(özel görüntülerle)
1- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NDE 10 EKİM ANMASINA POLİS MÜDAHALESİ (2)
Haber-Kamera: Erhan TEKTEN - İSTANBUL DHA
İstanbul Üniversitesi'nde bir grup öğrencinin düzenlediği 10 Ekim anmasına polis müdahale etti. Üniversitenin Beyazıt Kampüsü içindeki müdahale sonrası çok sayıda öğrenci gözaltına alındı. Polisin müdahalesi öğrencilerin kamerasına yansıdı. Gözaltına alınanlar kampüsten çıkarılarak polis araçlarına bindirildi. Gözaltına alınanlardan bazıları polis araçlarına bindirilirken slogan attı. Beyazıt Meydanı'nda bulunan bir kişi, öğrencilere tepki göstererek saldırmak istedi. Araya giren polis, bu kişiyi de gözaltına aldı. Üniversitenin kapısına gelerek gözaltıları protesto etmek isteyen öğrenciler ile polis arasında arbede çıktı. Polis o öğrencileri de gözaltına aldı. Öte yandan polisin üniversite önündeki güvenlik önlemi devam ediyor.
Görüntü Dökümü:
--------
-Polisin müdahalesi (öğrenci kamerası)
-Üniversitenin yan kapısındaki araçlara gözaltıların bindirilmesi
-Arama yapılması
-Ön kapıdaki arbade
-Gözaltına alınmaları
-Polis araçları
-Öğrencilerin araçlara götürülmesi
-Atılan sloganlar
-Bir vatandaşın saldırısı
-Araya giren polisler
-Genel ve detaylar
10.10.2017 - 13.30 Haber Kodu : 171010077
==========================
(ek görüntü ve bilgiyle)
2- TUVALET SIRASI KAVGASINDA 1 ÖLÜ
Haber-Kamera: Ersan SAN - İSTANBUL DHA
Başakşehir'de yabancı uyruklu 9 kişinin kaldığı evde tuvalet sırası nedeniyle çıktığı belirtelen kavgada 1 kişi öldü.
Olay Başakşehir'deki 5 katlı binanın 5. katında bulunan bir dairede gerçekleşti. Afganistan uyruklu 9 kişinin kaldığı evde tuvalet sırası nedeniyle çıktığı belirtilen tartışma kavgaya dönüştü. Kavgada 26 yaşındaki Samir Azizi boğazından bıçaklanarak öldürüldü. Azizi'yi bıçakladığı belirtilen Davut Bişğhor kaçarak kayıplara karıştı. Azizi'nin cesedi incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
Görüntü Dökümü:
----------
-Olay yerinden görüntüler
-Polisin incelemesi
-Çevreden detaylar
-Cenazenin evden çıkarılması
-Evdekilerin görüntüsü
-Cenaze aracının gidişi
10.10.2017 - 13.23 Haber Kodu : 171010074_
==========================
3- 15 TEMMUZ ŞEHİTLER KÖPRÜSÜ DAVASI'NDA GERGİNLİK
Haber: Serpil KIRKESER/ İSTANBUL DHA
Darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde 34 kişinin şehit olduğu olaylara ilişkin 135'i tutuklu, 143 asker hakkında açılan davanın ikinci duruşmasında 3 tutuklu sanık er ifade verdi. Tatbikat olduğu gerekçesiyle köprüye gittiklerini anlatan erler, darbenin anlamını bilmediklerini, kimseye ateş etmediklerini savundu. Müştekilerden Safiye Bayat darbe girişimi gecesi köprüde yaşadıklarını anlatarak, "Köprü ayaklarımızın altımızda titriyordu bunu da mı görmediniz?" diye sordu. Sanık er Ahmet Turan Çiftçi de "Duymadım, görmedim" diye cevap verdi. Duruşmaya verilen arada bazı sanık yakınları ile izleyiciler arasında yaşanan sözlü tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine Jandarmada tarafların arasına girdi ve duruşma salonunu boşalttı.
"TATBİKAT OLDUĞU SÖYLENDİ"
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusü'nün karşısında bulunan binada 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya ifade veren tutuklu sanık er Adtullah Kıztanır, Kuleli Askeri Lisesi'ne yazıcı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz'da tatbikat olduğunun söylendiğini, telefonlarının da alındığını anlattı. Araçlarla kışladan çıktıklarını belirten Kıztanır, "Beylerbeyi'ne geldiğimizde Ahmet Taştaş araçtan inip, polislerin silahını aldı. Polis 'Niye silahı alıyorsun?' diye sorduğunda da Taştan, "Yarın gelir Kuleli Askeri Lisesi'nden alırsın' diye cevap verdi. Resmi polis aracı durduruldu ve askerlerden aracı aramaları istendi. Askerle çekingen durunca Hüseyin Kaya da tokat attı. Bu arada belediye otobüsleri de durduruldu. Biz köprüye çıkacağımızı bilmiyorduk Birinci orduya gideceğiz sandık, gişelerde indik" dedi.
"ASLA ACIMAK YOK"
10 aydır silah kullanmadığını ve silah kullanmayı da bilmediğini savunan sanık Kıztanır, "Komutanımız vatandaşları uyarmamızı istedi. Ben de 'Sıkıyönetim ilan edildi, evlerinize gidin' diye uyardım. Sıkıyönetimin anlamını ne olduğunu bilmiyordum. Daha sonra arka tarafa doğru gittim. Ahmet Taştan havaya ateş açıyordu. Komutanımız Hüseyin Kaya, 'Tuhaf şeyler oluyor' dedi. Ahmet Taştan, " Asla acımak yok" diyordu. Bir asker vurulduktan sonra şoka girdim. Teslim olana kadar havaya da canlıya da ateş etmedim" diye konuştu.
"DENİZE ATLARIM YİNE DE TESLİM OLMAM"
Kıztanır, "Köprüye gittiğimizde Komutan İbrahim Gül'e 'Ne yapıyoruz?' diye sorduk. O da 800 şehidin hesabını soracağız, otobüslerde ve TIR'larda canlı bomba olabileceğini söyledi. Turgay Ödemiş '5-10 dakika sonra teslim oluyoruz' dedi. O sırada ayağıma saçmalar geliyordu. Uzman Çavuş Mahir Çubuk da 'Ben teslim olmam geceden beri adam vurdurttunuz gider denize atlarım, yine de teslim olmam' dedi. O gün darp edildim, darbe olduğunu da çevik kuvvette öğrendim. FETÖ üyesi değilim. Kimseye ateş etmedim. Hangi askerlerin ateş ettiğini görmedim. Olay nedeniyle şoktaydım" İfadelerini kullandı.
"DARBE NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUM"
Tutuklu sanık er Ahmet Işık, Kuleli Askeri Lisesi'nde itfaiyeci olarak görev yaptığını, tatbikat yapılacağının kendisine söylendiğini, mühimmatlarla köprüye gittiklerini ve araçları durduklarını anlattı. Komutanı Binbaşı Ahmet Taştan'ın sivil aracın geleceğini ve nişan alıp ateş edilmesini istediğini aktaran sanık Işık, "Kimseye acınmasın' dedi. Sinirlerim bozulmuştu. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Gece Kurtuluş isimli asker öldü, yerde bedeni duruyordu. Daha sonra teslim olduk. Darp edildim. Darbenin ne olduğunu bilmiyordum. Darbe girişimi olduğunu hastanede öğrendim" diye konuştu.
SANIK ER: VATAN HAİNİ DEĞİLİM
Tutuklu sanık Er Ahmet Turan Çiftçi ifadesinde şunları söyledi: Şubatta askere çağrıldım. Gökhan komutan bana tatbikat olduğunu söyledi. Bölük komutanımız Samet'i gördüm 'Silahını al tatbikata katılacaksın' dedi. İçtima alanına gittim. Ben geç kaldığım için herkes gitmişti. Mühimmat dağıtılıyordu. Sıra halini aldık peş peşe dizilmiştik. Tabur komutanımız Turgay Ödemiş'i 'Bu vatanın size ihtiyacı var siz vatan evladısınız' dedi. Boğaziçi Köprüsü'ne geldiğimizde yolu kapattılar. Biz geldiğimizde başka asker yoktu. Köprüde araçtan indik, bize terör saldırısı olacağı, canlı bomba araçları olduğu söylendi. Komutan 'Herkes evine gitsin' diye bağırmamızı istedi. Vatandaşlara 'Gidin' dedik. Komutanlar araçları yönlendirdi. Yığılma oldu, vatandaşlar çoğalmaya başladı. Vali koruması olduğunu söyleyen iki kişi geldi. Ahmet Taştan iki kişinin silahını aldı ve onları kelepçeledi. Karşımızda 3 er vardı, bunlardan biri vurulmuştu. Bende yere yattım. Bir bayan üzerimize doğru geliyordu Ahmet Taştan 'Git buradan' dedi. Taştan silahını doğrultup havaya ateş etti. Kadın telefonunu gösterdi. 'Benim çocuğum var eve gitmem lazım' dedi. Taştan telefonunu alarak yere attı. Kadın telefonunu alarak gitti. Vatandaşlar üzerimize gelmeye başladı. Taştan ateş etmemizi emretti. Ben de o baskı altında 4-5 el havaya ateş ettim. Kimseyi yaralamadım, öldürmedim. Beyaz elbiseli bir kadın geldi. Yanından motosikletli geçti, 'Canlı bomba' diye bağırdılar. Kadın bayıldı. Asker onu itfaiye aracına götürdü. Olanlardan dolayı oturdum ağladım. Aracın içine geçtim uyuyakaldım. Sabah oldu "Teslim oluyoruz' diye bağırdılar. Halk bizi darp etti. Dövmeye başladı, teslim olduk. Kimseyi öldürmedim, kimseyi yaralamadım. Vatan haini değilim. Kimse bana vatan haini diyemez. Ailem beni bu vatana hizmet edeyim diye gönderdi. Darbe nedir bilmiyorum."
"CİDDDİ CİDDİ UYUDUĞUNU MU SÖYLÜYORSUN?"
Sanığın aracın içine geçerek uyuduğunu söylemesine tepki gösteren Mahkeme Başkanı, "Sen ciddi ciddi uyuduğunu mu söylüyorsun, O gece kimse uyumadı. Buradaki kahramanlar uyumadı, bazı kişiler kahve içerek televizyon izledi ama onlar da uyumuyorlardı. Sen uyudun öyle mi?" diye sordu. Sanık Çiftçi de çok yorulduğu için uyuduğunu söyledi.
AVUKATTAN TEPKİ: YAZIKLAR OLSUN
Bir avukatın "TSK yönetime el koydu" ifadesinden ne anlıyorsun" sorusuna sanık er Çiftçi, "Anladığım hiçbir şey…" diye cevap verdi. Avukat da "Hep anlamamızlık, bilmemezlik… Bir senaryo çiziyorlar. Yazıklar olsun" dedi.
"ÖLDÜRÜLELİM Mİ, İÇERİ ALALIM MI KOMUTANIM"
Söz alan Müşteki Safiye Bayat, "Şu anki ifadende bir bayan geldi çocuğum vardı. Taştan telefonu attı dedin' O kadın sizi nasıl uyardı? Havaya ateş açıldı, yanağıma silah dayandı bunları görmedin mi? Ben de 'Bu köprüyü niye kapattınız yaptığınız yanlış, tesir altında kalmayın. Arkadan sesler yükseldi, "Biri öldürelim mi, içeri alalım mı komutanım?' dedi. 'Sen kimi öldürüyorsun, sen kimi içeri alıyorsun?'dedim. Bunları duymadın mı?" diye sordu. Sanık Çifçi de "Duymadım" diye cevap verince müşteki Bayat da "Alkış!" dedi.
SANIK HATIRLAMIYORUM DİYE CEVAP VERDİ
Gazi Bayat yüksek sesle, "Ben köprüde yürürken tanktan ateş açılıyordu. Köprü ayaklarımızın altımızda titriyordu bunu da mı görmediniz, duymadınız?" diye sordu.Sanık Çiftçi de "Duymadım görmedim" diye cevap verdi. Gazi Bayat'ın diğer sözlerini de sanık Çiftçi "Hatırlamıyorum" diye cevap verdi.
MÜŞTEKİ: HALKI TARADILAR
Müşteki Sebahattin Ünal, "Yaşlılara silah sıkılmaz. Köprüye gelen vatandaşlar tekbir, Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı ile geliyor. Bunlar mı terörist?. Bunlar resmen milletin aklıyla alay ediyorlar. En ağır cezayla cezalandırılmasını istiyorum" diye konuştu. Müşteki Bayram Aydın da "Köprüdeydim. En öndeydim. Bu şekilde elimden ve bacağımdan vurdular. Burada inkar ediyorlar halkın üzerine ateş açtılar. Halkı taradılar. Diz çöküp ateş etiler" diye konuştu.
15 Temmuz'da köprüde şehit edilen Yılmaz Ercan'ın babası Melih Fuat Ercan ise, "Daha evvelki sanıklar gibi buda yalan söylüyor. Benim çocuğumun vücudundan 9 tane mermi çıktı. Gece saat 03.00'a kadar yaralıları hastaneye götürdü. 40 çocuğun hayatını kurtardı be en sonuna 'Yeter artık' diyerek tankların önüne gitti ve şehit edildi. Bisiklete binen insana üfleseniz düşer neden 9 kurşun sıkıyorsunuz. O çocuk ki Şırnak'ta 10 sene önce dağlarda sizin yaşamanız için kurşun yedi. Dağlarda yaşadı. Sizin ne Türk Milleti, ne dinimizle, ne vatanımızla, bayrağımızla hiçbir alakanız yoktur" dedi.
DURUŞMADA GERGİNLİK
Duruşmaya öğle arası verildi. Duruşmaya ara verildiği sırada bazı izleyiciler ile sanık yakınları arasında sözlü tartışma yaşandı. Tatışmanın büyümesi üzerine jandarma tarafların arasına girdi ve duruşma salonunu boşalttı.
============================
4- AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANI TEMURCİ "KÖPRÜ DAVASI 15 TEMMUZUN SEMBOL DAVALARINDAN BİRİ"
Haber: Yüksel KOÇ/İSTANBUL,
Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, 15 Temmuz gecesi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde yaşanan olaylara ilişkin 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davayı izlemek için Silivri'ye geldi.Ak Parti İstanbul ilçe başkanları ile birlikte bir süre duruşmayı izleyen Temurci, duruşmaya verilen arada basın açıklaması yaptı.
'KÖPRÜ DAVASI 15 TEMMUZ'UN EN SEMBOL DAVALARINDAN BİR TANESİ'
Köprü davasını izlemek için buraya geldiğini söyleyen Temurci, "Köprü davamızın ilk duruşmasını bugün itibariyle içeride dinlemiş olduk. Gerçekten köprü davası 15 Temmuz denince en sembol davalardan bir tanesi. O gece o köprüyü geçilmez kılan şehitlerimizi tekraren burada rahmetle, minnetle anmak istiyorum" dedi.
Temurci, "15 Temmuz'da İstanbul'da belli noktalar vardı. Bu darbeyi yapan alçaklar, FETÖ'nün teröristleri özellikle havalimanlarını, köprülerimizi, medya kuruluşlarımızı ve İstanbul'daki çok önemli meydanları ele geçirip dünyaya Türkiye'de darbe başarılı oldu biz kazandık demeye çalıştılar. Ama gördük ki 15-20 yaşındaki kardeşlerimiz, Abdullah Tayyiplerimiz, Erol Olçok abilerimiz, hanım kardeşlerimiz, adeta on binler köprüye yığılarak, oraya akarak bu darbecilerin önünde durmuşlar. Kanları pahasına, canları pahasına aslında yeni bir dönemi başlatmışlar. Birileri Türkiye'yi ele geçirmenin resmi olarak köprüyü vermek istediler. Ama bu millet 15 Temmuz gecesi o köprüyü, meydanları, havalimanları bu milletin yeniden dirilişinin merkezleri haline getirdi. Dolayısı ile bu milletin bir ferdi olarak gurur duymak hangi siyasi görüşe mensup olursak olalım buraya gelip milletin davasına sahip çıkmamızı gerekli kılıyor. Onun için İstanbul'da ve Türkiye'de hep şunu anlatmaya gayret ettik ve gayret ediyoruz; davana sahip çık diyoruz. Ey millet davana sahip çık. Çünkü bu dava öyle bir dava ki; orada o gece Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alivisiyle, Sunnisiyle kardeş olmanın, bir olmanın, beraber olmanın daha özeti biz birlikte Türkiyeyiz anlayışını en güzel sergilediğimiz günün adıdır 15 Temmuz" dedi.
'15 TEMMUZ'DA BU MİLLETE DİZ ÇÖKTÜREMEYENLER SADECE TAŞERONLARI İLE DEĞİL KENDİLERİ DE KARŞIMIZA ÇIKIP BU MİLLETEN ÖCÜNÜ ALMAYA ÇALIŞIYORLAR'
Temurci sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu davaları burada takip etmemiz sadece bizim için, kendimiz için bir sorumluluk değildir. Şehit verdiğimiz 34 kardeşimiz var, sadece köprüde. En fazla sivil şehidin verildiği yer şehitler köprümüz. Dolayısıyla biz diyoruz ki, her kim olursa olsun bu davalara gelsin, burada bu davaları takip etsin. Şehitlerimize, milletimize vefa borcumuz var. Ama en önemli noktalardan bir tanesi, bugün yine burada gördük. Şu son 1 yıl içinde yaşananları hep birlikte değerlendirdiğimizde 15 Temmuz'da bu millete diz çöktüremeyenler geçtiğimiz bir yıl içerisinde sadece taşeronları ile değil, artık kendileri de karşımıza çıkıp 15 Temmuz'un öcünü bu milleten ve bu coğrafyadan almaya çalışıyorlar. 15 Temmuz bitmedi. Biz elbette bu davaları takip edeceğiz. Ama yeniden bu millete ve bu coğrafyaya 15 Temmuz'u yaşatmak isteyenlere karşı bu milletin her zaman gönlünün ve gözünün açık olması lazım."
"Biz çok güzel bir çalışmayı burada yürüttük. İstanbul'dan, değişik ilçelerimizden her gün buraya özel organizasyonla İstanbulluyu taşıyoruz. Büyükşehir çok güzel bir yer yaptı şehit ailelerimizin, özellikle gazilerimizin rahat için. Burayı adeta milletin davasının bir merkezi haline dönüştürdük ve bu davaların sonun kadar takipçisi olacağız. Çünkü bu davaları itibarsızlaştırmak isteyenlere karşı bu milletin burada bu davaların sahibi olduğunu göstermek zorundayız. Ben inanıyorum ki adalet tecelli edecek. Biz adalet sistemimize güveniyoruz. Şunu da sevinçle ifade etmek isterim ki gerek avukatlarımız, gerek mahkeme başkanlarımız, gerek orada İstanbullu'nun bulunması bu davaları yere düşürmeyecek ve bu alçaklar hakkettikleri cezayı inşallah en kısa sürede alacaklar ve biz de millet olarak bunun takipçisi olacağız."
Görüntü Dökümü:
------------
Selim Temurci'nin duruşmaların görüldüğü binaya gitmesi
Selim Temurci'nin duruşma çıkışı basın açıklaması yapması
Açıklamadan detay görüntü
Duruşmayı izlemeye gelenlerin fotoğraf çektirmesi
Boynunda üzerinde Tayyip Erdoğan yazan ve Erdoğan'ın fotoğrafı bulunan bir kadının görüntüsü
10.10.2017 - 14.05 Haber Kodu : 171010095_
=========================
(geniş haber)
5- SARIYER'DE 5 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN ÖLÜMÜYLE SONUÇLANAN HAFRİYAT KAMYONU KAZASINDA KARAR ÇIKTI
5 yaşındaki Yaren'in ölümü ve babaanne Hatice Aluç'un yaralanmasıyla sonuçlanan kazaya ilişkin davada karar çıktı.
Mahkeme kamyon şoförü Erdal Yavuz'a taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin de ölümüne neden olduğu gerekçesiyle 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Olay anı güvenlik kamerasına yansımıştı
Haber: Ümit TÜRK İstanbul/ DHA
Sarıyer'de Erdal Yavuz idaresindeki hafriyat kamyonunun karşıdan karşıya geçmekten olan babaanne ve elinden tuttuğu torunlarına çarparak 5 yaşındaki Yaren'in ölümü ve babaanne Hatice Aluç'un yaralanmasıyla sonuçlanan kazaya ilişkin davada karar çıktı. Mahkeme kamyon şoförü Erdal Yavuz'a taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin de ölümüne neden olduğu gerekçesiyle 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. İddianamede yaşanan kazada kusuru bulunduğu gerekçesiyle davada hem sanık hem de müşteki olan babaanne Hatice Aluç'a ise "kişisel ve ailevi durumu bakımından artık bir cezanın hükmedilmesinin gereksiz kılacak derecede mağdur olduğu" belirtilerek ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Kaza sırasında araçlarını yol kenarına park ettikleri ve kazanın yaşanmasında kusurlu oldukları iddiasıyla haklarında 15'er yıla kadar hapis cezası talep edilen 3 sanık ise beraat etti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına, harfiyat kamyonunun şoförü sanık Erdal Yavuz ile olay yerinde park eden araçların şoförleri olan sanıklar Sandy Yahni ile Mehmet Sami Erdoğan katıldı. Olayda torununu kaybeden babaanne Hatice Aluç'u ise avukatları temsil etti. Kamyon şoförü Erdal Yavuz'un avukatı kazanın babaannenin kusurundan kaynaklandığını ileri sürerek müvekkili hakkında beraat verilmesini aksi halde verilecek cezanın paraya çevrilmesini talep etti. Müşteki-sanık olan Hatice Aluç'un avukatı ise kamyonun dar sokakta ileri geri manevra yaparak müvekilini tereddüte düşürdüğünü bu nedenle de şoför ile birlikte eş değer kusurda olamayacağını ileri sürerek beraat verilmesini aksi halde yaşanan olayda torununu kaybetmesinin yarattığı acının da dikkate alınarak ceza verilmemesini talep etti.
KARAR ÇIKTI: ŞOFÖRE 3 YIL 4 AY HAPİS CEZASI... BABAANNEYE CEZA VERİLMEDİ
Verilen kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, kamyon şoförü Erdal Yavuz'a taksirle bir kişinin yaralanmasına bir kişinin de ölümüne neden olduğu gerekçesiyle 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Davada hem sanık hem de müşteki olan babaanne Hatice Aluç'a ise "kişisel ve ailevi durumu bakımından artık bir cezanın hükmedilmesinin gereksiz kılacak derecede mağdur olduğu" belirtilerek ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Kaza sırasında araçlarını yol kenarına park ettikleri ve kazanın yaşanmasında kusurlu oldukları iddiasıyla haklarında 15'er yıla kadar hapis cezası talep edilen 3 sanık ise beraat etti.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 12 Aralık 2016'da günü, saat 11.50'da sanık Erdal Yavuz'un hafriyat kamyonuyla Adnan Kahveci Caddesini takiben Vatan Caddesi istikametine dönüş manevrası yaptığı, bu sırada karşıya geçmekte olan babaanne Hatice Aluç ve elinden tuttuğu torunları Yaren Aluç ve Yusuf Aluç'a çarptığı anlatılıyor. Yaren'in çarpma sonucu olay yerinde öldüğü, Hatice Aluç'un ise vücudunda kemik kırığı oluşacak ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, Yusuf'un ise yara almadan kurtulduğu belirtiliyor. Bilirkişi raporunda, trafik kurallarını ihlal eden şoför Erdal Yavuz ve babaanne Hatice Aluç'un kusurlu bulunduğu anlatılan iddianamede, kamyonun cadde girişinde park eden araçlar nedeniyle zorlandığı, iki manevrayla giriş yaptığı, araçlara çarpmamak için aracını kontrol ettiği sırada kamyonun önüne fırlayan yayaları görmeyerek kazaya sebebiyet verdiği, bu nedenle park eden araçların da kusurlu olduğunun tespit edildiği de yer alıyor. "Müşteki-sanık" babaanne Hatice Aluç'un "Taksirle birinin ölümüne neden olmak" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenirken; kamyon şoförü Erdal Yavuz ile yol kenarına park eden Abdullah Derya, Mehmet Sami Erdoğan ve Sandy Yahni'nin ise "Taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin ise yaralanmasına neden olmak" suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapisleri isteniyordu.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
Kazayla ilgili arşiv görüntü
10.10.2017 - 12.50 Haber Kodu : 171010066_
=========================
6- FATİH'TE "CİNSEL HAP" OPERASYONU
Haber: İstanbul DHA
Fatih'te bir iş hanına düzenlenen operasyonda 7 bine yakın cinsel içerikli hap ele geçirildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Fatih Tahtakale'de bir iş hanına operasyon düzenledi. Geçtiğimiz cumartesi günü 7 ayrı depoya baskın yapan polis, aramalarda 6 bin 943 adet cinsel içerikli uyarıcı hap ele geçirildi. 6 şüpheli gözaltına alınırken, ele geçirilen hapların insan hayatını tehlikeye sokacak nitelikte olduğu vurgulandı.
Ele geçirilen cinsel içerikli haplar adli tahkikata esas olmak üzere İl Sağlık Müdürlüğü'ne teslim edilirken, şüpheliler haklarında adli işlem yapılarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü:
--------
-Operasyonun polis kamerası görüntüleri
-Ele geçirilenler
10.10.2017 - 14.41 Haber Kodu : 171010112
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?