Dha Yurt Bülteni-4 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-4

1)GÜMÜŞHANE'DE ÖLDÜRÜLEN TERÖRİSTLER SU ARAMAYA ÇIKMIŞGÜMÜŞHANE'nin Kürtün ilçesinde çıkan çatışmada, İçişleri Bakanlığı'nın 'aranan teröristler listesi'ndeki 'kırmızı kategori'de yer alan, başına 4 milyon lira ödül konulan 'Türk Tarık' kod adlı Barış Öner ile 'Sorej' kod adlı İranlı terörist...

23.08.2018 11:53

1)GÜMÜŞHANE'DE ÖLDÜRÜLEN TERÖRİSTLER SU ARAMAYA ÇIKMIŞ

GÜMÜŞHANE'nin Kürtün ilçesinde çıkan çatışmada, İçişleri Bakanlığı'nın 'aranan teröristler listesi'ndeki 'kırmızı kategori'de yer alan, başına 4 milyon lira ödül konulan 'Türk Tarık' kod adlı Barış Öner ile 'Sorej' kod adlı İranlı terörist Barış Coşkun'un etkisiz hale getirildiği operasyonların ayrıntıları ortaya çıktı. Çatışmada, 4 kişi oldukları belirlenen gruptaki 2 terörist, sırt çantalarını bırakıp, yanlarına aldıkları bidonlarla su kaynağı aradıkları sırada izlerini süren Jandarma Özel Operasyon Komutanlığı (JÖPER) timi tarafından yaklaşık 20 metreden etkisiz hale getirildi. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, geçen ay, terör örgütü PKK'ya yönelik yürütülen operasyonlar kapsamında İçişleri Bakanlığı'nın 'aranan teröristler listesi'ndeki 'kırmızı kategori'de başına 4 milyon lira ödül konulan 'Zeynel' kod adlı terörist Mehmet Yakışır'ın öldürüldüğü operasyondan son anda kaçarken telsizini düşüren, yine 'kırmızı kategoride' başına 4 milyon lira ödül konulan 'Türk Tarık' kod adlı terörist Barış Öner'in yakalanması için sıkı takip başlatılmıştı. Kürtün ilçesi Yeşilköy köyü Fındıcak Yaylası'nda evden erzak çalındığının belirlenmesi üzerine bölgede operasyonlar genişletildi. Yayla kırsalında güvenlik güçleri ile teröristler arasında dün sabaha karşı çıkan çatışmada, 'Türk Tarık' kod adlı terörist Barış Öner ile 'Sorej' kod adlı İranlı terörist Barış Coşkun öldürüldü.

SU ARAMAYA ÇIKMIŞLAR

Çıkan çatışmada, 4 kişi oldukları belirlenen gruptaki 2 terörist, sırt çantaları bırakıp, yanlarına aldıkları bidonlarla su kaynağı aradıkları sırada izlerini süren Jandarma Özel Operasyon Komutanlığı (JÖPER) timi tarafından yaklaşık 20 metreden etkisiz hale getirildi. Sırt çantaları ormanlıkta olduğu düşünülen teröristlerin yanında su bidonları ele geçirildi. Teröristlerin üzerinde M-16 piyade tüfeği, kalaşnikof, 3 el bombası, 4 M-16 tüfek şarjörü, kalaşnikof şarjörü, 119 M-16 mermisi, 121 kalaşnikof mermisi ile harita ve çeşitli yaşam malzemeleri ele geçirildi.

GENİŞ ÇAPLI OPERASYON SÜRDÜRÜLÜYOR

Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki Gümüşhane, Giresun ve Trabzon illeri kırsalında terör örgütü PKK'ya yönelik hava destekli operasyonlarda, sözde 'lider kadro'ları öldürülen örgütün sözde 'Karadeniz Açılım Grubu' dağıldı. Tunceli'den 6 yıl önce 12 kişilik grupla geldiği tespit edilen terörist Mehmet Yakışır ile Barış Öner'in bölgedeki saldırı eylemlerinin emrini verdiği belirtildi. Güvenlik güçlerinin bölgedeki operasyonlarını artırması, foto kapanların kurulması ve hava destekli operasyonlarla kıskaca alınan terörist gruptan 2'si teslim olurken, 6'sı da çatışmalarda öldürüldü. Son çatışma ile büyük darbe alan ve sözde 'lider kadro'ları etkisiz hale getirilen PKK'lılar bölgeden kaçışmaya başladı. Kaçmaya çalışan 2 teröristin de etkisiz hale getirilmesi için geniş çaplı operasyonlar sürdürülüyor. Güvenlik güçleri, kaçış bölgelerini kontrol altına aldığı terörist grubu etkisiz hale getirmek için hava destekli operasyonla iz sürüyor. Operasyonlarda ATAK ve Kobra tipi askeri helikopterler de kullanılıyor.

Görüntü Dökümü

--------------------ARŞİV

Terör operasyon detayları

Arşiv görüntüler

Haber: Muhammet KAÇAR GÜMÜŞHANE DHA

===================================================

2)VAN'DA EYLEM HAZIRLIĞINDAKİ PKK'LI 2 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ

VAN'ın Gürpınar ilçesinde eylem hazırlığında olduğu belirtilen biri kadın, PKK'lı 2 terörist, çıkan çatışmada etkisiz hale getirildi.

Gürpınar İlçesi Tırşin Yaylası bölgesinde, PKK'lı 2 teröristin belirlenmesi üzerine güvenlik güçleri harekete geçti. Bölgeye operasyon düzenleyen güvenlik güçleriyle teröristler arasında çatışma çıktı. Çatışmada biri kadın, 2 terörist etkisiz hale getirildi. Eylem hazırlığında olduğu saptanan teröristler ile birlikte 2 Kalaşnikof marka tüfek, 4 yabancı menşeli el bombası ele geçirildi. Teröristlerin barındıkları yerde ise çok sayıda örgütsel doküman ve malzeme bulundu.

Bölgedeki operasyonların aralıksız sürdüğü bildirildi.

Görüntü Dökümü

JANDARMA KAMERASI

--------------------------

-Etkisiz hale getirilen teröristlere ait silah, mühimmat ve malzemeler

-Detaylar

BOYUT: 121 MB

SÜRE: 1 DK 5 SN

Behçet DALMAZ/VAN, -

====================================================

3)OĞLUNU ÖLDÜREN ANNE: ÖLECEĞİNİ ANLAYINCA BAĞIRMAK İSTEDİ

ADANA'nın Kozan ilçesinde oğlu Yiğit Çınar Özbahar'ı (4) boğarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Fatma Özbahar'ın (34) ifadesi kan dondurdu. İfadesinde oğlunu, "Senin baban belli değil" dedikleri için öldürdüğünü söyleyen Özbahar, "Öleceğini anlayınca bağırmak istedi ama ben elimle ağzını kapatıp, onu tişörtüyle boğdum" dedi.

Olay, Kurban Bayramı'nın ilk günü saat 20.00 sıralarında Aslanpaşa Mahallesi, Fehmi Özel Türkay Caddesi'nde meydana geldi. Bir inşaatın önünde sinir krizi geçiren ve kendine zarar veren Fatma Özbahar'ı gören çevre sakinleri, polise haber verdi. Gelen polis ekiplerinin sakinleştirmeye çalıştığı Fatma Özbahar, oğlunu öldürdüğünü, cesedinin ise inşaatta olduğunu söyledi. İnşaat alanına giren polis, minik Yiğit Çınar'ın hareketsiz yatarken bulup, sağlık ekibi çağırdı. Kozan Devlet Hastanesi'ne götürülen Yiğit Çınar Özbahar'ın öldüğü belirlendi.Fatma Özbahar gözaltına alınırken, Yiğit Çınar Özbahar'ın cesedi ise otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Eşinden ayrı, oğluyla birlikte yaşadığı belirtilen Fatma Özbahar, ifadesinde, "Oğluma sürekli senin baban belli değil diyorlardı. Cinayeti bu yüzden işledim" dedi.

Oğlunu boğmak için inşaata götürdüğünü söyleyen Özbahar, minik Yiğit'in öleceğini anlayınca bağırmak istediğini belirterek ifadesinde şunları söyledi:

"Bir inşaata geldik, buranın giriş katında oğlumun tişörtünü çıkartıp onu boğarak öldürmek istedim. Oğlum önce ne olduğunu anlamadı. Sonra öleceğini anlayınca bağırmak istedi, ama ben elimle ağzını kapatıp, onu tişörtüyle boğdum. Oğlumu öldürdükten sonra aynı inşaatın çatısına çıkıp kendimi atmak istedim. Uzun süre burada durdum, ama beceremedim. Daha sonra aşağıya inip, sokakta gezdim. Sinir krizi geçirmişim, polisleri karşımda görünce kendime zarar vermeye başladım" dedi.

İfadesinin ardından adliyeye sevk edilen Fatma Özbahar tutuklanırken, otopsisi tamamlanan minik Yiğit Çınar ise yakınları tarafından teslim alınarak Kozan Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Görüntü Dökümü

-------------------------

***ARŞİV***

Zanlının Adliyeye getirilmesi

Adliyenin genel görüntüsü

Olayın yaşandığı inşaatın içinden görüntüler

İnşattan genel görüntü

Adli Tıp Kurumu genel görüntüsü

Adli Tıp Kurumu tabelası

Morg tabelası

Cenaze aracının görüntüsü

SÜRE: 31"    BOYUT: 58,4 MB

SÜRE: 54"   BOYUT: 100 MB

SÜRE: 01'18"  BOYUT: 145 MB

Haber-Kamera: Yaşar KORKUSUZ/KOZAN(Adana),

=======================================================

4)ODUNCU PAZARI'NDAKİ YANGINDA 4 İŞ YERİ KÜLE DÖNDÜ, 2 MİLYON LİRALIK HASAR OLUŞTU

ŞANLIURFA'da, dün gece Oduncu Pazarı'nda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. İtfaiyenin söndürme çalışmalarının yanı sıra TOMA'larla da müdahale edilen yangın, 3 saatte kontrol altına alındı. 4 iş yerinin küle döndüğü, yaklaşık 2 milyon liralık hasarın meydana geldiği yangının izleri bu sabah ortaya çıktı.

Sancaktar Mahallesi'nde odun ve kereste satışı yapılan Oduncu Pazarı'nda dün gece saatlerinde yangın çıktı. Henüz belirlenemeyen nedenle yükselen alevler, rüzgarın da etkisiyle kısa sürede çevredeki iş yerlerine sıçradı. İhbarla gelen itfaiye ekiplerinin alevlere müdahale etmeye başladı. Alevler büyürken, çevre ilçelerden de bölgeye takviye ekipler sevk edildi. Akaryakıt istasyonunun iş yerlerine yakın olması dolayısıyla yangına çabuk söndürülmesi için TOMA'larla da müdahale edildi. Belediye sulama araçları ve Organize Sanayi Bölgesi'nden getirilen iş makinelerinin de kullanıldığı söndürme çalışmalarında alevler, 3 saatte kontrol altına alındı. Yangın sırasında 12 kişi, dumandan etkilendi.

Oduncu Pazarı'nda sabahın ilk ışıklarına kadar soğutma çalışması yapıldı. Yangında 4 iş yeri küle dönerken, 2 iş yerinde de hasar meydana geldi. Yaklaşık 2 milyon liralık hasara yol açan yangının izleri, günün aydınlanmasıyla ortaya çıktı. Gece boyu alevlerle mücadelenin ardından yanan odun ve keresteler, iş makineleriyle bölgeden tahliye edildi. İş yerleri küle dönen esnaf, yanmayan odun ve keresteleri ayıklayarak, farklı depolara taşıdı. Çıkış nedeni araştırılan yangında iş yeri küle dönen Cengiz Hızar, 750 bin liralık zararı olduğunu belirterek, yetkililerden yardım istedi.

Öte yandan valilik ve belediye görevlilerinden oluşan hasar tespit komisyonu üyeleri de Oduncu Pazarı'na gelerek, hasar tespit çalışması başlattı.

Görüntü Dökümü

--------------------

Oduncu pazarı

Yanan odunları tahliye edilmesi

İş yeri yanan Cengiz Hızır ile röportaj

Vatandaşların yanan odunları dışarı çıkarması

Genel ve detay görüntüler

(Haber-Kamera: Ömer ŞULUL-ŞANLIURFA-DHA)

176 MB

======================================================

5)'BAYRAMİÇ BEYAZI' ÜRETİCİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ

ÇANAKKALE'nin Bayramiç ilçesinde, Kaz Dağı'nın eteklerinde yetiştirilen ve coğrafi işaret tescili 'Bayramiç beyazı' adıyla yapılan nektarinin kilogramının toptancılara 3- 5 liradan satılması üreticilerin yüzünü güldürdü.

Bayramiç ilçesinde, Kaz Dağı'nın endemik meyvesi olan 'Bayramiç beyazı'nın hasadına 1 ay önce başlandı. Son dönemine girilen hasat bölgesinde yaklaşık 5 bin dekardaki ürünler; erkenci, orta ve geç olmak üzere 3 dönem yetiştiriliyor. Ürünler, hasat döneminin ardından yurt dışının yanı sıra Türkiye'de İstanbul, İzmir ve Ankara'ya gönderiliyor. 'Bayramiç beyazı' rengi, tadı, kokusu ve aroması ile tüketicinin beğenisini topluyor ve diğer nektarin çeşitlerine göre daha uzun süre dayanıklılık gösteriyor. Kaz Dağı'nın eteklerinde yetiştirilen ve coğrafi işaret tescili 'Bayramiç beyazı' adıyla yapılan nektarinin kilogramının toptancılara 3 ile 5 liradan satılması, hasat dönemini sonunda üreticilerin yüzünü güldürdü.

Üretici İbrahim Işık, Bayramiç Ziraat Odası'nın girişimiyle yapılan 'Bayramiç beyazı'nın reklamı ve tanıtımı sonrası talepte meydana gelen artışın, üreticileri sevindirdiğini söyledi.

Bayramiç Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan ise "Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Bahçe Ziraatı Bölümü'nün 5 yıl gibi uzun bir süre araştırma ve incelemesinin ardından ürünümüz 'Bayramiç beyazı' olarak tescillendi. 'Bayramiç beyazı' diğer bölgelerde yetişen beyaz tüysüz şeftaliden daha farklı lezzete sahip. Ürünlerin 3 ile 5 lira arasında toplantıcılara satması ise üreticileri hem memnun etti hem de yüzlerini güldürdü" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Bayramiç beyazının üretildiği meyve bahçelerinden görüntü.

-Soğuk hava deposundan tırlara yüklenen Bayramiç beyazından görüntü.

-Üretici İbrahim Işık ile röp.

-Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan ile röp.

Haber-Kamera: Fatih DALDAL/BAYRAMİÇ(Çanakkale),

=======================================================

6)SERA GÖLÜ, SELDE ODUN, ÇÖP VE BALÇIKLA KAPLANDI

TRABZON'da dün etkili olan sağanak yağış sel ve heyelanlara yol açtı. Akçaabat ilçesinde, 1950'de meydana gelen heyelanın ardından oluşan ve doğal güzelliğiyle öne çıkan Tabiat Parkı Sera Gölü, selin sürüklediği odun, çöp ve balçıkla kaplandı. Bayram tatili dolayısıyla gelen ziyaretçiler, göldeki manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemedi.

Trabzon'da dün öğlen saatlerinde başlayan ve metrekareye 65 kilogram dolayında düşen yağış, sel ve heyelanlara yol açtı. Düzköy ve Akçaabat ilçelerinde yollar kapandı, bazı ev ve işyerlerinin zemin ve bodrum katlarını su bastı, alt yapıda hasarlar oluştu. İki ilçede taşan dereler önüne kattığını sürükledi. Akçaabat ilçesinde, 1950'de meydana gelen heyelanın ardından oluşan ve doğal güzelliğiyle öne çıkan Tabiat Parkı Sera Gölü de, Sere deresindeki selin sürüklediği odun, çöp ve balçıkla kaplandı. Bayram tatili dolayısıyla gelen ziyaretçiler, göldeki manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemedi.

Trabzon'a tatile gelen Faruk Bakşı, Sera Gölü'nü görmek için geldiklerini belirterek  "Bize 'çok güzel bir yer' olduğunu söylediler. Biz o yüzden geldik. Böyle bir şeyle karşılaşmayı hiç beklemiyorduk. Gölün büyük bir kısmı pisliklerle kaplı" dedi.

Gülüş Kantaj ise "Sera Gölü'nü bize 'mutlaka görün' dediler. Böyle bir manzarayla karşılaşınca şok olduk. Berbat bir durumda, üzüldük tabi. Bu gibi durumların önüne geçmek için setler kurulabilir. Çevremizi de temiz tutmamız lazım, biz çevreyi kirletince bütün pislikler bu şekilde göle giriyor. İnsanlar bu konuda duyarlı olurlarsa daha güzel olur" diye konuştu.

Müslüm Hekim de "Gezmeye gelmiştik ama gördüğümüz manzara bu.Üzüldük" diyerek gölde önlem alınmasını istedi.

BAKAN TALİMATI İLE GÖL KIYISINDAKİ DUVAR YIKILMIŞTI

Sera Deresi Vadisi'nde, 1950'de meydana gelen heyelanın ardından oluşan Sera Gölü'ne paralel uzanan karayolunun genişletilmesi için bölgede perde beton duvar yapımına başlandı. Geçen yıl temmuz ayında bölgede göl manzarası olan bir otelde konaklayan İşleri Bakanı Süleyman Soylu, büyük bir bölümü tamamlanan beton duvarı fark etti.  Bakan Soylu, çinkin görüntü oluşturduğunu belirttiği duvarın yıkılması talimatını verdi. Birçok çevrecinin de 'Çin Seddi' benzetmesiyle tepki gösterdiği duvar, 3 ayda yıkıldı. Binlerce turistin ziyaret ettiği kente merkezine 10 kilometrelik mesafedeki gölün doğal dokusuna uygun bir projenin hayata geçirilmesi için de çalışma yapıldı. Göl çevresinde tehlike oluşturan alanlara geleneksel duvar istinat sistemi olan betonarme perde ve taş duvarlara alternatif bir sistem olan 'GeoArme Geosentetik donatılı duvar' yapıldı. Sona gelinen projede ayrıca 30-40 santimetre fileli toprakla bir çalışma da yapılarak göl çevresi yeşil örtüyle kaplandı.

Görüntü Dökümü

---------------------

-Göl detayları

-DRONE ile göl yüzeyi

-Vatandaşalrladan detay

-Ziyarete gelenelrle röp.

Haber-Kamera: Emre KOLTUK TRABZON-DHA

=======================================================

7)GURBETÇİ AİLE SALDIRIDA ÖLEN KÖPEKLERİ 'ANGEL'E GÖZYAŞLARIYLA VEDA ETTİ

HOLLANDA'dan Muğla'nın Fethiye ilçesine tatile gelen gurbetçi Çıldır ailesi, konakladıkları otelde başka bir köpeğin saldırısı sonucu ölen 'Angel' isimli köpeklerini Edirne'nin Uzunköpü ilçesinde gözyaşları arasında hayvan mezarlığında toprağa verdi. Meryem Çıldır, köpeğini son yolculuğuna, "Bembeyaz kızım benim, kıyamam ben sana, prensesim yavrum" diyerek uğurladı.

Hollanda'da yaşayan gurbetçi Meryem ve Erkan Çıldır çifti 3 kızları ve 6 yaşındaki 'Angel' isimli terrier cinsi köpekleriyle birlikte anavatana tatile geldi. Muğla'nın Fethiye ilçesinde hayvan dostu bir otele yerleşip tatillerini geçiren ailenin köpeği, havuz başında otel sahibinin dogo cinsi köpeğin saldırısına uğradı. Çevredekiler tarafından köpeğin saldırısından güçlükle kurtarılan ve ağır yaralanan 'Angel' sahipleri tarafından önce ilçede bir veterinere ardından da 200 kilometre mesafedeki Antalya'da bir hayvan hastanesine götürüldü. 6 saatlik bir operasyon geçiren köpek, iki gün kaldığı yoğun bakımda öldü.

Tatilleri köpeklerin ölümüyle büyük üzüntüye dönüşen Çıldır ailesi, 'Angel'i Türkiye'de toprağa verip, Hollanda'ya dönme kararı aldı. Aile, yaptığı araştırmada Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde hayvan mezarlığı bulunduğunu öğrenince burada toprağa verme kararı aldı. Angel, hayvan mezarlığı yetkilileri tarafından Antalya'dan özel bir araçla alınarak, yaklaşık bin kilometre mesafedeki Uzunköprü'deki mezarlığa getirilip, burada açılan mezara özel yatağı ile gömüldü.

GÖZYAŞLARINA BOĞULDU

Köpeğinin gömüldüğü sırada Meryem Çıldır, gözyaşlarına hakim olamadı. Çıldır, "Bembeyaz kızım benim, kıyamam ben sana, prensesim yavrum. Rahat uyu bak arkadaşlarında var burada" diyerek ağladı.

Hollanda'da bir otelde çalışan Meryem Çıldır, ölen köpeklerini 6 haftalıkken sahiplendiğini belirterek, 'kızım' dediği köpeğini koruyamamanın üzüntüsünü yaşadığını söyledi. Köpeğinin mezarına pembe renkli taç bırakan Çıldır, "Tatile kızımla gelebilmek için kara yolunu tercih ettik. Allah'tan gelen bir şey isyan etmiyoruz, ama çok acı. Kızım öyle 2 gün acı çekti hepimiz şoktayız. Resmen travma yaşadık, böyle bitmeseydi sonu. Kızım çok keyifliydi hastaneden çıkınca rahat yatsın uyusun diye özel yatak aldık ama sonsuz uyuyacak. Onunla birlikte gömdük. Hayatımız artık bir eksikle yaşamaya devam edeceğiz. Aramızda çok güçlü bağ vardı, benim 3 kızım vardı o da benim 4'üncü kızımdı. Çok sevimliydi ilgiyi çok severdi. Giyinmeyi çok severdi. Çok süslüydü, çok temizdi. Tabi ki her köpek öyledir de böyle bir bağ kurulması, anlatılmaz yani. Vicdanım rahat değil kızımı koruyamadım diye. Rahat değilim bilmiyorum nasıl devam edecek hayatımız. Hiç saldırgan değildi ısırmasını bilmezdi. Çok güzeldi. Kanı yerde kalmayacak. Hiç bir şey olmamış gibi sırtımızı dönüp gidemiyoruz. O bana emanetti, ben ona yemek vermezsem su vermezsem zaten ölüp giderdi. Ama ben ona bütün sevgimi verdim. O benim omuzum da hep yatardı. Omzuma kızımın hemen dövmesini yaptıracağım. Hep yanımda olsun benim diye" dedi.

Hollanda İçişleri Bakanlığı'nda çalışan Erkan Çıldır, köpeklerinin gömüldüğü sırada üzüntü yaşarken bir yandan da eşi Meryem Çıldır'ı teselli etmeye çalıştı. Fethiye'deki otelde köpeklerinin başka köpeğin saldırısını önlemeye çalıştığını ancak başarılı olamadıklarını anlatan Erkan Çıldır, tatillerinin kendilerine büyük üzüntü yarattığını ve 3 çocuklarının da psikolojilerinin bozulduğunu söyledi. Köpeklerinin ağır yaralanmasını ardından hayatta kalması için ellerinden gelen tüm çabayı gösterdiklerini ancak kaybettiklerini belirten Erkan Çıldır, yasal haklarını sonuna kadar arayacaklarını ve jandarmaya giderek, otel sahibi hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Erkan Çıldır, şöyle dedi:

"Köpeğimizi Edirne'deki hayvan mezarlığına getirdik. Burada toprağa verdik. Köpeğimiz bize 6 haftalıkken geldi, 6 yaşındaydı. Daha çok küçüktü. Biz onu kendi çocuklarımızdan ayırt etmiyorduk. Çok acı oldu, herkes perişan, çocuklarımız eşim çok kötü. Dışarıda bir sokak köpeği ısırsa bu kadar acı olmazdı ama gittiğimiz otelin sahibinin köpeğinin bunu yapması çok üzdü. Otel sahibin açıklamasını takip ettim bizim köpek onu tahrik etmiş, tasmasını falan koparmış, bunlar hepsi uydurma böyle bir şey yok. Bizim küçücük köpeğimizin havlamasından tahrik oluyorsa diyecek bir şey bulamıyorum. Yüce adalete inanıyoruz, bu işin sonunu böyle bırakmayacağız" dedi.

Gurbetçi ile köpekleri 'Angel'i Uzunköprü'deki hayvan mezarlığında toprağa verdikten sonra üzüntü içinde mezarlıktan ayrılıp, yaşadıkları Hollanda'ya karayoluyla döndü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------------------

Ölen köpeğin araçtan mezarlığa getirilmesi

Meryem Çıldır'ın gözyaşları dökmesi

Meryem Çıldır'ın, köpeğinin gömülmesine yardım etmesi

Çıldır'ın feryatları

Köpeğin gömülmesi

Meryem Çıldır'ın mezara taç bırakması ve sulaması

Ailenin üzüntüsü

Erkan Çıldır'ın açıklaması

Mezarlıktan detaylar

Meryem Çıldır'ın açıklaması

Mezarlık havadan drone ile çekimi

Ölen köpeğin görüntüleri

Mezarlıktan detaylar

Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE-Ali Can ZERAY/EDİRNE,-

=========================================================

8)İSTANBUL'UN TAŞI TOPRAĞI 'LEYLEK' OLDU

AVRUPA ve Balkanların tamamında yazı geçirdikten sonra Afrika'ya dönüşe başlayan leyleklerin sonbahar göçünde toplandıkları en dar alan olan İstanbul Güzelce- Tepekent arasında bir günde 237 bin leylek sayıldı. 12 yıldır sayım yapan, yaralı leylekleri tedavi ettiren ve bölgede 'Leylek Baba' olarak tanınan avukat Fikret Can (73), her mevsim 1 milyona yakın leyleğin geçtiği bu bölgenin dünyada eşi benzeri olmadığını söyledi.

İstanbul'da bugünlerde onbinlerce leyleğin Avrupa'dan Afrika'ya göç yolculuğunun heyecanı yaşanıyor. Mart ayında Afrika'dan yola çıkarak Hatay üzerinden İstanbul'a ve oradan da Avrupa ülkelerine dağılan leylekler, 120 günlük kuluçka dönemi ve yavrularının büyümesiyle yeniden Afrika'ya doğru yola çıktı.

'Sonbahar göçü' olarak adlandırılan leyleklerin Afrika yolculuğunun en muhteşem gözlemlendiği yer ise İstanbul'da Büyükçekmece'nin Güzelce- Tepekent arasındaki 4 kilometrelik dar geçit. Ağustos ayının başından eylül ortasına kadar süren göç yolculuğunda bu bölgeden 1 milyona yakın leyleğin geçit yaptığı düşünülüyor.

12 YILDIR LEYLEK SAYIMI YAPIYORLAR

Güzelce ve Tepekent arasındaki bölgedeki leyleklerin göç yolculuğuna, Fikret Can ve ekip arkadaşları 12 yıldır şahitlik ediyor. Bölgede 'Leylek Baba' olarak tanınan Fikret Can ve gönüllü dostları, Trakya bölgesinden başlayıp İstanbul Boğazı'ndan aşana kadar leyleklerin göç yolculuğu sırasında sayım yapıyor. Yaralı leylekleri toplayıp tedavilerini de üstlenen Fikret Can, leylekler için tehlike oluşturan riskleri çözmek için de uğraş veriyor. Bu yıl Doğa Derneği'nin de destek verdiği Fikret Can ve arkadaşları tarafından sayım faaliyetleri sırasında onbinlerce leylek muhteşem görüntüler oluşturdu. Fikret Can, 50 kişilik gönüllü ekiple 21 Ağustos Salı günü 237 bin leylek saydı.

SONBAHAR GÖÇÜ

Eski dünyaya özgü canlılar olan leyleklerin Moskova'nın batısı, tüm Avrupa ülkeleri, Balkanlar ve Türkiye'de ürediklerini belirten Fikret Can, baharın müjdesi olarak kabul edilen leyleklerin mart ayında Afrika'dan Türkiye ve Avrupa'ya göç ettiklerini söyledi. Her yıl 1 Ağustos'tan 15 Eylül'e kadar Afrika'ya geri dönüş yani sonbahar göçünün yaşandığını belirten Can, "Leylekler gelip yumurtlar ve kuluçkaya yatar. Yavruları yumurtadan 38 gram çıkar. Yaklaşık 120 günde yavrular 4.5 kiloya çıkar ve göçe hazır hale gelirler" dedi.

YÜZDE 90'I İSTANBUL BOĞAZI'NDAN GEÇİYOR

Leyleklerin ve benzeri göçmen kuşların tamamının geçebileceği Avrupa ve Afrika arasında üç geçit bulunduğunu anlatan Can, "Deniz geçemeyen bu hayvanlar için bu geçitler Cebelitarık Boğazı, İstanbul Boğazı, Moskova'nın batısı ve Doğu Avrupa ülkeleri için Kafkasya. Cebelitarık Boğazı ve Kafkasya'yı toplam yüzde 10'u kullanıyor. Avrupa'da üreyen leyleklerin yüzde 90'ı ise 'Doğu Göç Yolu' değimiz İstanbul Boğazı'nı kullanıyor. Onların giriş yeri Enes- İğneada arasında 200 kilometre. Tüm Trakya'yı kat ediyorlar. Boğazdan karşıya geçiyorlar. İzmit, Yalova, Bursa, Eskişehir, Konya, Mersin, Adana, Hatay üzerinden Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Nil Vadisi, ekvatorun güneyine Güney Afrika'ya ulaşıyorlar" diye konuştu.

4 KİLOMETRELİK DAR GEÇİT

İstanbul'daki göç yolunun dünyada eşi benzeri olmayan bir yer olduğunu dile getiren Can, sebebini ise şöyle açıkladı:

"2 bin 500 km'den yola çıkıyor Avrupa'daki bu leylekler. Bizim Enes- İğneada hattında bu mesafe 200 km'ye düşüyor. Bu çok önemli, rüzgarın etkisiyle deniz geçemedikleri için sonbahar göçünde Marmara sahiline sıkışıyorlar. Tekirdağ, Marmara Ereğlisi, Silivri, Büyükçekmece ve Sarayburnu yönünde sahile sıkışıyorlar. O kadar dar bir alanda bunları karşılıyoruz ki Güzelce- Tepekent arasındaki 4 kilometrelik alandan neredeyse bu leyleklerin tamamı geçmek zorunda."

HER MEVSİM 1 MİLYON LEYLEK GEÇİYOR

Avrupa kaynaklarına göre dünya leylek nüfusunun 400- 500 bin olduğunu, ancak 12 yıldır yaptıkları gözlemlere göre bu sayının çok daha yüksek olduğunu savunan Fikret Can, "Leyleklerin sonbahar göçü hiç şaşmaz. 1 Ağustos'ta başlar ve 15 Eylül'e kadar sürer. En yoğun dönemi de 15- 31 Ağustos tarihleri arasıdır. Biz bir günde 240 bin leylek saydık. 2009'da BBC televizyonu 'Kuş Bakışı' belgeseli çekti ve helikopterle takip ederek saydık. 2014'te tek bir günde 190 bin bireylik sürü gördük. Avrupa'da her ülkede sayılı leylek var ve bu kadar leyleğin toplanması olası değil, bize, ülkemize ait bir şey bu. Bütün Avrupa'da üreyen leylekler bizim buradan toplanarak geçiyor. Buradan her mevsim yaklaşık 1 milyon leylek geçiyor" diye konuştu.

DÜNYADA EŞİ BENZERİ YOK

Bu yıl Doğa Derneği'nin desteğiyle 18 Ağustos'ta leylek sayımına başladıkları ve 21 Ağustos Salı günü 237 bin leylek sayımı yapıldığını belirten Can, "Bu ülkemizin gerçekten inanılmaz büyük bir şansı. Dünyada eşi benzeri yok. Eko-turizmin dinamosu olabilecek bir potansiyele sahip. Çünkü böyle bir göç sadece leyleklere de özgü değil, arı şahinleri, şahinler, yılan kartalları, kara çaylaklar, kızıl çaylaklar yaklaşık 250 türden fazla göçmen kuş bu yoldan geçiyor. Yani İstanbul Boğazı'ndan geçiyor. Bunun en dar, en görülebilecek, izlenebilecek yeri Büyükçekmece'nin Güzelce- Tepekent arasındaki 4 km'lik mesafe" dedi.

EN BÜYÜK TEHLİKE ENERJİ NAKİL HATLARI

Göç yolundaki leyleklerin Trakya bölgesinde karşılaştığı en büyük tehlikenin enerji nakil hatları olduğu belirten Can, bu hatlar nedeniyle onbinlerce leyleğin öldüğünü kaydetti. Ellerinden geldiğince yaralı ve sakatları Avcılar ilçesindeki veteriner fakültesine götürüp tedavi ettirdiklerine değinen Fikret Can, şöyle dedi:

"Leyleklere özgü en büyük felaket Trakya'dan girdiklerinde, bütün Trakya bölgesine yayılmış olan enerji nakil hatları. Bu konuda dağıtım şirketleriyle görüşmeler yapıyoruz ve çok olumlu bakıyorlar. Bizden, 'hangi bölgelerde yoğun ölümler oluyor, gerekli önlemleri alalım' diye ricaları oluyor. Biz de sayımda ölüm olayları yaşanan direk numaraları ve görüntüleri alıyoruz. Sayım bittikten sonra hazırladığımız raporu elektrik dağıtım şirketlerine götürüp, 'Buralarda sorun var' diyeceğiz. Onların da bu sorunu çözme niyeti ve gayretinde olduklarını görmekten mutluyum."

DOĞA SEVDALISI

Bölgede BBC ve birçok ülkeden televizyon kanallarının gelip belgesel çektiklerini dile getiren Fikret Can, Türkiye'den ise medyanın bundan habersiz olduğunu kaydetti. Gönüllüler olarak hem leylekleri korumak hem de bu turizm potansiyelini tanıtma çabası içinde olduklarını belirten Can, "Benim şansım, babam çobandı. Ben de üniversite üçüncü sınıfa kadar çobanlık yaptım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdim avukatlık yapıyorum. Çocukluğumda bahçemizde, tarlamızda, samanlığımızda yuva yapan hayvanların torunlarını aramaya çıktım. Gerçekten gönülden ifade ediyorum. Doğa sevdalısı olarak dağda, kırda, bayırda geziyorum. Sadece leylekler değil, aklınıza gelen bütün yabani hayvanlarla ilgili grup halinde arkadaşlarımızla kurtarma, fotoğraflama, belgeleme çalışmaları yapıyoruz ki insanlara bunları anlatabilelim" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------

Leyleklerden genel detay

Haber: Mehmet ÇINAR- Kamera: Antalya-DHA)

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-4 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement