıldız, martının gagasından ve ayak perdesinden sarma oltayı çıkarırken
-Sunay Yıldız'ın Sıçan Adası mevkinde dalış yaptırdığı turistlerden görüntü
Haber- Kamera: Selma KUNAR/ANTALYA,
====================
Kayseri'de 'Cumhuriyet Oratoryosu' sahne aldı
Kayseri Barosu tarafından düzenlenen programla Cumhuriyetin 95'nci yıl dönümü 'Cumhuriyet Oratoryosu' konseri ile kutlandı. Programda, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Bando ve Armoni Mızıka Komutanlığı sanatçıları, Atatürk'ün sevdiği eserleri seslendirdi.
Kayseri Barosu tarafından düzenlenen programla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kapsamında, 'Cumhuriyet Oratoryosu' konseri düzenlendi. Merkez Kocasinan İlçesi Zümrüt Mahallesi'nde bulunan Kadir Has Kültür ve Sanat Merkezi Konferans Salonu'nda, 'Cumhuriyet'in 95'nci yılına özel' düzenlenen programa Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Kayseri Baro Başkanı Cavit Dursun, hakimler ve savcılar ile çok sayıda avukat ve davetliler katıldı.
Rejöisörlüğü'nü Murat Atak, Müzik Direktörlüğü'nü ise, Ankara Devlet Operası Solist Sanatçısı Mehmet Yılmaz'ın yaptığı, 'Cumhuriyet Oratoryosu', Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği şarkılarında aralarında yer aldığı, 'Sarı Saçlım, Memleketim, Çökertme, Gesi Bağları, İzmir'in Kavakları, Harbiye Marşı, Hekimoğlu, Ah Bir Ataş Ver, Karahisar Kalesi, Çanakkale İçinde, Dağ Başını Duman Almış, 10'uncu Yıl ve İzmir Marşları' gibi pek çok eser seslendirdi. Konser girişinde dağıtılan Türk Bayrakları ile zaman zaman şarkılara eşlik eden davetliler, bol bol fotoğraf ve video çekerek, konseri ölümsüzleştirdiler.
Görüntü Dökümü:
----------------------
Oratoryonun sahneye gelişi
-Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması
-Oratoryo'nun seçkin parçalardan eserler seslendirmesi
-Diğer genel ve detay görüntü
Haber- Kamera: Samed Aydın SUN/KAYSERİ, DHA
4 dakika 20 saniye / 750 MB
=======================
Bu sokak sadece çocuklara ait
MERSİN'de Mezitli Belediyesi öncülüğünde, Mezitli Kent Konseyi ve Akdeniz Rotary Kulübü'nün katkıları ile hazırlanan 'Çocuk Sokağı' açıldı.
İlçe sınırları içerisindeki Cengiz Topel Caddesi, 34380 Sokak ve Milli Egemenlik Caddesi'nin kesiştiği noktada, çocukların hoşça vakit geçirmesi için çeşitli oyun grupları ile donatılan sokağın açılışına başta Belediye Başkanı Neşet Tarhan olmak üzere; Kent Konseyi üyeleri, Rotary Kulübü yönetimi, vatandaşlar ve çok sayıda çocuk katıldı.
Çocuklara ve eğitime yapılan yatırımın önemini vurgulayan Başkan Tarhan, "En iyi yatırımın, çocuklara ve eğitime yapılan yatırım olduğunu ve bu konuda çok daha fazla çaba harcamamız gerektiğini biliyoruz. Belediyemiz çalışanları çok kısa süre içerisinde çok kötü bir görüntüsü olan bu noktayı, mütevazi ama kentin güzel bir noktası, merkezi bir noktasında böyle bir çocuk sokağı yapmaları da oldukça anlamlıydı. Sanıyorum çok aktif olarak kullanılacak bir alan burası. Bu noktadan geçen Mezitli halkının herhalde bugün yüzde 80'i bu projeden haberdar oldu. Önemli bir noktadayız. Devamını da gelecekte belki yürüyüş yolu, sanat sokağı gibi değerlendirmeyi de düşünüyoruz" dedi. Tarhan'ın konuşmasının ardından Çocuk Sokağı hizmete girdi.
Görüntü Dökümü
------------------------
Sokağın genel görüntüsü
Dekoratif bir su kuyusunun görüntüsü
Açılışa katılan çocukların görünütüsü
Top filesinin görüntüsü
Çocukların genel ve detay görüntüsü
Bir çocuğun oyun oynamasından genel görüntü
Fotoğraf çeken bir çocuğun makine ile detay görüntüsü
Salıncaktaki çocuklardan genel görüntü
Bir çocuğun bayrak sallamasından detay görüntü
Futbol oynayan çocukların görüntüsü
Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan'ın görüntüsü
SÜRE: 02'03" BOYUT: 223 MB
Haber-Kamera: Adnan AÇIKGÖZ/MERSİN,
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?