Konya Büyükşehir Stadyumu'nda bombalı eylem için keşif yapmışlar
DİYARBAKIR'ın Kocaköy ilçesi kırsalında etkisiz hale getirilen 2 kadın teröristin üzerinden çıkan dijital materyallerde, Konya Büyükşehir Belediyesi Stadyumu'nun maç günü çekilen keşif fotoğrafı ve görüntüler ele geçirildi. Soruşturma kapsamında Konya'da tutuklanan 4 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, "PKK/KCK terör örgütünün, Beşiktaş stadyumu çevresinde yapılan bombalı saldırıyı gerçekleştirilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, Konya Büyükşehir Belediyesi Stadyumu'nda görev alan güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirilecek eylem öncesi keşif çalışması yapıldığı anlaşılmaktadır" denildi.
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından 11 Ocak 2019 tarihinde Kocaköy ilçesi Suçıktı Mahallesi kırsalında güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonda, PKK'lı teröristler 'Zinarin Berxwedan' kod adlı Hacire Yılmaz ve 'Zilan Tolhildan' kod adlı Suzan Çelik etkisiz hale getirildi.
Teröristlerin üzerinde ele geçirilen dijital materyallerde Konya Büyükşehir Belediye Stadyumu ve stadyumun yakınındaki bir kafeye ait görüntüler tespit edildi. Jandarma, Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ile İstihbarat Şubesi ile irtibata geçerek, 30 Kasım 2018 tarihinde Atiker Konyaspor- Aytemiz Alanyaspor maçının olduğu gün keşif yapıldığını paylaştı. Keşfin, etkisiz hale getirilen 2 kadın teröristin bağlantılı olduğu kişiler tarafından yapıldığı bildirildi. Beyaz bir minibüsle stadın yanına gelen şüphelilerin, maç günü nedeniyle görev alan polislerin bulunduğu bölgelere ait fotoğraf ve videolar çektiği belirtildi.
MİNİBÜS TESPİT EDİLDİ
Bu bilgiler üzerine çalışma başlatan Konya polisi, keşif yapılırken kullanılan minibüsün Diyarbakır nüfusuna kayıtlı Mehmet G. (33) üzerine kayıtlı olduğunu belirledi. Polis, Mehmet G.'nin ekim ve kasım aylarında sık sık Diyarbakır'a gidip geldiğini saptadı. Stat etrafındaki keşfi ise terör örgütü PKK/KCK adına yine Diyarbakır nüfusuna kayıtlı olan Mehmet O. (39) ve Hakan T. (28) ile birlikte yaptıkları tespit edildi. Ocak ve Mart aylarında gözaltına alınan Mehmet G., Mehmet O, Hakan T. ile bunlarla bağlantılı olan Abdulmecit Ü. (63) yakalanıp, tutuklandı.
BEŞİKTAŞ STADINDAKİ SALDIRI ÖRNEK GÖSTERİLDİ
Şüpheliler hakkında Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan 29 sayfalık iddianame, Konya 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 2016 yılında İstanbul'da Beşiktaş Vodafone Park Stadı'nda polise yapılan bombalı saldırı örnek olarak gösterilen iddianame şu ifadelere yer verildi:
"10 Aralık 2016 tarihinde İstanbul Beşiktaş Vadofone Stadyumu çıkış kapısına yakın bir noktada çevik kuvvet otobüsü ve toma aracının yanında bir araçta ve Maçka Parkı yanında bir canlı bomba olmak üzere yapılan 2 ayrı saldırıda 39 polis ve 7 vatandaş şehit olmuş, 196 polis ve 41 vatandaş olmak üzere 237 kişi yaralandı. Ayrıca bu olaya benzer şekilde 17 Aralık 2016 tarihinde Kayseri'nin Talaş ilçesinde askeri servis aracına, 5 ocak 2017 tarihinde İzmir Adliyesi binasına yönelik bombalı araçla yapılan saldırıların benzer nitelikte olduğu, çok sayıda vatandaş ve güvenlik görevlisinin bulunduğu, güvenlik güçlerinin toplu hareket ettiği alanlara yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Terör örgütü mensuplarının üzerlerinden çıkan dijital materyallerin içerisinde Konya Büşükşehir Stadyumu çevresinde polis servis araçlarının park edildiği yerler, polislerin toplu olarak bulundukları yerlerin maç hitamına ilişkin olması ve PKK/KCK terör örgütünün Beşiktaş stadyumu çevresinde yapılan bombalı saldırı gerçekleştirilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, Konya Büyükşehir Belediye Stadyumu'nda görev alan güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirilecek eylem öncesi keşif çalışması yapıldığı anlaşılmaktadır."
'POLİS VE ASKERE YÖNELİK KEŞİF ÇALIŞMASI YAPTIM'
İddianamede tutuklanan Mehmet G.'nin de ifadesine yer verildi. 2013 yılından itibaren Konya'da inşaatlarda çalıştığını belirten Mehmet G., 2018 yılı içinde Diyarbakır Bağlar ilçesinde bulunan bacanağının yanına ziyarete gittiğini ve orada daha önceden tanımadığı 3 kişinin yanına gelerek PKK adına keşif yapmasını söylediklerini ileri sürdü. 3 kişinin dediklerini yapmazsa 3 çocuğunu kaçırıp öldüreceklerini söylediğini iddia eden Mehmet G., ifadesinde, "Çok korkmuştum ve polise gidip durumu anlattım. Aynı yıl içerisinde evime giderken tanımadığım 3 kişi, yine yanıma gelerek PKK'ya yardım etmem konusunda beni tehdit etti. 2018'in Ekim ayında tarlada gübre atarken ismini Abdulmecit Ü. olarak bildiğim kişi yanıma gelerek bana kendi evinde görüşmek istediğini söyledi. Eve gittiğimde orada daha önce hiç görmediğim iki kadın vardı. Giysileri normaldi ve üzerlerinde tabanca vardı. Bana kendilerini Derya ve Leyla olarak tanıttılar. Kendilerinin PKK'dan geldiklerini, PKK'nin mali sorumlusu 'Hakkı' isimli şahsın kendilerini gönderdiğini, 'Hakkı' isimli şahsın Konya ilinde eylem yapma talimatı verdiğini söyleyip benden Konya ilinden polis ve jandarma noktaları için keşif yapmamı istediler. Ben kabul etmedim, ancak çocuklarımı öldürmekle tehdit ettiler. Bende kabul etmek zorunda kaldım" diye konuştu.
MAÇ GÜNÜ VE VİDEO ÇEKMİŞ
Konya'da oynanan Atiker Konyaspor- Aytemiz Alanyaspor maçının olduğu gün stad çevresinde keşif çalışması yaptığını da anlatan Mehmet G., "Yanıma yeğenim Hakan T.'yi de alarak kiralık bir araçla Konya'ya gittim. Hakan'ın bu olaydan haberi yoktu. Daha sonra ona PKK adına keşif olayını anlatınca, Hakan bu olaya çok sevindi. Hakan PKK'ya sempati duyan birisiydi. Konya'ya geldikten sonra Hakan ile keşif yapmaya başladık. Konya İl Jandarma Komutanlığı etrafında keşif yapıp, birkaç fotoğraf çektik. Konyaspor stadının ve polislerin yoğun olarak bulunduğu bölgenin fotoğraflarını Hakan ile birlikte benim telefonuma çektik. Daha sonra çektiğimiz fotoğrafları karşılaştırdık. Eylem için en iyi yerin Konyaspor stadı ve polislerin maç çıkışı toplanma yeri olarak Hakan ile birlikte karar verdik" dedi.
Mehmet G. keşif çalışmasının ardından Diyarbakır'a dönerek çektiğin görüntüleri teslim ettiğini ifade etti.
BAHAR AYLARINDA EYLEM PLANLIYORLARMIŞ
Mehmet G., keşif fotoğraflarını teslim ettikten sonra iki kadının, eylem için Konya'ya geldiklerinde evinde kalacaklarını söylediklerini, evde 20 kişi kaldığını belirtmesi üzerine günlük kiralık ev tutmasını istediklerini söyledi. Eylemin bahar ayında yapılmasının planlandığını anlatan Mehmet G., "Kadınlar, beni daha sonra arayacaklarını, eylem planının yaptıktan sonra eylem için kullanılacak malzemeyi, yani 2 adet Kalaşnikof ya da bombayı benimle Konya'ya göndereceklerini, eylemi 2019 yılının bahar aylarında yapacaklarını söylediler. Bu malzemeleri bana gönderdiklerinde, saklayıp saklayamayacağımı sordular. Ben de malzemeleri inşaatlarda saklayabileceğimi söyledim. Diyarbakır'da beklemeye başladım.12 Ocak tarihinde 2 PKK'lı kadın teröristtin öldürüldüğünü duydum. Ben de Leyla ve Derya olabileceğini düşündüm. O sırada yanıma Abdulmecit geldi ve hafıza kartına verdiğim 2 PKKlı kadının çatışmada öldüğünü söyleyip, bu olaydan kimseye bahsetmemem gerektiğini söyledi" şeklinde konuştu.
HABERİM BİLE YOK
Mehmet G. ile birlikte stat çevresinde keşif yaptığı ileri sürülen Hakan T. ise hakkındaki suçlamaları reddetti. 2017 yılında terör suçundan gözaltına alındığını; ancak tutuklanmadığını belirten Hakan T., ifadesinde, kardeşinin 2011 yılından beri PKK terör örgütü içerisinde olduğunu söyledi. Mehmet G. ile birlikte Konya'ya geldiklerini ifade eden Hakan T., "Mehmet bizi Konyaspor stadının yanında bir kafeye götürdü. Kafeden kalktığımızda maç bitmiş herkes dağılıyordu. Mehmet telefonu eline aldı ve stada doğru çevirdi. Ancak fotoğraf çekip çekmediğini bilmiyorum. Ben Mehmet istedi diye Konya'ya geldim. Başka bir amaç için gelmedim. Ben keşif yapmadım. Mehmet'in elinde sürekli telefon vardı, canlı yayın yapıyordu" diye konuştu.
Mehmet G.'nin İl Jandarma Komutanlığı'nın da keşfini yapıp, yapmadığını bilmediğini ileri süren Hakan T., " Mehmet'in güvenlik güçlerine yönelik eylem keşfi yaptığı konusunda hiçbir bilgim yok" dedi.
Şüphelilerden Mehmet O. ve Abdulmecit Ü. da suçlamaları kabul etmedi.
Şüpheliler, 'PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suretiyle silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan hakim karşısına çıkacak.
Görüntü Dökümü
----------
Konya Büyükşehir Belediye Stadı çevresinden detay
Statta görevli polislerden detay
Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA))
==================
İnci kefali için av yasağı başlıyor
Van Gölü'nün tuzlu ve sodalı suyunda yaşayabilen ve nesli koruma altında olan inci kefalinin üreme dönemi nedeniyle 15 Nisan- 15 Temmuz tarihleri arası uygulanan av yasağı başlıyor. Havaların halen ısınmaması nedeniyle bu yıl göçün geç olacağını belirten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, koruma çalışmalarının her geçen yıl daha da iyi olduğunu, gelişen teknoloji ile artık İnsansız Hava Araçlarıyla (İHA) takip edilmesi gerektiğini söyledi.
Bölgenin önemli değerlerinden olan ve Alaska'daki somon balıkları gibi akıntının tersine yüzerek zaman zaman uçarcasına derelere akın eden inci kefali için av yasağı başlıyor. Van Gölü Havzası'nda yaklaşık 14 bin kişinin ekmek kapısı olan inci kefalleri için balıkçılar son kes ağlarını çekti ve 90 gün boyunca Van Gölü'nde inci kefali avlayamayacak. Balıklarda bu süre içinde üremek için zorlu göç yolculuğunu gerçekleştirmek için gölün tuzlu ve sodalı sularından çıkıp tatlı sulara akın edecek. Balıklar aynı zamanda bölgenin turizmine de katkı sunuyor. Göç sırasında boylarını aşan engelleri adeta uçarcasına aşan balıklar, görsel şölen sunuyor. Her yıl balıkların uçarak göçünün izlenebildiği Erciş İlçesi'ndeki Deliçay bölgesinde İnci kefali Festivali düzenleniyor.
Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, Van Gölü'nün, 3712 kilometre yüzey alanı ve Marmara Denizi'nin üçte biri büyüklüğüyle devasa bir eko sistem olduğunu belirterek, "İnci kefali yaşamını gölde sürdürmesine rağmen her yıl Nisan ve Temmuz ayları geldiğinde üremek için Van Gölü etrafında bulunan akarsulara göç ediyor. ve bu dönemde kaçak avcıların yoğun bir şekilde hedefi haline geliyor. Bu dönemdeki kaçak avcılığı önlememiz Van Gölü'nden geçimini sağlayan 14 bin insanın aslında evine götüreceği ekmeği korumamız demektir. Van Gölü Havzası'nda inci kefali demek, okullarda okuyan çocuklar demek, evine ekmek götüren insan demek" dedi.
HAVALAR ISINMAYINCA GÖÇDE GEÇ BAŞLAYACAK
Bu yıl inci kefallerinin göçünün geçen yıla oranla daha geç başlayacağını da belirten Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, "Havalar geçen yıl daha sıcaktı. Bu yıl daha soğuk bir mevsim geçirdik. Dolayısıyla göçün 5-10 gün daha geç başlamasını bekliyoruz. Üreme dönemindeki her bir balık, ortalama 10 bin yumurta taşıyor. Bir balığı avladığınızda aslında yüzlerce balığı katletmiş oluyorsunuz. Üreme her canlının en kutsal hakkıdır. Eğer balık üreyemezse neslinin devamını getiremez. Bu balığı da koruyamazsak etrafımızda binlerce işsiz insan görürüz" dedi.
Geçen yıl çok başarılı bir koruma çalışma dönemi geçirdiklerini ve 2017 yılında yakalanan balık miktarının 2018 yılına göre dörtte bir oranında azaldığını anlatan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, bu yıl inci kefali koruma çalışmaları için yapılan koordinasyon toplantısında alınacak tedbirlerin detaylı görüşüldüğünü söyledi. Kaçak avcılığı önlemek amacıyla jandarma ve ilgili kurumların nöbet başında olacağını belirten Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, hedeflerinin balık avlanmadan canlı bir şekilde korumak olduğunu söyledi. Bu yıl 3-4 basamaklı bir koruma çalışması yürütüleceğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, "Öncelikle balığı gölde yakalatmayacağız. Eğer balık gölde yakalandıysa karayoluyla taşıtmayacağız. Eğer taşıtıp merkezlere girdiyse satışını engelleyeceğiz. Satılırsa alan insanları engelleyeceğiz" dedi.
600 BİN YILDIR VAN GÖLÜ'NDE YAŞIYOR
İnci kefalinin Van Gölü'nde 600 bin yıldır varlığını sürdürdüğünü belirten Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, "600 bin yıldır buradan geçen uygarlıklar hiçbirisi bu balığı yok etmedi. Bu yüzden her bir birey olarak üzerimize büyük sorumluluk düşüyor. 15 Nisan- 15 Temmuz arasında inci kefali satanları görürseniz hemen ilgili kurumları arayalım. Çünkü inci kefali buranın asıl sahibi ve 600 bin yıldır bu bölgede. Bizler ise insan ömrünün el verdiği ölçüde yaşamımızı sürdürüyoruz. Bu koruma çalışmalarını bu senede yine istikrarlı bir şekilde sürdürürsek Van merkezde içinde binlerce balığın zıpladığı şehir göreceğiz. Dünyada bunun ikinci bir örneği yok" diye konuştu.
KORUMA ÇALIŞMALARINDA HAVADAN TAKİP DÖNEMİ
Van Gölü'ndeki inci kefalinin üreme dönemindeki koruma çalışmalarına yenilikler getirilmesi gerektiğini de belirten Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş şöyle konuştu:
"Van Gölü'ne inci kefali için koruma çalışmalarında yenilikler getirmemiz lazım. Son 3 senedir drone uygulaması özellikle Muradiye İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yapılıyor ve çok başarılı bir şekilde uygulanıyor. Artık arzu ediyoruz ki inci kefalini gölde ve karada koruduğumuz gibi havadan da takip edelim. Artık İnsansız Hava Araçlarının (İHA) değişik alanlarda kullanıldığını görüyoruz. İnci kefali koruma çalışmaları İHA'ların doğal kaynakların korunmasında çok güzel bir örnek teşkil edebilir. Teknoloji ile birlikte yüzlerce insanın yapamayacağı işi tek bir İHA'nın yapması mümkün."
15 yıldır Van Gölü'nde balıkçılık yapan Ümit Teran ise balığın yok olmaması için balığa üreme döneminde sahip çıkılması gerektiğini belirterek, "Biz geçimimizi bu balıktan sağlıyoruz. Bizim balığa sahip çıkmamız gerekiyor. Son ağlarımızı attık. Artık 3 boyunca av yasağı var. Bu yasağa uymamız gerekiyor. Bu balık biterse artık geri dönüşü yok. Herkesin bu balığı koruması lazım. Çünkü bu balık binlerce kişinin ekmek kapısı" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
---------------
-Balıkçı teknesi
-Balıkçılar ağlarını Van Gölüne atarken
-Balık avlarken
-DHA Muhabirinin anonsu
-Balıkçıların ağları
-Muhabirin ikinci anonsu
-YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş ile röportaj
-Van Gölü'nde dürbünce gözetleme yapan Akkuş
-Van Gölü'den genel görüntü
-Ümit Teran isimli balıkçı ile röportaj
-Balıkları kovalara dolduran balıkçılar
-Detaylar
-Balıkçıların tekne ile dönüş yolculuğu
Haber-Kamera: Behçet DALMAZ- Gülay KUYUCU/VAN, -
==================
Farklı milletlerden 41 kadın, kız çocukları için türkü söyleyecek
Antalya'da, Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Sümer Ezgü Sanat Akademisi'nin ortaklaşa yürüttüğü 'Eğitimli Kızlar, Umutlu Yarınlar' projesi için bir araya gelen farklı milletlerden 41 kadın, TEV Dünya Kadınlar Korosu'nu oluşturdu. Koro, ilk konserini 26 Nisan'da kız çocukları yararına verecek.
TEV Antalya Şube Başkanı Arzu Aslan Kartal, geçen yıl Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü ile birlikte kız öğrenciler için çok güzel bir projeye imza attıklarını, bu yıl bu projeyi geliştirmek adına uluslararası bir koro oluşturmak üzere çalışma yürüttüklerini belirtti. Kartal, 6 ay kadar önce Antalya'daki büyükelçilik, başkonsolosluk, konsolosluk ve fahri konsolosluklarla iletişime geçtiklerini, TEV Dünya Kadınlar Korosu'nun oluşum aşamasında resmi kurumlardan büyük destek gördüklerini söyledi.
'TÜRKÜLERİMİZİ ÖĞRENDİLER'
Antalya'nın bir turizm kenti olduğunu ve Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı olduğunu ifade eden Arzu Aslan Kartal, "Yurt dışından gelen ve Antalya'da yaşayan pek çok kadınımız var. Biz de dedik ki; 'Neden bir Dünya Kadınlar Korosu oluşturmayalım?' Bununla ilgili 6 ay kadar önce Antalya'da yaşayan kadınlarımızın resmi kurumlarıyla görüşmelere başladık ve sonuç aldık. Farklı milletlerden 41 kadın, Sümer Ezgü hocamızın desteği, özverisi ve emeğiyle Türk kültürünü, türkülerimizi öğrenmeye başladı. Diğer taraftan bizim ana halk dansımız olan Zeybek oyununu da öğrendiler. Aslında bir ortak kültür oluşturmuş olduk. 26 Nisan'da yapacağımız gecemizle beraber hazırlıklarımızı tüm sanatseverlere göstermiş olacağız" açıklamasında bulundu.
'KADINLARDAN DÜNYAYA BARIŞ MESAJI'
Bu önemli projede yer almaktan çok mutlu ve heyecanlı olduğunu belirten Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü ise, "TEV geçen sene bize bir proje getirmişti, 'Kız çocuklarının okuması için bir proje yapmak istiyoruz, bize yardımcı olur musunuz?' diye. Biz de bir koro, halk oyunları ekibi oluşturduk. Onların burslu öğrencilerinden de bir ekip oluşturduk. Geçen sene unutulmaz bir konser verdik. Bu sene biraz daha gelişti, uluslararası bir koro kuruldu. Burada Guatemala, Japonya, Finlandiya, Lübnan, Azerbaycan, Almanya, Polonya, İsveç ve pek çok milletten kadınımız var. Böylesine güzel, renkli bir koro. Bu koro, bir barış korosu aslında. Dünyaya, kadınlarımızın verdiği bir barış mesajı bu. Birlikte yaşamak çok güzel ve eğitim çok değerli. Eğitim arttıkça yaşam daha güzel olacak, kötülükler kalmayacak ortada. Biz bunu sanat yoluyla yapıyoruz burada" diye konuştu.
'KIZ ÇOCUKLARI İÇİN BURADAYIZ'
Davet üzerine TEV Dünya Kadınlar Korosu'na katıldığını, bu koroda yer almaktan çok mutlu olduğunu söyleyen Polonyalı İrina Yalçın, "Bu koro sayesinde farklı ülkelerden birçok güzel insanla tanıştım. En önemlisi Sümer Ezgü gibi değerli bir hoca ile tanıştım. 'Havada Bulut Yok' ve 'Yar Saçların Lüle Lüle' gibi türküleri öğrendim. Bu türküleri söylerken çok mutlu oluyorum. Kız çocuklarına yardım etmek için geldik hepimiz, umarız güzel bir konser vereceğiz 26 Nisan'da" dedi.
Görüntü Dökümü
-------------
Korodaki farklı milletlerden kadınların Zeybek oynama görüntüsü
Halk dansları eğitmeninden röportaj
Sümer Ezgü'den koroya nefes egzersizi
Sümer Ezgü ve koronun müzik dinletisi
Sümer Ezgü röportaj
Türk Eğitim Vakfı (TEV) Antalya Şube Başkanı Arzu Aslan Kartal'dan röportaj
Polonyalı korist İrina Yalçın'dan röportaj ve türkü performansı
Japon koristten röportaj
544 MB/// 04.31ö
Haber-Kamera: Berkay KUNT/ANTALYA,
=====================
Sosyal Kooperatifler Eğitim ve Tanıtım Treni Malatya'da
Ticaret Bakanlığı tarafından kooperatiflerle ilgili farkındalığın oluşturulması amacıyla yürütülen proje kapsamında hazırlanan Sosyal Kooperatifler Eğitim ve Tanıtım Treni Malatya'ya geldi.
Yurtta kooperatifçiliğin öneminin anlatılması ve kooperatiflerle ilgili farkındalığın oluşturulması amacıyla Ticaret Bakanlığı tarafından 'Sosyal Kooperatifçilik Tanıtım, Eğitim, Geliştirme ve Uygulama Projesi' geliştirildi. Proje kapsamında hazırlanan 'Sosyal Kooperatifler Eğitim ve Tanıtım Treni bugün sabah 9.30'da Malatya'ya geldi. Sosyal Kooperatifler Eğitim ve Tanıtım Treni, Tren Garı'nda halk oyunları eşliğinde karşılandı. Karşılamaya; Vali Yardımcısı Mustafa Şahin, Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdür Yardımcısı Özgür Arzik, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Malatya Bölge Birliği Başkanı İsmet Bayram, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi Malatya Başkanı Ali Evren, Demiryolu Sevenler ve Gönüllüleri Yardımlaşma Derneği ve Sandığı Genel Başkanı Nurettin Öndeş, STK temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Burada konuşan Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdür Yardımcısı Özgür Arzik, tren hakkında bilgi vererek, katılanlara teşekkür etti.
Konuşmaların ardından tren içinde bulunan stantlar gezildi. Sivas'ın ardından Malatya'ya gelen Sosyal Kooperatifler Eğitim ve Tanıtım Treni Gaziantep, Hatay ve Adana'ya da uğrayacak.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------------
Trenden görüntüler
Katılanlar
Özgür Arzik'in konuşması
Standların gezilmesi
Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 234 MB
Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA-DHA)
==================
Kedisi 'Ceylan'ın kaçırıldığını iddia etti
Adana'da 13 yıldır sokakta beslediği kedisi Ceylan'ın, bir kafenin çalışanları tarafından 1,5 ay önce kaçırılarak başka bir bölgeye bırakıldığını öne süren Güler Yalçın (64), Ceylan'ı bulanlara ödül vereceğini söyledi.
Emekli istatistikçi Güler Yalçın, 20 yıldır Çukurova ilçesindeki Güzelyalı Mahallesi'nde sokak hayvanlarını beslediğini söyledi. Turgut Özal Bulvarı'nda 13 yıldır beslediği Ceylan'ın bir kafe ve bijuteride kendisine ayrılan bölümlerde zaman geçirdiğini kaydeden Yalçın, Ceylan'ın birkaç sefer başka bir kafeye gitmesi nedeniyle kafe çalışanlarının rahatsız olduğunu söyledi.
1.5 aydır kedisinin kayıp olduğunu aktaran Yalçın, "Ceylan mahallemizin maskotu ve sevilen bir hayvandı. Burada bir kafe ve bijuteride büyüdü, ona özel yataklar yapıldı ama gittiği başka bir kafenin çalışanları tarafından bir gece Şehir Hastanesi çevresine atıldığını öğrendik. Daha sonra etrafa fotoğraflı ilanları yapıştırdığımız zaman bize o kafedeki çalışan tarafından atıldığı söylendi ve ismi verildi. Çok aradık ama bulamadık. Çevredeki birçok işletme güvenlik kameralarını bize verdi ama o kafe vermedi. Üretim yaptıklarını, müşterilerin rahatsız olduğunu söylediler. Hayvanların kafeden içeriye girmemesi için alınan önlemler bellidir, atmak neden?" dedi.
"İNSANLIĞIMDAN UTANDIM"
Hayvanları yok etme sisteminin insanlıkla bağdaşmadığını savunan Güler Yalçın şunları söyledi:
"Ben böyle şeyleri okuduğumda, duyduğumda, yaşadığımda insanlığımdan utanıyorum. İnsan olan bunu yapmaz ve ben başkalarının adına kendimden utanıyorum. Kedimizin bulunması için belirli bir miktar ödül koyduk ama ismini koymak istemiyoruz. Çünkü ismini koyunca daha önce hayvan severlerden bir takım sorunlar duyduk. Pazarlığa girdiklerini duyduk. Onun için isim koymuyoruz, isim koymadan belirli bir miktar ödülümüz var."
Görüntü Dökümü
------------
Güler Yalçın'ın kedileri beslemesi
Ceylan'ın zaman zaman uğrayıp beslendiği kafe ve bijuteri
Ceylan'ın fotoğrafının yer aldığı arama ilanı
Güler Yalçın ile röportaj
Ceylan'ın kaybolmadan önce çekilmiş görüntüleri
SÜRE: 5' 59 " BOYUT: 633MB
Haber-Kamera: Nuri PİR/ADANA,
========================
Bursa'da cezaevindeki ölüm davasında 'müdürlerin ihmali var' iddiası
Bursa'da, annesi Mazez Bakıryapan'ı (67) 243 yerinden bıçaklayarak öldüren Selçuk Bakıryapan'ı (43) tutuklu bulunduğu cezaevindeki koğuşunda döverek öldürdüğü öne sürülen 5'i tutuklu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan İbrahim Çapur, Selçuk Bakıryapan'ın ölümünde, cezaevinin 1'inci ve 2'nci müdürünün ihmallerinin bulunduğunu söyledi.
Annesi Mazez Bakıryapan'ı 19 Ocak 2016'da, 243 yerinden bıçaklayarak, öldüren Selçuk Bakıryapan, olay sonrası gözaltına alınıp, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'kasten adam öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Bakıryapan'a, daha sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi'nden 'şizofreni' raporu verildi. Mahkeme heyeti, ceza ehliyeti olmadığı gerekçesiyle 15 Kasım 2016 tarihli duruşmada, Selçuk Bakıryapan'ın yüksek güvenlikli sağlık kurumunda tutuklu olarak tedavi edilmesini kararlaştırdı.
Tedavi için hastaneye gönderilmek üzere Bursa E Tipi Cezaevi B-12 koğuşunda bekletilen Bakıryapan, 12 Haziran 2018'de, sabah sayımı için gelen infaz koruma memurları seslenince yanıt vermedi. Haber verilmesiyle gelen revir görevlilerinin yaptığı kontrol sonrası baygın bulunan Bakıryapan, ambulansla Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Selçuk Bakıryapan, yoğun bakım servisindeki 22 günlük tedavisinin ardından 3 Temmuz 2018'de hayatını kaybetti. Ölü muayenesi, otopsi işlemi ve hastane evrakı İstanbul Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi'ne gönderildi. Burada inceleme yapıldıktan sonra hazırlanan raporda, 'Genel beden travmasına bağlı çoklu kot kırıkları ile birlikte iç organ yaralanması ve bundan meydana gelen iç kanama, beyin kanaması, yumuşak doku içi kanama ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü anlaşılmıştır' denildi.
Olayın ardından soruşturma başlatan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nca alınan ifadelerin ardından 5'i tutuklu 7 sanık hakkında iddianame hazırlandı. İddianamenin ardından açılan dava, Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Haklarında 'kasten adam öldürme' suçundan ömür boyu hapis cezası istenen sanıklar Hakan Güner (18), İbrahim Çapur (33), Muhammed Mardinli (20), Savaş Madak (23), Ünal Kapancığil (34) ile tutuksuz sanıklardan Uğur Açma (44) ve Öztürk Türk'ün (30) yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar, Burhaniye ve Bandırma cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Öztürk Türk'ün yer almadığı duruşmaya, Uğur Açma ve sanık avukatları ile Selçuk Bakıryapan'ın kız kardeşi Saniye Durmaz ve avukatı Furkan Yıldırım katıldı. Cumhuriyet savcısı, 'kasten adam öldürme' suçundan dava açıldığını; ancak suç vasfının 'adam yaralama sonucu ölüme sebebiyet vermek' olarak değişebileceğini söyledi.
'SELÇUK'UN KOĞUŞTA DARBEDİLMESİNE GÖZ YUMDULAR'
Ek savunma hakları verilen sanıklardan, Bandırma Cezaevi'nden SEGBİS ile bağlanan İbrahim Çapur, "Hakim bey, olayın aydınlatılmasını istiyorum. Koğuşun üst katına Selçuk'u, Muhammet ile Hakan'a karşı yaptığı cinsel anlamlı hareketler nedeniyle konuşmak amacıyla çağırdım. Ölen Selçuk Bakıryapan'a kesinlikle vurmadım; ancak cezaevinin 1'inci ve 2'nci müdürü, ölen Selçuk Bakıryapan'ı başka koğuşlardaki yaşadığı olaylar ve sağlık sorunları nedeniyle bizim koğuşa koydular. Bizim koğuşta da sorunlar yaşamasına rağmen buradan almadılar. Selçuk'un koğuşta darbedilmesine göz yummuşlardır" dedi.
Selçuk Bakıryapan'a ayağındaki botla tekme attığı iddiasıyla suçlanan Ünal Kapancıgil de suçlamaları kabul etmeyerek, SEGBİS ile değil bizzat mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini söyledi. Diğer sanıklar ile duruşmada hazır bulunan Uğur Açma ise üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Şikayetçi Saniye Durmaz da ağabeyi Selçuk Bakıryapan'ın ölümüne neden olan kişilerin cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, Hakan Güner, İbrahim Çapur, Muhammed Mardinli, Savaş Madak ve Ünal Kapancığil'in tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı eksik evrakın tamamlanması için erteledi.
Haber: Halil ÖZÇOBAN/BURSA, -
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni -5 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?