DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika
Güncel

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

Prof. Dr. Çevik: Kültürel gelenekler, salgınla yok oluyor AKDENİZ Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nevzat Çevik, koronavirüs salgını nedeniyle kökü Antik Çağ'a dayanan tokalaşmanın ortadan kalktığını belirterek, "Binlerce yılda bile değiştiremeyeceğiniz kültürel geleneklerin, salgınla bir anda...

05.04.2020 09:52

Prof. Dr. Çevik: Kültürel gelenekler, salgınla yok oluyor

AKDENİZ Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nevzat Çevik, koronavirüs salgını nedeniyle kökü Antik Çağ'a dayanan tokalaşmanın ortadan kalktığını belirterek, "Binlerce yılda bile değiştiremeyeceğiniz kültürel geleneklerin, salgınla bir anda yok olduğunu görüyoruz. Salgın bittikten sonra bunun kültürel kalıcılığının ne kadar olduğunu zaman bize gösterecek" dedi.

Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, koronavirüs vakalarının artmasıyla yüzyıllardır alışkanlık halinde uygulanan tokalaşma ve sarılma gibi davranışların yok olmaya başladığını söyledi. Koronavirüs gibi birçok salgın hastalığın el yoluyla bulaşabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Çevik, tokalaşma alışkanlığının Antik Çağ'a kadar uzandığını anlattı. Binlerce yıl önce sözün olmadığı zamanlarda en çok vücut diliyle anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Çevik, insanların birbirine sevgilerini, dostluklarını, barışlarını bu şekilde gösterdiğini aktardı. Eski dönemlerde en çok göz ve el hareketlerinin kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Çevik, vücut ve el temasının, sevgi ve dostluğun en ileri göstergesi olduğunu söyledi.

İNSANLAR NEDEN TOKALAŞIR?Prof. Dr. Nevzat Çevik, her ulusun kendi gelenekleri doğrultusunda tokalaştığını anlatarak, şunları söyledi:  "2 veya 3 kere öperek, alından, yanağından ya da dudağından öperek, geniş yelpazede insanlar binlerce yıldır dokunarak birbiriyle selamlaşıp sevgilerini göstermeye çalışmışlardır. Bu aynı zamanda bir barış göstergesi olmuştur. Çünkü elini size uzatıp tokalaşan birinin elinde silah olma ihtimali yoktur. Dolayısıyla barışın da iyi bir ifadesi olarak antik kaynaklarda ve arkeolojik belgelerde kendini göstermektedir. Taşlar, sterler, seramik ve pek çok ürün üzerinde tokalaşma sahnelerini görmekteyiz. Bunların en bilineni Nemrut Dağı'ndaki Arsemia'daki Kral Antiochos ile Herakles'in tokalaşma sahnesidir. Deksiosis dediğimiz bu sahnede aslında tokalaşan bir kral ve tanrıdan öte, doğu ve batı kültürlerinin anlaşarak kaynaşmasını ve barış içinde bir arada olmalarını gösteren simgesel bir kabartma olarak bilinir."

TOKALAŞMA KÜLTÜRÜ SALGIN HASTALIKLARLA DEĞİŞİYORGünümüzdeki tokalaşmanın sevgi gösterisi olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Çevik, "Elin üzerinde mikrobun var olduğu tespit edildikten sonra tokalaşma biçim değiştirmiştir. Bugün yaşadığımız koronavirüs dünyasında artık insanların birbiriyle tokalaşmadığını, öpüşmediğini ve sarılmadığını görüyoruz. Çünkü insanlar kendilerini olası virüslerden korumaya çalışıyor. Dolayısıyla salgın hastalıkların kültürel değişimde ne kadar etkili olduğunu görmekteyiz. Binlerce yıl bile değiştiremeyeceğiniz kültürel geleneklerin, bir anda salgınla yok olduğunu görüyoruz. Yaşlılara karşı tavırlarımız, tokalaşma, sarılma adetlerimizin tamamının bir salgınla birlikte ne yazık ki yok olduğunu gördük. Salgın bittikten sonra bunun kültürel kalıcılığının ne kadar olduğunu zaman bize gösterecek. Belki de bu alışkanlıklar salgın bittikten sonra da hijyen açısından devam edecek biz kültürün bir kez daha değiştiğini göreceğiz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Prof. Dr. Nevzat Çevik'in açıklamaları

HABER -KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA,

==========================

Antalya 'evde kal'dı   ANTALYA'da, koronavirüs tedbirleri kapsamında yapılan 'evde kal' çağrılarına vatandaşların uyduğu görülürken, kentin simgelerinden Cumhuriyet Meydanı, Konyaaltı Sahili, Yat Limanı sessizliğe büründü. Günün farklı saatlerinde havadan görüntülenen Antalya'da sokak ve yeşil alanlardaki sessizliğin yanı sıra trafiğin normalde en yoğun olduğu caddelerde araçların yok denecek kadar az olduğu gözlendi.

Koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirleri dikkate alan Antalyalılar, 'evde kal' çağrılarına uyarak, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamayı tercih etti. Kentte caddelerde araç yoğunluğu yok denecek kadar azalırken, çarşı ve meydanlarda da sessizlik hakim oldu. Normalde her gün binlerce insanın gezdiği, hatıra fotoğrafı çektirdiği kentin simgelerinden Cumhuriyet Meydanı, Konyaaltı Sahili ve Yat Limanı boş haliyle görüntülendi. Günün farklı saatlerinde havadan çekilen görüntülerde Cumhuriyet Caddesi'nde yok denecek kadar az insan ve aracın olması, virüs nedeniyle tarihi günlerin yaşandığı kentte, insanların sağlık konusundaki hassasiyetini gösterdi.Drone çekiminde Kaleiçi ve Yat Limanı'ndaki sakinlik de havadan tespit edildi. Limanda sadece teknelerin bağlı olduğu, fener ve park alanlarında insan olmadığı görüldü.Normal zamanlarda binlerce insanın gezip, güneşlendiği Konyaaltı Sahili ise boş haliyle görüntülendi. Kentin ana bulvarlarının kesiştiği Antalya spor Kavşağı ve Güllük Kavşağı ile işlek 100. Yıl Bulvarı'nda ise araç yok denecek kadar azdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Gün doğumu görüntüsüKonyaaltı sahilinin görüntüsüDeniz kum güneş detayıYat limanı ve Cumhuriyet meydanının görüntüsü Antalyaspor ve güllük kavşağıYeşil alanlardan detayCaddelerden detay görüntü

HABER -KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,

====================

Sanayi esnafı bağışıklık sistemini güçlendirmek için sabah sporu yapıyor ANTALYA'da, sanayi sitesindeki esnaf, iş yerinde güvenli mesafede sabah sporu yapıyor. İşlerin durgun olduğunu söyleyen sanayi esnafı, zinde kalmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için yaptığı sabah sporunda, dambıl yerine araç parçaları ve inşaat demiri kullanıyor.

Tüm dünyada etkili olan koronavirüs nedeniyle Türkiye'de de birçok önlem alınırken, vatandaşa hizmet için haftalık değişimlerle iş yerlerini açan işletmeler ise sağlıklı yaşam için çeşitli aktiviteler düzenliyor. Kemer'in Kuzdere Mahallesi'nde bulunan Kemer Küçük Sanayi Sitesi'ndeki kaportacı, boyacı, lastikçi tamirciler, iki haftadır sabah iş yerlerini açmadan spor yapıyor. İlk olarak güvenli mesafeyi ayarlayan sanayi esnafı, sabah sporuna ısınma hareketleriyle başlıyor. Ardından koşarak nefes açıp son olarak araç parçaları ve inşaat demirleriyle ağırlık çalışarak güç depoluyor. Sanayi esnafı, 15 ila 20 dakika süren sporlarının ardından işlerinin başına geçiyor.

Kemer Küçük Sanayi Sitesi esnafından Ragıp Şahin (57), "Herkes kendini korumak amacıyla evde kalıyor ama biz yolda kalan kardeşlerimizin, müşterilerimizin mağdur olmaması için sanayideyiz. Arkadaşlarımız, aralıklı olarak dükkanlarında bekliyor ve boş zamanlarımızda yine mesafemizi koruyarak 15- 20 dakika veya daha fazla sporumuzu da yaparak zamanımızı geçiriyoruz. Herkes evde kalsın, sağlıklı kalsın" dedi.

Sabah sporu ile işine başlayan sanayi esnafından Seçkin Durusoy (49), "Dünyada baş gösteren koronavirüs nedeniyle sağlıklı olabilmek için Gökhan hocamızın eşliğinde spor yapıyoruz. Siz lütfen evde kalın" dedi. Tayfun Acar (40) ise "Bu koronavirüsten dolayı sağlıklı kalmak için sosyal mesafeyi koruyarak hem sporumuzu yapıyoruz, hem de işimizin başındayız. Lütfen evde kalın" dedi.

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN SPORSanayi esnafından Gökhan Şahin (35) şöyle konuştu: "Şu anda gündemimizde olan koronavirüs nedeniyle sadece tüm Türkiye'ye değil, tüm dünyaya geçmiş olsun diyorum. Biz de kendi çapımızda sabah sporumuzu yapıyoruz, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için. Tabii haliyle şu anda işler durgun. Durgun olduğu için sanayi esnafımızla kararlaştırdık, sabah sporu yapalım, biraz daha zinde kalalım, bağışıklık sistemimizi güçlendirelim dedik. Bu şekilde günlük 15-20 dakika olarak sporumuzu yapıyoruz. Biz ilk olarak babam Ragıp Şahin ile sporumuzu yapmaya başladık. Bu şekilde diğer sanayi esnafımız, komşularımız da gördü. Her sabah önce koşu, jimnastik ve ardından ufak tefek araç parçaları aks, inşaat demiri gibi araç parçalarıyla ağırlık yaparak sporumuzu tamamlayıp herkes işinin başına gidiyor. Sadece hastalık için değil, vücudumuzun da zinde kalabilmesi için, sağlıklı yaşam için spor yapıyoruz."Kemer Sanayi Sitesi Kooperatifi Başkanı Mehmet Akın (43), "Kemer sanayimizde çalışan esnafımız, koronavirüs nedeniyle bir spor aktivitesi başlattı. İş yerlerimizi açmamızdaki amacımız, istihdamı devam ettirmek. Ülkemizin şu anda yaşamış olduğu krizin daha kötü bir enerjiye dönüşmemesi için iş yerlerimizdeyiz. Sağlıklı yaşayabilmemiz için aramızdaki mesafeyi koruyoruz. Sanayi sitemizde herhangi bir personelin işine son vermedik. Bundan dolayı iş olsa da olmasa da sabahları gelip iş yerimizi açıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Sabah sporunda egzersiz hareketleri detaylarıRagıp Şahin röportajSabah sporunda egzersiz hareketleri detayKoşu detaySeçkin Durusoy röportajAğırlık olarak kullanılan demirler detayAğırlıklı spor detaylarıTayfun Acar iş yaparken detaylarTayfun Acar röportajGökhan Şahin işini yaparken detaylarGökhan Şahin röportajSanayi sitesi kooperatif başkanı Mehmet akın işinin başındayken detaylarMehmet Akın röportaj

HABER -KAMERA: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), -

=======================

'Gül, bağışıklığı güçlendiriyor' ISPARTA Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Ziraat Fakültesi Endüstriyel Bitkiler Bölümü öğretim üyesi ve aynı zamanda Gül Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi (GÜLAR) Müdürü Doç. Dr. Sabri Erbaş, gül suyunun ateş düşürücü etkisi olduğunu ve uzun süreli kullanımlarda ciltte bağışıklığı güçlendirdiğini söyledi.

Kozmetik sanayinin ana hammaddelerinden olan gül yağının yüzde 70'inin üretildiği Isparta'da, ISUBÜ'ye bağlı GÜLAR Müdürü Doç. Dr. Sabri Erbaş, gülün doğa tarafından insanlara verilen en güzel nimetlerden birisi olduğunu söyledi. Erbaş, "Gül suyu özellikle 0-6 yaş grubu çocuklar ateşlendiğinde sırt, alın ve boyun bölgesi gül suyu ile ıslatıldığında ateş düşürücü bir etkendir. Gül suyu çok özel ürünlerden bir tanesi. Yani gül doğanın bize verdiği en güzel nimetlerden bir tanesi. Geçmişten günümüze kadar hep gıdalarda, kozmetikte, tıpta kullanılmaktadır. İçinde yüksek oranda içerikler var. Aynı zamanda A, B, C ve E vitaminleri barındırıyor. Koku molekülleri var. Bunların etkinliği oldukça yüksek ve uzun süre kullanımlarda gül suyunun ciltte ve vücutta bazı bağışıklığı güçlendirici etkisinden tutun cilt yenileyici, hücre yenileyici birçok özelliği mevcut. Bunlardan biri ateş düşürücü etkisi. Bu özel bileşikler cilt hücrelerinin aktivasyonunu hızlandırarak, ateş düşürücü etkinliğini sağlayabiliyor" dedi.

Gül suyunda alkol oranının yüzde 4- 5 oranında olmasından dolayı dezenfektan özelliğinin bulunmadığını kaydeden Doç. Dr. Erbaş, alkol oranının çok düşük olması nedeniyle antiseptik etkisinin ise oldukça az olduğunu aktardı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Doç. Dr Sabri Erbaş ile röportajZiraat fakültesinden görüntü

HABER -KAMERA: Nurettin ARKAN/ISPARTA,

==========================

İzmir'de koronavirüs nedeniyle bedava ekmek

İZMİR'de market sahibi Arif Durhan (38), sosyal medyadan 'biz birlikte güzeliz' notuyla duyuru yapıp, koronavirüs nedeniyle çalıştığı işyeri geçici süreyle kapanan ihtiyaç sahibi vatandaşlara 30 gün boyunca bedava ekmek vermeye başladı. Çin'de başlayıp dünyaya yayılan ve Türkiye'de de görülen koronavirüs salgını hayatı olumsuz etkiliyor. Koronavirüs yüzünden birçok işyeri, geçici olarak kapandı. Çalışanların çoğunun ücretsiz izne ayrılması nedeniyle yaşadıkları mağduriyeti bir nebze de olsa azaltmak isteyen Torbalı ilçesi Metropolis Bulvarı 5120 Sokak üzerindeki market işletmecisi, evli ve 4 çocuk babası Arif Durhan, anlamlı bir çalışmaya imza attı. İşletme sahibi Durhan, koronavirüs nedeniyle çalıştığı işyeri geçici süreyle kapanan ihtiyaç sahibi vatandaşlara 30 gün boyunca bedava ekmek vermeye başladı. Bu çalışmayı da sosyal medyadan 'Biz birlikte güzeliz. Koronavirüs nedeniyle geçici süreyle işyeri kapanan vatandaşlarımıza 30 gün boyunca ekmek bedava verilecektir' notuyla duyurdu. Hayata geçirdiği uygulamanın takdir gördüğünü belirten Arif Durhan, "Sosyal medyayı kontrol ediyordum. Halkımızın neler yaptığına bakarken, bizden daha küçük çapta bir marketin bu kampanyayı yaptığını gördüm. Biz de yapabiliriz dedim. Bunun üzerine başladık. 1 ay boyunca sürecek. İhtiyaç sahibi tüm ailelere günde 4 ekmek vereceğiz. Kampanyamızın ileriki zamanlarda sürdürülebilir olması için tedarikçi firmaların da desteklerini bekliyoruz. Eğer destek gelirse, temel ihtiyaç malzemeleri olan bakliyat, makarna ve süt gibi ürünleri de ilave edebiliriz" dedi. Durhan, birlik ve beraberlik içinde bu zor günlerin üstesinden gelinebileceğini belirten Arif Durhan, meslektaşlarını da kampanyanın benzerini yapmaya çağırdı. Ofis çalışanıyken geçici olarak işinden uzak kalan 50 yaşındaki Fatma Şirin, "Çok güzel bir destek. Beğendim bu kampanyayı. Bende gelip aldım ekmeğimi. İşini kaybedenler gelip buradan ekmeğini alabilir" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ----------------Arif Durhan ile röportajFatma Şirin ile röportajEkmeklerden görüntüAfişten görüntüGenel ve Detay görüntü

Haber: Kadir ÖZEN- Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR,

==========================

Halk eğitim merkezinde üretilen maskeleri vatandaşlar alabilecek MANİSA'nın Şehzadeler ilçesindeki Halk Eğitim Merkezi'nde, koronavirüse karşı yıkanabilir maske üretiminde sağlık personelinin ihtiyacının karşılanmaya başlaması üzerine, kurum yetkilileri maskelerin vatandaşlara da satılmasına karar verdi.

Koronavirüs salgınına karşı vatandaşların, maske olmak üzere kolonya ve dezenfektan ürünlerine talepleri arttı. Yoğun talep karşısında Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü'nde Giyim Üretim Teknolojileri Bölümü öğretmenleri, maske üretimine başladı. Gönüllülük esasına göre 20 öğretmen ve usta öğretici tarafından üretilen maskeler, pamuktan yapıldığı için yıkanıp, tekrar kullanılabilme özelliğine sahip. Üretilen maskeler ilk olarak kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapanlara verildi. İhtiyacın karşılanmasındaki sıkıntı ortadan kalkınca, üretilen maskelerden vatandaşın da faydalanmasına karar verildi.

Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Osman Kuşçuoğlu günlük 800 maske ürettiklerini belirterek, "Gerek kadrolu giyim bölümü öğretmenleri gerekse el sanatları öğretmenleri ve usta öğreticilerimizi okula davet ettik. Onlarla maske üretimi için çalışmalarımıza başladık. Talep çok geliyor. Bugüne kadar ürettiklerimizi sadece İl Sağlık Müdürlüğü'ne veriyorduk. Ancak onların ihtiyaçlarını karşılama noktasında artık sıkıntı yaşamıyoruz. Kurumumuza esnaftan ve vatandaşlardan talepler geldi. Günlük ortalama 800 maske üretiyoruz. Artık vatandaşlarımız ve esnafımızdan gelen taleplere yanıt veriyoruz. İsteyen kurumumuza gelip alabiliyor. Toplu alımlarda önceden bildirilmesi gerekiyor. Bu maskelerin tanesini ise 2 TL'den satılıyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Maskelerin dikiminden görüntüHazırlanan maskelerden görüntüMerkez Müdürü Osman Kuşçuoğlu röp.Genel ve detay görüntüler

Haber- Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,

==========================

Dezenfeksiyon cihazlarına ilgi arttı İZMİR'de, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında kapı girişlerine monte edilen püskürtmeli dezenfeksiyon cihazlarına talep arttı. Yüksek basınç pompası ile su ve dezenfektan karışımını en ufak zerreler halinde elbiselerin üzerine püskürten cihaz, virüslerin yanı sıra bakteri, küf ve mayayı da yok ediyor.

İzmir'de, hijyen ekipmanları üreten bir firma, kapı girişlerine takılan püskürtmeli dezenfeksiyon cihazıyla elbiseleri dezenfekte ediyor. Dezenfektan püskürtücüler, dezenfeksiyon sistemleri ve hava duşlarının çok talep gördüğünü belirten firma yetkilisi Ahmet Vural, fazla mesai yaparak, siparişlere yetişmeye çalıştıklarını söyledi.

İzmir'de, 2000 yılından itibaren hijyenik cihaz üretimi konusunda faaliyet gösterdiklerini dile getiren Vural, koronavirüsle mücadelenin hız kazanmasıyla birlikte üretimi arttırdıklarını kaydetti. Cihazın kullanımıyla ilgili bilgi veren Vural, "Bu cihaz kullandığımız yüksek basınç pompasıyla su ve dezenfektan karışımını en ufak zerreler haline getirip sisli bir ortam yaratıyor. İnsanların bu sisli ortamdan geçmesini sağlıyoruz. Bu cihazda kullanılan kimyasala dikkat etmek gerekir. İnsanların dezenfektan ve su karışımına ne kadar süre maruz kaldıkları büyük önem taşıyor. Biz sadece cihazı üretiyoruz" dedi.

Bazı kullanıcıların dezenfektanı tercih ederken bazılarının ise ozon jeneratörü kullandığını ifade eden Vural, ozonun dezenfekte özelliği kullanılarak jeneratör sayesinde suyun ozonlanabileceğini söyledi. Böylece insanların kimyasala maruz bırakılmayacağına dikkat çeken Vural şöyle konuştu: "Bu cihazın sağladığı etki anlıktır. Ozonlu su, bu kabine girdiğinizde üzerinizdeki virüsü temizler. Biz bu cihazı 2010 yılından beri üretiyoruz. Çok sayıda gıda işletmesine taktık. Aynı zamanda bakteri, küf ve mayayı da yok ediyor. Ozon üzerinize temas ettiğinde bakteri, küf, mayayı okside edip yok eder. Ama bu o anlıktır. Sürekliliği yoktur. Biz bu cihazı seralara taktık. Son 2 haftadır toplu yaşam alanları ve belediyeler ile hastanelere de takmaya başladık. Üretimi arttırdık."

'TALEPLER YETİŞİLEMEYECEK DÜZEYDE'Koronavirüs salgını nedeniyle vücut dezenfeksiyon cihazlarına talebin arttığını dile getiren Ahmet Vural, şöyle devam etti: "İlk koronavirüs vakası ortaya çıktığında fotoselli dezenfektan püskürtücü satışlarımız çok artmıştı. Şimdi de vücut dezenfeksiyon cihazı yetiştiremiyoruz. Bu cihazı bir günde üretebiliyoruz. Ama gelen talepler yetişilemeyecek düzeyde. Elimizden geldiği kadar fazla mesai yaparak yetişmeye çalışıyoruz. Üretime katkıda bulunmak için tüm ekibimiz özverili çalışıyor. Bu cihazın fiyatı, ozon jeneratörü hariç otomatik dozajlamasına ve tank kullanımına göre 10 ile 15 bin lira arasında değişiyor. "

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Anons-Vücut dezenfeksiyon cihazı üretiminden detay görüntü,-Ahmet Vural ile röportajHaber: Nevra UÇKAÇ- Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

===========

3D yazıcıyla maske üretip sağlıkçılara yolluyorlar AYDIN'da yaşayan Yavuz Pullukçu (30), Yasin Kaya (34) ve Serdar Çelik (35), gönüllülük esasıyla çalışarak, ellerindeki 3D yazıcılarla maske üretip, ihtiyacı olan sağlık görevlilerine ücretsiz yolluyor.

Söke ilçesinde, belgesel yönetmeni Yavuz Pullukçu ve Yasin Kaya ile pastane işletmecisi arkadaşları Serdar Çelik, kendilerine ait 3D yazıcılarla maske üretmeye başladı. Koronavirüs nedeniyle sağlıkçılarda maske sıkıntısının olduğunu gören 3 arkadaş, 24 saat çalışıp günde 15 adet ürettikleri maskeleri sosyal medya üzerinden iletişime geçtikleri ihtiyaç sahibi sağlıkçılara kargo ücreti dahi almadan ücretsiz yolluyor. Maskeler ise insanların yüz şekline göre önce bilgisayarda çizim yapılarak, ardından yazıcılara komut verilerek üretiliyor.Ellerinden gelen yardımı yapmaya çalıştıklarını belirten Pullukçu, "Bu işi 3 arkadaş gönüllü yapıyoruz. Çeşitli illere çok sayıda ürün yolladık. Maskenin ana parçası 3,5 saat sürüyor. Ön kısmı ise yarım saatte tamamlanıyor. Bunun hammaddesi filamentten oluşuyor. Plastik olmadığı için doğaya zararlı değil" dedi.

Ellerindeki her şeyin yerli malı olduğuna değinen Pullukçu, "Bizim bu işi yaptığımız duyan Söke Ticaret Odası, filament desteği sağlayacak. Bir top filament 100 liraya mal oluyor. Bir toptan 10 maske çıkıyor. Bir tanesi bize 20 liraya mal oluyor. Krizi fırsata çevirmek isteyen insanlar, bunu daha çok satma peşindeler. Biz bunu 20 liraya mal edip 30 liraya da satabilirdik. Ama biz bunu hiçbir şekilde ücret karşılığı satmıyoruz" dedi.

Yasin Kaya ise, "Elimizde 3D yazıcı vardı. Arkadaşım Yavuz ile çalışıyoruz. İnsanların maske konusunda zorlandığını duyduk. Biz de insanlara yardımcı olabileceğimizi düşünerek bu işe başladık.3 makine hiç ara vermeden çalışıyoruz" diye konuştu.  Serdar Çelik de, "İnşallah her şey güzel olacak. İnsanlara faydalı bir amaç için buradayız" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Yazıcılarla maske üretiminden görüntü; yapılan maskelerden görüntüYavuz Pullukçu röpYasin Kaya röpSerdar Çelik röpGenel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,

=========================

Ayak ve kelle paça çorbasına ilgi arttı, kasaplar talebe yetişemiyor MUĞLA'da, virüs ve hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler, kelle paça başta olmak üzere kemik suyuyla yapılan çorbalara büyük ilgi gösteriyor. İlçe merkezi ve 13 kırsal mahallesindeki toplam 15 kasap, vatandaşlara ve lokantalara kemiğin yanı sıra küçük ve büyükbaş hayvan ayağı yetiştirmekte güçlük çekiyor.

Marmaris ilçesinde, koronavirüs, grip ve kronik üst solunum yolu hastalıklarına karşı bağışıklık sistemlerini güçlendirmek isteyen vatandaşlar, kasaplara akın etti. İlçedeki 13 kırsal mahalledeki toplam 15 kasap dükkanı, dana-kuzu ayağı ile kemik yetiştiremez oldu. Talebe rağmen fiyatlarını artırmayan kasaplar, dana ayağının tekini 15 lira ve kuzu ayağının tekini 5 liradan satıyor. Ayrıca küçük ve büyükbaş hayvan kemikleri de kemik suyunu çorba ve yemeklerde kullanmak isteyenlerden rağbet görüyor. Kasaplar, isteğe göre müşterilerine kemikleri kırarak veriyor.

15 yaşından bu yana kasaplık yapan Ali Sarı (38), "Kış döneminde ve özelikle son virüs olayları ve çeşitli hastalıklara karşı bağışıklık sistemi artırılması için kemik, dana ve kuzu ayağına yoğun talep var. Hem kelle hem de ayak paça çorbası yapan lokantaların yanı sıra vatandaştan bu konuda talep çok fazla. Günlük 300 kadar dana ve kuzu ayağı satışımız oluyor. Aynı zamanda besicilik yaptığımız için bu talebe yetişebiliyoruz. Ama besici olmayan kasaplarda dana-kuzu ayağı yoğun talep nedeniyle bulmak zor. Devamlı müşterilerimize ve alışverişe gelenler dana kemiğini ise istediğinde ücretsiz veriyoruz" dedi.Kasap Ahmet Kökten (40) ise, "Marmaris'in merkezi ve kırsal mahallerinde 15 kasap var. Besicilik yapmayan kasaplarda dana ve kuzu ayağı, artan talepten dolayı kalmadı. Besici olarak bizler bile gelen talebe yetişmekte zorlanıyoruz" dedi.Kasaptan dana kemiği alan Melike Duman, "Özellikle kış aylarında tüm yemeklerimi kemik suyu ile yapıyorum. Dana kemiğinde ilik var ve doktorlarımın dediğine göre bağışıklık sistemini güçlendirdiği için çok faydalı. 6 ile 8 saat kaynattıktan sonra başta çorba olmak üzere tüm yemeklerde kullanıyorum. Haftanın üç günü hem et ürünlerimi hem de kemiğimi alıyorum" diye konuştu.Vatandaşlardan Vural Kandemir de bağışıklık sistemini güçlendirdiğini düşündürdüğü için 2 günde 1 ayak paça çorbası içtiğini belirtip, faydasını da gördüğünü söyledi. Emral Ural ise, "Ayak ve kelle paça çorbası bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle çok faydalı. Bu çorbayı içen kolay kolay gribe yakalanmaz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜKasap dükkanından kemik ve dana ve kuzu ayağı alanlardan görüntüKasap Ali Sarı'nın talebin arttğı dana-kuzu ayaklarını göstermesiKasap Ali Sarı ile röp.Kasap tezgahında dana kemiği parçalayan Ahmet Kökten ile röp.Kemik alan Melike Duman ile röp.Ayak ve kelle paça çorbası içenlerle röp.

Haber - Kamera: Ali GÜNDOĞAN/ MARMARİS (Muğla),

=========================

Prof. Dr. Bulut: Koronavirüsle mücadeleye veterinerler de dahil edilmeli

TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Bulut, koronavirüs ile mücadelede, veteriner hekim ve virologların da göreve çağrılması gerektiğini söyledi. Bulut, "Biz veteriner hekimler sahada yıllardır bu Covid-19 virüsünün de aralarında bulunduğu Coronavividea ailesinden birçok virüsün diğer hayvanlarda sebep olduğu hastalıklarla mücadele etmekteyiz ve bu virüsü tanımaktayız" dedi.

Koronavirüs salgınıyla mücadelede veteriner hekimler de görev beklediklerini söyledi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Bulut, Covid-19 virüsü ile mücadelede veterinerler ve virologların da göreve çağrılması gerektiğini belirtti. Virüsü tanıdıklarını belirten Prof. Dr. Bulut, aşı üretebilecek kapasitede laboratuvarları olduğunu söyledi.

'BU VİRÜSÜ İYİ TANIYORUZ VE MÜCADELE EDİYORUZ'Yıllardır koronavirüs ailesine mensup virüslerle mücadele ettiklerini belirten Prof. Dr. Hakan Bulut, "Artık kesin olarak bilinen bir durum var ki Covid-19 dediğimiz bu koronavirüs hayvan kökenli ve bu nedenle de zoonetik bir hastalıktır. Yani hayvanlardan insanlara geçen bir mikrobiyalviral etkendir. Biz veteriner hekimler sahada yıllardır bu Covid-19 virüsünün de aralarında bulunduğu Coronavividea ailesinden birçok virüsün diğer hayvanlarda sebep olduğu hastalıklarla mücadele etmekteyiz ve bu virüsü tanımaktayız. Bu virüsün benzer etkenleri sığırlarda, koyunlarda, kedi ve köpeklerde aynı aile içerisindeki virüsler olarak hastalıklar yapmaktadır. Sahadaki veteriner hekim arkadaşlarımız, gerekse de üniversitedeki bilim adamlarımız bu virüsü iyi tanımakta, bu virüsün ailesindeki virüsleri iyi tanımakta ve bunlara karşı başarılı mücadele etmektedir" dedi.

'HAYVANLARDAN İNSANLARA BULAŞTIĞINI BİLİYORUZ'SARS, MERS, Ebola gibi hastalıklar gibi covid-19 virüsünün de hayvanlardan insanlara geçtiğini belirten Bulut, "Biz 5 yıllık veteriner hekimliği eğitim sürecinde hem de birçok mikrobiyal hastalıkları tanımakta ve sahada bunlarla mücadele etmekteyiz. Bu mikrobiyal etkenlerin birçoğu zoonos karakterdedir ve bu etkenlerden örneğin tüberküloz, kuş gribi, SARS, MERS ve Ebola ve en son Covid dediğimiz etken hayvanlardan insanlara bulaştığı bilinmektedir. Bu nedenle de veteriner hekimler bu etkenlerle mücadele ederek bir bakıma hayvan sağlığını ve ürünleri korurken, diğer tarafta da insan sağlığına hizmet eden bir meslek olarak değerlendirilmektedir" diye konuştu.

'VETERİNERLER SÜRECE DAHA FAZLA DAHİL EDİLMELİ'Prof. Dr. Bulut, veteriner hekimlerin daha fazla sürece dahil edilmesi gerektiğini ifade ederek, "Daha fazla sürecin içerisine dahil olmakla farklı örnekler alınabilir. Örneğin Almanya'da teşhis noktasında veteriner hekimlerin bilgileri dikkate alınarak teşhis noktasında faydalanılması yoluna gidildiği kaydedilmektedir. Biz de enstitüleri özellikle yetişmiş kurumlar olan enstitüleri bu mücadelede organize bir şekilde işin içerisine dahil etme yanında, birçok veterinerlik fakültemizde teşhis tanı ve daha sonraki aşamada ürün geliştirme noktasında alt yapılarının ve donanımlarının olduğunu bilmekteyiz" şeklinde konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜPprof.Dr. Hakan Bulut ile röp.Bulut'un çalışmasından detaylar

Haber - Kamera: Ruhan YALÇIN/ TEKİRDAĞ,

========================

Balkondan balkona 'isim-şehir' oynayıp, türkü söylediler ANKARA'da, koronavirüs tedbirleri kapsamında 'evde kal' çağrısına uyan komşu iki apartmanın sakinleri, balkondan balkona 'isim-şehir' oynayıp, türkü söylüyor ve çay içerek vakit geçiriyor.

Mamak ilçesinde yan yana bulunan iki apartmanın sakinleri, koronavirüs nedeniyle kendilerini eve kapattı. 'Evde kal' çağrılarına uyarak 20 gündür dışarı çıkmayan ve birbirlerine misafirliğe de gidemeyen iki binada oturan kadınlar, hem komşuluk ilişkilerinin zayıflamaması hem de gün içinde keyifli vakit geçirebilmek için balkondan balkona görüşmeye başladı. Gün içinde sık sık balkonlara çıkan bina sakinleri, 'isim- şehir' oynayıp, türküler söyleyerek eğleniyor. Hemen hemen her gün günün belli saatlerinde balkonda buluşan kadınlar, çay içip sohbet ederek vakit geçirirken, komşuluk ilişkilerini de sürdürüyor.

'MESAFEYİ MUTALAKA KORUSUNLAR'Türkü söyleyerek komşularını eğlendiren bina sakinlerinden Güler Cengiz, "Virüs ortaya çıktıktan sonra komşularımızla görüşemedik. Bizler de düşünüp bir aktivite bulmaya karar verdik. Kendi aramızda bunu planladık. Her gün balkona çıkıp sohbet ediyoruz, eğleniyoruz. Biz iki bina sakinleri olarak birbirimizle sürekli iletişim halindeyiz, bu sebeple sürekli görüşürdük. Fakat çocuklarımızın ve bizlerin sağlığı açısından artık görüşemiyoruz. 'Komşuluklara ara vermeyelim' diye düşündük. Herkese de bunu tavsiye ediyorum. Aynı bu şekilde iletişimlerini kesmesinler. Fakat bu uzak mesafeyi de mutlaka korusunlar" dedi.

'ŞARKI DA SÖYLERİZ, ÇAY DA İÇERİZ'Apartman sakini Songül Ürper ise "Bizler komşularla birbirimizin evinde her gün çay içerdik. Bu olay olunca artık balkondan balkona sohbet ediyoruz. Yaklaşık 20 gündür dışarı çıkmıyoruz. Balkona çıkınca ne bulursak yaparız. Şarkı da söyleriz, çay da içeriz, oyun da oynarız. Virüs bizi engelledi; ama balkonumuzu engelleyemedi. Yasak gelene kadar balkondan sohbet edeceğiz. Herkese de bunu yapmalarını tavsiye ederim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: İki apartman sakinlerinin balkonda oyun oynamasıKomşuların sohbet etmesiDrone ile oyun oynama anına ait havadan görüntüApartman sakini Songül Ürper ile röp.Türkü söyleyen Güler Cengiz ile röp.Oyun oynayan Mercan Can ile röp.Genel detay

Haber-Kamera: Fatih POYRAZ-İbrahim KÖRDEMİRCİ-Harun ÖZALP/ANKARA,

==========================

Taksi şoföründen koronavirüse karşı naylonlu önlem KARS'ın Selim ilçesinde taksi şoförü Paşa Paşaoğlu, koronavirüse karşı aracının ön koltukla arka koltuğu arasına naylon çekti.

Koronavirüs salgını nedeniyle Sağlık Bakanlığı'nca oluşturulan Bilim Kurulu'nun kararıyla ülke genelinde her gün yeni tedbirler uygulamaya konulurken, Selim ilçesinde taksicilik yapan Paşa Paşaoğlu da taksisinde naylon ile önlem aldı. Sosyal mesafe kuralına uymak için aracına sadece 2 yolcu alan Paşaoğlu, arka koltuk ile ön koltuk arasına naylon çekti.

Hem kendi, hem de yolcu sağlığı için böyle bir uygulama yaptığını söyleyen Paşaoğlu, "Taksici olarak halkımızla iç içeyiz. Bizden onlara, onlardan bize virüs bulaşmaması için böyle bir uygulama yaptım. Müşteri ile aramızdaki irtibatı kestik, muşamba ile aramızı kapattık. Zaten tedbirler kapsamında araca 2 kişiden fazla yolcu almak yasak olduğu için bu uygulama iyi oldu" dedi. Müşteriler de Paşaoğlu'nun uygulamasından memnun olduklarını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Taksinin yolda ilerlemesi-Taksinin içinden görüntü-Naylon kaplanan bölümün görüntüsü-Taksici Paşa Paşaoğlu'nun konuşması-Naylonla kaplı arka bölüm-Taksiye binen vatandaşın konuşması-Taksinin trafikte seyretmesi

Haber-Kamera: Orhan Kemal OKTAY/ SELİM(Kars),==============================

Yakutiye Belediyesi, 96 kişilik dezenfektan ekibi kurdu ERZURUM'un merkez Yakutiye İlçe Belediyesi'nin kurduğu 96 kişilik ekip, koronavirüs salgınına karşı kırsal yerleşim yerlerinde ilaçlama yapıyor. Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar, "Ayrım yapmaksızın bizler tüm evlerin, apartmanların, dükkanların, iş merkezlerinin, kamu binalarının ve ortak kullanım alanlarının tamamını dezenfekte edeceğiz" dedi.

Yakutiye Belediyesi, koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında 96 kişiden oluşan bir dezenfektan ekibi kurdu. İlçe merkezinde 7 bin 500'e yakın işletme, dükkan, market, apartmanda ilaçlama yapan ekip, çalışmalarına belediye sınırları içinde kalan kırsaldaki 36 mahallede yoğunlaştırdı. Ekipler, köylerde evleri ilaçlayarak, vatandaşları da virüsle mücadele konusunda bilgilendiriyor. Kırsal mahallelerde de anonslar yaparak halkı sosyal mesafe konusunda uyaran ekipler, mecbur olmadıkça dışarı çıkılmamalarını istiyor.

'YAKUTİYE'NİN HER KÖŞESİ DEZENFEKTE EDİLECEK'Yakutiye'nin tüm mahallerinde dezenfeksiyon işlemi gerçekleştireceklerini söyleyen Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar, "Hemşehrilerimiz konut veya iş yerlerinin dezenfeksiyon işlemi için belediyemizi arıyorlar, tabii ki hassasiyetlerini anlıyorum, ancak hiç endişe etmesinler bizler gerekli planlamalarımızı yaptık. Bizden talep etmiş olsunlar veya olmasınlar, köy ve şehir merkezi ayırımı yapmaksızın bizler tüm evlerin, apartmanların, dükkanların, iş merkezlerinin, kamu binalarının ve ortak kullanım alanlarının tamamını dezenfekte edeceğiz. Zaten şu an birçok yeri de bitirmiş durumdayız, çalışmamız son sürat devam edecektir. Ayrıca bu işlemi ihtiyaç süresince de tekrarlayacağız" dedi.

İlaçlamada kullanılan dezenfektan madde seçimi ve uygulama yönteminin Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Covid-19 rehberinde belirtilen usul ve esaslara uygun yapıldığına dikkat çeken Başkan Uçar, belediye bünyesinde görev yapan üç çevre mühendisinin denetim ve kontrolünde dezenfektasyon malzemesinin etken maddeler ve seyreltme oranlarının sürekli kontrol edildiğini belirtti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Ekiplerin köy içinde ilerlemesi-İlaçlama ekibinin vatandaşı bilgilendirmesi-Ekibin evleri ilaçlaması-Ev ilaçlamasından genel ve detay- Zabıta memurlarının pazar yerini gezmesi

Haber-Kamera: ERZURUM,==========================

Karantina altındaki Borçka'da halk, balkon ve pencerelerde TÜRKİYE'nin koronavirüse karşı aldığı tedbirler kapsamında Artvin'in karantinaya alınan tek ilçesi Borçka'da sessizlik hakim oldu. Giriş ve çıkışların demir bariyer ve iş makineleri ile kapatıldığı ilçede halk, evlerinin balkon ve pencerelerinden boş cadde ve sokakları seyrediyor.

Artvin Valiliği İl Hıfzıssıhha Kurulu'nca Borçka ilçesinde koronavirüs tedbirleri kapsamında, 3 Nisan'da alınan kararla karantina uygulaması sürüyor. Giriş ve çıkışları, demir bariyer ve iş makineleri ile kapatılan ilçede polis, jandarma ve sağlık ekipleri giriş ve çıkışa izin vermiyor. Karantina uygulamasıyla ilçe sessizliğe büründü. İlçede halk, evlerinin balkon ve pencerelerinden boş cadde ve sokakları seyrediyor, acil ihtiyaçları dışında evlerinden çıkmıyor. Belediye ekipleri de cadde ve sokaklarda ilaçlama çalışması yürütüyor.

'BORÇKA HALKI BİLİNÇLENDİ'Borçka Belediye Başkanı Ercan Orhan, koronavirüs konusunda ilçe halkının bilinçlendiğini belirterek, 'evde kal' çağrılarına uyulduğunu söyledi. Orhan, şunları söyledi: "Bu bilinç doğrultusunda da insanlar kurallara riayet ediyorlar. Karantina süreci şu anda iyi gidiyor. Bizler de gerekli denetimleri yapıyoruz, uyarılarda bulunuyoruz. İnsan sağlığı her şeyin üstünde. Sonuçta bu sağlığımız için alınmış bir kural. Bir buçuk metreden fazla birbirimize yaklaşmayalım, hijyen kurallarına uyalım. Kısa sürede hem ilçemizde hem de ülkemizden bu virüsü defetmiş oluruz. İnsanlar bu karantinayı önce sokağa çıkma yasağı gibi algıladılar. Biz gerekli uyarılarda bulunduk, insanlar dışarıya çıkarak gerekli ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Normal hayat devam ediyor. Bu bir sokağa çıkma yasağı değil, biraz daha kısıtlı ve kontrollü bir şekilde yaşantımızda devam etmektir. Kurallara uyan hemşerilerime teşekkür ediyorum."

'KARANTİNA İLE VİRÜSTEN KURTULACAĞIZ'İlçede esnaflık yapan Sinan Arslan karantina kararının doğru bir uygulama olduğunu belirterek, "Başka illerden insanlar geldi ve hastalık ne yazık ki yayılmaya başladı. Ben esnaf olarak bu uygulamadan asla şikayetçi değilim. Karantina ile virüsten kurtulacağız" diye konuştu.Yalçın Gökçelik de "Bence şu anda Türkiye genelinde sokağa çıkma yasağının gelmesi gerekiyor. Virüsün yayılmasını önüne ancak bu şekilde geçebiliriz. İşimden dolayı ben sokağa çıkıyorum, ama görüyorum ki insanlar korku içerisinde yaşıyorlar ve ben de korkuyorum" dedi.

'BU SIKINTILI GÜNLERİ AŞACAĞIZ'Tedbirin elden bırakılmaması gerektiğini söyleyen Yaşar Özdemir ise, "Her şey bizim için, sağlığımız için. Elbette bu sıkıntılı günleri aşacağız. İl dışına çıkmam gerekiyor bazı işlerim için, kaymakamlığa gideceğim o yüzden dışarıya çıktım. İşim olmadığı zaman asla sokağa çıkmıyorum, çok dikkatli davranıyorum" diye konuştu.Bursa'ya gitmesi gerektiğini anlatan Turan Kanca da, "Kendi adımıza şu an sıkıntılı dönemde olmasak, karantina, hastalığın yayılmaması adına çok faydalı bir durum. Ancak ailemi Bursa'da bıraktım, burada da ulaşımla ilgili sıkıntılar yaşadığım için ne yapacağımı bilemiyorum" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------İlçe merkezinden detay-Dezenfektan yapan görevli detay-Balkondan bakan vatandaş detay-Belediye başkanı röp.-Muhabir anonsu (Arzu ERBAŞ)

HABER: Arzu ERBAŞ- KAMERA: Mehmet Can PEÇE BORÇKA/ARTVİN-DHA =========================================

Yasağa rağmen maske takmadılar, meyve- sebzeyi seçerek aldılar ADANA'da, koronavirüs tedbirleri kapsamında semt pazarlarında, maske takma zorunluluğuna bazı kişilerin uymadığı görüldü. Bazı vatandaşlar da yasağa rağmen meyve- sebzeyi seçerek aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koronavirüs tedbirleri kapsamında açıkladığı yeni kararlar kapsamında toplu alanlarda, market ve semt pazarlarında maske takma zorunluluğu getirildi. Bugün Adana'nın Beyazevler Semt Pazarı'nda alınan bu tedbir kararına rağmen bazı vatandaşların maske takmadan pazarda dolaşıp alışveriş yaptığı görüldü. Bazılarının ise meyve ve sebzeyi seçerek alması gözden kaçmadı.Semt pazarlarının insanların yoğun olduğu bölgelerin başında geldiğini ve bu nedenle alınan tedbirlerin yerinde olduğunu söyleyen pazarcı Ali Cengiz, "Bu süreç, zamanla düzelecek diye inanıyorum. İnsanlar yavaş yavaş kurallara uymaya başladı. Tedbirler böyle devam etmelidir" dedi.Maske takmadan pazara gelen Ayşe Yılmaz ise eczaneye maske siparişi verdiğini ve gelmesini beklediğini dile getirdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Maske takmadan alışveriş yapanlardan detaylarPazar girişindeki uyarı tabelasıElleriyle sebze meyve seçenlerEliyle ürünleri seçen kadın Balıkçıdan detaylarBalıkçı ile röp.Maskesiz alışveriş yapan kadın ile röp.Pazardan genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Can ÇELİK - Çağlar ÖZTÜRK/ ADANA,

====================================

Başkan Savaş: Yaklaşık 2 aydır bu hastalığı geçirdiğimizi düşünüyorum

ENFEKSİYON Hastalıkları Uzmanı olan Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, ocak ayında kentte, koronavirüse benzer semptomlar yaşandığını belirterek, "Yaklaşık 2 aydır bu hastalığı geçirdiğimizi düşünüyorum" dedi.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, kendisinin de branş olarak enfeksiyon hastalıkları uzmanı olduğunu kaydetti. Ocak ayının sonlarında İspanya, Almanya ve Hollada ziyaretleri sonrasında 'kırgınlık' hali yaşadığını anlatan Savaş, "Genel başkanımızla depremin olduğu süreçte rahatsızlık geçirdiğim sırada Elazığ'a gitmiştim. İki gün sonra geldiğimizde orada zaten hastaydım, o gece çok rahatsız oldum. Ben hayatımda böyle hasta olmamıştım. Tabi ondan sonraki süreç içerisinde koronavirüs ile birbirine benzeyen belirtiler vardı. O süreçte komşularımız 30 yaşlarında karı- koca rahatsızlandı. Yine aynı bu semptomlara benzer şiddetli grip enfeksiyonu geçirdiler. Ama normal grip gibi değil. Çünkü daha uzun sürdü ve 2- 3 kat daha şiddetli oldu. Bu süreçte ve bundan sonraki günlerde Hatay'da ben 11 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. İnsanların cenazelerine katılırım, başsağlığı için ya da yakınlarını telefonla arayarak, dileklerimi iletirim. Yaşlı vatandaşlarımız öldüğü zaman yakınlarından hep şunu duymaya başladım 'Annemi- babamı acile götürdüm. Yoğun bakıma aldılar. İki gün geçmeden yoğun bakımda vefat etti'. Nedenler olarak astım krizi, bronşit, çoğunda zatürre olduğu söylenmiş. Geriye dönüp baktığımız zaman şu anki yaşanan koronavirüs salgınında yaşanan semptomlara benzer semptomlar görünüyor" dedi.

'BU HASTALIĞI 2 AYDIR GEÇİRİYORUZ'Hatay'da yaklaşık 2 aydır koronavirüs hastalığını geçirdiklerini öne süren Başkan Savaş, "Ben branş olarak enfeksiyon hastalıkları uzmanıyım. Bu konuda doçentliğim var. Epidemolojik ve sürveyans olarak yapılan araştırmalara bakacak olursak; Türkiye'de bu konuşmalarıma bilim adamlarının birçoğu hak verecektir. Çünkü şu an Hatay'da 22 vaka var, bu kadar dışarı ile ilişkisi olan Kıbrıs, İran, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Dubai gibi birçok ülkeyle ilişkisi olan Avrupa'yla ilişkisi olan bir kentiz. Bakıyoruz hastalara, hep dışarıdan gelmişler. Sanki toplumun büyük bir kısmı daha önce bu virüsle karşılaştı. Zaten Amerika'da yapılan bir araştırmada hastaların yüzde 83'ü hastalık belirtisi göstermiyor, yüzde 17'si belirti gösteriyor. Bunların da yüzde 5'i yoğun bakıma yatacak kadar hastalanıyor. Yani insanların yüzde 95'i yoğun bakıma gitmeden bu hastalıktan kurtulmuş oluyor. Birçok insanın da belirtisiz geçirdiğini düşünüyorum. Bakacak olursanız şu anda toplumun yüzde 80-85'inin bu hastalıkla karşılaştığını düşünüyorum" diye konuştu.

'O SEMPTOMLARI BEN DE YAŞADIM'Yaşadığı hastalığı nasıl yendiğini anlatan Savaş, şunları kaydetti: "Benim anlattıklarım insanları rehavete sokmasın, tabi ki benim branşım olduğu için, doktorluk misyonum olduğu için, yaşımda çok ileri olmadığı için, spor da yapıyorum. Ben bu hastalığı biraz kolay atlattım. Tabi ama o semptomları ben de yaşadım. Yüksek ateş, kuru öksürük, zaman zaman bulantı, kusma, ishal, halsizlik, boğaz ağrısı bu gibi semptomları bende de görüldü. Yaşayanları da gördüğüm, aradığım cenaze sahiplerinden de aynı söylemleri duyduğum için ben yaklaşık ocak ayının 15'inden itibaren özellikle bu hastalığı biz zaten geçiriyoruz. Şimdi insanlar şunu söylüyor; '19 Aralık'ta Çin'de hastalık görüldü, hemen buraya nasıl geldi' diyorlar. Hastalık muhtemelen Çin'de de Kasım ayı başından itibaren başlamıştır. Pandemi haline geldiği için de inceleme gereği duymuşlardır. Araştırdıkları için de 19 Aralık'ta Covid-19'u bulduk, böyle bir hastalık etkeni var, bu etkene karşı korunalım, insanlar hasta olmasın ve olan hastaları tedavi edelim planlamasına gittiler. Bu planlamaya gittikleri zaman dünya bunu duydu. Bu hastalık Kasım ayı başından itibaren vardır ve oradan da yayılmıştır. Bu nedenle 19 Aralık'ı baz alarak düşünürsek yanlış yaparız."

'BİR KEZ DAHA BULAŞMA RİSKİ VAR'Kendisinin normal tıbbi tedbirleri aldığını belirten Başkan Savaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu hastalığın belli şartlarda bir daha bulaşma olasılığı tabi ki var. Ama normal şartlarda birkaç hafta sonra sizi tekrar enfekte etmez ona karşı interferon oluşturursunuz. Kendi kendinizi korursunuz zaten. Şu anda dünyada gelinen noktada, virüse karşı enfekte olan insanların serumlarından faydalanmaya çalışılıyor, ona karşı antikor oluşturan insanların serumlarından faydalanıp diğer hastaları tedavi etme yoluna giden çok kurum, kuruluş, doktor var. Biz geldiğimiz noktada evrensel izolasyon kurallarına mutlaka uyacağız. Kişisel alışkanlıklarımızı kontrol edeceğiz ve sosyal mesafeye dikkat edeceğiz. İmkan buldukça elimizi yıkayacağız ve elimizi yıkamadan önce de yüzümüze gözümüze çok fazla temasta bulunmayacağız. Rahat olalım, ancak rahat olurken de kuralları işletelim. Yani rahat olurken psikolojik olarak rahat olalım, kendimizi strese sokmayalım ve sakin bir şekilde bu hastalıktan uzak duralım diyoruz."Başkan Savaş, ülkede alınan tedbirlerle birlikte Nisan ayı sonunda hastalığın kontrol altına alınıp inişe geçebileceğini, Mayıs sonunda ise 'nadir hasta' pozisyonuna düşüp, insanların oldukça rahatlayabileceğini sözlerine ekledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Lütfü Savaş'ın açıklaması-Lütfü Savaş arşiv Haber-Kamera: Hüseyin BOZOK/HATAY,


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement