Teslim olan teröristler, HDP tarafından PKK'ya götürülmelerini anlattı
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı'na teslim olan 2 PKK'lı terörist, HDP aracılığıyla terör örgütüne nasıl katıldıklarını tüm ayrıntılarıyla anlattı. HDP üyesi olan kız arkadaşının etkisiyle terör örgütüne katıldığını belirten teröristlerden biri, HDP'liler tarafından örgüte teslim edildiğini, bunun karşılığında HDP'lilerin 15 bin lira para aldığını söyledi. Terörist, "Kendi gözlerimle şahit oldum. HDP'nin gençleri kandırdığını, gerçek yüzünü sakladığını, gençleri para karşılığında sattığını, günahsız ve fakir insanların çocuklarını kullandıklarına şahit oldum. Bence bu Kürt gençlerine yapılan bir hainliktir" diye konuştu.
Terör örgütü PKK'da uzun süre kalan 2 terörist, İl Jandarma Komutanlığı ekiplerine teslim oldu. Teröristler, yaşadıkları pişmanlığı, örgüte nasıl katıldıklarını, örgüt içerisinde neler yaşandığını ve örgütün iç yüzünü anlattı. Teslim olan teröristlerden biri, 2012 yılında HDP aracılığıyla terör örgütü PKK'yı tanıdığını ifade ederek, HDP il yöneticilerinin aracılığıyla dağa gönderildiğini söyledi. İlk olarak HDP gençlik kollarında yer aldıktan sonra parti yöneticilerinin girişimiyle terör örgütüne katıldığını anlatan terörist, terör örgütünden çocuklarını isteyen ailelerin tehdit edildiğini söyledi.
'ÖNCE GENÇLİK KOLLARINA, SONRA DAĞA KATILMAMI İSTEDİLER'
Terörist, "İlk önce HDP il binalarında gençlik kollarında çalışmamı istediler, daha sonra dağa katılmamı istediler. HDP gençlik kolları ve il yöneticileri tarafından dağa gönderildim. Daha sonra ailem HDP binalarına gidip beni sormuşlar. Ancak herhangi bir cevap vermemişler. Aradıkları zaman HDP il binalarındaki yöneticiler ve bu çalışmayı yürütenler, çocukları kandırıp dağa gönderenler, ailemi tehdit edip 'Bu çocuğun peşini bırak, artık o sizin evladınız değil, artık bizim için savaşacak' diye aileme söylemişler. Ailemle daha sonra bağlantı kurduğumda bana bunları söyledi. HDP'den baskı gördüklerini söyleyen aileme 'Tabanımızı bu ailelerden oluşturuyoruz' demişler. Ailem Kuzey Irak'a beni aramaya gelmiş, beni sormuşlar, kimseden olumlu bir yanıt, cevap alamamışlar. Örgüt bana bunu hiçbir şekilde söylemedi. Zaten söylenilmiyor, çünkü söylenildiği zaman örgütten kopup kaçıp gideceğimi ve aileme yetişeceğimi biliyor örgüt" dedi.
'AİLELERİ TEHDİT EDİYORLAR'
PKK terör örgütünün HDP aracılığıyla ailesine gidip, "Oğlunuz artık size dönmeyecek" dediğini belirten terörist, "Artık burada kendi davası için mücadele edecek, savaşacak diye sanki ben demişim gibi anlatmışlar. Ancak gerçekte böyle bir şey yok, aileleri bu tür yalanlarla kandırmaya çalışıyorlar. Bunu HDP aracılığıyla yapıyorlar. Aile de inansa da inanmasa da artık farklı bir arayış içerisine giremiyor. Çünkü hem PKK hem de HDP, tüm kapıları ailenin üzerine kapatıyorlar. Bırakmıyorlar arayış içerisine girsinler. Devlete gidecek bırakmıyor gitsin, kayıp ilanı verecek bırakmıyor, arayıp sorup soruşturacak bırakmıyor. Ben örgütten koptuğum, kaçıp geldiğim zaman ailemle temasa geçtim ve bunları bizzat bana söyledi. Aynı zamanda benim üzerimden ailemi tehdit ediyorlar, işte 'Senin çocuğunu öldüreceğiz, infaz edeceğiz, bu çocuğu aramayın' demişler. Aileler korkusundan arayış içerisine giremiyor, devlete de gidemiyor" dedi.
'ÖRGÜT İÇERİSİNDE 13 YAŞINDA ÇOCUKLAR VAR'
Teslim olan terörist, terör örgütü içinde yaşları 13 olan çok sayıda çocuğun da bulunduğunu söyledi. Terör örgütü PKK'nın iç yüzünü herkesin görmesi gerektiğini anlatan terörist, "Örgüt içerisinde 13, 14, 15 yaşlarında çocuklar var. Bunların aileleri de arayış içerisindeler. Bulunduğum süre içerisinde bu hep devam etti. Bir sürü aile geliyordu ama hepsini geri gönderiyorlardı, yok işte 'Çocuğunuz gelmiyor, gelse öldüreceğiz, infaz edeceğiz' diyorlardı. Bu halk tarafından, toplum tarafından bilinmiyor. 'PKK'nın iç yüzü' denildiği zaman kimse PKK'nın gerçek yaşamını, amacını, gayesini bilmiyor. Ama öğrenmeleri gerekiyor artık PKK'ya hiçbir şekilde yönelmesinler. Onun uzantısı olan HDP'ye özellikle yaklaşılmaması gerekiyor. Çünkü tüm çalışmalarını HDP üzerinden yürütüyorlar" diye konuştu.
'TECAVÜZE UĞRAYAN KADIN TERÖRİST İNTİHAR ETTİ'
Terörist, hastalandıkları zaman kendilerine değişik bir ilaç verdiklerini, aldıkları o ilaçlarla kişinin kendisini rahat hissetmesini sağlandığı belirterek, bu ilaçların özellikle savaş ve askeri amaçlı kullanılan ilaçlar olduğunu aktardı. Terör örgütü içerisinde taciz ve tecavüz olaylarının da olduğunu anlatan terörist, bir kadın teröristin tecavüze uğradıktan sonra intihar ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Örgüt içerisinde taciz ve tecavüz olayları çok yaşanıyor. Özellikle de genç kızlara yönelik. Bizzat şahit oldum. 2017 yılında Diyarbakır'da gerçekleşti tecavüz olayı. Bir kıza tecavüz edildi kız dayanamayıp kaçmaya çalıştı ancak başaramadı. Bunu artık sindiremedi, ne yapacağını da bilemediğinden dolayı intihar etti. Bu tür tecavüz ve intihar olayları olduğu zaman diğer örgüt mensupları etkilenmesin diye veya kaçmasınlar diye yansıtmıyorlar, söylemiyorlar, gizli tutmaya çalışıyorlar. Sadece sorumlular, yöneten bilir bunu, onun dışında kimse bilemez. Örgüt mensupları bilse çok büyük kopuşlar olur, kaçmalar olur, o yüzden yansıtmıyorlar, söyleyemiyorlar, gizli tutuyorlar. Örgüt içerisinde kaldığım sürede birçok defa küfre ve hakarete maruz kaldım, baskıya maruz kaldım, birçok defa tehdit edildim. Zaten daha sonra birçok defa da kaçmaya çalıştım, kaçmayı başaramadım. Yakalandığım zaman beni tecrit altına aldılar."
'AİLELER ÖZELLİKLE KIZ ÇOCUKLARINA SAHİP ÇIKSINLAR'
Ailelerin özellikle kız çocuklarına sahip çıkması gerektiğini söyleyen terörist, dağdaki teröristlerin teslim olması çağrısında bulundu. Terörist, "Örgüt içerisindekilere söyleyeceğim PKK'nın bir tek amacı var, toplumla devletin arasını açmak. Bunun için de gençleri kandırıp dağa götürerek devlete karşı savaştırmak. Tek amacı budur. PKK terör örgütünün iç yüzünü çok iyi bilsinler, bir an önce gelip devletine ve ailelerine sığınsınlar. PKK'nın onlara ölümden başka hiç bir şey vereceği yoktur. Örgütün onlara vereceği tek şey ölümdür, başka hiç bir şey yok. Gelsinler devlete sığınsınlar, söylenildiği gibi maruz kalabilecekleri olumsuz bir şey söz konusu değil, ceza alma söz konusu değil, gelip teslim olsunlar, devletine yardımcı olsunlar, devlette buna karşılık onları bırakıyor, çünkü kendi hür iradesiyle gidip oraya katılmamış, savaşmamış, bu PKK zoru ile dayatılmış bir şeydir. Aileler özellikle kız çocuklarına sahip çıksınlar, çünkü 13,14 yaşındaki kız çocukları örgüt içerisinde cinsel istismara maruz kalıyorlar, bir an önce kaçıp devlete sığınsınlar" dedi.
'CEMİL BAYIK'IN YANINDA 30 GENÇ KIZ VAR'
Kandil Dağı'nda yaşayan terör örgütünün lider kadrolarının yanında 30 genç kızın olduğuna anlatan söyleyen terörist, "Örgüt içerisinde duygusal ilişki yaşayanlar üst düzey yöneticiler tarafından infaz ediliyor, ancak bakıldığında bu üst düzey yöneticilerin yanlarında, kimisinin 15 kimin 20 kadar genç kızlar var. Bunlar da cinsel istismar ve tecavüze maruz kalıyorlar. Bu kızlar üst düzey yöneticilerden korktukları için hiç bir şey yapamıyorlar, öldürüleceklerini bildikleri için sessiz kalıyorlar. Kuzey Irak'ta bulunan üst düzey yöneticileri Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan'ın yanında 30 tane genç kız var, bunları bizzat ben gördüm. Bunlara tecavüz ediliyor, cinsel istismarda bulunuluyor, ancak bu kızlar kendi korkularından dolayı hiçbir şey yapamıyorlar" diye konuştu.
'HDP'LİLER BENİ TERÖRİSTLERE TESLİM ETTİKLERİNDE 15 BİN LİRA ALDI'
Teslim olan diğer terörist ise kız arkadaşının etkisiyle terör örgütü kaldığını belirterek, HDP'liler tarafından teröristlere teslim edildiğini, bunun karşılığında HDP'lilerin 15 bin lira para aldığını söyledi. Terörist, şunları söyledi:
"Benim örgüte katılmamda kız arkadaşımın rolü var, ben onunla evlilik düşünüyordum ama kız arkadaşımın fikirleri ve düşüncesi sonradan gün yüzüne çıktı. Kız arkadaşım HDP üyesiydi, HDP binasında çalışıyordu. Ona artık evlenmek istediğimi söyledim, o da bana 'Ben dağa çıkacağım benimle gelir misin ?' dedi. Ona olan sevgimi kullandı. Bu da HDP'nin gerçek yüzüdür, kızları gençlere karşı kullanarak kendilerine aşık edip, kırsala göndermek. Kız arkadaşım bana, 'Ben örgüte katılacağım sen de gel' dedi, benim ona olan duygularımı, benim onsuz yapamayacağımı biliyordu, bu duygularımı kullandı. Ben de onun beni sevdiğini düşündüm. Sonra öğrendim ki HDP her bir kitlede kızları kullanıp gençleri kendilerine aşık ettirip, duygusal yönle zorunlu dağa yönlendiriyorlar. Örgüt içerisinde anladım kendisinin katılmadığını beni kandırdığını, bunu öğrendiğimde örgüt mensuplarıyla paylaştım, ikinci günde 'Ben yapamam' dedim, dediler 'Örgüte elini verirsin kolun gider, kolun girer bedenin kapılır, örgüt böyle bir şey' dediler. Dediler ki 'Örgüte katılmak kolay, çıkmak ölümdür.' Bana işkence yaptılar, kolum ve vücudumun çeşitli yerlerine plastik bir madde yakarak damlattılar, hala izleri duruyor. O nedenle örgütün gençleri kandırıp ölüme terk ettiğini, sözde özgürlük vaadiyle, sözde halk savaşı sözünü vererek gençleri kandırıp örgüte katılmaya çalıştığını kendim yaşadım."
'HDP'LİLERE 15 BİN LİRA VERDİLER'
Acı bir şekilde o kızın kendisine yaptıklarını anladığını belirten terörist, "HDP'liler beni kırsalda teslim ettiklerinde, örgüt mensupları beni onlara getirdikleri için aracı oldukları için HDP'nin çalışanlarına 15 bin TL para verdiler, kendi gözlerimle şahit oldum. HDP'nin gençleri kandırdığını, gerçek yüzünü sakladığını, gençleri para karşılığında sattığını, günahsız ve fakir insanların çocuklarını kullandıklarına şahit oldum. Bence bu Kürt gençlerine yapılan bir hainliktir. Çünkü fakir fukaranın çocuklarını götürüp ölüme terk ediyorlar. Biz buna hala da şahidiz, HDP binası önünde aileler var, burada ailelerin gerçekten ne kadar üzüldüğünü ve çocuklarını istediğini görmekteyiz. Ama HDP kendini haklı çıkartmaya çalışıyor, çünkü örgütün artık bir parçası olduğu için hem bu halkı orda sömürmeye çalışıyor, hem de o ailelerin çocuklarını örgüte satıyorlar. HDP'nin gerçek yüzü budur. Bu ailelerin HDP binası önündeki eylemlerini ben de destekliyorum, çok doğru da buluyorum, çocuğu giden herkesin gelip destek vermesi ve katılması gerekir bu eyleme. İnşallah kandırılan bu gençler ailelerine döner. Kürt halkının artık PKK ve HDP'nin bu yalan dolan politikalarını ve gerçek yüzünü görmeleri ve bilmeleri gerekiyor" dedi.
CANLI BOMBA OLACAKTI, SON ANDA KAÇTI
Terör örgütü tarafından canlı bomba eylemi için talimat verilmesinin ardından, son anda örgütten kaçarak eyleme katılmadığını ifade eden terörist, "Örgütten çıkma isteğimi belirttiğimde örgüt bana işkence etti ve benden bir umutları kalmadı. Beni canlı bomba yapıp bir eylem yapmak istediler. Fedai eylemi, canlı bomba olmamı istediler. Bana böyle bir öneride bulundular, bir karakolun ya da güvenlik güçlerinin bulunduğu bir yerde, aracın içerisinde 16 ton TNT yüklü bombayla, C4'le, sen gidip orada fedai eylem yapacaksın ve sözde örgütün en değerli bir 'şehidi' olacaksın dediler. Burada şunu gördüm, hem benden umutları yok, umutları olmadığı için beni bir maşa olarak kullanıp, bir yere götürüp param parça etmeyle hem örgütü yüceltmeye ve beni bir şehit gibi, fedai gibi bir kahraman gibi göstermeye çalıştıklarına şahit oldum. ve ben buna 'Hayır' dediğimde, 'Yapamam' dediğimde, 'Biz seni olmasa bile zorla aracın içerisinde oraya götürüp güvenlik güçlerini arayacağız biri burada diye, onlar seni almaya geldiğinde seni uzaktan kumandayla patlatacağız' dediler. Zorla yapmaya çalıştılar, tarih ve saatini bile verdiler, artık öleceğimi biliyordum, patlama zamanına iki gün kala bir fırsatını bulup kaçtım. Yoksa örgütün tek isteği benim orada paramparça olmamdı. Özellikle örgüte katılmak isteyen gençlere söylüyorum, örgütün artık gerçek yüzünü görün. 'Gerilla TV' deki o görüntüler hepsi yalan montaj, gençlerin isyan bilincini yükseltip kendilerine katılmayı teşvik eden bir harekattır, hepsi yalandır, içinde bir kahramanlık yoktu" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
---------
Teröristlerin konuşmaları
Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 2,18 GB
Haber-Kamera: DİYARBAKIR,
=====================
1915 Çanakkale Köprüsü ayakları, üçüncü bloklarla yükseldi
Çanakkale Boğazı'nda inşası süren 1915 Çanakkale Köprüsü'nün Gelibolu ve Lapseki yakasında deniz içerisindeki kesonlar üzerinde üçüncü bloklar da konuldu. 318 metre olacak köprü ayakları, biraz daha yükseldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 18 Mart 2017'de temeli atılan 1915 Çanakkale Köprüsü inşaatı tüm hızıyla devam ediyor. Çanakkale Boğazı'nda, Gelibolu'nun Sütlüce ve Lapseki'nin Şekerkaya mevkileri arasında yapılan köprünün, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100'ncü yılını simgelemesi nedeniyle orta açıklığı 2023 metre olacak. Bu açıklık, köprüye, dünyanın en uzun kuleler arası açıklığa sahip asma köprüsü unvanını kazandıracak.
1915 Çanakkale Köprüsü'nün iki kıtadaki yakalarında denize batırılan kule kesonları üzerine geçen Ağustos ayında her biri 800 ton ağırlığındaki bloklar yerleştirilmeye başlanmıştı. Gelibolu ve Lapseki yakasında denize batırılan kesonlar üzerine konulan ilk blokların ardından beliren köprü ayakları, bugün konulan üçüncü bloklarla birlikte iyice yükselmiş oldu. Çalışma nedeniyle Çanakkale Boğazı'ndan geçiş yapan gemiler ise 10 knot yerine 8 knot altında hızla seyretmeleri konusunda uyarıldı. Her iki yakadaki köprü ayakları arasında geçtiğimiz günlerde de büyük bir vinç yardımıyla bağ krişi montajı yapılmıştı.
KÖPRÜ AYAKLARI 318 METRE OLACAK
Denize batırılan kule kesonları üzerine konulmaya devam eden bloklarla köprü ayakları önümüzdeki günlerde yükselmeye devam edecek. Tüm blokların konulmasının ardından Türk bayrağının renklerini alacak olan 318 metrelik köprü kuleleri tamamlanacak. Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıl dönümü günü olan 18 Mart'ı temsil eden 318 metre yüksekliğindeki kulelerin üst kısmı da, Seyit Onbaşı'nın Çanakkale Savaşı'nda namluya sürdüğü top mermisini temsil edecek şekilde olacak.
İNCELİKLİ TASARIM
1915 Çanakkale Köprüsü, tasarımındaki inceliklerle de dünyada bir ilk olmaya aday. Cumhuriyet'in 100'ncü kuruluş yıl dönümünü temsil eden 2023 metrelik orta açıklığıyla, tamamlandığında dünyanın en büyük orta açıklığına sahip asma köprüsü ünvanına sahip olacak 1915 Çanakkale Köprüsü'nün kule bağlantıları ve bağlantı unsurları Türk bayrağının renkleri olan kırmızı-beyaza boyanacak. Her iki yakada 333 metre yüksekliğindeki kulelerin üst kısmı da Seyit Onbaşı'nın Çanakkale Savaşları'nda namluya sürdüğü top mermisini temsil edecek şekilde olacak. Köprünün 770'er metre yan açıklıklar ile birlikte toplam 3 bin 563 metre uzunluğunda olması planlanırken, 365 ve 680 metrelik yaklaşım viyadükleri ile toplam geçiş uzunluğu ise 4608 metre olacak. 2 x 3 trafik şeritli olacak köprünün, yaklaşık 45,06 metre genişlikte ve 3,5 metre yükseklikte olması öngörülüyor. Köprü tabliyesinin her iki tarafında bakım onarım amacıyla kullanılacak yürüme yolları olacak. Her iki kule temeli yaklaşık 40 metre derinlikte deniz tabanında konumlandırılacak ve çelik kule yüksekliği yaklaşık 318 metre olacak. Proje kapsamında 1 asma köprü, 2 yaklaşım viyadüğü, 4 betonarme viyadük, 6 alt geçit köprüsü, 38 üst geçit köprüsü, 5 köprü, 43 alt geçit, 115 çeşitli ebatlarda menfez, 12 kavşak (devlet yolu üzerindeki kavşaklar dahil), 4 otoyol hizmet tesisi, 2 bakım işletme merkezi, 6 ücret toplama istasyonu inşa edilecek. 1915 Çanakkale Köprüsü, 18 Mart 2022'de tamamlanarak hizmete açılacak.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
---------
-1915 Çanakkale Köprüsü'nün Gelibolu ve Lapseki ayağında devam eden ayak çalışmalarından genel ve detay görüntüler.
Haber-Kamera: Orhan AKTUĞ/LAPSEKİ (Çanakkale),
==================
Bakan Gül: Dumanla bile haberleşseler onları bulup çıkaracağız
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İzmir'de düzenlenen İzmir Bölge Değerlendirme Toplantısı'nda FETÖ ile mücadele konusunda karalılık mesajları vererek, "Takiyyeyi ahlak haline getirmiş ve devlet kurumlarına sızmayı hareket tarzı haline getirmiş, bunu kırk yıldır yapan bir örgütle karşı karşıyayız. Böyle bir örgütün kökünü kazıdık ama 'mücadele bitti' demek mümkün değildir. FETÖ'nün kripto elemanlarını, hangi kılığa girerlerse girsinler, hangi boya küpünden çıkarlarsa çıksınlar; değil bylock, değil ankesör, dumanla bile haberleşseler bulup çıkaracağız" dedi. Bu mücadelede iki kırmızı çizgilerinin olduğunu da ifade eden Gül, "Yılmayacağız, yorulmayacağız, rehavete kapılmayacağız ve adaletten asla sapmayacağız" diye konuştu.
Gaziantep, Samsun ve Ankara'nın ardından dördüncüsü İzmir'de gerçekleştirilen Bölge Değerlendirme Toplantısı'nda katılan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yeni çalışma döneminde, demokrasinin daha gelişmesine hizmet edecek, güven veren ve erişilebilir adalet hedefine ulaştıracak reformların hayata geçtiği bir dönem olmasını temenni ettiğini söyledi. Gül, "Bu samimi temenniyi hayata geçirecek adımları hep birlikte atmaya başladık. Bu çerçevedeki çalışmalarımızdan birisi de, Bölge Değerlendirme Toplantılarıdır. Hem mevcut durumu, hem de gelecek hedeflerimizi sizinle paylaşmak, yeni düzenlemelerimizin sahadaki uygulamasını görmek ve en önemlisi de sizlerin değerlendirme ve taleplerini almak istiyoruz" dedi. Bu toplantıların çıktılarının geliştirilecek politikalara yön vereceğini, çalışmalara ışık tutacağını da belirten Bakan Abdulhamit Gül, "Adalet Bakanlığı olarak son dönemde üzerinde ehemmiyetle durduğumuz konulardan biri de adliye mimarisidir. Adliye mimarisi aynı zamanda Yargı Reformu Stratejisi (YRS) Belgesinin başlıklarından biridir. Yakın geçmişte birçok adliyemizi kırık dökük binalardan kurtardık, yeniledik ve dayanıklı, modern binalar haline getirdik" diye konuştu.
'MEVZUATTAN KAYNAKLANAN SORUNLARI GİDERME KONUSUNDA KARARLIYIZ'
Yeni dönemi yargıda bir milat olarak görmenin kararlılığında olduklarını da ifade eden Bakan Gül, şunları söyledi:
"Bu çerçevede Yargı Reformu Stratejisi kapsamında hedeflerimizi bir bir hayata geçirmeye başladık. Bakanlığımız süratle mevzuat gerektiren ve idari faaliyetle sonuçlanacak adımlar üzerinde çalışıyor. Gerek hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, gerekse adalet sisteminin iyi işleyişi için gerekli adımları hep birlikte hayata geçireceğiz. Uygulamadan kaynaklanan ya da mevzuata dayanan problemlerin gecikmeksizin giderilmesi kararlılığındayız. Bunun için her alanda ayrı ayrı çalışmalar yürütüyoruz. Tutuklama tedbiriyle, ifade özgürlüğüyle, savunma hakkıyla, adalete erişimle ve adalet sisteminin genel işleyişiyle ilgili temel perspektifimizi ortaya koyduk. Kamuoyunun Yargı Reformu Stratejisi'nin ilk uygulama dilimini içeren birinci paketi beklediğini biliyoruz. Bu paket inşallah yakında tüm partilerimizin konsensüsü ile Meclis'imizde kanunlaşır.Bu pakette gerek hak ve özgürlükler gerekse adalet sisteminin işleyişine ilişkin önemli ve pozitif değişiklikler olacaktır. İnşallah adım atacağımız başka konular da olacak. Buradan tüm paydaşlara tekrar çağrıda bulunuyorum. Bu adımları hep birlikte atalım. Bu reform süreci dinamik bir süreçtir. Bu süreci aktif bir şekilde değerlendirip özgürlük alanını daha da genişletecek düzenlemeler yapalım. Hiçbir öneriye peşin hükümle yaklaşmadığımızı herkes bilmelidir. Mevzuat değişikliklerine ilişkin hazırlıkları hızlandırma kararlılığındayız. Bu nedenle kısa sürede çok sayıda düzenlemeyi kamuoyunun gündemine getireceğiz."
'MAHKEMELER KİMSENİN KEYFİNE GÖRE İŞLEMEZ'
Önemli olanın reform iklimini korumak ve reform iradesinin özünde bulunan özgürlükçü yaklaşımı kesintisiz sürdürmek olduğunu açıklayan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu, adaleti ise yargı mercilerinin tesis edeceğini belirtti. Bakan Gül, "Hukuk devleti, herkesin kendisini hukuk çatısı altında huzur ve güvende hissetmesidir. Yargı yetkisini millet adına kullanan yegane adres, yine bu ülkenin anayasası ve kanunlarıyla kurulmuş, o kanunlarda gösterilen usule göre işleyen bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Yargı kararları herkesi bağlar. Bir anlaşmazlık, bir niza ortaya çıktığında bunu hal yoluna koyacak bu mahkemelerdir. Adliyenin kapısı, adaletin kapısıdır. Milletimizin en güvenilir sığınağı, en güvenilir limanı adalet limanıdır. Vatandaşımız 'adalet' diyerek kapısını çaldığında, bu talebe yanıt verecek olan yine bu mahkemelerdir. Yargılamayı yapacak olan, delilleri değerlendirip, uyuşmazlıkları çözecek ve nihai bir hükme varacak olan da bu mahkemelerdeki hakimlerdir. Mahkemeler de kimsenin keyfine, beklentisine, talebine göre işlemez, işleyemez. Hiçbir hakim söylenti ve beklentiye göre karar vermez, veremez deliller ışığında ve kanunlara göre karar verir. Hiçbir karar da birilerinin hoşuna gitsin ya da gitmesin diye verilmiyor. Sadece adaletin tesisi için veriliyor. Mahkemeler; anayasadan, millet iradesinden alınan yetkiye göre bağımsız ve tarafsız olarak hukuk zemininde ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde işler" dedi.
'YARGI ASLA BİR KESİMİN, DİĞER KESİMDEN HESAP SORMA ARACI DEĞİLDİR'
Hiçbir çıkar, menfaat grubu ve ideolojik yapının yargının kararlarına tesirinin mazur görülemeyeceğini, bunu kanunlarda suç olduğunu söyleyen Gül, "Üzerine titrediğimiz, tüm gayretimizin varlık sebebi olan yargıya güven konusunu gölgeleyebilecek, hatta bu güveni baltalayabilecek nitelikte her türlü suiistimalin, yargının içinden ya da dışından her türlü etkileme ve yönlendirme girişimlerinin karşısındayız. Buna yine hukukumuzun mekanizmaları içerisinde en etkili karşılık verilecektir. Çünkü yargı asla bir kesimin, diğer kesimden hesap sorma aracı değildir. Yargı milletin yargısıdır. Görevi adaletin tesisidir. Alternatifi de yoktur. Yargıyı yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara karşı verilecek en etkili cevap yine yargı tarafından verilecek, adil karar olacaktır. Biz biliyor ve inanıyoruz ki yargımız kendi içinde süte su katanlara izin vermeyecektirö diye konuştu.
'TÜRKİYE'DE HAK ARAMA YOLLARI AÇIK'
Her karar gibi yargı kararlarının da kamusal eleştirinin konusu olabileceğini, kararı yerinde bulan da, hukuki dayanaklarını yetersiz gören de çıkabileceğini ifade eden Bakan Gül, "Ama eleştiriyle, yargıyı dizayn etme çabasına yönelik hamleleri ayırt etmemiz gerekiyor. Bir kararda hata varsa yine hukuk içinde, kanun yolunda, İstinafta, Yargıtay'ta düzeltilmektedir. Türkiye'de hak arama yollarının tümü açıktır. Türkiye'de işleyen bir yargı vardır. Uygulamada görülen bir hatanın, bütün yargıya mal edilmesi kolaycılığına karşı mekanizmalar çalışıyor. Ancak, etkin soruşturma, adil kovuşturma ve hukuka uygun delillere dayalı doğru karar bu algının önüne geçecektirö diye konuştu.
'HAKİM VE SAVCILARIMIZ MESLEĞİN VAKARINI HER ZAMAN ÜZERLERİNDE TAŞIMALIDIR'
Konuşmasında yargı mensuplarına uyarılarda da bulunan Gül, şöyle dedi: "Yargı mensuplarımızın kararlarında adil olması kadar, tutum ve davranışlarında da adil olması önemlidir. Etik kuralları yayımladık, yargı mensuplarımızın bu kuralları özümsemesi ve bu ilkelere göre davranması milletimizin temel beklentisidir. Hakim ve savcılarımız mesleğin vakarını her zaman üzerlerinde taşımalıdır. Etik ilkeler tam olarak bunu sağlamak için geliştirilmiştir. Disipline konu olan, etiğe aykırı münferit olaylardan hareketle yargıya ilişkin yanlış algı oluşturmaktan hepimiz kaçınmalıyız. Hakim ve savcı sayımız 20 bini buldu. Bu camianın içerisinde hataya düşenler ve yanlış yapanlara yönelik disiplin ve etik ilkelere ilişkin süreçler kendi mecrasında yürür ve sonuçlanır.ö
'TERÖRLE MÜCADELE SÜRECEK'
Terörle mücadeleyi kesintisiz bir şekilde sürdüreceklerini, aynı kararlılıkla yargı içi ayıklamanın da devam edeceklerini de ifade eden Gül, "Türkiye FETÖ, PKK/ PYD/ YPG ve DAEŞ gibi terör örgütleriyle eş zamanlı mücadele ediyor. Bu mücadelede temel kriterlerimiz, mücadelenin zaafa uğramadan yürümesi, hainlerin cezasını, hak edenin hak ettiğini bulmasıdır ve her şartta adaletten, hukuktan ve vicdandan sapmamaktır. Bu doğrultuda başından beri özveriyle çalışan hakim-savcı ve yargı teşkilatımıza teşekkür ediyorum. Demokratik düzenin, hak ve özgürlüklerin başlıca düşmanı olan terörle mücadelemiz, özünde bir hak ve özgürlük mücadelesi olmuştur. Bu nedenle terörle mücadelemiz, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Bu mücadeleyi yargının saygınlığını yükselterek, toplumun adalet inancını yücelterek sürdüreceğiz" dedi.
'MESLEKTEN ÇIKARILAN TOPLAM HAKİM VE SAVCI SAYISI 3 BİN 932'
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütünün kalkıştığı hain darbe teşebbüsünün Türk milletinin kahramanca direnişi sonucunda akamete uğratıldığını, milletin bu direnişi sırasında birçok vatan evladının şehit edildiğini ve yaralandıklarını söyleyen Bakan Gül, "15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilgili davalar yargı teşkilatımız tarafından bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine uygun olarak büyük bir titizlikle hukuk içerisinde sürdürülmüştür ve sürdürülmeye devam etmektedir. Bu kapsamda ülke genelinde fiili darbe suçundan yürütülen soruşturmalar neticesinde toplam 289 dava açılmıştır. Açılan bu davalardan 268'i karara çıkmış olup 21 davada ise yargılamalar devam etmektedir. FETÖ/PDY terör örgütü ile mücadele kapsamında, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yaptığı soruşturmalar neticesinde, 15 Temmuz 2016 öncesi 6, 15 Temmuz sonrasında da 3 bin 926 hakim ve savcı meslekten çıkarılmıştır. Buna göre toplam meslekten çıkarılan hakim ve savcı sayısı 3 bin 932'dir. Meslekten çıkarılan hakim ve savcı sayıları yıllar itibarıyla incelendiğinde; 15 Temmuz 2016 öncesi 6, 2016 yılında 3 bin 502, 2017 yılında 407 ve 2019 yılında ise 17'dir. Meslekten ihraç edilen hakim ve savcıların, HSK tarafından tek bir kararname ile değil, titiz çalışmalar neticesinde çeşitli tarihlerde çıkarılan 10 adet kararname ile ihraçlarına karar verilmiştir. Bu durum mücadelenin sürekliliği bakımından dikkat çekicidir" dedi.
'SÜTE SU KATANLARA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Konuşmasında FETÖ ile mücadeleye değinen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Takiyyeyi ahlak haline getirmiş ve devlet kurumlarına sızmayı hareket tarzı haline getirmiş ve bunu kırk yıldır yapan bir örgütle karşı karşıyayız. Böyle bir örgütün kökünü kazıdık, mücadele bitti demek mümkün değildir. FETÖ'nün kripto elemanlarını, hangi kılığa girerlerse girsinler, hangi boya küpünden çıkarlarsa çıksınlar; değil bylock, değil ankesör, dumanla bile haberleşseler bulup çıkaracağız. Türk yargısının şerefli mensupları, kendi içindeki kripto FETÖ'cülerle de dışarıdaki kriptolarla da mücadele edebilecek yetkinliğe ve kabiliyete sahiptir. Süte su katanlara izin vermeyeceğiz. Türk Yargısı, FETÖ mücadelesinin en ön safında poz verip, FETÖ'cü yöntem ve üslupla bu mücadeleyi sulandıran, mücadeleden rant devşirmeye çalışan çıkar odaklarının da çok iyi farkındadır, kimsenin bir şüphesi olmasın. Yargı mensuplarımız, terörle mücadeleyi bu kararlılık ve bu anlayışla sürdürmektedir, sürdürecektirö dedi.
'İKİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR'
FETÖ belasının üstesinden gelmenin yeterli olmadığını da kaydeden Gül, "Onun çürük ahlakı, çarpık zihniyetiyle de mücadele gerekir. Onun kirli yöntemlerinin de reddi gerekir. Suret-i haktan görünüp hakkın ve hakikatin altını oyanlara karşı da dikkati elden bırakmamak gerekir. FETÖ geçmişte hile ve kumpaslarla hukuku çiğnedi. Buna hukuku yücelterek cevap vermek gerekir. FETÖ kurumlarımızı araç olarak kullandı, adalet duygusunu incitti. Buna, hakkın hatırını her şeyin üstünde tutarak karşılık verilmelidir. Düşmanı alt etmek kadar, ona benzememek de önemlidir. Bu mücadelede iki kırmızı çizgimiz var; Yılmayacağız, yorulmayacağız, rehavete kapılmayacağız. İkincisi, adaletten asla sapmayacağız. Bu mücadeleyi bugünlere getiren, bu mücadeleye güç ve değer kazandıran bu hassasiyet oldu. Bu hassasiyeti değersizleştirme girişimlerine göz açtırmayacağız" dedi.
'ALTERNATİF ÇÖZÜMLER ÜZERİNDE DURUYORUZ'
Bakan Gül, konuşmasının devamında şu mesajları verdi:
"Milletimizin beklentisi adil kararın makul sürede verilmesidir. Yargıda hedef süre uygulamamız vatandaşımız, avukatlarımız tarafından benimsendi. Yargı mensuplarımızın bu sürelere uymada hassasiyeti uygulamanın başarısını artıracaktır. Sistemi daha da geliştireceğiz. Önümüzdeki yıl istinaf yargısında da hedef süre tespit çalışmalarına başlayacağız. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden iş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk, zorunlu ticari arabuluculuk ve cezada uzlaştırma başarıyla yürüyor. Yeni dönemde YRS kapsamında, hukuk yargılamalarında sulh, kamunun taraf olduğu uyuşmazlıklarda sulh ile ön ödeme, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve basit yargılama gibi alternatif çözümler üzerinde çalışmalar yürüteceğiz." Gül, daha sonra İzmir Adliyesi'ne gitmek üzere toplantıdan ayrıldı.
Görüntü Dökümü
---------
-Bakan Gül'ün salona gelişi
-Salondan görüntü
-Bakan Gül'ün konuşması
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
====================
Dede ve torununun öldüğü kaza kamerada
Kastamonu'da bir hafta önce kamyonla çarpışan takside dede ile torununun hayatını kaybettiği kaza, araç kamerasına yansıdı.
Kaza, geçen Cuma Kastamonu- Daday karayolunun 3'ncü kilometresinde meydana geldi. Hasan Daban yönetimindeki 37 T 0502 plakalı taksi, M.A. yönetimindeki kamyon ile çarpıştı. Çarpışmanın şiddetiyle taksi, şarampole yuvarlandı. Takside bulunan Yusuf Eymen Daban (1) ve dedesi Hüseyin Daban (63) öldü, araçta bulunan Hasan Daban, Bahar Daban ve Fatma Daban ise yaralandı. Kazadan sonra kaçan kamyon sürücüsü M.A. jandarma tarafından yakalanarak çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
ARAÇ KAMERASINA YANSIDI
Kaza anı, yolda seyir halinde olan başka aracın kamerasına yansıdı. Görüntüde, taksi sürücüsünün hatalı sollama yaptığı iddia edilen kamyon sürücüsünü selektör yaparak uyardığı; ancak buna rağmen çarpışmanın meydana geldiği görüldü. Kazanın ardından kamyon sürücüsünün yoluna devam ettiği de görüntüde yer aldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Kaza anı
Haber: Gürkan YILMAZ/KASTAMONU, -
====================
İptal kararı mahkemeden dönen festivalin ilk gününde 20 bin kişi eğlendi
Eskişehir'de, başlamasına saatler kala kaymakamlıkça verilen iptal kararı mahkemeden dönen, 4 günlük müzik festivalinin ilk gününe, yaklaşık 20 bin kişi katıldı. Festivalin ilk gününde Niyazi Koyuncu, Pera, Ceza, Pentagram ve Teoman sahne aldı.
Eskişehir'de bu yıl 4'üncüsü yapılan müzik festivali, Tepebaşı Kaymakamlığı'nın olumsuz görüşüyle başlamasına saatler kala iptal edildi. Organizasyon firması sahibi Umut Kuzey, avukatları aracılığıyla 1'inci İdare Mahkemesi'ne başvurarak, iptal kararı için yürütmeyi durdurma talep etti. Dosya üzerinden inceleme yapan İdare Mahkemesi'nce talep haklı görülerek, iptal kararı için yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bu sıralarda alana girmek için uzun kuyruklar oluşturan gençler, festivalin iptal edilmediğini öğrenince sevindi. Gençlerin çoğu, kamp malzemeleriyle festival alanına girdi. Kamp çadırı kuran yaklaşık 4 bin kişi, akşam saatlerine kadar müzik eşliğinde hem hazırlıklarını tamamladı hem de eğlendi. Konserlere ise yaklaşık 20 bin kişi katıldı.
İLK GÜN TEOMAN FİNALİ
Kentte 4 gün sürecek müzik festivalin ilk gecesi, Niyazi Koyuncu konseriyle başladı. Pera, Ceza ve Pentagram'ın performanslarının ardından ilk günün finalini Teoman yaptı. Festivalin bugünkü programında ise Athena, Selda Bağcan, Pamela, Khontkar, Yirmi7 ile Sıfır Noktası sahne alacak.
Görüntü Dökümü
----------
-Festival alanı ve kalabalık
-Sanatçıların konserleri
-İzleyenler
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: ESKİŞEHİR,
====================
Antakya trafiğinde 'tek yön' değişikliği
Hatay Valiliği ve Hatay Büyükşehir Belediyesi'nin ortak çalışmaları sonucu Antakya merkezde trafik akışını rahatlatmak üzere bazı değişiklikler hayata geçirilecek. Uygulamayla bazı cadde ve kavşaklar tek yön olarak düzenlenecek.
30 Eylül Pazartesi tarihi itibariyle hayata geçecek değişiklikle Gündüz Caddesi'nde Armutlu Kavşağı istikametinden Cumhuriyet Meydanı istikametine doğru tek yön olarak trafik akışı sağlanacak. Adnan Menderes Caddesi'nde ise trafik akışı, Cumhuriyet Meydanı istikametinden Kültür Merkezi istikametine doğru yine tek yön olarak düzenlenecek. İbrahim Karaoğlanoğlu Caddesi ile Adnan Menderes Caddesi arasındaki kısımda, Cumhuriyet Caddesi istikametine tek yönlü trafik akışı düzenlenmesi yapılacak. Büyükşehir yetkilileri, hayata geçecek değişikliklerin şehir içi trafiği rahatlatmak adına yapıldığını ifade etti.
Görüntü Dökümü
-----------
-Gündüz Caddesi girişinden genel görüntü
-Gündüz Caddesi'ni Cumhuriyet meydanına bağlayan yol
-Adnan Menderes Caddesi girişinden genel görüntü
-Adnan Menderes Caddesi'ni Fatih Caddesine bağlayan nokta
-Cumhuriyet Caddesi'nin girişinden görüntü
-Cumhuriyet Caddesi'nden detaylar
Haber-Kamera: Halil İbrahim KARAÇAY/HATAY,
====================
Depremden sonra kalp krizi geçirerek ölen öğretmen okulundan son yolculuğuna uğurlandı
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, Gebze Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde görevli tarih öğretmeni Murat Şevki Eryılmaz (48) depremde öğrencilerin zarar görmeden okuldan tahliye edilmesini sağladıktan sonra çocuğunu okulundan alıp evine bıraktı. Yeniden okula dönerken kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren Eryılmaz, okulun bahçesinde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Eryılmaz'ın eşi, meslektaşları ve öğrenciler gözyaşlarına boğuldu.
Dün, İstanbul'da meydana gelen deprem Gebze'de de hissedilirken, Gebze Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri okuldan tahliye edildi. Okulda görevli tarih öğretmeni Murat Şevki Eryılmaz, öğrencilerin okuldan tahliyesi için diğer öğretmenlerle birlikte yoğun çaba harcadı. Murat Şevki Eryılmaz daha sonra çocuğunun okuluna gitti. Çocuğunu okulundan alıp evine bırakan Murat Şevki Eryılmaz, tekrar görev yaptığı okula giderken kalp krizi geçirdi. Gebze'de bulunan özel bir hastaneye kaldırılan Eryılmaz, yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü öğrenilen Eryılmaz'ın önümüzdeki hafta ameliyat için gün aldığı öğrenildi.
"ÖĞRENCİLERİYLE ÇOK MÜKEMMEL BİR İLİŞKİSİ VARDI"
2 çocuk babası Eryılmaz'ın ölümü üzüntü yaratırken, cenazesi bugün sabah saatlerinde görev yaptığı okulun bahçesine getirildi. Okulun bahçesinde kılınan cenaze namazına Gebze Kaymakamı Mustafa Güler, Gebze Belediyesi Başkanı Zinnur Büyükgöz, Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürü Fehmi Rasim Çelik, Eryılmaz'ın eşi Türkan Eryılmaz, yakınları, meslektaşları ve öğrenciler katıldı. Gebze Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Ethem Karaçoban çok değerli bir eğitimciyi kaybettiklerini belirterek, "Merhum hocamızı öğrencilerimiz çok iyi biliyor. 2 yıldır okulumuzda eğitim veriyordu, ancak biz hocamızla 10 yıl 20 yıl çalışmış gibiydik. Arkadaşımızın öğrencileriyle çok mükemmel bir ilişkisi vardı. Çalışmak beni rahatlatıyor diyen bir kardeşimizdi. Öğrencilerin tüm sıkıntılarıyla ilgilenen, onları üniversiteye hazırlayan bir öğretmendi. Allah herkese böyle öğretmen arkadaşlarla çalışmayı nasip etsin. Biz kendisinden çok memnunduk. Eryılmaz hocamızı en sevdiğine gönderdik." dedi.
Öğretmen olan Türkan Eryılmaz güçlükle ayakta dururken, meslektaşları tarafından teskin edilmeye çalışıldı. Türkan Eryılmaz, öğretmenler ve öğrenciler gözyaşlarına boğulurken, kılınan cenaze namazının ardından Eryılmaz'ın cenazesi toprağa verilmek üzere Kırıkkale'ye gönderildi.
Görüntü Dökümü
---------
Cenaze namazının kılınması
Konuşmalar
Eşinden görüntüler
Haber-Kamera: Mesut IŞIK-Büşra KAYA/GEBZE(Kocaeli),
===================
İslahiye'nin tek kadın muhtarı ve antrenörü
Gaziantep'in İslahiye ilçesindeki tek kadın muhtar 2 çocuk annesi Gülay Çetin (38), sosyal ve sportif faaliyetleri artırmak amacıyla mahallesinde kurduğu futbol takımına antrenörlük yapıyor.
İlçe merkezine 8 kilometre uzakta bulunan Türkbahçe Mahallesi'nde 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde 5 erkek rakibini geride bırakan Gülay Çetin, ilçenin tek kadın muhtarı olarak göreve geldi. Göreve başlar başlamaz kolları sıvayan Çetin, açık hava sinema günleri etkinliği düzenleyerek, gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak amacıyla da mahallede futbol takımı kurdu. Bu yıl 1'incisi düzenlenen 'İslahiye Belediye Başkanlığı Futbol Turnuvası'na katılan takımın teknik direktörlüğünü de üstlenen Çetin, saha kenarından oyuncularına taktik vererek yarı finale kadar çıkmasını sağladı. Turnuvadaki tek kadın antrenör olma özzelliğini de elinde bulunduran Çetin'in tek ise mahallesine halı saha yapılamsı.
Mahallede saha olmaması nedeniyle antrenmanları okul bahçesinde, boş alanlarda taşlardan oluşturulan kalelere şut atarak hazırlanan takımın başarısından memnun olduğunu söyleyen Gülay Çetin, "Seçildikten sonra ilk işim sportif faaliyetlerle gençleri kötü alışkanlıklarda uzak tutmayı amaçlayarak futbol takımı kurmak oldu. Takımdaki oyuncularımda farklı meslek gruplarından insanlarda var. Öğrenci olan da işsiz olan da var. Mahallemizde imece usulü topladığımız para ile ayakkabı, forma ve diğer malzemeleri aldık. Oyuncularımızla fırsat buldukça mahallemizde saha olmadığı için okul bahçesinde, boş alanlarda çift kale maçlar yaptık. Toprak yolda ve dağlarda ise düz koşularla maçlara hazırlandık. Fırsat buldukça da yakın mahallemizde bulunan halı sahada hazırlanmaya çalıştık. Turnuvada gençlerimizle yarı finale kadar geldik. Amacımız şampiyon olmaktır. Gençleri seviyorum, onlarda beni seviyor ben hepsinin ablasıyım. Tek isteğim ise mahallemize halı saha yapılması" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
Atatürk stadı
Gülay Çetin'in oyunculara taktik vermesi
Maçta görüntüler
Çetin'in maçı kenarda takip etmesi
Çetin'in oyunculara bağırması
Muhtar Gülay Çetin ile röp
Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 345 MB
Haber-Kamera: Kadir ÇELİK-GAZİANTEP-DHA)
Son Dakika › Güncel › Dha yurt bülteni - 7 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?