İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ - Son Dakika
Güncel

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

2,5 yaşındaki Yüsra'nın annesi Ayşe Yıldız'a enkaz altında ilk müdahaleyi UMKE ekibi yaptı - Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde, enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki Yüsra Yıldız'ın annesi Ayşe Yıldız'a enkaz altında ilk müdahaleyi yapan UMKE görevlileri...

27.01.2020 15:20
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

2,5 yaşındaki Yüsra'nın annesi Ayşe Yıldız'a enkaz altında ilk müdahaleyi UMKE ekibi yaptı -

Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde, enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki Yüsra Yıldız'ın annesi Ayşe Yıldız'a enkaz altında ilk müdahaleyi yapan UMKE görevlileri Yıldız'ın hayatta kalması için büyük bir çaba sarf etti. Ayşe Yıldız'a ulaşan ekipler önce serum takarak sıvı takviyesi yaptı, ardından gerekli müdahalede bulundu. O ekipler o anları Demirören Haber Ajansı'na anlattı.

Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki Yüsra Yıldız 25, annesi Ayşe Yıldız 28 saat sonunda enkazdan sağ olarak çıkarılmıştı. Ayşe Yıldız'ın hayatta kalması için mücadele eden UMKE görevlilerin Yıldız'a ilk müdahaleyi enkaz altında yaptığı ortaya çıktı. Ayşe Yıldız'a Aulaşan ekipler önce serum takarak sıvı takviyesi yaptı, ardından gerekli müdahalede bulundu. O ekipler o anları Demirören Haber Ajansı'na anlattı.

"BU MÜDAHALEYİ YAPMASAYDIK BELKİ AYŞE HANIM ŞU AN HAYATTA OLMAYABİLİRDİ"

Bilecik'te UMKE'de görev yapan ve enkaz altındaki Ayşe Yıldırım'a ulaşarak ilk müdahaleyi yapan paramedik Hatice Yücel, "Ben Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Medikal Kurtarma ekibinde çalışıyorum. UMKE'de aktif bir şekilde çalışmalara katılıyorum. Deprem olduğunu duyduğumuzda çantamı hazırladım, yola çıktık. Enkazdan ilk önce bebeğimizi çıkardılar. Daha sonra aşağıda annesinin de sağ olduğunu, içerinin çok dar olduğu için ona müdahale edecek ufak tefek birine ihtiyaç olduğunu söylediler. Ben hemen gönüllü oldum. Üstümdeki montu çıkarmam gerekiyordu. Jandarma arama kurtarma ekibinden komutan ile birlikte aşağı indik. Sonra tek başıma ilerlemem gerektiğini söyledi. Onun tarifiyle sol-sağ yaparak 5 metre kadar sürünmem gerekti. Kafamı kaldırabileceğim bir alan söz konusu değildi. Sürünerek Ayşe hanıma ulaştım. Koluna zor uzanabiliyordum. Benim için çok zordu. Hayatımda açtığım en zor damar yoluydu. Damar yolunu açtıktan sonra serumunu taktım. Yaşamsal bulgularını kontrol ettim. 'Senin için buradayız, bak ben de senin yanındayım şu an' dedim. İhtiyacı olan sıvıyı taktık. Kurtarılması için iki saat bir çaba gösterildi. Biz ona bu müdahaleyi yapmasaydık belki Ayşe hanım şu an hayatta olmayabilirdi."

"İLK MÜDAHALENİN ARDINDAN DIŞARI ÇIKARMAYI BAŞARDIK"

Ayşe Yıldız'a ilk müdahaleyi yapanlardan biri Samsun UMKE'de görevli Burak Kasa, "Arkadaşlarımız ilk müdahaleyi yaptılar. Sonra enkaz alanına bizim girmemiz gerekti. Ben jandarma ile birlikte enkaz alanına girdim, gerekli ilk müdahaleyi yaptıktan sonra sabitleme işlemini yaptım. İlk müdahalenin ardından dışarı çıkarmayı başardık. Yaklaşık 3-4 metre derinlikte bir çukurdu. O çukuru geçtikten sonra enkaz alanına, Ayşe hanımın yanına doğru gidebilmek için 50 cm genişliğinde yer var. Oradan sürünerek gitmek zorunda kaldık" diye konuştu.

Görüntü Dökümü-------------------------UMKE ekibinden görüntüler -Röportajlar-Muhabir anonsu (Semih Çalışkan)-Detay görüntüler

Haber : Semih ÇALIŞKAN - Güven USTA - Uğur CAN - ELAZIĞ,

==========================

Kadın komutandan enkaz altındaki anneye moral veren sözler: Siz çıkana kadar buradayım (1)

Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki Yüsra Yıldız'ın annesi Ayşe Yıldız için enkaz altında kurtarma çalışması yapan ekip, Demirören Haber Ajansı'na konuştu. O anlarda yaşanan çarpıcı diyalog da kameralara yansıdı.

Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki Yüsra Yıldız 25, annesi Ayşe Yıldız 28 saat sonunda enkazdan sağ olarak çıkarılmıştı. Anne Ayşe Yıldız'ın sesini ilk duyuluduğu anın görüntüleri ortaya çıktı. Yıldız'a moral veren kurtarma ekibinden Zehra Astsubay'ın ankaz altındaki büyük çabası takdir topladı. Görüntülerde "Çocuğunuz çıktı ve sağ, şu an hastanede. Siz çıkana kadar buradan ayrılmayacağım" diyen kadın komutan ve ekibin çalışması sonrası anne de kurtarılmıştı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------------------Kurtarma anlarıRöportajlarHABER KAMERA: ELAZIĞ

=================

Drift yapan ambulansa soruşturma başlatıldı

VAN İl Sağlık Müdürlüğü, drift yaparken görüntülenen ambulansın, Hakkari iline bağlı olduğunun tespit edildiğini, Sağlık Bakanlığı'nın talimatıyla Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü'nce inceleme ve soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Van'da geçtiğimiz günlerde kameralara yakalanan bir ambulans, kar içinde drift yaparken görüntülendi. Görüntünün bazı yayın organlarında yayımlanmasının ardından harekete geçen Van İl Sağlık Müdürlüğü yaptığı ön incelemede, görüntülerin Van'da çekildiğini ancak ambulansın Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı olduğunu tespit etti. Van İl Sağlık Müdürlüğü yaptığı açıklamayla, Sağlık Bakanlığı'nın talimatıyla Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü'nce inceleme ve soruşturma  başlatıldığını bildirdi. Açıklamada, şöyle denildi:

"Ambulansın Hakkari iline bağlı olduğu tespit edilmiştir. Gerekli soruşturmanın başlatılması için Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü ile gerekli koordine sağlanmıştır. Ambulans, Hakkari 112'ye bağlı Şemdinli ekibi ile 24 Ocak 2020 tarihinde Van iline hasta getirmiş olup, sevk dönüşünde 30 AB 531 plakalı ambulansın saat 11.13-11.18 aralığında, Van-Başkale-Hakkari sınırı civarı bölgede uygunsuz hareketlerde bulunulduğu tespit edilmiştir. Söz konusu durumun Van 112 ekipleri ve ambulanslarıyla ilgisi bulunmamaktadır. Söz konusu olayla ilgili Sağlık Bakanlığımız talimatıyla Hakkari İl Sağlık Müdürlüğünce inceleme ve soruşturma başlatılmıştır."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------------------Drift yapan ambulans

Gülay KUYUCU/VAN,-

================

Ağa takılan martı kurtarıldı

İzmir'de denize atılan bir ağa takılan martı, Sahil Güvenlik ekiplerinin çalışmasıyla kurtarıldı.

Narlıdere ilçesindeki İnciraltı Kent Ormanı açıklarında bir martının denize atılan ağa takıldığını gören vatandaşlar, Sahil Güvenlik ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen Sahil Güvenlik Botu personeli, martının olduğu yere kısa sürede ulaştı. Titiz bir çalışmayla martı, takıldığı ağdan kurtarıldı. Sağlığının iyi olduğu görülen martı, daha sonra doğal yaşama bırakıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: (Sahil Güvenlik kamerası)Martıdan ve ekiplerden görüntü

Haber: Kadir ÖZEN- Kamera:  İZMİR,

=================

Yaralı kedi sığındığı karakolun maskotu oldu

Ordu'da yaralı ve bitkin halde Asayiş Şube Müdürlüğü binası önüne gelen kedi, polis ekiplerince sahiplenildi. Polislerin beslediği ve 'hardal' ismini verdiği sevimli kedi, karakolun maskotu oldu. Altınordu ilçesinde, Asayiş Şube Müdürlüğü binası önünde, bilinmeyen nedenle yaralanıp, ayağı kanlar içerisinde kalan kediyi fark eden polisler, yardım için seferber oldu. Polisler, soğuktan titreyen kediyi kucağına alarak karakola getirdi. Mama ve sütle karnını doyurduğu kedinin sol ayağına pansuman yapan ekipler, kediye 'hardal' ismini verdi. Sevimli kedi, kısa sürede kendisine yuva olan karakolun maskotu oldu. Polis ekiplerinin ilgi odağı olan Hardal, iyileşene kadar Asayiş Şube Müdürlüğü'nde misafir olacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ -----------------------------------Kedinin tedavi edilmesi-Kedinin beslenmesi-Detaylar

HABER KAMERA: Ahmet BAYRAK-ORDU/DHA

=============================

Karabük'te gölet buz tuttu

KARABÜK'ün Eflani ilçesinde bulunan Ortakçı Göleti havanın eksi 10 dereceye düşmesinin ardından buz tuttu.Eflani'de havanın eksi 10 dereceye düşmesinin ardından Ortakçı Göleti buz tuttu. Ormanın ortasında bulunan göletin buz tutmasıyla birlikte muhteşem bir güzellik ortaya çıktı. Ortakçı Göleti'nin bulunduğu alana gelenler gölet kenarında mangal yaparak doğanın keyfini çıkardı. Bazı kişiler ise göletin buz tutan yüzeyinin üzerinde kızakla kaydı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜBuz tutan göletten görüntülerMangal yapanlarBuz tutan göletin üzerinde kızakla kayanlar ve detaylar

HABER-KAMERA: KARABÜK,

=============================

'Vakvak', Küçükkuyu'nun maskotu oldu

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesine 3 yıl önce gelen ve limanda yaşayan kaz, beldenin maskotu oldu. Kaza 'Vakvak' adını vererek bakmaya başlayan balıkçı Adnan Atlı (57), "Bu kaz 3 yıl önce uçarak limanımıza geldi ve bir daha da gitmedi. Adını 'Vakvak' koydum. O zamandan beri kendi elimle besleyip gözüm gibi bakıyorum" dedi.

Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesi limanında 3 yıl önce uçarak gelen kaz, beldenin maskotu oldu. 3 yıldır Küçükkuyu Limanı'nda yaşayan kaza, beldede 40 yıldır balıkçılık yapan evli ve 1 çocuk babası Adnan Atlı bakıyor. Atlı, 'Vakvak' adını verdiği kazı her gün ekmek, salatalık, marul ile besliyor. Elinden su içiriyor. Adnan Atlı balığa çıktığı zaman, 'Vakvak' adlı kaza liman çevresindeki esnaf bakıyor. Beldenin maskotu olan kaz, yerli ve yabancı turistlerinde ilgisini çekiyor.

'GÖZÜMÜZ GİBİ BAKIYORUZ'Adnan Atlı, "Bu kaz 3 yıl önce göç sırasında uçarak limanımıza geldi. Bir daha da gitmedi. Adını 'Vakvak' koydum. 3 yıldır limanda bakıyorum. Adeta neşe kaynağı oldu. Kendi elimizle besleyip, gözümüz gibi kaza bakıyoruz. Dışarıdan beldeye gelip, sahilde dolaşan yerli ve yabancı turistlerde kaz ile aramızdaki bağı görünce şaşırıyorlar. Çevredeki esnaf arkadaşlarda ben balığa çıktığım zaman kaza bakıyorlar. Bu kaza hayvan sevgisi olduğu için bakıyoruz. Hiç bir beklentimiz yok. Burada kalmaya devam ettiği sürece bakmaya devam edeceğiz" dedi.

'NEŞE KAYNAĞIMIZ OLDU'Küçükkuyu Limanı bölgesinde bir iş yerinde çalışan Mert Alver ise, "Kazımız 3 yıl önce limanımıza geldi. Adnan ağabeyimle kazı her gün düzenli olarak besliyoruz. Limana alıştı. Her gün gelip, güzelce besleniyor. Neşe kaynağımız oldu. Limanda dolaşan insanlar görünce şaşırıyor. Adnan ağabey ve bize alıştı" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Balıkçı Adnan Atlı'nın vak vak adlı kazı beslemesinden genel ve detay görüntü.-Vak Vak adlı kaz'dan detay görüntü.-Adnan Atlı röp.-Mert Alver röp.Haber-Kamera: ÇANAKKALE,

=============================

Köpeğin ilginç uluması gülümsetti

İzmit'te, durakta bekleyen bir köpeğin ilginç şekilde uluması görenleri gülümsetti. Dün gece, İzmit Cedit Mahallesi Santral mevkiindeki otobüs durağında bekleyen vatandaşlar, bir sokak köpeğinin ulumasını tebessümle izledi. Köpek adeta şarkı söylercesine ulurken, o anları vatandaşlar cep telefonu kamerasıyla kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ Köpeğin ulamasından görüntüler HABER: Alişan KOYUNCU/KOCAELİ,  Haber Kodu : 200126095

============================

Manavgatlı iş insanı, otelini depremzedelere açtı Antalya'nın Manavgat ilçesinde butik oteli olan iş insanı Metin Durkaya, Elazığ'daki depremde evleri zarar gören 7 aileyi 3 ay boyunca otelinde misafir edip, yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacağını söyledi.

Elazığ'ın Sivrice ilçesinde, geçen akşam meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından ülke genelinden bölgeye yardımlar sürüyor. Türkiye'nin en büyük turizm destinasyonlarından olan Manavgat'ta butik otel işleten iş insanı Metin Durkaya da depremzedelere yardımda bulunmak üzere sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Durkaya paylaşımında, "Depremzedelerden 7 aileye otelimde 3 aylığına barındırarak yardım etmek istiyorum. Etrafımıza duyurulur" dedi.

Demirören Haber Ajansı muhabirine açıklamada bulunan Metin Durkaya, aynı zamanda müteahhitlik de yaptığını, 4- 5 yıldır Yalova'nın Çınarcık bölgesinde çalıştığını anlattı. Yalova'da 1999 yılında meydana gelen ve binlerce insanın yaşamını yitirdiği depremin o bölgede oturan insanların hafızasında hala canlı olduğunu aktaran Durkaya, "Benim 4- 5 sene önce iş yapmış olduğum Yalova'da Çınarcık'ta insanlar halen daha yaşadıkları depremin acılarını paylaşıyor. Oradaki mağduriyetlerini anlatıyorlar. Zannedersem biraz da oradaki alt dürtü beni buna yönlendirdi. Keşke o zaman elimizde imkanımız olsaydı da yardım etseydik" dedi.

'ŞİMDİ BİR VE BERABER OLMALIYIZ'Depremin ülkemiz insanı için bir sınav olduğunu belirten Metin Durkaya, "Depremin ne zaman ve nerede olacağı belli değil. Bizim şimdi bir, beraber olmamız gerekiyor. Acılı olan insanların acılarını dindirmek için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Bu millet olmamızın özelliklerinden bir tanesidir" diye konuştu.

'BİZ DE ACILARINI HİSSETTİK, DESTEK OLMAK İSTİYORUZ'Türk milletinin en fakirinden en zenginine kadar elinden gelen bütün imkanlarla deprem bölgesine yardım göndermeye çalıştığını aktaran Durkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz de Türk milletinin bir ferdi olarak yaşanan acıyı hissettik. Bu kış günü çocukların, yaşlıların ve insanların mağdur olduğunu gördük ve düşündük. Biz de kendi imkanlarımız çerçevesince deprem bölgesinde yaşayan, evlerini barklarını kaybeden insanlara yardımcı olmak istedik. Bizim 28 odalı butik bir otelimiz var. Ben aslen Erzurumluyum, o bölgenin soğuğunu bilirim. Bu kış günü, dondurucu soğuklarda evini barkını kaybeden 7 aileyi 3 aylığına otelimde misafir etmek istiyorum. 3 ay boyunca onların yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacağım."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Otel odasından görüntü-Resepsiyondan görüntü-Metin Durkaya'nın açıklaması-Odadan görüntü

HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),

Haber Kodu : 200127016

=================================

Oylat Kaplıcaları'nda sömestir yoğunluğu

Bursa'nın İnegöl ilçesinde bulunan Oylat Kaplıcaları'nda sömestir tatili yoğunluğu yaşanıyor. Geçen yıl yurt içi ve yurt dışından 300 bin kişinin ziyaret ettiği kaplıcalardaki otellerde, yeni yılın ilk ayında doluluk oranı yüzde 100'e ulaştı.

İnegöl'de bulunan ve turizm merkezi haline gelen Oylat Kaplıcaları'ndaki otellerde sömestir tatili nedeniyle yoğunluk yaşanıyor. Şehir merkezine 27 kilometre uzaklıktaki kaplıcalar bölgesinde bulunan 3 otelde geçen yıl 300 bin kişi konaklarken, bu yılın ilk ayı da hareketli geçiyor. İnegöl Belediye Başkanı ve OYLAT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Alper Taban ise sömestir tatilinde bölgedeki otellerde doluluk oranının yüzde 100'e ulaştığını söyledi. "Bölge, ülkemizin göz bebeği pozisyonunda bir turizm alanı" diyen Alper Taban, yüksek rakımlarda, bitki örtüsü ve ormanların ziyaretçileri karşıladığını belirterek, "Hiçbir ısıtma ve soğutma işlemi görmeden, direkt kaynağında çıkan şifalı sular banyolarda ve havuzlarda vatandaşlarımıza sunuluyor. Pek çok sağlık yönünden faydasını olduğunu ifade edebilirim. Bu bölgeye tüm vatandaşlarımızı davet ediyorum. Türkiye'nin dört bir yanında ve uluslararası anlamda da pek çok misafiri ağırladığımız bir bölge aynı zamanda. Hemen yakın mesafede de Oylat Mağarası Türkiye'nin en önemli mağaralarından. Şu anda da sarkıt ve dikiklerin içinde olduğu, canlı mağara olarak tüm turizm severleri bekliyor" dedi.

'SUYUN ÖZELLİĞİ 40.5 DERECE OLARAK DOĞAL KAYNAĞINDAN ÇIKIYOR 'Sömestir tatilinde otellerin tamamen dolduğunu kaydeden Taban, şunları söyledi: "Sömestir tatilinde olduğumuz ara dönemde otellerimiz tamamen dolu durumda. Öğrencilerimizin tatile çıktığı dönem olduğu için ailelerimiz çocuklar ile beraber bir arada buraya gelerek güzel bir tatil geçirebiliyor. Yaz ve kış dönemlerinde de normal tatil dönemlerinde de gerçekten doluluk oranlarımız yüzde 90 seviyelerinde ama bu ara tatillerde hiçbir oda kalmayacak şekilde kullanılmakta. Oylat 76 yıllık bir işletme. Burada bir asıra yakın tarih olduğunu ifade edebilirim. Buranın gerçekten müdavimleri var. Her dönem gelip konaklayan insanlarımız var. Suyun özelliği 40.5 derece olarak doğal kaynağından doğan sular, hiçbir müdahale olmadan, katkı maddesi konulmadan, soğutma ve ısıtma işlemi yapılmadan kullanıcılara sunuluyor. Buda doğal olan bu kaynaklardan yüksek oranda faydalanmayı sağlıyor. Kullanıcılarda bundan çok memnun."

SUYUNA HAYRAN KALDIOylat'ta 1987 yılından beri sürekli tatil için geldiklerini aktaran Ömer Atahan (60), "Burada biz aile sıcaklığı görüyoruz, aidiyet duygusu oluştu bizde. Rahmetli babam 1987 yılından beri buraya gelir. Ablam, kız kardeşim ile birlikte 13 yetişkiniz. Bir aile ortamı buluyoruz. Bizi buraya çeken şeyler bunlar. Her şey yeteri kadar. Bütün olay suda bitiyor. O nedenle buraya geliyoruz. Bir çok yeri gezdim, sıcak suyunda 10 dakika kalamıyorsunuz. Buraya Allah bunu vermiş. İnşallah fiziki yönden de bazı şeylerin değişmesi lazım. Global dünya değişiyor, insanlar değişiyor. Ben 60 yaşındayım ama hala buradayım, gelecek senede buradayım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Drone görüntüsü-Açıklamalar-Kaplıca bölgesinden detaylar

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa),

Haber Kodu : 200127018============================

Kumbaralarındaki parayla depremzedelere yardım ettiler Ardahan'da Beray ile Defne Ors kardeşler, bir yıldır kumbaralarında biriktirdikleri 445 TL ile satın aldıkları gıda maddelerini Elazığ ve Malatya'daki depremzedelere ulaştırılması için, AFAD'a teslim etti.

Ardahan merkez Karagöl Mahallesi'nde oturan Fikriye- Fırat Ors çiftinin iki çocuğu olan Beray (11) ile Defne (8) örnek bir davranışa imza attı. 5'inci sınıf öğrencisi Beray ve kız kardeşi 2'nci sınıf öğrencisi Defne Ors, televizyondan izledikleri Elazığ ve Malatya'daki depremzedelere yardım elini uzattı. Ors kardeşler bölgeye yardım kampanyalarının yapıldığını duyunca, annelerinden yaklaşık bir yıldır biriktirdikleri iki ayrı kumbaralarını istedi. Kumbaraları ile birlikte markete giden Beray ve Defne, satın aldıkları gıda maddelerini bir koliye doldurup bölgeye yardım götüren AFAD ekiplerine teslim etti.

'NASIL YARDIM EDEBİLİRİZ DİYE DÜŞÜNDÜK?'Yaptıkları yardımla çok mutlu olduklarını söyleyen Beray Ors, "Kardeşimle deprem görüntülerini televizyondan izlerken mağdur olanlara nasıl yardım edebiliriz diye düşündük. O sırada yardımların AFAD'a yapılması söylenince kardeşimle birlikte kumbaralarımdaki paralarla bizde bir şeyler alıp göndermek istedik. Markete gittik kumbaradan çıkan 445 liramızın yettiği kadar gıda maddesi aldık. Bunu koli yapıp AFAD'a teslim ettik. Yine para biriktirip yardım edeceğiz" diye konuştu

GÖRÜNTÜ DÖKÜÜ: -Kız kardeşlerin marketten alışveriş yapmaları-Kız kardeşlerin kasaya gelmesi-Kumbaradan detay-Yardım kolisinin hazırlanması

Haber-Kamera: Dinçer AKTEMUR/ ARDAHAN,

Haber Kodu : 200127019====================================

İngiliz işgaline karşı kurulan Oltu İslam Şura Hükümeti'nin belgeseli çekiliyor

İNGİLİZLERİN 13 Nisan 1919'da Kars'ı işgal etmelerini tepki gösteren Oltu İslam Terakki Komitesi'nini bağımsızlığını ilan ederek Oltu Şura Hükümeti'ni kurmasının belgeseli çekiliyor. Bardız Yaylası'ndan, Olur ilçesi ve Tavusker Allahuekber Dağları, Göle'nin Karınca düzü, Tetirkos Yaylası, Kanlı Dağı'nın Artvin hududuna kadar olan bölgede bağımsızlığını ilan eden Şura Hükümeti'nin belgeseli için 15 Ocak'ta çekimlere başlandı. 30 atlının yer aldığı çekimler, 31 Ocak'ta sona erecek.

Oltu Kaymakamlığı ile TRT iş birliğiyle yapılacak belgesel çekimleri Topkaynak Mahallesi'nde 'Oltu İslam Şüra Hükümeti Belgeseli' çekimleri başladı. Yönetmen Hilal Yumuk, yönetmen yardımcısı Murat Özer, kameramanlar Cihangir Aydoğan, Hüseyin Er, Işıkçı Serhat Çakır ve Sesçi Serkan Bilgili ve otuz kişilik bir ekiple start alan çekimlere tarihi anlar bir bir anlatılacak.

Oltu Belediye Başkanı Necmettin Taşçı, "Oltu Şura Hükümetinin kuruluşundaki büyüklerimiz atalarımız önemli görevler almıştır. TRT Genel Müdürlüğümüzün ekibi bunu dile getirmek suretiyle karınca kararınca belgesel çalışmalarına devam ediyorlar. Biz çok sevinçliyiz çünkü Şura Hükümetimizin Hatay'da Kurulan hükümetten hiçbir farkı yok" dedi.Taşçı, belgeselden sonra TBMM'ye müracaat ederek Oltu Şura Hükümetinin nişanını alacaklarını ifade etti.

'OLTU HALKI ÇEKİMLERİ BÜYÜK BİR MERAKLA TAKİP EDİYOR'Proje koordinatörü edebiyat öğretmeni Temel Vural, "Oltu Şura Hükümeti ile ilgili bir belgesel yapılması hususundaki taleplerimizi anlattığımız bir proje hazırladık. Bu projemizi TRT Genel Müdürlüğü'nün ilgili birimlerine gönderdik. Çok kısa bir süre içerisinde değerlendirildi ve projemiz uygulanmaya değer bulundu. Oltu halkı çekimleri süren belgeseli büyük bir merakla takip ediyor. Bu vesile ile Oltu'muzun yakın tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti açısından son derece önemli olan bu tarihi olayın belgeselinin yapılmış olmasından dolayı bu konunda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz" diye konuştu.Belgesel Yapımcısı Hilal Yumuk ise çekimlerde yaşadıkları en büyük zorluğun döneme ait film, fotoğraf ve belgelerin çok az olmasından kaynaklandığını belirtti. Yumuk, "Bu olayın kahramanlarından Yasın Haşimoğlu'nun anılarından yola çıkarak tarihi anlatmaya çalıştık. Prof.Dr. Erdal Aydoğdu hocamla yaptığımız bir çalışma sonucu ve Bülent Tokgöz'ün de metin yazarlığı ile birlikte bir senaryo oluşturduk. Anılarla yola çıkarak canlandırmalarla bu tarihi belgesel imza atmak istedik" dedi.

Yumuk, yöre halkından 30 atlının da katıldığı belgesel çekimlerinin 31 Ocak'ta sona ereceğini bildirdi.

OLTU ŞURA HÜKÜMETİOltu, 1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan Ayastefanos Antlaşması'na göre savaş tazminatı olarak Rusya'ya bırakıldı. Antlaşmadan sonra bölgedeki Rus işgali 40 yıl sürdü. İşgal, 25 Mart 1918'de Türk ordusunun Oltu'ya girmesiyle son buldu. Ancak 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesindeki bazı maddeler Oltu'nun yeniden işgali anlamına geliyordu. Oltu halkı, bu şartları kabul etmeyerek yeniden örgütlenmeye başladı. 'Oltu İslam Komitesi' tarafından 25 Mayıs 1919'da Yusuf Ziya Bey başkanlığında 'Oltu Şüra Hükümeti' kuruldu. Oltu ve çevresini bir yıl kadar başarı ile yöneten 'Oltu Şüra Hükümeti' Mart 1920'de anavatana katılma kararı aldı. TBMM, 17 Mayıs 1920'de Oltu'nun anavatana katılma talebini kabul etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------------------------Milis kuvvetleri komutanına makyaj-Kostüm gimeleri-Kamera kurumu -Milis kuvetleri-Okul önünden görüntü -Atların gelişi  -Setten detaylar-İç mekanda detaylar-Lamba asmaları-Yasin Haşimoğlu'nun görüntüsü-Milis kuvvetlerinin ata binişleri-Pikaptan çekimler-Milis kuvvetleri atlarla geçişleri-Oltu Belediye Başkanı Necmettin Taşçı ile röp-Proje sorumlusu Temel Vural ve yapımcı Hilal Yumuk röp

Haber: Murat AYDIN/ OLTU (ERZURUM),

Haber Kodu : 200127025=============================

Japonya'dan Adana'ya oya sanatını öğrenmek için geldiler Japonya'dan, oya sanatını görmek ve işlemesini öğrenmek için Adana'da bulunan bir sanat evine gelen Kumi Okabe (48) ve Meiko Ueyama (50), yüzlerce oya çeşitlerini görmekten çok etkilendiklerini belirtti. Okabe, "Japonya'ya oya götürüp satmayı düşünüyorumö dedi.

Japonya'nın Fuku Oka kentinde turizm acentesi işleten Kumi Okabe ve hediyelik eşya satan Meiko Ueyama, Türkiye Kültürü'nde önemli bir simge olan el sanatlarından oyaya ilgi duymaya başladı. İnternette araştırma yapan iki arkadaş, daha sonra Adana'da Nurlu Erkan'a (67) ait bir Oya Sanat Evi olduğunu öğrendi. İkili bunun üzerine Japonya'dan Adana'ya gelmeye karar verdi. Kente gelen Kumi Okabe ve satan Meiko Ueyama ilk olarak Oya Sanat Evi'ni ziyaret ederek yüzlerce oyayı inceleme fırsatı buldu ve daha sonra oya işlemeyi denedi.

'İŞLEMESİ ÇOK ZORMUŞ'Oya Sanat Evi'ni gezdikten sonra arkadaşı Meiko Ueyama ile oya işlemeyi deneyen Kumi Okabe, burada yüzlerce çeşit oya türüyle karşılaşınca çok heyecanlandıklarını ve mutlu olduklarını dile getirdi. Adana'ya gelmeden önce sadece birkaç çeşit oyadan haberdar olduklarını belirten Okabe, yıllar önce bir süre Türkiye'de yaşadığını ve o dönem oyayı gördüğünü fakat inceleme fırsatı bulamadığını söyledi. Türkiye kültürüne hayran kaldığını belirten Okabe, oyayı Japonya'da satmak istediğini de kaydetti. Ülkesinde sadece birkaç yerde oya satıldığını ve çok yüksek fiyatların söz konusu olduğunu söyleyen Okabe, "Ben de gidip bizzat yerinde görmek ve öğrenmek istedim. Çok çeşit var tabi biraz kafam da karıştı. Japonya'da oya yapılmış bu eşarpları başa takma kültürü yok. Biz daha çok aksesuar ve süs olarak kullanmayı seviyoruz. Yavaş yavaş ülkemizde bu sanat yayılmaya başlıyor. Ben de bunu hızlandırmak istiyorum. Burada öğrenmek için deneme yaptım ama açıkçası çok zor bir şeymişö dedi.Meiko Ueyama ise ülkesinde göremediği oya çeşitlerini burada görünce çok mutlu olduğunu ve her biri sanat eseri olan oyaları çok beğendiğini belirtti.

OYAYA OLAN İLGİLERİ MUTLULUK VERİCİUzun yıllardır oya sanatına ilgi duyduğunu ve eski oyaların bulunduğu bir koleksiyon oluşturduğunu söyleyen Nurlu Erkan (67), Japonya'dan oya merakı üzerine Adana'ya gelen Kumi Okabe ve Meiko Ueyama'yı ağırlamanın kendisi için mutluluk verici olduğunu belirtti. Oya kültürünün çok eski dönemlerden beri var olduğunu ve çok değerli bir el sanatı olduğunun altını çizen Erkan, "Koleksiyonumda Namrun iğne oyaları bulunuyor. Bu oyalar çok görkemli aksesuarlardır. Burada koleksiyonum ve oya ürettiğimiz iki bölüm var. Misafirlerimizin ilgisi beni çok mutlu etti. Çünkü Japonlar el işi, göz nuru üretimlerin hakkını veriyorlar. İşin içinde emek var ise Dünya'nın diğer ucunda bile ilgi görüyorö dedi.

Erkan, ayrıca daha önce kendisinin de Japonya'ya gittiğini ve bazı dostlarına oya hediye ettiğini ifade etti.

Görüntü Dökümü------------------------Kumi Okabe ve Meiko Ueyama oya sanatını incelemesi ve işlemeleriKumi Okabe ve Meiko Ueyama ile röpEv sahibibi Nurlu Erkan ile röpKumi Okabe ve Meiko Ueyama oya işlemeli sal eşarp takmasıGenel ve detayalarHaber: Can ÇELİK-kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,

Haber Kodu : 200127036

=============================

Tarihi su değirmeni 300 yıldır dönüyor

Bartın'ın Kayadibikavlak köyündeki su değirmeni, yaklaşık 300 yıldır dönüyor. Metin Barış (47), eşi Melahat Barış (45) ile birlikte yıllardır değirmende buğday öğütüyor.

Kayadibikavlak köyündeki su değirmeni babadan oğula 3 asırdır çalışıyor. 10 yıl önceye kadar 6 değirmenin bulunduğu köyde sadece Barış ailesinin çalıştırdığı su değirmeni kaldı. Küre Dağları Milli Parkı'nın zirvelerinden gelen buz gibi suyun ark yöntemiyle çarklara vuran su sayesinde mısır, buğday, arpa ve yulaf öğütülüyor. 2 çocuğu olan ve mesleği kasaplık olan Metin Barış, eşi Melahat Barış ile birlikte çevre köylerden ilçelerden gelen ürünleri öğütüp, köylülere teslim ediyor. Metin Barış, ahırında baktığı 10 büyükbaşın da yem ihtiyacını değirmende üretiyor. Metin Barış, ata yadigarı değirmenin tescillenmesi için gereken yerlere başvurular yaptı.

'BU TARİHİ AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ'Metin Barış atalarından kalan mirası yaşatmaya çalıştığını belirterek, şunları söyledi: "Dedemden kalma değirmen işini yapıyoruz. Benim gerçek mesleğim kasaplık ama eşimle birlikte bu tarihi ayakta tutmaya çalışıyoruz. Aynı anda tarım ve hayvancılıkla uğraşıyoruz. Şu anda değirmenimizde kendimiz ekip biçtiğimiz ürünler ile civar köylerden ilçelerden ve illerden gelen mahsulleri burada öğütüyoruz. Bizim buradaki amacımız bu değirmen kültürünü devam ettirmek istiyoruz. Bazen çok zorluklarla karşılaşıyoruz. Değirmenimizin yanındaki dere zaman zaman taşarken, bize su taşıyan kanallar da tıkanıyor, ayrıca sel suları yükselince değirmenimiz sular altında kalıyor. 10 yıl önce bu bölgede 6- 7 eski değirmen vardı, ancak yaşlılar ölünce yeni nesil bu işi yapmadı. Ama biz tek olarak devam ediyoruz. Artık su değirmenleri teknolojiye yenildi. Her geçen gün yeni makineler çıkıyor. Bu mesleğin bitmemesi için bende oğluma alıştırdım. Nasıl dedemden babama babamdan bana geçtiyse inşallah oğlumda bunu sürdürecek diye umut ediyorum."Melahat Barış ise "Değirmeni çalıştırmak zor oluyor. Bakımları zor oluyor, eşimle birlikte yapmaya çalışıyoruz. Buradan vaktim kalırsa ev işlerine ve hayvanlarımıza bakıyorum. Biz de bütün zorluklara rağmen bu kültürü yaşatacağız. İnşallah çocuklarımızda bunu devam ettirir" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Değirmenin dış görüntüsü -Su arklarından detay -Arkların temizlenmesi -Değirmenin içinden detay -Değirmen taşlarının görüntüsü -Un öğütülmesi -Barış çiftinin değirmende çalışması -Eşi Melahat Barış'ın un elemesi -Detay görüntüler Haber-Kamera: Ayhan ACAR/BARTIN,

Haber Kodu : 200127026===================================

Efelerin körüklü çizmesi ülke sınırlarını aştı

Aydın'da, 25 yıldır körüklü çizme imalatı yapan İzzet Erkaç (50), geçen yıl Almanya, Hollanda ve Fransa gibi ülkelere ürünü satarak, ülke ekonomisine katkı sağlamaya başladı.

İncirliova ilçesi Zafer Mahallesi'nde, 1995 yılında açtığı 30 metrekarelik iş yerinde Efelerin ve Yörüklerin giydiği körüklü çizmeyi üreten evli ve 2 çocuk babası İzzet Erkaç, ürünü yurt dışına pazarlamaya başladı. Hayvan derisinden yapılan körüklü çizmelerin 8 köşelisini Türkler tercih ederken, daha az köşelisini ise Avrupalılar beğeniyor. İki haftada tamamlanan ürün, yaklaşık 150 işlemden geçiyor. 8 köşeli bir çift çizme, 128 kıvrımdan oluşuyor. En uzun süren işlem ise kıvrım yapımı oluyor. Tamamlanan çizmeler Almanya, Hollanda ve Fransa'daki müşterilere kargoyla yollanıyor.Efe çizmesinin Aydın'ın kültürü olduğunu belirten İzzet Erkaç, çiftini 1000 TL'ye mal ettiği ürünün özelliklerinden şu sözlerle bahsetti: "Körüklü çizmeler, kültürel bir konu olduğundan körüklerin sayısı çok önemlidir. 8 körüklü çizme yapıyoruz. Her körüğün anlamı vardır. Yiğitlik, mertlik, cömertlik, hoşgörü, vatanseverlik, milliyetçilik, misafirperverlik ve alçakgönüllülük."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:  Körüklü çizme yapımından görüntüKörüklü çizmelerden görüntüİzzet Erkaç röp.Haber-Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,

Haber Kodu : 200127035================================= Öğrenciler için 'askıda peynir' uygulaması başlattı İzmir'in Balçova ilçesinde, ihtiyaç sahibi öğrenciler için 'Askıda peynir' uygulamasını başlatan şarküteri işletmecisi Nevzat Elaldı, kartını gösteren öğrencilere ihtiyacı olduğu kadar sucuk, peynir, tereyağı, zeytin ve yumurta yardımında bulunuyor. Ayrıca öğrencilere destek olmak isteyen hayırseverler de şarküteriden alışveriş yapıp, fişini bırakıyor, satın aldığı gıdalar böylece öğrencilere ulaştırılıyor. İhtiyaç sahibi öğrencilere geniş çaplı gıda yardımı yapan işletmeci, örnek davranışıyla kalplere dokunuyor.

Balçova'da şarküteri işletmecisi Nevzat Elaldı, ihtiyaç sahibi öğrenciler için başlattığı 'Askıda peynir' projesiyle takdir topluyor. Kartını gösteren ihtiyaç sahibi öğrencilere yalnızca peynir değil, yumurta, tereyağı, zeytin ve sucuk yardımı yapan işletmecinin 12 Ocak'ta başlattığı uygulama hayırseverler tarafından da destekleniyor. Öğrencilere destek olmak isteyenler, şarküteriden alışveriş yapıp, fişini bırakıyor, satın aldığı gıdalar ise öğrencilere ulaştırılıyor. Öğrencilere evde kaç kişi yaşadıklarını sorarak, ihtiyacı olduğu kadar gıda yardımı yapan ve 'Bittiğinde yine gel' diyen işletmeci, örnek davranışıyla kalplere dokunuyor.

Projeyi duyurmak için sosyal medyada yayınladığı paylaşımın görüntülenme sayısının 1 milyona ulaştığını söyleyen Elaldı, "Duyarlı vatandaşlarımızın desteğiyle kampanyamız çığ gibi büyüdü ancak yine de biz okyanusta bir damlayız. İhtiyaç sahibi öğrencilerin ellerinden tutuyoruz. Duyarlı vatandaşlarımız bu projeye destek olmak istedi. İşletmemizde ihtiyacı olan öğrencilere kaç kişi yaşadıklarını, ne kadar gıdaya ihtiyacı olduğunu soruyoruz. Daha sonra öğrenci kartını da gösterdiklerinde, peynir, zeytin, tereyağı, sucuk, yumurta gibi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu projeyi sosyal medyadan duyurduk ve oldukça olumlu tepkiler aldık. Paylaşımın etkileşimi 1 milyonu geçti. Duygulananlar, teşekkür edenler oldu. Geçtiğimiz hafta Pazar günü başlattığımız bu uygulamayı devam ettirmeyi ve diğer yerlere de yaymayı amaçlıyoruz" diye konuştu.

'HERKES KATKIDA BULUNUYOR' Şarküterinin müşterilerinden Olgun Sezen, uygulamayı desteklediğini belirterek, "Nevzat beyin çok güzel bir şey yaptığını düşünüyorum. Yıllardır bu işlerin içindeymiş ama ben kendisini yeni tanıdım. Buraya geliyorsunuz, gücünüz ölçüsünde alışverişinizi yapıp fişini bırakıyorsunuz ve o bu yaptığınız alışverişi ihtiyaç sahibi olan kişilere ulaştırıyor. Güzel olan tarafı da bu. Hiçbir şekilde para kabul etmiyor. Herkes içinden geldiği kadar bu olaya katkıda bulunuyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜOlgun Sezen ile röportajNevzat Elaldı ile röportajŞarküteri dükkanından genel detay görüntüHaber: Hande NAYMAN - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR,  Haber Kodu : 200127027


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement