Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "İsrail hükümetine de hatırlatmak isterim ki, Mescid-i Aksa'nın statüsüyle oynanırsa bu İsrail hükümeti tarafından son derece yanlış bir karar olur, yanlış bir adım olur ve dünya da böyle bir şeye asla müsaade etmez" dedi.
Kurtulmuş, "MÜSİAD 4. Filistin İş Forumu Kongresi"nin açılışında yaptığı konuşmada, Filistin halkının onurlu ve haysiyetine düşkün bir halk olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, 1948'den bu yana yaşanmış sıkıntıları, Filistin halkından başka hangi halk yaşasaydı bugün başka sonuçlarla karşılaşılacağını ifade ederek, "Filistin halkı hem kendi onuruna olan düşkünlüğü hem inancına ve davasına olan bağlılığı sayesinde, 1948'den bu yana ne Kudüs davasını yere düşürdü ne Filistin'in bağımsızlık davasını yere düşürdü ne de topyekun İslam ümmeti adına vermiş olduğu bu büyük mücadeleyi yere düşürdü" diye konuştu.
Filistin halkının kendisine olan öz güvenini artıracak her türlü çalışmanın Filistin'in bağımsızlık mücadelesine büyük katkı sağlayacağını belirten Kurtulmuş, dünyanın ve bölgenin yeni bir süreçten geçtiğini dile getirdi.
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Maalesef 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşan düzen ve arkasından 2. Dünya Savaşı ile dünyaya dayatılan düzen, bugün iflas etmiştir. Ne Birleşmiş Milletler (BM) ne de uluslararası kuruluşlar, dünya barışını sağlamaktan fevkalade uzak bir noktadadır. Maalesef özellikle 1. Dünya Savaşı sonrasında dağılan coğrafyamız, Sykes-Picot ile parça parça edilen coğrafyamız bugün dünyanın çekmiş olduğu sıkıntıları en fazla hisseden bölgedir. Dikkat ederseniz geniş coğrafyamız içerisinde bizim topraklarımız, Müslüman halkların toprakları, Müslüman halkların ülkeleri, derin ıstırapların, derin sıkıntıların içerisindedir. Fas'tan, Endonezya'ya kadar geniş bir coğrafyada, Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da her yerde bugün lime lime edilmiş olan ülkeler, iradeleri bölünmeye çalışılan halklar ve birbirine düşman edilmeye çalışılan İslam coğrafyasının insanlarıyla karşı karşıyayız. Ancak bu büyük acı ve kahırdan aslında ders çıkarmamız ve buradan olumlu bir geleceği inşa etmemiz gerekiyor. Bu aslında yeni bir dünya kuruluşunun da habercisidir."
Kurtulmuş, dünyanın yeni bir oluşa doğru yol aldığını, bunun başlangıcının da İslam coğrafyasından çıkacağını ümit ettiğini ifade etti.
"İslam coğrafyasında yeni bir düzene ihtiyaç vardır"
Bu tablonun asla karamsarlık aşılamaması, tam tersine bu tablo içerisinde olumlu bir gelecek inşa etmenin çabalarının ortaya konulması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, Arap Baharı ile başlayan sürecin, İslam dünyasının halklarının yeni bir gelecek kurma talebinin başlangıcı olduğunu aktardı.
Birtakım nedenlerle Arap Baharı'nda ortaya konan isteğin bugün karşılanamadığını ancak ortadan kaldırılmadığını anlatan Kurtulmuş, İslam coğrafyasında yeni bir düzene ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Baskıya, sömürüye, toplumsal kesimlerin yok edilmesine yönelik değil. Önce kendi içimizde toplumsal mutabakatı sağlayacak, yönetenlerle yönetilenler arasında güven ve itimat ilişkisini ortaya koyacak, yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç var. Böylece İslam toplulukları ve ülkeleri kendi içerisinde birliği, dirliği, kardeşliği sağlayacak, kendi kaynaklarını maksimize edecek, iş birliği içerisinde daha doğru bir geleceği kurma imkanını bulacaktır. İslam dünyasının özellikle genç nesilleri, artık yöneticilerinden kendilerinin de 'adam yerine' konuldukları bir itimat ilişkisi içerisinde olmayı istiyor. Yani, kendi yöneticilerine itimat etmek istiyor, kendi yöneticilerinin kendilerine sunduğu siyasal ve ekonomik imkanların kendilerini de içine alacak şekilde genişletilmesini, onlarında istifade etmelerini istiyor. Aynı şekilde bunun karşılığında genç nesillerde özellikle kendi güven duygularını yeni yönetimlere sunmak istiyor. Bu güven ve itimat ilişkisi içerisinde yeni barışı öncelikli olarak kendi ülkelerimizde tesis etmek durumundayız."
"Rüyalarımızın dahi ortak olduğu bir dünyayı kurmalıyız"
Ülkeler arasında "coğrafyanın ortaklaştırılması" bilincinin geliştirilmesi gerektiğini bildiren Kurtulmuş, "Bizler topyekun bu coğrafyada asırlardır yaşadık ve kıyamete kadar yaşayacağız. Coğrafyanın ortaklaşması, tarihin, kültürün, geçmişin, imkanların ve geleceğin ortaklaşması demektir. Bugün İslam dünyasının en büyük problemlerinden birisi bu ortaklığı kaybetmiş olmasıdır. Öyle bir noktaya gelmeliyiz ki artık rüyalarımızın dahi ortak olduğu bir dünyayı kurmak, ortak rüyaları görmek durumundayız" dedi.
Ülkeler içerisinde ve arasında bu ortaklaşmanın sağlanarak güven ve itimat ilişkisinin kurulması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, topyekun olarak bu bölgede büyük bir kargaşanın yaşandığını, iç savaşların ve karşılıklı çatışmaların olduğunu kaydetti.
Dünya sisteminin kendilerine sorunların çözümünde hegemonya kavramını dayattığını vurgulayan Kutulmuş, şöyle konuştu:
"Kim güçlüyse sorun, onun istediği şekilde çözülecektir' diyor. Bugün Birleşmiş Milletler'in de Filistin'deki mücadelenin de aslında bize söylediği budur. İsrail işgalinin de bize söylediği budur. Gücü elinde olan, dünyada siyasal olarak da etkin oluyor ve sorunların çözümü için kendi perspektifini dayatıyor. Ancak biz ise başka bir şey söylüyoruz. Evet sorunlar var ama bu sorunların çözümünde hegemonyayı esas alamayız. Ekonomik, siyasi ve askeri gücü olanın dayatmasını asla kabul edemeyiz. Sorunlarımızı bölgesel ve küresel olarak çözeceksek, mutlaka müzakereye dayalı, karşılıklı rızaya dayalı bir perspektifle sorunlarımızı çözmek mecburiyetindeyiz. Böylece yeni bir dünyanın kurulabilmesi mümkün olacaktır."
"Dünyada yeni bir barış düzeninin sağlanması mümkün müdür?" sorusunu, "Mümkündür" şeklinde yanıtlayan Kurtulmuş, "Bu soruya cevap verirken önce şunu soracağız. 'Kimin ve hangi perspektifle sorunları çözeceğiz?'. Eğer güç ve hegemonya perspektifinden sorunlara bakarsanız sadece güçlünün dayattığı sonuçlarla karşı karşıya kalır, hiçbir sorunu çözemezsiniz" dedi.
"Allahu ekber sesleriyle kilise çanları birbirine karıştı"
Hazreti Ali'nin, bir valisini göreve tayin ederken söylediği, "Sen gideceksin insanları yöneteceksin. İnsanları yönetirken bil ki insanlar ya yaradılışta eşindir ya da dinde kardeşindir" sözünü anımsatan Kurtulmuş, Filistin'de her gün insanların başlarına evlerinin yıkıldığını, Mescid-i Aksa'nın işgal altında olduğunu, Filistinlilere karşı her türlü zulmün yapıldığını ve dünyanın bunu seyrettiğini vurguladı.
Filistin topraklarından, Şam'ın altından başlayan geniş bir bölgede 4 asır boyunca insanlığın büyük bir barışı yaşadığını ifade eden Kurtulmuş, Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler ve bütün farklı dinlerin, mezhepleriyle meşrepleriyle bir arada yaşadığını, bugün Müslümanlara dar edilen Kudüs'te hiçbir Müslümanın hiçbir Yahudiye yan gözle bakmadığını anlattı.
Kurtulmuş, "Allahu ekber sesleriyle kilise çanları, ağlama duvarında dua eden Yahudilerin duaları birbirine karıştı. Herkes barış ve huzur içinde yaşadı. Hiç kimse kimseye yan gözle bakmadı, kimse kimsenin diline, dinine, inancına, kıyafetine karışmadı" dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtuluş, yeryüzünde barışı sağlamanın bugün de mümkün olduğunu, Filistin topraklarında ve bütün bölgede böyle bir barışın geleceğine yürekten inandığını söyledi.
Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün yaşadığı sorunlara da değinen Kurtulmuş, 1948'den bu yana devam eden işgalin giderek dozajını artırdığını, bütün dünyanın bunu seyrettiğini ve her türlü saldırganlıkların uygulandığını aktardı.
Son olarak Mescid-i Aksa'ya fiilen girildiğini bildiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Mescid-i Aksa, kirli postallarla, kirli postalların sahibi olan kirli ruhlar tarafından çiğnenmiştir. Maalesef kirletilmiştir. Bütün dünyanın neredeyse sessiz kaldığını biliyoruz. Mescid-i Aksa'nın statüsü ve Kudüs'ün Müslümanlara ait olduğu gerçeği hiçbir saldırganlık tarafından asla örtülemez. Mescid-i Aksa'da herhangi bir şekilde statü değişikliğinin kabul edilmesi asla mümkün değildir. Bunu ne biz kabul ederiz ne diğer Müslüman ülkeler kabul eder. Ne de dünyanın demokratik ülkeleri Mescid-i Aksa'nın statüsünün değişmesini asla kabul etmez. Bu yöndeki girişimlerin fayda vermeyeceğini bir kez daha ifade etmek isterim. İsrail hükümetine de hatırlatmak isterim ki, Mescid-i Aksa'nın statüsüyle oynanırsa bu İsrail hükümeti tarafından son derece yanlış bir karar olur, yanlış bir adım olur ve dünya da böyle bir şeye asla müsaade etmez."
Kurtulmuş, İsrail parlamentosuna yeni bir İsrail Ulusal Yasası teklifinin geleceğini belirterek, yasayla İsrail'in saldırganlığını yeni bir safhaya yükseltmek istediğini dile getirdi.
Yasayla Yahudi olmayan İsrail vatandaşlarının açıkça ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edileceğine dikkati çeken Kurtulmuş, yasanın kabul edilmesi halinde tarihe gömülen Güney Afrika'daki Apartheid Rejimi'nin kurulacağını ve yeni bir ırk ayrımı rejiminin dünyayla yüz yüze geleceğine işaret etti.
Ayrıca İsrail diasporasının Filistin topraklarına çağrıldığını aktaran Kurtulmuş, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Yahudilere İsrail vatandaşlığının verileceğini söyledi.
Bunun da şu anda uluslararası sorun olan İsrailli yerleşimcileri meselesini büyüteceğini dile getiren Kurtulmuş, Yahudilerin, başka yerlerden gelerek Filistinli Müslümanların, topraklarını, evlerini işgal ederek yeni yerleşimci olarak oturacaklarını ifade etti.
Bunun kabul edilemeyeceğini söyleyen Kurtulmuş, başka partilerden 11 kişinin bu yasaya karşı çıktığını, İsrail içerisinde de barış yanlısı, İsrail hükümetinin aşırı politikalarını desteklemeyen partiler ve grupların olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, "Bütün barış yanlısı İsrail vatandaşlarını ve yeryüzündeki barış yanlısı bütün Yahudileri, İsrail hükümetinin bu yeni çılgınlığına 'dur' demeye davet ediyorum. Böylelikle Ortadoğu'da kalıcı bir barışın sağlanmasına ciddi bir katkı sunacaklarını düşünüyorum" diye konuştu.
Kurtulmuş, BM'ye gelecek hafta İsrail hükümetinin gündeme aldığı yasanın yasalaşması durumunda, bir tavır almasını ve İsrail'in bu tutumuna karşı yeni tedbirler geliştirmesini teklif etti.
"Uluslararası Kudüs Vakfı kurulmalı"
Filistin'deki son durum karşısında öncelikli olarak İslam ülkelerinin de konuşmayı bir tarafa bırakarak, aktif birtakım tedbirler almasının zamanının geldiğini vurgulayan Kurtulmuş, bu çerçevede Kudüs Temas Grubu'nun yaptığı toplantıda önemli kararların alındığını anımsattı.
Oradaki tekliflerini anımsatan Kurtulmuş, Uluslararası Kudüs Vakfı'nın kurulmasını gündeme getirdiklerini söyledi.
Kurtulmuş, "Bu vakıf, İslami mirasın korunması için birtakım mimari ve sosyal projeleri yapmak, uluslararası camiaya Kudüs'ün İslami mirasını ve geçmişini tanıtmak olmalıdır. Bu vakfı herhangi birimiz kurabiliriz. Burada da kurabiliriz. Ama bu vakfın uluslararası olmasının önemi çok büyük. Bütün İslam ülkeleri ve gayrimüslim ülkelerden de bu vakfa katkı sağlanması son derece önemlidir" diye konuştu.
Uluslararası alanda İsrail'e karşı birtakım davaların açılamadığını dile getiren Kurtulmuş, bu nedenle İsrail'in kriminize edilmesi için de bir çalışma grubuna ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Bunun avukat ve hukukçulardan oluşacak bir camia olması gerektiğini belirten Kurtulmuş, Filistin'de yapılanların uluslararası camiada anlatılması gerektiğini bildirdi.
Uluslararası bir koalisyona ihtiyaç olduğunu, koalisyonun sadece Müslümanlardan değil gayrimüslimlerin, Yahudilerin içerisindeki barış yanlılarını bir araya getirecek ve Filistinlilerin haklarını koruyacak bir uluslararası çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirten Kurtulmuş, Filistin davasının her bakımdan yanında olduklarını vurguladı.
Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımızın her vesileyle ifade ettiği sözü bir kere daha burada tekrar etmek istiyorum. 'Bütün dünya sırtını Filistin davasına dönse, biz Türkiye olarak asla Filistin'e arkamızı dönmeyeceğiz, sırtımız dönmeyeceğiz'. Elimizden ne geliyorsa özgür ve bağımsız Filistin Devleti'nin tam manasıyla kurulana kadar bu mücadeleye destek vereceğiz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin Filistin'de gerçekleştirdiği yatırımlara da değinerek, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) üzerinden devam eden projelerin olduğunu söyledi.
Bu kapsamda bin konutluk prefabrike ev, Gazze'de devam eden 800 bin insana su sağlayan kuyuların açılması ve Gazze İslam Üniversitesi'nde Filistinli gençler için açılan meslek edindirme kurslarının olduğunu söyleyen Kurtulmuş, Gazze'de 150 yataklı dostluk hastanesinin bitmiş ya da devam eden projelerden olduğunu anlattı.
Filistin Bakanlar Kurulu'nun tahsis ettiği bin dönümlük arazide gerçekleştirilmeye çalıştırılan Barış için Sanayi Projesi'nin en kısa zamanda tamamlanacağını belirten Kurtulmuş, bu ve benzeri projelerle filistin Davası'na desteklerinin süreceğini bildirdi.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu devran böyle devam etmez. İsrail'in bu baskı ve saldırıları böyle devam etmez. Filistin'in yalnızlığı böyle devam etmez. Artık dünyanın dört bir tarafından yavaş yavaş Filistin davasına desteklerin geldiğini görüyoruz. Filistin'in önce BM tarafından kabul edilmesi, arkasından da bazı Avrupalı ülkelerin Filistin Devleti'ni tanımaları olumlu işaretlerdir. Herkes biliyor ki Filistin'de açık bir zulüm vardır, Filistin toprakları, Filistinlilerin yurdudur, vatanıdır. Herkes biliyor ki dünya barışının anahtarı, kapısı Ortadoğu'dur. Ortadoğu'da barış olmadan dünyada barış olmaz. Yine herkes biliyor ki Ortadoğu'daki bu kapının anahtarı Filistin'dir. Eğer Filistin anahtarını açamazsa, dünya sistemi Filistin'e kalıcı bir barış götürmeye muktedir olamazsa, dünya barışı da asla sağlanamayacaktır."
Toplantının açılışında, Kur'an-ı Kerim okundu, Filistin ekonomisiyle ilgili film gösterimi gerçekleştirildi. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?