DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika
Güncel

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

KORONAVİRÜSÜ YENDİ, YAŞADIKLARINI ANLATTIBURSA'da koronavirüse yakalanan İlker Cumbul (51), hastanedeki tedavisinin ardından sağlığına kavuşarak taburcu edildi.

04.04.2020 09:21

KORONAVİRÜSÜ YENDİ, YAŞADIKLARINI ANLATTI

BURSA'da koronavirüse yakalanan İlker Cumbul (51), hastanedeki tedavisinin ardından sağlığına kavuşarak taburcu edildi. 5 gün sonra hastaneden çıkan ve büyük sevinç yaşayan Cumbul, "Tedavi sürecimde uygulanan ilaçları almaya başladığım andan itibaren sağlığım iyiye gitti ve hastalığı yendim" dedi.

Bursa Teleferik A.Ş.'den  28 Mart Cumartesi günü yapılan açıklamada, Yönetim Kurulu Başkanı İlker Cumbul'un koronavirüs testinin pozitif çıktığını ve tedaviye başlandığını açıklandı. Cumbul, özel bir hastaneye kaldırılarak, tedavi altına alındı. Cumbul, 5 günlük tedavisinin ardından son yapılan test sonucunun negatif çıkması ve şikayetlerinin sona ermesi üzerine geçtiğimiz Çarşamba günü taburcu edildi. . Büyük sevnç yaşayan Cumbul, 14 gün evde karantina altında kalacak.

"KONUŞURKEN ZORLANMA VE SESİMDE BİR DEĞİŞİKLİK HİSSETTİMö

Hastanede göğüs filminden dolayı ilk andan itibaren koronavirüs şüphesi duyulduğunu belirten İlker Cumbul, "Birkaç gün sonra test sonucu geldi. Ama tedaviye hemen başladılar. Bakanlığın verdiği üçlü ilaç seti var. Bir de C vitamini damardan veriliyor. İlaç verilmeye başlandığı andan itibaren hastalık iyiye doğru gitmeye başladı. Çok öksürüğüm vardı. Ateşten ziyade öksürükle başladı ve şuana kadar olduğum griplere benzemiyordu. Konuşurken büyük bir zorlanma ve sesimde bir değişim yaşadım ve daha çok boğaz ve göğsüme doğru yayılan bir ağrı yaşadım. İtalya'ya gideli 3 ay falan olmuştu, uzun zamandır yurt dışına çıkmamıştım. Yurt dışında okuyan kızım geldi belki ondan bulaşmış olabilir. Ama bizim şirkette ve ailede herkes test oldu ve benim dışımda pozitif olan hiç kimse çıkmadıö dedi.

"İLAÇLARI KULLANMAYA BAŞLADIĞIMDAN İTİBAREN DURUMUM İYİYE GİTTİöTedavi sürecinde bakanlık tarafından belirlenen ilaçların kullanıldığını belirten Cumbul, "Doktorlarım da iyi çalıştılar çok teşekkür ediyorum. Hastaneye girdiğim andan itibaren iyi bir yaklaşım vardı. Türk sağlık sistemi zaten çok iyi durumda pek çok Avrupa ülkesine göre, yurt dışından bir çok insan buraya ameliyata geliyor. İlaçları almaya başladığımız andan itibaren iyiye doğru gitti. Şirkette, ailede ve komşularımda kendini endişe edip test ettirenlerden daha pozitif hiç çıkmadı. Her şer de bir hayır var. İnsan karantinada biraz daha sakin oluyor ve dinleniyor. Şartlarım iyiydi, kitap okuyabildik, biraz haberleri takip etmeye çalıştık. Odadan çıkarttırılmıyorduk ama sağlık personeli çok ilgili, rahat bir dönem geçtiö diye konuştu.

"SİGARA İÇMİYOR OLMAM ÇOK ÖNEMLİYDİöİnsanın ölümü kendisine yakıştıramadığı belirten Cumbul, şöyle devam etti: "Her hayatın sonunda ölüm var. Bu hastalığın da ihtimali diğer hastalıklara göre bence çok fazla değildir. Sigara içmemiş olmak çok önemliydi. Açıkçası kötüye gidiyor muyum? diye de düşünmedim. Hastane şartları iyiydi.ö

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------İlker Cumbul'dan detaylar-İlker Cumbul röportajDosya adı: 0404koronason

Haber: Huzeyfe ÖZDEMİR, Muammer İRTEM - Kamera: Semih ŞAHİN/ BURSA,=====================================

EMEKLİ GURBETÇİDEN DAYANIŞMA İÇİN 1000 EURO

Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesine bağlı Baştepe Köyü'nde oturan Ali (72) ve Rabia (76) Özkan çifti, Ali Özkan'ın Fransa'dan aldığı 1 aylık emekli maaşı tutarı 1000 Euro'yu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan 'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' kampanyasına bağışladı.

Sandıklı ilçesine bağlı Baştepe Köyü'nde oturan Ali ve Rabia Özkan çifti, Fransa'da inşaatta işçi olarak çalışan Ali Özkan'ın emekli olmasıyla birlikte yaklaşık 4 yıl önce memleketlerine döndü. 2 çocuğu ve 16 torunu yurt dışında olan Özkan çifti, koronavirüs nedeniyle kendilerini Baştepe Köyü'ndeki evlerinde izole etmeye başladı. Dışarı çıkmayan, ihtiyaçlarını karşılamak için Köy Muhtarı İsa Ayyıldız'dan ricacı olan Özkan çifti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan 'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' kampanyasına katkı sağlamak istedi. Çift, Ali Özkan'ın Fransa'dan aldığı bir aylık emekli maaşı tutarı 1000 Euro'yu, tutanak karşılığında Baştepe Köyü Muhtarı İsa Ayyıldız'a teslim etti. Muhtar Ayyıldız, kampanya için açılan hesaba parayı yatırdı, dekontunu da Ali Özkan'a teslim etti. 'CUMHURBAŞKANIMIZIN DAVETİ ÜZERİNE YARDIM YAPMAK İSTİYORUZ'Ali Özkan, Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine yardım yapmaya karar verdiklerini belirterek, "72 yaşında olduğum için dışarı çıkamıyorum.  Köyümüzün muhtarı ve gençleri ihtiyaçlarımızı görüyor. Cumhurbaşkanımızın kampanyasına katılmak için dışarı çıkamadığım için muhtarımızı çağırdım. Yapacağım yardımı, muhtarıma teslim ettim. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum, dışarı çıkmasınlar. Kendilerini izole etsinler. Hem devletimiz hem de milletimiz bu zorluklara katlansın ve bu hastalığı hep birlikte yenelim" diye konuştu.'DEVLETSİZ OLMAZ'Rabia Özkan ise "Bu hastalık yüzünden dışarı çıkamıyoruz. Az çok taşın altına elimizi koyalım istedik. Sayın Cumhurbaşkanımızın sözünü duyunca biz de ayaklandık. Bizim gibi yaşlılarda otursun evde. Gençlerin başına bela olmasın. Devletin başına bela olmasın. Evsiz olur, evlatsız olur ama devletsiz olmaz. Allah başımızı bozmasın. Devletimiz olmazsa olmaz. Devleti olmayanların halini görüyoruz. Perişan. Bizler de onların durumuna düşmeyelim sabredelim" dedi.Baştepe Köy Muhtarı İsa Ayyıldız, "Köyümüz sakinlerinden Ali Özkan yaşı nedeniyle dışarı çıkamadığı için beni arayarak Cumhurbaşkanımızın başlattığı kampanyaya katılmak istediğini söyledi ve benden yardım talebinde bulundu. Bundan dolayı Ali Özkan ve eşi Rabia Özkan'a teşekkür ediyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Baştepe köyü giriş tabelasından görüntüMuhtar İsa Ayyıldız ile Ali Özkan karşılaşıp selamlaşırken görüntüRabia ve Ali Özkan Çifti evlerinde otururken görüntüRÖP1: Ali Özkan RÖP2: Rabia Özkan Bir masa etrafında Rabia ve Ali Özkan çifti otururken Muhtar İssa Ayyıldız para teslim tutanağı hazırlarken görüntüTeslim tutanağı muhtar, Ali ve Rabia Özkan çifti tarafından imzalanırken görüntüMuhtar İsa Ayyıldız parayı teslim alıp sayarken görüntüRÖP3: İsa Ayyıldız (Baştepe Köy muhtarı)HABER- KAMERA: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI (Afyonkarahisar),

======================

BALKONDAN 'BAKKAL AMCA'YA SEPET SARKITMA DÖNEMİ YENİDEN BAŞLADI

Geçmişte balkondan sepet sarkıtıp, seslenerek bakkaldan alacaklarını istemek koronavirüs tedbirine yönelik dışarı çıkmak istemeyenlerin günümüzde kullandığı alışveriş yöntemi oldu. Sepet sarkıtmanın yanı sıra hijyen açısından para ile temas edilmemesi gibi zorunluluklardan veresiye defteri kullanımının yaygınlaşması unutulmaya yüz tutmuş eski alışkanlıkları yeniden canlandırdı.

Türkiye'de 1990'lı yılların unutulmayan alışkanlıkları arasında yer alan balkondan sepet sarkıtarak, evin ihtiyaçlarını satın alma yöntemi günümüzde yeniden kullanılmaya başlandı. Koronavirüse yönelik tedbir amacıyla evden dışarı çıkmamayı tercih edenler balkondan sepet sarkıtıp, eski günlerdeki gibi 'Bakkal' diye seslenerek sokaklarındaki marketten alışveriş yapmayı sıklaştırdı. Geçmişte sıkça kullanılan balkondan sepet sarkıtarak alış veriş yapma yönteminin yanı sıra koronavirüs tedbiri amacıyla para ile temas etmek istemeyenlerin tercihiyle veresiye defteri kullanımı da yeniden başladı.Antalya'nın Soğuksu mahallesinde market sahibi Ali Tezcan, 20 yıldır işlettiği dükkanında yaşlı ve evden dışarı çıkmamayı tercih eden müşterilerinin alışverişine balkondan sepet sarkıtma yöntemiyle yardımcı oluyor. Balkondan 'Bakkal efendi' ya da 'Bakkal amca' diye seslenen müşterilerinin siparişlerini dinleyen Tezcan, daha sonra sarkıtılan sepete ürünleri yerleştiriyor. Zaman zaman müşterilerinin telefonla arayıp isteklerini belirttiği Tezcan, yaşlı müşterilerinin siparişini evine ya da balkondan sarkıttığı sepete bırakıyor. Koronavirüs bulaşmasını engelleme amacıyla para ile temas etmekten kaçınan müşterilerinin talebi doğrultusunda veresiye defteri kullanımını sıklaştıran Tezcan, bazı müşterilerinin alışveriş ücretini sonra ödeme isteği için not alıyor.'YAZ DEFTERE' DİYENLER ARTTIMarketinde koronavirüse yönelik hijyen tedbirlerini alan Tezcan, kasaya kişilerin yaklaşmasını engellemek amacıyla da bir metre ilerisini güvenlik şeridi çekerek, kendi izole alanını oluşturdu. Bakkala gelen müşterilerine kolonya ikram eden Ali Tezcan, uzun yıllar komşusu olan müşterilerine yardımcı olmayı hedeflediğini söyledi. Aynı sokakta 20 yıldır esnaflık yaptığı için mahalle sakinleriyle aile gibi olduklarından bahseden Tezcan, "Daha önce de evlere servis yaparak, balkondan sarkıtılan sepete istenileni bırakarak müşterilerime zaman zaman yardımcı oluyordum. Koronavirüs sürecinde insanlarımız evlerinde olduğu için, evlerine servis olayı daha da arttı. Balkondan sepet sarkıtıp, isteklerini söylüyorlar. İhtiyacı olanların ve yaşlıların ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu süreçte insanlarımız evden çıkmıyor, sepetlerini balkon ve pencereden yolluyorlar. Ben de siparişlerini bizzat kendim götürüyorum. Ücretini o esnada ödeyenler de oluyor, 'deftere yaz' diyenler de oluyor" diye konuştu.MAHALLE SAKİNLERİ MEMNUNMarketin bulunduğu apartmanın 5'inci katından oturan ve pencereden sarkıttığı sepetle alışveriş yapmayı tercih eden Fatma Şeşen, "Eski usule geri döndük. Bakkalımız sağ olsun her türlü ihtiyacımızı görüyor. Sağlığımız için evde kalalım" dedi.Birinci kattaki evinden bakkala seslenip peçete talep eden Gül Acı ise şunları söyledi: "Bakkalımız sağ olsun normal zamanlarda da evlerimize servis yapıyordu. Koronavirüsün olduğu bugünlerde daha çok itina göstermeye başladı. İsteklerimizi biz belirtiyoruz, o da bize getiriyor." Aynı mahallade bir apartman sakini de balkonuna 'Evde kal. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için' yazısıyla virüs resimleri çizdiği pankartı asıp, komşularına dışarı çıkmamaları çağrısı yaptı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Bina da evde kal yazısı detayBinadan sepet sarkıtan kadın detayBakkal detayRÖP1: Fatma Şeşen Bakkalın siparişleri vermesi detayBakkalın telefonla sipariş alması detayEkmek götürme detayEkmeği sepete bırakma detayEkmeğin alınması detayBalkonda kadının bakkala seslenmesi detayBakkalın peçeteyi götürmesi detayPeçeteyi balkona atması detayRÖP2: Gül AvcıRÖP3: Bakkal Ali Tezcan Genel detaylar

HABER: Tolga YILDIRIM- KAMERA: Adem AKALAN/ANTALYA,

=========================

KORONAVİRÜSE KARŞI 'JEL KOLONYA'

Antalya'da sabun ve şampuan üreten ve 22 ülkeye ihracat yapan bir firma, koronavirüs nedeniyle kendi laboratuvarlarında jel kolonya geliştirdi. Normal dezenfektanların ciltte yarattığı çatlak ve incelmeyi önlemek için jel kolonyanın içine gliserin ve pantenol kullanan firma, seri üretime başladı.

Antalya'da oturan ve bir kozmetik markasının fabrika müdürü olan Uzman Kimyager Selver Vatan Taylan, koronavirüs vakalarının artmasından dolayı jel kolonya üretimine başladı. Antibakteriyel jel ve dezenfektan jelle ilgili çalışmalar sonrasında biyosidal işlemlerine başladıklarını anlatan Taylan, ön hazırlık çalışmalarını tamamladıklarını söyledi. Yıllık 100 ton kolonya, 250 ton ise antibakteriyel jel üretim kapasitesine sahip olduklarını belirten Taylan, ürünlerini 50, 100, 250 ml ve 1 litre olarak tasarladıklarını anlattı. Üretilen 80 derecelik jel kolonyanın içerisinde panthenol ve gliserin olduğunu aktaran Selver Vatan Taylan, bunun da kullanan kişilerin cildinin nemlendirilmesine katkı sağlayıp kurumayı önlediğini söyledi. VİRÜSLERE KARŞI SAVAŞÜrünlerinin Sağlık Bakanlığı onaylı olduğunu belirten Selver Vatan Taylan, "Koronavirüs vakalarının artmasından dolayı çalışmalarımızı hızlandırdık ve jel kolonyayı üretmeye başladık. Jel kolonyasının anti bakteriyel dezenfektanlardan farkı içinde panthenol ve gliserin bulundurmasıdır. Bu jel sayesinde elinizi kurutmadan hem bakteriyel virüslere karşı savaşıyor hem de ferah bir koku hissi bırakıyor. Panthenol cildi nemlendiren bir ürün. Gliserinle kullanılınca ellerin kurutulmadan bakımını yapmasını sağlar" dedi.YURT İÇİNE SATILIYORHam madde ürün bulmakta son günlerde sıkıntı çektiklerini belirten Selver Vatan Taylan, yaşanan küresel krizden dolayı istenilen miktarda ham madde alamadıklarını, yıllık 250 ton etil alkol satın alabilirken şimdilerde ise ürün bulmakta zorlandıklarını anlattı. Normal zamanlarda ürünlerini tüm dünyaya gönderebildiklerini belirten Taylan, koronavirüs sebebiyle yurt dışına ürün gönderemediklerini sadece yurt içinde satış yaptıklarını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Fabrikadaki makinelerden görüntüÇalışanın kolonya doldurmasından görüntülerKolonyaların ambalajlarının makinede yapıştırılmasıKolonyanın makineden geçme detay görüntüleriÇalışanların kolonyaları düzenlemesiJel kolonyanın dolumu genel ve detay görüntüleriKolonya ve jel kolonyalardan detay görüntülerSelver Vatan Taylan'ın röportajıHABER -KAMERA: Aslı DURAN- İbrahim LALELİ/ANTALYA,

=============================

GEÇİMİNİ PAPAYADAN SAĞLIYOR

Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde çiftçilikle uğraşan Mehmet Mercan (64), 500 metrekare örtü altına ektiği 20 papaya ağacı ile geçimini sağlıyor. Bir ağaçtan yaklaşık 60 meyve hasat eden Mercan, tanesi 2.5 kilo ile 3 kilo arasında değişen meyvelerin kilosunu 10 liradan satıyor.

Gazipaşa'da tropikal meyve üretimi muz ile başlarken, onu avokado takip ediyor. Bölgede mango, avokado, ejder meyvesi, papaya, pasiflora, Hindistan cevizi, longan, lichi, jambu, jackfruit, druian, whitesapote, black sapote, white sapote, karambola, wampei, cherymoya, atemoya, umbrella, roseapple, babilfruit, ketem billa, keyelmasi, napal eriği, kahve ağacı, fejualime, limon, kivi, gouva, çilek gouvasi, pomelo, budanın eli, finger lemon, kurt üzümü, pepino, altın çilek, kamkuat, groviola, yılan meyvesi, sapodilla, demir hindiba gibi 42 değişik türde ürünün yetiştiriciliği yapılıyor. Bu ürünler arasında bulunan papaya, ilçede bahçeleşmesi 3 dekarla sınırlı. İlçedeki bazı bahçelerde bir, iki papaya ağacı bulunuyor.Gazipaşa Koru Mahallesi'nde çiftçilikle uğraşan Mehmet Mercan, 2.5 yıl önce papaya ağacı dikerek üretime başladığını söyledi. 2.5 yıldır meyve aldığını aktaran Mercan, "Ektiğimiz yıl meyve vermeye başlıyor. Papaya ağaçları ilk meyvelerini ağacın alt kısmından vermeye başlıyor. Bu ağacımız toplanmış bir ağaç. Bu yılki meyveler burada. 500 metrekare yere 20 tane ektim. Yılın 12 ayı meyve veriyor. Meyvenin tanesi 2.5 kilo ile 3 kilo arasında değişiyor. Bir ağaç 50 meyve veriyor. Bazı ağaçlar 60 meyveye kadar verim verebiliyor. Ağacın bakımına göre değişiyor. Fazla rutubet olmaması gerekiyor. Çok suyu sevmiyor. Kumlu toprakları seviyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Seradan genel ve papayalardan görüntüPapayalara bakan çiftçiden görüntüPapayalardan yakın planRÖP: Çiftçi Mehmet Mercan ile röportajHABER -KAMERA: Yücel BULUT/GAZİPAŞA (Antalya),

=============================

Eczacıdan koronavirüse karşı ateş ölçme standı

MUĞLA'nın Menteşe ilçesinde eczacı Servet Günizi, koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle vakaların tespitine yardımcı olmak amacıyla iş yerine ateş ölçme standı kurdu.

Menteşe'nin Kötekli Mahallesi'nde eczacılık yapan Servet Günizi, dünyanın kabusu haline gelen koronavirüs salgınıyla mücadele için 'Hayat eve sığar' sloganıyla işyerine ateş ölçme standı kurdu. Müşteri ve çalışanların 2 metre mesafesi gözetilerek kurulan standa, koronavirüs riskine karşı 14 kuralın yer aldığı bilgilendirici afiş astı. İlaç almak için eczaneye gelen müşterilerin stantta ateşi ölçüldükten sonra koronavirüs tedbirleri hakkında bilgi veriliyor.Eczacı Servet Günizi, sosyal mesafe kuralını uyguladıklarını belirterek, "Herkese koronavirüs testini yapmak çok zor olabileceği için ateş ölçümünün çok önemli bir veri olduğu saptanmış. Bu nedenle de eczanemize gelen hastalarımızın hepsinin ateşini ölçmek istedik. Türkiye genelinde de tüm eczacı arkadaşlarımızı bu göreve çağırıyoruz. Vatandaşlar hastanelere gitmeye çekiniyor. Eczanelere rahatlıkla gelip ağrı kesici, ateş düşürücü ya da yazılması gereken raporlu ilaçları alabiliyor. Ateş ölçümü ile belki bir, belki iki, belki de on hastanın tespiti eczaneler tarafından yapılırsa büyük bir kitlenin kurtulmasını sağlarız" dedi. İlaç almaya gelen müşterilerden Mehmet Ali Yumlu ise, "Güzel bir uygulama. Ellerinden gelen her şeyi yaptıklarına inanıyorum. Daha önce de burada buna dikkat ettim. Bu hassasiyeti gördüm. Uygulamadan memnunum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Ateş ölçme standından genel görüntü Eczaneye gelen müşterilerin ateşinin ölçülmesi Eczacı Servet Günizi ile röp. Müşterilerden Mehmet Ali Yumlu ile röp.

Haber - kamera: Cavit AKGÜN/ MUĞLA,

=============================

Doktordan, meslektaşlarının yükünü azaltmak için anlamlı hizmet

İZMİR'de genel cerrahi uzmanı operatör Dr. Serkan Tüğen, hastane hekimlerinin yükünü azaltmak için özel muayenehanesindeki tüm muayeneleri ücretsiz yaptı. Amacının hastanelerde oluşan yükü azaltmak olduğunu söyleyen Dr. Tüğen, 'Hep birlikte Türkiye. Bir olalım Güçlü Olalım' notuyla bu hizmetini halkta duyurdu.

Çin'de başlayarak dünyaya yayılan koronavirüs salgını, Türkiye'yi de olumsuz etkiliyor. Sağlık çalışanları başta olmak üzere birçok meslek grubu salgın karşısında yoğun mesai harcıyor. Karşıyaka ilçesi Bostanlı Semti'nde özel muayenesi bulunan genel cerrahi uzmanı operatör Dr. Serkan Tüğen, hastanelerde görevli meslektaşlarının yükünü azaltmak için çare düşündü. Acil durumdaki hastalardan muayene ücreti almama kararı verdi. 31 Mart Salı gününden itibaren kararını uygulamaya sokan Dr. Tüğen, halka da bu davranışını sosyal medyadan 'Hep birlikte Türkiye. Koronavirüsle savaşan hastane hekimlerimizin yükünü azaltmak amacıyla muayenehanemde rahatsızlığı olan hastalara tüm genel cerrahi muayeneleri ücretsiz olarak yapılacaktır. Bir olalım Güçlü Olalım. Randevu için 0545 450 11 90' notuyla duyurmaya başladı. ÖZEL MUAYENE SAHİPLERİ ÇAĞRISalgın nedeniyle tüm devlet ve üniversite hastanelerimizde yoğunluğun mevcut olduğunu söyleyen Dr. Tüğen, "Tüm meslektaşlarımız yoğun çaba içerisindeler. Gecelerini gündüzlerine katıyorlar. Biz de özel muayene hekimleri olarak şu an bunu karşıdan izliyoruz. Bize henüz bir görev verilmedi. Biliyorsunuz devlet bizi okuttu. Bunu bir borç biliyoruz. Kendi adıma ne yapabilirim diye düşündüm. Standart poliklinik muayenelerinde doktorlarımız yetişemiyor. Bunun üzerine bende kendi muayenehanemde, özellikle genel cerrahi konusunda acil rahatsızlığı bulunan hastalarımızın muayenelerini ücretsiz yapmaya karar verdim. Bunun sosyal medyada duyurmaya başladık. İnşallah bu haberle daha fazla kişiye ulaşırız. Kurumumuz cumartesi günü de dahil açık. Problemi olan tüm hastalarımızı bekliyorum. Hastanelerimizi meşgul etmesinler. Çünkü hastanelerimizdeki yoğunluk malum, işleri başından aşkın. En azından genel cerrahi konusunda problemleri olan hastalarımızın sorunlarını çözsek yeterli bize" dedi. Hastaların uygulamadan memnun olduğunu belirten Dr. Tüğen, diğer meslektaşlarına da örnek olabilirse bundan memnun olacağını kaydetti. Halkın sağlık sistemine güvenmesi için çağrı yapan Dr. Tüğen, "Çok iyi yetişmiş, ahlaklı sağlık ekibimiz doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık görevlilerimiz var. Personelimiz gerçekten özverili çalışıyorlar. Birlik ve beraberlik içinde bunun üstesinden geleceğimize inanıyorum" dedi. BİRLİK- BERABERLİK ÇAĞRISISosyal medyadan paylaşımı görünce muayeneye geldiğini belirten grafiker Evren Tarcan (39), "Karın ağrısı rahatsızlığım vardı. Paylaşımı görünce kontrol için geldim. Hastanelerde yoğunluk var. Virüs kapma korkusu malum. Böyle bir özel muayenenin, ücretsiz hizmetini duyunca geldim. Çok bekletmeden beni muayene etti. Mutluyum. Herhangi bir ücret ödemedim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Psikolog Mehmet Tahir Sonğur ile röportajGenel ve Detay görüntü

Haber: Kadir ÖZEN - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR,

=============================

HİJYENİK PASPAS İLE AYAKLARA DEZENFEKSİYON

KORONAVİRÜS salgınıyla mücadelede en etkili yöntemlerden biri olarak el hijyeni biliniyor. Ancak virüslerin en belirgin taşıyıcısının ayaklar olduğunu ifade eden İzmir'deki bir hijyen firmasının yetkilisi Ahmet Vural, hijyenik paspas sayesinde virüs ve bakterilerin taşınmasına engel olduklarını söyledi. Paspasın altındaki hazneye su ve dezenfektan doldurulduğunu söyleyen Vural, "Hijyenik paspaslar bugüne kadar özellikle gıda işletmeleri, spor salonları ve okullarda yoğun biçimde kullanıyordu. Ama koronavirüsten sonra ev, apartman ve site yönetimleri de almaya başladı. Bugünlerde çok yoğun sipariş var" dedi.Koronavirüs tehditi nedeniyle halk arasındaki dezenfeksiyon duyarlılığı arttı. Özellikle ellerin sık yıkanması gerektiği yönündeki çağrılar dikkate alınsa da uzmanlar en önemli virüs taşıyıcılarının ayaklar olduğuna dikkat çekti. Bugüne kadar özellikle gıda işletmeleri, spor salonları ve okulların yoğun olarak kullandığı hijyenik paspasların koronavirüs salgınının ardından daha fazla tercih edildiğini anlatan İzmir'deki bir hijyen firmasının yetkilisi Ahmet Vural, son günlerde çok yoğun sipariş aldıklarını belirtti. Artık evler, apartmanlar ve site yönetimlerinin de hijyenik paspas aldığını dile getiren Vural, "Bu paspasın içerisinde kıvırcık bir yapı var. Altındaki haznenin içine dezenfektan ve su karışımı uyguluyoruz. Kullandığınız dezenfektanın uygulama oranları var. Ölçüsüne göre koyup kapının girişine yerleştiriyoruz. Kapıdan içeri girerken bu paspasa basıyorsunuz. Koronavirüs nedeniyle insanlar en çok el dezenfektanına dikkat etmeye başladı. Aslında taşıyıcı olarak ayaklarımız da bu konuda çok büyük etken. Hijyenik paspaslar ayaklarımızla bu virüsü taşımamıza engel oluyor" dedi. VİRÜS DOLAŞIMINA ENGELVirüs tehdidinin yaşandığı günlerde vatandaşları daha dikkatli olmaları için uyaran Vural, evlerin ve apartman girişlerinin bir gıda işletmesi gibi temiz tutulması gerektiğini vurguladı. Her mekanın koruma altına alınabileceğini kaydeden Vural, şöyle konuştu: "Kıvırcık paspaslar ayakkabının altındaki kiri alır. Ama içinde bir hazne var. Haznenin içini su ve dezenfektanla dolduruyoruz. Doğru karışımı uygulamak gerekir. Paspasa basınca hem ayak altındaki kiri almış olursunuz hem de su ve dezenfektan karışımı ile ayakkabının altına temas edilmiş olur. Haznedeki sıvı bittikçe takip etmeli ve yenilemeliyiz. Hijyenik paspaslar dışarıdan getireceğimiz virüslerden bizi koruyacaktır. Virüslerin dolaşımını engellemede çok etkilidir. Yaklaşık 60x 90 cm. ebatında, bir kapı ölçüsü boyutunda hazırlanmıştır. Fiyatı 300-350 lira aralığındadır."APARTMAN SAKİNLERİ MEMNUNOturduğu apartmanın kapısına konulan hijyenik paspastan oldukça memnun olduğunu ifade eden Betül Özkan ise, "Biz de herkes gibi koronavirüsten bugünlerde çok korkuyoruz. Apartman yöneticimiz böyle bir uygulama getirdi, çok memnun kaldık biz de. Artık kapımıza bile koymayı düşünüyoruz. İki kez kullanırsak bu temizliği de arttırmış oluruz" diye konuştu. Aynı apartmanda yaşayan Hasan Filiz de gündemdeki en önemli konu olan koronavirüs tehdidine karşı duyarlı olduklarını belirterek şunları söyledi: "Evlerimizde ailece kendi önlemimizi almaya çalışsak da apartmana giren çıkanlar yoğun olabiliyor. Bu paspası önerdik, herkes memnun kaldı. Paspasa basarak kısmi de olsa dezenfektanı sağlıyor ve eve daha güvenle giriyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Hijyenik paspastan detay görüntü,-Paspasın kullanımından görüntü,-Ahmet Vural ile röportaj-Apartman sakinleri ile röportaj

Haber: Nevra UÇKAÇ- Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

=============================

FOÇA'DA ÜRETİCİLER KORONAVİRÜS SONRASI GIDA SIKINTISI OLMAMASI İÇİN TARLAYA İNDİ

İZMİR'in Foça ilçesine bağlı kırsal Gerenköy Mahallesi'nde üreticiler koronavirüs salgınının yoğun yaşandığı günler olmasına rağmen bir metrelik sosyal mesafeyi koruyarak tarlaya indi. Ülkemizde bir de gıda sıkıntısı yaşanmaması için gecikecek bir gün bile olmadığını belirten çiftçiler, sağlık çalışanları gibi kendilerinin de üzerlerine düşeni görev bilerek işe tarlalarında çalıştıklarını söyledi.

Zeytin, mısır, soğan, domates, biber, ıspanak, pamuk gibi ürünler başta olmak üzere hemen her türlü sebze meyvenin yetiştirildiği, modern usuller ile yılda birkaç kez ürün alınan Gerenköy Ovası'nda çiftçiler domates ekimi için tarlalarına indi. Koronavirüse karşı alınan tedbirler kapsamında bir süre beklediklerini ancak dikim için artık bir gün bile gecikilemeyecek günlere geldiklerini belirten çiftçiler, günde binlerce fideyi dikmeye olanak sağlayan traktörler ve insan emeğiyle işbaşı yaptı. Salgın nedeniyle bir metrelik sosyal mesafeyi de korumaya çalışarak dikime başlayan çiftçiler, salçalık ve yemelik domates fidelerini toprakla buluşturmaya başladı.  'KORONAVİRÜS BELASI VAR AMA BU DİKİM YAPILMAK ZORUNDA'Dünyaya ve ülkemizde etkili olan koronavirüs belası ile uğraşan başta sağlık çalışanları olmak üzere, emeği geçen, katkı koyan toplumun tüm kesimlerine teşekkür eden Büyükşehir Yasası ile belde iken mahalleye dönüştürülen Gerenköy'ün eski Belediye Başkanı, çiftçi Orhan Bora, yaşamın devam ettiğini ve kendilerine düşen görevinde gıda sıkıntısı yaşanmaması için üretime devam etmek olduğunu söyledi. Bora, "İnsanoğlunun sağlık gibi yeme içme temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor. Bizde üreticiler olarak koronavirüs belası ülkemizden ve dünyadan defolmamış iken tarladayız.  Dikim yapmaya çalışıyoruz. Bunu yapmak zorundayız. Bunun günü geçmemeli. Şu an domates dikimi yapıyoruz. Bir başka arkadaşlarımız pamuk için hazırlık yapıyor.  Soğan, mısır ekimi için hazırlıklar sürüyor.  Çok çeşitli ürün potansiyeli olan bir bölgedeyiz. Domates üretiminde hayli iddialı miktarda üretim yapıyoruz. Sezon geldiğinde Gerenköy'den salça fabrikalarına yaklaşık bir ay süresince her gün buradan bin ila bin 200 ton domates gitmektedir. Bu azımsanacak bir miktar değil. Pamuk, mısır, soğan gibi diğer ürünlerin üretimi de hatırı sayılacak miktarlardadır. Ülkemizde bu tip belalar olmasına rağmen gıda sıkıntısı olmamasını sağlamak gerekir. Bu nedenle kadınlı, erkekli mümkün olduğu kadar hijyen koşullarına da dikkat ederek mücadelemize devam ediyoruz.  İnşallah bu bela ülkemizden ve dünyadan gidecek, halkımız rahat bir nefes alacak ve gıdada da bir sıkıntı olmadan bu günleri atlatacağız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Gerenköy Ovası ve dikim yapılan tarlalardan görüntüDikimi yapılacak domates fidelerinden görüntüDikim yapan traktörden görüntüTraktör arkasında fide yerleştiren kadın işçilerden görüntüÜretici Orhan Bora ile röp.

Haber - Kamera: Seyfi GÜL/ FOÇA (İzmir),

=============================

MCBÜ HAFSA SULTAN HASTANESİ'NDE KORONAVİRÜS ÖNLEMLERİ

MANİSA Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Hafsa Sultan Hastanesi'nde, koronavirüs önlemleri arttırıldı. Şüpheli hastaların tedavilerine hastane önünde kurulan çadırlarda yapılan tetkiklerin ardından başlanıyor. Hastane binasına giriş tek kapıdan sağlanmaya başlanırken, hasta ve hasta yakınları ateş ölçümleri yapılarak içeri alınıyor.Düzenli olarak dezenfekte çalışmalarının devam ettiği MCBÜ Hafsa Sultan Hastanesi'nde, Yunusemre Belediyesi ve AFAD tarafından bağışlanan çadırlar koronavirüsün yayılmasını önlemek amacıyla ilk müdahale alanı olarak düzenlendi. İlk kontrolleri çadırlarda yapılan şüpheli vakalar, ardından daha sonra triyaj alanına yönlendiriliyor ve bulguları doğrultusunda tedavi altına alınıyor. MCBÜ Hastanesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Vural, "Hastanemizin girişine 3 çadır kuruldu. Hastaneye gelen gerek hastalarımız gerek farklı nedenlerle gelen herkes önce çadırlarımıza alıyoruz. Burada bazı tetkikler yapıyoruz. Ateşleri ölçülüyor. Öksürüğü var mı kontrol ediliyor. Eğer bir problem yoksa hastaneye alınıyor. Eğer ki bir problemi varsa ana triaja gönderiliyor. Orada genel bir muayeneden geçiriliyor. Eğer sağlık sorunu varsa testler uygulanıyor ve karantina hastanelere sevk ediliyor. Çok şükür testlerimiz genelde negatif çıkıyor" dedi.VATANDAŞLAR UYGULAMADAN MEMNUNKalp hastalığı nedeniyle hastaneye geldiğini anlatan Kazım Temiz (75), "Hastanenin önünde kurulan çadırda önce bir form doldurduk. Sonra ateşimizi ölçtüler. Sağlık durumuz ile ilgili bazı sorular sordular. Dezenfekte olmuş bir şekilde hastane binasına alındık. Güzel bir uygulama olmuş. İnşallah bu koronavirüs belası ülkemizin başından bir an önce gider" dedi.Uygulamadan çok memnun olduğunu anlatan 20 yaşındaki Ulaş Morgül ise, "Ülkemizde ciddi derece de bir salgın var. Dedem hastanede yatıyor. Onun çıkış işlemleri var. Onun için buraya geldik. Hastaneye girmeden önce bizi çadıra aldılar. Yurtdışına, şehir dışına çıkı, çıkmadığımızı sordular. Bazı tetkikler yaptılar. Sorun olmadığını da anlayınca da geçimize izin verdiler" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Kurulan çadırlardan görüntüVatandaşların ateşlerinin kontrol edilmesinden görüntüHastaneden genel görüntüVatandaşlardan Kazım Temiz ve Ulaş Morgül ile röp.MCBÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Vural ile röp.Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,

=====================

EMEKLİ ÖĞRETMEN, EVDEN ÇIKAMADIĞI 15 GÜNDE KİTABINI GENİŞLETTİ

VAN'ın Erciş ilçesinde emekli öğretmen Selahattin Koşar (66), koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında 65 yaş ve üzeri vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirmesinin ardından evinde geçirdiği 15 günde, daha önce bastırdığı kitabını güncelledi. 'Dünü ve Bugünü Erciş' isimli kitabını 423 sayfadan  600 sayfaya çıkaran Koşar, şimdi de bir şiir kitabı hazırlığında olduğunu söyledi.Erciş'te 36 yıl boyunca ilkokul öğrtmenliği yapan ve 12 yıl önce emekli olan Selahattin Koşar, koronavirüse karşı alınan tedbirler kapsamında 65 yaş ve üzeri vatandaşlara getiren sokağa çıkma yasağında evde geçirdiği vakti verimli hale getirdi. 3 çocuk babası Koşar evde kendi izolasyonunu sağlarken bir yandan da daha önce bastırdığı kitabını yeniden düzenledi. Evde kaldığı süreyi en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştığını belirten Koşar, 12 yıl önce kaleme alıp bastırdığı 'Dünü ve Bugünü Erciş' adlı tarih kitabını genişletti. 15 gün boyunca yoğun bir çalışmaya giren Koşar, 423 sayfa olan kitabını yeni bilgilerle güncelleyerek  600 sayfaya çıkardı. Koşar, bu çalışmayı yapmasının nedeninin bölgedeki koşulların değişmesi ve farklı konulara da eğilmek istemesi olduğunu anlattı. 'EVDE ÇOK VERİMLİ ZAMAN GEÇİRİLEBİLİYOR'Türkiye'deki 'Evde Kal' uygulamasını fırsata dönüştürdüğünü söyleyen Selahattin Koşar, birçok şiirinin bulunduğunu ve bunları düzenleyerek kitap haline getirmek istediğini ifade etti. Evde kalınıp, çok iyi işlerin yapılabileceğini ifade eden Koşar, "300'e yakın şiirlerim var. Şimdi evde kalarak bu şiirleri toparlayarak geçiriyorum. Sadece yaşlılar değil işi olmayan diğer yaş guruplarıda evlerinde kalıp dışarı çıkmamalarını istiyorum. İyi bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız evde zaman fevkalade güzel geçiyor, ayrıca devletimizin başlattığı milli destek kampanyasına da emekli olarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Allah birliğimizi bozmasın" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Koşar kitabını yazarken görüntüler-Koşar'ın Balkonda kitap okuması-Koşar ile röportaj-Genel detaylar

Barbaros KUL/ERCİŞ (Van),

=====================

ÖĞRETMENLER, KÖY KÖY DOLAŞIP, EVDE KALAN ÖĞRENCİLERİNE KİTAP DAĞITTI

EDİRNE'nin Süloğlu ilçesi Cumhuriyet Ortaokulu'nun köylerde yaşayan taşımalı öğrencileri, koronavirüs tedbirleri kapsamında evlerinde uzaktan eğitim yaparken, okuma kitaplarını bittiğini belirterek, öğretmenlerini telefonla arayıp, mesaj atarak kitap istedi. Öğrencilerin talebi üzerine okulun bir grup gönüllü öğretmeni okul kütüphanesinden aldığı kitapları köy köy dolaşarak, evlerindeki  öğrencileri tek tek teslim etti. Kitaplarına kavuşan öğrenciler, büyük mutluluk yaşadı.

Koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında 'evde kal' uyarısının ardından Türkiye genelinde okullara ara verilip öğrencilere, evlerinden Milli Eğitim Bakanlığı'nın Eğitim Bilişim Ağı'na (EBA) üzerinden eğitim verilmeye devam ediliyor. Edirne'nin Süloğlu ilçesinde taşımalı eğitimin verildiği Cumhuriyet Ortaokulu'nun köylerde yaşayan öğrencileri, 'ev kal' çağrılarına uyarak evlerinden eğitimlerini sürdürürken, uzaktan ders yaptığı öğretmenlerine okuma kitaplarının bittiğini bildirip, telefonla ve attıkları mesajlarla kendilerine kitap getirmelerini istedi.

KAYMAKAMLIK DESTEK VERDİ, KİTAPLAR DEZENFEKTE EDİLDİKöylerdeki öğrencilerin kitap isteğine kayıtsız kalmayan öğretmenler, 30 Mart - 5 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kütüphane Haftası'nda çocuklar için harekete geçti. Öğrencilerin talebini Süloğlu Kaymakamlığı'na ileten okul yönetimi, kaymakamlığın izin vermesi üzerine okul müdürü Nilgün İncik, Türkçe öğretmeni Elif Gökçe, matematik öğretmeni Emre Selvi, sosyal bilimler öğretmeni Ebru Çağlayan, okulun kütüphanesinden öğrencilere dağıtılacakları kitapları koronavirüs salgını nedeniyle tek tek dezenfekte etti.

'EVDE KALDIKLARI SÜREYİ KİTAP OKUYARAK DEĞERLENDİRMELERİNİ İSTEDİK'Süloğlu Cumhuriyet Ortaokulu Müdürü Nilgün İncik, taşımalı eğitim kapsamında okullarında covid - 19 salgını nedeniyle ara verilen süreçte öğrencilerinin kendilerine ulaşarak kitap talebinde bulunduklarını söyledi. İncik, "Bizler öğrencilerimizin bu isteklerinden yola çıkarak öğretmen arkadaşlarımızla karar verdik, okulumuzda yeterli sayıda bulunan kitapları dezenfekte edip öğrencilerimizin köylerine ulaşarak onlara bu kitapları verip evde kalmalarını, evde kaldıkları bu süreyi de kitap okuyarak değerlendirmelerini istedik. Öğretmen arkadaşlarım da zaten bu süreçte dezenfektan işlemlerini yaptılar. Köylere giderek öğrencilerimize ulaşacağız ve onlara, 'evde kalın, kitap okuyun, verimli zaman geçirin' diyeceğiz" dedi.

'KÜTÜPHANE HAFTASI'NDA KİTAPSIZ BIRAKMAK İSTEMEDİK'Türkçe Öğretmeni Elif Gökçe, uzaktan eğitim verdiği öğrencilerin kendisinden kitap talebinde bulunduğunu belirterek, özellikle Kütüphane Haftası'nda onlara kitap götürmeye karar verdiklerini söyledi. Gökçe, "Öğrencilerimizin talebi üzerine biz de arkadaşlarımızla bir gönüllü ekip oluşturduk. Okula geldik, kitaplarımızı aldık ve öğrencilerimize dağıtıyoruz. Aynı zamanda bu süreçte bizi görmüyorlardı, bu anlamda da psikolojik bir etkisinin olacağını düşünüyorum" dedi.

"ÜZERİMİZE DÜŞEN GÖREVİ YAPIYORUZ"Matematik öğretmeni Emre Selvi öğrencilerin talep ettikleri kitapları götürerek hem kitapsız kalmamalarını, hem de bu süreçte evde kaliteli zaman geçirmelerini hedeflediklerini belirtti. Selvi, "Öğrencilerimiz bizden kitap talep ettiler biz de öğrencilerimizin istekleri doğrultusunda kitaplarımızı ayarladık ve tek tek köylere götürüp öğrencilerimizin uzaktan eğitim sürecinde hem kitap okumalarını hem de evden çıkmamalarını sağlayacağız" diye konuştu.  Sosyal bilimler öğretmeni Ebru Çağlayan ise öğrencileri için gönüllü olarak üzerlerine düşen görev yaptıklarını belirterek  "Kitap okuma konusunda çocuklarımızdan çok sayıda dönüş aldık. Bir çoğu bizi aradı ve mesaj attı. Biz de bu konuda çocuklara karşı duyarsız kalmak istemedik. Okulda kütüphanemizdeki kitapları ayarladık. Onları temizledik ve şimdi de çocuklarımıza dağıtacağız. Bir öğretmen olarak üzerimize düşen görev buydu, biz de onu yaptık" diye konuştu.

KÖY KÖY DOLAŞIP KİTAP DAĞITTILAROkul kütüphanesinde kitap dağıtılacak öğrencilerin isimleri ve yaşadıkları köy köy tespit edildikten sonra, kitapları araçlarına koyan okul müdürü Nilgün İncik, öğretmenler Elif Gökçe, Emre Selvi ve Ebru Çağlayan, koronavirüs tedbirleri kapsamında sosyal mesafeyi de dikkate alarak, öğrencilerin bulunduğu köylere yola çıktı. Salgın karşısında koruyucu tedbirleri alan öğretmenler, özellikle ulaşımda sıkıntı yaşayan köylerdeki öğrencilerin ayağına giderek kitapları evlerinde tek tek teslim etti. Öğretmenlerini karşılarında gören öğrenciler, hem kitaplara kavuşmanın hem de öğretmenlerini yeniden görmenin mutluluğunu yaşadı. Öğretmenler, kitapları teslim ettiği öğrencilere, okumalarını ve mutlaka evde kalmalarını istedi. Veliler de kendilerini yalnız bırakmayan öğretmenlere teşekkür etti.

'ÖĞRETMENLERİMİZE MİNNETTARIZ'Süloğlu'nun Keremattin köyünde yaşayan ve öğretmenlerinin kitabını evinde teslim ettiği Ceren Dilgin, büyük mutluluk yaşadı.  Dilgin,"Kendi kitaplarımı okuyup bitirdim şimdi yeni kitapları getirdi öğretmenlerim. Bu kitaplara başlayacağım, sanırım 4 haftada bunları okurum. Kendime bir hedef belirledim her gün 150 sayfa kitap okuyorum. Bunların dışında öğretmenlerimin verdiği ödevler var onları yapıyorum. Projeler var onlarla uğraşıyorum. EBA TV'den de sabahları ders işliyorum. Bazı derslerde zorlansam da sıkı çalıştığım için şu an daha iyiyim" dedi.Öğretmenlerin getirdiği kitapları alan kızının mutluluğuna tanık olan Güvenç Dilgin, "Hem Türkiye hem de dünya için zor bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte öğretmenlerimizin yanımızda olduğu için çok teşekkür ediyoruz. Çocuklarımızın bu süreçte okuyacakları kitapların ayağımıza kadar getirilmesi gerçekten çok güzel bir durum. Öğretmenlerimize çok minnettarız. Çocuklarımızın evde kaldığı süreçte takıldıkları her konuda yardımcı oluyorlar, geri dönüş yapıp takip ediyorlar" dedi. Velilerde Ecem Ata, çocuklarının evden çıkmadığını belirterek, "Çocuklarımız hiçbir yere çıkmıyorlar. Dolayısıyla evde sıkıldılar. Bu süreçte de kitaplarımız bitti, hocalarımızla iletişime geçtik. İhtiyacımız olduğunu söyledik. Hocalarımız da sağ olsun kapımıza kadar getirdiler" dedi.

'ÖĞRETMENLERE MESAJ YOLLADIK, HEMEN GETİRDİLER'Büyük Gerdelli köyünde yaşayan öğrenci Şeyma Aykaç, evde elinden geldiği kadar derslerine çalıştıklarını belirterek,"Konu tekrarı yapıyoruz. Okuduğum kitapları bitmişti ben de kitap istedim. Hocalara mesaj yolladım. Onlar da getirdiler. Daha çok macera, roman tarzı kitapları istedim" diye konuştu. Eğitimlerine evde devam ettiklerini fakat okulu çok özlediklerini söyleyen Hazal Ardagal,"Evde de eğitime devam ediyoruz ama okulda olduğu gibi olmuyor tabii ki. İstediğimiz soruyu soramıyoruz, sadece izleyebiliyoruz. Okulda olsaydık daha güzel olurdu" dedi.Öğretmen, gün boyu öğrencilerin bulunduğu kitapları dağıtıp, öğrencilerini koronavirüs salgınına karşı uyarıp, evde kalarak kitaplarını okumalarını ve derslerine çalışmalarını istedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Öğretmenlerin araçla köye gitmeleriKöy tabelasıKöyde öğrencilerin karşılamasıKitapların okulda dezenfektesiKitapların araca konulmasıOkul Müdürü Nilgün İncik ile röp.Öğretmen Elif Gökçe ile röp.Öğretmen Ebru ÇağlayanAilelerin öğretmenleri karşılamasıÖğrencilere kitapların verilmesiÖğrencilerle öğretmenlerin diyaloglarıÖğrencilerle ile röp.Velilerle röp.Öğrenci evine gidiş ve öğrenciye kitap verilmesiÖğrenci Ceren Dilgin ile röp.Babası Güven Dilgin ile röp.Öğretmenlerin aililerle diyaloglarıAraçla diğer köye geçişKitap dağıtımı ve öğrencilerle diyaloglarÖğrencilerle röp.DetaylarHaber-Kamera: Gurbet GÖKÇE - Resul ORUÇOĞLU/ EDİRNE, -

========================

MARMARA EREĞLİSİ'NDE KAMU BİNALARINA DEZENFEKTAN TÜNELLERİ KURULDU

TEKİRDAĞ'ın Marmara Ereğlisi ilçesinde koronavirüs tedbirleri kapsamında kaymakamlık, belediye ve hastane binasının girişlerine dezenfektan tünelleri konuldu.

Marmara Ereğlisi ilçesinde koronavirüs tedbirleri kapsamında önlemler en üst seviyeye çıkarıldı. Kaymakamlık, belediye ve devlet hastanesi girişlerine dezenfektan tünelleri konularak, içeriye giren vatandaşlar, bu tünellerden geçirildeken sonra içeriye alınıyor. Marmara Ereğlisi Belediye Başkanı Hikmet Ata, belediye olarak koronovirüs tedbirleri kapsamında önlemleri aldıklarını belirterek, "Belediye olarak  koronovirü tedbirleri kapsamında maske yapımına başladık. Dezenfekte sistemi kurduk. Belediyemize, hastanemize, kaymakamlık binamıza tünellerimiz var. İlaçlamalarımız devam ediyor. Tüm cadde ve sokaklar dezenfekte edilmeye devam ediyor. Tüm milletimize geçmiş olsun diliyoruz" dedi.

'HASTANE OLARAK TEDBİRLER ALDIKMarmara Ereğlisi Devlet Hastanesi Başhekimi Beraat  Özdemir, koronavirüs tedbirleri kapsamında hastanede tüm önlemlerin alındığını ifade eddi. Özdemir, "Özellikle çalışanlarımızın ve halkımızın güvenliği için bir takım önlemler aldık. Bunlardan bir tanesi dezenfektan tüneli. Buradan geçen  hastalarımızı aynı zamanda kendi ürettiğimiz cerrahi maskeleri de veriyoruz. Böylelikle damlacık yoluyla bulaştığını bildiğimiz hastalıktan maksimum düzeyde korunmaya çalışıyoruz. Alınması gereken en büyük tedbir kişilerin kendi izolasyonudur. Evde kalmalıdırlar. Sosyal mesafeyi korumalılar. Mümkün olduğunca kendi ortamında bulunarak arkadaşlarından, eşinden biraz uzak durarak bulaşmayı düşürebilmektir" diye konuştu.

OTELİ TAHSİS ETTİİlçedeki bir otel ise sağlık çalışanlarına tahsis edildi. Ötelin genel müdürü Serkan Aldemir, "Hayat kurtarmak için büyük bir risk ve özveriyle çalışan sağlık personelinin çabalarını görmezden gelemeyiz. Onların ve ailelerinin sağlığını korumak adına çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bizde bu kapsamda otelimizi bağlamda otelimizi sağlık çalışanlarımıza açtık" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Belediye gelen vatandaşların tünelden geçmeleri-Belediye başkanın dezenfekte n geçmesi-Belediye Başkanı Hikmet Ataile röp.-Devlet Hastanesi'nden görüntü-Başhekim  Beraat Özdemir ile röp.-Muhabir Mehmet Yirun Anons-DetaylarHaber- Kamera: Mehmet YİRUN-Şafak TAŞOYAR/MARMARA EREĞLİSİ(Tekirdağ),===============================================

BAYBURT'DA ÖNLEMLERİNİ ALAN ÇİFTÇİLER, TARLALARI EKİYOR

BAYBURT'ta çiftçiler, koronavirüs salgınına karşı maske ve eldiven önlemi alarak, tarlalarına buğday, yulaf ve arpa ekimine başladı.Türkiye'nin en az nüfusa sahip ili Bayburt'ta, 50 bin hektarlık alanda hububat ekimi yapılıyor. Kabaçayır köyündeki çiftçiler de hububat ekimine başladı. Her sene mart ayında ekim yapan çiftçiler, bu yılda traktörlerini çalıştırıp işe koyuldu. Koronavirüs nedeniyle maske ve eldiven takan çiftçiler, önlemlerini aldı. Kentteki buğday, arpa, yulaf, çavdar ve mısır ekili alanlarda biçerdöverle yapılan hasatta yılda yaklaşık 50 bin ton civarında hububat elde ediliyor.

'EKİM İŞİ BİTİNCE EVLERİMİZE KAPANACAĞIZ'Koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirlere uyduklarını ancak ekim zamanı geldiği için işe koyulduklarını anlatan çiftçi Tahsin Söylemez, "Tarlaların ekilmesi gerekiyor, her türlü önlemimizi aldık ve ekime başladık. Maske ve eldiven takıyoruz, ellerimizi kolonya ile temizliyoruz. Ekim işi bitince yeniden evlerimize kapanacağızö dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Drone detaylar-Kolonya ile ellerini dezenfekte eden çiftçilerden detaylar-Tarlarda ekim yapan çiftçilerden detaylarBayburtlu çiftçi Tahsin Söylemez ile röportaj-Detaylar

Haber-Kamera: Murat SÖYLEMEZ/BAYBURT,=========================================

RONALDO'NUN KORONAVİRÜS KARANTİNASI, BURSA'DA SATILIK ADAYA İLGİYİ ARTTIRDI

Ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo'nun koronavirüsten korunmak amacıyla kendisini adada karantina altına almasının ardından, Bursa'da sahibi Nedim Bulut tarafından satışa çıkarılan Uluabat Gölü'ndeki 45 dönümlük adaya ilgi arttı. Adaya 17 milyon lira fiyat biçen Bulut, "Koronavirüsten sonra ada için arayanların sayısı 5 kat arttı" dedi.Bursa'nın Karacabey ilçesi Uluabat Gölü'nde, Eskikaraağaç köyünden 2 kilometre açıktaki 45 dönümlük ada, sahibi Nedim Bulut tarafından 3 yıl önce satılığa çıkarıldı. Bulut, yaklaşık 500 zeytin ağacının bulunduğu adaya 17 milyon lira değer biçti. 82 yıldır Bulut ailesine ait olan adaya çok sayıda talipli çıktı ancak fiyat yüksek geldi. Koronavirüs hastalığının dünyada etkili olmasının ardından,  ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo Portekiz'e bağlı Madeira'da, Atlantik Okyanusu'na bakan Ilha de Fuzeta adasında, kendisini ailesiyle birlikte karantinaya aldı. Bu durumun dünyada gündem olmasının ardından ise, koronavirüsten korunmak amacıyla karantina altına girmek isteyenler Karacabey'deki satılık adaya yoğun ilgi göstermeye başladı. Koronavirüsten sonra ada için arayanların sayısını 5 kat arttığını belirten ada sahibi Nedim Bulut, "17 milyon TL verip adayı alan virüsten kurtulur" dedi.

"ARAYANLARIN SAYISI 5 KAT ARTTI"Koronavirüsten sonra adanın popülerliğinin arttığını belirten Nedim Bulut, " Koronavirüs çıktı, ada için çok arayan oldu. Millet adalara kaçmak istiyor, bizde satıyoruz. Futbolcu Cristiano Ronaldo virüsten kaçıp adaya kaçmış, ondan sonra bizi arayanlar çok oldu. Biz adayı 17 milyon TL'ye satıyoruz, daha aşağıya satmıyoruz. Arayanlarla ücret konusunda anlaşamıyoruz. Adada temiz hava, leylek, ördek, sahil boyunca yayınlar var. Adada 500 adet zeytin ağacı var. 15 milyon TL veriyorlar adayı satın almak için ama biz 17 milyon TL'den aşağıya bırakmıyoruz. Koronavirüsten sonra arayanların sayısı 5 kat arttı. Adaya 17 milyon lira veren, virüsten kurtulurö dedi.

'ADAYA BUNGALOV EV YAPILABİLİR'Satılık ada hakkında açıklama yapan Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan ise, "Burası Ramsar Sözleşmesi kapsamında olan bir yer. Şu ana kadar adayı satın alan kimse olmadı. Burada bina yapılmasına ise izin yok. Ancak bungalov tarzı yapı yapılmasına izin verilebilir. Güzel bir ada, toprağa verimli bir ada" diye konuştu.

RAMSAR SÖZLEŞMESİ NEDİRUluslararası öneme haiz olan bu sözleşme, 1971 yılında İran'ın Ramsar şehrinde imzalanmış olup, adını buradan almıştır, 1975 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin amacı, dünya üzerinde var olan doğal ekosistemlerin korunması, sınırlı olan kaynakların akıllıca ve verimli bir şekilde kullanılmasını hedef almaktadır. Türkiye ise 1994 yılında anlaşmayı kabul etmiştir. Sözleşme 94/5434 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 17 Mayıs 1994 tarihli ve 21937 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak ülkemizde yürürlüğe girmiştir. Uluslararası öneme sahip olan sulak alanlar olup, yeryüzünün en zengin ve üretken ekosistemlerini içinde barındıran, bulunduğu bölgenin insanlarına ve ülke geneline hizmet edebilen karmaşık doğal sistemlere "Ramsar Alanı" denilmektedir. Bu alanları bu kadar önemli kılan özelliği ise, tropik ormanlardan sonra en çok biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapması sayesinde dünyanın en büyük doğal müzesi denilebilir. Bu şekilde korunan birçok sulak alan ise doğal sit alanı ilan edilerek yapılaşmanın önüne geçilmektedir.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Satılık adadan detaylar-Sahibinden detaylar-Röportaj

Haber: Muammer İRTEM - Kamera: Huzeyfe ÖZDEMİR/ BURSA,============================================

EMNİYETTEN ERZURUM'A ÖZEL BROŞÜR: DADAŞLAR ÇAYLARI EVDE İÇELİM

YURT genelinde koronavirüs tedbirleri çerçevesinde uzmanların 'Evde kal' çağrısına İl Emniyet Müdürlüğü çayı çok seven Erzurum'a özel bir broşür hazırladı. Üzerinde, "Dadaşlar çayları evde içelim" başlıklı broşürü cadde ve sokakta gezenlere dağıtan polis, sağlıkları için vatandaşları evlerine gitmeleri konusunda uyardı.Çin'in Wuhan kentinden tüm dünyaya yayılan ve ülkemizde de görülen yeni tip koronavirüse karşı Erzurum'da alınan önlemler artırılıyor. Koronavirüs salgını nedeniyle İçişleri Bakanlığı genelgesiyle 65 yaş ve üstü grubun sokağa çıkması yasaklanırken, diğer yaş gruplarındaki vatandaşların da mecbur olmadıkça dışarı çıkmamaları istendi. Ancak, Erzurum'un en işlek caddelerinden biri olan Cumhuriyet Caddesi'nde insan yoğunluğunu gören Vali Okay Memiş yaklaşık 2 kilometrelik caddeye boydan boya şerit çektirerek park yasağı getirdi. Park yasağı getirilen caddede, trafik ve zabıta ekipleri araçlarla anons yaparak vatandaşları evde kalmaya çağırdı. Ayrıca, İl Emniyet Müdürlüğü de çayı çok seven Erzurumlular için özel olarak broşür bastırdı. Ön yüzünde, "Dadaşlar çayları evde içelim", arka yüzünde ise koronavirüs riskine karşı alınacak 14 kuralı içeren bilgilerin yer aldığı broşürler maskeli ve eldivenli polisler tarafından halka dağıtıldı. Polis, tek tek durdurduğu vatandaşları zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamaları konusunda uyararak sağlıkları için evlerine gitmelerini istedi.

LOKANTACILAR PARK İZNİ İSTEDİValilik kararı ile Cumhuriyet Caddesine park yasağı getirilince cadde üzerindeki lokantalar paket satışlarında yüzde 95 oranında bir azalma olduğunu söyledi. Müşterileri için 5 dakikalık bir park izni isteyen lokanta sahiplerinden Yasin Aydın, "Bizler mağdur olduk. İşyerleri kapandı bize de paket satın dediler. Cadde ve sokaklarda kimse yok. Bir de caddeye bariyerler konulunca kimse paket almak için bile gelemiyor. Vatandaşı da polis dışarı çıkmaması konusunda uyarıyor. Biz de mağdur olduk. Önceden 8 kişi çalışıyordu. Şimde 4 kişi. İşlerimiz yüzde 5'lere kadar düştü. Biliyoruz çok cidi bir sorun var. Ama yetkililer bize de bir çare bulsun. Bize en azından paket satma fırsatı versinler ya da bizleri de kapatsınlar" diye konuştu.Polisin durdurup eve gitmesi için uyardığı Recep Çelik adlı bir vatandaş ise, "İşim vardı onun için dışarı çıktım. Benim sağlığımdan şüphem yok. Allah'a şükür, bugüne kadar hiç bir hastalığım olmadı" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Cumhuriyet caddesinden görüntü-Polis aracından yapılan anons-Caddede gezen vatandaşlar-Polis araçlarının caddede anons yapması-Polislerin vatandaşlara broşür dağıtması-Broşürün görüntüsü-Polis araçlarının trafikte seyri-Polislerin caddede gezerek broşür dağıtması-Polis memurunun bir vatandaşı uyarması-Recep Çelik isimli vatandaşla röp-Sivil ve resmi kıyafetli polislerin broşür dağıtması-Broşürleri okuyan vatandaşlar-Caddede gezen vatandaşlardan detay-Vatandaşlarla röp-Polisin broşür dağıtması-Lokanta sahibi Yasin Aydın ile röp

Haber: Turgay İPEK - Kamera: Salih TEKİN/ ERZURUM, ===================================

KORONAVİRÜS BALIK TÜKETİMİNİ ARTIRDI, LEVREK, ÇUPRA, SOMON YOK SATIYOR

TÜRKİYE'de koronavirüs salgının ardından bağışıklığı güçlendiren balığa olan ilgi artı. En çok tercih edilen türler ise levrek, çupra ve somon oluyor. Türkiye'de koronavirüs salgının ardından sağlıklı beslenmeye daha dikkat edenlerin tercihi balık oluyor. Son günlerde balığa olan talep artarken, en çok tercih edilen türler ise levrek, çupra ve somon oluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın balık tüketim kampanyasıyla zincir marketlerde levrek ve çupra balıklarının maliyetine satışını içeren yeni bir çalışma başlatmasıyla bu türler daha da çok tercih ediliyor. Koronavirüs tedbirleri nedeniyle Karadeniz'de bu yıl balıkçıların çoğunun av sezonunu erken kapatması ile sınırlı yapılan avcılık balık fiyatlarının da yüksek seyretmesine neden oluyor.

'BALIĞA TALEP ARTTI'20 yıldır balıkçılık yapan Ayhan Liman, balık sezonunun bitmek üzere olmasına rağmen balığa son iki haftadır ilginin arttığını söyleyerek "Sezon son zamanlarda ama satışlarda bir yükselme var. Vatandaşlarımızın çoğu evlerinde olduğu için 'balık sağlık' diyerek talep ediyor. Özellikle, levrek, çupra, somon çok tüketiliyor. Koronavirüsten sonra satışlarda bir artış başladı. Çupra, levrek kilosu 30, somon ise kilosu 25 TL'den satılıyor. Gönül ister ki daha ucuza satalım vatandaşımız daha çok yesin. İnşallah devletimiz bununla ilgili bir çalışma yapar da daha ucuza satış olur ve vatandaşlar daha çok balık tüketirse biz de seviniriz. Eğer fiyatlar düşerse vatandaşımızın aldığı balık miktarı da artar. Balık sağlıktır evde kalmak da sağlıktırö dedi.

'KORONA KARŞI BALIK TÜKETİYORUZ'Balık alan Murat Konuk da koronavirüsüne karşı vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmek için sıklıkla balık tükettiklerini söyleyerek "Koronavirüsüne karşı balığın mutlaka faydası olur. İki üç günde bir levrek alıyoruz. Balık bizim için vazgeçilmez. Vücudumuz için ilaç gibidir. Eğer fiyatları biraz düşerse insanlar balığa daha çok yönelir, daha çok tüketirlerö şeklinde konuştu.

'FİYATLAR DÜŞERSE TALEP ARTAR'Karadeniz Bölgesinde insanların sık balık tükettiklerini söyleyen Zahit Değirmenci ise "Özellikle son dönemde sağlık için daha çok tüketilmesi gerekiyor. Balık yağını bile çocuklarınızı tükettirin diye uzmanlar uyarıyor. Biz balığın sağlık için ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Karadeniz'de insanlar balığın kıymetini bilir. Sürekli balık tüketiyoruz. Balığın satış fiyatları düşürülürse tabi daha iyi olur. Çok güzel bir uygulama olur. Fiyatlar düşerse tabi balığa talep de artarö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Balıkçı tezgahından detay-Levrek ve çupradan detaylar-Röportajlar-Muhabir anonsu

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN,======================================

SAĞLIKÇILAR İÇİN SİPERLİK ÜRETEN İKİZLERE ÜNİVERSİTEDEN DESTEK

KORONAVİRÜSLE mücadele eden sağlıkçılara destek olmak için evlerinde siperlik üreten ikizler Bayram ve Sungur Bastem, talebi karşılayamayınca Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü destek verdi. Ata Teknokent'te günde üretilen yaklaşık 70 siperlik Erzurum'daki hastanelere ücretsiz dağıtılıyor.Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik, Elektronik Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Bayram ile ikizi Meslek Yüksekokulu Makine Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi ikizi Sungur ile koronavirüsle mücadele eden sağlıkçılara destek olmak için 3D yazıcı ile siperlik üretmeye başladı. Evlerinde yaptıkları siperlikleri hastanelere ücretsiz olarak dağıtan ikizler talebe yetişemeyince Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü'nden destek istedi. Rektörlükten Ata Teknokent'te çalışma daveti alan ikizler, evlerindeki 3D yazıcıyı da getirerek burada üretime devam etti. Günde yaklaşık 70 adet siperlik üreten ikizler, dağıtımını başta Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi, Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi olmak üzere il merkezi ve ilçelerdeki hastanelere göndermeye başladı.

SOSYAL SORUMLULUK OLARAK BAŞLADIKSağlıkçılara destek için siperlik üretimini sosyal sorumluluk olarak başladıklarını söyleyen Bayram Bastem, "İkiz kardeşimle birlikte evde yaptığımız siperlik üretiminde talebi karşılayamayınca Rektörlüğe başvurduk. Rektörlüğün teknokentte üretim yapılması teklif üzerine buraya geldik. Hastaneler yakın olduğu için de teknokenti tercih ettik. Gün boyu yaptığımız siperlikleri sabahleyin hastanelere dağıtımını yapıyoruz" dedi. Siperlik üretimi için 24 süreyle 3D yazıcıların çalıştığını belirten Sungur Bastem ise ürettikleri siperlikleri ücretsiz olarak hastanelere gönderdiklerini söyledi.

DOKTORLAR İÇİN ENTÜBASYON ALANLARITıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Başhekimliğinin talebi olarak Meslek Yüksekokulu laboratuvarında CNC cihazlarıyla sedyei üstü entübesyon alanı yaptıklarını belirten Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Soner Gök, "Entebasyon alanı, sedye üstünde kullanılıyor. Hastalar başına koyduğu zaman doktorlar bununla entübe edebilecek. Teknokent'te ilk defa denemesini yaptık, şimdi bunu başhekimliğe sunacağız. Şimdi bu entebü için ürettiğimiz kabinin ultraviyole ışınlarıyla dezenfekte etkeyi düşünüyoruz. Bununla birlikte sedye üzerinde taşımak için bir de kabin olarak planladığımız çalışmalar var. Hastane yönetimi bizden ilk etapta 20 adet entübe, 2 adet sedye taşıma için 2 tane de boy kabini için üreteceğiz. Diğer hastanelerin de talebi olması halinde Erzurum için yaklaşık 100 adet entübasyon alanı üretmeyi düşünüyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Ata Teknokent binası-Sedye üstü entübasyon alanı-Yazıcılarda siperlik üretimi-Üretimden genel ve detaylar-İkizlerin ürettikleri siperlikleri göstermesi-İkizlerle röp-Üretimden görüntü-Öğretim görevlisi Soner Gök ile röp-Soner Gök tarafından üretilen entübasyon alanının görüntüsü

Haber-Kamera: Salih TEKİN/ ERZURUM,=====================================

HURDA ATIKLARDAN BALİNA HEYKELİ YAPTI

HATAY'ın Reyhanlı ilçesinde, mozaik ve hurda sanatçısı Mervan Altınorak ile kızı Dilara, hurda ve plastik parçalarları ile yaptıkları heykellerine her geçen gün bir yenisini ekliyor. Dilara Altınorak, hurda ve plastik kullanarak balina, babası Mervan ise hurda parçalarından 3 katlı pasta yaparak heykel çalışmalarına devam ediyor.Lise öğrencisi Dilara Altınorak (19), denizden topladığı plastik ile hurdacılardan aldığı atıkları birleştirdi ve midesinde ortalama 40 kilo atıkla yaşayabilen balinanın heykelini yaptı. Yaklaşık 9 aydır hurda ve plastik sanatı ile ilgilendiğini anlatan Altınorak, "Atıklardan şimdiye kadar kartal, kelebek ve kaplumbağa heykeli yaptım. Bunun yanında çeşitli resimlerde yaparak çalışmalarımı sürdürüyorum. 4 ay önce çevre kirliliği hakkında bir proje için çalışma başlattım. Bu çalışmam sırasından midesinde 40 kilo plastik atıkla yaşayan bir balinanın hayatına ilişkin bilgiler elde ettim. Başladığım çalışmayı 4 ayda tamamladım. Bu çalışmalarımı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın yürüttüğü sıfır atık mavi projesini desteklemek amacıyla yaptım ve herkesi projeye destek vermeye çağırıyorum" dedi.

HURDADAN 3 KATLI YAŞ PASTA HEYKELİHurda ve mozaik sanatçısı Mervan Altınorak ise kızının tasarımını hayata geçirerek 3 katlı yaş pasta heykeli yaptı. Altınorak, "Bugüne kadar hurdalarla hayvan heykelleri yaptım. Bu defa kızımın tasarımını hayata geçirdim ve 1,5 metre yüksekliğinde 80 kilogram ağırlığında 3 katlı pasta heykeli yaptım. Her defasında çalışmalarıma yenilerini eklerken, pasta heykelimin İstanbul'da bulunan çikolata müzesinde yer almasını temenni ediyorum" diye konuştu.Altınorak, yaptığı pasta heykelinde oto yedek parçaları, buji, vida, yay ve somun gibi parçaları kullandığını da kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Dilara'nın yaptığı balina heykeli-Balina heykelinden detaylar-Dilara'nın konuşması-Babasının yaptığı pasta heykeli-Detaylar-Mervan Altınorak'ın konuşması-Heykelin verniklenmesinden detaylar

Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),=======================================

MERSİN'DE TARIMSAL ÜRETİM DEVAM EDİYOR

MERSİN'de tarımsal üretim, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler altında devam ediyor. İl Tarım ve Orman Müdürü Arif Abalı, tarımsal üretimin devam ettiğini belirterek vatandaşların rahat olmasını istedi.Koronavirüs salgını nedeniyle vatandaşlarda gıda tedirginliği yaşanırken, tarımsal üretim ve hayvancılıkta önemli bir yere sahip olan Mersin'de üretim, tedbirler altında hız kesmeden devam ediyor. İl Tarım ve Orman Müdürü Abalı tarım ve hayvancılıkta herhangi bir sorun olmadığını söyledi. Mersin'de birçok ürünün birincil olarak üretidliğinin altını çizen Abalı, "Limon, muz, çilek, erik, keçiboynuzunda birinciyiz. Dün olduğu gibi bu günde üretime devam ediyoruz. Herhangi bir aksaklık yaşanmamakta. Denizde balıkçılarımız yasak gelinceye kadar avlanmaya devam etmekte. Toroslar'da hayvancılarımız üretime devam etmekte. Yörüklerimiz kısa süre sonra yaylalara tekrar çıkacaklar. Bizde Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak üretime elimizden geldiği kadar katkı vermekteyiz. Gıda denetçisi ekiplerimiz de sokak sokak gezerek denetimlerine devam etmekte" dedi.Ziraat Odası Başkanı Mahmut Sakallı ise 13 ilçede ve kent merkezinde üretimin devam ettiğini söyledi. Sakallı, üretim sırasında koronavirüs tehdidine karşı çiftçiyi bilinçlendiklerini ve gerekli tedbirlerin alındığını kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Tarımsal üretimden görüntüTarlalardan görüntüArif Abalı ile röp.

Haber-Kamera: Mustafa ERCAN-Soner AYDIN/MERSİN,====================================

SİİRT'TE KORANAVİRÜS ENDİŞESİ BÜRYAN TÜKETİMİNİ ARTIRDI SİİRT'e özgü büryan kebabı, koronavirüse karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenlerin vazgeçilmezi oldu. Büryan ustası Murat Kayaalp, salgın nedeniyle büryan satışında artış olduğunu belirterek, "Bağışıklık sisteminin artırılması için çeşitli gıdaların tüketilmesini isteyen uzmanlar, özellikle et tüketiminin önerisinde bulundu. Ardından büryan satışında artış yaşandı" dedi.

Siirt'in yöresel lezzeti olarak bilenen büryan kebabının, koronavirüs salgınının ardından tüketimi arttı. Uzmanların koronavirüse karşı et tüketilmesini önermesinin ardından bölgedekilerin, yıllardır tükettikleri büryana ilgileri daha fazla arttı. Gece saatlerinde kuyularda pişirilip, sabah ekmek üzerinde servis edilen büryan kebabı, koronavirüs tedbirleri nedeniyle lokantalarda oturulmaların yasaklamasıyla kent sakinleri büryan kebabının yapıldığı lokantalardan ev ve iş yerlerine siparişlerde bulunuyor.

'UZMANLARIN ÖNERİLERİNİN ARDINDAN BÜRYAN SATIŞINDA ARTIŞ YAŞANDI'

Büryan ustası Murat Kayaalp, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde et tüketiminin yoğun olduğunu ifade ederek, koronavirüse karşı uzmanların et tüketilmesi önerilerinin ardından büryan kebabına ilginin arttığına dikkat çekti. Kayaalp, "Bölgemizde et tüketimi oldukça fazla. Son zamanlarda etkisini gittikçe gösteren koronavirüsten dolayı uzmanların yaptığı et tüketilmesi öneresi Siirt'te büryan tüketimini de artırdı. Bağışıklık sisteminin artırılması için çeşitli gıdaların tüketilmesini isteyen uzmanlar et tüketimine de önemsedi. Uzmanların önerilerinin ardından büryan satışında artış yaşındı" dedi.

'BÜRYANIN ANAVATANI SİİRT'TİR'

Kayaalp, günde ortalama 20 dolayında kuzu kestiklerini ifade ederek, Siirt, büryanın anavatanı olduğunu söyledi. Kayaalp, "Gece yarısı 02.00'de kuyuları yakıyoruz ve kuzu etimizi koyuyoruz. 2 saat piştikten sonra kuyudaki etimizi çıkarıyoruz ve servise hazırlıyoruz. Sabah 05.00'te başlayan servisimiz öğleden sonra 13.00'te bitiyor. Büryanın en büyük özelliği tandırlarımızda buhar ile pişmesidir. Anavatanı Siirt'tir. 2003 yılında Türkiye Patent Enstitüsü bunun araştırmasını yapıp Siirt'i haklı bulup patentini Siirt'e vermiştir" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Büryan kuyusuBüryan etinin hazırlanmasıBüryan ustasının eti hazırlar iken konuşmasıBüryanın kuyuya atılmasıKuyadan çıkarılmasıÇıkarılan büryanın tezgahlara konulmasıBüryanın kesilmesi ve odun fırına atılmasıBüryan ustası Kayaalp'ın açıklamalarıGenel ve detay görüntüler

Haber ve Kamera: Turan KOYUNCU-Mehmet Yücel DURAK/SİİRT, ========================================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement