Dha yurt bülteni - 7 - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

Dha yurt bülteni - 7

Dha yurt bülteni - 7
02.09.2019 12:16

Kayboldukları yaylada 40 saat sonra ulaşılan gruptakiler o anları anlattıRize'nin Güneysu ilçesinde, kamp kurmak için çıktıkları, 1800 rakımlı Handüzü Yaylası'nda kaybolan ve arama kurtarma ekiplerince 40 saat sonra ulaşılan 6 kişilik grubun, geceyi kamp ateşi yakarak uyku tulumlarında...

Kayboldukları yaylada 40 saat sonra ulaşılan gruptakiler o anları anlattı

Rize'nin Güneysu ilçesinde, kamp kurmak için çıktıkları, 1800 rakımlı Handüzü Yaylası'nda kaybolan ve arama kurtarma ekiplerince 40 saat sonra ulaşılan 6 kişilik grubun, geceyi kamp ateşi yakarak uyku tulumlarında geçirdiği ortaya çıktı. Grupta yer alan Ali Pehlevan (52), "Günlük 4- 5 saat yol yürüdük, kamp ateşi yaktık, ilk geceyi uyku tulumlarında geçirdik. Biz belki bu geceyi atlatırdık ama içimizde bir tane  küçük kardeşimiz vardı ve bir de arkadaşımız rahatsızlandı, onların sıkıntısı ve stresi de bizi çok yordu. Dördüncü gün oldu, ekiplerin ışıklarını gördüğümüzde çok duygulandık" dedi.
Güneysu'da, cuma günü öğle saatlerinde, kamp için Küçükçayır köyünden Handüzü Yaylası'na doğru yola çıkan Burak, Kemal, Ali ve Hilmi Pehlevan ile Hakkı ve Arif Ali Kandemir, sis nedeniyle Başmeşe mevkisinde yolunu kaybetti. Ormanlık alanda kaybolan 6 kişilik grup, cumartesi sabahı saat 07.30 sıralarında 112 Acil Çağrı Merkezi'ni arayıp, yardım istedi. İhbar üzerine bölgeye jandarma, AFAD ve UMKE ekipleri sevk edildi. 60 kişilik ekip, Paşaçukuru Deresi ile Handüzü Yaylası'nda aynı anda yaklaşık 10 kilometrelik parkurda arama çalışması yürüttü. Arama çalışmalarında iz takip köpekleri de kullanıldı. Drone ile havadan görüntü alan ekipler, kayıp kişilere ait iz bulmaya çalıştı.
40 SAAT SONRA ULAŞILDI
Ekipler, havanın kararması ve sisin etkisinin artması nedeniyle arama- kurtarma çalışmasına ara verip dönüşe geçti. Bu sırada kayıp 6 kişinin ormanlık alanda sesleri duyuldu. Ekipler, seslendiği kayıplara saat 23.30 sıralarında ulaştı. Kaybolduktan 40 saat sonra Handüzü Yaylası'na 1,5 kilometre mesafede bulunan 6 kişi patika yoldan yaylaya getirildi. Sağlık durumları iyi olan 6 kişi, ambulanslara sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Rize Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Tedavilerinin ardından 6 kişi taburcu oldu.
KAMP ATEŞİ YAKTILAR
Arama kurtarma ekiplerince 40 saat sonra ulaşılan 6 kişilik grubun, geceyi ateş yakarak uyku tulumlarında geçirdiği, yürüyüşlerinde kendilerine ağırlık yaptığı için kamp ekipmanlarını bırakmak zorunda kaldıkları ortaya çıktı. Grupta bulunanlardan Ali Pehlevan, yaylada yaşadıkları anları anlattı, günde dere güzergahı boyunca 4- 5 saat yol yürüyüp ekiplere ulaşmaya çalıştıklarını belirtti. Yaylada ani bastıran yağmurda ormana sığındıklarını kaydeden Pehlevan, "Öğleden sonra yola çıktık. Kamp yapıp güzergahımızı bitirmeyi düşünüyorduk. İlk gece kamp yaptık sıkıntı yoktu. İkinci gün yola çıktıktan sonra çok şiddetli bir yağmur başladı, ormana sığınmak zorunda kaldık. Tekrar dereye inemedik. Biz zaten ikinci günden sonra arayıp yardım istedik. Orada bekleme imkanımız olmadı, kimi zaman orman yolundan kimi zaman deriyi takip ederek yolumuza devam ettik. Çok yağmur vardı derenin karşısına geçemedik. Dördüncü gün oldu 'Herhalde sonunda bitirdik' dedik. Ekipmanla ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadık. Ekipmanlarımızın bir kısmını yolda atmak zorunda kaldık" dedi.
'EKİPLERİN IŞIKLARINI GÖRÜNCE DUYGULANDIK'
Ormanlık sarp araziden tehlikeli yerlerden geçtiklerini anlatan Pehlevan, "Ormanlık arazide korkmadık, ama çok tehlikeli yerlerden geçtik. Yanımızda bir küçük kardeşimizin olması bizi biraz telaşlandırdı. Ormanlık arazide dikenli ağaçlar otlar olduğu için ellerim biraz yıprandığı onun haricinde hiçbir sıkıntım yok Allah'a şükür. Sürekli dereyi takip ettik. Günlük 4- 5 saat yol yürüdük çok yorulduk. Kamp ateşi yaktık. İlk geceyi uyku tulumlarında geçirdik. Dün akşam çıkışa çok yakındık. Sis ve akşam karanlığın da bastırmasıyla ateş yaktık. Ekiplerin ışıklarını gördüğümüzde çok duygulandık. Bu anlatılmaz bir duygu. Biz belki bu geceyi atlatırdık ama içimizde bir tane kardeşimiz vardı ve bir de arkadaşımız rahatsızlandı onların sıkıntısı ve stresi de bizi çok yordu. Ekipleri görünce o duyguları anlatamıyorum" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Hastane görüntüsü
-Pehlevan konuşma
-Grubun cep tel. görüntüleri
-Arama çalışmaları detay

HABER KAMERA: Mehmet Can PEÇE- Arzu ERBAŞ/RİZE,

===================

Kula'da sulama göletinde boğulan ikinci kişinin de cesedine ulaşıldı

Manisa'nın Kula ilçesinde, serinlemek için girdikleri Yurtbaşı Göleti'nde boğulan 2 kişiden Samet Sefa Sezgin'in (18) ardından, Akın Karga'nın (43) da cesedine ulaşıldı.
Dün (pazar) saat 14.30 sıralarında Kula'nın kırsal Yurtbaşı Mahallesi'nde yeni yaptırılan sulama göletinin kenarına gezmeye gelen vatandaşlardan biri, burada bir pick-up kamyonet ve suyun içinde de çırpınan 2 kişi olduğunu farkedip, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne ve mahalle sakinlerine bildirdi. Olay yerine jandarma ve 112 Acil servis ekipleri sevk edildi. Jandarma, arama kurtarma çalışması için Manisa İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ve İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Denizlimanı Şube Müdürlüğü'nden yardım istedi. Yapılan arama kurtarma çalımalarında, ilk olarak Samet Sefa Sezgin'in suyun yüzeyindeki cesedi kıyıya çıkartıldı. Ardından da kayıp olduğu belirlenen Akın Karga için arama kurtarma çalışmalarına devam edildi. Ancak İzmir'den gelen dalgıç polislerle suyun dibinde yapılan aramalarda, Karga'ya ulaşılamadı. Havanın kararmasıyla birlikte de ekipler, arama kurtarama çalışmalarına ara verdi.
Bugün saat 08.00'den itibaren arama kurtarma çalışmalarına yeniden başlandı. Dalgıç polisler, yarım saatlik arama sonucunda Karga'nın cesedini, suda çırpınırken görüldüğü yerin 3 metre alt kısmındaki kayaların üzerinde buldu. Karga'nın cesedi de savcı ve jandarmanın olay yerindeki incelemelerinin ardından Kula Devlet Hastanesi Morgu'na gönderildi.
Çiftçilik yapan Akın Karga ile bugün doğum günü olan Samet Sefa Sezgin'in komşu kırsal Sarnıç Mahallesi'nden oldukları ve bir hayır yemeğine katılmak için geldikleri Yurtbaşı Mahallesi'ndeki gölete, serinlemek için girdikleri belirlendi.
Jandarma, olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü
-----------
-Arama kurtarma çalıymalarından görüntü
-Akın Karga'nın cesedinin götürülmesinden görüntü
-Arama kurtarma ekiplerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Hasan YİĞEN/ KULA (Manisa),

==================

Karaman'da uyuşturucu operasyonu: 1'i kadın 3 gözaltı

Karaman'da polis tarafından yapılan uyuşturucu operasyonunda 1'i kadın 3 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin içinde bulunduğu araçta yapılan araçta ise 2010 adet uyuşturucu hap ele geçirildi.
Karaman Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Ayşe E. ve Mahmut K.'nin Hatay'dan Karaman'a uyuşturucu hap getirip, Kenan G. ile birlikte sokaklarda satacağı bilgisini aldı. Bunun üzerine çalışma başlatan polis Ayşe E. ve Mahmut K.'ye takibe alıp Karaman kent merkezi girişinde durdurdu. Araçta yapılan aramada 2010 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. Ardından Ayşe E. ve Mahmut K. gözaltına alındı. Kenan G.'de evine düzenlenen operasyonla yakalandı. Kenan G.'nin evinden de 1 adet ruhsatsız av tüfeği ele geçirildi.
3 kişi, yapılan sorgulamanın ardından adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü
----------
-Şüphelilerin adliyeye getirilişi
-Adliyeden detay

Haber- Kamera: Muammer ŞEN KARAMAN DHA))

==================

İzmir'deki adli yıl açılışında Başsavcıdan '15 Temmuz' vurgusu

İzmir'de, 2019-2020 adli yıl açılışı töreninde konuşan Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, "Türk yargısı 15 Temmuz'da büyük bir kahramanlık örneği göstererek, yargı tarihinde görülmemiş bir tavır sergileyerek, demokrasisine ve devletine sahip çıkmıştır. Bu irade hala ayaktadır. Bundan sonra da daima ayakta kalacaktır" dedi.
İzmir Adliyesi A protokol kapısı girişinde yapılan 2019- 2020 adli yıl açılışı törenine İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, İzmir Adli Yargı Komisyon Başkanı İbrahim Korkmaz, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın, hakim, savcı ve avukatlar katıldı. Atatürk Anıtı'na çelenk sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Daha sonra tören, adliye içinde devam etti.
Törende ilk konuşmayı yapan İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, "Bu ülkeyi demokratik, laik, hukuka ve insan haklarına saygılı bir ülke haline getirebiliriz. Bunu en başta biz başarabiliriz. Çünkü hukuk dışında denetleyecek bir mekanizmaya sahip değiliz. Bunu yapabiliriz, yapacağız, inanıyorum" dedi.
Daha sonra kürsüye gelen İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, 5 Ocak 2017'de PKK'lı teröristler tarafından İzmir Adliyesi'ne yönelik yapılmak istenen saldırıda şehit olan kahraman polis memuru Fethi Sekin ile mübaşir Musa Can'ı anarak başladığı konuşmasında, "Yakın zamanda İzmir Adliyesi'ne düzenlenen terör saldırısında büyük kahramanlık örneği göstererek, adliyedeki çok büyük facianın önlenmesini sağlayan şehit Fethi Sekin ve Musa Can kardeşimizi anıyorum. Ruhları şad olsun. Yargı görevini yerine getirirken şehit olan yargı mensuplarımızın da ruhları şad olsun. Yaşadığımız çağ o kadar çok hızlı değişmekte ki, yargı bunlara yetişmek, bunlara ayak uydurmak için büyük çaba göstermektedir. Yargı bir sacayağı. Bu sacayağının birbirine ihtiyacı var. Birbirinin gücüne, desteğine ihtiyacı var. Biz kavga değil, dayanışma için varız. Biz sürtüşme için değil, birlikte fikir üretmek, Türk yargısını ayağa kaldırmak daha ileriye götürmek için varız. Bunun için yargı paydaşları ve yargı dışındaki kurumlarla her türlü işbirliği ve dayanışmaya hazırız. Türk yargısı 15 Temmuz'da büyük bir kahramanlık örneği göstererek, yargı tarihinde görülmemiş bir tavır sergileyerek, demokrasisine ve devletine sahip çıkmıştır. Bu irade hala ayaktadır. Bundan sonra da daima ayakta kalacaktır. Bu bilinçteyiz. Bu sorumluluk altında devletin ve toplumun yargıdan beklentilerinin farkındayız. Bu farkındalık hem değişime uymak, hem dayanışma içinde olmak, hem birlikte hareket etmek hem de çağa ayak uydurmak gibi birçok sorumluluğu gerektiriyor. Bu sorumluluk sadece yargının üç paydaşı için değil, devletimizin tüm kurumlarının üzerinde olan bir yükümlülüktür. Bu bilinçle hareket ederek, yargının tüm paydaşları ve devletimizin tüm kurumların yetkililerine seslenmek istiyorum: İzmir'de yargıyı hep beraber gelin onurlu ve saygın bir yere taşıyalım. Toplum ve devlet bizden bunu beklemektedir" dedi.
Konuşmaların ardından resim sergisinin açılışıyla tören, sona erdi.

Görüntü Dökümü
------------
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasından görüntü
Konuşmalardan görüntü
Genel ve detay görüntüler

Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

=====================

Çiftçilerden dönemlik fatura talebi

Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesinde çiftçiler, sulamada kullandıkları elektrik faturaların aylık değil, dönemlik ödemek istediklerini belirterek düzenleme yapılmasını istedi.
Sandıklı Ziraat Odası Başkanı Fatma Toptaş, Koçhisar köyünde çiftçileri ziyaret ederek üretim konusunda bilgi alışverişinde bulundu. Ziyarette, tarım sulamasında kullanılan elektrik faturalarının yüksekliğinden bahseden çiftçiler, aylık gelirleri olmadığını, bu nedenle aylık gelen elektrik faturalarından olumsuz etkilediklerini söyledi. Çiftçiler ürünlerini dönemlik sattıkları için gelirlerinin de dönemlik elde etiklerini, aylık gelen faturaları ödemekte zorluk çektiklerini vurguladı. Üreticiler, elektrik vergisinde indirim yapılarak aylık gelen elektrik faturalarının, üreticinin ürün satışı yaptığı döneme denk gelecek şekilde dönemlik olarak düzenlenmesini talep etti.
FATURALAR DÖNEMLİK OLARAK DÜZENLENMELİ
Ziraat Odası Başkanı Fatma Toptaş, "Elektrik faturalarının yüksek gelmesinden dolayı çiftçilerimiz üretimi bırakma noktasına gelmiş durumda. Çiftçilerin gelirleri aylık olmadığı ve dönemlik gelir elde ettiği için elektrik faturalarını dönemlik ödemek istiyorlar. Çiftçiler Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarını nasıl eylül-ekim ayından ödüyorsa, elektrik faturalarını da 3 ay ya da 6 aylık olarak hasat dönemine denk gelecek şekilde ödemek istiyor. Çitçilerimizin bu şekilde talepleri var. Biz de çiftçilerin sonuna kadar yanındayız" dedi.
Geçen yıla göre daha az sulu tarım yapılmasına rağmen çiftçilerin büyük kısmının tarımdan kopma noktasına geldiğini söyleyen Başkan Toptaş, "Tarımın bu elektrik faturası gibi girdi maliyetlerinden dolayı sıkıntıya düşmesi bütün sektörlere sıkıntı yaratır. Çiftçilerimizin sıkıntılarına çözüm üretmelerini yetkililerden talep ediyoruz" diye konuştu.
'DÖNEM BAZLI FATURA İSTİYORUZ'
Patates, şeker pancarı, arpa ve buğday üretimi yapan çiftçilerden İbrahim Demirel, "Geçen yıl sulama için 50 bin lira elektrik faturası ödemiştim. Bu yıl 100 bin lirayı geçti. Bunları ödemede çok sıkıntı çekiyoruz. Bu nedenle biz bunun taksitlendirilmesini istiyoruz. Dönem bazlı faturalar gelsin istiyoruz. Biz ürünlerimizi nisan ayında sulamaya başlıyoruz. Temmuz ayında ise hasat yapıyoruz. Elektrik şirketinin de bizden hasat dönemi sonuna gelecek şekilde ödeme almasını istiyoruz" dedi.
'DESTEK İSTİYORUZ'
Üretici Ahmet Emin ise girdilerin yüksekliğinden şikayet ederek, "Elektrik faturasını her ay ödemek zorundayız. Ödemediğimiz de kesiliyor zaten. Büyük şirketlerde ve büyük sektörlerde elektrik konusunda yardım yapılıyor. Fiyat indirimi yapılıyor. Vergi indirimi yapılıyor. Biz de bu indirimleri talep ediyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü
------------
Ziraat Odası Başkanı Fatma Toptaş ve üreticiler elektrik trafosu yanında toplu fotoğraf verirken görüntü
Çiftçiler ile kahvede tarım konusunda Ziraat Odası Başkanı Fatma Toptaş bilgi alışverişinde bulunurken görüntü
RÖP1: Fatma Toptaş(Sandıklı Ziraat Odası Başkanı)
Çiftçiler ile kahvede tarım konusunda Ziraat Odası Başkanı Fatma Toptaş bilgi alışverişinde bulunurken görüntü
RÖP2: İbrahim Demir(çiftçi)
Ahmet Emin (Çiftçi)
Ziraat Odası Başkanı Fatma Toptaş ve üreticiler elektrik trafosu yanında toplu fotoğraf verirken görüntü

HABER-KAMERA: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI,(Afyonkarahisar),

==================

Botanik bahçesi, fotoğraf stüdyosu oldu -

Kahramanmaraş'ta, 400 endemik otsu ve odunsu bitkiyi bünyesinde barındıran, doğa harikası Kapıçam Botanik Bahçesi, son yıllarda gelin- damat çekimi için fotoğrafçılar tarafından stüdyo gibi kullanılıyor. Düğün, nişan, sünnet ve katalog çekimi gibi ticari çekimlerin ücretli olması dolayısıyla geçen yıl Botanik Bahçesi'nden Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün kasasına 75 bin lira girdi.
Kahramanmaraş-Gaziantep yolundaki 179 hektarlık Kapıçam Tabiat Parkı'nda yer alan, 11 hektarlık Kapıçam Botanik Bahçesi'nde, 400 endemik otsu ve odunsu bitki bulunuyor. 3 göletin bulunduğu bahçe, son yıllarda düğün fotoğrafı çekimi için gözde mekan oldu. Kapıçam Botanik Bahçesi, fotoğrafçılar tarafından doğal fotoğraf stüdyosu olarak kullanılıyor. Bahçeye özellikle hafta sonu 30- 40 çift, fotoğraf çektirmeye geliyor.
'ZENGİN BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ VAR'
Stüdyo yerine bahçeyi tercih edenlerden İsa İğde, doğal güzelliği için düğün çekimi mekanı olarak Kapıçam Botanik Bahçesi'ne geldiklerini söyledi. Düğün fotoğrafı çeken Yunus Emre Güzel ise bugüne kadar Kapıçam Botanik Bahçesi'nde yaptıkları çekimlerin tamamının beğenildiğini dile getirdi. Bahçenin fotoğraf stüdyosu olarak kullanılmasının birçok nedeni olduğunu belirten Güzel, "Botanik Parkı tercih etmemizin ana nedenlerinden biri doğal ve yeşil alan olması, kahverengi tonlarını üzerinde barındırması. Ayrıca yapay göletler var. Fotoğraf konusunda kompozisyonun bütününe hitap eden bir yerleşkesi var. Ana nedeni bu. Diğer mesire alanları ve yeşil anlara nazaran burada mangal yakmak yasak olduğu için tercih ediyoruz. Bir diğer ana neden ise çok zengin bitki çeşitliliği var. Buraya geldiğimiz zaman A'dan Z'ye bütün fotoğraflarımızı çekebiliyoruz" diye konuştu.
Fotoğrafçı Oğuzhan Temiz de düğün ve nişan çekimlerinde Kapıçam Botanik Bahçesi'nin çok tercih edildiğini belirterek, "Doğal ortam. Seyir terasımız, yapay göletlerimiz var. Burayı tercih ediyor, seviyorlar" dedi.
Oğuzhan Temiz'e düğün fotoğraflarını çektiren Hilmi Tunahan Gülnar da, "Hizmet kalitesi olarak da gayet iyi. Temiz, ferah, endemik bitkileriyle de ünlü bir yer. Evlenecek çiftleri buraya davet ediyoruz, burada rahatlıkla dış çekimlerini yapabilir" diye konuştu.
Ağaçlandırması ve çevrenin temizliği dolayısıyla Kapıçam Botanik Bahçesi'ni tercih ettiklerini söyleyen, Kenan-Rukiye Kışlak çiftinin fotoğraflarını çeken Ömer Faruk Özer ise, "Yaklaşık 4-5 yıldır dış çekimlerde botanik parkı kullanıyoruz. Kahramanmaraş'ımız da biraz kısıtlı çekim alanları olduğu için genellikle botanik park tercih ediliyor. Biz de müşterilerimize burayı öneriyoruz ve ilgi her geçen gün botanik parka doğru ilerliyor" diye konuştu.
2018 GELİRİ 75 BİN LİRA
Öte yandan Kapıçam Botanik Bahçesi'nde fotoğrafçıların düğün, nişan, sünnet ve katalog gibi çekim yapmaları ücretli. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün kasasına 2017'de 27 bin lira girerken, ilgi artınca bu gelir 2018'de 75 bin lira oldu. Geçen yıl bir fotoğrafçı, gün boyu çekim için 125 lira öderken, rakam 2019'da 175 liraya çıktı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, aynı zamanda düğün çekimleri için rakam üzerinden yüzde 50 indirime giderek ücreti 87,5 liraya çekti ve 2019'un ilk 7 ayında elde edilen gelir 35 bin lira oldu.

Görüntü Dökümü
------------
Kapıçam Botanik Bahçesi'nin drone görüntüsü
Bahçeden detay
Gelin ve damatlar
Fotoğraf çekimi
İsa İğde ile röp.
Yunus Emre Güzel ile röp.
Çekim'den detay
Seda-Hilmi Tunahan Gülnar çifti.
Çift ile röp.
Oğuzhan Temiz ile röp.
Kenan-Rukiye Kışlak çifti
Çift ile röp.
Ömer Faruk özer ile röp.

Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA

====================

'Mutlu şehir' Sinop turistlerin odağında

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2014, 2016 ve 2018 verilerine göre, Türkiye'de en mutlu insanların yaşadığı kent olarak belirlenen Sinop, bu özelliğiyle birçok yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Tarihi ve doğal güzelliği ile ziyaretçilerini etkileyen Sinop, 'Karadeniz'in Bodrumu' olarak da biliniyor. Sinop Turizm Derneği Başkanı Ahmet Çobanoğlu, 'Mutlu şehir' imajının kente gelen turistler üzerinde olumlu etki yaptığını belirtti.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2014, 2016, 2018 illere göre mutluluk düzeyi sıralamasında Türkiye'de ilk sırada yer alan Sinop, Türkiye'nin kuzeyinde bulunan en uç noktada yer alıyor. 2018 yılı verilerinde mutluluk düzeyi yüzde 77,66 oranı olarak belirlenen Sinop, bu özelliği ile dikkat çekiyor, ziyaretçilerin ise ilgi odağı oluyor. Kentin, 'Türkiye'nin en mutlu kenti Sinop' sloganıyla tanıtımı da yapılıyor. Son zamanlarda yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olan kent özellikle güneş, kurum ve deniz üçlemesi, tarihi ve doğal güzellikleri ile 'Karadeniz Bodrumu' olarak da adlandırılıyor. Kent merkezinin yarımada üzerine kurulu olan şehirde yaşayanlar, birbirlerine olan saygı ve hoşgörüleri ile tanınıyor. Kent merkezinde trafik ışığı bulunmayan Sinop'ta, trafik kazalarının görülme oranının da düşük seviyelerde olduğu dikkat çekiyor.
'MUTLU ŞEHİR' İMAJI OLUMLU ETKİLİYOR'
'Mutlu şehir' imajının kente gelen turistler üzerinde olumlu etki yaptığını belirten Sinop Turizm Derneği Başkanı Ahmet Çobanoğlu, "Sinop'a ilk defa gelenler gerçekten çok etkileniyor. 100 kişi geliyorsa bunlardan 30'u ilk defa geliyor. Ayrıca Sinop insanlar gelmese bile buranın sosyal yapısından dolayı kentimize karşı olumlu bir bakış açısı var. Sinop'ta insanlar çok sakin ve genel yapıları da turizme açıktırlar. Buraya gelen insanlar ilimizi araştırıyorlar, 'Mutlu şehir' olduğunu öğrendiklerinde tabii ki olumlu yönde etkileniyorlar. 'Mutlu şehir' teması kentimizin turizmine katkı sağladı" diye konuştu.
'MUTLU ŞEHİR' DİYE GELİYORLAR
Sahil kenarında mısır satan 50 yaşındaki Melek Akın, "Sinop sakin bir şehir olduğu için burada yaşayanlar mutlu. Burada herkesi birbirini tanıyor ve birbirleriyle bir muhabbeti var. Herhangi bir kötülük olmuyor, olumsuzluklar yaşanmıyor. Bu yüzden de herkes mutlu bir şekilde yaşıyor. İlimize dışarıdan çok turist geliyor. Buranın 'Mutlu şehir' olduğu duyup gelen de çok oluyor. Geri dönmeyip buradan ev alıp yerleşenler bile var" dedi.
'MUTLU OLMAMAK ELDE DEĞİL'
Trabzon'dan tatil yapmak için Sinop'a gelen Selin Karakuş da, "Sinop'u tatil yapmak için tercih ettik. buraya Trabzon'dan geldik. Gelmeden önce bizde araştırdık, 'Buranını mutlu şehir' olduğunu öğrendik ve bu yüzden buraya geldik. Kent merkezinde limanı ve kalesi hemen dikkatimizi çekti. Bu sakin ve mavi denizi görüp mutlu olmamak elde değil" ifadelerinde bulundu.
'SİNOP KALESİ' DİKKAT ÇEKİYOR
Öte yandan kente gelen turistlerin ilk uğradığı yerlerin başında ise Sinop Kalesi geliyor. M.Ö. 700'lü yıllarda yapıldığı belirtilen kale tarihte hapishane olarak da kullanıldı. Osmanlı döneminde kalede bir hapishane olduğuna dair ilk kaydın 1568 yılına ait olduğu ifade edildi. 2 ana giriş kapısı olan kalenin 2 bin 50 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde, 25 metre yüksekliğinde sur duvarları bulunuyor.
'HAMSİLOS KOYU BÜYÜLÜYOR'
Kentin en önemli doğal güzelliklerinden biri ise kent merkezine yaklaşık 11 kilometre uzaklıkta bulunan Hamsilos koyu. Çam ormanı içinde bulunan ve 1991 yılında 1'inci derece doğal sit alanı ilan edilip korumaya alınan koy, Kuzey Avrupa ülkelerinde rastlanan fiyord oluşumunun Türkiye'deki tek örneği olma özelliğine sahip. Bir deniz girintisi olan Hamsilos koyu; deniz bir nehir gibi kıvrılıp kara parçasının içlerine girdiği görüntüsü ile görenleri kendisine hayran bırakıyor.

Görüntü Dökümü:
---------------------
-Sinop kent merkezinden drone ile detaylar
-Röportajlar
-Muhabir anonsu
-Kaleden ve Hamsilos Koyu'ndan detaylar
Haber-Kamera: Yaprak KOÇER,Hüseyin KALAY/SİNOP,

====================

Hakkari'deki Berçelan Yaylası'nda moda çekimi

İstanbul'da yaşayan moda tasarımcısı Hicran Önal, kendisine ait markanın sonbahar- kış koleksiyonunun çekimlerini, Hakkari'nin 3 bin 800 rakımlı Berçelan Yaylası'nda yaptı. Önal, "Eskiden adı terörle anılan bu bölgenin ne kadar güzel olduğunu, her bir taşının, çiçeğinin kokusunun ve renginin ne kadar güzel olduğunu göstermek istedim" dedi.
İstanbul'da doğup büyüyen moda tasarımcısı Hicran Önal, kendisine ait markanın sonbahar- kış koleksiyonunun çekimlerini, memleketi Hakkari'de yaptı.12 kişilik çekim ekibiyle birlikte, Çek Cumhuriyeti ve Almanya'dan gelen iki model, 3 bin 800 rakımlı yaylaya çıkarak, çekimler yaptı.
Önal, markanın çekimlerini memleketi Hakkari'de yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, "Sonbahar- kış koleksiyonumun çekimlerini Hakkari'de yapmamın nedeni, öncelikle kendi memleketim, kendi toprağım olması. İstanbul'da doğup büyüdüm. Ama Hakkariliyim. Ülkemin her bir karışı, her bir toprağı birbirinden güzel. Ama burası pek bilinmiyor. Eskiden adı terörle anılan bu bölgenin ne kadar güzel olduğunu, her bir taşının, çiçeğinin kokusunun ve renginin ne kadar güzel olduğunu göstermek istedim. Doğasının ve havasının ne kadar mükemmel olduğunu bizi takip eden insanların bilmesini istedim. O yüzden burada çekimlerimi yapmayı tercih ettim. Biz 12 kişilik bir ekiple geldik. Berçelan Yaylası'nda ilk çekimlerimizi yaptık. Gerçekten mükemmel bir doğası var. Keşke herkes görebilse. Havası, suyu inanılmaz. Bir yanda kar var, diğer yanda çiçekler var. Cennet gibi bir yer" diye konuştu.
Çekimlerde Çek Cumhuriyeti ve Almanya'dan getirilen iki model görev aldı.

Görüntü Dökümü
-----------
-Berçelan yaylasına çıkan ekipler çekim için hazırlık yaparken
Çek Cumhuriyeti ve Almanyadan Gelen modellerle çekim yapılırken genel ve detaylar
Miha markasının sahibi Hicran Önal ile röportaj
Çek cumhuriyetinden gelen model ile röportaj
Yayladaki çekimlerden genel ve detaylar

Haber-Kamera: Mehmet ÖZKAN/HAKKARİ, -

=================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha yurt bülteni - 7 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement