DHA YURT BÜLTENİ-2
DÜŞEN UÇAĞIN ENKAZI BULUNDU; PİLOT VE ÖĞRENCİSİNDEN ACI HABER
AYDIN Çıldır Havalimanı'ndan kalktıktan bir süre sonra düşen tek motorlu eğitim uçağının enkazı, Aydın'ın Karacasu ilçesi Yenice Mahallesi'ndeki dağlık alanda bulundu. Ekipler, pilot Hamdi Yılmaz ve uçuş eğitimi verdiği öğenci pilot Merve Altun'un da cansız bedenlerine ulaştı.
Dün sabah saatlerinde, Aydın Çıldır Havalimanı'ndan eğitim uçuşu için kalkan, TC-JZC tescilli tek motorlu Cessna 172 tipi uçakla telsiz irtibatı kesildi. Bölgede eğitim uçuşu yapan uçakta pilot Hamdi Yılmaz ve uçuş eğitimi verdiği öğenci pilot Merve Altun bulunuyordu. Uçaktan en son saat 10.26'da Denizli'nin Merkezefendi ilçesi yakınlarında 'acil durum' bilgisi alındı. Aydın merkezli Uçuş Akademisi'ne ait uçakla bir daha telsiz teması kurulamaması üzerine bölgeye karadan ve havadan arama kurtarma ekipleri sevk edildi.
İrtibat kesilen uçağı dün gün boyu, AFAD öncülüğünde askeri helikopter, UMKE, 112 ve itfaiye ekipleri, özellikle Babadağ ilçesi Molla Ahmet mevkii ile Merkeefendi ilçesi Başkarçı Tepeleri arasında kalan 8 noktada aradı. Yoğun sis altında yürütülen çalışmalardan sonuç alınamadı.
BU SABAH ENKAZA VE 2 KİŞİNİN CANSIZ BEDENİNE ULAŞILDI
Ekipler çalışmalarına bugün sabah günün aydınlanmasıyla birlikte yeniden başladı. Yapılan çalışmalarda uçağın düştüğü yerin koordinatları belirlendi. Buna göre, Aydın'ın Karacasu ilçesi Yenice Mahallesi'ndeki dağlık alana giden ekipler, burada uçağın enkazına ulaştı. Ekipler ardından pilot Hamdi Yılmaz ve uçuş eğitimi verdiği öğenci pilot Merve Altun'un da cansız bedenlerini buldu.
Pilot Hamdi Yılmaz'ın uçuş eğitimi verdiği öğrencisi Merve Altun'un Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunu olduğu, 2 yıldır da uçuş eğitimi aldığı belirtilmişti.
Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, -
=========================================
KALBİNİN SAHİBİNİN AİLESİNİ TANIMAK İSTİYOR
İZMİR'de kalp nakli ile hayata tutunan 21 yaşındaki hemşire Burçin Meşe, kalbi kendisine bağışlayan aileyi arıyor. Kalbini bağışlayan aileye ulaşmak istediğini ancak kendisine ailenin görüşmek istemediğini söylediklerini belirten Meşe, "Ben şuanda bağışlanan kalp sayesinde hayattayım. Kalbi bağışlayan aileyi bulmak istiyorum. Onları bulduğum zaman ne yapacağımı bilmiyorum. Kalbimin sahibi olan kişinin annesinin ellerini öpmek istiyorum, babasına sarılmak istiyorum. Kardeşi varsa görmek istiyorum" dedi. 18 yaşındaki bir erkek kalbi ile yeniden doğan Meşe, kalp nakli olduktan sonra, organlarını da bağışladı.
Van'da okurken zatürre hastalığı şikayetiyle hastaneye giden, ancak burada kalbinin sol tarafında büyüme olduğunu öğrenen Burçin Meşe, ailesi ile birlikte İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi'ne gitti. Henüz 16 yaşındayken kalp yetmezliği ile tanışan Burçin Meşe, bir süre kalp pili ile hayatını sürdürmek zorunda kaldı. İstanbul'daki tedavinin ardından kalp nakli olmak için İzmir'e gelen Burçin Meşe, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne (EÜ) tedavi altına alındı. Sayısız kez kalbi duran Meşe, uzun ve zorlu tedavi süreçlerinden geçti. Aylarca hastanede yatan Burçin Meşe, bir yandan da eğitimini sürdürmeye çalıştı. Sağlık Meslek Lisesi'nde okurken, tedavi nedeniyle bir yıl kaydını donduran Meşe'ye, daha sonra yapay kalp takıldı. Bu şekilde yaşamaya başlayan Meşe, lise son sınıfı İzmir'de okudu. Yürüyemediği ve sık sık başı döndüğü için eğitimini sürdürdüğü liseye tekerlekli sandalye ile giden, stajını da yine bu şekilde tamamlayan Meşe, umudunu hiç kaybetmedi.
22 HAZİRAN'DA YENİDEN DOĞDU
Zaman içerisinde kalp ritimleri iyice bozulan Burçin Meşe, EÜ tarafından kalp bulunması için 'Ulusal Acil Listeye' alındı. Meşe için ilk kalp 17'nci yaş gününde geldi ancak bu kalp genç kıza uymadı. İkinci kez gelen kalp de uymayınca, Meşe hayal kırıklığı yaşadı. Tam umudunu kaybettiği sırada İstanbul'daki özel bir hastaneden gelen haber, Meşe Ailesi'ne umut oldu. 22 Haziran 2017'de beyin ölümü gerçekleşen bir hastadan nakledilen kalp ile hayata yeniden tutunan Burçin Meşe, 24 Haziran Ramazan Bayramı sabahına, yeni kalbi ile uyandı. 18 yaşında bir erkeğin kalbi ile yeni hayatına başlayan Meşe, "Bayram sabahı gözümü hayata yeni kalbim ile açtım. Çifte bayram yaşadım. Kısa sürede toparlandım ama yoğun bakımdayken kalp nakli olduğuma inanmıyordum. Doktorlara 'Gerçekten kalp nakli oldum mu' diye soruyordum. Bu kalbimin de hasta olacağını düşünüp endişeleniyordum. Sonra yoğun bakımdan çıktım, ilk adımlarımı attığım zaman kendimi yeni doğmuş bir bebek gibi hissettim. Çok mutluydum. Artık ayakta durabiliyordum, yürüyebiliyordum. Hastane koridorlarını defalarca turlamaya başladıktan sonra nakil olduğumu ve kalbimin iyi durumda olduğunu anladım" dedi.
'AKLIM KALBİMİN AİLESİNDE'
Hastaneden taburcu olup evine döndüğünü ancak aklının kalbinin ailesinde olduğunu söyleyen Burçin Meşe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onları görmeyi çok istiyorum. Onları çok aradım. Hangi kapıyı çalsam 'Aile görüşmek istemiyor' dediler. Pes etmedim, onları aramaya devam edeceğim. Bulduğum zaman ne yapacağımı bilmiyorum. Bu kısmını düşünmedim. Sadece onları bulup karşılarına çıkmak istiyorum. O kadar mübarek insanlar ki kötü bir tepki ile karşılaşacağıma inanmıyorum. Annesinin ellerinden öpmek istiyorum. Kalbim bana geldiğinde 18 yaşındaydı. Ben şimdi 21 yaşındayım ve kalbim 19,5 yaşında. Bu kalp sayesinde hayattayım ve beni hayatta tutan kalbin sahip olduğu aileyi tanımak istiyorum. Onlar da benim bir ailem. Öz annem ve babam beni büyüttü ama ben onların sayesinde yaşıyorum. Onları tanımak istiyorum. Kendim gidip konuşmak istiyorum. Eğer olumsuz bir şey söyleyeceklerse, onlar söylesin. Annesinin ellerini öpmek istiyorum, babasına sarılmak istiyorum. Kardeşi varsa görmek istiyorum" diye konuştu.
'BU KALP BANA EMANET'
Aydın ve Nilüfer Meşe çiftinin 4 çocuklarından biri olan Burçin Meşe, hemşirelik okulunu bitirdi. Şimdi atama bekleyen Meşe, kalp nakli olup da hayata yeniden başladığında, geride kalan yılları hiç yaşamamış gibi hissettiğini, başka birinin kalbi ile hayatta olmanın, kendisine ilginç bir duygu yaşattığını anlattı. "Bu kalp bana emanet. Bu nedenle daha güzel yaşıyorum" diyen Meşe, nakil bekleyen bir çok arkadaşının hayatını kaybettiğini, nakil bekleyen diğer arkadaşları için de "Acaba yarın hayatta olacaklar mı" diye endişelendiğini söyleyerek, organ bağışının önemine dikkat çekti. Meşe, sağlığına kavuştuktan sonra ilk olarak organlarını bağışladığını da vurguladı.
Görüntü Dökümü
------------------
-Kalp nakli ile hayata tutunan Burçin Meşe Kordon'da denizi izlerken görüntü
-Konak'ta kuşlara yem atarken görüntü
-Burçin Meşe ile röp.
-Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Umut KARAKOYUN/ İZMİR,
==================================================
CENNET ELMASINI KURUTTU 12 TON İHRACAT YAPTI
MANİSA'nın Alaşehir ilçesinde, üzüme alternatif ürün olarak yeştiştirilmeye başlanan cennet elmasının kurusuna rağbet giderek artıyor. Eşiyle 10 yıldır cennet elması yetiştiren Nurcan Güncü, İngiltere'deki arkadaşlarına hediye olarak gönderdiği cennet elması kurularının beğenilmesi üzerine bu ülkeye 12 ton ihracat yaptıklarını söyledi.
Alaşehir'de son yıllarda özellikle kırsal Kavaklıdere, Horzumalayaka, Horzumembelli ve Horzumkeserler mahallerinde yetiştirilen cennet elması, ilçenin geleneğini değiştirmeye başladı. 250 dekar alanda toplam 3 bin ağaçta üretilen, tazesi fazla ilgi görmeyen cennet elmasının kış aylarında tüketilen kurusu neredeyse kapış kapış gidiyor. Alaşehirliler artık misafirlerine Türk kahvesinin yanında lokum, çikolata yerine kurutulmuş cennet elması ikram etmeye başladı.Tazesinin kilosu piyasada 3 liraya satılan cennet elmasının kurusu ise kalitesine göre 30 ile 50 lira arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor.
Kavaklıdere Mahallesi'nde yaşayan Mahir - Nurcan Güncü çifti de yetiştirdikleri cennet elmalarını kurutarak satan üreticilerden. Çift, ilk kez geçen yıl kurutarak sattıkları cennet elmalarını ihraç etmeye başladı. Aynı zamanda gemilerde elektrik ve makine teknisyeni olarak da çalışan Mahir Güncü, ihracata başlamalarını şöyle anlattı:
"Eşimle 10 yıldır cennet elması yetiştiriyoruz. İngiltere'deki arkadaşlarımıza geçen yıl hediye olarak cennet elması kurusu gönderdik. Çok beğendiler ve devamını istediler. Buradan yola çıkarak ilk zamanlarda balkonda kurutarak başladığımız cennet elması kurusunu ihraç etmeye başladık. İngiltere'ye 12 ton kuru cennet elması ihracatımız oldu."
İPE DİZİLEREK YA DA FİLE İÇİNDE KURUTULUYOR
Nurcan Güncü'de cennet elmalarını terasta ipe dizeyerek ya da file içinde kuruttuklarını belirterek, "Cennet elmalarını yaşken kabuklarını soyuyoruz. Ardından ipe dizip veya file içerisine koyarak gölgede, teraslara asıyoruz. Yaklaşık 40 günde kuruyor. Bu yıl kilosu 50 liraya kadar alıcı buldu. Zaten bir kez yiyen mutlaka devamını istiyor. Geçen yıl elimizde olan tüm malları bitirdik. Tıbben kanıtlanmış bir çok faydası var. Piyasada yeni yer bulan bir ürün. Türkiye'de birçok yer henüz bu elmayla tanışmıyor. Tüm B grubu vitaminlerini ve yüksek oranda kalsiyum ve amino asit gruplarını içeriyor. Ayrıca bu yıl ilk kez fındıklı ve cevizlisini yaptık" dedi.
Yaş cennet elması alıcısı Yaşar Yücel ise kurutuluncaya kadar piyasada çok tanınmayan cennet elmasının bir anda hem kuru hem de yaş olarak rağbet görmeye başladığını söyledi.
REKOLTE BU YIL DÜŞÜK
Geçen yıl Ukrayna'ya 2, Sırbistan'a ise 1 TIR dolusu yaş cennet elması ihracatı yapıldığına dikkati çeken Yücel, "Ben kurunun yanı sıra Kavaklıdere Mahallesi'nde bulunan işletmemizde paketlediğimiz yaş cennet elmalarını iç piyasaya satıyorum. Bu yıl cennet elmasında yüzde 30-40 dolaylarında rekolte düşüklüğü var. Geçen yıl yaklaşık 11 bin ton dolaylarında olan rekolte, bu yıl yaklaşık 7 bin ton civarında gerçekleşti. Üreticiler kurutma sistemini öğrendikten sonra, bu meyveyi daha çok kurutmayı tercih ediyorlar. Bu nedenle yaşını bulmakta güçlük çekiyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Cennet elmasının yaş olarak işlenmesi
-Cennet elmalarının kurutulmak üzere asılması
-Kurutulmuş cennet elmalarından görüntü
-İç piyasaya yaş cennet elması satan Yaşar Yücel ile röp.
-10 yıldır eşi ile cennet elmasını yetiştiren ve kurutarak satmaya başlayan Mahir ve Nurcan Güncü çifti ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
(KJ Haber-Kamera: Nurettin DOĞAN/ ALAŞEHİR (Manisa),
ÇİKOLATAYLA KASA AÇTIRAN GASPÇIYI, DOKUNDUĞU CİP VE LİMONATA ELE VERDİ
ADANA'da bir markete kuru sıkı tabancayla giren Yasin Yıldız'ın (29) yazar kasayı açmasını söylediği görevli, anahtarın kendisinde olmadığını söyledi. Bunun üzerine Yıldız, kasayı raftan aldığı çikolotanın barkodunu okutarak açtırdı. 3 bin lirayı alıp kaçan şüpheliyi, dokunduğu limonata ve cips paketlerinin üzerindeki parmak izi ele verdi.
Olay, Seyhan ilçesi Serinevler Mahallesi'nde meydana geldi. Yüzünü atkı ve kapüşonu ile kapatan genç, markete girdi. Müşteri gibi davranarak cips ve limonota alan genç, bir süre sonra kasa görevlisi Hakan Çelik'in (31) yanına geldi. Üzerindeki kuru sıkı tabancayı Çelik'e doğrultan şüpheli, yazar kasadaki paraları istedi.
ÇİKOLATA İLE KASAYI AÇTIRDI
Ne yapacağını şaşıran görevli, kasanın kilitli olduğunu anahtarının ise market sorumlusunda olduğunu söyledi. Bunun üzerine şüpheli, "Al bu çikolatanın barkodunu okut, o zaman kasa açılır" dedi. Korkan görevli ise barkodu okutarak açtığıda kasadaki 3 bin lirayı şüpheliye verdi. Paraları alan şüpheli, kaçtığı sırada havaya tek el ateş açtı, ardından da izini kaybettirdi.
İhbar üzerine olay yerine gelen Gasp Büro Amirliği ekipleri, marketteki güvenlik kamera görüntülerini inceledi. Polis, şüphelinin kimliğini belirlemek için ilk önce dokunduğu limonata şişesi ve cips paketi üzerinde parmak izi çalışması yaptı.
Ekipler ardından, çevredeki 35 güvenlik kamerasını inceliyerek şüphelinin Selahattin Eyyubi Mahallesi'nde girdiği evi saptadı. Ürünlerdeki parmak izini kayıtlardan eşleştiren ekipler, izlerin 7 yıl önce pasaport çıkaran Yasin Yıldız'a ait olduğunu saptadı. Yıldız'ın olayın ardından Hatay'ın İskenderun ilçesi'nde bir otelde olduğunu öğrenen ekipler, yaptıkları baskınla şüpheliyi yakaladı. Gözaltına alınan Yıldız'ın cebinde 2 bin 700 lira ve olayla kullandığı kuru sıkı tabanca bulundu.
Adana'ya getirilen Yıldız, emniyetteki sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Zanlının markete girmesi
Markette gezerken görüntüsü
Raflardan ürün alması
Kasaya gitmesi
Kasiyerin müşterilerle ilgilenmesi
Müşterilerin gitmesi
Zanlının kasiyere ürünleri uzatması
Kasayı açmasını istemesi
Kasiyerin ürünü okutup kasayı açması
Kasadaki paraları zanlıya vermesi
Zanlının marketten çıkışı
Polis aracının görüntüsü
Zanlının Adli Tıp Birimi'ne getirilmesi
Adli Tıp Birimi tabelası
Zanlının Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması
Polis aracına bindirilmesi
Polis aracının gidişi
SÜRE: 02'44" BOYUT: 303 MB
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,(DHA
==========================================================
YAŞAMA SPOR İLE TUTUNDU, ŞİMDİ HEDEF 2020 TOKYO
TABANCA'yı eline ilk aldığı şampiyonada Türkiye birincisi olarak çıktığı yolculukta Türkiye'yi 3 kez olimpiyatlarda temsil eden ve birçok şampiyonluklar kazanan paralimpik sporcu Aysel Özgan, şimdi ise gözünü 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları'na çevirdi. Aynı zamanda spor ile hayata tutunan 'gülmeyi tercih ederim' diyen Özgan, çevresine ise pozitif kişiliğiyle yaşam sevinci aşılıyor.
1989'da Ortaokula başladığı yıl ortaya çıkan sağlık sorunlarından ötürü eğitimine ara veren Giresun doğumlu sporcu Aysel Özgan, boyun omurunda, omurilikten anevrizmal kemik kisti teşhisiyle gerçekleştirilen ameliyatı sonrasında felç oldu. Yarıda bıraktığı eğitimini açık öğretimden tamamlasının ardından 2002 yılındaki bedensel engelliler için yapılan devlet memurluğu sınavını kazanarak devlet memuru olan Aysel Özgan'ın hayatı ise 2004 yılından itibaren değişmeye başladı. Aralık ayında Giresun'dayken arkadaşlarının ısrarı üzerine Türkiye Şampiyonası'nda yer alan ve ilk kez eline tabanca aldığı şampiyonayı birincilikle tamamlayan başarılı sporcu, akabinde Dünya ve Avrupa şampiyonlarında boy göstererek elde ettiği dereceler sonrası 2008 Pekin, 2012 Londra ve 2016 Rio olmak üzere 3 Paralimpik Oyunları'nda ülkemizi temsil etti. Zorluklarının üstesinden sahip olduğu umut ve pozitif düşüncesiyle gelen 40 yaşındaki sporcu, hayatının dönüm noktalarını Demirören Haber Ajansı'na anlattı.
"TABANCADAN KORKAN BİR İNSANDIMö
İlk ameliyatından netice alınamayınca ikinci kez enseden (C7-T2) ameliyat olduğunu ancak ameliyatın ardından göğüsten aşağısını hissetmediğini belirten Aysel Özgan, felç olmasının ardından ailesinin desteğiyle birlikte hayata bir an olsun küsmediğini ifade etti. Spor ile tanıştığı ilk günler olan 29 Kasım-2 Aralık 2004 tarihinde Giresun'daki Türkiye Şampiyonası'nı anlatan başarılı sporcu, "Yarışmaya kadın olduğum için çağrılmıştım, normalde tabancadan korkan bir insanım. Sonrasında sırf Giresun'u temsil eden kadın olsun diye yarışmaya arkadaşlarımın da ısrarıyla katıldım. Normalde atıcılığı bilmiyordum. Yarışmada birçok şeyi gösterdiler, oradaki hocamın da yardımıyla atıcılık sporuna başladımö dedi.
TÜRKİYE BİRİNCİSİ OLARAK SERÜVENE BAŞLADI
İlk kez katıldığı şampiyonada birincilik elde eden başarılı sporcu, o günleri ise "Yarışma esnasında etrafı izliyordum, herkes hazırlanıyordu. Hakem benim neden atış yapmadığımı sordu, Giresun'u temsilen geldiğimi ve sadece beklediğimi söyledim. Hiç atmazsam diskalifiye olacağım söylenince bende tabancaya baktım. Ama normal bir tabanca gibi değildi, nereden mermi koyacağımı söylediğimde hakem bana inanamadı. Sonrasında yarışmaya girdik, herkes 1 saat 15 dakikada atarken 20 dakika zor durdum. Gitmeye kalkıştığımda arkadaşım puanların okunacağını ve gitmemiz gerektiğini söyledi. Yarışmanın sonucunda birinci olmuşum. Herkes tebrik etti ve o günden itibaren atıcılık sporu başladıö şeklinde anlattı.
"ÖZGÜVENİM OLUŞTUö
Felç geçirmesinin ardından özellikle ailesinin desteğiyle birlikte yaşama tutunan Aysel Özgan, o dönem de hayatının iyi olduğunu ancak kendine güveninin olmadığını kaydetti. Spor ile birlikte hayatının da değiştiğini aktaran başarılı sporcu, "Mesela dışarı çıkarken 5-6 kişiyle dışarı çıkıyordum, arabamın tekeri patlarsa insanların yardımına gerek duyarım diye düşünüyordum. Aslında cep telefonu var, arasan herkes gelir ama güvensizlik vardı. Giresun'da devlet memurluğu yaparken aynı zamanda engelliler derneği için de organizasyonlara katılıyorduk. Daha önce de aktiftim ancak bu kadar değildi, milli sporcu olunca özgüvenim oluştu. Sonrasında ben dışarı çıkarken kimseyi yanımda götürmedim, neden bizi çağırmıyorsun diye şaşırdılar ancak ben o sıra o özgürlüğü tattım. Özgürlük ile beraber özgüven çok muhteşem bir şey oldu. Sadece ben değil, herkes yapabilir düşüncesine girdim. O da çok hoşuma gitti, herkese benim gibi siz de bir şeyler başarabilirsiniz diye konuşuyordum, hatta sayemde spora girenler de oldu. Yalnızca atıcılık değil sporun hangi branşında olursa olsun, benim için önemlisi sporu tatmak ve özgüvene sahip olmak. Rehabilitasyon gibi bir şey oldu benim içinö diye konuştu.
"ZORLUKTAN ZİYADE HUZUR DUYUYORUMö
Sporu sosyal yaşamının bir parçası haline getirdiğini vurgulayan Aysel Özgan, "İlk başlarda çevremde bir kadın için ne tabancası diye tepkiler oluyordu, duymamazlıktan geliyordum. Güldüm geçtim, şimdi de iyi ki bu spora girmişsin diyorlar. Bende zaten artık bu sporu sosyal hayatımın içerisine dahil ettim. Kendime saatler belirledim, kondisyon çalışıyorum, antrenmanlarımı yapıyorum. Spor artık yarım gibi. Her mesleğin bir zorluğu var ancak ben zorluktan ziyade huzur duyuyorum atıcılık ile ilgili. Sadece atış yapmak değil bu işin içerisinde kondisyon da önemli. Dikkati artıracak antrenmanlarımız da var. Her şey bir bütün olunca hem atışta başarı geliyor, hem de zihinsel olarak rahatlamış oluyorsunuzö dedi.
HEDEF 2020 TOKYO PARALİMPİK OYUNLARI
Pozitif bir kişiliğe sahip olan ve sürekli yüzündeki gülümseme ile dikkat çeken Aysel Özgan, bu yapısı ile ilgili ise "Bu içimden geliyor, ben neden böyle oldum, ne için bu duruma düştüm moduna hiç girmedim. Girmeyi de istemedim çünkü bir baktım; ya hayatta ağlayacaksın, ya güleceksin. Ağlayınca da etrafında çok az insan oluyor ama gülünce etrafınız da daha pozitif oluyor. Hastalıklı gibi gözükmüyorsun gülünce, o yüzden ben gülmeyi tercih ederimö ifadelerini kullandı. Bursa'da Yıldırım Belediyespor bünyesine çalışmalarına devam eden ve kendisine verilen destek için ailesi başta olmak üzere Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Doç. Dr. Süleyman Şahin ile birlikte herkese teşekkür eden başarılı sporcu, 2020 Tokyo Paralimpik Olimpiyatları için de kolları sıvadı. Sırbistan'da Aralık ayının ilk haftası düzenlenecek olan Avrupa Şampiyonası'nda ülkemizi temsil edecek olan Aysel Özgan, önümüzdeki yıl ise Dubai'deki şampiyona da olimpiyat kotasını tamamlamak için mücadele verecek.
DÜNYANIN ZİRVESİNDE YER ALDI
Şu an Bursa'da işine devam eden ve bunun yanında aktif spor yaşantısını da sürdüren Aysel Özgan, ulusal ve uluslararası birçok şampiyonadan derece ile döndü. 2008 Pekin'de 6'ncı, 2012 Londra'da 10'uncu, 2016 Rio'da 6'ncı olarak olimpiyatlarda ülkemizi temsil eden Özgan, geçtiğimiz yıl Almanya'nın Hannover şehrinde düzenlenen Bedensel Engelliler Atıcılık Dünya Kupası'nda havalı tabanca branşında ise dünya şampiyonu olarak başarısını perçinlemişti. Daha önce de Dünya Kupası'nda 2012'de altın, 2014'te bronz ve 2015'te de gümüş madalyanın sahibi olan Özgan, bunların dışında birçok özel şampiyonalardan da altın madalyalar ile döndü. 30'un üzerinde madalyası bulunan Özgan, bu yıl yapılan Dünya Kupası'nda da ikinci olmuştu. Özgan, Bursa'nın olimpiyat sporlarında vitrin yüzü olarak gösteriliyor.
Görüntü Dökümü;
--------------------------
-Aysel Özgan'ın bu yıl katıldığı Fransa'daki Dünya Kupası mücadelesinden detaylar ***TV Kaydı (Fransız Federasyonu'nun YouTube kanalından)
-Aysel Özgan'ın madalyalarla görüntüsü
-Çalışma odasına girişi, okuldan detayları
-Açıklamalar
Boyut: 734 MB, Süre: 6.34 dakika
Haber: Gürkan DURAL - Kamera: Mehmet İNAN/ BURSA,
=====================================================
METAMFETAMİN ÜRETİRKEN YAKALANDI,"BUNLAR OTİZM İLACI" DEDİ
BURSA'da narkotik polisi tarafından, uyuşturucu madde çoğaltımı yapılan bir depoya operasyon düzenlendi. Operasyonda yüklü miktarda uyuşturucu ve uyuşturucu çoğaltmaya yarayan kimyasal maddeler ele geçirildi.Baskında polis ekiplerini karşısında bulan şüpheli M.S.S.,"Bunlar uyuşturucu değil. Ben otizm ilaçları yapıyorum" dedi. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Ekipleri, merkez Osmangazi ilçesinde bir depoda uyuşturucu madde çoğaltımı gerçekleştirip daha sonra ticaretinin yapıldığını tespit etti. Yoğun güvenlik önlemleri altında depoya operasyon düzenleyen ekipler, depoda M.S.S. ile E.S.'yi gözaltına aldı. Polisi karşılarında gören şüphelilerden M.S.S., "Bunlar metamfetamin değil, ben ilaç yapıyorum. Otizm ilacı bunlar" diye tepki verdi. Depoda yapılan aramalarda satışa hazır 80 gram metamfetamin, 145 gram uyuşturucu madde için hammadde, 25 farklı kimyasal ve 1 adet hassas terazi ele geçirildi. 2 şüpheli, emniyetteki ifadelerinin ardından sevk edildikleri mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Görüntü Dökümü
-----------------------------------
Zanlıların adliyeye sevk olması
Operasyon anından görüntüler
BOYUT: 342 MB
SÜRE: 3 dakika 03 saniye
Haber: Berktuğ ÖNCÜ/ Kamera: Enver Fatih TIKIR/ BURSA
=========================
Sahil Güvenlik, Bodrum açıklarında tekneleri batan 10 düzensiz göçmeni böyle kurtardı
MUĞLA - Sahil Güvenlik Komutanlığı, Muğla ili Bodrum ilçesi Aspat önlerinde seyir halinde olan Panama bayraklı ticari bir gemi tarafından, bölgede sahil güvenlik görevinde bulunan Sahil Güvenlik Korvetine denizden insan seslerinin geldiği bilgisi verilmesi üzerine bölgeye gidildiğini, deniz yüzeyinden 10 düzensiz göçmenin kurtarıldığını duyurdu.
Açıklamada şöyle denildi:
"Olay yerine intikal eden Sahil Güvenlik Korveti tarafından, deniz yüzeyinde; parçalanmış halde bir fiber tekne ile düzensiz göçmenler tespit edilmiştir. Müteakiben icra edilen arama kurtarma
faaliyeti neticesinde deniz yüzeyinden 3'ü kadın olmak üzere 10 düzensiz göçmen (4 Suriye, 4 Filistin, 2 Mısır uyruklu) sağ olarak kurtarılmış ve 1 göçmenin (Suriye uyruklu, erkek) cansız bedeni
alınmıştır. Kurtarılan düzensiz göçmenlerden sağlık durumu kritik olan 2 göçmenin süratle hastaneye sevki sağlanmış, diğer göçmenler Turgutreis Limanı'na intikal ettirilmiştir."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------
Ekiplerin kurtarma çalışması
========================
21 ilde FETÖ operasyonu: 50 asker hakkında gözaltı kararı
KONYA merkezli 21 ilde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına yönelik yapılan operasyonda aralarında pilotların da olduğu 40'ı muvazzaf 50 asker hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Şüphelilerin yakalanması için operasyon sürüyor.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yapılanmasına yönelik soruşturma başlatıldı. Örgüt mensubu ve örgüt militanlarına mahrem imamlık yaptığı ileri sürülen aralarında pilotlarında bulunda 22'si Hava Kuvvetleri olmak üzeri 40'ı muvazzaf 50 asker hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Şüphelilerin yakalanması için bugün 21 ilde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Şüphelilerin yakalanması için operasyon sürüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------
-Şüphelilerden detay
Haber-Kamera: Tolga YANIK KONYA
=======================
Mağdur çocuğa ifade eziyetini bitiren genelge olumlu bulundu
20 Kasım Çocuk Hakları Günü'nden bir gün önce, Adalet Bakanlığı'nın çocuklara ve kadınlara karşı işlenen cinsel istismar suçlarıyla ilgili yayımladığı, Bakan Abdülhamit Gül imzalı çocukların ikinci kez örselenmelerinin önüne geçebilmek amacıyla zorunlu haller dışında bir kez dinlenmemesi gerektiği yönündeki genelge olumlu tepkiler aldı. Avukat Betül Agen, zorunlu haller dışında bir defa ifade alınacak olmasının önemine dikkat çekerek, "Bakanlık, çocuğu polis merkezlerinden uzak tutmayı amaçlamış. Mahkemelerde de zorunlu hallerde, sanıkla yüz yüze gelmeden, adli görüşme odalarında ifadelerin alınması hatırlatılmış. Bunlar güzel hassasiyetler, umarız uygulamada da aynı hassasiyet gösterilir" dedi.
Adalet Bakanlığı, çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlara karşı, 19 Kasım tarihli ve Bakan Abdülhamit Gül imzalı 7 maddelik bir genelge yayımladı. Adli soruşturma işlemlerinin titizlik ve hızlılıkla yerine getirilmesi gerektiği vurgulanan genelgede cinsel istismar mağduru çocukların birden fazla kez dinlenmesinin, çocuğun istismar anlarını tekrar hatırlayıp örselenmesini önlemek adına sakıncalı olduğu ve mağdur çocukların zorunlu haller dışında bir kez dinlenmeleri gerektiği belirtildi. Ayrıca çocukların ifadelerinin Çocuk İzlem Merkezleri'nde (ÇİM), bizzat cumhuriyet savcısı tarafından alınmasının önemine dikkat çekildi.
UCİM Başkanı Saadet Özkan, 17 Mayıs 2014 tarihinde kendisinin de öğretmen olarak çalıştığı Ahmetçik İlkokulu'nda meydana gelen, okul müdürü Adil Ş.'nin pornografik içerikli filmler izlettiği 6 kız öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu olayı hatırlatarak, "Benim öğrencilerim mahkeme salonunda istismarcı şahsı gördüklerinde, kürsülerin, sandalyelerin arkasına atlamışlardı. O çığlık seslerini hiçbir zaman unutmuyorum. O dönem sanık olan kişi, salonda, 'Ben onları torunum gibi çocuğum gibi seviyorum' demişti, mahkeme başkanı da, 'O yüzden mi bu çocuklar bu şekilde atladı' diye cevap vermişti. Dolayısıyla, çocukların o olayları tekrar hatırlaması ve istismarcılarla bir araya gelmesi çok kötü durumlarla sonuçlanabiliyor. Örneğin, İzmir'de yakın bir zamanda karar duruşmasının olacağı bir dava var. Bu davada, istismara uğramış olan kızımız, canımız Yağmur, kendisine istismarda bulunan kişiyi gördüğünde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti ve yaşam hakkı elinden gitti. İşte 20 Kasım'da bunları konuşmalıyız. Yağmur'un ölümüne neden olan kişi hala tutuksuz. Bu genelgenin bunların önüne geçmesi için fayda sağlamasını umuyoruz" dedi.
GEÇEN YIL 18 BİN 623 ÇOCUK İSTİSMAR EDİLDİ
Sadece çocuk istismarında değil, aynı zamanda ihmalde de Türkiye'nin karnesinin zayıf olduğunu hatırlatan Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TÜİK'in 2017 verilerine baktığımızda, geçen yıl 18 bin 623 çocuk bu konudan dolayı mağdur edilmiş. Bunların 2 bin 405'i erkek ve 16 bin 218'i de kız çocuğu. Bunlar sadece tespit edilip, yargıda sonuçlanan vakalar. Bizim, bu karneyi daha iyileştirmek için ihbar kültürünü yukarı çekmemiz lazım. Alo 183, 155, Çocuk İzlem Merkezleri, bulunan illerdeki baroların çocuk hakları komisyonları ve bizim gibi sivil toplum kuruluşları bilgilendirilmeli ve vakalar üzerine adli soruşturma açılması sağlanmalı. Bununla birlikte, savcılar ve hakimler de titizlikle davranmalı. Çocuğun psikolojisi her zaman ön planda tutulmalı. Aslında, Adalet Bakanlığımızın tebliği de bunu söylüyor, 'Olayları tespit edin, hemen soruşturun ve hukuksal olarak takibini yapıp meseleleri uzatmadan çözün' diyor."
'MEB DESTEK VERMELİ'
Özkan, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü'nün, çocuklara karşı işlenen suçlarda farkındalık oluşturması açısından çok önemli bir fırsat olduğunu belirterek, "Aslında çocuklar kendilerine kötü dokunan elleri hissediyorlar ama bunu nasıl ifade edeceklerini bilmiyorlar. Bizim çocuklarımıza önce bu eğitimi vermemiz lazım, çocuklarımıza 'Ne yemek yedin?' diye sormak yerine onlara günlerinin nasıl geçtiğini sormalı, kendilerini ifade etmelerini, özgüvenli olmalarını sağlamalıyız. Bu, ailelerin tek başına yapabileceği bir şey değil. Milli Eğitim Bakanlığı'nın da bu konuda destek vermesi lazım. Biz, bu amaçla hayata geçirdiğimiz bir proje kapsamında gittiğimiz okulda, 'Hocam siz bu çocuklara haklarını öğreteceksiniz ama başımıza nasıl bir bela açacağınızın farkında mısınız?' diye şaka yapan müdür bile oldu. Evet bu bir şaka, ancak korkunç bir şaka" dedi.
'GENELGEYLE ÇOCUKLARIN KARAKOLLARDAN UZAK TUTULMASI AMAÇLANMIŞ'
UCİM Hukuk Sorumlusu Avukat Betün Agen de yayımlanan genelgenin aslında yeni bir şey söylemediğini belirterek, "Çocukların ifadelerinin Çocuk İzlem Merkezleri'nde, zorunlu haller dışında bir defa olacak şekilde alınması önemli. Çünkü burada psikologlar, pedagoglar, çocuğun kendisini evinde hissedebileceği bir ortam ve oyunlar oynayabileceği oyuncaklar var. Buralar, çocuklar göz önünde bulundurularak dizayn edilmiş, onların kendilerini baskı altında hissetmediği yerler. Bu ÇİM'lerden 32 ilde 35 tane var, bunların tüm illerimizde kurulmasını umuyoruz. Bakanlık, çocuğu polis merkezlerinden uzak tutmayı amaçlamış. Mahkemelerde de zorunlu hallerde, sanıkla yüz yüze gelmeden, adli görüşme odalarında ifadelerin alınması hatırlatılmış. Bunlar güzel hassasiyetler, umarız uygulamada da aynı hassasiyet gösterilir" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
UCİM Başkanı Saadet Özkan ile röp.
UCİM Hukuk Sorumlusu Avukat Betül Agen ile röp.
Muhabir Davut Can'ın anonsları
Haber: Davut CAN - Kamera: Hande NAYMAN/ İZMİR,
======================
Otomobil devrildi: Aynı aileden 8 yaralı
ŞANLIURFA'nın Siverek ilçesinde, sürücüsünün kontrolünden çıkarak devrilen otomobildeki çift ve 6 çocuğu yaralandı.
Kaza, dün gece Siverek'e 45 kilometre uzaklıktaki Karakeçi Mahallesi yakınlarında meydana geldi. Mehmet Ali Ket yönetimindeki 35 ZBN 52 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıkarak devrildi. Devrilen otomobilde sürücü ve yanında bulunan eşi ile 6 çocuğu yaralandı. Yaralılar çevredekilerin ihbarı ile olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri tarafından ambulanslarla Siverek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Acil serviste ilk müdahalesi yapılan yaralılardan sürücü Mehmet Ali Ket'in hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi.
Kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------
Acil servis önü
Ambulansla gelen yaralılar
Kazazede yakınlarının hastaneye gelmesi
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mehmet SEZGİN-ŞANLIURFA-DHA)
677 MB
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?