DHA YURT BÜLTENİ - 5 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 5

Teyzesinin eşini av tüfeğiyle vurarak öldürdüMalatya'da, Hüseyin Yaman, husumetli olduğu teyzesinin eşi Eyüp Mengeş'i (42), av tüfeğiyle vurarak öldürdü.

14.07.2019 10:46

Teyzesinin eşini av tüfeğiyle vurarak öldürdü

Malatya'da, Hüseyin Yaman, husumetli olduğu teyzesinin eşi Eyüp Mengeş'i (42), av tüfeğiyle vurarak öldürdü.
Olay, sabah saatlerinde Saray Mahallesi'nde meydana geldi. Hüseyin Yaman, sokakta yürürken husumetli olduğu teyzesinin eşi Eyüp Mengeş ile karşılaşınca tartışma çıktı. Büyüyen tartışma kavgaya dönüşünce Hüseyin Yaman, yanında bulundurduğu av tüfeğiyle Mengeş'e 4 el ateş açtı. Saçmaların isabet ettiği Mengeş yere yığıldı.
İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde Hüseyin Mengeş'in yaşamını yitirdiğini belirledi. Mengeş'in cansız bedeni, yapılan inceleme sonrası otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
Hüseyin Yaman, bir süre sonra İl Emniyet Müdürlüğü'ne giderek suç aleti tüfekle teslim oldu. Yaman'ın, Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusunun sürdüğü bildirildi.

Görüntü Dökümü
-----------------
-Olay yeri
-Ölen Eyüp Mengeş'in yerdeki görüntüsü
-Polis ve sağlık ekipleri
-İnceleme yapan ekipler
-Cezane aracının gelmesi
-Hüseyin Yaman'ın emniyet müdürlüğünde yakalanması
-Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 200 MB

Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA-DHA

==================

Mahalle esnafı 'Limon' için birlik oldu

Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde bir arabanın çarpması sonucu ön sol bacağı kırılan 'Limon' isimli sokak köpeği için mahalle esnafı birlik oldu. Aralarında para toplayan esnaf, Limon'un tedavisini üstlendi.
Gölcük Değirmendere Yalı Mahallesi'nde yaklaşık 15 yıldır yaşayan sokak köpeği Limon, esnafların da arkadaşı oldu. Yaklaşık 15 gün önce bir Deliloğlu Caddesi üzerinde bir aracın çarpması sonucu ön sol bacağı kırılan Limon'a sahip çıkan esnaflar, köpeğin iyileşmesi için aralarında para toplamaya başladı. Mahalledeki veterinerin de yaptığı yüzde 40 indirim ile yaklaşık bin TL'lik bir masraf ile tedavi olan Limon, veteriner hekim gözetiminde tamamen iyileşeceği günü beklemeye başladı.
Köpeğin tedavi edilmesi için esnaflar arasında para toplanmasına öncülük eden mahallenin bakkalı Salih Yeğin, "Ben 2 yıldır buradayım, köpek ise 15 yaşında. Buradaki bütün esnafların kapısındaki bekçisi. Buradan gelen geçen, egzozu olan, şehre zarar veren, yüksek ses çıkartan araçlara genellikle havlayarak peşinden koşuyor. Bunu yaparken de bir iki defa araçların altında kaldı, ama bir şey olmamıştı. Son 2 seferdir araçların altında kalarak ayağını incitiyor. Son incitmesinin ardından biz bir barınağa götürdük. Orada sardılar. Ama ayağı şişince biz sargıyı çözdük. Bir gece sonra köpeğin ayağı başka bir araç tarafından ezildi. Bu sefer tamamen kırıldı. Bir kaç veteriner arkadaş ile görüştük. Yaşı dolayısıyla ameliyat olamayacağını söylediler." dedi.
Köpeğin tedavisinde herkesin katkısının olmasını istediklerini söyleyen Yeğin, "Biz de bütün arkadaşlara haber verdik. Herkes elinden geldiği kadar yardımcı oldu. Bir veteriner arkadaşımız da bu işin içerisinden çıkabileceğini söyledi. götürdük oraya. Şu an işlemleri yapıldı. Yaklaşık 15 gündür orada Limon. Tekrar sağa sola koşup da ayağını tekrar kırmasın diye özellikle dışarıya çıkartmıyoruz. Buradaki tabelada yazan isimler de gönüllü arkadaşlarımız. Kendi isimlerini buraya kendileri yazdırdılar. Tamamını ödemek isteyen, hatta fazlasını ödemek isteyenler oldu. Biz herkesin katkısının olmasını istedik ve bu şekilde bir şey yaptık. Şu anda parası hazır. Limon'un tedavisinin tamamlanmasını bekliyoruz. Veteriner arkadaşımız bir 15-20 gün daha kalmasını istiyor. Biz de Limon'un bu süreçte tamamen iyileşmesini bekliyoruz." diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Mahalledeki bağış panosundan görüntü
-Esnaflara öncülük eden Salih Yeğin ile röp.
-Salih Yeğin'in tedavisi devam eden köpek ile oynaması
-Detay

HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/GÖLCÜK(Kocaeli),

=================

Adrenalin tutkunu, cipiyle kaledeki uçurumun kenarına çıktı

Karaman'ın Ermenek ilçesinde oturan adrenalin tutkunu Halis Kalaycı, 1960 model cipiyle Firan Kalesi'ndeki 150 metrelik uçurumun kenarına çıktı. Kalaycı'yı görenler şaşkınlıklarını gizleyemedi. Cipin uçurumun kenarındaki çekilen görüntüleri, sosyal medyada da ilgi gördü.
Taşeli Platosunda yer alan Ermenek kent merkezinde Karamanoğulları tarihinde önemli bir yeri olan Firan Kalesi bulunuyor.  Bölge halkı kaleye çıkarak hem Toros Dağları'nın eşsiz güzelliğini hem de turkuaz rengindeki Ermenek Barajını izleme imkanı buluyor.
Ermenek Belediyesinde görevli 3 çocuk babası Halis Kayacı (51), 1960 model cipiyle, kaledeki uçurumun kenarına çıktı. Kaleye çıkan yolu kullanan Kalaycı, daha sonra  zemini kaygan kayalık olan yolda uçurumun kenarına kadar ilerledi. Uçurumun kenarında aracını park eden Kalaycı, fotoğraf ve görüntü çektirmeyi de ihmal etmedi. Arkadaşları da bu uçurumun kenarındaki video  ve fotoğrafları sosyal medyada paylaştı. Görselliğiyle dikkat çeken bu paylaşım ilgi gördü.
Arkadaşlarıyla gezmeye gittikleri sırada uçurumun kenarına kadar ilerlediğini belirten Kalaycı, cip kullanmayı çocukluğundan itibaren sevdiğini, içindeki cip ve adrenalin tutkusu nedeniyle de uçurumun kenarına kadar gidip fotoğraf çektirdiğini söyledi. Bu fotoğraf ve videoların sosyal medyada ilgi gördüğünü ifade eden Kalaycı, uçurumun kenarına kadar ilerlemesinin doğru bir davranış olmadığını ve kimseye de tavsiye etmediğini kaydetti. O adrenalinin ardından da cipini,  lüks ciplerle takas etmesi konusunda teklifler aldığını belirten Kalaycı, telifleri reddettiğini ve cipin bir arkadaşının hediyesi olduğunu söyledi.

Görüntü Dökümü
---------------
-Halis Kalaycı'nın cipi çalıştırması
-Kaleyi gitmesi
-Uçurumun kenarına yaklaşması
-Uçurumun kenarı ve cipten detay
-Halis Kalaycı röp.

Haber- Kamera: Ali Rıza ETCİ ERMENEK KARAMAN DHA))

====================

Turizme açılan ilk mağara İnsuyu'na turist akını

TÜRKİYE'nin turizme açılan ilk mağarası olan İnsuyu Mağarası'nı, yılın ilk altı ayında 30 binin üzerinde yerli ve yabancı ziyaret etti.
Burdur'un güneydoğusunda, 1965 yılında Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olan İnsuyu'nun oluşumu, binlerce yıl öncesine dayanıyor. Jeolojik olarak kalkerden meydana gelen, bu kalkerlerin suyla birleşmesi sonucunda sarkıtlar, dikitler ve dehlizler oluşan mağarada, 1 metrelik sütunun 10 bin ila 15 bin yılda oluştuğu tahmin ediliyor.
Burdur- Antalya karayolu 14'üncü kilometresinde yer alan ve yatay uzunluğu 597 metre olan mağaranın ziyaret edilebilen 300 metreye kadar olan bölümünde 9 göl bulunuyor. Mağaranın gölleri, kuraklık ve bölgedeki aşırı sondajlar nedeniyle tamamen kururken, 2000 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında mağara içindeki aydınlatmalarda kullanılan ışıklandırmanın da sarkıt ve dikitlere zarar verdiği ve kararttığının belirlenmesi üzerine, 2016 yılında ziyarete kapatıldı. Ziyaretçi yolları ve ışıklandırması zarar vermeyecek şekilde düzenlenen mağara, 2018 yazında tekrar ziyarete açıldı.
Efsanelere konu olan İnsuyu Mağarası'nı, bu yılın ilk 6 ayında 33 bin kişi ziyaret etti. Özellikle tur otobüsleri ile gelenler, İnsuyu Mağarası'nın sarkıt ve dikitlerinin güzelliğini fotoğraflıyor. Ziyaretçiler mağara içerisindeki 9 gölün kurumasının ise üzüntüsünü yaşıyor.
HERKESİN GÖRMESİ GEREKLİ
Hatay'dan İnsuyu Mağarası'nı ve Sagalassos Antik Kentini görmek için geldiklerini anlatan Ahu İlbeyi, "İnsuyu Mağarası muhteşem bir yer. Sagalassos'a bayıldım. Harika bir yer. Türkiye'de yaşayan herkesin görmesi gereken bir yer. Burdur tarihi eserleri ile görülmesi gereken çok önemli bir kent. Biz bunu bilmiyorduk" dedi. İstanbul'dan gelen Tuğba Özgüvenç ise "İnsuyu'ndan inanılmaz etkilendim. Keşke gölleri kurumasaydı. Çok üzüldük ama şu hali bile muhteşem. Kesinlikle görülmesi gereken bir yer" diye konuştu.
Ankara'dan gelen Eylül Eryiğit ise insuyu mağarasını haberlerde gördükten sonra gelmeye karar verdiklerini söyledi. Eryiğit, "Mağaranın 10 klimanın verdiği serinliği verdiği söyleniyordu. Hava dışarıda 35 derece ama içerisi buz gibi, mağaradan üşüyerek çıktık. Görülmesi gereken bir yer ama insanlar fotoğraf çekmek yerine biraz etrafına baksalar keşke" diye konuştu.
Balıkesir'den mağarayı görmek için gelen Şerife Acar da şunları kaydetti:
"Arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine geldim. Doğa harikası, görülmesi gereken bir yer. Herkesin gelip görmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama içerisindeki göller kurumuş. İnsanlarımız sarkıt ve dikitlere zarar vermiş. Duvarlara yazı yazmışlar. Bunlar bir daha ele geçebilecek doğa harikaları değil. İyi ve düzenli bir şekilde bakmak gerekiyor. Verdiğimiz zararın telafisi yok. Böyle güzel yerleri korumak gerekiyor."

Görüntü Dökümü
---------------
İnsuyu girişi
İnsuyunu gezenler
Röportajlar
Detay

Haber- Kamera: Mesut MADAN/BURDUR, -

==================

Troya efsanesi 12 kilometrelik kumaşla süslendi

Anadolu Ateşi Dans Topluluğu Troya efsanesine, dans gösterileriyle hayat verdi. Binlerce turistin ilgiyle takip ettiği gösteride kostümler için 12 kilometrelik kumaş kullanıldığı kaydedildi.
Çanakkale'nin Hisarlık Bölgesi'nde, binlerce yıl önce kurulan tarihi İlion kentinde geçtiği anlatılan Troya efsanesine, Anadolu Ateşi Dans Topluluğu modern ve Anadolu izlerini taşıyan danslarıyla hayat verdi. 5 bin seyirci kapasiteli Aspendos Arena'ya saatler öncesinden gelen ve büyük kısmını turistlerin oluşturduğu izleyiciler, gösteriyi sonuna kadar ilgiyle takip etti. 2 perdeden oluşan ve yaklaşık 2 saat süren gösterinin ilk perdesinin ilk sahnesinde Troyalıların ticaret merkezi olan kentlerindeki yaşamları ve Troyalıların sarayda dünyaya gelen Paris ve Hektor kardeşlerin buluşmasını kutlamaları anlatıldı. İkinci sahnede Kahin Kasandra'nın Troya'nın yıkılacağını söylemesi ve kimsenin onu dinlememesi anlatılırken, 3'üncü sahnede kral Priamos'un oğlu Paris'in, sarı saçlı Helen'i saraya gelin getirmesi işlendi.
İkinci perdede Aşil ve Hektor'un savaşı ve Hektor'un Aşil karşısında yenilmesinin canlandırıldığı dans gösterisinde Anadolu'nun ilk kahramanı olarak kabul edilen Hektor'un cenaze töreni beğeniyle izlendi. İkinci perdenin sonlarına doğru kral Priamos ordunun başına geçer ve Akhalılara son darbeyi vurup, oğlunun öcünü almak ister. Geri çekilen Akhalılar'ın savaş meydanında tahta bir at bırakması ve o meşhur tahtadan atın içinden çıkan düşman askerlerinin kentte yaptığı katliam da dansla sahnelendi.
RAKAMLARLA TROYA
Troya'nın dans ekibi için hazırlanan kostümler ve sahne dekoru da dans gösterisi kadar hayranlıkla izlendi. Gösteride kullanılan 2 bin kostüm için 12 kilometrelik bez kullanıldığı öğrenildi. 300 ayakkabının özel tasarlandığı gösteri için 500 küpe, 500 de kolye hazırlandı. Dansçıların 3 bin 150 civarı toka ve 3 bin 500 adet makyaj malzemesinden faydalandığı ifade edildi.
İZLEYİCİLERİ SELAMLADI
Her gösterisinde bir sosyal sorumluluk projesine destek veren Anadolu Ateşi Genel Sanat Yönetmesi Mustafa Erdoğan, Troya gösterisine otizmli çocukları ve ailelerini davet etti. Yaklaşık 60 otizmli çocuk ve ailesi gösteriyi en önden izleme imkanı buldu. Gösteri sonunda Erdoğan ve dansçıları, otizmli çocuklar ve aileleriyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. Mustafa Erdoğan, gösterimin son sahnesinde kullanılan tahtadan dev atın içinden çıkan dansçıların çocuklarıyla el ele izleyenleri de selamladı.

Görüntü Dökümü
--------------
Danstan genel görüntü
İzleyicilerden detay

Haber-Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA,

==================

Burdur'un dağlarında mor şölen

Burdur'un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy'de kurak dağlar, Fransa'nın Provence bölgesindeki gibi lavanta bahçeleriyle süslendi. 375 dekarlık Türkiye'nin en büyük lavanta bahçesi, binlerce yerli turistin yanı sıra, önceki yıllarda fotoğraf çekimi için Provence'e giden Rus turistlerin de yeni adresi oldu.
Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, merhum yazar Fakir Baykurt'un da doğum yeri olan köyü Akçaköy'ü, Fransa'nın Provence bölgesindeki gibi lavanta bahçeleriyle donattı. Akçaköy'de krom ve mermer maden yataklarının bulunduğu alanlar da dahil olmak üzere boş arazileri madencilerden önce davranarak Hazine'den kiralayan Öztürk Sarıca öncülüğünde, 2015'in Mart ayında 375 dekarda lavanta dikimi yapıldı.
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜĞÜ
Sarıca'nın öncülüğünde Akçaköy'deki diğer köylülerle birlikte lavanta dikimi yapılan alan 1000 dekarı aştı. 'Lavanta Deresi' adıyla başlatılan bu proje kapsamında dört yıl önce dikilen lavantalar özellikle bu yıldan itibaren ulaştıkları büyüklükle dünyada lavanta turizmiyle tanınan Fransa'nın Provence bölgesinin de önüne geçti. Sarıca'nın 375 dekarda oluşturduğu Türkiye'nin en büyük lavanta bahçesinde yaklaşık üç hafta önce çiçekler açtı. Eşsiz mor görselliği ve etrafa yayılan nefis kokusuyla lavantalar, ağustos ayı sonuna kadar ziyarete açık olacak.
GÖRSELİ EN YÜKSEK BAHÇE SEÇİLDİ
Karakent Köyü'nde antikanser proje olarak hayata geçen doğa yaşam alanı Lisinia kapsamındaki toplam lavanta üretim alanının 1900 dekara yükseldiğini belirten Öztürk Sarıca, bu bahçelerin Akçaköy Lavanta Deresi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi yerleşkesi ve Lisinia'da olduğunu söyledi. 375 dekarlık Lavanta Deresi'nin geçen yıl Fransız fotoğrafçılar tarafından görseli en yüksek bahçe seçildiğini kaydeden Sarıca, bahçenin her açıdan farklı manzaralar sunduğunu anlattı.
LAVANTA SEZONU 1,5 AY
Toplam sezonunun 1,5 ay olduğu lavanta bahçesine ziyaretlerin bir ay daha süreceğini belirten Sarıca, "Özellikle Akçaköy'deki Lavanta Deresi'ni görsel bahçe olarak kullanıyoruz ki insanlar lavantayı fotoğraflarda yaşatmak istiyor. Dolayısıyla Türkiye ve dünyadan herkes gelip fotoğraf çekip anılarını paylaşabiliyor. Ağustos sonuna kadar 375 dekarlık görsel bahçeyi hasat etmiyoruz. Ağustos sonunda hasadı başlatıyoruz" dedi.
400 BİN ZİYARETÇİ BEKLENİYOR
Geçen yıl Lisinia'nın projelerine toplam ziyaretçi sayısının 200 bini aştığını da söyleyen Sarıca, bu yıl ise geçen hafta itibarıyla toplam ziyaretçi sayısının 300 bine ulaştığını, ağustos sonuna kadar 400 bini zorlayacağı ya da geçebileceğini dile getirdi. Sarıca, "Çünkü her geçen gün Lavanta Deresi'nin ve Lisina projelerinin adı duyuldukça ziyaretler de katlanarak devam ediyor. Bu dönemde Ege'den çok fazla gelen var. İstanbul'dan fotoğraf sanatçıları, aynı zamanda düğün fotoğrafı için gelen çok fazla stüdyo var. Bahçede kendi stüdyolarını kurup fotoğraf çekiyorlar" diye konuştu.
GELİN-DAMAT ÇEKİMLERİNİN GÖZDESİ
Özellikle akşam hava kararmadan önceki saatlerde en az 20 gelinin görülebildiğini dile getiren Sarıca, "Kendi stüdyolarını oluşturabildikleri için ve ücretsiz olduğundan herkes çekinmeden gelip istediği fotoğrafı çekebiliyor. Ayrıca medya çekimleri, kapak ve moda çekimleri de tamamen ücretsiz. Çünkü bizim projemiz insanları susuz tarıma ve görselliğiyle Türkiye ekonomisine katkı sağlamak için kurulduğundan bu tür uygulamalardan para almıyoruz" dedi.
HASAT AĞUSTOS SONUNDA
Lavantaların hasat edildikten sonra yağının çıkartılarak ürüne dönüştürüldüğünü belirten Sarıca, "Özellikle katma değerli ürünlere dönüştürmeye çalışıyoruz. Tamamen doğal krem, kolonya, sabun gibi ürünler yapıyoruz. Çünkü ülkemiz bu ürünlerin çoğunu yurtdışından satın alıyor. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi açısından katma değerli ürünler çok önemli. Bizim Fransa, İngiltere veya başka ülkelerden hem tarım hem de bunların katma değerli ürüne çevrilmesi noktasında bir eksiğimiz yok. Biz de bunları Türkiye'de sağlıklı ürünler haline dönüştürebiliyoruz ve ülkemiz bütçe açığına ciddi katkı sağlayacağını düşünüyoruz" diye konuştu.
SUSUZ TARIMA DİKKAT ÇEKİYOR
Son yıllarda Türkiye'nin birçok bölgesinde olduğu gibi Göller Bölgesi'nde de sulak alanların hızla kurumaya başladığına dikkat çeken Sarıca, tıbbi ve aromatik bitki üretiminin hem gıda, ilaç ve kozmetik sanayilerindeki kullanımı hem de oluşturduğu muhteşem güzelliklerle turizm anlamında bölgeye ciddi katkı sunduğunu dile getirdi. Sarıca, "Tüm Türkiye'yi hem doğal yaşam hem de susuz tarım anlamında bilinçlendirmek için Akçaköy ve Lisinia'ya bekliyoruz. Ülkemizin tarım sektörünün su tüketmeyen aromatik bitkiler konusunda ciddi kazanımlar elde edebileceğine inanıyoruz. Bunların katma değeri dönüştüğünde ülkemiz bütçe açığına da ciddi katkı sağlayacaktır" dedi.
RUSLAR AKÇAKÖY'E GELİYOR
Türkiye'nin birçok ilinden binlerce ziyaretçinin fotoğraf çekimi için akın ettiği Akçaköy'deki lavanta bahçesine, bu yıl başta Ruslar olmak üzere yabancı turist ilgisi de arttı. Türkiye'de Rus turistlerin en çok geldiği şehir olan Antalya'ya yaklaşık 2 saat uzaklıktaki Akçaköy lavanta bahçesini, Antalya veya İstanbul'da ikamet Rusların yanı sıra, tatil için gelenler de ziyaret ediyor. Alanya'da fotoğrafçılık yapan Aysu- Aytaç Deveci çifti, özellikle sabah gündoğumu veya akşam saatlerini fotoğraf için tercih ettiklerini, renklerin çok daha güzel göründüğünü belirtti. Deveci çifti, Rus turistlerin özellikle lavanta bahçesinde fotoğraf çektirmek için geldiklerini söyledi. Gelin- damat çekimleri için de çok ciddi talep olduğunu, Rusya ve Ukrayna'dan bile gelin damat çekimleri yaptıklarını anlatan çift, daha önce Provence bölgesine giren Rusların, artık fotoğraf için Burdur'a gelmeye başladıklarını kaydetti.

Görüntü Dökümü
------------
-Lavanta bahçesinin drone görnütüsü
-Bahçede fotoğraf çekilen turistlerden görüntü
-Lavantanın detay görüntüleri
-Fotoğraf çekilmek için gelen turislerle röp
-Tarla sahibi Öztürk sarıca ile röp
-Düğün için gelip fotoğraf çektiren Vatandaşların telefon görüntüsü
-Detaylar

535 MB// 4.55  SN HD

Haber: Mehmet ÇINAR- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA,


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 5 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement