Koronavirüs nedeniyle ithal gübre ve zirai ilaç fiyatları arttı
KORONAVİRÜS salgınına rağmen Çukurova'da tarımsal üretim sürüyor. Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, "Dövizdeki yaşanan hareketlilik nedeniyle gübre ve zirai ilaçlarda yüzde 20 ile yüzde 35 civarında bir fiyat artışı söz konusu" dedi.
Türkiye'nin en önemli tarım bölgelerinden Çukurova'da üretim, yeni tip koronavirüs salgınına rağmen tüm hızıyla devam ediyor. Nisan ayında soğan ve patates hasadına hazırlanan çiftçiler, yazlık mısır ekimini de sürdürüyor. Salgın nedeniyle döviz kurlarında yaşanan dalgalanma, ithal gübre ve zirai ilaçların da fiyatlarının yükselmesine neden oldu.
TARIMSAL ÜRETİMİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ İÇİN KOMİSYON KURULDUAdana'da tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve sorunlara çözüm üretmek amacıyla Adana Valisi Mahmut Demirtaş'ın başkanlığında Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Adana Çiftçiler Birliği, ziraat odaları, Adana Ziraat Mühendisleri Odası, Adana Veteriner Hekimler Odası'nın katılımıyla bir komisyon oluşturuldu. Komisyonun çalışmalarıyla ilgili bilgiler aktaran Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, salgının kırsalda yayılmasının hem üretimi hem de gıda güvenliğini tehlikeye düşüreceğinden önceliklerinin mevsimlik işçiler ve çiftçilerin sağlığı olduğunu söyledi.
GÜBRE VE İLAÇ FİYATLARI ARTTITarımsal girdi olmadan üretimin olmayacağını ve bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan çiftçilere destek olmasını beklediklerini kaydeden Doğru, "Dövizdeki yaşanan hareketlenme nedeniyle gübre ve zirai ilaçlarda yüzde 20 ile yüzde 35 civarında bir fiyat artışı söz konusu. Bir ay önce en çok kullanılan gübrelerden ürenin fiyatı 1.65 liradan 2.20 liraya, amonyum sülfatın fiyatı 98 kuruştan, 1.30 liraya yükseldi. Zirai ot mücadelesinde yaygın olarak kullanılan bir ilacın fiyatı ise 15 liradan 20 liraya kadar çıktı" diye konuştu.
'KREDİ İÇİN BAKANLIKLARIMIZDAN YARDIM BEKLİYORUZ'Girdi maliyetlerinin çiftçilerin finansal gücünü zayıflatacağını, üretimin krediyle devam ettiğini belirten Doğru, fırsatçılık yapan ithalatçılara ve stokçulara müdahale edilmesi gerektiğini kaydederek şunları söyledi: "Kamu bankalarının ve tarım kredi kooperatiflerinin mevcut kredi baremlerinin yüzde 25 civarında artırılıp, ödemelerinde aksaması olmayan çiftçilere dahil kredi ek limiti tanınmasını istiyoruz. Kredi Garanti Fonu'ndan kullandırılan krediler, çiftçimize kullandırılmıyor. Bu kredilerin çiftçimize de açılmasını istiyoruz."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru ile röp.Genel ve detaylar
Haber-Kamera: Rüşan Anıl ATAR-Eser PAZARBAŞI/ ADANA,
Haber Kodu : 200403032==============================
Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ: Koronavirüs aşısı en erken yıl sonunda hazır olur TÜBİTAK tarafından koronavirüse yönelik aşı geliştirilmesi için kurulan 'İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi' projesinde görevli olan Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, aşı çalışmalarında en erken yıl sonunda sonuca ulaşılabileceğini belirterek, önemli uyarıda bulundu. Yeşilbağ, "Eğer hiçbir şekilde sınırlandırma yapamazsanız milyonlarca insan etkilenebilir ve milyonlarca insan ölebilir ama sınırlandırmaları ne kadar sıkılaştırırsanız o zaman etkilenen insan sayısı o kadar azalacaktır" dedi.
Çin'de ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan koronavirüse karşı tüm ülkeler sıkı tedbirler alırken birçok ülke de aşı geliştirmesi için çalışmalarına başladı. Türkiye'de de TÜBİTAK tarafından koronavirüse yönelik aşı geliştirilmesi için 'İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi' projesi oluşturuldu. Proje kapsamında oluşturulan konsorsiyumda Bursa Uludağ Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Veteriner fakültesi öğretim üyeleri çalışmalarını sürdürüyor.
'ÇOK HIZLI GELİŞTİĞİ ZAMAN SAĞLIK SİSTEMİNİ FELÇ EDEBİLİYOR'Konsorsiyumda bulunan Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ ise salgınla mücadelede yapılması gerekenler kapsamında bilgiler verdi. Salgının hızlı yayılmasının, virüsle mücadelede zorlaştıran faktörlerden bir tanesi olduğunu ifade eden Yeşilbağ, mevcut verilerin ele alındığında hastalığın ne zaman sonlanacağıyla ilgili birtakım öngörüler ortaya koymanın zor olduğunu söyledi. Yeşilbağ, "Ama bizim epidemiyoloji olarak hesaplayabildiğimiz şöyle bir durum var. Muhtemelen toplumun yüzde 65 ile 75'i bu virüsle tanıştıktan sonra salgının kendiliğinden gerileme veya durma noktasına geleceğini tahmin ediyoruz. Bu sürecin ne kadar hızlı olacağı ve ne kadar zamana yayılacağı çok önemli. Çünkü çok hızlı geliştiği zaman sağlık sistemini felç edebiliyor. Bu da asıl kayıpların nedenini oluşturan faktör" dedi.
'HASTALIĞI YÜZDE 100 ORANINDA TEDAVİ EDEN İLAÇ TESPİT EDİLEMEDİ'Hastalıkla nasıl mücadele edileceği konusunda da bilgiler veren Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, "Burada iki noktaya değinmek lazım. Birincisi biyogüvenlik tedbirleri. Yani bizim sosyal mesafeyi koruyabilmemiz. Aynı zamanda el hijyeni başta olmak üzere bireysel hijyene uymamız gerekiyor. İkinci nokta ile medikal uygulamalardır. Medikal uygulamaların da çeşitli şekillerde yapıldığını görüyoruz. İlaç tedavisi, plazma tedavisi ve aşı uygulamaları. İlaç tedavisi ile ilgili olarak bu virüsü yüzde 100 oranında tedavi eden bir ilaç henüz tam olarak tespit edilemedi. Ancak bazı ilaçlarda laboratuvar ortamında umut veren gelişmeler teyit edildi. Klinik olarak da belirli başarılar sağlandı. Plazma tedavisi ise kabaca, hastalığı geçiren ve iyileşen insanlardan kanın plazma kısmı yani sıvı kısmı ayrıldıktan sonra kritik durumda olan bu hastalara bu plazmanın verilmesi yoluyla tedavi edilmesidir. Bu şu an en reel yaklaşımlardan birisi ama riskleri de beraberinde taşıdığını biliyoruz. Üçüncü olarak da aşı uygulamaları geliyor. Tüm dünyada çok değişik aşı çalışmaları var. Bu aşılarda özellikle pandemi durumlarında uygulanacak en reel yöntem. Bu hastalardan alınan virüsün çoğaltılması, değişik kimyasal yöntemlerle öldürülmesi sonra belirli bir formulasyonla sağlıklı bireylere aşı olarak kullanılması" diye konuştu.
AŞININ, EN ERKEN BU YILIN SONUNDA ÜRETİLMESİ ÖN GÖRÜLÜYORAşının ne zaman kullanıma hazır olacağı şeklinde soruların çok sık sorulan sorulardan biri olduğunu ifade eden Yeşilbağ, "Aşı çalışmalarındaki birinci kriter aşının güvenilirliğidir. Yani kullanılacağı insanlar için zararsız olması gerekiyor. Aksi takdirde koruma sağlayalım derken istenmeyen birtakım etkenler doğurmuş olursunuz. Böyle ölüm oranı çok düşük olan bir hastalık için zararsızlığı henüz gösterilmemiş bir aşının kullanıma konulması söz konusu olamaz. Dolayısıyla birkaç ayda bir aşının geliştirileceğini kullanıma alınacağını beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Ama zannediyorum önümüzdeki bir yıl içerisinde veya bu yılın sonuna doğru aşı ile ilgili somut gelişmelerin sahaya indiğini görebileceğiz" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYEDE AŞI ÇALIŞMALARIMIZ HIZLI ŞEKİLDE DEVAM EDECEK'Türkiye'de salgının başlamasından itibaren bu konudaki aksiyonların devreye alınmaya başlandığını söyleyen Prof.Dr. Yeşilbağ, "Özellikle TÜBİTAK inisiyatifinde bir platform oluşturuldu. Mücadele yöntemlerinin tamamını kapsayacak bir çalışma pratiği oluşturuldu. Yani hem ilaç hem plazma tedavisi hem de aşı geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar başlatıldı. 14 proje şu anda devreye alındı. Dolayısıyla Türkiye'de aşı geliştirme ile ilgili çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam edecek. Viroloji uzmanları tarafından virüsü üreterek yapılması gereken çalışmalar olduğu için bizler de katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu proje bir konsorsiyum şeklinde yürütülüyor. 3 üniversite bu çalışmanın içerisinde, bir de kamu enstitüsü var. Kamu enstitüsü laboratuvar ortamının bulunduğu bir kurum. İstanbul'da yer alıyor. Bursa Uludağ Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Veteriner fakültesi öğretim üyeleri bu projede yer alıyorlar. Bu şekilde koordinasyon şeklinde çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'DE VAKA ÖLÜM ORANI YÜZDE 1,5 CİVARINDA'Koronavirüse karşı sıkı tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizen Yeşilbağ, "Bununla ilgili çok önemli örneklerimiz var. Mesela Çin'de hastalığın nasıl yönetildiğini gördük. Çok katı tedbirler alındı. Dünya genelinde bu tedbirlerin uygun olmadığı, halkın üstünde çok baskı oluşturduğu yönünde görüşler oldu. Fakat Çin şöyle bir yol izledi. Yaklaşık 6 ile 8 hafta arasında hastalık pik seviyeye ulaştı. Daha sonra yaklaşık 12 ile 14 hafta sonra tamamen kontrol altına alınmış oldu. Dolayısıyla çok sıkı biyogüvenlik ve karantina uygulamaları bu hastalığın önünü kesen faktörlerden birisi. Çin'de vaka ölüm oranı yüzde 4 oldu. Kötü bir örnek İtalya'da yaşandı. İtalya biraz daha hazırlıksız yakalandı. Karantina uygulamalarını hem geç başlattı hem de yetersiz birtakım uygulamalar oldu. Bugün İtalya'da gördüğümüz vaka ölüm oranı yüzde 9,2 civarında seyrediyor. Yani iki ülkeyi kıyasladığımızda buradaki temel uygulamanın karantina olduğunu ve sosyal izolasyon sosyal mesafe olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ülkemizde vaka ölüm oranı şu anda yüzde 1,5 civarında. Türkiye'nin erken tedbir almasının birtakım avantajlarını yaşıyor. Fakat şu anda halkımızın kesinlikle rehavete kapılmaması lazım. Sokağa çıkma sınırlandırmasını mutlaka kendi kararıyla uygulaması lazım. Sadece kendi sağlığı için değil, ailesinin, ailesindeki diğer bireylerin, etrafındaki diğer sevdiklerinin sağlığı ve korunması için mutlaka sokağa çıkma kısıtlamasını kendimiz uygulamak zorundayız" diye konuştu.
'KORONAVİRÜS SINIRLANDIRILMAZSA DÜNYADA ÖLÜM SAYISI MİLYONLARI BULUR''Dünyada ne kadar insanı öldürebilir?' şeklinde sorularla sık sık karşılaştıklarını söyleyen Prof.Dr. Kadir Yeşilbağ, şunları kaydetti: "Bu soruya cevap vermek çok mümkün değil ama şöyle bir basit hesaplama yapılabilir. Bu tür bir hastalığın yayılma hızı 4 civarında olan bir hastalığın toplumun yaklaşık yüzde 70 ile 75'ine ulaşabileceğini düşünüyoruz. Bunların da yüzde 80'i klinik bulgu göstermeden çok hafif klinik bulgularla geçirecek. Sadece yüzde 30'unda klinik bulgularla şikayetler oluşacağını düşünüyoruz. Etkilenen vakaların da yüzde 5'i yoğun bakım alacak ve yüzde 1 ile 4'ü İtalya'daki gibi olursa yüzde 9'u hayatını kaybetmiş olacak. Dolayısıyla burada belirleyici nokta şudur: Virüsün ne kadar insana ulaşması mümkün. Biz bunu ne kadar sınırlandırıyoruz. Eğer hiçbir şekilde sınırlandırma yapamazsanız milyonlarca insan etkilenebilir ve milyonlarca insan ölebilir. Ama sınırlandırmaları ne kadar sıkılaştırırsanız o zaman etkilenen insan sayısı o kadar azalacaktır. Hayatını kaybeden insanların sayısı da o kadar az olacaktır."
Görüntü dökümü: -Açıklamalar-Çalışmalardan detaylar
Haber-Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,
Haber Kodu : 200403036
===============================
Kardan koronavirüs yaptılar ARDAHAN'da, Bülent Koçak (37) ile arkadaşı Volkan Çolak (37), kardan koronavirüs yaptı. Kardan koronavirüs, güneşe 2 saat dayanabildi.
Çıldır ilçesinin 320 nüfuslu Yukarı Cambaz köyünde yaşayan çocukluk arkadaşları Bülent Koçak ve Volkan Çolak, yağan karı fırsat bilip kardan koronavirüs yaptı. Arkadaşların 1 metre 60 santimetre boyunda, 1 metre 20 santimetre genişliğinde, 20 dakikada yaptıkları kardan koronavirüs, güneş çıktıktan 2 saat sonra eridi. İkili cep telefonuna kaydettikleri görüntüleri sosyal medyadan paylaştı.
İnşaat işçisi Bülent Çolak, "Koronavirüs nedeniyle köyümdeki evime geldim. Salgın bitene kadar köyümden çıkmayı düşünmüyorum. Lapa lapa kar yağıyordu. Bir süre önce kardan adam yapmıştık. Bu sefer de koronavirüs yapmaya karar verdik. Sosyal medyada paylaşınca büyük ilgi gördü. Fakat 2 saat sonra güneş nedeniyle eridi. Umarız koronavirüs de tez zamanda yok olup, gider."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Bülent Koçak'ın kardan yaptığı mikrofonla anons yapması -Korona virüse benzettikleri kardan adamı tanıtması
Haber: Suat İNCEDERE/ ÇILDIR(Ardahan),
Haber Kodu : 200403037
================================
Caddeye girmek için kuyrukta beklediler
AĞRI'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine rağmen sokağa çıkanlardan Cumhuriyet Caddesine girmek isteyenler, polisin ateş ölçmesi nedeniyle oluşan uzun kuyrukta beklemek zorunda kaldı. Sosyal mesafeyi koruyarak sırada bekleyenlerden ateşi ölçülenler caddeye alındı.İçişleri Bakanlığının koronavirüs tedbirleri kapsamında aldığı kararların uygulanmasında aksaklık yaşanmaması için Emniyet Müdürlüğü sıkı çalışma yapıyor. Bu kapsamda polis ekipleri, Cumhuriyet Caddesi'nin giriş ve çıkışlarını bariyerlerle kapattı. Polis, sağlık görevlileri eşliğinde ateşlerini ölçtükleri vatandaşların caddeye girişlerine izin veriyor. Bankaların önünde de bariyer kuran ekipler, Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) ile sık sık anons yaparak vatandaşlardan sosyal mesafeye dikkat etmelerini ve zorunlu olmadıkça sokağa çıkmamalarını istedi. Öte yandan ateşleri ölçülerek caddeye alınanların buradaki PTT Şubesi'nde para çekmek için oluşturduğu yoğunluk dikkati çekti.Tüm uyarılara ve alınan tedbirlere rağmen cadde ve sokaklarda maskesiz ve eldivensiz gezen insan yoğunluğu dikkat çekti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Kuyrukta bekleyen vatandaşlar-Ateşi ölçüln vatandaşın caddeye alınması -TOMA ile yapılan evde kal anonsu
Haber-Kamera: Ramazan DEMİR/ AĞRI,
Haber Kodu : 200403038
=================================
Gaziantep'te, Suriyeli gönüllü doktorlar koronavirüs uygulamasında GAZİANTEP'te polis ve Suriyeli doktorlar koronavirüs salgınını engellemek için alınan tedbirler kapsamında belirlenen uygulama noktalarında vatandaşların ateşlerini ölçüp, seyahat edilirken alınması gereken tedbirleri anlattı. 4 bölgede oluşturulan uygulama noktasında polislerin yanı sıra gönüllü olarak görev yapan Suriyeli doktorlar, araçlarda bulunanlara salgına karşı zorunlu olmadıkça seyahat etmemeleri uyarısında bulunuyor.
İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler ve Gaziantep Valiliği koordinesinde gönüllü olarak görev yapan Suriyeli doktorlar koronavirüs salgınını engellemek için kent girişlerine kurulan 4 farklı noktada alınan tedbirler kapsamında, seyahat eden vatandaşların araçlarını durdurdu. Görevliler yolculara zorunlu olmadıkça seyahate çıkmamaları konusunda uyarılarda bulunduktan sonra ateşlerini ölçtü. Uygulamaya katılan Suriye uyruklu doktorlardan Hasan El Hüseyin, "Gaziantep'in girişinde 4 ayrı yerde tıbbi nokta oluşturduk. Bu noktalarda gelen vatandaşların ateşini ölçerek kontrollerini yapıyoruz. Bir vatandaşımızın ateşi yüksekse, onunla konuşuyoruz. Öksürüğü, nefes darlığı var mı, onu soruyoruz. Bunları netleştirdikten sonra olumsuz bir durum varsa ambulansı arıyoruz, yoksa da vatandaşlarımızı uyararak yolculuklarına devam etmelerini söylüyoruz" dedi.Ateş ölçümü yapılanlar ise yapılan uygulamaların çok güzel olduğunu ve devam edilmesinin gerektiğini söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------------------------Ekiplerin çalışmasıPolisin araçları durdurmasıSağlık görevlilerinin ateş ölçmeleriPolisin anonsuVatandaşlar ile röp.Vatandaşın ambulansa bindirilişi Genel ve detay görüntüler
Haber: Mustafa KANLI Kamera: Kadir GÜNEŞ -GAZİANTEP-DHA)
Haber Kodu : 200403023
=======================================
Gümüşhane'de araçlar, ücretsiz dezenfekte ediliyor
GÜMÜŞHANE'de belediye tarafından koronavirüs tedbirleri kapsamında ücretsiz araç dezenfeksiyon hizmeti verilmeye başlandı.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında il genelinde dezenfeksiyon çalışması yapan Gümüşhane Belediyesi, araçların dezenfeksiyonu için çalışma başlattı. Balyemez Konağı karşısında uygulama yapan belediye ekipleri, isteyenlerin aracını dezenfekte ediyor. Araçların içini ve bagajları dezenfekte eden ekipler, işlemin ardından araç sahiplerine el dezenfektanı da hediye ediyor.
Günüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, Gümüşhane'yi transit geçen araçların da bu uygulamadan faydalanabileceğini ifade etti. Çimen, "Koronavirüs tedbirleri kapsamında daha önce dezenfekte çalışması yaptık. Şimdi de ücretsiz olarak toplu taşıma araçlarını ve şahsi araçları dezenfekte ediyoruz. Gümüşhane'de, virüsün yayılmaması için çaba gösteriyoruz. Bize müracaat eden tüm kurumlarımızda dezenfekte çalışmaları yapıyoruz. Araçlarımızın tamamını da dezenfekte ediyoruz. Ekiplerimiz, özverili şekilde çalışıyor. Sağlık çalışanlarımız ve kamu görevlilerimiz sahada. Onların sağlıklı kalabilmesi için hemşehrilerimizin de evlerinde kalmaları önem taşıyor. Evde kalın, sağlıklı kalın" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Dezenfekte çalışması yapan ekiplerinden detaylarVatandaşa el dezenfektanı verilmesi-Detaylar-Belediye Başkanı Ercan Çimen ile röportaj-Detaylar
Haber-Kamera: Sinan UÇAR/GÜMÜŞHANE, -
Haber Kodu : 200403011
=================================
40 bin çay işçisi gelemiyor, 100 milyon dolar üreticiye kalacak DOĞU Karadeniz Bölgesi'ndeki 4 ilde, çay tarımında çalışan yaklaşık 40 bin yabancı uyruklu işçi, bu yıl koronavirüs tedbirleri kapsamında sınır kapılarının kapatılması nedeniyle ülkeye giremeyecek. Üreticilerin kendi hasadını yapacağı çay tarımında, her sene yurt dışına giden 100 milyon dolar da bölgeye kalacak.
Doğu Karadeniz'deki Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımına sayılı günler kaldı. Mayıs ayında başlaması beklenen çay tarımında bu yıl koronavirüs tedbirleri kapsamında yabancı işçiler, çalışamayacak. Bölgede her yıl 4 ilde çay tarımında çalışan yaklaşık 40 bin Gürcistan ve Azerbaycan uyruklu işçi, sınır kapılarının kapatılması nedeniyle ülkeye giremeyecek. Üreticilerin kendi hasadını yapacağı çay tarımında her yıl yurt dışına giden yaklaşık 100 milyon dolar da bölgeye kalacak.
'100 MİLYON DOLAR YURT DIŞINA ÇIKMAYACAK'Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, bölgede yaş çay hasat sezonunun yaklaştığını belirterek, hasat dönemi için her yıl yurt dışından gelen 40 bin kadar çay işçisinin bu yıl gelemeyeceğini belirtti. Her fırsatta üreticilere çay hasatlarını kendilerinin yapmaları çağrısında bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, "Çay ürününü üretici nasıl kendi emeği ile toplar ve yurt dışına giden paralarımızın ülkede kalması için ne yapabiliriz, diye düşünürdük. Bunu için bazı dönemlerde 'Şirket kuralım' dedik. Bazı arkadaşlarımız kooperatif çalışmaları yaptı. Ancak olmadı. Bu dönemden faydalanabiliriz. Bazı krizleri fırsata çevirme şansımız var. Bunu fırsata çevirip çay sektöründen her yıl 100 milyon dolar civarında bir paranın çıkışına da engel olmuş oluruz" diye konuştu.
'KORONA BİZİ TARIMCI YAPACAK'Yabancı uyruklu çay işçilerinin yurda gelemeyecek olmalarının çay tarımına olumlu yansıyacağını belirten çay üreticisi Ahmet Kuk da "Azeri ve Gürcü işçiler bizim tarlamıza, bahçemize ve evimize girdikten sonra çay tarımı bitti. İşçilerin eline verdik makası, 'Buyur kilo ile topla' dönemi başladı. 3 ton çayı 3 güne, 5 ton çayı, 5 güne toplatanlar yüzünden yevmiye fiyatları tavan yaptı. Sınır kapılarının kapanması çok iyi oldu. Şimdi herkes kendi tarlasına girecek. Koronavirüs herkesi tarımcı yaptı" dedi.Çay üreticisi Yaşar Papaker de "Rizeli kendi çayını kendi toplayacak. Her yıl yabancı işçiye bir ev veya araba alıyoruz. Buraya gelip çayı berbat ettiler. Herkes kendi çayını toplarsa çay daha iyi olur. Kapıların kapanması Rize için çay tarımı için çok iyi oldu" diye konuştu.
TÜRKİYE, ÇAY ÜRETİMİNDE DÜNYA 5'İNCİSİDoğu Karadeniz Bölgesi'ndeki Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerinde yaklaşık 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımında, yıllık 1 milyon 100 bin ile 1 milyon 300 bin ton arasında değişen miktarda ürün elde ediliyor. Üretilen yaş çayın 151'i özel sektör, 46'sı ÇAYKUR'a ait 197 fabrikada işlenerek, yılda ortalama 230- 250 bin ton kuru çay elde ediliyor. Dünya Çay Komitesi'nin hazırladığı 'Dünya Çay Raporu' sonuçlarına göre, yılda kişi başı en çok çay tüketen ülkeler sıralamasında 3,5 kilogram ile Türkiye ilk sırada yer alıyor. Dünya çay üretiminde ise 2 milyon 270 bin ton ile Çin 1'inci, 1 milyon 210 bin ton ile Hindistan 2'nci, 475 bin ton ile Kenya 3'üncü, 329 bin ton ile Sri Lanka 4'üncü, 250 bin ton ile Türkiye 5'inci sırada yer alıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Çay tarlasından detay-Rize Ticaret Borsa Başkanı Mehmet Erdoğan röp-Vatandaş röpleri-Muhabir Anonsu
HABER- KAMERA: Mehmet Can PEÇE RİZE- DHA
Haber Kodu : 200403027
=================================
Konaklamaya gelenleri ateşlerini ölçüp, alıyor KARAMAN'ın Ermenek ilçesinde konuk evi işletmecisi Mustafa Bardakçı, koronavirüs salgını nedeniyle konaklamaya gelen müşterilerin ateşlerini ölçüp, öyle içeri alıyor. Eğer ateşleri yüksek ise sağlık görevlilerine bilgi veriyor.
Koronavirüs salgınıyla mücadelede işletmeler de kendi tedbirlerini alıyor. Karaman'ın Ermenek ilçesinde konuk evi işleten Mustafa Bardakçı da, gelen müşterilerinin ateşini ölçüyor, eğer ateşleri yüksek değilse, müşterilerine maske verip, ellerini dezenfekte ettirdikten sonra konaklamalarına izin veriyor. Eğer gelen kişi yüksek ateşe sahip ise sağlık ekiplerine haber veriyor.
Tedbir almadığı takdirde olası virüslü bir müşterinin diğerlerine de yayabileceğini ifade eden Bardakçı, "Virüsle mücadele için hepimizin tedbir alması gerekir. Hem halkımızın hem de müşterilerin sağlığı açısından, ateşlerini ölçtükten sonra konaklamalarına izin veriyorum" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Müşterinin ateşini ölçemesi Dezenfe ve maske Genel ve detay-İşletme sahibi ve müşteri röp.
Haber-Kamera: Ali Rıza ETCİ ERMENEK KARAMAN DHA))
Haber Kodu : 200403013
==================================
Sağlık çalışanları için yüz siperliği üretiyorlar KARAMAN'ın Ermenek ilçesindeki İncikzade Mustafa Ortaokulu ile Emine Keleş Cumhuriyet Ortaokulu'nda, 3 boyutlu yazıcıyla sağlık çalışanları için yüz siperliği üretildi. Bilişim öğretmeni Ali Ateş, "Bilgisayarda 3 boyutlu olarak tasarlayıp, yazıcıda 200 derecede basıyoruz" dedi.
Ermenek Milli Eğitim Müdürlüğü'nce koronavirüs tedbirleri kapsamında, sağlık çalışanlarına destek olunması için hareket geçildi. Bunun üzerine İncikzade Mustafa Ortaokulu ve Emine Keleş Cumhuriyet Ortaokulu'nda, 3 boyutlu yazıcıyla sağlık personeli için yüz siperliği üretilmeye başlandı. Siperliğin tasarımını bilgisayarda 3 boyutlu olarak yaptıklarını anlatan bilişim öğretmeni Ali Ateş, "Sağlık çalışanlarını yüz kısmına gelecek virüs gibi tehlikelerden korumak için siperlik maske üretmeye başladık. Bilgisayarda 3 boyutlu olarak tasarlayıp, yazıcıda 200 derecede basıyoruz. 1 maske 1,5 saatte tamamlanıyor. Biz 3'lü model yaptık ve 6,5 saatte tamamlanıyor, sonra biz bunları silikonluyoruz ve arkasını lastikle birleştiriyoruz" diye konuştu.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Hasan Açıkgöz de ilk üretilen 30 yüz siperliğini hastaneye teslim ettiklerini ve 150 tane yapmayı planladıklarını söyledi. İhtiyaca göre hareket edip, sağlık çalışanlarına destek olacaklarını belirten Açıkgöz, "Ortaokulumuzda kurulan Beceri Tasarım Atölyesi'nde sağlık çalışanlarımızın ihtiyacı olan siperli maske üretimine 3D yazıcıyla idareci ve öğretmenlerimizin desteğiyle başladık. İlk maskelerimizi Ermenek Devlet Hastanesi Başhekimimize teslim ettik. Tüm siperlik ihtiyaçlarını karşılayacağız" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ -------------------------------Siper markesinin yazıcıyla üretilmesi Üretilen siper maskelerden detayGenel ve detayRöportajlar
Haber- Kamera: Ali Rıza ETCİ ERMENEK KARAMAN DHA))
Haber Kodu : 200403014
=================================
65 yaş ve üstüne dağıtılacak kolonyalar teslim ediliyor
KORONAVİRÜS ile mücadele kapsamında açıklanan destek paketinde 65 yaş ve üstü vatandaşlara dağıtılacak olan kolonyalar, Edirne'deki fabrikada üretilip, bakanlığa gönderilmeye başlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs salgınıyla mücadelede açıkladığı destek paketinde 65 yaş ve üstü vatandaşlara ücretsiz maske ile kolonya dağıtılacağını belirtti. Bunun üzerine harekete geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nca kolonya için sektörün önde gelen 8 üreticisinin katılımı ile konsorsiyum oluşturuldu. Bakanlığın kolonya alımında bulunacağı firmalar arasında yer alan, Türkiye'nin en eski kozmetik ve kolonya firmalarından Pereja'da, Edirne Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tesislerde, diğer üretimler durduruldu. Sokağa çıkmaları yasaklanan 65 yaş ve üzerindekilere dağıtılacak kolonyaların üretimine de geçildi. Tesislerde 80 derece ve 200 mililitrelik özel olarak üretilen kolonyaların ilk bölümü, bugün bakanlığa gönderildi. Tesislerde işçilerin vardiya halinde seri ürettiği kolonyalar, firmaların ambalajları ile gönderiliyor.
'DEVLETİMİZİN, MİLLETİMİZİN YANINDAYIZ'Pereja Yönetim Kurulu Başkanı Onur Susesi, "Koronavirüs ile mücadelede devletimizin ve milletimizin yanındayız. Bu bağlamda 'Covid-19' vakasının ilk çıktığından beri diğer tüm kozmetik üretimlerimizi durdurarak, tüm hatlarımızı kolonya üretimine çevirdik. Alkol ithalatında yaşadığımız sıkıntıları iç piyasadan şeker fabrikalarımızın desteği ile aşmaya; üretimlerimizi aksatmadan, üretimimizi tüm halkımızın hizmetine sunmaya çalışıyoruz. Bu dönemde öncelikli olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sanayi Bakanımızın sektöre olan desteğinden dolayı müteşekkir olduğumuzu belirtir, bu dönemde çalışanlar ve firma olarak üzerimize düşen her konuda devletimize ve milletimize gerekli destek ve yardımlarımızı esirgemeyeceğimizi tekrar etmek isterim" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------------------------------Tesislerde kolonya üretimi-İşçilerin çalışması-65 yaş üstü için özel üretilen kolonya-Onur Susesi ile röp.-Kolonya üretimi-Kolonya kolilerinin araçla taşınması-Tesisten detaylar
Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE- Resul ORUÇOĞLU/EDİRNE, -
Haber Kodu : 200403017
=======================================
Hollandalı çift, marinadaki yatlarında koronavirüsten korunuyor ANTALYA'nın Kemer ilçesindeki 350 yat kapasiteli marinada, şu anda sadece Hollandalı Jakob Doorn (75) ve Maria Horward (69) çifti, yatlarında kalıyor. Koronavirüs önlemleri kapsamında yatlarından ayrılamayan Hollandalı çiftin tüm ihtiyacı, marina personeli tarafından karşılanıyor.
Türk turizminin başkenti Antalya'nın en önemli turizm destinasyonlarından Kemer'e 17 yıldır gelen ve kış aylarını burada geçiren, sonrasında ise yatlarıyla Akdeniz turu yapan Hollandalı Jakob Doorn ve Maria Horward, ggeçen Eylül ayında, yeniden ilçeye geldi. Kış tatillerini geçiren çift, koronavirüs salgını nedeniyle uçuşların kapanmasının ardından Kemer'deki yatlarında kaldı. Aileleriyle internet üzerinde görüşen çift, burada mutlu ve sağlıklı olduklarını belirtti. 'Gamze' adlı köpekleriyle birlikte hayatlarına devam eden çiftin en büyük yardımcıları ise her an kendilerini ziyaret eden ilçe merkezindeki G-Marina'da görevli personel. Hiçbir eksikleri olmadığını belirten çift, 65 yaş üstü oldukları için yatlarında kaldıklarını, dünyanın en güzel evinde ve en güzel yerinde olduklarını kaydetti.
Jakob Doorn, Kemer'e 17 yıldır kış aylarında geldiklerini belirterek, "Yaz aylarında havalar ısınınca Akdeniz'de kalıyoruz, ama farklı yerlere de gidiyoruz, nereyi beğenirsek. Fakat sonunda buraya geri dönüyoruz. Buranın güzel bir havası var. Çok güzel bir panoraması var. Her istediğimizi yapıyorduk" dedi. Koronavirüsün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de olduğunu aktaran Doorn, "Koronavirüs başladığında biz buradaydık ve burada kaldık. Ülkemize gidemiyoruz çünkü uçuşlar kapandı. Her şey durdu. Bizim için gerçekten problem değil. Burası bizim evimiz ve evimizde kalıyoruz. Kemer'de hiçbir kötü durum yok. Biz burada korunuyoruz her durumda. 65 yaş üstüyüz ve onlar bizim için her şeyi yapıyorlar. Yatta neye ihtiyacımız olursa hemen yapıyorlar. Kızım Avustralya'da yaşıyor. Maria'nın oğlu Hollanda'da ve benim oğlum da orada. Sürekli konuşuyoruz internet üzerinden. Herkes zaten evlerinde oturuyor ve bizim düşüncemiz en iyi yerde, evimizdeyiz" diye konuştu. Maria Horward ise buradaki marinayı sevdiğini belirterek, "Bizim için her şeyi yapıyorlar burada. Sadece söylememiz yeterli oluyor. Her şey için bize yardım ediyorlar. Burada olmaktan dolayı çok mutluyuz" dedi.G-Marina Teknik Müdürü Mert Tokaç, yat sahiplerinin yaklaşık 17 yıldır marinalarında olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "350 kişilik marinamızda şu anda teknesinde yaşayan tek yabancı çiftimiz. Bu hastalık nedeniyle ve 65 yaş üzeri olmalarından dolayı teknelerinden çıkmıyorlar. Biz de kendilerini günlük ziyaret ederek herhangi bir ihtiyaçları olup olmadığını soruyoruz. İsteklerini bizden listeyle talep ediyorlar. Biz de en kısa sürede temin ederek kendilerine ulaştırıyoruz. Burada yaşamaktan çok memnunlar. Burası gerçekten bir aile ortamı onlar için. Aileleriyle sürekli görüşüyorlar. Olası ihtiyaçlarını tekneden çıkmadıkları için marina ofis numaralarından bize ulaşarak bildiriyorlar. Bu zor dönemden, yardımlaşma ve dayanışma ile hep beraber kurtulacağımıza inanıyoruz."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Marina görevlilerinin yata gelerek siparişleri almasıDHA Muhabiri Levent Yenigün anonsuMarina personelinin yata istenilen siparişi getirmesiPaketi teslim etmeleriGamze isimli köpeklerinden detayJakob Doorn röportajMarinadaki yatlarda denizden detayMaria Horward röportajHollandalı çift denizden yatlarıyla birlikte detayMarina teknik müdürü Mert Tokaç röportajMarinadan genel detay
HABER -KAMERA: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), -
Haber Kodu : 200403016
============================
Salhildeki karavanlarda izole yaşam KORONAVİRÜS önlemleri çerçevesinde 'Evde kal' uyarılarına uyan Antalyalıların yanı sıra çağrıya katılan karavancılar, komşularından uzak izole günler geçiriyor.
Antalya'nın dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinin karşısında bulunan içerisinde 30'un üzerinde karavanın park halinde olduğu alanda sosyal mesafe kuralına uygun yaşanıyor. Araçlarını 2 metre araya park eden karavancılar, gün içinde de yakın temasta bulunmadıklarını söyledi. Kimisi karavanını tamir ederken, kimisi de çevresine çiçekler ekerek zaman geçiriyor. Birbirlerine uzaktan selam verdiklerini, yakın mesafe temasında bulunmadıklarını anlatan karavan tutkunları, karavan yaşamının güvenli olduğuna dikkati çekiyor.
ANKARA'DAN GELDİ, İZOLE YAŞIYORAnkara'da özel bir şirkette çalışan Gözde Gürer (37), 'Evde kal' çağrısının yapıldığı gün Antalya'ya yola çıkıp karavanına yerleştiğini söyledi. Çağrıya 'Karavanda kal' olarak cevap verdiğini anlatan Gürer, 20 gündür yaşamını karavanında tek başına sürdürdüğünü belirtti. Karavan hayatının minimal yaşam olduğunu belirten Gürer, "Koronavirüs salgınıyla birlikte minimal yaşamın önemini anlamış olduk" dedi.Karavan yaşamının farklılıklarına dikkati çeken Gürer, "Burada sokak hayvanlarıyla ve çiçeklerle ilgileniyorum, kendi hayatımı yaşıyorum. Kendimi izole etmiş durumdayım. Hiçbir insanla görüşmüyorum, misafir kabul etmiyorum. Diğer karavan komşularımızla uzaktan selamlaşıyoruz. Biz 'evde kal' çağrısına 'karavanda kal' olarak yanıt verdik. Her şey yoluna girdiği, salgının kontrol altına alınıp seyahatlerin başladığı zamana kadar Antalya'da karavanımda yaşamaya devam edeceğim. Biz şanslı tarafız sanırım. İnsanlardan uzak, doğayla baş başa ve kimse için risk teşkil etmiyoruz. Kimse de bizim için risk teşkil etmiyor" diye konuştu.
EVDE DEĞİL KARAVANDA YAŞIYORAntalya'da yaşayan Şükriye Sapmaz, köpeğiyle birlikte karavanında kalıyor. 'Evde kal' çağrısının ardından apartman hayatının güvenli olmadığını düşünerek karavanına geldiğini anlatan Sapmaz, şunları söyledi: "Burası en azından açık hava. Köpeğimle zaman geçirebiliyorum, kitap okuyabiliyorum, uzaktan da olsa denizin sesini duyabiliyorum. Daha izole bir yaşam. Karavanımın içinde yağmur sesi eşliğinde dinleniyorum. Komşularımla mesafeli duruyorum. Uzaktan selamlaşıyoruz. Antalya'da evim var ama apartmanda kalmak yerine karavanda yaşamayı tercih ediyorum. Daha güvenli geliyor, burada mutlu oluyorum ve güvende hissediyorum."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------(DRONE) Karavan alanıKaravanların görüntüsüKaravan önünde oturan kadının görüntüsüKaravan çevresinde çiçeklerine bakan Gözde Gürer in görüntüsüRÖP 1: Gözde GürerRÖP 2: Şükriye Sapmaz TınayDetaylar
HABER: İbrahim LALELİ -KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
Haber Kodu : 200403018
=========================
Yarıköy'ün beyaz göçmen kuşları geldi
AFRİKA'nın çeşitli bölgelerinden baharın gelişiyle birlikte Türkiye'ye dönen leylekler, Burdur merkez Yarıköy'e de geldi. Bölgede leylek popülasyonu, son dönemde artış gösterdi.
Bahar aylarının gelmesiyle doğadaki canlanma, her yerde hissedilmeye başlandı. 'Baharın müjdecisi' olarak bilinen göçmen kuşlar da görülür oldu. Her yıl Burdur'a gelen leylekler, bu sene de Yarıköy'deki yuvalara döndü. Çevrede besin olarak zengin olan sulak bölgeleri yaşam alanı olarak belirleyen leylekler, yuva sonrası yumurta yapıyor. Yavruları büyüten leylekler, daha sonra yine kışı geçirmek üzere Afrika'ya doğru göç edecek.
Uzmanlar, leyleklerin bu dönemi sağlıklı geçirmesi için halka düşen en büyük görevin, yaşam alanlarını korumak ve sulak alanlara zarar vermemek olduğunu belirtti. Bölgede leylek popülasyonunun, son dönemde artış gösterdiği de kaydedildi. 'Çiftçi dostu' leyleklerin tarım alanlarındaki tarım zararlılarını tüketerek, doğal dengeyi sağladığı da biliniyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Yuvalarındaki leylekler görüntüBacadaki ve direkteki leyleklerDetaylar
HABER -KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,
Haber Kodu : 200403019==============================
Başkan Gürün'den yazlıkçılara 'gelmeyin' çağrısı
TÜRKİYE'de koronavirüs salgınıyla birlikte Muğla'nın turistlik ilçelerine gelen bazı yazlıkçılar, evlerini açtı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Osman Gürün, "Yazlıkçı hemşehrilerimizden ricamız, sizlerle daha sonraki sağlıklı günlerde buluşalım" dedi.
Koronavirüs salgınının başlamasıyla Muğla'nın dünyaca ünlü turistlik ilçeleri Bodrum, Datça, Marmaris ve Fethiye'de yazlıkçılar, sezon başlamadan evlerine geldi. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, yazlıkçıların bölgeye gelmemesi için çağrıda bulundu.
Başkan Gürün, "Çok özel bir doğaya sahip olan Muğla ve ilçelerinde ikinci konut sahibi olan vatandaşlarımız var. Bulundukları ilden geliyorlar. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Gelmemeleri gerektiğini hem kendilerinin hem de Muğlalıların sağlığı için önemli olduğunu ifade etmeye çalıştık. Herkesin evinde kalması gerekiyor" diye konuştu.
'DAHA SONRA SAĞLIKLI GÜNLERDE BULUŞALIM' RİCASIBaşkan Gürün, virüs taşıyanların kuluçka dönemi içerisinde sağlıklı görülebildiğini belirtip, "Yedi ila on dört gün içerisinde semptomlar beliriyor. Hastalık ortaya çıkıyor. Yakın temasta oldukları herkese virüse bulaştırma imkanı oluyor. Bu zinciri kırmak için kendi şehirlerinde ve evlerinde kalmaları gerekiyor. Yazlığa gelerek daha rahat edebilirim demek maalesef kendi sağlıkları için uygun değil. Muğla'nın kış nüfusuna göre kendi sağlık tesisleri var. Yaygın enfeksiyon durumu olursa, hastanelerin yetmeme durumu var. Yazlıkçılardan ricamız daha sonraki sağlıklı günlerde buluşalım" dedi.
Ula ilçesinin sakin şehir unvanlı Akyaka Mahallesi'nde yaşayan Berna Kızıl (43) da "Kimsenin yaşadığı şehirden dışarı çıkmaması gerekiyor. Her yerin nüfusuna göre yatak ve doktor kapasitesi var. Bu sürecin evlerde geçirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
'DEVLET BÜYÜKLERİMİZİN ALDIĞI KARARLARA UYULMASI GEREKİYOR'Akyaka'da tur teknesi kaptanlığı yapan Şadi Durmaz ise, "Koronavirüs tüm dünyayı olumsuz etkiledi. Sıkıntılı bir süreçteyiz. Bu mevsimlerde buralarda insandan geçilmiyordu. Sakin kent kökten sakin bir hal aldı. Devlet büyüklerimizin aldığı kararlara uyulması gerekiyor" dedi.
'YAZLIKÇILARIN GELMEMELERİNİ İSTİYORUM'Bodrum ilçesinde yaşayan emekli memur Şenay Özay (48), "Evleri olanlar haklı olarak gelmek istiyor. Ancak bu sürecin geçmesi gerekiyor. Bizleri düşünmeleri gerekiyor. Hastane yatak kapasitemiz çok az. Yazlıkçıların gelmemelerini istiyorum. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'ün gelmeyin çağrısını yerinde buluyorum. Haklı olarak insanlarımızın sağlığını düşünüyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : Akyaka Halk Plajı bölgesinin bulunduğu yazlıklardan görüntü Akyaka sokaklarından görüntü Marmaris'in genel görüntüsü Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ile röp. Berna Kızıl isimli kişi ile röp.Tur teknesi kaptanı Şadi Durmaz ile röp.Şenay Özay isimli kişi ile röp.
Haber: Cavit AKGÜN - Kamera: Aykut KURT/ MUĞLA, DHA)
Haber Kodu : 200403034============================
Muhtardan Ege şivesiyle 'evde kalın' uyarısı: Dinlemeseniz, ölüp gidesiniz AYDIN'ın İncirliova ilçesinde, kırsal Osmanbükü Mahallesi Muhtarı Ali Şahin (52), koronavirüs salgınına yönelik alınan tedbirler kapsamında sokağa çıkmaları yasaklanan 65 yaş ve üstü vatandaşları evde kalmaları için Ege şivesiyle anons yaparak, uyardı. Muhtar Şahin'in bu anonsu köylüleri tebessüm ettirdi.
İncirliova ilçe merkezine 7 kilometre mesafedeki 388 hane, 1035 nüfuslu kırsal Osmanbükü Mahalle Muhtarı Ali Şahin, koronavirüs tedbirleri kapsamında 65 yaş ve üstü vatandaşların sokağa çıkmamaları yönünde alınan kararı pek çok kez anons yaparak köylülere duyurdu. Ancak, bazı kişilerin uyarılara aldırış etmediğini fark etti. Anonslara köylülerin dikkatini çekebilmek için Şahin, bu defa farklı bir yol izledi. Şahin, bu defa Ege şivesiyle "65 yaş üstü olup bunla zaten dışarı çıkmıycaklaya. Maaş alcak olcaklar da, beni bilgi verip ben de Kaymakamlığıla irtibata geçip, görevli köy imamı ve okul müdürümüzle bankadan çekilip kendilene paraları teslim edilcek. Yoksa virüs belasının geçmesini bekleyeceler. Gerçi ne zaman geşceğini Allah biliya. Bankaya kendi başınıza gideseniz, töbe olsun jandarma polis kolunuzdan tuta 392 lira cezayı basa. ya biz sizden paramı isteyoz. Görevimizi yapayoz. Günledir anons edip, duruyom. İste dinlesiniz, iste dinlemezsiniz. Dinleseniz rahat edesiniz. Dinlemeseniz, ölüp gidesiniz. Töbe olsun cenazenize bile gelen olmaz. Benden söylemesi. Daha ne diyem garii" diye anons yaptı. Muhtar Şahin, bu anons ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.Anonsun ardından Muhtar Şahin, telefon ve mesaj yağmuruna tutuldu. Vefa Sosyal Destek Grubu'na bağlı görevliler de mahallede 65 yaş ve üstü sokağa çıkamayan vatandaşların maaşlarını bankadan çekerek kendilerine teslim etti. Mahallede yaşayanlar, anonsun faydalı olduğunu söyledi.
'SOSYAL MEDYADA GÖRDÜM'Muhtar Ali Şahin, "Sosyal medyada buna benzer bir iki örnek gördüm. Daha dikkat çekici olacağını düşünüp, böyle bir girişimde bulunup, Ege şivesiyle anonsu yaptım. Anonsun ardından olumlu tepkiler aldım. Telefonlar ve mesajlar gelmeye başladı. Anonsu, kendi, yöresel şive olmadan yaptığımda bu kadar dikkat çekmiyordu. Değişiklik işe yaradı. Herkes, Ne oldu?' Ne var?' diye sorup, neden böyle anons yaptığımı öğrenmeye çalıştı. Koronavirüs, sadece ülkemizin değil bütün dünyanın başına musallat oldu. Allah'ın izniyle biz bu virüsün üstesinden elbirliğiyle geleceğimize eminim" dedi.
VATANDAŞLAR MEMNUN KALDIEmekli maaşını evinde alan Mustafa Demirhan (71), "Muhtarımız her konuda elinden geldiği kadar anlatıp, uyarılarda bulunuyor. Daha ne isteyelim. Ayağımıza kadar emekli maaşımızı çekip getiriyor, alışverişimizi yapıyorlar" dedi.Muhterem Kulsever (49) da muhtar Şahin'in anonsun çok hoşlarına gittiğini belirtip, "Kendi şivemizle yaptı ve herkesin dikkatini çekti. Anonstan hastalığın kötü olduğunu ve uzak durulması gerektiğini iyice anladık. Yöresel şiveyle olması da duymak istediğimiz şekilde olduğu için bize daha bir sıcak geldi" diye konuştu.Mesut Kuzu (50), "Mahallemizde, Valilik ve kaymakamlıktan sık sık anonslar yapılıyor. Ancak, muhtarımız tarafından yapılan son anons çok ayrıydı. Farklı olması nedeniyle hem çok dikkat çekti hem de hoşumuza gitti. Çünkü, anons bizim yöresel dilimizle yapılmıştı. Egeliyiz ve kendimize özgü bir şivemiz var. O şiveye uygun bir anons oldu. Bu anonsun uzun yıllar geçse unutulmayacağını düşünüyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Muhtarın Ege şivesiyle yaptığı anonstan görüntüOsmanbükü Mahallesi'nden görüntüEmeklilere görevliler tarafından maaşlarının evde dağıtılmasıMuhtar Ali Şahin ve köylüler Mustafa Demirhan ve Muhterem Kulsever ve Mesut Kuzu ile röp.
Haber - Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,
Haber Kodu : 200403024
======================
DMD'lilerden Türkiye'ye 'Evde kal' çağrısı KORONAVİRÜS önlemleri kapsamında yapılan 'evde kal' çağrılarına bir yenisi de bir tür kas hastalığı olan Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastalarından geldi. Özellikle kronik hastaların sağlığını tehdit eden koronavirüs salgını nedeniyle toplumsal bir seferberlik ilan edilmesini isteyen DMD hastaları, kendilerinin ömür boyu karantinada olduğunu belirterek, "Sizler de bizler gibi evde kalın" dedi.
Kaslardaki erime nedeniyle genellikle 15 yaşından sonra yürüme yetisini kaybeden DMD hastaları, koronavirüs nedeniyle büyük risk altında olduklarını söyledi. Solunum sorunlarıyla mücadele ederken hastalıklara yakalanmamak için evlerinden çıkamayan ve ömür boyu karantinada yaşayan DMD'li çocuklar, Türkiye'ye 'Evde kal' çağrısı yaptı. "Hayat eve sığar. Sizler de bizler gibi evde kalın" dedi.
Diyarbakır'da yaşayan DMD hastası 10 yaşındaki Muhammed Musab Tokmak'ın annesi Canan Tokmak her güne zorluklarla başladıklarını söyleyerek yıllardır benzer koşullarda yaşadıklarını söyledi. DMD hastası olarak doğan çocukların belli bir yaştan sonra zorunlu olarak evde kalma sürecine girdiğini ifade eden anne Tokmak, koronavirüs nedeniyle evden çıkamadığı için can sıkıntısını bahane edenlere seslendi. Tokmak, "Bizim çocuklarımız erişim engeli nedeniyle evden dışarı çıkamıyor. Can sıkıntısı bahanesiyle konulmuş kuralları çiğnemeyelim. Hem bizlerin sağlığı hem kendi sağlığınızı riske atmamak için sizler de evlerinizden çıkmayın" dedi.
Muhammed'e 5 aylıkken teşhis konulduğunu dile getiren Tokmak, haftanın 3 günü fizik tedaviye gitmeleri gerekirken evde egzersiz yaparak karantinaya uyduklarını ifade etti. Çocukları risk grubunda olduğu için anne ve babalar olarak da özenli davrandıklarını kaydeden Canan Tokmak, şöyle konuştu: "Solunum kasları zayıflayan çocuklarımız nefes almakta zorluk yaşarlar. Çoğu zaman solunum cihazı desteğiyle hayata tutunurlar. Özellikle kronik hastalar, engelliler, yaşlılar ve çocukların sağlığını tehlikeye atmamaları için halkımıza evde kal çağrısı yapıyoruz. Hem kendi sağlığımızdan hem de başkalarının sağlığından sorumluyuz. O yüzden üzerimize düşen görev neyse yapmak zorundayız. Toplumsal bir seferberlik edilmişçesine hareket edelim. Sizler de bizler gibi evde kalın."
'SİZLER İÇİN BİRKAÇ AY, BİZE HAYATIN TÜMÜ'İzmir'de yaşayan DMD hastası Kadircan Coşkun (19) da karantinanın onlar için bir yaşam biçimi olduğunu belirterek "Yaşam biçimimiz zaten karantinada olan biz DMD hastaları ve engelliler için evde kalın. Saat 21.00'deki alkışlarınız bizlere destek ve farkındalık olsun" dedi.Aydın'ın Didim ilçesinde yaşayan Soner Yılmaz (22) ise koronavirüs salgınının özellikle kronik hastaların sağlığını tehdit ettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "DMD kas hastaları da çok büyük risk altında, çünkü ciddi solunum sorunuyla mücadele ediyoruz. Sizler için birkaç ay olan ama DMD'liler için hayatın tümünü kapsayan karantinadaki hayatlara farkındalık oluşturmak için sizleri destek alkışına davet ediyoruz. Alkışlarınız DMD'lilere ve engellilere farkındalık için olsun. Evde kal Türkiye."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Muhammed'in annesiyle birlikte el yıkamasından görüntü,Anne Canan Tokmak'ın konuşmasından görüntü,DMD hastası Kadircan Coşkun'un konuşmasından görüntü,Soner Yılmaz'ın konuşmasından görüntü.
Haber - Kamera: Nevra UÇKAÇ/ İZMİR,
Haber Kodu : 200403022
==================
Koronavirüsten etkilenen ihtiyaç sahipleri için 'askıda peynir' İZMİR'in Balçova ilçesinde daha önce ihtiyaç sahibi öğrencilere 'askıda peynir' uygulamasıyla yardım eli uzatan şarküteri işletmecisi Nevzat Elaldı, şimdi de koronavirüs salgınından etkilenen vatandaşlar için harekete geçti. Hayırseverlerin şarküteriden alışveriş yapıp, fişini bırakması durumunda satın aldığı gıdaların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacağını söyleyen Elaldı, "Biz gönlü zengin bir milletiz. Bu kampanyayı tek başıma yürütmem mümkün değil. Gelin, hepimiz elimizi taşın altına koyalım" dedi.
Balçova'da şarküteri işleten Nevzat Elaldı, ihtiyaç sahibi öğrenciler için başlattığı 'askıda peynir' kampanyasıyla binlerce öğrenciye yardım eli uzattı. Kartını gösteren öğrencilere peynir, yumurta, tereyağı, zeytin ve sucuk yardımı yapan işletmeci, aynı zamanda hayırseverlerin şarküteriden alışveriş yapıp, fişini bırakması durumunda satın aldığı gıdaları da ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırdı. Elaldı, şimdi ise tüm dünyayı kısa sürede etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle iş yeri kapanan vatandaşlar için harekete geçti. İhtiyaç sahiplerine yardım eli uzatan Elaldı, "Yeniden bir kampanya başlatmak için çalışma yaptım hatta küçük bir denememiz oldu. Bir gün içinde yüzlerce ihtiyaç sahibi işletmemize geldi. Hiçbirini geri çevirmedim ancak gördüm ki böyle bir kampanyayı tek başıma yürütmem mümkün değilmiş. Şimdi bu kampanyayı başlatmak için destek bekliyorum. Biz gönlü zengin bir milletiz. Gelin, hepimiz elimizi taşın altına koyalım" dedi.
'GÜZEL BİR ŞEY YAPMANIN HAZZIYLA UYUDUK'Daha önce zor durumdaki öğrenciler için düzenlediği kampanyayı hatırlatan Elaldı, "Bu kampanya zor durumda kaldıklarında işletmemize gelip günlük, haftalık şeklinde ihtiyaçlarını karşılamak yönündeydi. Çok güzel geçti ve çok fazla kişiye ulaştık. İşletmemize gelen müşterilerimiz bütçesine göre bir kalıp peynir, bir kutu yumurta, 250 gram lor, sucuk gibi gıdaları satın alıp bunları işletmemizdeki askıya asıyordu. Bizler de bu gıdaları öğrencilerimize ulaştırıyor ve bu iş için işletme olarak ayırdığımız bütçeyle de gıdaları çoğaltarak çok güzel bir kampanyaya imza atmıştık. Sosyal medyada bu kampanya 1 buçuk milyondan fazla kişiye ulaşmıştı. Çok ciddi sayıda öğrenciye faydamız oldu. Çok keyif aldık, mutlu olduk ve kafamızı yastığa koyduğumuzda güzel bir şey yapmış olmanın hazzıyla uyuduk" diye konuştu.
'GÖNLÜM RAZI DEĞİL'Dünya olarak koronavirüs salgınıyla mücadele edildiğini belirten Elaldı, "İşverenler bile şu anda geliri olmadığı için mağdur durumdalar. Bir de asgari ücretle çalışan ve iş yerleri kapanmış olan büyük bir kesim var. Mağdur vatandaşlarımız için ben de yeniden bir kampanya başlatmak istiyorum. Gönlüm o insanların evinde yiyeceklerinin olmamasına razı değil. Bu kampanyanın sosyal boyutu çok büyük ve tek başıma işletme olarak bunun altından kalkmam mümkün değil. Esnaf arkadaşlarımızı, ticaret insanlarını bu projeye destek olmaya davet ediyorum" şeklinde konuştu.
İŞLETMEDE TEDBİRLER ALINDIÖte yandan işletmesinde koronavirüs önlemlerinin de alındığına değinen Elaldı şunları söyledi: "İşletmemizde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yayınladığı tebliğe uygun olarak bizler de koronavirüsle mücadeleye karşın tüm önlemlerimizi aldık. Girişlerdeki ayak dezenfektanımızda misafirlerimiz ayaklarını dezenfekte ediyor. Küçük bir işletme olduğu için 1 buçuk metre mesafesini koruyarak iki kişiyi ağırlayabiliyoruz. Hiçbir ürüne misafirlerimizin dokunmaması kaydıyla içeri alıyoruz. Para alışverişi sırasında dezenfektan kullanıyoruz. Her gün üçer kez alkali ürünlerle tüm işletmeyi dezenfekte ediyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜŞarküteri işletmesinden genel detay görüntüDezenfekte işlemlerinden görüntüMüşteri ve işletme sahibi diyaloglarıNevzat Elaldı ile röportaj
Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR,
Haber Kodu : 200403029=======================
Evden çıkmayanların yoga ilgisi
KORONAVİRÜS salgını nedeniyle evden çıkmayan vatandaşlar, hem fiziksel, hem de ruhsal açıdan rahatlamak amacıyla yogaya yöneldi. İzmir'de stüdyodaki eğitimlere ara vererek, online eğitime geçen yoga eğitmeni Görkem Yaman Şahin, "Hepimizde farklı seviyelerde stres var ve yoga bunun için biçilmiş kaftan" dedi.
Dünyayı etkileyen koronavirüs salgını nedeniyle birçok kişi, evden çalışmaya başladı. 'Evde kal' çağrısına uyarak, zamanını artık tamamen evde geçirmeye başlayanlar, sporu da eve taşımak zorunda kaldı. Bu süreçte egzersizlerden en çok tercih edilenlerden biri de hem fiziksel, hem de zihinsel rahatlama sağlayan yoga oldu. İzmir'de stüdyosunda yoga eğitimi veren Görkem Yaman Şahin, sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayınlar ve görüntülü bağlantılarla eğitimlerine devam ediyor. Evinin salonunda hazırlanan Şahin, internet üzerinden görüntülü bağlantı yapıp, yoga hareketlerini eş zamanlı ve karşılıklı yaparak, hizmet veriyor.
'YOGA, STRESE KARŞI BİÇİLMİŞ KAFTAN'Yoganın koronavirüs salgını nedeniyle evde kalan kişilerde oluşan fiziksel ve ruhsal olumsuzluklara en uygun çözüm olduğunu söyleyen Şahin, "Kapalı alanda yoga yapmak ve benzeri etkinlikleri gerçekleştirmek sağlığımız için tehlike oluşturuyor. Kişiler de zaten kendilerini korumak adına kapalı ortamlara gelmek istemiyorlar. Sosyal medya üzerinden canlı yayınlarla ve görüntülü bağlantılarla derslerime devam ediyorum. Hem birebir hem de toplu seanslar yapabiliyorum. Hem karşı taraf çok tatmin oluyor hem de benim için keyifli oluyor. Bu atıl zamanları değerlendirmiş oluyoruz. Herkes evde çok sıkılıyor. Bizler bu süreçte kendimizle nasıl baş başa kalabileceğimizi ve duygularla nasıl başa çıkabileceğimizi öğreniyoruz. Yoga da zaten kendi zihnimizin ve bedenimizin farkındalığıyla ilgili içe bir yolculuk olduğu için kişilere iyi geliyor. Kişiler kendilerine bu alanı yarattıklarında çok rahatlıyorlar. Benim için de bunları devam ettiriyor olabilmek çok güzel" diye konuştu.
Yoganın, içe dönük bir yaklaşım olduğu için kişiye çok farklı perspektif sunma olasılığı olduğunu anlatan Şahin, "Hem zihinde dinginlik hem de bedende bir rahatlama ve gevşeme sağlıyor. Kişiler meditasyon yaşıyor, derinleşiyor. Hem hareketin içinde bedenine yönelik bir farkındalık kazanıyorsun hem de zihin nefes aracılığıyla bunu takip ediyor. Çok rahatlatan bir şey olduğu için kişide daha dingin bir his oluşturuyor. Koronavirüs stresi altında evde kendimizi çok kasıyoruz. Aslında hepimiz yaşam mücadelesi veriyoruz. Hepimizde farklı seviyelerde stres var ve yoga bunun için biçilmiş kaftan" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Görkem Yaman Şahin'in evinde müşterisiyle görüntülü bağlantı kurmasından görüntülerOnline eğitimde yoga yaparken görüntülerMüşterinin kendi telefonuyla evinden çektiği yoga görüntüleriGörkem Yaman Şahin ile röp.
Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Davut CAN/İZMİR,
Haber Kodu : 200403028=======================================
Köyün giriş ve çıkışlarında nöbet tutuyorlar OSMANİYE'nin Kadirli ilçesi Kesikkeli Köyü sakinleri, kendi karantinalarını uygulamaya başladı. Köylüler, köyü giriş ve çıkışlara kapatıp, gönüllülük esasına göre nöbet tutarken, köydeki akrabalarına yatılı gelmek isteyenler ise 14 gün karantinada kalacak.
İlçeye bağlı Kesikkeli Köyü Muhtarı Murat İspir, köye koronavirüs salgınının girmesini önlenmek için kendi karantinalarını uygulama kararı aldı. Seyyar el arabası ve araçla satış için gelenlere kapatılan köyde, köy sakinleri dışında, dışarıdan yatılı olarak gelen misafirlere karantina uygulanacak. Misafir gelenler, akrabalarının evlerinde 14 gün karantinada kaldıktan sonra dışarıya adım atabilecek.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında İçişleri Bakanlığı'nın verdiği yetkiyle köyü satıcılara kapattıklarını anlatan muhtar İspir, "Gönüllü vatandaşlarımız ve azalarımızla köyümüzde tedbirler almaya başladık. Bu tedbirler dahilinde il dışından gelen, köyümüzde akrabası olan veya köylümüz olan misafirlerimizi 14 gün evlerinde kalması kararı aldık. Köydeki vatandaşlarımıza 'evde kal' çağrısı yaparak evlerinde çıkmamaları için gereken tüm tedbirleri aldık. Köyümüzün girişi, çok işlek bir yol olduğu için gelen giden çok oluyor. Bu giriş çıkışları kontrol altına almak için çalışma başlattık. Bunun yanında seyyar satıcı ve satış amaçlı gelenlere girişleri yasakladık. Azalarımız ve gönüllü vatandaşlarımız köy girişinde nöbet tutuyor. Gelen vatandaşlarımızın ateşlerini ölçüyoruz. Buradaki amacımız, köyümüze bu hastalık girmesin. Biz tedbirlerimizi alalım istedik. Bu hastalığı köyümüze sokmayacağız. İnşallah bu hastalık ülkemizin üzerinden gider ve refaha kavuşuruz" dedi.
'MÜCADELEMİZ HASTALIĞIN BULAŞMAMASI'Köyde 114 hane ve 330 nüfusun olduğunu belirten muhtar İspir, aldıkları tedbirleri şöyle sıraladı: "Bizim mücadelemiz, herhangi bir vatandaşımıza bu hastalığın bulaşmamasıdır. Köyde herhangi bir vatandaşımız rahatsızlandığında bize bildirmeleri için bilinçlendirdik. Gecenin hangi saati olursa olsun hastamıza derhal müdahale eder ve ilçedeki en yakın hastaneye ulaşmasını sağlarız. Biz bu özveriyle bu hastalığın köyümüze girmesine müsaade etmeyeceğiz. Köyümüz şu an boş. 'Evde kal' çağrılarımıza köylümüz uyuyor. Yine de ev ev gezerek vatandaşlarımızın ateşlerini ölçüyoruz. Mücadelemizi yapıyoruz. Köyümüzde aldığımız tedbirler nedeniyle herhangi bir şeye ihtiyacı olan olursa bizi arıyor. Biz de onların ihtiyaçlarını alıyoruz. Eczane, gıda ihtiyacı gibi konularda bizleri arayan köylümüzün ihtiyaçlarını alıp evine kadar götürüyoruz. Yeter ki onlar evde kalsın biz onların her isteğini imkanlar ölçüsünde yerine getiririz."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Köy levhasının görüntüsüKöy muhtarı açıklaması Köy girişinde durdurulan traktördeki sürücünün ateşinin ölçülmesi Muhtarın sürücü ile konuşması Traktör sürücüsünün teşekkür etmesi Durdurulan otomobillerde ateş ölçülmesi Muhtar İspir'in ikinci kez açıklama yapması
Haber-Kamera: Efendi ERKAYIRAN/ KADİRLİ(Osmaniye),
Haber Kodu : 200403030=====================================
Öğretmenlerden cerrahi maske ve yüz koruyucu siperlik
IĞDIR'da Besti Aydeniz Mesleki Teknik Anadolu Lisesi öğretmenleri cerrahi maske, Bilim ve Sanat Merkezi'nde (BİLSEM) ise yüz koruyucu siperlik üretimi yapılıyor. Iğdır Besti Aydeniz Mesleki Teknik Anadolu Lisesi'nde maske ihtiyacı yüzünden öğretmenler kolları sıvadı. Moda tasarımı bölümü öğretmenleri atölyede cerrahi maske üretimine başladı. Okul Müdürü Suat Vural, "Kronavirüs nedeniyle okullarımız tail edildi. Maske ihtiyacı olunca öğretmenlerimizle, hizmetli, şoför dahil atölyede maske üretmeye başladık. Yapılan çalışmada günlük yaklaşık olarak 200-300 adet üretim yapıyoruz. Ürettiğimiz maskeleri İl sağlık Müdürlüğüne vereceğiz. Üretimi artırmak için yeni bir makinenin de siparişini verdik. Maske makinesi kurulumu yapıldıktan sonra üretim kat kat artacak"dedi.
BİLSEM'DE 3D YAZICI İLE SİPERLİK MASKEÖğretmenlerin cerrahi maske yaptığı Iğdır'da BİLSEM'de 3D yazıcı ile siperlik maske üretimine başlandı. İlk etapta üretilen 50 adet maske Sağlık Müdürlüğü'ne teslim edildi. Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) Müdür Yardımcısı Yener İldokuz ve Bilişim Öğretmeni Çağrı Toktamışlı, sağlık çalışanlarına destek olmak amacıyla yüz siperlikli maske üretimi için proje hazırladıklarını söyledi. BİLSEM Müdür Yardımcısı Yener İldokuz, "Koronavirüs tedbirleri kapsamında Bilim Sanat Merkezi'nde, siperlik maskeler üretiyoruz. Bu maskeleri il sağlık müdürlüğüne sağlık çalışanlarımıza dağıtmak üzere müdürlüğümüze teslim ediyoruz. Sağlık çalışanlarımız bizim için değerlidir" diye konuştu. Milli Eğitim Müdürü Hakan Gönen ise, "Milli Eğitim Müdürlüğü olarak öğretmenlerimizle birlikte ülkemizin ve dünyanın yaşadığı bu olumsuz günlerde, kötü günlerde sağlık çalışanlarına destek olmak amacıyla onların ihtiyacı olabilecek yüz siperlerini 3 boyutlu yazıcılarda ürettik. İl Sağlık Müdürlüğü'ne, sağlık çalışanlarımızın kullanması amacıyla 50 adet yüz siperi teslim ettik. Üretim devam edecek" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Maske yapımından detay -Maskelerin kesimi ve dikilmesinden detay -Suat Vural ile röp-Maske imalatında çalışanlar ile röp-Bilim ve Sanat Merkezi tabelası -3d yazıcıların maske yapımından detay -Maskelerin plasik malzemelerinin takılması -Hakan Göenen ile röp
Haber-Kamera: Özkan AYDIN/ IĞDIR,
Haber Kodu : 200403026
==================================
Iğdır'da sokaklar dolu
IĞDIR'da koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında 'evde kal' çağrılarına uymayan vatandaşlar, cadde ve sokakları doldurdu. Cadde ve sokaklarda yoğun araç trafiği de dikkatlerden kaçmadı.Korona virüs salgını dünyada korku salarken, İran, Nahcivan ve Ermenistan'a sınırı bulunan Iğdır'da 'evde kal' çağrılarına çok sayıda vatandaş uymadı. Korona virüs salgını tehlikesine aldırış etmeyen kişiler, cadde ve sokakları doldurdu. Uyarıları dikkate almayan vatandaşlar, özellikle banka ve PTT önlerindeki uzun kuyruklar oluşturdu. Kimi vatandaşlar ise alışveriş için maskesiz ve eldivensiz çarşıya gelirken, sosyal mesafe kuralına da uymadıkları görüldü.Yaşanan yoğunluk nedeniyle görevli polis memurları vatandaşları tek tek durdurarak zorunlu olmadıkça evilerinden çıkmamaları konusunda uyardı. Polis araçlarından da sık sık evde kal anonsu yapıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------İnsan ve araç yoğunluğu-Polisin vatandaşları uyarması-Vatandaş ile röp-Polis aracından evde kal anonsunun yapılması
Haber-Kamera: Suat DENİZ/ IĞDIR,
Haber Kodu : 200403046
Son Dakika › Güncel › DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ- TEKRAR - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?