DHA YURT BÜLTENİ - 3 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 3

DHA YURT BÜLTENİ - 3

Mardin'de 4 PKK'lı teröristin etkisiz hale getirildiği operasyonda cephanelik ele geçirildi Mardin'in Derik ilçesi kırsalında dün düzenlenen operasyonda, aralarında terör örgütünün sözde GAP-Rıha Fırat eyalet sorumlusu 'Karker Deşti' kod adlı Servet Demir'in de bulunduğu 4 PKK'lı teröristin...

18.12.2019 09:54

Mardin'de 4 PKK'lı teröristin etkisiz hale getirildiği operasyonda cephanelik ele geçirildi

Mardin'in Derik ilçesi kırsalında dün düzenlenen operasyonda, aralarında terör örgütünün sözde GAP-Rıha Fırat eyalet sorumlusu 'Karker Deşti' kod adlı Servet Demir'in de bulunduğu 4 PKK'lı teröristin etkisiz hale getirildiği operasyonda İsveç menşeli anti tank roketatarın yanı sıra çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi. Teröristlere yardım sağladıkları tespit edilen 6 şüpheli ise gözaltına alındı.İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince terör örgütü PKK'ya yönelik Derik ilçesi kırasında 'Şafak-130 Şehit Güvenlik Korucusu Evren Başçı Özel Birlik' operasyonu başlatıldı. Dün sürdürülen operasyonda İçişleri Bakanlığı'nca 'Terör Arananlar Listesi'nde 'turuncu' kategoride 1 milyon TL ödülle aranan sözde GAP-Rıha Fırat Eyalet sorumlusu 'Karker Deşti' kod adlı Servet Demir, 'Deniz Amed' kod adlı Mustafa Görenç ile birlikte 4 PKK'lı etkisiz hale getirildi.

İSVEÇ MENŞELİ 8 ANTİ TANK ROKETATAR ELE GEÇİRİLDİ4 teröristin etkisiz hale getirildiği operasyonun ardından güvenlik güçlerince bölgede yapılan aramada PKK'lıların kullandığı sığınak tespit edildi. Sığınakta yapılan aramada İsveç menşeli 8 adet A-4 anti tank roketatar, 3 Kalaşnikof tüfeği, M-16 tüfeği, tüfeklere ait fişek, el bombaları, gece görüş dürbünü, termal elbiseler, şemsiye ile çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi. Güvenlik güçlerince, operasyon kapsamında terör örgütüne yardım yaptıkları tespit edilen 6 şüpheli gözaltına alındı.

Görüntü Dökümü--------------Operasyondan görüntü-Ele geçirilen malzemeler-Sığınakların imha anı-Genel ve detay görüntüler

Haber: Nezir GÜNEŞ-Kamera: MARDİN,

============================

Almanya'da tren garında ölü bulunan Mert'in babası: Mezar taşına, 'bilim şehidi' yazmak istiyorum DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun araştırıldığını açıkladığı Almanya'nın Nürnberg kentinde tren istasyonunda ölü bulunan yüksek lisans öğrencisi ve elektronik mühendisi Mert Çokluk'un babası Bekir Çokluk, DHA'ya konuştu. Dışişleri Bakanlığı'nın devreye girmesine teşekkür eden Çokluk, "Bu olayın bir an önce çözülmesini bekliyoruz. Ben oğlumun mezar taşına 'bilim şehidi' yazdırmak istiyorum" dedi.

Almanya'nın Nürnberg kentinde yüksek lisans yapan ODTÜ mezunu Mert Çokluk, 5 Ekim günü Erlangen Tren İstasyonu'nun yaya trafiğine kapalı bölümünde ölü bulundu. Acı haberi, Almanya Başkonsolosluğu, 6 gün sonra Bursa'nın Orhangazi ilçesinde yaşayan aileye bildirdi. Çokluk'un cenazesi uçakla İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na, buradan da karayoluyla Bursa'nın Orhangazi ilçesine getirildi. ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünü, en iyiler arasında tamamlayan, aynı üniversitenin matematik bölümünden de birinci olarak mezun olan Mert Çokluk, gözyaşları içinde toprağa verildi. Otopsi yapılmayan Mert Çokluk'un ölümü, Almanya'da kayıtlara intihar olarak geçerken, baba Bekir Çokluk, bilgisayar yazılım programı üzerinde çalışan oğlunun ayak tırnaklarının söküldüğünü, vücudunda kırık ve darp izleri bulunduğunu, ölümünde cinayet şüphesi olduğunu iddia etti.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, MERT'İN ÖLÜMÜNÜ ARAŞTIRIYOR

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CHP Milletvekili Erkan Aydın'ın önergeyle Meclis gündemine taşıması üzerine Mert'in ölümümün Dışişleri Bakanlığı tarafından da araştırıldığını açıkladı. Bakan Çavuşoğlu, "Ölümle ilgili belgelerin tarafımıza iletilmesi ve olayın bir an evvel aydınlanması için bakanlığımız gerekli takibi yapmaktadır. Vefatı ile üzerinde çalıştığı iddia edilen yazılım arasında bir bağ bulunup bulunmadığı konusu adli makamlarımızca değerlendirilecektir. Bakanlığımız, Nürnberg Başkonsolosluğumuz ve Berlin Büyükelçiliğimiz aracılığıyla gerekli takibi yapmaktadır" dedi.

'OĞLUM, UYKULARIMA GİRİYOR'

Bakan Çavuşoğlu'na ve bakanlığa teşekkür eden baba Bekir Çokluk, "Bu bir ülke meselesi. Ölümünün ardından 65 gün geçti, henüz adli tıp raporu çıkmadı. Bu raporun bir an önce çıkması için işlemlerin hızlandırılmasını istiyorum. Oğlum, uykularıma giriyor, rüyalarıma giriyor. Uykumdan uyanıyorum.  Bir an önce evladımın nasıl öldüğünün, nasıl öldürüldüğünün aydınlatılmasını istiyorum" dedi.

'MEZAR TAŞINA, 'BİLİM ŞEHİDİ' YAZMAK İSTİYORUM'

Büyük acı yaşadıklarını söyleyen Çokluk, "Bakanlığımızın açıklamasından memnunuz. Otopsi raporunun bir an önce çıkmasını istiyoruz. Oğlumun mezar taşına, bilim şehidi olduğunu yazmak istiyorum. Kesinlikle karanlık işler var. Her şeyin doğrusunu, adli tıp raporu ortaya çıkartacak" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ BİLGİSİ: ----------------Baba ile röportaj

Hasan BOZBEY/ORHANGAZİ (Bursa), -

================

İzmir'in 'Dipsiz Göl'ü' İris, eski haline getirilecek İZMİR'de Karaburun Yarımadası'nın tek sulak alanı olan ve göçmen kuşlara ev sahipliği yapan, 358 dönümlük alan üzerindeki doğal İris Gölü'nde açılan kanallar çevrecilerin tepkisine neden oldu. Tepkiler üzerine harekete geçen Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, İris Gölü'nde incelemelerde bulunup rapor hazırladı. İl Müdürü Ömer Albayrak, alanın özel şahsa ait olduğunu, kazıların da 3-4 hafta önce yapıldığını açıkladı. Albayrak, gölün SİT alanı içerisinde bulunduğunu, izinsiz herhangi bir işlem yapılamayacağını belirterek, mülk sahiplerine 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu çerçevesinde işlem başlattıklarını söyledi. Müdürlük, mülk sahiplerinden kanalların kapatılarak gölün eski haline getirilmesini de isteyecek.

Cumhurbaşkanlığı kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKA) ilan edilen Karaburun'da, doğal güzellikleri ile ön plana çıkan ve nesli tükenme tehlikesi altında bulunan birçok kuşun da üreme alanı olan İris Gölü'ne, kepçelerle dev kanallar açıldı. Karaburun Yarımadası'nın tek sulak alanı olan ve göçmen kuşlara ev sahipliği yapan, aynı zamanda önemli bir biyoçeşitliliği de içerisinde barındıran gölün suyunun tahliye edilerek, bölgenin imara açılmaya çalışıldığını ileri süren Karaburun Kent Konseyi, İris'in Dipsiz Göl gibi olmaması için buranın kamulaştırılarak koruma altına alınmasını istedi. Gölde dev kanalların açılmasının tepki çekmesinin ardından, Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü, bölgede inceleme yapması için ekip görevlendirdi. İris Gölü'nde inceleme yapan ekipler, rapor hazırlayarak İl Müdürlüğü'ne sundu. Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürü Ömer Albayrak, alanın özel şahsa ait olduğunu, kazıların da 3-4 hafta önce yapıldığını açıkladı. Albayrak, "Ama gelen tepkiler üzerine kazılar durmuş. Yer ne kadar özel mülkiyet olsa da, İris Gölü ÖÇKA alanında, SİT alanı. Bu özel mülkiyetin sahipleri hakkında 2866 sayılı kanun çerçevesinde işlem başlattık. Yapılacak ilk komisyon toplantısında gündeme alınacak" dedi.

'KORUNMASI GEREKEN BİR ALAN'

İşlemlerin ardından buranın eski haline getirilmesi için ilgili mülk sahiplerine tebligat göndereceklerini de söyleyen Ömer Albayrak, "Burası SİT alanı, yani aslında koruma altında. Bir şey yapılmaması lazım. Yapılacak bir çalışma için de izin alınması gerekiyor. Müdürlüğümüzden alınan bir izin de söz konusu değil" diye konuştu.

Türk Mühendis ve Mimar Odalarına (TMMOB) bağlı Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay da İris Gölü'ndeki gelişmelerin takipçisi olduklarını söyledi. Bölgenin doğal SİT alanı olduğunu anımsatan Kınay, "Karaburun Özel Çevre Koruma Bölgesi ve zaten doğal yapısı, fauna ve flora yapısı ile özel bir alan. Korunması gereken bir alan. Son yıllarda madencilik, enerji faaliyetleri, yapılaşma ile ilgili baskılardan dolayı ciddi bir tehdit altında. O nedenle bu alanın çok özel planlanması ve korunması gerekiyor. Hele ki böyle doğal bir alanda, izinsiz yapılan bu tarz, kontrolsüz ve plansız çalışmaların geri dönülmeyecek sonuçları oluyor. Dipsiz Göl örneğinde olduğu gibi. Zaten doğal SİT alanında böyle bir çalışmanın yapılması mümkün değil. Böyle bire çalışmanın izinli yapılması da mümkün değil. Kurumlar böyle bir çalışmaya normal şartlarda izin vermez" dedi.

Çevreciler, şimdi gölün eski haline getirilmesini bekliyor.

ARŞİV GÖRÜNTÜLERLE

Umut KARAKOYUN/İZMİR, -

=============

Eski okulun mahkumlara tahsisine mahalleli tepkisi DENİZLİ'nin Sarayköy ilçesine bağlı kırsal Gerali Mahallesi'nde, 3 yıl önce kapatılan okulun hükümlülere tekstil eğitimi için tahsis edilmesi, tepkilere neden oldu. Mahalle sakinleri, "Bu uygulama için başka bir yer bulunsun, atölye de oraya yapılsın" dedi.

Sarayköy ilçesindeki kırsal Gerali Mahallesi'nde bulunan ilkokul, 3 yıl önce öğrenci sayısının yetersiz olması nedeniyle kapatıldı. Bu süre zarfında kullanılmayan, bahçesinde bir çocuk parkı bulunan tek katlı okul, Sarayköy Açık Cezaevi'nde kalan mahkumlar için tahsis edildi. Tekstil atölyesi haline getirilecek okulda, mahkumların meslek sahibi olabilmesi için eğitimler verileceği bildirildi. Okulun mahkumların kullanımına tahsis edilmesi mahalle sakinlerinin tepkisine neden oldu. Kararın iptali için imza toplayan mahalle sakinleri, okul bahçesinde bir araya gelip, tepkilerini dile getirdi. Mahalle sakinlerinden Fatma Tokat, mahallelerinde mahkumlar için atölye açılmasını istemediklerini belirterek, "Bu karar mahallemizde çok rahatsızlık yarattı. Mahallemizin tam ortasında böyle bir şey istemiyoruz. Çocuklarımız bu parkta oyun oynuyorlar. Biz korkuyoruz. Bu uygulama için başka bir yer bulunsun, atölye de oraya yapılsın" dedi.

Sevil Yalçın, eşinin 7 ay önce hayatını kaybettiğini ve mahallede yalnız yaşadığını dile getirerek, "Çocuklarımızın oyun oynayabileceği başka bir yer yok. Her gün buraya gelip gidiyorlar. Çocuklarımız her gün bu yolu kullanıyor. Ben bu karardan sonra çok tedirginim" diye konuştu. Mahallede bakkal işleten Osman Karaman ise, kararın huzursuzluk yarattığını vurgulayarak, "Mahalledeki okulumuz değerlendirilmek isteniyorsa, burada dikiş-nakış kursu açılsın. Mahallemizde bir sürü işsiz kadın var. Anaokulu ya da kreş yapılsın. Engelli bireyler için rehabilitasyon merkezi yapılsın. Mahalle sakinleri olarak bizler yardımcı olmaya hazırız. Mahkumları buraya getirmesinler. Burada yaşayan herkes, bu durumdan çok rahatsız" diye konuştu.

Görüntü Dökümü-------------Okuldan görüntüMahalle sakinlerinden detaylarVatandaşların tepki göstermesiFatma Tokat ile röportajSevil Yalçın ile röportajOsman Karaman ile röportaj

Haber-Kamera: Deniz TOKAT/ DENİZLİ,

==========================

Yasemin'e en büyük destek okul yönetiminden Muğla'nın Menteşe ilçesinde yaşayan emekli öğretmen Kıymet Bozkurt (55), hayatını bir anadolu lisesinde eğitim gören bedensel engelli kızı Yasemin Bozkurt'a (19) adadı. Anne Bozkurt, kullandığı minibüse kızını rahat bir şekilde bindirip, indirebilmek için engelli rampası yaptırırken, okul yönetimi de Yasemin'in dinlenebilmesi ve özel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için müdür yardımcısının odasını destek eğitim odasına dönüştürdü.Menteşe'nin Yenice Mahallesi'nde yaşayan Kıymet ile marangoz ustası Mustafa Bozkurt'un (57), 'Yasemin' ismini verdikleri ikinci çocukları doğuştan bedensel engelli olarak dünyaya geldi. Anne Kıymet Bozkurt, gecesini gündüzüne katarak büyüttüğü kızını, Ula ilçesinde eğitim-öğretim gördüğü 12 kilometre mesafedeki Hüseyin Ercan Ermaş Mermer Anadolu Lisesi'ne kendi kullandığı minibüs ile götürüp getiriyor. Anne Bozkurt, ortaokulda kızının araca inip binme sırasında yaşadığı zorluk nedeniyle eşi ile birlikte araçlarına engelli rampası yaptırdı. Hüseyin Ercan Ermaş Mermer Anadolu Lisesi öğretmenleri ve idareciler, tekerlekli sandalye nedeniyle ikinci kattaki sınıfına çıkmakta zorlanan Yasemin Bozkurt için harekete geçti. Yapılan düzenlemeyle Bozkurt'un dersleri giriş katındaki sınıflara alındı. Genç kızın dinlenebilmesi ve özel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için müdür yardımcısının odası, destek eğitim odasına dönüştürüldü.Kıymet Bozkurt, engellilerin hayatın her alanında var olduğuna dikkat çekerek, "Evin dışından başka bir alana ulaşmak her zaman zor. Yasemin, ortaokulu bitirip liseye başlaması gerektiği zaman bizim için okulun uygun olması önemliydi. Kazandığımız okula gitmedik. Orada da kolaylık sağlanacağı söylendi. Ancak engelli rampası ve tuvaleti bulunduğu için burayı tercih ettik. Bir odaya ihtiyacımız olduğunu okul yönetimine bildirdik. Müdür yardımcımız özveriyle kendi odasını boşaltarak bize tahsis etti. Yasemin'i kendimize ait araçla getirip götürüyorum. Aracımıza özel engelli rampası yaptırdık" dedi.HEDEFİ PSİKOLOJİK DANIŞMAN OLMAKOkul yönetimine, öğretmenlerine ve arkadaşlarına kendisi için yaptıklarından dolayı teşekkür eden Yasemin Bozkurt ise "Hepsini çok seviyorum. Benim gibi bireylerin toplumda kabullenilmesi gerekiyor. Arkadaşlarım benden ben ise onlardan çok şey öğreniyorum. Okul saatleri dışında kitap okuyorum. İleride psikolojik danışman olmak istiyorum. Birçok insan içindeki duyguları dışarı vuramıyor. Engellilere farklı bakış açısı kazandırmak istiyorum. Benim hayata tutunmamda en büyük pay anneme ait. O olmasaydı bu kadar cesaret ve azimle derslerimde başarılı olamazdım" diye konuştu.Müdür Yardımcısı Gülbin Kılıç da, "Hepimiz bir engelli adayıyız. Ben bunu içselleştirmiş bir insanım. Çevremde ve akrabalarımda engelli birey çok fazla. Yasemin burada çok mutlu. O mutlu oldukça biz daha fazla neler yapabiliriz onu düşünüyorum" dedi.

Görüntü Dökümü-------------Yasemin Bozkurt'un engelli rampası bulunan araca inerken ve binerken görüntüsü Yasemin Bozkurt ile annesi Kıymet Bozkurt'un okul önünde görüntüsü Yasemin Bozkurt'un okulda kendisine tahsis edilen odadan görüntüYasemin Bozkurt'un derste görüntüsüAnne Kıymet Bozkurt ile röportajYasemin Bozkurt ile röportajHüseyin Ercan Ermaş Mermer Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Gülbin Kılıç ile röportaj

Haber: Cavit AKGÜN - Kamera: Aykut KURT/ MUĞLA, DHA

============================

Türk salyangozu Fransız sofralarını süslüyor Aydın'ın Söke ilçesinde, Sedat Yaşa (67) tarafından 29 yıl önce kurulan fabrikada işlenip, ihraç edilen salyangozlar, Fransız sofralarını süslüyor. Yaşa, salyangoz ihracatı ile ülke ekonomisine yıllık 2 milyon lira katkı sağlıyor.Yenidoğan Mahallesi'ndeki, 22 dönüm arazi üzerine 8 dönümü kapalı olarak kurulan salyangoz fabrikası başta ilçe olmak üzere Aydın bölgesine ekonomik anlamda can veriyor. Yağan yağmurlar sonrası çıkan salyangozları toplayan vatandaşlar kilosu 6-7 liradan fabrikaya getirerek satıyor. Alınan salyangozlar ise pişirilip, temizlendikten sonra paketlenerek Fransa'ya ihraç ediliyor. Yıllık bin ton işleme kapasitesi olan fabrikada yaklaşık 300 ile 400 ton arasında salyangoz işleniyor. Yapılan ihracat ile ülke ekonomisine yıllık 2 milyon lira katkı sağlanıyor.  6 ay salyangoz işlenen fabrikada kalan diğer 6 ayda da mantar ve kurbağa bacağı üretimi yapılıyor.'BİZİM ONAYIMIZ OLMADAN SALYANGOZ ALMAZLAR'İşini severek yaptığını belirten fabrika sahibi Sedat Yaşa, şunları söyledi: "40 yıl önce salyangoz işine toplayarak başladık. 1990 yılında da buradaki fabrikayı kurduk. O yıldan beri Fransa ağırlıklı ihracata yönelik üretim yapıyoruz. Salyangoz haricinde kurbağa ve mantar işini de yapıyoruz ama temel işimiz salyangoz. Eski yıllarda burada 200 civarında işçi çalışıyordu. Şimdi şartlardan dolayı duruma göre 40 kadar işçi çalıştırıyoruz. Türkiye'de üretilen salyangozun yüzde 90'ı bizim elimizden geçerek, yurt dışına gidiyor. Yurt dışındaki müşterilerimiz, bizim onayımız olmadan kolay kolay salyangoz alımı yapmazlar. Salyangoz yılda iki defa 40'ar yumurta yapar. Salyangozda azalma yok ama insanlar eskisi gibi toplamıyorlar. İnsanlar köyden kente göç ederek daha rahat işleri seçiyorlar. Köylerde eskiden çocuklar toplar harçlıklarını çıkarırlardı. Bize gelen salyangozların euro üzerinden alımını yapıyoruz. Salyangozların kilosunu kalitesine göre 6 ile 7 lira arasında değişen fiyatlarla alıyoruz. Yıllık bin ton salyangoz işleme kapasitemiz var. Ancak yılda 300 ila 400 ton arasında salyangoz işleyerek satışımız oluyor." 'ETİ AYRI KABUĞU AYRI GİDİYOR'Gıda Mühendisi Gülizar Sarı ise, "Salyangozlar bize vatandaşlardan canlı olarak geliyor. 90 derece sıcakta 5 dakika pişirme yapıyoruz. Daha sonra eksi 4 derecede bekletiyor gün içinde işliyoruz. Kabuğu ve etini birbirinden ayırıyoruz. Daha sonra bağırsak bölümü ayrılıyor. Sadece eti kalınca temizliği yapılarak paketlenerek yurt dışına yolluyoruz. Salyangozun kabuklarını ayrı etini ayrı yolluyoruz. Gittiği yerde tekrar elden geçirilerek, yenecek hale getiriliyor. Günlük 500 kilo civarında işlem yapılıyor tabi bu kişi sayısına göre değişebiliyor" diye konuştu.

Görüntü Dökümü-------------Canlı ve işlenmiş salyangozlardan görüntüFabrika sahibi Sedat Yaşa ile röportajGıda Mühendisi Gülüzar Sarı ile röportaj

Haber - Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,

==========================

Plastik saklama kaplarındaki büyük tehlike İzmir Demokrasi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Reyhan İrkin, gıdaları saklamak için kullanılan plastik saklama kaplarının, sağlığa zararlı olduğunu açıkladı. Plastiğin içerisindeki maddelerin, endokrin sistemini bozucu kimyasallar barındırdığını söyleyen Prof. Dr. İrkin turşu, salça, yoğurt, sıvı, peynir gibi asitli gıdaların kesinlikle plastik kaplarda saklanmaması gerektiğini belirtti.Evlerde, genellikle birçok gıdayı saklamak için kullanılan plastik saklama kaplarının, sağlıksız olduğu ortaya çıktı. Demokrasi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Reyhan İrkin, plastikten yapılan saklama kaplarının içerisinde bazı kimyasalların bulunduğunu açıkladı. Plastiğin içerisinde bulunan maddelerin, endokrin sistemini bozucu kimyasallar barındırdığını söyleyen Prof. Dr, İrkin, bunun da nörolojik hasarlar, kalp damar hastalıkları hatta kansere kadar varan sonuçlar yaratabileceğini ifade etti. Saklama kaplarına konularak depolanacak besinlerin doğru seçilmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. İrkin, "Uygun besinleri bu kaplarda saklamazsak, kimyasallar bu ürün içerisinde çözünerek metabolizmamıza geçebilir. Daha sonrasında endokrin sistem bozulur. Bu da sağlık açısından zararlara yol açıyor" dedi. Asitli ürünler, turşu, salça, yoğurt, sıvı, peynir gibi gıdaların kesinlikle plastik kaplarda muhafaza edilmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. İrkin, yine saklanan ürünlerin uzun süre saklama kaplarında kalmaması gerektiğine dikkat çekti.'PLASTİKLERE DOĞRU BESİNLER KONULMALI'Prof. Dr. İrkin, salamura yaprak, zeytin gibi gıdaların genelde yumuşak plastiklerde saklandığına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer ürünleri plastiklerde uzun süre depolarsak, bu kaplarda bulunan kimyasallar, ürüne geçiyor. Bu geçişleri kolaylaştıran ürünler var. Su şişesine sıvı yağ koyarsanız, o zaman kutudaki kimyasallar çözünüyor ve sağlığa zarar veriyor. Mümkünse bu tür asitli ürünleri saklarken cam kaplar tercih edilmeli. Yine sıcak yiyecekleri plastik kaplarda kesinlikle depolamıyoruz. Salamura yapılıyor. Plastiklerin içlerine konuyor. Zeytinler de öyle. Bu tür gıdalar yumuşak plastiklerde saklanmamalı. Doğru besinleri plastik kaplarda saklamalıyız. Bazı kuru gıdalar olabilir. Örneğin bakliyat, kuru makarna plastiklerde saklanabilir. Yağ ve asit olmayan besinleri saklayabilirler."Bazı plastiklerin arka yüzünde kadeh ve kaşık ambleminin bulunduğunu, bunun o plastik için "Gıdayla teması uygundur" anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Reyhan İrkin, "Gıdayla teması uygun olan plastikler var. Ama uzun süre gıda saklandığında, ürünlere kimyasal geçiş sağlanıyor. Yine teflon tava ve tencerelerin altında polimer olarak plastik bulunuyor. O nedenle teflon tava veya tencereler çizilmiş ise bunları kullanmayın. Çünkü oradan da plastik migrasyon (kimyasal geçişi), ürünün içerisine geçiş yapmış oluyor. Cam malzemeler kullanabilir ama kapağına dikkat etmek gerekiyor. Örneğin bazı kadınlar evlerinde konserve yapıyor, cam şişe içerisine ürünü koyuyor ve kapağını kapatarak kavanozu ters çevirip saklıyor. Bu da çok sağlıklı değil. Sıcak ortamda, kapaktaki plastikten ürüne migrasyon geçmiş oluyor" dedi.

Görüntü Dökümü-------------Plastik kaplardan görüntüPlastik kaplardaki salça, yağ ve turşudan görüntüPlastik su kaplarından ve kullanılabilir olan plastiklerden görüntüDemokrasi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Reyhan İrkin ile röp.AnonsGenel ve detay görüntü

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

=============================

Koku apartmana yayınlınca öldüğü ortaya çıktı

Denizli'nin Merkezefendi ilçesinde, bir apartmanda yayılan keskin koku ihbarı üzerine daireye giden polis ekipleri, yalnız yaşayan 40 yaşındaki Halit Esen'in banyodaki cesedi ile karşılaştı. En az 10 gün önce düşerek öldüğü sanılan Esen'in evine ekipler, koku nedeniyle maske takarak girebildi.

Dün saat 23.00 sıralarında Karahasanlı Mahallesi'ndeki 800. Yıl Konutları'nda bir apartmandan polise keskin koku yayıldığı ihbarı yapıldı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Çilingir yardımıyla ve giren polis ekipleri, 5'inci kattaki daireye maske takarak girebildi. Evde yapılan aramada banyoda 40 yaşındaki Halit Esen'in cesedini buldu. Kokunun Esen'in en az 10 günlük olduğu sanılan cesedinden geldiği anlaşıldı. Yalnız yaşayan Esen'in banyoda düşerek öldüğü üzerinde durulduğu bildirildi. İşsiz olduğu öğrenilen Esen'in cesedi, polis ve savcının olay yerindeki incelemelerinin ardından maske takan itfaiye ekipleri tarafından evden çıkartıldı. Esen'in cesedi kesin ölüm nedeninin tespiti için otopsi yapılmak üzere Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.Polis, Esen'in ölümüyle ilgili soruşturma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ----------------Ölen Halit Esen'in opağıOlay yeri inceleme ekibinin maske takmasından görüntüEkiplerin apartmana girmesinden görüntüOlayın yaşandığı evden görüntüCesedin çıkarılmasından görüntü

Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,

========================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 3 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement