1- SÜNNET KIYAFETİ DÜKKANI CEPHANELİK ÇIKTI
Bayrampaşa'da sünnet kıyafeti satan bir işyerine yapılan baskında 130 kaçak pompalı tüfek 30 kaçak tabanca ele geçirildi.
Operasyon anı polis kamerasına yansıdı.
Haber-Kamera: Sinan BİLGİLİ-İSTANBUL DHA
Bayrampaşa'daki silah bayilerinde inceleme yapan Bayrampaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri ruhsatsız pompalı tüfek buldu. Bayi sahibini takibe alan polis ekipleri kaçak silah satışı yapıldığını belirledi. Yaklaşık 2 ay süren teknik ve fiziki takibin ardından dün akşam saatlerinde operasyon düzenlendi. Sünnet kıyafeti satışı yapan bir iş yerine yapılan baskında 130 kaçak pompalı tüfek 30 kaçak tabanca ele geçirildi. Operasyon anı polis kamerası tarafından görüntülendi. Görüntülerde polisin iş yerine baskın yapması, iş yerinde silahların bulunması ve bazı şüphelilerin gözaltına alınması yer alıyor. Ele geçirilen silahlar basına sergilendi. 3 kişi emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü:
---------------
-POLİS KAMERASI
-İş yerine baskın
-Polisin arama yapması
-Tüfeklerin bulunması
-Gözaltına alınan şüpheliler
-Polis aracına bindirilmesi
-AKTÜEL GÖRÜNTÜLER
-Ele geçirilen tüfekler
-Tabancalar
-Detaylar
==============================
2- EVDE UYUYAMAYAN 80 YAŞINDAKİ BABAYA SERVİSLE UYKU ÇARESİ
Haber-Kamera: İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL DHA
Ordu'nun Gölköy İlçesi'nden İstanbul'daki oğlunun yanına gelen 80 yaşındaki Nazmi Erol, bir türlü evde uyuyamayınca servis şoförü oğlu çareyi onu sık sık kestirdiği minibüsü ile yanından ayırmamakta buldu.
Gölköy'den. Esenyurt'ta oturan oğlu Bülent Erol'un yanına gelen Nazmi Erol, 1 yıldan bu yana evde uyuyamaz oldu. Ağır işiten Erol, yakınlarının kendisini rahat ettirme konusundaki bütün çabalarına rağmen uyku sorununu çözemedi. Geçimini minibüsü ile çeşitli şirketlerin görevlilerini taşımakla sağlayan servis şoförü Bülent Erol, birkaç kez yanında yolculuk eden babasının araçta oturarak da olsa uyuduğunu görünce çareyi onu yanından ayırmamakta buldu. Her gün, gün ağarmadan Esenyurt'tan oğlu ile birlikte yola çıkan Beylikdüzü, Avcılar, Küçükçekmece, Bağcılar ve daha sonra Mecidiyeköy hattında yolları aşındıran Nazmi Erol, "Yaşım 80, uyku sorunum var. Arabada rahat uyuyorum. Evde ise var bir sıkıntı. Arabada daha rahat uyunuyor. Seneyi geçti bu böyle. Arabada yolcuları almaya gide gele ben uyuyorum böyle" dedi.
Servis şoförü Bülent Erol, yaşlı babasının gece uyuyamayınca oda oda gezdiğini belirterek, "Evde kapalı yerde çok daralıyor. Uyuyamıyor. Burada ise arabadan devamlı dışarı bakıyor, sıkılmıyor, arada kestirip uyuyor. Arabada personel arkadaşlarla konuşuyor, sağa sola baktığı için rahat ediyor galiba. Evde kapalı yerde bunalıyor. Ama dışarıda arabada rahat. Doktorlardan tam bir cevap alamıyoruz. Şu anda gün boyu benimle gidip geliyor. Bakalım..." diye konuştu. Bülent Erol, babasını yanında götürmediği gün kendisini akşama kadar 40 kez telefonla aradığını anlatırken, şöyle dedi:
"SERVİS SORUMLUSU GİBİ OLDU"
"Arabaya oturtuyorum tüm İstanbul'u dolaşsak gıkı çıkmıyor. Etrafı seyrediyor, uyuyor. İmkan olsa mazot pahalı olmasa neredeyse rahat etmesi için 24 saat kontağı kapatmayacağım. Saat 21.00'de eve gidiyoruz yerinde duramıyor gazete, kitap okuyor tekrar ayağa kalkıp odaları dolaşıyor. 12 gündür yanımda bir anlamda servis sorumlusu gibi oldu. Ehliyeti olsa neredeyse servisi ona devredeceğim ama ehliyeti yok."
