1-CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BM GENEL SEKRETERİ GUTERRES'İ KABUL ETTİ
Gülseli KENARLI/ CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'i kabul etti. Üsküdar'da bulunan Cumhurbaşkanlığı Vahdettin Köşkü'ndeki kabul basına kapalı olarak gerçekleşti ve yaklaşık 1 buçuk saat sürdü.
Görüntü dökümü:
-----------
-Guterres'in konvoyunun gelişi-Görüşmeden görüntüler01.11.2019 -13.14 Haber Kodu : 191101119
=====================================
2- ERDOĞAN CUMA NAMAZI ÖNCESİ YANINA GELEN VATANDAŞIN MEKTUBUNU ALDI
Gülseli KENARLI-Güven USTA/Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'i ardından cuma namazını kılmak üzere Cumhurbaşkanlığı Vahdettin Köşkü'nünün yanında bulunan Kerem Aydınlar Cami'ne geçti. Erdoğan camiye girdiği sırada Meliha Sarı isimli bir kadın kendisine mektup vermek istedi. Erdoğan'a kendisine seslenen Sarı'yı yanına çağırarak mektubunu aldı. Sarı'nın otizmli torununu hastaneye yatırmak istediği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma namazından çıktıktan sonra Vahdettin Köşkü'ne yürüyerek geçti.Cuma namazında Erdoğan'a Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak da eşlik etti.
Görüntü Dökümü: -Erdoğan'ın camiye girişi-Kadının seslenmesi-Kadının Erdoğan'ın yanına gitmesi-Erdoğan'ın camiden çıkışı-Erdoğan'ın yürümesi
01.11.2019 - 13.47 Haber Kodu : 191101139
===================================
3- EMİNÖNÜ'NDEKİ BALIK EKMEK TEKNESİ İÇİN "YÜRÜTMEYİ DURDURMA" KARARI
Haber-Kamera : Ali ABLAY- Buğra BENLİOĞLU-Mehmet DEMİRKAYA, İSTANBUL, DHAİstanbul 4. İdare Mahkemesi, Eminönü'ndeki balık ekmek teknelerinden birinin sahibinin yaptığı başvuru üzerine "yürütmeyi durdurma" kararı verdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Eminönü'nde balık ekmek satan teknelerin 1 Kasım'a kadar boşaltılması için ihtarname göndermişti. Tarihi Eminönü Turizm Balık Ekmek Kooperatifi'nin başvurusu üzerine İstanbul 4. İdare Mahkemesi, teknelerden biri için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Diğer 2 tekne içinde benzer karar beklendiği kaydedildi.
"EMSAL KARAR OLACAKTIR BU" Tarihi Eminönü Balık Ekmek Turizmi Kooperatifi Başkanı ve 3 nolu teknenin sahibi Arif Hikmet İlke, "Yargı sürecinin başlangıcıdır bu. İBB tahliye edilmek için kaymakamlık ve emniyete yazı yazıyor. Kaymakamlık hukuksal olarak işletmeye bir ek süre veriyor, 1 ila 3 gün arasında oluyor bildiğim kadarıyla. Biz tahliye yazısının aldıktan sonra kooperatifimize bağlı 3 tekne, farklı 3 avukatla müracaatta bulundu. Her teknenin avukatı farklı çünkü. 3 farklı işletme var. Bu işletmelerin avukatları dilekçelerini vermişti. İşletmeler olarak ciddi bir mağduriyetimiz söz konusu. 50'ye yakın çalışanımız var ve balık stoklarımız var, mal birikimlerimiz var, bununla ilgili ciddi bir mağduriyetimiz söz konusuydu. Bugün itibariyle çok sevinçliyiz en azından bir zaman kazandık. Bu karar 3 nolu tekne adına çıktı, diğer tekneler içinde çıkacağına inanıyorum. Emsal karar olacaktır bu. Yürütme kararı olmasa da kapatma olmayacaktı zaten. Yurtdışından da basın takip ediyor bu konuyu. Burada yapılacak uygulamalarda tam merkezde biz olmalıyız. " dedi. "GAYET MEDENİ BİR ŞEKİLDE ÇÖZECEĞİZ" 2 nolu teknenin sahibi Osman Öztekin ise, " Bizim için de karar çıkmak üzere, belediyenin de yaklaşımı kötü değil. Bize karşı pozitifler. Karar çıkmasa da bu yargı sürecine saygı göstereceklerini beyan ettiler bize. Yeni bir oluşum olabilir, balık ekmeğin ve balık ekmekçilerin buradan yok olmayacağını daha derli toplu şekilde olabileceğimiz şeklinde duyumlarımız var. Belediye bize bugün itibariyle gelip yıkacağız şeklinde yaklaşmıyor, gayet medeni bir şekilde çözeceğiz. Belediyeyle görüşüyoruz, buradaki teknelerin gitmeyeceği yönünde bir düşünce var, bu bizim için çok önemlidir. Yargı süreci belediyeye karşı bir mücadele değildir, biz yanlış süreçler işlemesin diye yargıya gittik" şeklinde konuştu.
İBB İTİRAZ EDECEK İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkan sözcüsü Murat Ongun, Eminönü'nde kayıklarda balık ekmek satan işletmecilerin, İdare Mahkemesi'nden aldığı yürütmeyi durdurma kararına itiraz edeceklerini söyledi. İşletmecilerin kira sürelerinin bittiğini ve bölgede geniş çaplı yeni bir düzenleme yapılacağı için sözleşmenin yenilenmeyeceğini belirten Ongun, İBB'nin kararında yanlış bir şey olmadığını, yapacakları itiraz ile Mahkeme'nin yürütmeyi durdurma kararını kaldıracağını düşündüklerini söyledi.
Görüntü Dökümü-------------------Muhabir Anonsu (Ali ABLAY)Arif Hikmet İlke röpOsman Öztekin röpTekne detayGenel ve detay
01.11.2019 -13.17 Haber Kodu : 191101121
=================================
4-DHA, DEAŞ'LI TERÖRİSTLERİN YARGILAMALARINI AFRİN'DE İZLEDİ Haber-Kamera: Hilal ÖZTÜRK- Necati Buğra BENLİOĞLU/AFRİN, - DEMİRÖREN Haber Ajansı , Zeytin Dalı Harekatı ile terör örgütü PKK/YPG'den temizlenen Afrin'de, DEAŞ'lı teröristlerin yargılama süreçlerini tüm aşamalarında yerinde görüntüledi. 1,5 yıl önce TSK ve OSÖ'nun başarılı operasyonuyla teröristlerden kurtarılan Afrin'de, Kürt ve Arap uyruklu Suriye vatandaşı 24 hakim ve savcı, bölgede yakalanan terör örgütü DEAŞ üyelerini Suriye kanunlarına göre 'terörist' suçlamasıyla yargılıyor. Terör örgütü PKK/YPG'nin işgal ettiği dönemde, üst katlarında 'sözde' yargılama yapılan, bodrum katlarının ise cezaevi olarak kullanıldığı bina yeniden düzenlenerek, fiziki şartlarıyla da çağdaş standartlarda bir adliye binasına dönüştürüldü. Yargılamaların hukuk standartlarında gerçekleştirildiği Afrin Adliyesi'nde, DEAŞ'lı ve PKK/YPG'li teröristler avukatlarının da katıldığı duruşmalarda yargılanıyor. Yargılanan DEAŞ'lı teröristlerden Abdullah El Fera, "2014 yılında DEAŞ'a katıldım. Halepliyim. Bağdadi'nin ölüm haberini duydum. Bağdadi'nin ölümü DEAŞ'ı bitirir, zaten çok az kalmıştı" dedi.
Zeytin Dalı Harekatı bölgesinde Afrin dışında Cinderes, Raco, Bülbül, Mabatlı, Şeran ve Şeyh Hadid kasabalarında olmak üzere toplam 7 adliye yer alıyor. Ancak terör suçlularının yargılandığı ağır ceza mahkemeleri yalnızca Afrin'de. DEAŞ'lı teröristler işte bu mahkemelerde yargılanıyor. Savcıların hazırladığı soruşturma dosyaları önce tahkikat hakimleri tarafından inceleniyor, daha sonra ihale hakimlerine gönderiliyor. İhale hakimlerince soruşturma dosyası davaya dönüştürülüyor, yargılamalar, ağır ceza mahkemeleri bölgedeki adıyla cinayet mahkemelerinde yapılıyor.
'İNTİHAR YELEĞİ ÜZERİMDE YAŞADIM, ÇOCUKLARIMLA BİRLİKTE ÖLMEYE HAZIRDIM'Tel Rıfat bölgesinden Afrin'e geçmeye çalışırken yakalanan Zeyneb Diman ve Rejaa Diab isimli iki DEAŞ'lı kadın terörist, gözaltına alınarak Afrin Adliye'sine getirildi. Tahkikat hakimi tarafından sorgulanan DEAŞ'lı kadın teröristlerden Zeyneb Diman, kocasının 9 ay önce Halep'in Buhus bölgesindeki çatışmada öldürüldüğünü, kendisinin de o bölgede bir mülteci kampında gizlendiğini anlattı. Terör örgütünün baskısıyla üzerinde intihar yeleğiyle uzun süre gizlendiğini, eğer yakalanırsa bombayı patlatarak kendisini ve 2 çocuğunu da öldüreceğini itiraf etti. Terörist kadın üzerinde yakalanan tabancayı da kendisini korumak için taşıdığını söyledi.
YPG BÖLGESİNDE SERBESTÇE DOLAŞTI AFRİN'DE TUTUKLANDIRakka'nın terör örgütü PKK/YPG tarafından kuşatılmasından sonra, Halep'in kuzey kırsalına kız kardeşleriyle birlikte geçerek Münbiç'e geçtiklerini söyleyen kadın terörist, ağabeyiyle Afrin kontrol noktasında tutuklandığını anlattı. Eli kanlı terör örgütü DEAŞ üyesi olduğunu da itiraf eden kadın terörist, babası aracılığıyla örgüte girdiğini, örgüt içinden bir teröristle evlendirildiğini anlattı. Suriye'de Mesken, Rakka, Deyr Zor, Haseke bölgelerinde bulunduğunu da söyledi. Sorgusu sırasında soğukkanlı olduğu dikkat çeken kadın terörist, DHA'nın çekim yapmasından bir süre sonra rahatsız oldu ve burkası içinde zar zor görünen gözlerini de örtüsüyle kapattı.
KADIN TERÖRİST NEZARETTE MERHAMET İSTEDİTerör örgütü DEAŞ üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Rejaa Diab adlı diğer kadın terörist ise adliyenin nezarethanesinde bekletilirken DHA'nın sorularını yanıtladı. Gardiyanların çağrısıyla nezarethanenin demir parmaklıklı kapısına yaklaşan Reja Diab, DEAŞ üyesi olduğu iddialarını reddetti. Örgütle herhangi bir bağının bulunmadığını ileri süren kadın terörist, ailesi içinde DEAŞ'lılar olduğunu, babası ve kardeşleriyle birlikte hareket ettiğini, onlar örgüt üyesi olduğu için kendisinin de gözaltına alındığını öne sürdü. DEAŞ'lı terörist Rejaa Diab, pişman olduğunu söyledi.
DURUŞMALARA AVUKATLARLA GİRİYOR, TANIK DİNLETİYORLARTahkikat hakimlerinin açtığı davalarda Cinayet Mahkemelerinde yargılanan terör örgütü DEAŞ üyeleri, avukatlarıyla duruşmalara giriyor. Avukat tutabilecek maddi imkanı olmayanlara, Afrin Barosu avukat görevlendiriyor. Savunma haklarını tam olarak kullanmaları sağlanan terör sanıkları, yargılama sırasında tanık da dinletebiliyor.
DHA ekibi, terör örgütü DEAŞ üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan iki erkek tutuklunun duruşmasını da izledi. Elleri kelepçeli şekilde yerel polis gücünün güvenlik önlemleriyle duruşma salonuna getirilen sanıklar, mahkemede kendileri lehine tanıklık yapacak kişilerin dinlenmesini istedi. Duruşma salonuna getirilen tanıklar, ifade vermeden önce Kuran'a el basarak yemin etti. DEAŞ üyesi olmadıklarını, terör örgütüne karşı savaştıklarını ileri sürdü. Ancak Cinayet Mahkemesi Başkanı, dosyadaki delilleri tanıklara sorarak, suça konu iddiaların doğruluğunu araştırdı. Dosyadaki delillerle tanık anlatımları arasındaki boşluklar Cinayet Mahkemesi Başkanı tarafından sorgulandı.
AFRİN CEZAEVİNDE 161 TERÖR MAHKUMU VARYargılamaları süren tutuklular ile haklarında hüküm verilen DEAŞ ve PKK/YPG'li teröristler ile adli suçlular, Yerel Meclis tarafından kamulaştırılmış boş bir binanın yeniden düzenlenerek cezaevi haline getirildiği Afrin Cezaevi'nde tutuluyor. Yerel polislerin koruduğu cezaevinde Suriyeli gardiyanlar görev yapıyor. 270 tutuklu ve hükümlünün bulunduğu cezaevinde, 13 tutuklu, 5'i hükümlü 18 DEAŞ'lı, 67 tutuklu ve 24 hükümlü 91 PKK'lı, toplam 161 terör suçlusu tutuluyor. Fırat Kalkanı Harekat bölgesinde ise Cerablus, Çobanbey, El Bab, Azez ilçelerindeki cezaevlerinde ise 52 hükümlü, 116 tutuklu toplam 168 DEAŞ'lı, 46 hükümlü, 215 tutuklu toplam 261 PKK/YPG'li tutuklu ve hükümlü var. Cezaevlerindeki DEAŞ'lıların uyrukları ise 147'si Suriyeli, 3'ü Suudi Arabistan, 2'si Tunus, 1'i Mısır, 1'i Ürdün, 1'i Cezayir, 1'i Pakistan, 4'ü Irak, 1'i Azerbaycan, 7'i Rusya vatandaşı. Cezaevinde 3 kadın DEAŞ'lı tutuklunun çocukları da kalıyor.
GÜVENLİK TEDBİRLERİ ÜST SEVİYEDE UYGULANIYORCezaevinde güvenlik tedbirleri de üst seviyede. Mahkumlar koğuşlarından gardiyanların gözetiminde çıkıyor, geri döndüklerinde de üst aramasından geçiriliyor. Duruşmalar için adliyeye götürülürken kelepçelenen mahkumlar, cezaevi otobüsüyle taşınıyor. Mahkumlar cezaevine getirildiklerinde de dedektörlü kapıdan geçiriliyor, elle üst araması yapılıyor. Kelepçeleri çıkarılarak koğuşlarına götürülüyor.
'BAĞDADİ'NİN ÖLÜMÜ DEAŞ'I BİTİRİR'DHA ekibi Afrin Cezaevi'nde vahşi terör örgütü DEAŞ'lı tutuklu ve hükümlülerle özel röportaj yaptı. DEAŞ'lılar, Bağdadi'nin ölüm haberini duyduklarını anlattı. Bazı DEAŞ'lı teröristler ise "Bağdadi'nin ölümü DEAŞ'I bitirir" yorumu yaptı. Bazı DEAŞ'lı teröristlerin ise pişmanlıklarını gizlemedikleri görüldü. Tacikistan uyruklu iki terörist, kanlı örgütün sosyal medya üzerinden örgüte eleman temin ettiğini söyledi.
YPG/DEAŞ ORTAKLIĞINI İTİRAF ETTİDEAŞ'lı terörist Ferdos Şuyifiş, PKK/YPG ile Rakka'da karşılaştıklarını, ancak hiç savaşmadıklarını söyledi. Oysa ABD'nin PKK/YPG'yi koruma çabasındaki en önemli argümanı DEAŞ'a karşı savaştıkları iddiasıydı. Ancak DEAŞ'lı teröristin bu itirafı, terör örgütlerinin birbirlerine karşı savaşmadıklarını ortaya koydu. Teröristin 'terör örgütü PKK/YPG' için ısrarla 'PKK' olarak söz etmesi dikkat çekti.
DEAŞ'lı terörist Ferdos Suyifiş, DHA muhabirine şunları anlattı: "2015 yılında DEAŞ'a katıldım. Tacikistan'dan telefonla irtibat kurdum. Bağdadi'nin ölüm haberini aldım. Terör örgütü PKK/YPG ile Rakka'da karşılaştım, ama hiç savaşmadım onlarla. PKK, ABD'nin emirlerini uygulayan, onlar adına hareket eden, masum insanları katleden bir örgüt."
'BAGDADİ'NİN ÖLÜMÜ DEAŞ'I BİTİRİR'DEAŞ'lı teröristlerden İhsan Babayev ise "2015 yılında DEAŞ'a katıldım. Tacikistan'dan internet siteleri üzerinden bağlantı kurdum. Bağdadi'nin ölüm haberini duydum. Bağdadi'yle hiç karşılaşmadım. Onu videolarından tanıdım. Bağdadi'nin ölümünden sonra DEAŞ biter" dedi.
DEAŞ'lı terörist Abdullah El Fera da "2014 yılında DEAŞ'a katıldım. Halepliyim. Bizim burada olduğu için katıldım. İnternet siteleri üzerinden bağlantı kurdum. Bağdadi'yi tanımıyordum, ama ölümü DEAŞ'ı bitirir, zaten çok az kalmıştı" diye konuştu.
'DEAŞ TERÖRİSTLERE 500 DOLAR PARA ÖDÜYORDU'Teröristlerden doktor olan Osman Muhammed, 2016 yılında DEAŞ'a katıldığını söylerek, şöyle deval etti: "Benim gibi doktor olan bir arkadaşım Suriye'ye gelmemi savaştaki insanlara yardım etmemizi istedi. Burada DEAŞ olduğunu biliyordum, ama savaşta insanlara yardım etmek için İdlib'e geldim. Daha sonra Rakka'ya gittim, orda çalıştım. Bana 500 dolar para veriyorlardı. Hem sivil insanları hem de yaralı DEAŞ'lıları da tedavi ettim. Benim silahla hiçbir ilgim olmadı. Yaptıkları katliamları görünce çıkmak istedim ama izin vermediler. DEAŞ'a katılanların hepsi zorla orada kalmadı ama çıkmak isteyenlere ise izin verilmiyordu. DEAŞ'ta Fransız, İngiliz dünyadaki bütün ülkelerden gelen insanlar vardı. Kimi savaş için kimi yardım etmek için gelmişti. Kimi para için kimi ailesiyle gelmişti. Herkesin fikri farklıydı. DEAŞ'a istemeden de olsa katıldığım için pişmanım. Afrin mahkemesinde 7 yıl hapis cezasına mahkum oldum. Bana fırsat verirlerse, burada doktorluk yapmak, insanlara yardım etmek isterim."
DRONE YAPIMI VİDEOLARIYLA YAKALANDILARAfrin Cezaevindeki kadın koğuşunda ise Rus uyruklu 3 kadın DEAŞ'lı çocuklarıyla birlikte tutuklu bulunuyor. Röportaj yapmak istemeyen kadın DEAŞ'lılar, örgüt üyesi olduklarını inkar etmelerine rağmen, iç giysilerinde drone yapımıyla ilgili videoların ele geçirildiği öğrenildi. Cezaevinde, burada doğan biri bebek, toplam 10 çocuk da kalıyor.
DEAŞ FİKRİNİ BİTİRMEDEN ÖRGÜTÜ BİTİREMEZSİNİZDHA ekibi terör örgütü DEAŞ'lıların yargılamaları yapanlarla da konuştu. Afrin Başsavcısı Muhammed Seir ve Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammed Seif yargılamaların nasıl yapıldığını anlattı.
Afrin Başsavcısı Muhammed Seir, Suriye'deki yargılamalarda hangi kanunların uygulandığı sorusuna, "Zeytindalı ve Fırat Kalkanı bölgesindeki adliyelerde Suriye kanunlarını uyguluyoruz. DEAŞ'lılar ve YPG'liler ile ilgili yargılamaları şu şekilde yapıyoruz. Emniyet birimlerinden savcılığa dosya geliyor. Savcılar onu değerlendirip tahkikat hakimlerine gönderiyor. Tahkikat hakiminin görevi topladığı delileri ihale hakimine (dava açan hakimler) gönderiyor. İhale hakimleri de daha sonra ağır cezaya dosyayı gönderiyor. Ağır ceza mahkemeleri yargılamayı yapıyor. DEAŞ mensupları eğer cinayet işlemişse 15-20 yıl hapis cezası alıyor. Cinayet işlememişse, DEAŞ'a katılmış, yardım etmiş ise 5-7 yıl arası cezalar veriliyor" yanıtını verdi.
Yabancı ülkelerden gelen çok sayıda DEAŞ'lı terör örgütü üyesi olduğunu söyleyen Seir, "Elimizdeki dosyalardaki sanıkların çoğunun yabancı ülkelerden geldiklerini görüyoruz. Rusya, Ukrayna, Cezayir, Fas'tan gelenler var. Çoğunluğu cinayete karışmadıklarını söylüyorlar ama, ideolojik olarak DEAŞ'a katılmışlar. Ülkelerine dönmek isteyenler var" dedi.
Bazı DEAŞ'lı teröristlerin çok pişman olduğunu, ancak bazılarının aynı görüşte devam ettiğini anlatan Başsavcı Seir, DEAŞ terör örgütünün bittiği değerlendirmesine de bir hukukçu olarak katılmadığını belirtti. Seir, "Fikir bitene kadar DEAŞ tehlikesi bitmez. DEAŞ Suriye'de Fırat'ın doğusunda bitirildi diye düşünülüyor ama, İdlib'de de Afrin'de de sızmalar olduğunu görüyoruz. Demek ki buralara yerleşmeye çalışıyorlar. Ama böyle bir düşünce için erken" dedi.
Terör örgütü PKK/YPG'nin bölgedeki durumuyla ilgili de değerlendirme yapan Seir, "Terör örgütü PKK/YPG'nin durumu, burada 5 yıl hakim olduğu için insanlar üzerinde etki bırakmış. Baskıyla veya gönüllü olarak. Zorla askere alınanlar, zorunlu görevlerde çalıştırılanlar terör örgütü PKK/YPG'den nefret ediyor, düşmanca görüyor. Ama bazıları örgüte sempati duyuyor. Hala terör örgütü YPG'nin geri döneceğini düşünüyor. Ancak Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra bu insanların da terör örgütü PKK/YPG'yle ilgili umutlarını kaybettiklerini düşünüyorum. Gelecek günlerde daha da etkisini kaybedeceğini düşünüyorum" diye konuştu. Terör örgütü PKK/YPG'nin petrol bölgelerini kontrol altında tutma gayretinin bölge halkı tarafından da fark edildiğini söyleyen Seir, "Fırat'ın doğusunda petrol ve doğalgaz olduğu için yabancı güçlerin o bölgedeki örgütleri yönettiğini düşünüyor insanlar" dedi.
SAVUNMA HAKKI KULLANDIRMAZSAK YARGILAMAMIZ BOŞA GİDERAğır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammed Seif ise terör örgütü DEAŞ'lıların avukatlarıyla duruşmalara katıldıklarını belirterek, "Elbette savunma bulundurmak şarttır. Bir sanığın en temel hakkı savunmadır. Eğer avukat tutacak parası yoksa, mahkeme olarak barodan avukat görevlendiriyoruz. Eğer Ağır Ceza Mahkemesi olarak avukat görevlendiremezsek, yaptığımız tüm yargılama boşa gider" dedi.
DEAŞ'lılar arasında özellikle yabancı ülkelerden gelenlerin pişman olduklarını söylediklerini belirten Seif, "Ama özellikle bu sanıkların ifadelerini dikkate almıyoruz. Çünkü bir insan Rusya, Ukrayna veya Avrupa'dan geliyorsa bu ideolojiyi kafasına yerleştirmiştir ki buraya geliyor. Ama yerel halkın bir şekilde kandırıldığını, DEAŞ'ın etkisi altında kaldığını ve zorlandığı görüşüyle, pişmanlıklarının samimi olduğunu değerlendiriyoruz" dedi.
Bazı sanıkların ülkelerine iade edilmek istemediklerini belirten Seif, "Benim baktığım bir dosyada 10 sanık, Rusya, Ukrayna, Kırgızistan'dan gelmişti. Her duruşmada bana yalvarıyorlardı; bizi ülkemize göndermeyin, bizi idam ederler diye. Ancak hepsine hüküm verdik 7'şer yıl hapis cezası. Suriye kanunlarına göre hüküm kesinleştikten sonra hepsi ülkelerine iade edilecek" diye konuştu. Seir, terör örgütü PKK/YPG üyesi sanıkların yargılamalarında da DEAŞ'lı teröristlere uygulanan yasaların geçerli olduğunu belirterek, "PKK/YPG de DEAŞ da terör örgütü. Bizim Suriye'de uyguladığımız kanun, her iki örgüte de aynı. PKK/YPG'lilerin dosyalarında bazı sanıklar burada suça katılmış ama kaçmış. YPG bölgesine kaçan sanıkların iadesi olmadığı için zorlanıyoruz. Buraya getirip, yargılayamıyoruz" dedi.
Görüntü dökümü: ---------------------DEAŞ'lı teröristlerin yargılandığı duruşma anıDEAŞ'lı kadın terörist Zeyneb Diman'ın tahkikat hakimi karşısında sorgulanma anıDEAŞ'lı kadırn terörist Rejaa Diab'ın nezarethanede DHA muhabirinin sorularını yanıtlamasıAfrin Cezaevinde DEAŞ'lı teröristler Ferdos Suyufiş, İhsan Babayev, Abdullah El Fera ve Osman Muhammed'ın röportajlarıSuriyeli Afrin Başsavcısı Muhammed Seif ve Suriyeli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammed Seir ile röportajAfrin Adliyesi ve Afrin Cezaevinden detay görüntülerGenel ve detay görüntüler
01.11.2019 -13.06 Haber Kodu : 19110111601.11.2019 - 13.08 Haber Kodu : 19110111701.11.2019 - 13.11 Haber Kodu : 191101118
=====================================
5-TÜRKİYE'NİN İLK MİLLİ İLACI, DÜNYANIN YARASINI SARACAK Haber- Kamera: Özlem YURTÇU KARABULUT- Kubilay ÖZEV/İSTANBUL, - KANAMAYI saniyeler içinde durdurmasıyla tıp dünyasında çığır açan, Türkiye'nin ilk milli ilaç molekülü 'ankaferd' etken maddesinin, şimdi de yara ile yanık iyileşmesini hızlandırdığı ve bazı kanser tümörlerini gerileterek, yayılmasını durdurduğu bilimsel olarak kanıtlandı.
And İlaç Genel Müdürü Vedat Fırat, ilk kez yerli ilaç molekülü ihracatına başlayacaklarını söyledi. Kanama durdurucu özelliğiyle dikkat çeken 'ankaferd' etken maddeli yerli ürünlerle ABD, İngiltere ve Rusya gibi dünyanın en güçlü ordularının da ilgilendiğini belirten Fırat, "Almanya başta olmak üzere 3- 4 ülke ile görüşmelerimiz sonuçlanmak üzere. Biz yıllarca hep yurt dışından ilaç ham maddesi ve moleküller alarak, Türkiye'de bunları paketlemeye alışmışız. Bize yıllardan beri yaptırdıklarını şimdi onlara yaptıracağız inşallah" dedi.
'Ankaferd'i Türk bilim dünyasına kazandırdıklarını anlatan Fırat, "Bundan 12 yıl önce ailemizde kuşaklar boyu kullanılan, 700 yıllık geleneksel bir bitkisel ürünün bilimle buluşmasına vesile olduk. 2 yıl önce Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat almayı da başardık. 300'ün üzerinde bağımsız bilimsel makaleye konu oldu. Milli bir ürünüz, dedik ve yabancı şirketlerden patentimiz için gelen milyar dolarlık teklifleri reddettik" diye konuştu.
'KANSERİN YAYILIŞINI DURDURUYOR'Vedat Fırat, ilk ruhsatı kanama durdurma için verilen ilacın çok farklı endikasyonlarının da ortaya çıktığına değinerek, şunları söyledi: "Mesela yanık ve yara iyileştirme özelliği. Bu konuda birçok çalışma yapıldı. Şimdi de kolon kanserini durdurduğu ve iyileştirdiği gösterildi. İnşallah bunların isimlendirmesi ve piyasaya arzı da kısa süre içinde gerçekleşir. İlk çıktığımızdan beri ordu mensupları, dikkatle izliyorlardı. Pentagon'un kendi kanama durdurma ürünü vardı, 'çok büyük sır açıklıyoruz' gibi lanse ettiler. Oysa çok basit bir üründü. Bizim milli ürünümüz, dünyada tek. Basit şekilde anlatırsak, bir boruda bir çatlak olduğu zaman bizimki tamamen kaynak yaparak onarıyor. Dünyadaki diğer ürünler, çatlağın üzerini sarıyor ve tıkaç vazifesi yapıyor. Dolayısıyla kanamayı aslında yavaşlatmış oluyor. Dünyada hemofili hastalarının faktör verilmeden kanamasını durdurabilen tek ürün bu. Şimdi Pentagon, bizi de kendi listesine aldı. Yani isterse artık yerli, milli bu Türk ürününü alıp, kendi askerlerinde kullanabilirler. Bununla beraber İngiltere, Pakistan, Azerbaycan ve Rus ordusu da ürünlerimizle ilgileniyor."
PATENT İÇİN YURT DIŞINDAN TEKLİFÜrünün patentiyle ilgili aldıkları teklifleri reddettiklerini anlatan Vedat Fırat, "Çünkü bu ürün, sadece benim değil artık. 300'den fazla bilim insanımız, hiçbir çıkar gözetmeden, bu ilaç üzerine onlarca araştırma yaptı. Eğer verirsem onlara, ülkeme, 'Yerli ve milli istiyoruz' diyenlere haksızlık etmiş olurum ki ben de bunu diyorum. Milli olarak kalmasını istiyoruz. Molekülü ihraç etmemiz için Pakistan, Rusya, Almanya ve son zamanlarda da Japonya teklifler sundu. Görüşmelerimiz sürüyor; ama 'Molekülü de burada üretin' diyorlar, kabul etmiyoruz. 'Biz burada ham madde olarak üretir, size yollarız' diyoruz. Böylece ülkemize de ciddi şekilde döviz kazandırmış olacağız. Dünyada kanama durdurma ile ilgili yıllık yaklaşık 7- 8 milyar dolarlık ekonomi var" dedi.
TÜMÖRÜ 'PROGRAMLANMIŞ ÖLÜME' GÖTÜRÜYOR'Ankaferd hemostat' adlı etken madde üzerinde 12 yıldır bilimsel çalışmalar yürüten, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Ana Bilim Dalı'nda Prof. Dr. İbrahim Haznedaroğlu ise "Kan durdurucu özelliği nedeniyle mide- bağırsak kanamalarında Amerikan rehberlerine girecek kadar yaygınlık kazanınca ilacın, kalın bağırsak tümörlerinde nasıl bir etkisinin olduğunu araştırdık. Ben ve Hacettepe Eczacılık Fakültesi, TÜBİTAK projesi yazdık. Bu projeyi de geçtiğimiz ay yayımladık. Şunu gösterdik. Mide- bağırsak kanamalarında, mesela kolon kanseri kanamasında kanamayı durdurma amacıyla 'ankaferd' ortama konduğunda, tümörü de programlanmış hücre ölümüne götürüyor. Yani kanser çoğalmıyor, geriliyor. Etraftaki dokulara yayılmıyor ve uzağa gitmiyor. Bu mekanizmayı da Avustralya'da uluslararası bir kongrede sunduk, hem de önemli bir dergide yayım haline getirdik" diye konuştu.
KOL YANIĞINDA DENENDİ, MAKALE YAZILDIProf. Dr. Haznedaroğlu, 'ankaferd'in ilk olarak kanamayı durdurma ardından da doku onarma etkisinin fark edildiğini anlatarak, ürünü kendi yanığında denediğini söyledi. Yanık tedavi edici özelliğinin bilimsel olarak kanıtlandığını kaydeden Haznedaroğlu, "Fare cildinde, penisinde, böbreğinde, bağırsağında 'ankaferd'in doku onarıcı etkilerini gördük. Bundan sonra ben ilginç bir olay yaşadım. Sol koluma semaver düştü ve kolum tamamen haşlandı. İkinci ve üçüncü derece yanıklar vardı. O gün 'ankaferd' yanık tedavi amacıyla kullanılmamıştı. Bir tek farelerde denenmişti. Bekleyecek halim olmadığı için topikal olarak koluma uyguladım. Kolum, günler içinde tamamen düzeldi. Ben de bunu makale haline getirdim ve 'Turkish Journal of Hematology'de yayımlandı. Bu vesileyle yakın dönemde 'ankaferd'in yanık örtüsünü, yanık solüsyonunu, yanıkta kullanılan preparatlarını da hayata kazandırmak mümkün olacak" dedi.
Görüntü dökümü: ----------------------And İlaç Genel Müdürü Vedat Fırat röportajı-Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. İbrahim Haznedaroğlu röportajı-Muhabir anonsu-Detay görüntüler
01.11.2019 -12.51 Haber Kodu : 191101115
============================================
6- DENİZ POLİSİNİN TEKNEDE UYUŞTURUCU SATANLARA YAPTIĞI BASKINLAR KAMERADA
Çağatay KENARLI İSTANBUL, Deniz polisi bir teknede uyuşturucu satışı yapan şüphelileri yakalamak için operasyon düzenledi. Operasyonda 4 kişi yakalandı. Polisin tekneye ve bazı adreslere yaptığı oprasyon kameraya yansıdı. Fatih'te bulunan su ürünleri kooperatifinde bulunan bir teknede uyuşturucu madde satışı yapıldığı bilgisi üzerine Deniz Limanı Şube Müdürlüğü ekipleri çalışma başlattı. Polis ekipleri yaptığı 2 aylık fiziki ve teknik takibin ardından Emrah K.'nın sahibi olduğu tekneyi, Mehmet Emin K. ve oğulları Serkan K. ve Selçuk K.'nın tekneyi zula olarak kullanıp buradan dağıtımını yaptıklarını tespit etti. Deniz Limanı Şube Müdürlüğü ekipleri şüphelilere yönelik 10 Ekim ve 31 Ekim'de iki farklı operasyon düzenlendi. Tekne ve evlerde yapılan operasyonda 1 tabanca, 1 kilo 12 gram skunk, 427,8 gram toz esrar, 899 extacy hap, 48,9 gram metamfetamin, 163.5 gram bonzai, 1 kilo 162 gram esrar, 9.37 taş kokain, 1 tabanca, 50 mermi, muşta, kelepçe, 2 hassas terazi, 2 cep telefonu, bin 440 lira ve 5 dolar ele geçirildi. İlk yapılan operasyonda gözaltına alınan Serkan K. sevk edildiği adliyede çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Dün yapılan operasyonda ise gözaltına alınan Mehmet Emin K., Selçuk K. ve Emrah K.'nın Deniz Limanı Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri devam ediyor. Polisin tekneye ve evlere yaptığı operasyon kameralara yansıdı. Görüntü dökümü: -------------POLİS KAMERASI -Operasyon görüntüleri-Polis ekiplerinin operasyona çıkması-Deniz polisinin botundan görüntü -Teknelerin görüntüsü-Ekiplerin evlerde yaptığı aramalar -Teknede yapılan arama -Sergiden görüntü -Uyuşturucu maddelerin görüntüsü -Genel ve detaylar 01.11.2019 - 12.22 Haber Kodu : 191101103
Son Dakika › Güncel › DHA İSTANBUL BÜLTENİ-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?