1)KARADENİZ'DEKİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI İÇİN HAREKETE GEÇİLİYOR
KARADENİZ'de bu yıl aniden deniz suyu sıcaklığının yükseldiğinin tespit edilmesi, ısınan suyun yükselerek atmosferin dengesini bozduğu ve oluşan lokal şiddetli yağışlarla birlikte can ve mal kayıplarına neden olan sel ve heyelanlara yol açtığının belirlenmesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hazırladığı 6 ili kapsayan 'İklim Değişikliği Eylem Planı'nı için harekete geçiliyor. Bölgede risk altında olan, acil ve öncelikli taşınması gereken ilk etapta 1950 binada yaşayan 2000 aile, kentsel dönüşüm kapsamında yeni konutlara taşınacak. Sel ve heyelan tehlikesini en fazla yaşayan Rize'de ise eylem planı kapsamında 40 dere yatağında tespit edilen 573 bina yıkılacak.
Karadeniz'de son 40 yıldır haziran ayı ortalaması 19 derece civarında olan deniz suyu sıcaklığının bu yıl aniden 26 dereceye yükseldiği tespit edildi. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden deniz suyu sıcaklığı ile ısınan suyun yükselerek atmosferin dengesini bozduğu ve oluşan lokal şiddetli yağışlarla birlikte can ve mal kayıplarına neden olan sel ve heyelanlara yol açtığının belirlenmesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hazırladığı Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu ve Samsun illerini kapsayan 15 maddelik 'İklim Değişikliği Eylem Planı'nı için harekete geçiliyor.
Bölgede yaklaşık 19 bin akar dere, 131 bin de kuru dere ile 1430 kilometre yol üzerinde inceleme yapan ekipler, ilk etapta dere yatağında bulunan ve iklim değişikliği nedeniyle risk altında olan, acil ve öncelikli taşınması gereken 1950 adet bina tespit etti. Plan ile riskli bölgelerde yaşayan 2000 aile, kentsel dönüşüm kapsamında yeni konutlara taşınacak. Sel ve heyelan tehlikesini en fazla yaşayan Rize'de ise eylem planı kapsamında 40 ayrı dere yatağında tespit edilen riskli 573 bina yıkılacak. 6 ildeki yıkımlarla ilgili yasal süreçler başlatıldı.
'BİR AN ÖNCE KALDIRILMALI'
Rize'de vatandaşlar, dere yataklarındaki yapıların bir an önce kaldırılmasını istiyor. İlyas Ataç, dere yataklarında yapılan binaların risk arz ettiğini belirterek "Dere yatağındaki bir binanın temeli olmaz. Temeli olmayan bir yapı olabilir mi'Bu yapılar hiç uygun değil. Bakanlık yerinde bir karar aldı. Bir an önce dere yatağındaki yapılar kaldırılmalı. Dere yataklarından uzak durulmalı.Bunun acı sonuçlarını yıllardır yaşadık. Artık hiçbir suretle dere yataklarına ve kenarlarına yapı inşa edilmemeli" dedi.
Cihan Murzoğlu da yörede 'dere 40 yılda bir yatağını arar' diye söylem olduğunu hatırlatarak "Büyüklerimiz bize bu sözü söylerdi. Bizde yaşadık gördük. Dereler yataklarını arıyor.Dere yataklarından uzak durmalıyız" diye konuştu.
Ayşe Yılmaz da "Dere yatakları çok tehlikeli. Ama arazin olmayınca bazen mecbur kalıp yapıyorsun. Benim evimin arkasından su çıkıyor. Bir duvar yapıldı ama yeterli olmadı. Dağ kopacak gelip evimi yutacak diye geceleri korkudan uyuyamıyoruz. Bizim evimize de bir çözüm bulunmalı" ifadelerini kullandı.
VALİ: EVLERİ DERE YATAKLARINDAN ALACAĞIZ
Rize Valisi Kemal Çeber açıklanan İklim Değişikliği Eylem Planı kapsamında Rize'de çalışmalar yürüttüklerini belirterek şunları dedi:
"Bakanımızın da açıklamalarında da yer verdiği haliyle dünyayı etkileyen bir süreç, ülkemizi de çok yakından etkiliyor. İklim değişikliği Rize'nin de içinde bulunduğu Karadeniz havzasını da yakından ilgilendiriyor. Çünkü bizim burada dereler, vadiler çok fazla. Değişlik ve farklı bir yağış rejimimiz var. O yüzden burayı daha fazla etkiliyor. İklim değişikliği ile ilgili çalışmalar bürokrasisi ve altyapısı anlamında bakanlığımızda belli bir süredir devam ediyor. Biz de yerelde bu işin tekniği ile ilgili arkadaşların gönderdiği çalışmaları yapıyoruz. Ekiplerimiz Çevre Şehircilik, Devlet Su İşleri, belediye ve özel idare ekipleri ve ilgili kurumlardan uzmanların oluşturduğu ekipler alanı gezdi. Hemen hemen tüm derelerimizin etrafını geziliyor. Bizim için öncelikli olan can güvenliği. Bununla ilgili tedbirler başta olmak üzere, bakanımızın da açıkladığı 15 maddelik eylem planındaki her bir madde ile ilgili ilimizdeki çalışmalar devam ediyor. Dere yataklarındaki evleri oradan almak, bundan sonra yapılaşma faaliyetlerinde iklim değişikliğini uygun modellemelere gidilmesi, iklim değişikliğini etkileyecek kullanımları buna uygun olarak şekillendirmek gibi her türlü faaliyeti ilimizde de devam ettireceğizö
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI KAPSAMI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Karadeniz Bölgesi'ndeki 6 ili kapsayan, 15 maddelik 'İklim Değişikliği Eylem Planı'nı ile mekansal strateji planı ve bütün ölçeklerdeki mekansal planlar iklim değişikliği parametreleri dikkate alınarak hazırlanacak. Bölgeye ait mekansal strateji planları çerçevesinde alt ölçekli planları revize edilecek. Plan ile öncelikli olmak üzere dere yataklarında yer alan binalar tespit edilecek ve uygun alanlar için kamulaştırma ve taşıma süreci planlanacak. Yüksek heyelan riski bulunan bölgelerde yer alan binalar tespit edilerek uygun alanlara taşınacak ve bu bölgelerde inşa faaliyetlerine izin verilmeyecek. Ekonomik ömrünü tamamlamış veya yetersiz kesit genişliğine sahip köprülerin önceliklendirme yapılarak kaldırılacak. Karadeniz Sahil Yolu'nun yağış sularının denize ulaşmasına engel olan bölümlerinde menfezlerin kapasitesi artırılacak. Köy yolları gözden geçirilerek bu yolların tahrip olmasının en büyük nedeni olan köprü, viyadük gibi yapıların onarımları yapılacak. Hastane, okul, sağlık ocağı, kaymakamlık gibi kamu binaları riskli bölgelerden kaldırılacak. Doğal afet riski taşıyan alanlarda can ve mal güvenliği açısından erken uyarı sistemleri kurulacak.
Görüntü Dökümü
----------------------
Drone ile Rize'den dere yataklarındaki yapı görüntüleri
Muhabir anonsları
Dere yatağındaki yapılardand detaylar
Vatandaşlarla röportajlar
Vali Kemal Çeber açıklaması
Haber: Muhammet KAÇAR Kamera: Aytekin KALENDER-Arzu ERBAŞ-Mehmet Can PEÇE RİZE-DHA
======================================================
2)SULAR ALTINA KALAN TARİHİ ROMA HAMAMI İÇİN 'RÖGARLAR TIKANDI' YANITI
İZMİR'in Konak ilçesinde, yerine alışveriş merkezi yapılmak üzere yıkılan 120 yıllık iş merkezinin zemininde, Milattan Sonra 2'nci yüzyılda inşa edildiği anlaşılan Roma hamamı kalıntılarına rastlandı. Aradan geçen 3 yıla rağmen, su içinde kalan ve yosun bağlayan kalıntıların ne olacağı belirsizliğini korurken
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, verdiği önergeyle sorunu Kültür ve Turizm Bakanlığı'na sordu. Bakanlıktan gelen yanıtta, kalıntıların içinde kaldığı suyun tahliye edilmesi için çalışmalara başlandığı ancak çevrede bulunan rögarların yoğun su tahliyesinden dolayı tıkandığı belirtildi. Konak ilçesi Ahmetağa Mahallesi'nde bulunan, mülkiyeti Vakıflar Müdürlüğü'ne ait olan, 120 yıllık Kaptan Mustafa Paşa İş Merkezi için yap-işlet-devret modeli ile 2016 yılında ihaleye çıkıldı. İhaleyi kazanan firma tarafından 12 Haziran 2016 tarihinde, çalışmalara başlandı. Binayı yıkarak, yerine alışveriş merkezi kurmak isteyen firma yetkilileri, beklemediği durumla karşılaştı. İş makineleriyle yapılan kazı çalışmaları sırasında, binanın zemininde tarihi kalıntılara rastlandı. Bunun üzerine çalışmalar durduruldu. Arkeologlar tarafından yapılan incelemelerde, ortaya çıkan yapının Milattan Sonra 2'nci yüzyılda inşa edildiği anlaşılan Roma hamamı ile gymnasium (okul) kalıntısı olduğu belirlendi. İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından önceki aylarda yapılan toplantıda, tarihi kalıntıların aynı zamanda Smyrna Antik Kenti Limanı yerleşimi hakkında da yeni tarihsel bilgiler verdiğini, bu nedenle söz konusu yapının yerinde korunmasının önemli olduğu belirtildi. Kurul tarafından yapılan toplantıda, yapının fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmalara açık olduğu sonucuna varılmasına rağmen, 3 yıldır su ve yosun içerisinde bekleyen kalıntılar için somut bir adım atılmadı. DHA'nın gündeme getirdiği konuyu CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, meclisi taşıdı. Bakan'ın Kültür ve Turizim Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) verdiği yazılı soru önergesine gelen yanıtta, alandaki suyun tahliye çalışmalarının başladığı fakat çevrede bulunan rögarların yoğun su tahliyesinden dolayı tıkandığı, İZSU ekiplerinin yerinde inceleme yaptığı belirtildi.
'BİRİNCİ DERECEDE SİT ALANI İLAN EDİLMELİ'
Yüklenici firmanın, pompalar aracılığı ile parsel dışına aktarılacak suyun, nereye ve nasıl yapılması konusunda bilgi vermek üzere İZSU Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunduğu belirtilen yanıtta, İZSU ekiplerince su örneklerinin alındığı ve analiz sonuçlarına istinaden su tahliyesi için görüş bildirmesinin beklendiği kaydedildi. Çevre davalarına bakan Avukat Arif Ali Cangı, soru önergesine verilen yanıtı şöyle değerlendirdi:
"Önergeye verilen yanıtta, burayı korumakla yükümlü Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Vakıflar İdaresi'nin aradan çekildiğini, bütün işi yüklenici şirkete devrettiğini görüyoruz. Şuanda yüklenici şirket bu işin içine girmiş durumda. Bunun anlamı şu, bölgeyi koruma niyetinde değiller. Burası eğer mutlak korunması gereken bir alansa, Antik Roma dönemine ait İzmir Liman kalıntısıysa ve İzmir'in tarihini değiştirecek nitelikte önemli bir tarihi varlıksa, Koruma Kurulu'nun birinci derecede sit kararı vermesi gerekir. Birinci derecede sit demek, burada herhangi bir inşaat yapılamayacağı anlamına geliyor."
'ARKEOPARK HALİNE GETİRİLMELİ'
Yüklenici firmanın Koruma Kurulu'na sunacağı rapor ile bölgeye dair çözüm bulmaya çalıştığını kaydeden Cangı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem burayı korumuş gibi yapıp hem de inşaatı yapmak istiyorlar. Tarihi kalıntıların üzerini camla kapatarak, üstüne bina dikme niyetinde olabilirler. Bu koruma değil, başka bir şey. Madem İZSU da muhatap oldu, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin artık burada rol alması gerekiyor. Kemeraltı'nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girmesi isteniyorsa, olaya müdahil olunmalı. Antik liman kıyısındaki çarşının somut göstergesi olan buradaki kalıntıların korunması gerekiyor. Buyrun size Roma döneminden kalan liman ve Kemeraltı Çarşısı. Bu aynı zamanda Kemeraltı'nın ticari sorunlarını da çözecek bir şey. İzmir'in turizmine ciddi katkısı olabilecek bir alan. O nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin aktif rol alması gerekiyor. Kültür Bakanlığı'na görüşmeler yaparak gerekirse burayı devralıp, kazılarının tamamlanması ve buranın arkeopark haline getirilmesi, korunması gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa görüldüğü kadarıyla inşaat şirketi bu inşaatı bir şekilde yapacak. Yosunlar içerisinde tarihi varlıklar çürümeye terk edilmiş durumda. Yetkilileri göreve çağırıyorum."
Görüntü Dökümü
---------------------------
-Kalıntıların olduğu yerden görüntü
-Su ve yosun içerisinde kalan kalıntılardan görüntü
-Avukat Arif Ali Cangı ile röp.
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,
======================================================
3)500 YILLIK ÇİVİSİZ CAMİ İLGİ GÖRÜYOR
RİZE'nin Hemşin ilçesinde 500 yıllık tarihi çivisiz ahşap Bilen Köyü Camii yıllara meydan okuyor. Tarihi cami yerli-yabancı turistlerinde ilgisini çekiyor. Hemşin'de, Kültür ve Turizm Bakanlığı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma envanterine kaydı yapılan 500 yıllık tarihi Bilen Köyü Camii, yıllardır ibadethane olarak hizmet veriyor. Altı kesme taştan üst katları ise ahşaptan yapılan cami mimarisi ile dikkat çekiyor. Ahşap bölümü çivisiz yığma tarzda yapılırken giriş kapısı, minber, mahfil, sütün başlıkları ve balkonlardaki ahşap süslemeleri dikkat çeken camide geometrik ve stilize edilmiş bitkisel süslemeler içerisinde mührüsüleyman motifleride yer alıyor. Camide yaz aylarında çocuklara Kuran-ı Kerim eğitimi veriliyor. Birkaç kez restore edilen cami ziyaretçilerini de ağırlıyıor.
Bilen Köyü Camii İmamı Orhan Özbek, tarihi caminin diğer camilere nazaran maneviyatının daha yüksek olduğunu belirterek "Osmanlı zamanında burada görev yapan bir kadı için köye bir kervansaray yapılmış. Sonra kervansaray bozularak onun tahtaları ile bu cami ve 2 ev yapılmış. Ne zaman yaptırıldığı kesin olarak bilinmemekte. Ancak ahşapta yaptırılan incelemeler sonucunda 500 yıllık olduğu bilgisine ulaşılıyor. Cami ilk yaptırıldığında geçme olarak çivisiz yapılmış. Bu cami ahşap olarak yapıldığı için turistlerinde ilgisini çekiyor" dedi.
Köy sakinlerinden Şükran Coşkun da çocukluğundan itibaren caminin temizliğini yaptığını belirterek "Camiyi temizleyenler cennete gider diye söylenirdi. Bizde köyün kızları toplanır ve camiyi temizlerdik. Camimizi canımız gibi koruyor, kolluyoruz. Eskiden bu cami dolar taşardı, şimdi cemaat azalsa da yeni nesillere camimizi emanet etmek istiyoruzö diye konuştu.
Hasan Coşkun ise "Burası küçük bir cami olmakla beraber bir külliye olarak yapılmış. O zamanın projeleri dahilinde en güzeli bence. Biz caminin alt katında bulunan medrese bölümünde Kuran dersi alıyorduk. Eskilerin anlattıklarına göre içerdeki odalarda yemek pişermiş ve ders alan öğrencilere ikram edilirmiş. Yol güzergahından gelip gidenlerin kalabilmeleri için içerdeki odalar tahsis ediliyormuş" dedi.
Görüntü dökümü
-----------------------------
-Caminin dışından görüntüler
-Cami içinden detaylar
-Camide ibadet yapan köylü kadın
-Camideki işlemeler ve mührüsüleyman motifi
-Medrese eğitim gören çocuklar
-Röportajlar
Haber-Kamera: Arzu Erbaş-Mehmet Can Peçe RİZE
==================================================
4)ÖLEN KARDEŞİNİN ADINI 9 YILDIR TARLAYA YAZIYOR
ÇORUM'un Alaca ilçesinde esnaf Mesut Turan'ın (38) kardeşi Ömer Turan (23), 9 yıl önce kanser hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetti. Mesut Turan kardeşinin anısını yaşatmak için ölüm yıldönümünde traktöre taktığı pulluk yardımıyla sürdüğü buğday tarlasına 'Ömer' yazıyor.
Alaca ilçesindeki sanayi sitesinde esnaf olan 2 çocuk babası Mesut Turan'ın kardeşi Ömer Turan (23), 9 yıl önce kanser tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Kardeşinin ölümü ile yıkılan Mesut Turan, onun anısını yaşatmaya çalışıyor. Turan, ölüm yıldönümünde traktöre taktığı pulluk yardımıyla sürdüğü buğday tarlasına 'Ömer' yazıyor. Bir tepe yamacında bulunan tarladaki devasa boyuttaki 'Ömer' yazısını görenler, şaşkınlık yaşıyor. Tarlaya gelenler, 'Ömer' isminin hikayesini öğreniyor, fotoğraf çektiriyor.
Kardeşinin ölmeden önce tarla ve bahçe işleriyle ilgilendiği belirten Mesut Turan, şimdi bu işleri kendisinin yaptığını söyledi. Turan, "Kardeşimin iş yaptığı tarlalarda şimdi ben çalışıyorum. Buralardan her geçtiğimde onun hatıraları gözümde canlanıyor. Onun acısına dayanamıyorum. Ben de onun hatırasını yaşatmak için her yıl buğday hasadından sonra traktörümle kocaman harflerle tarlaya 'Ömer' yazıyorum. Kalemle kağıda yazar gibi kardeşimin adını tarlaya kazıyorum. Görenler şaşırıyor. Tarlanın hemen yanında şehirlerarası yol var. Oradan araçlarıyla geçen vatandaşlar görüp bölgedeki tanıdıklarına soruyorlar. Kardeşim için bir dua etseler bana yeter" dedi.
Kardeşinin tedavi sürecinde hastalıkla çok mücadele ettiğini anlatan Turan, "Tarlaya ismi yazmam çok uzun sürmüyor. Hızlıca yazıyorum. Hatta diğer çiftçi arkadaşlarımız bu kadar büyük ismi nasıl yazdığım konusunda şaşırıyorlar. Ama başarıyorum. Her yıl bu dönemde kardeşimin adını tarlamıza yazarak onu ne kadar özlediğimizi, unutmadığımızı, hep aklımızda olduğunu bir kez daha göstermiş oluyorum. O öldüğünden sonra zaten hayatımız artık eskisi gibi mutlu geçmiyor" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Drone ile tarlaya 'Ömer' isminin tek tek yazılması
-Drone ile yazıdan ve tarmladan detaylar
-Mesut Turan'ın tarlaya traktörüyle gelmesi ve yazıyı yazması
-Röportaj
-Detaylar
Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/ALACA(Çorum),
======================================================
5)ÇOCUKLAR, KURBAN PAZARINDA KOVBOYCULUK OYNUYOR
İZMİR'in Konak ilçesinde kurulan hayvan pazarında ailesi hayvancılıkla uğraşan, kendileri ise okullarında eğitimlerini sürdüren 10-17 yaş aralığındaki çocuklar, yaz tatillerini kurban pazarlarında hayvan çadırı kuran ailelerinin yanında geçiriyor. 7 yaşından bu yana ailesiyle kurban pazarına giden 10 yaşındaki Ramazan Burak Özdemir, başına taktığı kovboy şapkası ile koçlar arasında dolaşarak onları besliyor, altlarını temizliyor.
Yaklaşan Kurban Bayramı öncesi çiftlik ve hayvan pazarlarında kurban satışları başladı. Üreticiler bayrama sayılı günler kala hazırlıklarını hızlandırırken, binlerce vatandaş da kurban ibadetini yerine getirmek için hayvan pazarlarının yolunu tuttu. İzmir'in Konak ilçesi Yeşildere Semti'nde kurulan hayvan pazarında ise, eğitim öğretimine yaz tatili sebebiyle ara veren 10-17 yaş aralığındaki çocuklar, tatillerini hayvancılıkla uğraşan ailelerine yardım ederek geçiriyor. Bir yandan hayvanlarla vakit geçirip eğlenen çocuklar, diğer yandan hayvanları samanlarla besliyor, altlarını temizliyor ve kıllarını fırçalıyor. Aynı zamanda da kazanç sağlamayı öğrenen çocuklar, hayvanların fiyatlarını ezberliyor ve gelen müşterilere de yardımcı oluyor. Aydın'dan hayvan pazarı için ailesiyle İzmir'e gelen 10 yaşındaki Ramazan Burak Özdemir, "3 senedir ailemle birlikte kurban pazarına geliyorum. Kovboy şapkamı takıyorum elime bir sopa alıyorum ve onlarla oynayıp onları temizliyorum. Burada bir sürü arkadaşım da var. Normalde 5'inci sınıf öğrencisiyim kışın okuluma da devam ediyorum" dedi.
'VETERİNER OLMAK İSTİYORUM'
Afyonkarahisar'dan İzmir'e ailesiyle birlikte gelen 13 yaşındaki Mehmet Ali Çerçi, "Burada ailemle birlikte hayvan satıyorum. Onların altlarını temizliyorum, kıllarını fırçalıyorum ve yemlerini veriyorum. Onlara burada bebek gibi bakıyoruz. Ben 6 yıldır hayvanlarla iç içeyim. Ailem çiftçi ve ben de doğduğumda hayvanların içine doğdum. Önce koyunlarla ilgileniyordum ama büyüdükçe büyükbaşlara da bakmaya başladım. Okulların açık olduğu dönemde okuluma gidiyorum yaz tatilinde hayvan pazarına geliyorum. Okula gittiğim dönemde de hayvanlarla ilgilenmeyi bırakmıyorum. Onlarla hep iç içeyim. Özellikle kendi yetiştirdiklerimi çok seviyorum. Büyüyünce veteriner olmak istiyorum" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Hayvan pazarından görüntüler
-Ramazan Burak Özdemir ile röp.
-Mehmet Ali Çerçi ile röp.
-Hayvanlardan görüntüler
Haber: Hande NAYMAN Kamera: Melis KARAKUZULU/ İZMİR,
Son Dakika › Güncel › DHA YURT BÜLTENİ-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?