"ARTIK BİZDEN BİRİ OLDU"
Servise binen şirket çalışanlarından Ahmet Kurtuldu, ilk birkaç gün kim ve rahatsızlığını bilmedikleri için yadırgadıkları Nazmi Erol ile kısa sürede kaynaştıkları, her gün hatırını sorduklarını, kendisiyle yakından ilgilendiklerini söyledi. Kurtuldu, "Servis şoförümüz Bülent beyle görüşünce ve babasının sorunun da ne olduğunu anlayınca kendisine alıştık. Amca artık bizden biri oldu. Müsait olduğunda kahvaltıya falan da çağırıyoruz. Gelirse şirketimizde yapıp tekrar dönüyorlar. Alıştık biz kendisine" dedi.
Görüntü Dökümü:
-------------
-Nazmi Erol, çalışanların servisinin ön koltuğunda uyurken
-Oğlu Bülent Erol servis minibüsünü kullanırken
-Bülent Erol, babasının rahatsızlığını ve minibüste uyuyabilmesini anlatırken
-Trafik akışından görüntüler
-Nazmi Erol, Bülent Erol ile röportaj
-Şirket çalışanlarından Ahmet Kurtuldu ile röportaj
-Çalışanlar servisten inerken Nazmi Erol uyumayı sürdürürken
28.03.2017 - 10.13 Haber Kodu : 170328018_
============================
3- KADIN CİNAYETİNE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS İSTENDİ…
Eşini öldürüp kayınvalidesini yaraladığı silahı başına dayayıp tetiğine basan koca hastanedeki tedavisinin tamamlanmasının ardından hakim karşısına çıkarıldı.
Koca olay günüyle ilgili soruları tek bir cümleyle yanıtladı : Hiçbir şey hatırlamıyorum
Haber: Serpil KIRKESER, İstanbulDHA
Avcılar 48 gün önce ailevi sorunlar yaşadığı 25 yaşındaki eşi Fatoş Mutlugüneş'i tabancayla öldürdüğü ve kayınvalidesi Sabiha Bayram'ı (55) da yaraladığı iddia edilen Tanju Mutlugüneş'in (27) ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi. Tutuklu olan Tanju Mutlugüneş'in ifadesinde "Olay gününe ilişkin hiçbir şey hatırlamıyorum" dediği de iddianameye yansıdı.
İDDİANAMEDE OLAY GÜNÜ ANLATILDI
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre olay şöyle oldu: Avcılar'da 8 Şubat 2017 tarihinde şüpheli Tanju Mutlugüneş, ailevi sorunlar yaşadığı eşi Fatoş Mutlugüneş ve kayınvalidesi Sabiha Bayram ile tartıştı. Tartışma sonrasında şüpheli Tanju Mutlugüneş yanında taşıdığı zigzauer marka 9 mm çaplı tabanca ile eşi Fatoş Mutlugüneş'in kafasından ve vücudunun değişik bölgelerinden vurmak suretiyle öldürdü. Aynı silahla kayınvalidesi müşteki Sabiha Bayram'a da ateş etmek suretiyle yaralayan Tanju Mutlugüneş aynı silahı başına dayayıp tetiğe basarak intihara teşebbüs etti. Fatoş Mutlugüneş olay yerinde hayatını kaybederken, yaralanan Sabiha Bayram ile Tanju Mutlugüneş ise hastaneye kaldırıldı.
"OLAY GÜNÜNÜ HATIRLAMIYORUM"
Tedavisi yapıldıktan sonra taburcu edilen ve 6 Mart'ta ifadesi alınan Tanju Mutlugüneş, "Benim telefon bayiliğim vardır. Bitişik iş yerini de bayan kuaförü olarak eşimin talebi üzerine açmıştım. Ancak aradan geçen zaman içerisinde eşim işyerini açmamaya başladı. Kayınvalidem de sürekli aile işlerimize karışmaktaydı. Bu nedenle ailevi sorunlar yaşıyorduk. Olay gününü ise hatırlamıyorum. Olayda kullandığım tabancamın ablamın eşi olan enişteme ait olduğu söyleniyor ama onu da hatırlamıyorum. Olayın oluşuna ilişkin söyleyebileceğim başka bir şey yoktur. Atılı suçlamalara ilişkin söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur. Çünkü bilmiyorum" dedi. İfadesinin ardından Tanju Mutlugüneş çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
İSTENEN HAPİS CEZALARI
Soruşturma sonunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Tanju Mutlugüneş'in "Eşi kasten öldürmeö suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, "Kayınvalideyi kasten silahla yaralama" ve "6136 sayılı kanuna muhalefetö suçlarında da 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istedi. İddianame kabul edilirse şüpheli Tanju Mutlugüneş önümüzdeki günlerde Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak.
===========================
4- JANDARMADAN UYUŞTURUCU OPERASYONU
İstanbul DHA
Esenler'de, inşaat işçilerine uyuşturucu sattığı belirlenen bir kişinin evine yapılan operasyonda yaklaşık 1,5 kilogram eroin ele geçirildi.
İstanbul Jandarma Komutanlığı ekipleri, uyuşturucu sattığı belirlenen Ş.A.'nın Esenler'deki evine operasyon düzenledi.
Jandarma dedektör köpeği "İmla"nın da katılımıyla evde yapılan aramada, 1 kilo 517 gram eroin, 1 ruhsatsız tabanca, 1 şarjör, 12 mermi, hassas terazi ve uyuşturucu satışından elde edildiği değerlendirilen 6 bin 360 lira bulundu. Doğu ve güneydoğu illerinden getirdiği uyuşturucuyu inşaat işçilerine sattığı öne sürülen Ş.A.'nın arandığı bildirildi.
Görüntü Dökümü:
-----------
-Operasyondan görüntüler
28.03.2017 - 10.38 Haber Kodu : 170328027
========================
5- DÜNYACA ÜNLÜ DARBUKA ÜSTADI MISIRLI AHMET: KREMLİN SARAYI'NDAKİ MUHTEŞEM ATMOSFERDE TEK TÜRK OLARAK ÇALDIM
Haber: Orhan SENCER/ İSTANBUL DHA
Dünyaca ünlü darbuka üstadı Ahmet Yıldırım nam-ı diğer "Mısırlı Ahmetö, 45'e yakın ülke gezdiğini ve her yerde darbuka aşıkları olduğunu belirtirken, "Darbukada müthiş bir yükseliş var. Darbukaya başladığımdan beri hayali kurulmayacak bir duruma geldik. Japonya'da bin küsur darbukacı var, oraya gittiğimde beni el üstünde tuttularö dedi. Silahlı saldırıda hayatını kaybeden Rus Büyükelçi Andrey Karlov için Kremlin Sarayı'nda düzenlenen anma konserine davet edilen tek Türk olan Ahmet Yıldırım, 6 bin kişilik devasa bir salonda, muhteşem bir atmosferde teröre karşı çaldığını söyledi.
Efsane sanatçı, "Mısırlı Ahmetö isminin hikayesinden, İstanbul'da kurduğu dünyanın ilk ritim okuluna, Mısır ve Türkiye'de düzenlediği kamplardan, içinde yer aldığı Music and Memory projesine, Kremlin Sarayı'nda yapılan anma konserine davet edilen tek Türk olmasından, cep telefonu kullanmamasına kadar birçok konuda DHA'ya özel açıklamalar yaptı.
"ANKARALIYIM AMA BÜTÜN DÜNYA 'MISIRLI AHMET' OLARAK TANIYOR. MISIR'DA İSE 'TÜRKİYELİ AHMET' DİYORLAR"
"Mısırlı Ahmet" ismiyle tanınma hikayesini anlatan darbuka üstadı Ahmet Yıldırım, ikinci sanatsal doğuşunun Mısır'da gerçekleştiğini belirterek, şunları söyledi:
"Mısırlı Ahmet'in benim için iki derin anlamı var. Tarihte ilk defa bir Türk darbukacının Mısır'a gitmesi, orada albüm yapması, oranın yıldızlarıyla hem sahne, hem albüm çalışması yapması çok önemli bir şeydi. Oradan buraya geldiğimde de beni Mısırlı zannetmişler. Aşkın Nur Yengi, Sezen Aksu, Emel Müftüoğlu gibi birçok sanatçının albümünde çalmıştım. Hepsi 'Mısırlı Ahmet' diye yazmış. Beni de Mısırlı zannediyorlarmış. Türkçe konuşunca da 'A, Türkçeniz çok iyiymiş. Nasıl öğrendiniz' diyorlardı. Ben de Türkiyeli, Ankaralı olduğumu söylerdim. Adımız da 'Mısırlı' kaldı. Benim de hoşuma gitti. İkinci sanatsal doğuşum Mısır'da oldu hakikaten. Mısır'da da soyadım onlara zor geldi, Yıldırım diyemediler. Ahmet-i Turki yani Türkiyeli Ahmet diye albümlerde öyle geçti. Şu anda bütün dünya 'Mısırlı Ahmet7 diye tanıyor ama."
"JAPONYA'DA BİN KÜSUR DARBUKACI VAR. ORAYA GİTTİĞİMDE BENİ EL ÜSTÜNDE TUTTULAR"
45'e yakın ülke gezdiğini ve bir o kadar ülkeden okul ve kamplarına katılım olduğunu vurgulayan sanatçı, şu ifadeleri kullandı:
"Şu an okulumuza ve kamplarımıza 45'e yakın ülke gelmiş. Ben de o civarda ülke gezdim. Daha yeni Japonya'dan geldim. Japonya'da bin küsür darbukacı var. Hepsi müthiş tanıyor ve müthiş bir saygı var. Oraya gittiğimde beni el üstünde tuttular. Dünyanın bir sürü ülkesine gidiyorum, Hong Kong, Tayvan, Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Avrupa'nın bütün ülkeleri, Kanada, Brezilya'ya gidip workshoplar veriyoruz. Ben de şaşırıyorum, hangi ülkeye gitsem muhakkak orada CD imzalatmaya, fotoğraf çektirmeye bir sürü insan geliyor. Önemli olan darbukanın geldiği nokta. Emek verildiği zaman, bir aşk yaşandığı zaman dışarıya yansıyormuş ve oralarda bir sürü aşığın doğduğunu gördük. Bu büyük bir mutluluk."
"MÜHENDİSİ, İŞ ADAMI, ÖĞRETMENİ, DOKTORU, BİRÇOK MESLEK DALINDAN İNSAN DARBUKA ÖĞRENİYOR"
Darbukada müthiş bir yükseliş olduğunu söyleyen Mısırlı Ahmet, " Darbukaya başladığımdan beri hayali kurulmayacak bir duruma geldik. Mühendisi, bankacısı, iş adamı, öğretmeni, doktoru, ritimhanemizde birçok meslek dalından insan artık darbukayı bir aile ferdi, en yakını olarak görüp bu enstrümanı öğrenmeye çalışıyor. Çoğu da çok iyi öğrenip çalıyor ve hayatını değiştirdi. Profesyonel olarak darbuka çalıp hayatlarını ondan kazananlar var" diye konuştu.
"DÜNYADA İLK DARBUKA OKULUNU VE DARBUKA KAMPINI TÜRKİYE'DE YAPTIK"
Dünyada ilk darbuka okulunu ve darbuka kampını Türkiye'de yaptıklarını hatırlatan darbuka üstadı, "İki kamp yapıyoruz. Biri Türkiye'de Güre'de ve bu sene 10'uncusunu yapacağız. 7 kez de Mısır'da Sina Çölü'nde yaptık. Benim bir sene kalıp, teknikte yeni şeyler bulduğum yerdi Sina Çölü. Onun dışında özel kamplar oluyor. Mesela en son Japonya'da iki günlük kampa gittim. Haziran'da Rusya'da bir darbuka kampı olacak. 200 kişinin katılımıyla 5 günlük bir kamp olacak. Bu tip şeyler dünyada da başladı yavaş yavaş. İlkini biz burada yaptık. İlk darbuka okulu burasıdır. İlk kamp burada oldu. İlk Sina kampını da biz yaptık. Umarım güzel ellerle güzel yerlere giderö ifadesini kullandı.
ANMA KONSERİ İÇİN KREMLİN SARAYI'NA DAVET EDİLEN TEK TÜRK SANATÇI OLDU
Silahlı saldırıda hayatını kaybeden Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov için geçtiğimiz ay Kremlin Sarayı'nda düzenlenen anma konserine davet edilen tek Türk sanatçı olan Mısırlı Ahmet, 6 bin kişilik devasa bir salonda çaldığını belirterek, şunları söyledi:
"Organizasyonun teröre karşı olduğunu biliyordum sadece. Sonradan okuyunca öğrendim Rus Büyükelçi için düzenlendiğini. Beni siyaset, politika hiçbir zaman ilgilendirmedi. Sadece müzik benim hayatım. Ben sadece performans, müzik yapmaya gittim oraya. Teröre karşı bir organizasyonmuş o da. Önemli olan Kremlin'de çalmaktı. 6 bin kişilik devasa bir salonda çaldım. Muhteşem bir atmosferi vardı. Orada Seven Eight Band ile bir konser verdik. Rusya'ya benim 4'üncü gidişim zaten. Birçok öğrencim var Rusya'da da. Konserler de verdim orada. Bir enstrüman birçok dünya ülkesini, bir çok insanı bir araya topladı. Müthiş bir darbuka ailesi var, merkez ise burası"
"MUSIC AND MEMORY'DE ÇOK ÖNEMLİ SANATÇILAR, MÜTHİŞ VİRTÜÖZLER VAR"
Ünlü sanatçı, Balkan müziğini tüm dünyaya duyurmayı amaçlayan Music and Memory projesini de şöyle anlattı:
"Music and Memory, Avrupa Birliği'nin katkılarıyla yapılan bir proje. 2010 yılında bir müzik projesine katılmıştım. Orada çok hoşlarına gitmişti. Bağlantıya geçtik ve böyle bir projeden söz ettiler . Heyecanla karşıladım ve 'Tabii ki yaparız' dedim. Bizle birlikte birkaç partnerimiz daha var. İlkini Belçika'da ve sonra Bulgaristan'da yaptık. Bu sene de ilk defa Türkiye'de olacak. Yeni bir konsept bu. Amaç Balkan müziğini hatırlamak ve o değerleri ortaya koymak ve onun da üstüne bir şey koyup genç nesillere aktarmak. O yüzden çok yapıcı buluyorum bu projeyi. Çok önemli sanatçılar, müthiş virtüözler var. Petar Ralchev var akordiyonda. Stephane Galland benim için dünyada en iyi iki üç kişiden birisi davulda. Türkiye'den de genç yeteneklere biraz önem verdim. Gitarda Onur Aymergen, bağlamada Muhlis Berberoğlu, kemanda ve buzukide Serkan Gugul var. Onlarla da hep birlikte bir şey harmanlayacağız."
"AŞKINI SEN YAŞA, GERİSİNİ HAYATA BIRAK. O HER ŞEYİ HALLEDİYOR"
Mısırlı Ahmet, darbukada efsane olmasını ise şu cümlelerle anlattı:
"Öyle bir derdim yoktu hakikaten. Bir şey gözeterek, hedef koyarak bir şey olunmuyor. Ben darbukaya aşık olmuştum, sadece çalıştım. Kendime özgün sesi ortaya koymam gündeme geldi Mısır'a gitmeden. Kendime ait bir şey olmalıydı. Bir Türk tekniği vardı, bir de Mısır tekniği. Yüzyıllardır böyle çalınmış. Bir şeyi takip etmek bana yetmedi ya da zoruma gitti. 'Biz de bir şeyler koyabiliriz' dedik. Bütün kök bu aslında, kendini inkar etmemek. Daha sonra bir teknik buldum. Kafadan uydurdum o an böyle bir şey olmalı diye. Her gün sürekli aşkla ve müthiş bir disiplinle antrenman yaptım. Zannediyorum o aşktan kaynaklanıyor her şey. Aşkını sen yaşa, gerisini hayata bırak. O her şeyi hallediyor."
"HAYAL OLDUĞU SÜRECE SÜREKLİ TALEBESİN VE SÜREKLİ ARAYACAKSIN"
Bir sonraki hedefinin sorulması üzerine hayallerin hiçbir zaman bitmeyeceğini vurgulayan sanatçı, "Hayal olduğu sürece sürekli talebesin ve sürekli arayacaksın. Gerçek olan da talebe olduğumuz. Sonsuzluk var çünkü. Bundan sonraki hayaller bitmez. Yeni albüm çalışmaları olacak, onları gerçekleştirmek istiyorum. Dünyanın en büyük darbuka orkestrası olarak Perşembe günü yaklaşık 60-70 kişi sahnede olacağız. Bunun heyecanını yaşayacağız. Bunlar büyük mutluluk, tüketilecek şeyler değil" şeklinde konuştu.
"KONSANTRASYONU BOZDUĞU İÇİN CEP TELEFONU KULLANMIYORUM"
Mısırlı Ahmet, cep telefonu kullanmaması ile ilgili de şunları söyledi:
"Cep telefonu konstantrasyonu müthiş bozuyor. Ben kaybolmayı çok severim. Hatırlamadıkça insan yeni şeyler keşfediyor. Hatırladığın an keşfedemiyorsun. Garip bir yerde garip birinden telefon geliyor. Sen orada bir provadasın, bir müzik toplantısındasın, çok başka bir dünyadasın ve bir anda bütün dikkatin allak bullak oluyor. Dedim bu bana zararlı. Bu benim görüşüm tabii ki. Yoksa iletişim çok önemli. Benim için çalışan asistanlarım gerekli her şeyi yapıyor. O yüzden gerek duymuyorum."
Mısırlı Ahmet, Balkan müziğini tüm dünyaya duyurmayı amaçlayan "Music and Memory" projesi kapsamında, Türk, Bulgar ve Belçikalı usta müzisyenlerle birlikte 30 Mart Perşembe günü MKM Attila İlhan Salonu'nda konser verecek. Gecede ayrıca usta sanatçı, 10. yılını kutlayan "Mısırlı Ahmet Ritimhanesi" öğrencileriyle beraber de sahne alacak.
Görüntü Dökümü:
--------------
-Mısırlı Ahmet ile özel röportaj
-Mısırlı Ahmet'in öğrencileriyle birlikte darbuka çalması
28.03.2017 - 11.08 Haber Kodu : 170328034_
=======================
6- BU ROBOT CAM TEMİZLEYİP, ÇÖP TOPLAYACAK
Haber-Kamera: Faik KAPTAN-Murat ÇAKIR/İSTANBUL DHA
Ülke çapında 10 ayrı lisede okuyan öğrencilerden oluşan " SPaRC 5665" takımı sokaklardan çöp toplama, evlerde cam temizleme gibi işleri yapabilecek ileriye dönük işleri görebilecek robotlarıyla, FIRST Uluslararası Robot Yarışması'na katılmak için ABD'nin Los Angeles kentine hareket etti.
EKİPTE 70 KİŞİ VAR
Ekipte yer alan öğrencilerden Bahadır Can, yaptıkları robotların ilerde çöp toplama, sokakları temizleme ve cam silme gibi işlerde kullanılabileceğini belirterek şunları söyledi:
" Dünyanın en büyük robotik yarışmasına çeşitli kıtalardan çok sayıda ekip katılıyor. Bizim ekibimizde 70 kişi var. Ekipteki herkes robotun farklı bölümleriyle ilgilendi. Bizim robotumuz ilk olarak tırmanma yapabiliyor. Her maçın sonunda bir ip sarkıtılıyor. İpe tırmanılıp puan alınıyor. Maçın başında dağıtılan topları alarak, belli kalelere top bırakıp puan alacağız. Aynı zamanda verilen çarkları alıp yerine yerleşerek, puan kazanacağız. Her maçın sonunda en fazla puanı alan takım kazanacak."
Yarışmada her ekibin aynı görevleri robotlara yaptıracağını ifade eden Can, teknolojiyi en hızlı, etkili ve doğru şekilde kullananların ise kazanacağını belirtti.
Görüntü Dökümü:
-------------
-Grubun görüntüsü
-Can ile röp.
-Grubun gidişi
-Detaylar
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?