DHA YURT BÜLTENİ 3
ADANA - Aynı binada, bu kez 2 boyacı 5'inci katta mahsur kaldı
ADANA'da, 9 katlı apartmanın dış cephesini boyayan firmada görevli işçiler, 4 gün önce asılı kaldıkları asansörlü iskelede yaşanan arıza nedeniyle tekrar mahsur kaldı. İşçileri bir kez daha itfaiye ve polis ekipleri kurtardı.
Kent merkezindeki Atatürk Caddesi'nde saat 09.00 sıralarında Güven Apartmanı'nda meydana gelen olayda, 9 katlı binanın dış cephesini boyayan 2 işçinin bulunduğu asansör 5'nci katta mahsur kaldı. Asılı kalan işçiler Mehmet Çelik ve Selim Çakmaz halatlara tutunarak yardım istedi. Çevredekilerin polis ve itfaiyeyi araması üzerine gelen kurtarma ekibi 5'inci kattaki dairenin kapısını kırıp balkona çıkarak işçileri kurtardı.
4 GÜN ÖNCE DE MAHSUR KALMIŞLARDI
17 Kasım'da aynı binanın dış cephesini boyayan 2 işçinin bulunduğu asansörlü iskele arızalanmıştı. 9'uncu katın balkonundaki PVC pencereye tututan işçilerden Onur Durmuşoğlu, polis ve itfaiye ekiplerinin uzun uğraşı sonucu güçlükle kurtarılmıştı. Polis, ekipleri 4 gün içinde 2 kez arızanın yaşandığı çalışmayı tutanak tutarak durdurdu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Görünütü Dökümü
--------------------------
Asılı kalan işçilerin görüntüsü
İtfaiye ekiplerinin gelişi
İtfaiye ekiplerinin işçileri kurtarmaları
Vatandaşların olayı izlemesi
Olayı anlatan vatandaşların görüntüsü
İşçinin yere düşen ayakkabılarının görüntüsü
SÜRE: 03'26" BOYUT: 381 MB
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK-Nuri PİR/ADANA,
=====================
ABD Başkanı Trump'a hediye, İznik çinisi
KATARLI koleksiyoner iş adamı, Bursa'nın İznik ilçesinde çini sanatçısı Zerrin Sarıgül'den 12 adet özel çini pano sipariş etti. Sarıgül, ismi açıklanmayan Katarlı koleksiyoner iş adamının panoları, başta ABD Başkanı Donald Trump olmak üzere, isimlerini açıklamadığı toplam 12 devlet başkanına yeni yılda hediye edeceğini söyledi.
İznik'te ismini vermek istemeyen Katarlı koleksiyoner, çini sanatçısı Zerrin Sarıgül'ü ziyaret etti. Koleksiyoner iş adamı Sarıgül'den ebatları eni 50, boyu 75 santimetre olan 12 adet özel çini pano sipariş etti. 19 yıllık çini sanatçısı Sarıgül, ünlü koleksiyonerin panoları 12 devlet başkanına hediye için sipariş verdiğini belirtirterek, "3 ay önce panoların yapımına başladık. Şu an 8 panomuz hazır, diğerleri ile birlikte ocak ayı başında koleksiyonere teslim edilecek. Panoların yapıldığı zemin kuars içerikli İznik çinileridir. Özel tasarım olan panoların geleneksel bitkisel çini motifleri ile hazırlanmıştır. Ortasında Arapca vav harfi olan çinideki motifler kainatı, sonsuzluğu, yoktan var olmayı ve yaşamı anlatmaktadır. Çinide 'İnsan vav şeklinde doğar, Bir ara doğrulunca kendini elif sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür' yazıyorö dedi.
TRUMP DA VAR
Zerrin Sarıgül büyük önem verdikleri çalışma için sipariş veren koleksiyonerin ismininin verilmemesini istediğini söyleyerek, "Kendisi bana, bu özel panoların bizzat kendisi tarafından içlerinde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile 11 devlet başkanına yeni yıl hediyesi olarak vereceğini ifade etti. Trump'ın hediyesinin Beyaz Saray'ın duvarıma asılacağını bana söylediler. Katarlı koleksiyoner iş adamı daha önceki yıllarda da yine bize 48 bin dolarlık bir şipariş vermişti" diye konuştu.
Görüntü dökümü.
-Sarıgül röp.
-Panolardan detalar
Haber/kamera: Mehmet BULDU/İZNİK (Bursa),
116 MB 1 dk 01 sn
========================
TERMİSİFON İÇERİSİNDE EROİN VE AFYON SAKIZI ELE GEÇİRİLDİ
VAN Emniyet Müdürlüğü ekipleri, durumundan şüphelendikleri otomobilde arama yapıldı. Yapılan detaylı aramalarda otomobilde bulunan 2 termisifon içerisine zulalanmış 54 kilo 800 gram eroin ile 8 kilo 490 gram Afyon sakızı ele geçirildi. 2 kişi gözaltına alındı.
Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Gürpınar - Başkale Karayolu üzerinde oluşturdukları uygulama noktasında durumundan şüphelendikleri otomobili durdurarak arama yaptı. Narkotik köpeği 'Şila' ile yapılan detaylı aramada, otomobilde bulunan 2 termosifon içerisine zulalanmış 54 kilo 800 gram eroin ile 8 kilo 490 gram Afyon sakızı ele geçirildi. Ele geçirilen uyuşturucu ile ilgili Ö.A. ve M.P. yakalanarak gözaltına alındı.
Görüntü Dökümü
-----------------------------
-Otomobilde dedektör köpek 'Şila' ile yapılan arama
-Termisifonların açılması
-Uyuşturucunun bulunması ve çıkarılması
-Uyuşturucunun teyhir edilmesi
Orhan AŞAN/VAN,
====================================================
BESİCİLERİ TEHDİT EDİP, HAYVANLARINI DÜŞÜK FİYATTAN VE PARASIZ ALMIŞLAR
ADANA'da, büyükbaş ve küçükbaş besiciliği yapanlardan hayvanlarını parasız veya düşük fiyattan aldığı, vermeyenleri de tehdit ettiği iddiasıyla 21 kişi gözaltına alındı. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Yüreğir ilçesinde büyükbaş ve küçükbaş besiciliği yapanların hayvanlarını parasız veya düşük fiyattan alanlar olduğu bilgisini aldı. Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan alınan izinle operasyon başlatan ekipler, şüphelendikleri kişileri teknik ve fiziki takibe aldı. Yapılan çalışmalar sonucu şüphelilerin, besicilerin hayvanlarını düşük değerde veya parasız aldığı saptandı. Hayvanlarını vermek isteyen kişilerin ise tehdit edildiği belirlendi. Bunun üzerine çalışma başlatan ekipler, 16 Kasım'da, 25 adrese Özel Harekat polislerinin de desteğiyle baskın yaptı. Yaklaşık 300 polisin katıldığı operasyonda, 21 kişi gözaltına alındı. Emniyette sorgulanan şüpheliler, 'yağma' ve 'nitelikli dolandırıcılık' suçlamalarıyla adliyeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Zanlıların Adli Tıp Birimi'ne getirilmesi
Zanlıların konuşmaları
Adli Tıp Birimi tabelası
SÜRE: 48" BOYUT: 90 MB
Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,
======================================================
OTOMOBİL, TAKLA ATTI: 1 ÖLÜ, 1 YARALI
KONYA'nın Ereğli ilçesinde kontrolden çıkan otomobil, refüje çarpıp takla attı. Kazada Suriye uyruklu sürücü Cuma El Hüseyin (21) yaralandı, yanındaki Şükriye İsa (23) yaşamını yitirdi. Kaza, bugün saat 06.45 sıralarında Ereğli- Adana karayolunun 5'inci kilometresinde meydana geldi. Cuma El Hüseyin yönetimindeki 31 MA 0349 plakalı otomobil, sürücüsünün kontrolünden çıkıp refüje çarpıp, takla attı. Kazada sürücü El Hüseyin yaralandı, yanındaki Şükriye İsa olay yerinde yaşamını yitirdi. Yaralı El Hüseyin, itfaiyenin müdahalesiyle araç içinden çıkartılıp, ambulansla Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan El Hüseyin'in hayatı tehlikesinin devam ettiği belirtildi.
Görüntü Dökümü
-------------------
Kaza yerinden detay
Polisin inceleme yapması
Genel ve detay
Haber- Kamera: Atilla ATMACA EREĞLİ KONYA
=========================================
YAKALADIĞI HIRSIZI, SELFİE ÇEKTİKTEN SONRA POLİSE TESLİM ETTİ
ANTALYA'da olta takımını çalan B.U.'yu (19) sosyal medya üzerinden takip ederek yakalayan Ali Bilgiç, 'selfie' çektikten sonra şüpheliyi polise teslim etti. Antalya'da yarı profesyonel olta balıkçısı Ali Bilgiç, Kaleiçi Yat Limanı'nda duran teknedeki olta takımının çalındığını anlayınca polise haber verdi. Aynı zamanda 6 bin amatör olta balıkçısının yer aldığı sosyal medya grubunun yöneticisi olan Ali Bilgiç, bir hafta sonra gruptaki bir kişinin internet ortamında kendisinin oltasıyla benzer takımın, çok ucuz fiyata satışa konulduğunu söylediğini kaydetti. Gruptaki arkadaşının, hırsızın 2 bin liralık takımı 200 liraya satışa koymasından şüphelenmesiyle kendisine haber verdiğini belirten Bilgiç, "Üç gün boyunca hırsızla internet ortamında iletişimi kesmeyerek oltanın bana ait olup olmadığını netleştirdik. Ardından arkadaşım, alıcı gibi davranarak hırsızla anlaştı. Hırsız, arkadaşıma saat 23.00'te kent merkezinde bir kafede buluşmayı teklif etti. Polise de haber verdikten sonra birkaç arkadaşla kafeye gittik ve hırsızdan olta takımımı aldık" dedi.
POLİSE TESLİM ETTİ
Hırsız B.U. ile selfie çekip 6 bin kişilik grupta fotoğrafı 'hırsızımla selfie' diye paylaşan Bilgiç, "Hatasının karşılıksız kalmaması için bu fotoğrafı çektim. Cana geleceğine mala gelsin diye kaybettiğimiz onlarca eşyamız oldu. Olta balıkçıları olarak bundan muzdaribiz. Şikayetimizi geri çekmedik. Hem malımızı kendi çalışmamızla aldık, hem suçluyu emniyete teslim ettik" dedi.
Görüntü Dökümü
-------------------
-Balıkçı Ali Bilgiç ile röp
-Ali Bilgiç'in çalınan olta takımını düzeltmesi
-Hırsızla olan selfie fotoğrafı
-Detaylar
'411 MB//3 DK 43 SN'
Görüntü Durumu: Link geçildi
Haber Hasan DEMİRBAŞ- Kamera: Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA,
=========================================
DAĞLICALI ÇOCUKLAR, LİSEYE GİTMEK İSTİYOR
HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesine bağlı, adı hep terör olayları ile gündeme gelen Dağlıca köyünde yaşayan 15 çocuk, eğitimlerini sürdürebilmek için yetkililerden yardım istedi. Ortaokulu köyde okuyan çocuklar, liseye gitmek istediklerini belirterek taşımalı sistemle bunun mümkün olabileceğini söyledi.
Yüksekova'ya 54 kilometre uzaklıktaki Irak sınırına yakın Dağlıca köyünde, Hudut Tabur Komutanlığı ve çevresindeki 7 üs bölgesinde görev yapan Mehmetçikler, eller tetikte, gece gündüz hudut güvenliğini sağlayıp, teröristlere göz açtırmazken, bölgede yaşayan vatandaşlar ise artık çocuklarını okutmak istiyor.
Huzurun hakim olmasıyla birlikte 2014 yılında başlatılan çalışmalarla geçen ay asfalt yola kavuşan Dağlıca köyünün muhtarı Yakup Pertev, köylerinde ilkokul ve ortaokulun bulunduğunu, ancak lisenin olmadığını kaydetti. Muhtar Pertev, bu nedenle çocukların eğitiminin yarım kaldığını belirtti. Maddi durumu iyi olan ailelerin Yüksekova ilçe merkezinde ev kiralayarak çocuklarını liseye gönderebildiğini, ancak diğerlerinin ise böyle bir imkanının olmadığını ifade eden Yakup Pertev, 15 çocuğun mağdur olduğunu anlattı. Muhtar Pertev, bu sorununun taşımalı sistemle giderilebileceğini bildirdi.
Çocuklar ise yolun asfaltlanmasından sonra ilçe merkezi ile mesafenin yarım saate düştüğünü, bundan dolayı da sabah gidip akşam dönebileceklerini ifade ederek, taşımalı sistemden yararlanarak eğitimlerine devam etmek istediklerini söyledi.
Görüntü Dökümü
-------------------
-Köydeki ilk ve Ortaokulundan görüntü
-Öğrencilerin okul önünde buluşmaları
-Öğrencilerden detaylar
-Öğrencilerden röportaj
-Köy Muhtarı Yakup Pertev ile röportaj
-Köyden görüntü
Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), -
======================
Kız kardeşine tecavüz iddiasıyla tutuklandı, ölen bebeğin mezarı kayboldu, DNA yapılmadı
İZMİT(Kocaeli), - KOCAELİ'de, 26 yıl önce rahatsızlandığı için hastaneye götürülen 17 yaşındaki N.A.'nın 6 aylık hamile olduğu ortaya çıktı. İlk ifadesinde ağabeyi D.A.'yı suçlayan N.A. mahkemede kendisine tecavüz edenlerin amcasının çocukları Ş.A., N.A.ve S.A. olduğunu söyleyerek, amcasının baskısı ile ağabeyini suçladığını belirtti. N.A.'nın dünyaya getirdiği kız çocuğu 2 aylıkken ölünce, gömüldüğü mezardan çıkartılarak ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. 10 yıl devam eden yargılama boyunca sanıklar ve bebekten DNA alınamazken, 3 sanık beraat etti, ağabey D.A. ise 14 yıl hapse mahkum edildi. Cezası tamamlanmak üzere olan D.A.'nın avukatı Ozay Kutay Tan, bebeğin mezarının kaybolduğunu, mezarının bulunarak DNA testi yapılması ve gerçek suçluların ortaya çıkması gerektiğini söyledi.
Olay 1992 yılı Eylül ayında Kocaeli Gölcük ilçesinde meydana geldi. 1992 yılında 17 yaşında olan zihinsel engelli N.A.'nın rahatsızlanması üzerine ailesi tarafından hastaneye götürüldü. Yapılan kontrollerde N.A.'nın 6 aylık hamile olduğu ortaya çıktı. Durumu öğrenen jandarma ekipleri olayla ilgili olarak soruşturma başlattı. İddiaya göre, N.A.'nın hamile olduğunu öğrenen ailesi bebeğin kimden olduğunu öğrenmek için kızlarına sorduklarında 3 kuzeninin ismi verdi. Kardeş olan 3 kuzen Ş.A., S.A. ve N.A. ile görüşen aile içlerinden birinin kızlarıyla evlenmelerini istedi. Aradan geçen 1 ay sonunda N.A. yanında ailesi olmadan jandarmaya giderek kendisine ağabeyinin tecavüz ettiğini söyledi.
AĞABEY GÖZATINA ALINDI
Mağdur N.A.'nin ifadelerinin ardından ağabey D.A. jandarma tarafından gözaltına alındı. D.A. jandarmada verdiği ifadesinde suçlamayı kabul etmeyerek, "Ben geceleri evdeyim gündüzleri işte oluyorum. Bizim 7 ay öncesine kadar ineklerimiz vardı, bunları kardeşim N.A. otlatmaya götürürdü. Ablam gelin gidince kardeşim N.A.'yı evde yemek yapması için evde bıraktık ve bakacak kimse olmadığından inekleri sattık. N.A.'nın hamile olduğunu 1ay önce öğrendim. Onu iğfal eden kesinlikle ben değilim. Kardeşim N.A.'nın hamile olduğunu öğrendiğimde bana amcamın çocukları olan N.A., Ş.A. ve S.A.'nın isimlerini verdi. Onlara sorduğumuzda bu işi yapmadıklarını söylediler. Kardeşimin hamile olduğunu öğrendiğimde 6 aylık hamile idi. Çocuğun babasını yaptığım araştırma sonucunda bulamayınca kendisine ben, babam ve ağabeyim ilaç içirdik. Fakat çocuk yine de düşmedi. Kendisi şuan 7 aylık hamiledir. Ben kız kardeşime nasıl tecavüz ederim." dedi.
"İLK İFADEMİ BASKIYLA VERDİM, OLAYI YAPANLAR AMCAMIN ÇOCUKLARI"
D.A. tutuklanırken olayla ilgili olarak 24 Eylül 1992 tarihinde iddianame hazırlandı ve Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek dava açıldı. Reşit bulunmayan fiile mukavemet, akli dengesi bozuk mağdurun ırzına geçmek, devamlı cinsel ilişkide bulunmak suçundan N.A.'nın ağabeyi D.A. ve kuzenleri N.A., Ş.A. ve S.A. sanık olarak yer aldı. Davanın 2 6 Ekim 1992 günü görülen ilk celsesinde mağdur N.A. jandarmada verdiği ifadeleri baskı altında verdiğini söyleyerek, ağabeyinin kendisine bir şey yapmadığını ve korkutulduğu için böyle ifade verdiğini belirterek, "Benim kızlığımı Ş.A. rızamla bozmuş ırzıma geçmiştir, diğer sanıklar S.A. ve N.A. da ayrı ayrı zamanlarda rızamla ırzıma geçmişlerdir. Beni korkuttukları için ben bu işi ağabeyim D.A. yaptı dedim. Esasında ağabeyim bana hiç bir şey yapmamıştır. Diğer sanıklar beni tehdit edip korkuttukları için o şekilde beyanda bulundum. Ağabeyimden şikayetçi değilim, diğer 3 sanıktan şikayetçiyim. Jandarmadaki beyanlarımı amcalarım bana söylettirdi. Asıl bu işi yapan o 3 kişidir. Ağabeyimin bu işle ilgisi yoktur." dedi.
Ağabey D.A. ise, "Mağdur benim kız kardeşimdir, böyle bir iş yapmam imkansızdır. Amcamın çocukları mağduru korkutmuşlar, mağdur da bana iftira etmiştir. Suçsuzum." dedi.
DNA TESTİ İÇİN ÖRNEK ALINAMADI
Duruşma sonucunda mahkeme heyeti ağabey D.A.'nın tahliyesine karar verirken, diğer 3 sanığın da dinlenmesini talep etti. Devam eden dava süresince mahkeme heyeti mağdur N.A.'nın akli denge raporunu talep ederken, doğacak bebekten ve sanıklardan da DNA alınmasını istedi. N.A.'nın akli dengesinin yerinde olduğu sadece hafif zeka geriliği olduğu belirlenirken, sanıklardan DNA örneği alınamadı. DNA istenmesinin ardından birçok kez sanıklara giden jandarma ekipleri, DNA alınması için Adli Tıp Kurumu'na sanıkları götüremedi. Dava dosyasında DNA alınması ile ilgili gönderilen yazılarda sanıkların ve mağdurun hakkında 'Maddi durumları olmadığından Adli Tıp Kuruma gidemediği', 'Adreslerinde bulunamadığı' şeklinde yazılan tutanaklar yer aldı.
BEBEK 2 AYLIKKEN ÖLDÜ
Davanın devam ettiği süreçte N.A. bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Bebek 2 aylık iken 3 Ocak 1993 yılında vefat etti. Bebeğin ilk ölüm raporunda 'bronkopnömoni' (zatürre) nedeni ile doğal ölüm ifadeleri yer aldı. Bebek Gölcük Mezarlığına defnedildi. Devam eden celselerde üzerine mahkeme heyeti bebeğin ölümünü şüpheli buldu. Savcılık tarafından bebeğin mezarının açılması ve otopsi yapılması istendi. Mezarı açılan bebek Adli Tıp Kurumuna gönderildi.
10 YIL SONRA KARAR VERİLDİ
Yaklaşık 10 yıl devam eden davada 31 Mayıs 2002 yılında mahkeme heyeti dava hakkındaki kararını açıkladı. Heyet kararında şu ifadeleri kullandı:
"Mağdur N.A.'nın hazırlık soruşturmasından zabıtada ve Cumhuriyet Savcısı huzurunda verdiği ifadenin aksine mahkememizdeki ifademizde; kızlığını sanıklardan Ş.A.'nın bozduğunu, diğer sanıkların da ayrı ayrı zamanlarda rızasıyla ırzına geçtikleri bu kişilerin korkutmaları nedeniyle ağabeyi D.A.'yı suçladığı, ağabeyi D.A.'nın kendisine hiçbir şey yapmadığını bildirmiş ise de, hazırlık soruşturmasında zabıtada verdiği ifadesinde; küçük yaştan beri ağabeyi D.A.'nın ırzına geçip kızlığını bozduğunu, devamlı cinsel ilişkide bulunduğunu ve hamile bıraktığını, babası müştekinin durumu bilmesine rağmen kendisini sıkıştırarak olayı gizlemeye çalıştığını ve kendisini sürekli tehdit ederek sana tecavüz edenin amcanın çocukları yada başkaları olduğunu söylemesini istediğini bildirmesi, Cumhuriyet Savcısında vermiş bulunduğu aynı tarihli ifadesinde de iddialarını tekrarla diğer sanıkların herhangi bir suçu olmadığını beyan etmesi karşısında mahkememizdeki ifadesinin 'babasının baskısına dayalı olduğu kanısına' varıldığından hazırlık soruşturmasındaki ifadelerine itibar edilmek sureti ile sanık D.A.'nın cezalandırılmasına, diğer sanıkların beraatına karar verilmiştir: " D.A. 14 yıl 7 ay hapis cezası ve kamu haklarından men cezasına çarptırıldı.
AĞABEY TUTUKLANDI
Davanın temyiz süresinin ardından Yargıtay'ın cezayı onanması ile D.A. 2005 yılı Mayıs ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. 2009 yılında da şartlı tahliye olan D.A. karıştığı 'Tarihi eserlerin korunması kanuna muhalefet' suçundan ceza alınca 2009 yılında yeninde tutuklanınca eski suçunun da şartlı tahliye hakkını kaybederek yeniden cezaevine gönderildi. Cezasının bitmesine yaklaşık 2 ay kalan D.A. üzerine atılı suçu kabul etmeyerek, kardeşinin bebeğinden DNA alınmasını ve yargılamanın yeniden yapılmasını talep etti.
AVUKAT TAN: BEBEĞİN CESEDİNE DNA YAPILSIN
D.A.'nın avukatı Ozan Kutay Tan, davanın yeniden açılması ve bebekten DNA alınarak yeniden değerlendirilme yapılması için tüm yargı yollarını denediklerini belirtti. Ozan Kutay Tan yaptığı açıklamada, "1992 yılında başlayan yargılama ve müvekkilime yöneltilen yüz kızartıcı bir suç olan tecavüz suçu var. Bunun müvekkilimin akrabaları tarafından yapıldığı da düşünülüyor o dönemde 4 sanıkla dava devam ediyor. İlk olarak mağdur rahatsızlanınca hastaneye götürülüyor, hastanede hamile olduğu ortaya çıkıyor. Hamile olduğu ailesi tarafından öğrenildikten sonra da bununla alakası kimin yaptığı araştırılıyor. Bu dosyaya 4 şüpheli olarak gören sanıklar şikayet ediliyor ve ifadeleri alınıyor. Bu süre zarfında mağdur diğer şüphelilerin zoruyla benim müvekkilim hakkında ifade veriyor aslında. Mağdur müvekkilimin öz kardeşi. Diğer sanıklar da mağdurun amcasının çocukları. Daha sonra yargılama soruşturması tamamlandıktan sonra kovuşturma evresine geçiliyor. Müvekkilimin ve diğer sanıkların ifadeleri alınıyor. Bu ifadelerde yine her kimse kendisini kurtarmak adına bu suçu işlemediğini öne sürmüş. Ancak mağdur bu süre zarfında ifadesini şu yönde değiştiriyor. Benim öz ağabeyim tarafımdan böyle bir şey gerçekleştirilmemiştir. Diğer amca çocuklarım tarafımdan böyle bir şey gerçekleştirilmiştir. Böyle bir ifade vermek için zorlandım şeklindeki ifadeleri dosyanın içine giriyor." dedi.
'DNA TESTİNİN YAPILMASININ ARDINDAN GERÇEK SANIKLAR ORTAYA ÇIKAR"
Savcılık tarafından DNA testi yapılmasının talep edildiğini ifade eden avukat Tan, "Daha sonra doğal olarak savcılık tarafından DNA testi çıkartılması savcılık tarafından talep ediliyor. Mahkeme de bununla ilgili ayrı ayrı kararlar çıkartılıyor. Ancak o dönemki jandarma ekibi, kolluk kuvvetleri tarafından o dönem de bölgenin köy ortamı olmasından kaynaklı, gerek mağdur, gerek müvekkilime, gerekse diğer sanıklara bir şekilde ulaşamadıklarına, ekonomik güçleri olmadığına gibi hukukun kabul edemeyeceği durumları gerekçe göstererek, bu DNA testini gerçekleştirmiyorlar. Bu DNA testi yargılamanın hiçbir süresince yapılamıyor. Bebek 1992 yılında doğuyor, 2 ay sonra ölüyor. O dönemki belediyenin görevlendirdiği doktor tarafından ölüm nedeni gömme kağıdında yazılmış ve bu şekilde gömülmüş. Dosyamızdaki savcı tarafından bu çocuğun ölüm nedeni araştırılsın diye talep ediliyor ve bebek gömüldüğü yerden çıkartılıyor. Tahminlerimize göre İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderiliyor. Orada belli tetkiklerden geçiyor ve orada solunumdan kaynaklı doğal yollardan öldüğü belirleniyor ve tekrar gömülüyor. Problem de burada başlıyor. Nerede olduğu, nereye gömüldüğü bilgimiz dahilinde değil. Bununla alakalı resmi evrak bulamadık. Dosya elimizde bununla ilgili bir şey bulamadık. Ben 2 kez Adli Tıp Kurumuna gidip araştırma yaptım ama bulamadık. Dolayısıyla bununla alakalı DNA testi de yapılamamış. Bir şekilde artık üzeri mi örtülmüş yada başka bir nedenden mi yapılmış bilmiyoruz. Bizim yargılamayı eşleştirme hakkımız yok, o konuda yanlış anlaşılma olmasın. Biz yargılamayı araştırmayız sadece müvekkilimin gerek CMK, gerek Anayasadaki haklarını kullanamadığını düşünüyoruz. Müvekkilimin haklarını kullanması için tüm gayretimiz bu yönde. Ceza yargılamasında şüphenin ortadan kalkması gerekiyor. Dolayısıyla bu şüphenin ortadan kalkması için en büyük etken olan DNA testinin yapılmamış olduğunu görüyoruz dosyayı okuduğumuzda. Hukukçu olarak burada büyük bir eksiklik olduğunu görüyoruz. Bu DNA testinin yapılmasının ardından eğer böyle bir tecavüz olayı varsa, cinsel istismar durumu varsa bunun gerçek sanıkları ortaya çıkar. Çocuğun babası kim ise bu işi yapan da odur. Biz de savunma makamı olarak bu şüphenin ortadan kalkmasını ve gerçek suçluların ortaya çıkmasını istiyoruz." diye konuştu.
MÜVEKKİLİMİN TEK DERDİ YAPILACAK ARAŞTIRMALARLA KENDİNİ ARINDIRMAK"
Bebeğin mezarının bulunmasını istediklerini belirten avukat Tan, şöyle konuştu
"Bebeğin bulunmasını talep ediyoruz, biz haricen bir araştırma yaptık, muhtemelen kimsesizler mezarlığında olabilir adli tıp kurumuna ait, bu iş yapılırken, bebek gömülürken resmi belgeler eşliğinde gerçekleştiriliyor. Bu belgelerin incelenmesi konusunda yetkilendirilirsek biz de yapabiliriz. Biz bu davaya başlarken müvekkilimize güvendik. Biz avukat olarak her türlü yetkimiz olmuyor. Bizde elimizden geleni yaparak bu bebeğin bulunmasını ve müvekkilimizle birlikte diğer sanıklara da DNA testinin yapılmasını istiyoruz. Diğer sanıklar beraat emiş durumda, müvekkilim bu suçtan halen cezaevinde bulunmakta. Müvekkilimin cezası tamamlanmış durumda, yakında tahliye olacak. Onun tek derdi alnı açık bir şekilde başı dik bir şekilde dışarıda yürüyebilmek, gezebilmek hayatını bu istinat edilen suçla devam ettirmemek istiyor. Yoksa zaten yakın bir tarihte çıkacak. Artık zaten cezasını tamamlama noktasında. Biraz da onur mücadelesi durumuna getirmiş durumda. Kötü bir suçlama sonuçta, kimsenin bu böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalmasını istemeyiz. Çok kötü bir durum. Müvekkilimin tek derdi yapılacak araştırmalara birlikte kendini arındırmak."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Avukat ile röp.
Haber - Kamera: Selda Hatun TAN/KOCAELİ,
===========================
Uzaklaştırması olan koca, eşini durakta servis beklerken öldürüp, intihar etti
ÇANAKKALE'de, hakkında uzaklaştırma kararı olan Fuat Şen (31), boşanma aşamasında olduğu eşi ebe Sedef Şen'i (30) işe gitmek üzere durakta servis beklerken tabancayla başından vurarak, öldürdü. Fuat Şen, ardından aynı silahı kendi başına dayayıp, ateşleyerek, yaşamına son verdi.
Ebelik yapan, 2 çocuk annesi Sedef Şen, Adapazarı'da yaşarken, şiddetli geçimsizlik nedeniyle eşi kasap Fuat Şen'den boşanmak için mahkemeye başvurdu. Yaşamını 1 yıldır ayrı sürdüren çiftin boşanma davası devam ederken, mahkeme heyetince Fuat Şen hakkında uzaklaştırma kararı verildi. Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi'ne yakın zamanda tayini çıkan Sedef Şen ise buraya yerleşti. Eşinin Çanakkale'de çalışmaya başladığını öğrenen Fuat Şen, Adapazarı'dan kente geldi.
TAKİP EDİP, SERVİS BEKLERKEN VURDU
Fuat Şen, bu sabah işe gitmek üzere evinden çıkan eşini takibe aldı. Şen, saat 07.30 sıralarında, Esenler Mahallesi Ahmet Piriştina Caddesi'ndeki durakta servis bekleyen genç kadını tabancayla başından vurarak, öldürdü. Fuat Şen, ardından aynı silahı kendi başına dayayıp, ateşleyerek, yaşamına son verdi.
Olayı görenlerin haber vermesiyle bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yeri inceleme ekipleri, güvenlik şeridiyle çevrilen alanda boş kovan aradı. Olayın meydana geldiği yere 100 metre uzaklıktaki Cevatpaşa Ortaokulu'na gelen öğrenciler ise caddenin karşısında toplanarak, ekiplerin çalışmalarını izledi. Polisler ise öğrencileri bölgeden uzaklaştırdı.
Fuat ve Sedef Şen'in cansız bedenleri, cumhuriyet savcısının olay yerindeki incelemesinin ardından Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi'nin morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı..
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Cinayet olayından genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Burak GEZEN- Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,
Görüntü HD. 3 dakika 12 saniye. 355 MB.
==============================
Nöbet kulübesinde ölü bulunan asker memleketine uğurlandı
AFYONKARAHİSAR'da askerlik görevini yaptığı Orduevi'ndeki nöbet kulübesinde ölü bulunan er Mustafa Çınar'ın (20) cenazesi askeri törenle memleketi İzmir'in Ödemiş ilçesine uğurlandı.
Afyonkarahisar merkezindeki Orduevi'nde vatani görevini yapan er Mustafa Çınar'ın nizamiye girişinde nöbet tuttuğu kulübeden dün saat 18.30 sıralarında silah sesi duyuldu. Nizamiyedeki diğer askerler ses üzerine girdikleri kulübede Mustafa Çınar'ı başından vurulmuş halde hareketsiz yatarken buldu. İhbar üzerine kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ambulansla Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'ne götürdüğü Mustafa Çınar, burada yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Polis, Mustafa Çınar'ın intihar ettiği ihtimali üzerinde dururken, olayla ilgili soruşturma başlattı.
Mustafa Çınar'ın cenazesinin memleketi İzmir'in Ödemiş ilçesine uğurlanması dolayısıyla bu sabah Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'nde askeri tören yapıldı. Törene Afyonkarahisar Merkez Komutanı Topçu Kıdemli Albay Fatih Sağdıç, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı ve askeri erkan da katıldı.
Mustafa Çınar'ın Türk bayrağına sarılı tabutu yapılan duanın ardından askerlerin omuzlarında Afyonkarahisar Belediyesi cenaze aracına konuldu. Mustafa Çınar'ın cenazesi İzmir'e doğru yola çıkarken, askerler de selam vererek uğurladı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------
Morgun önünden detay
Askerlerin morgun önüne gelmesi
Cenaze aracının gelişi
Dua edilmesi
Cenazenin askerler tarafından araca konulması
Tören mangasının cenaze aracı çıkarken selam durması
Cenaze aracının gidişi
HABER- KAMERA: Satılmış AKKAŞ/AFYONKARAHİSAR,
========================
Narenciye posası altında kalan Halil, yaşamını yitirdi
ADANA'da boş araziye kamyondan dökülen tonlarca narenciye posasının altında kalan atık kağıt toplayıcısı Halil Yeloğlu (15), tedavi gördüğü hastanede yaşamı yitirdi.
Merkez Yüreğir ilçesine bağlı Akdeniz Mahallesi'nde 13 Kasım'da meydana gelen olayda, meyve suyu fabrikasından 01 DUP 64 plakalı kamyona yüklenen tonlarca narenciye posası boş araziye dökülürken, atık kağıt toplayıcısı Halil Yeloğlu, posaların altında kaldı. Kamyon sürücüsü Selahattin Muhacir'in ihbarı üzerine bölgeye gelen kurtarma ve sağlık ekipleri, vatandaşların da yardımı ile 30 dakikalık çalışmanın ardından Halil'i posaların altından çıkardı. Narenciye posalarının altında nefessiz kalan Halil Yeloğlu, sağlık ekibinin müdahalesiyle hayata döndürülerek Adana Şehir Hastanesi'ne götürüldü. Kamyon sürücüsü Muhacir ise gözaltına alınıp ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Yeloğlu ise yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. Halil Yeloğlu, bugün sabah yapılan müdahaleye karşı yaşamını kaybetti.
Görüntü Dökümü
-------------------------
***ARŞİV***
Adli Tıp Birimi önünden genel görüntü
Şoförün Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması
Polis aracına bindirilmesi
Polis aracının gidişi
Olay yerinden genel görüntüler
Şoförün olay yerinde konuşması
İtfaiye erleri ve sağlık görevlilerinin çalışması
Çocuğun çıkarılması
Sedye ile ambulansa taşınması
Kamyonun görüntüsü
SÜRE: 02'08" BOYUT: 236 MB
Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: Can ÇELİK/ADANA,
========================
Dalından limon ve portakal topladılar
MERSİN'e Uluslararası Mersin Narenciye Festivali kapsamında kente gelen yabancı konuklar, ilk kez gittikleri narenciye bahçesinde dalından limon ve portakal topladı.
Uluslararası Narenciye Festivali, kesin olmayan rakamlara göre 2 günde yaklaşık 300 bin ziyaretçi ile sona ererken, gelen grupların kentteki gezisi sürüyor. Festival sonrası Mersin Ticaret Borsası ev sahipliğinde kentte kalan konuklar, merkez Erdemli ilçesine bağlı Çeşmeli Mahallesi'ndeki bir narenciye bahçesine götürüldü. Burada Mersin Turunçgil Üreticileri Başkanı Ahmet Dursen Şahin, Ticaret Borsası Genel Sekreteri İsmail Sarı ve yöneticileri tarafından kentteki narenciye potansiyeli ve üretimi hakkında bilgi verildi. Ardından da hayatlarında ilk kez dalında limon ve portakal gören yabancı konuklar, kopartıp topladı. Farklı ülkelerden gelen yabancı konuklar bahçede çalışanların ilgi odağı olurken günün anısına bol bol hatıra fotoğrafı da çektirmeyi ihmal etmedi.
Yaklaşık 2 saat bahçede kalan yabancı konuklar daha sonra ise paketleme fabrikasına geçti. Burada da işçilerle birlikte narenciye paketlemesi yapan yabancı konuklar, ihracat için hazırlanan ürünleri de yakından gördü.
Tataristan'dan gelen Aliye Gizatulina, ilk kez geldiği Türkiye'de unutulmaz anlar yaşadığını belirterek, "Türklerin bize yaklaşımı hoşumuza gitti. İlk defa bir narenciye bahçesine girdim. Daha önce böyle bir şey görmemiştim. Türkiye'de görmek nasip oldu. Bahçede narenciye ürünlerinden toparladık. Çok güzel bir andı. Unutulmayacak bir gün yaşadık" dedi.
Kırgızistanlı Begimay Najimidinova, iki gün süren festivalde önemli anılar biriktirdiğini ifade ederek, "Hayatında ilk defa narenciye hasadı yaptım. Daha önce hiç toplamamıştım. Bu ilk deneyimimdi benim. İyi ve çok güzeldi. Böyle bir duyguda ilk defa yaşıyorum. Mersin şehri çok güzel ve insanları çok misafirperver. Türkiye'ye çok teşekkür ediyoruz biz çok güzel ağırladılar" diye konuştu.
Tataristanlı dansçı Aliya Gizatulina ise "İlk defa bir narenciye bahçesine girdim. Bahçede narenciye ürünlerinden topladık. Çok güzel bir andı. Unutulmayacak bir gün yaşadık. Herkese çok teşekkür ediyorum. Ülkemde bunları herkese anlatacağım" dedi.
Ukrayna'dan gelen Andrey Osınskiy de ülkesinde narenciye bahçelerinin olmadığını vurgulayarak, "Bahçeye hasat için ilk geldiğimizde Ukrayna'da bunun gibi yerlerinden olmadığını hissettim. Burada kendi ellerimizle limon ve portakal toplayabildik. Çok harika bir yer" diye konuştu.
Görüntü dökümü
---------------------
Otobüsten inen yabancı konuklar
Yabancı konukların bahçeye gitmesi
Yabancı konuklara bilgi verilmesi
Yabancı konuklar limon toplaması
Limon küfesi taşıyan yabancı konuklar
Yabancı konuklarla röp
Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN,
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?